HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Alıntılar, Makaleler
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Alıntılar, Makaleler
Konu Konu: Kur’anda KADER kavramı Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Kader Problemine Farklı Bir Yaklaşım

Dr. H. Sabri Erdem

KISIM - 1

Kader, farklı ekollerce değişik şekillerde ele alınan ve dolayısıyla farklı çözümler getirilen problemlerden birisidir. Bu çözümlerin günümüz açısından ihtiyacımızı karşılayacak doğru bir çözüm olmadıklarını söyleyebiliriz. O halde bizim açımızdan kader, çözüme kavuşturulması gereken bir problemdir. Bu da kadere yeni bir metotla farklı bir çözüm getirmemiz anlamına geliyor. Biz bu probleme anlambilimi metot olarak kullanarak Kur’an çerçevesinde çözüm getirmeye çalışacağız ki bu daha objektif bir çözüm olacaktır. Çünkü bu yaklaşım, kişilerin ve ekollerin yöntem ve çözümlerinden mümkün olduğunca etkilenmemeyi gerektirir. Dolayısıyla Kur’an çerçevesinde hem dil hem de konu bağlamına göre kader kelimesinin birbiriyle ilişkili olan temel ve yan anlamlarını tespit ederek bu probleme anlambilim açısından bakmış olacağız.

Ancak her şeyden önce farklı iki ekolü oluşturan Kelâmcılar ile hadisçilerin kadere nasıl çözüm getirdiklerini kısaca görmemiz gerekiyor. Ortak nokta olarak her iki ekol de kaderi insan fiilleri ile bağlantılı olarak ele alıyor ve buna bağlı bir çözüm getirmeye çalışıyorlar. Örneğin Maturîdî ve bu ekolün diğer bir temsilcisi Nesefî, kaderi fiilindeki Allah ile ilgili yönle (1) bağlantılı olarak ele alıyor ve bu bağlamda kaderin iki anlama geldiğini ortaya koyuyorlar:

1-Bir şeyin kendisi üzerine meydana geldiği ve ortaya çıktığı ölçüdür. Yani iyilik ve kötülük , güzellik ve çirkinlik , hikmet ve sefehle ilgili olarak her şeyi olduğu hal üzere yapmaktır. Bu da hikmet anlamına gelmektedir. Zira her şey bulunduğu hal üzere ve kendisine en layık bir şekilde kılınmakta ve takdir edilmektedir. (2)Meselenin daha iyi anlaşılması için buraya Tebsire’nin metnini almayı uygun buluyoruz:(3)

Yazarların kaderin birinci anlamıyla ilgili olarak , bir şeyin bir şey olarak kılınması anlamına yer vermeleri kaderin Kur’an’daki manalarından birisi ile uyum halindedir. Zira En’am suresi 96. Ayette şöyle denmektedir: (Tan yerini ağartan , geceyi dinlenme zamanı , güneşi ayı vakit ölçüsü yapan O’ dur. İşte bu , yüce Bilgin’in düzenlemesidir). (4)

Ayete göre gecenin dinlenme zamanı , güneş ve ayın vakit ölçüsü yapılması veya kılınması taktir anlamında kullanılıp, insan fiili ile ilgili olarak kullanılmazken , yazarların birşeyin (fiilin) iyi veya kötü, güzel veya çirkin olarak kılınmasını kaderin birinci anlamı olarak ele almaları fiil ile bağlantılı olarak yaptıkları bir yorum olmaktadır.

 

1 ) İnsan hürriyeti meselesinde insan fiiliyle ilgili yönler hakkında Maturîdî ve Nesefî çözümü için bkz,:Yazıcıoğlu , M. Sait , Maturîdî ve Nesefî’ye Göre İnsan Hürriyeti Kavramı, Ankara, 1988; el-Magribi, Abdu’l-Fettah, İmamu Ehli’s-Sünneti Ebu Mansur el-Maturîdîyyu ve Arauhu’l-Kelâmiyyetu, Kahire, 1985
2 ) Maturîdî, Kitabu’t- Tevhid, tahkik: F. Huleyf, İstanbul,1979,s.307; Nesefî, Tabsiretu’l-Edille, tahkik: Claude Salame, Dimeşk, 1993,c.2,s.716
3 ) Nesefî, Tabsire, tahkik: Claude Salame’ , Dimeşk, 1993, c.2,s.716
4 ) Bu ve bundan sonraki ayet tercümeleri H. Atay’ın Kur’an’ın Türkçe çevirisinden alınmıştır. (İstanbul 1998)
 



__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

KISIM – 2

Kaderin ikinci anlamı ise şudur: Her bir şeyi mesela (insan fiili) zaman ve mekan, mükafat ve ceza itibarıyla açıklamak(1) Tabsire’nin metni şöyledir:

Maturîdî ve Nesefî’nin kaderin ikinci anlamını zamanla ilgili olarak anlamaları , kaderin Kur’an’daki anlamlarından birisiyle uyum halindedir. Nitekim Murselat surezi 21. Ve 22. Ayetler şöyledir:

 (Onu belli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirmedik mi?) Ayette kader zaman anlamında olmakla birlikte yazarların kaderin zaman anlamını insan fiiline bağlı olarak açıklamaları yine bir yorum olmaktadır.

Yukarıdaki açıklamalar bize , Maturîdî ve Nesefî’nin kaderi, insan fiili içinde bu fiilin Allah ile ilgili yönüyle bağlantılı olarak değerlendirdiklerini göstermektedir.
Şimdi de hadisçilerin kadere nasıl bir anlam verdiğini görelim: İbn Teymiyye kadere imanın iki derecesi olduğundan bahseder:

1-Allah kadim ilmiyle mahlukatın ne amel yaptığını, taat , isyan, rızık ve ecelle ilgili olarak onların tüm hallerini bilir.

 2-Kaderin ikinci derecesi Allah’ın meşieti ve herşeye şamil olan kudretiyle ilgilidir. Allah mevcudat ve madumatttan herşeye kadirdir. (2)İbn Teymiyye’ye göre Allah’ın herşeye kadir olmasının anlamı içerisine insan fiilleri de girmektedir.( 3) Görüldüğü üzere Kelâmcılarda olduğu gibi hadisçiler de kaderi insan fiiliyle bağlantılı olarak açıklamaktadır.
İtikadî ekollerin kaderle ilgili çözümünü ana hatları itibarıyla gördükten sonra problemi şu şekilde ele almak mümkündür.Öncelikle kaderin Kelâm kültüründe ortaya çıkan bir problem olduğunu ve ekolleren bu probleme kendi metot ve anlayışları çerçevesinde çözümler getirdiklerini, dolayısıyla tüm bu çözümlerin Kur’an’ın kendisinden ayrılmasının mümkün olduğunu görmemiz gerekir.B u durumda probleme yeni bir çözüm getirmek için Kur’an çerçevesinde kalarak yeni bir metotla problemi ele almak zaruri görülmektedir. Bu yeni metot da anlambilimdir. Böylece kaderin Kur’an çerçevesinde anlamını aydınlatmamız, bunun için de kader kelimesi ile müştaklarının ve kaderle ilgili ayetlerin Kur’an’da hangi anlamlara geldiğini ortaya koymamız gerekir.(4)Yani kaderi hangi ayetlerde ve bağlamlarda hangi anlama geldiğinin ortaya konması problemi çözmede bize büyük ölçüde yardımcı olacaktır.

Ayetleri gözden geçirdiğimizde kaderin temel anlamının güç yetirmek olduğunu görüyoruz. Temel anlamı bu şekilde almamız gerekiyor. Zira böylece diğer anlamları bu anlama bağlı olarak açıklamak mümkün olmaktadır. Kaderin bu temel anlamıyla ilgili olarak Mülk suresi birinci ayeti örnek olarak verebiliriz:

(egemenlik elinde olan Allah yücedir ve O’nun gücü herşeye yeter.) Ayette kader , güç yetirmek anlamındadır. Mülk ile güç yetirmek arasında bir ilgi vardır. Mülk elinde olanın her şeye gücü yeter. Kur’an’da kaderin bu anlamda kullanılışı ile ilgili bir çok örnek vardır. Ancak biz bununla yetinmek istiyoruz.



1) Tabsiretu’l- Edille, s.716
2) İbn Teymiyye, Mecmuu’ Feteva Ahmed İbn Teymiyye, tarihsiz, c.3 s. 148-149
3) A. G. E. , c.8, s.10-11
4) Aksan ,D. , Anlambilim, Ankara, 1999, s. 20- 21, 27


 



__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

KISIM – 3

Bu temel anlamından başka , kaderin güç yetirmeyle bağlantılı olan bir diğer anlamı ölçüdür. Hicr suresi 21. Ayet: ( Katımızda hazineleri olmayan hiçbir şey yoktur. Biz onu ancak bilinen bir ölçüye göre indiririz. ) 

Ayette Allah’ın katında olanın bir ölçü ile indirildiği ifade edilmiştir. Burada kader kelimesine güç yetirme anlamının verilmesi pek uygun düşmemektedir. Zira Allah’ın katında olanın bilinen (belli) bir güç yetirmeyle indirilmesi demek , o şeyin belli bir kanun ve nizam dahilinde indirilmesi anlamına gelecektir. Bu ise o şeyin belli bir ölçüye göre indirildiğini ifade eder.

 Kaderin bir diğer manasını Talak suresi 7. Ayette bulmaktayız:
( Genişlik sahibi olan kimse nafakayı genişliğine göre versin; rızkı kendisine yetecek kadar olan kimse, Allah’ın kendisine verdiğinden versin;Allah kimseye verdiği rızkı aşan bir yük yüklemez. Allah güçlükten sonra kolaylık verir.)

Ayette kader rızkın daraltılması anlamında kullanılmıştır. Zira rızkın bir kimse için güç yetirilmesi , rızkın o kimseye belli bir ölçü ile verildiğini, belli bir ölçüye göre verilmesi de ölçüsüz, bol bir şekilde verilmediği yani rızkın o kimse için daraltıldığı anlamına gelmektedir. Ayrıca ayette İfadesinden önceki kısmın , kaderin anlamının bir kimsenin rızkının daraltılması şeklinde anlaşılmasında rolü vardır. Çünkü her iki ifade birbiriyle ters anlamlıdır. Birinci kısımda imkanı geniş olma (zengin olma) durumu sözkonusu olduğuna göre ikinci kısımda rızkın daraltılması anlamı ifade edilmiş olmaktadır.

Mürselat suresi 21. Ve 22. Ayetlerde kaderin bir başka anlamını buluyoruz:
( Onu belli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirmedik mi?)

Ayette insanın yaratıldığı suyun sağlam bir yerde bilinen bir süreye kadar tutulduğu ifade edilmiştir. Yani kader zaman anlamı ile ilgili olmaktadır. İnsanın kendisinden meydana geldiği suyun belli bir kadere kadar bir yere yerleştirilmesine iki anlam verilebilir. Bunlardan birincisi belli bir güç yetirmeye kadar bir yere yerleştirilmesi ikincisi belli bir zamana kadar bir yere yerleştirilmesi. Bu anlamlardan ikincisi tercih edilmiş olmakla beraber birinci anlam da verilebilir. Hatta buna bağlı olarak belli bir ölçü ve sınıra kadar bir yere yerleştirme anlamı da verilebilir. Zira burada Allah’ın insanın meydana geldiği suya güç yetirmesi o suyun kendi durumu , zamanı veya mekanı kategorileriyle ilgilidir. Ayette suyun mekanı hakkında bilgi veriliyor. O halde geriye suyun durumu ve zamanı ile ilgili hususlar kalmaktadır. İşte bunlardan birinci anlam da mümkün olmakla birlikte ikincisi olan zaman anlamı tercih edilmiştir . Yani Allah’ın varlığa (insanın kendisinden meydana geldiği suya) güç yetirmesi o suyun belli bir zamana ulaşmasıyla gerçekleşmektedir.

Kaderin bir diğer anlamını Enam suresi 96. Ayette görmek mümkündür:
( Tan yerini ağartan , geceyi dinlenme zamanı , güneşi ,ayı vakit ölçüsü yapan O’dur. İşte bu yüce Bilgin’in düzenlemesidir.)

Ayette bir şeyin bir şey olarak kılınması Allah’ın taktiri olarak ifade ediliyor. Mesela gecenin sükünet kılınışı gibi. Ayete göre kaderin anlamı Allah’ın varlığa (gece) güç yetirmesinde ortaya çıkmaktadır. Allah’ın geceye güç yetirmesi onu (geceyi) bir şey olarak (dinlenme zamanı) kılması veya yaratması demektir. O halde Allah’ın takdiri ayete göre birşeyin bir şey olarak yaratılması veya kılınması anlamına gelmektedir. Ayetteki takdir kelimesi fa’ale kalıbının mastarıdır. Bu babdaki fiilin anlamlarından birisi de filin bu baba sokularak ettirgen yani iki nesneye geçişli yapılmış olmasıdır. Ayette cea’le fiili ettirgen olarak yani iki nesneye geçişli olarak kullanılmıştır. İşte fa’ale kalıbındaki takdir kelimesi bu anlamı ortaya koymuş oluyor.

En’am suresi 91. Ayette kader değerlendirmek anlamındadır:
( “Allah hiçbir insana bir şey indirmedi “ demekle Allah’ı gereği gibi değerlendiremediler. )

Ayette kader değerlendirmek anlamındadır. Zira bu anlamın verilmesinde inanmayanların ‘Allah hiçbir insana bir şey indirmedi’ sözlerinin etkisi vardır. Bu, bir hüküm ve yargıda bulunmaktır. Bir hüküm ve yargıda bulunmak ise yorumlamak dolayısıyla değerlendirmek demektir. Zaten günümüz anlambiliminde bir yargıda bulunmamızı sağlayan cümleyi oluşturan iki unsurdan birisi konu diğeri yorumdur. Dilbilgisindeki yüklem anlambilimde yorum olmaktadır. Yani konu hakkında yorumda bulunulmaktadır. Dolayısıyla o şey değerlendirilmiş olmaktadır. Böylece ayetteki kader kelimesine değerlendirme anlamının verilmesinde bu kelimenin sözcük anlamı değil de ayet bütünlüğü içerisindeki dil ve konu bağlamı çerçevesinde anlaşılmasının etkisi olmaktadır ki bu da kelimeyi anlamada anlambilimin kullanıldığını gösterir.

Kalem suresi 23-25 ayetlerde kader kelimesi azmetmek , kararlı olmak anlamında kullanılmıştır:  (“Bugün orada hiçbir düşkün kimse yanınıza sokulmasın” diye gizli gizli konuşarak yürüyorlardı. Yoksullara yardım etmeye güçleri yeterken böyle konuşarak erkenden gittiler. )

Azmetmek ve niyet etmeye güç yetirmek , azmetmek ve niyet etmek, azim ve kararlılık içinde olmak anlamına gelir.

Kader kelimesi Kamer suresi 10- 12 ayetlerde bir işi düzenlemek , planlamak anlamına geliyor: ( O da “ben yenildim bana yardım et” diye Rabbine yalvarmıştı. Biz de bunun üzerine göğün kapılarını boşalan sularla açtık. Yeryüzünde kaynaklar fışkırttık;her iki su belirtilen bir ölçüye göre birleşti.)

Bütün bu yan anlamlar , kaderin esas ve temel anlamı olan güç yetirme ile ilgili olduğu gibi, Al-i İmran suresi 29. Ayete göre:
( Deki; “ İçinizde olanı gizleseniz de açıklasanız da Allah onu bilir. Göklerde ve yerde bulunanları da bilir ve Allah’ın gücü herşeye yeter.”)

Ayetin genel olarak iki anlamdan oluştuğu söylenebilir . Bunlardan birincisi içinizde olanı gizleseniz de açıklasanız da Allah’ın onu bildiği ve Allah’ın göklerde ve yerde olanı bildiğidir. Diğer anlam ise Allah’ın herşeye gücünün yetmesidir ilk bakışta bu iki anlam arasındaki bağın ne anlamda olduğu çok açık değildir. Ancak yapısal anlambilim açısından ayeti dil ve konu bağlamına göre değerlendirecek olursak birinci kısımdaki anlamın özel , ikinci kısımdaki anlamın genel olduğunu, buna bağlı olarak ta Allah’ın her şeye gücünün yetmesi anlamının içerisinde Allah’ın göğüslerde olan ile yerde ve göklerde olanı bildiği anlamının bulunduğunu söyleyebiliriz . Yani Allah’ın herşeye güç yetirmesinin özel şekli O’nun göğüsler ile göklerde ve yerde olanı bilmesidir. Dolayısıyla kader ile Allah’ın ilmi arasında sıkı bir bağın olduğu bir başka ifade ile kaderin Allah7ın göğüslerde olan ile göklerde ve yerde olanı bildiği anlamına geldiği söylenebilir.

Keza Hadid suresi 22.- 23. Ayetlerde Allah’ın yazması veya ilminden bahsedilmiştir:
( Yeryüzünde ve öz benliklerinizde başınıza gelen herhangi bir olayı yaratmamızdan önce, şüphesiz, O Kitap’ta bulunur. Doğrusu , bu Allah’a kolaydır. Bu , kaybettiğinize üzülmemeniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmamanız içindir. Allah , kendini beğenip övünen hiç kimseyi sevmez. )

Ayetteki “musibet” kelimesi “isabet eden şey” anlamındadır. Bu isabet eden şey kötü de olabilir iyi de olabilir. Nitekim isabet edenin sadece kötü bir şey olmadığı bilakis iyi bir şey olabileceği takip eden ayetteki Allah’ın size verdikleriyle şımarmamanız içindir ifadesinden çıkarılabilir. Halbuki musibet kelimesi Türkçede daha çok kötü olan şeylerle ilgili olarak kullanılmaktadır. Yeryüzünde ve özbenliklerinizde başınıza gelen iyi veya kötü bir şeyin yaratılmadan önce bir kitapta olması, Allah’ın bu musibeti yazdığı veya onu bildiği anlamına gelmektedir. Dolayısıyla kader mevzuunda delil olarak en çok kullanılan bu iki ayette Allah’ın yazması veya ilmi insana isabet eden iyi veya kötü musibetle ilgili olup, insanın fiilleriyle ilgili değildir.

Ayrıca insanın başına gelen iyi veya kötü musibetin her zaman açık ve net bir şekildi insanın fiilleriyle de bağlantısını kurmak yani arada bir sebeplilik bağı oluşturmak ta mümkün değildir yani insana gelen şu musibetin sebebi insanın şu fiilidir demekte mümkün değildir. Dolayısıyla sebeplilik bağına göre musibeti fiil olarak yorumlamak da mümkün değildir. Hem böyle bile olsa sebep ile sebebin sonucunu birbirinden ayırmamız mümkündür. Dolayısıyla bu durum musibet ile insan fiilinin birbirinden ayrı şeyler olduğunu gösterir. Diğer taraftan ikinci ayette Allah insana isabet eden musibetin yaratılmadan önce bir kitapta olmasının nedenini açıklamaktadır. Bu da insanın kaybettiklerine üzülmemesi ve Allah’ın verdikleriyle şımarmaması içindir.

Günümüz kelamcılarından Prof. Dr. Hüseyin Atay’ın da belirttiği gibi Allah müminleri ümitsizliğe düşmemeleri için teselli etmiş veya onları böbürlenip yollarını şaşırmaktan korumuştur. Yoksa ayet daha önceden yazılmış bir kadere uymak zorunda kalındığını ifade etmemektedir. Bu durumda her iki ayetin insanın fiilleriyle bağlantılı olarak ele alınması yorum olmaktan öte bir anlam ifade etmemektedir. Son iki ayetten önce geçen Al-i İmran suresi 29. ayete göre kader Allah’ın ilmi anlamına gelmekte idi . az önce geçen Hadid suresi 22. ve 23. ayetlerde de insana isabet eden musibeti Allah’ın bildiğinden bahsedilmekte idi. Bundan hareketle kader Allah’ın ilmi ile alakalıdır. Allah’ın ilmi de musibet ile alakalıdır. O halde kader, musibet ile alakalıdır şeklindi bir akılyürütme yapılabilir.Kader mevzuunda en çok kullanılan bu iki ayette Allah’ın yazması veya ilmi musibet veya nimetle ilgili olup, insanın fiil ve davranışlarıyla ilgili değildir. Dolayısıyla bu ayetlerin insanın fiilleriyle bağlantılı olarak ele alınması yorum olmaktan öte bir anlam ifade etmemektedir.

Zaten Al-i İmran suresi 165. Ayette kader kelimesi , musibeti isabet ettirmek anlamıyla yakından ilgilidir: ( Başkalarını iki misline uğrattığınız bir musibete kendiniz uğrayınca “Bu nereden ?” dersiniz? De ki: “O, kendinizdendir.” Doğrusu Allah’ın gücü her şeye yeter.)
Ayette başlıca iki anlamdan bahsedilebilir . Birincisi insana musibetin isabet etmesi, ikincisi Allah’ın her şeye gücünün yetmesi. Yapısal anlambilimde dil ve konu bağlamına göre bu iki anlamı birbiriyle bağlantılı olarak anladığımızda birinci anlamın özel, ikinci anlamın genel nitelikli olduğu dolayısıyla insana isabet eden musibetin Allah’ın bir çeşit güç yetirmesi anlamına geldiği ortaya çıkmaktadır.

Ancak burada insanın sorumluluğuna da bir açıklık getirmek gerekiyor. Nitekim Nisa suresi 78-79 ayetlerde  ( Nerede olursanız olun, sağlam kaleler içinde olsanız bile ölüm size ulaşır. Onlara bir iyilik gelirse “ bu Allah katındandır” derler. Onlara bir kötülük gelirse ,” Bu senin yüzündendir” derler. De ki : “ Hepsi Allah katırdandır” Bu topluma ne oluyor ki , nerde ise hiçbir söz anlamıyorlar? Sana bir iyilik gelirse Allah’tandır, sana ne kötülük gelirse kendindendir. Seni insanlara elçi gönderdik. Tanık olarak Allah yeter.)

Bu iki ayette , münafıklara hitaben insana isabet eden iyilik ve kötülüğün Allah’tan olduğu, peygambere hitaben de sana isabet eden bir iyiliğin Allah’tan , kötülüğün de senin kendinden olduğu ifade edilerek insanın sorumluluğu da vurgulanmış oluyor. Keza Şura suresi 30. Ayette: ( Başınıza gelen herhangi bir musibet ellerinizle işlediklerinizden ötürüdür. O, yine de çoğunu affeder.)

İsabet eden bir musibetten insanın sorumlu olduğu açık bir şekilde anlaşılmaktadır.
Bu durumda ayetlerden anladığımıza göre kader, temel anlamı itibarıyla Allah’ın varlığa güç yetirmesi özel anlamı itibarıyla da insana isabet eden musibet veya iyiliğin Allah tarafından bilinmesi veya isabet ettirilmesi anlamını ifade etmektedir. Ancak insana isabet eden musibetten insan sorumludur. Yani musibet sorumluluk açısından insana, bilinmesi veya isabet ettirilmesi anlamıyla da Allah’a aittir.

Kaderin anlamını Kur’an çerçevesinde bu şekilde ortaya koyduktan sonra kader ile Allah’a iman arasında bir bağın olup olmadığına bakmamız gerekmektedir. Kur’an çerçevesinde bu bağlamda Tegabun suresi 11. ayette : ( Başa gelen hiçbir olay Allah’ın izni olmadan olamaz; Allah’a kim inanırsa onun gönlünü doğruya yöneltir. Allah her şeyi bilendir.)
Ayetin birinci kısmında musibetin Allah’ın izni ile isabet ettiğinden bahsedilirken, ikinci kısımda ise Allah’a iman edenin kalbine Allah’ın hidayet vereceğinden bahsedilmektedir. Ayeti bütün olarak ele alır ve bu iki anlam arasında bağlantı kurarsak musibetin Allah’ın izni ile isabet etmesi ile Allah’a imanın birbiriyle ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Keza Bakara suresi 155.-157. Ayetlerde: (And olsun ki sizi biraz korku biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksilterek deneyeceğiz. Katlananlara müjde ver. Başlarına bir musibet geldiği zaman”Kuşkusuz biz Allah’a aitiz ve elbette O’na döneceğiz” derler. İşte onlara Rablerinden nimetler ve rahmet vardır. İşte onlar doğru yolu bulmuşlardır.)
İsabet eden musibet karşısında alınan tavır ile Allah’a iman arasında bir bağın olduğu açıktır.Yani kişinin Allah’a ait olduğunu ve O’na döneceğini söylemesi Allah’a olan imanın gösterir.


Yine Tevbe suresi 50.- 51. ayetlerde : (Sana bir iyilik gelirse, onların ağırına gider. Eğer, sana bir kötülük gelse “Biz önceden işimizi tuttuk” derler ve sevinerek geri dönerler. De ki: “Allah’ın bize yazdığından başkası başımıza gelmez . O bizim sıkı dostumuzdur. İnananlar, Allah’a güvensinler.)

Musibetlerin isabet etmesiyle Allah’a tevekkül arasında bir bağ olduğu anlaşılmaktadır. Allah’ a tevekkül ise O’na iman ile ilgilidir. Lokman suresi 17. ayette :
( “Ey oğulcuğum! Namazı kıl , akla uygun olanı buyurup kötülüğü yasakla, başına gelene karşı dayanıklı ol; doğrusu bunlar üzerinde durulmaya değer, önemli işlerdir.”)
İsabet edene sabretmenin gerekliliği anlaşılmaktadır. Sabır ise Allah’a iman ile ilgilidir. Keza Hadid suresi 22.-23. ayetlerde:

( Yer yüzünde ve öz benliklerinizde başınıza gelen herhangi bir olayı yaratmamızdan önce , şüphesiz, O Kitap’ta bulunur. Doğrusu ,bunlar Allah’a kolaydır. Bu , kaybettiğinize üzülmemeniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmamanız içindir. Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi sevmez.)musibetin isabet etmesiyle , insanın kaybettiklerine üzülmemesi ve Allah’ın kendisine verdikleriyle de şımarmaması gerektiği anlatılmaktadır. Bu tür tutum ve davranış ise Allah’a iman ile ilgilidir.

Zaten Cibril hadisinde geçen kadere inanma bu manada anlaşılmalıdır. Yani kaderin insan fiili ve bunun ezelde tespitiyle bir alakası yoktur.Nitekim yazar H.Atay da kader meselesinde insanın iradesini ilgilendiren nokta ile tabii ve kevni hadiseleri ilgilendiren ciheti birbirinden ayırmak gerektiğini ifade ederken kaderin insan fiili ile ilgili olmadığını tabii ve kevni hadiselerle ilgili olduğunu demek istemiştir. Dolayısıyla insan fiilini ve bunun ezelde tespitini kaderin anlamı içine almak yorumla sözkonusu olup, bu da belli bir mantıkla probleme yaklaşmak ve belli bir kültür çerçevesinde problemi değerlendirmekle gerçekleşmektedir. Zaten kader kelimesi ile Kur’an’da insan fiilinin kastedilmiş olması Kur’an’ın uslübüna da aykırıdır. Zira kader ile insan fiili kastedilmiş olsa bu, insan fiiline ayrı bir varlık kategorisi vermek yani insan fiilini daha somut bir tarzda mustakil bir varlık imiş gibi değerlendirmek anlamına gelir. Halbuki fiil insana bağlı olarak anlaşılan soyut karakterli bir şeydir. Öte yandan kadere imanın bir iman esası olarak kabul edilip edilmeyeceği ise iman esasları anlayışı ile ilgili bir husustur ki , onu diğer bir yazımızda ele aldık.



http://72.14.203.104/search?q=cache:cgvyk7zOZKMJ:delikanforu m.net/showthread.php%3Ft%3D2876+H%C3%BCseyin+Atay+Kader& hl=tr&ct=clnk&cd=10

 

 



__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
kadirgur
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 31 mart 2007
Gönderilenler: 29
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı kadirgur

 Gonderdigim bir e-mailden alintidir ve Kader'e iman konusu ile sinirli kalarak degerlendirilmistir.


Kader kelimesi bugunku icerigi ile kabullenilerek Kuran'a bakilirsa
ka-de-re kelimesinden turemis yuzu askin ayetten yanlis anlamlar
cikar. Kok manasinda olcu,model,standart vb manalari iceren bu kelime
Kuran'da hic bir yerde bugunku kavrayisi icermez.


Gunumuzde kader olarak tanimlanan inanc cahilliyye doneminde daha
kati sekliyle mevcuttu, onlarin bu inanci farkli kelimelerle
tanimladiklarini goruyoruz.Bu alandaki etkin kelime "dehr" dir.
"Dedilerki;sadece dunya hayatimiz vardir,oluruz yasariz.Bizi yok eden
Dehr'dir......." Casiye/24


Musrik araplar insanin hayat cizgisini kendisinin sectigine
inanmiyorlardi. Insanlarin butun yaptiklarinin kendileri icin
belirlendigine inaniyorlardi. Hatta sirk kosmalarini bile Allah'in
dilemesinin sonucu olarak goruyorlardi.Enam/148
Yani kader kelimesini kullanmiyorlardi ama bugunku Kader inancinin
temellerini atacak olan carpik anlayis onlarda tam olarak
etkindi.Insan, olmus her seyi kabullenip ona boyun egmeli idi.
Kuran inancinda ise Allah'in kainattaki mutlak egemenligi soz
konusudur.Ancak yasamsal acidan yaptiklarindan sorumlu olan insan
secim ozgurlugune sahiptir.


"De ki Hakikat-Gercek(Kuran)Rabbinizdendir.Dileyen ona iman
eder,dileyen reddeder......"

Kuran bircok ayetlerde Insanin dilemesinin Allah'in dilemesinin onune
gecemiyecegini soyler.Bu, Allah'in insani zorla bir tercihe
surekledigi anlamina gelmez.Zira bircok ayette Allah'in kullarina
haksizlik yapmayacagi acik ve nettir.Allah kulunun dogruyu secmesini
ister ama yanlista inad edeni de ozgur birakir.


Kuran'daki sekliyle irade konusunu cok daha genis bir calisma ile
incelemeyi sonraya birakiyorum.

Cahiliyye kader anlayisi, Emevi hilafeti ile yeniden
hortlatilmistir.Her idare mesrulugunu ispat etmeye calisir.Gunumuzde
bu nasil anayasa ve benzeri belirleyeici faktorlere referansla
oluyorsa Emeviler icin de bu farkli degildi.


Onlar tebealarina kendi mesruluklarini ispat icin soy olarak
Hz Muhammed'in soyu olan atalar musterekliliginin yani sira bu
idarenin Allah'in takdiri oldugunu iddia etmisler.Kendilerine isyanin
takdiri-ilahiye isyan oldugunu savunmuslar.


Kader  artik islam alimlerinin cok onemli bir konusu olmustur.Muslumanlari ozlerinden uzaklastirmak icin  ortaya atilan art niyetli iddialardan biri olan Kader  bir inanc ilkesi olarak Islam'a dahil edilmistir.

Yukarı dön Göster kadirgur's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kadirgur
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats