HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Alıntılar, Makaleler
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Alıntılar, Makaleler
Konu Konu: Nebevi Şikayet:Bu kavmim Kuran’ı Terketti Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Sufidede
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 27 mart 2006
Gönderilenler: 27
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Sufidede

Nebevi Şikayet:
"Bu kavmim Kur’an’
ı Terketti"

"Kur'an'ı terketmek", "Kur'an'ı terkedilmiş bırakmak" ve "Kur'an'ı terkedilmeye layık görmek"; bu cümlelerin hepsi de, Kur'an'la ilgili temel bir yaklaşımı, Kur'an'ı ya temelden reddetmeyi ya da kabul etmiş görünüp, onu, insan hayatını tedvir edici bir ilahi kanunlar mecmuası olarak kabul etmemek suretiyle (endirekt olarak) reddetme keyfiyetine işaret eden ifadeler olup, Furkan suresinin 30. ayetinin mealinden başkası değildir.

Kur'an literatüründe şirk'in ne anlama geldiğini yerli yerince anlamanın kilometre taşlarından biri de kuşkusuz bu ayetin mesajıdır. Bu mesaj, bir kavmin, Kur'an'a iman etmiş görüntüsündeki bir kavmin Kur'an'dan kopması: Kur'an'la yollarını ayrıştırması olayı, "İslam toplumu" denen toplumsal yapılarda bir türlü anlaşılamayan, yerli yerince değerlendirilemeyen, popülist yorumlardan arındırılamayan şirk olgusuna önemli bir açıklık getirmektedir.

Tamamı 77 ayet olan Furkan suresi Mekke'de, -muhtemelen Mekke'nin orta dönemlerinde[1] - nazil olmuştur. Surenin baş taraflarında, Mekke putperestlerinin Hz. Peygamber hakkındaki ve Kur'an hakkındaki şeytani yaklaşımları; Kur'an vahyini etkisizleştirmeye yönelik propagandatif söylentileri konu edilmekte; bunlara gerekli ilahi cevaplar verildikten sonra, kafirlerin asıl olarak es-Sa'ah olarak adlandırılan kıyamet (ve yeniden dirilişi) yalan saydıkları üzerinde durulmaktadır.

İşte bu izahların akabinde, Peygamber Hz.Muhammed'in (a.s.) lisanıyla, üzerinde duracağımız şu sözler irad edilmektedir.

"Ve [o gün] Rasul: "Ey Rabbim!" diyecek, 'Kavmimden [bazıları] bu Kur'an'ı gözden çıkarılacak bir şey olarak gördü!"[2]

Kureyş müşriklerini hedef alan bu sözlerin, Hz. Peygamber tarafından Mekke'de mi söylendiği, yoksa ahirette mi söyleneceği, tartışma konusu olmuştur. Ayetin siyak ve sibakı, her iki ihtimali de mümkün kılmaktadır.

Bu sözleri Hz.Peygamber'in, müşriklerin tazyiklerinden ve saldırılarından bunaldığı bir anda söylediğini düşünen müfessirler, Nuh Peygamberin, kavmini Allah'a şikayet edip, helak edilmelerini talep etmesi ile Hz.Muhammed'in bu sözü arasında bir benzerlik kurmakta ve Hz.Muhammed'in de, Nuh gibi, -zımnen- kavminin helakini istediği anlamına geldiğini ileri sürmektedirler. Fahreddin er-Razi ise bu sözün arkasından Hz.Peygamber'in, beddua etmeyip beklemeyi tercih ettiğini delil göstererek, bu yorumu geçersiz saymaktadır.[3]

Müfessir Beyzavi ise, Nuh Peygamber örneğini işin içine hiç karıştırmaksızın, Peygamberin bu sözünün müşrik kavmini korkutmak maksadına yönelik olduğunu belirtmektedir: "Bu sözde Peygamber'in kavmini korkutma anlamı vardır. Çünkü Peygamberler (a.s.) kavimlerini Allahu Teala'ya şikayet ettikleri zaman azap edilmeleri aciliyet kesbeder."[4]

Bize göre, Peygamber'e ait bu sözün "dünyada mı söylendi, ahirette mi söylenecek?" tartışmasının fazla bir önemi yoktur. Çünkü bu söz, Hz.Peygamber'den tek bir kere sudur etmiş, salt bir kelamdan ibaret olmayıp, yaşanan bir hayata, bir keyfiyete, Mekke toplumu ile Kur'an münasebetine delalet eden bir tespittir. Kur'an-ı Kerim'de bunun örnekleri çoktur. Hz.Peygamber'in bu şikayeti hem kavlen hem halen 13 yıllık Mekke döneminde varid idi, Ahiret ise, zaten bu şikayetin muhataplarının hesap vereceği mahaldir.

Şu halde önemli olan, Peygamber'in kavminin Kur'an'ı terketmesinin, terkedilmiş tutmasının ne anlama geldiği ve bu anlamın günümüz "Müslüman toplumu" açısından ne ifade ettiğidir.

Mekke toplumunun ezici çoğunluğu Hz.Muhammed'in risaletini tasdik etmemişti. Furkan suresinin 31. ayetinde "İşte bu şekilde, biz her Peygambere mücrim (/kafirlerden düşman(lar) kılmışızdır. Yol gösterici ve yardım edici olarak Rabbin yeter." denmesinden de anlaşılacağı gibi, Kureyş kavmi de Hz.Peygamber için düşman idi. Esasen onların, Kur'an'ı reddedişleri ve Peygamberin elçiliğini kabul etmeyişleri yine Kur'an tarafından çok detaylı bir şekilde anlatılmaktadır.

Bu cümleden olarak. "Allah peygamber olarak seni mi seçti?" şeklindeki istihzai soruları;[5] peygamber olarak bir beşer değil de melek beklentileri:[6] "Bu Kur'an'ı değiştir..."[7] şeklindeki talepleri; Kuran'ın bilhassa ahiretle ilgili anlatımlarına "bunlar esatiru'l-evvelindir" demeleri;[8] ve atalar kültünü öne çıkartıp, atalarının yolundan ayrılmayacaklarına ilişkin kararlılıklarını açıklamaları[9] sadece birkaç örnek olarak anılmaya elverişlidir.

Zaten Kur'an'a iman edilmeyişinden dolayıdır ki, Hz.Peygamberin on üç sene süren sabırlı mücadelesi, nihayet 622 yılında hicretle noktalanmış, Medine'de yeni bir dönem başlamıştır.

Kısacası Kureyş başta olmak üzere, Mekke kabileleri Kur'an'ı kabule şayan bulmamışlardı. Önceki Nebilerin karşılaştıkları gibi bunlar da Peygamberlerini taşlamaktaydılar. Eğer ille de Kur'an'ın Allah katından gelen bir vahiy olduğunda ısrarlıysa Muhammed'in bazı fevkaladelikler göstermesini istemekteydiler:

• Mesela Muhammed yerden bir kaynak (pınar) fışkırtmalıydı;

• Bir hurmalık ya da üzüm bağı edinmeli ve içinden gürül gürül ırmaklar akmalıydı;

• Veya "iddia ettiği gibi" üzerlerine göğü parça parça düşürmeliydi;[10]

• Veya Allah ve/veya melekler (bulutlar içinde) karşılarına gelmeliydi;[11]

• Veya altından bir ev edinmeliydi:

• Yahut göğe çıkmalı, oraya çıktığının kanıtı olarak da bir kitap getirmeliydi![12]

İşte müşriklerin bütün bu isteklerini yerine getiremeyen Peygamber Hz.Muhammed (sav) onların nazarında 'sınıfta kalıyor' ve getirdiği mesaj terkedilmeye mahkum oluyordu!

Elbette başta Hz.Peygamber olmak üzere bilenler biliyordu ki, Mekkeliler'in esas tavırları, vahyin hayatlarına müdahalesini istememeleri idi. "Gökten geldiğine"(?) inanılan bir kitaba göre yaşamayı kabul etmemekteydiler. Yaşadıkları cahiliyye hayatını Kur'an'ın ilahi hükümleriyle değiştirmeye yanaşmamaktaydılar. Çünkü heva ve hevesleri böyle istiyordu. Kurulu düzenlerinin değişmesini arzu etmiyorlardı.

Kendileri insanları kullaştırmış olanlar tabi ki, Allah'a kul olmak istemezlerdi. Bütün bir toplumu kendi kerametlerine inandırmış olanlar, onların ekmek kapısı olduklarını benimsetmiş olanlar; kendilerinin riyasetinde en iyi biçimde yaşayacaklarına halkı şartlandırmış olanlar elbette ki alternatif bir yaşam biçimi tanımayacaklardı!

el-Mehcur sözcüğü, terkedilmiş, kendisinden ayrılınmış anlamına gelmektedir. Yani Hz.Peygamber'in dilinde bu söz, "Bu kavmim (Kureyş). Kur'an'ı terketti ve ondan ve ona imandan insanları engelledi."[13] anlamına geliyordu.

Kureyş kabilesi Hz.Muhammed'i dinlemek bile istemiyordu. Çünkü dinlemek, dinlemeye kabul görmek demekti, ona belli bir değer atfetmekti. Oysa onlara göre Kur'an'ın böyle bir değeri olamazdı. Kureyş, Allah'ın Muhammed'i elçi olarak seçmesini hazmedemiyordu; daha doğrusu öyle görünüyordu. Çünkü sıkıntının esas kaynağı vahye teslim olamamaktı. Bunun için, Allah'ın Muhammed'i elçi seçmesini problemin esasıymış gibi kullanıyorlardı:

Kur’an neden iki büyük adam'dan birine indirilmemiş de Muhammed'e indirilmişti?[14] Muhammed'i gördükçe, "Bu mu Allah'ın Peygamber olarak gönderdiği?" diyorlardı.[15] Kur’an vahyini etkisiz hale getirmek için kafirlerin başvurduğu yöntemin bir parçası da, Hz.Muhammed'i mecnun ilan etmekti. Yani, Onun cinlerle ilişkisi olduğunu, vahyin bir anlamda saçma-sapan şair sözlerinden ibaret olduğunu ileri sürüyorlardı.

Tıpkı. "Sakın ilahlarınızı terketmeyin; Vedd, Suva, Yeğus, Yeuk ve Nesr'i asla bırakmayın!"[16] diyerek Nuh'a karşı şirk asabiyyeti ile karşı koymaya çalışan benzerleri gibi, kendileri de Lat, Menat, Hubel ve Uzza gibi ilahlarına dört elle sarılmaktaydılar. Hem de onların birer taş kütlesinden ibaret sanal tanrılar olduklarını bile bile:

"Liderleri öne atılır: Pes etmeyin ve ilahlarınıza sımsıkı sarılmaya devam edin: yapılacak tek şey budur!" Biz, yeni itikatların hiç birinde böyle [bir iddia] duymadık! Bu [fanî bir insanın uydurmasından başka bir şey değildir! Ne yani! [ilahi] uyarı, içimizden bir tek ona mı indirildi?..."[17]

Kafir Mekkeliler'in durumunun bir benzeri. Bakara suresinde Ehli Kitab'a ilişkin anlatılmaktadır:

"Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik edici bir elçi gelince Ehli Kitab'dan bir fırka. Allah'ın kitabını arkalarına attılar; sanki onu hiç bilmiyormuş gibi davrandılar."[18]

Kureyş'i Bugüne Taşımak

İşte bütün çağlarda olduğu gibi 21. asırda da Kur'an aynen bu şekilde "mehcur" bırakılmaya devam etmektedir. Yani Kur'an terkedilmiştir. Mümkün mertebe görmezden gelinmekte, yok sayılmaktadır. Onu görürden gelenlere, var sayanlara düşmanlık etmede bir şey değişmiş değildir. Ama, değişen çok önemli bir şey var ki, günümüzün, Kur'an'ı mehcur bırakan toplumları, -Mekkeliler'in aksine- kendilerini Kur'an'a nisbet etmekte hiçbir beis görmüyorlar...

Aslında "Kur'an'ı terkedilmiş bırakma" sürecinde, Peygamberden sonraki kısa bir dönemin dışında, hemen hemen bir kesinti söz konusu değildir. Bu süreç, çok değişik kültürel, düşünsel, edebi, mistik, siyasi v.b. istasyonlardan geçerek, bu günlere kadar gelmiştir. "Kur'an'ı terkedilmiş bırakma" yürüyüşü, her istasyondan yeni bazı curufat yüklenerek; hem de kendisini uyarmaya kalkışan, Kur'an'ın gerçek bağlılarını da kolayca elimine ederek ilerlemeye devam etmektedir. Bu yürüyüş -en iyisini Allah bilir ama-, kıyamete kadar da devam edecektir. &n bsp;

Peygamber sonrası dönemde, saltanata giden yoldaki engelleri bertaraf etmek için Kur'an yapraklarını süngülerin ucuna taktıran Muaviye, Kur'an'ı terkedenlerin ilk değilse de en trajik örneğiydi. Oluk oluk insan kanı akıtılan bu fitneler döneminden sonra, ihtida eden yeni kavimler, kabileler ve bölgeler elinde, Kur'an, eski Zerdüşt, Şamanist, Budist, Neo-Platonist v.b. bir sürü putperest fikirlerin, öğretilerin gölgesine terkedildi. Artık Kur'an, evin baş misafiri görünümünde, aslında bir sığıntı idi. Kur'an, anılan din ve kültürlerin mistik telakkilerine tabi tutulmaya başlanmıştı. Kur'an'ın bir zahiri, bir de batını var denerek, zahiri kufuryoklere atılıyor, 'batını' ise akla hayale gelmedik heterodox yorumların menbaı kılınıyordu.

Bu yeni dönemde Allah tabir caizse emekliye sevkedilmiş, O'nun yerine ricalü'l-Gayb adı verilen (üçler, yediler, kırklar gibi) ilahlar panteonu kainatı sevk ve idare ediyor: yağmuru yağdırıyor, rüzgarı estiriyor insanlara ve kainata hükmediyordu. Artık insanlar "ene'l-Hak" diyerek tanrı ile insan ayrılığı, aynılığa dönüştürülüyordu.

İlerleyen süreçte Kur'an, uydurulmuş günlük ezkar ve evradın basamağı; hurafelerin istinadgahı, Şaman Türklerin yuğ törenlerini andıran cenaze törenlerinin demirbaş malzemesi; yine o dönemin şölenlerini andıran düğün, sünnet, asker yollama, yağmur duasına çıkma, pilav günü gibi merasimlerin vazgeçilmez aksesuarı seviyesine düşürülüyordu.

Günümüzde Kur'an bunlara ilave olarak, salt sevap kazandıran bir kıraet olarak algılanmaktadır. Ayrıca, muska, büyü, tılsım, nazarlık gibi İslam-öncesi kalıntılar için de Kur'an alet edilmeye devam etmektedir. Şeyhler, erenler ayaklarını öptürürken, bu cürme Kur'an nezaret ettirilmektedir.

Günümüzde özellikle, Ahmed Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Celaleddin Rumi gibi tasavvuf ulularının İslam anlayışı doğrultusunda "Türk tipi İslam" adı altında alternatif bir din oluşturulmaya çalışılmaktadır, Bu yeni dinde Kur'an'ın adı var ama kendisi yok; onun yerine, kimi ruhanilerin mistik hezeyanları var.

Çağımızda din, bir toplumu oluşturan faktörlerden biri olarak, görece toplumsal bir kabulü haizdir. Seküler Batı dünyasına öykünerek kurulan yeni Türkiye siyasi sistemi, Kur'an'ın buraya kadar anlatılan boyutlarda algılanmasından memnun ve mesrurdur. Bu algılamanın, -Kur'an'ın aleyhine olarak- daha ileri düzeylere götürülmesi için de olağanüstü bir gayret göstermektedir.

Fakat sistemin kendisi bu konuda epeyce rahatlamış, sıkıntılı günleri geride bırakmıştır; zira bu davayı "içerden" güdecek, bu uğurda bilimsel tezler(!) geliştirecek kendi teologlarını yetiştirmiş bulunmaktadır. Artık hiçbir siyasinin, devlet başkanının v.s. Kur'an'ın çağın ihtiyaçlarına cevap veremez olduğunu söylemesine gerek kalmamıştır! Çünkü bunları daha ele-güne çıkar bir biçimde, daha bilimsel argümanlarla, daha oturaklı, ağdalı cümlelerle bizzat Kur'an'ın müntesipleri (!) söylemektedir! Kur'an'ın ibadet, ahlak ve itikada ilişkin prensiplerinin dışında kalan hukuk ve ahkam ayetlerinin tarihselliği, sözkonusu teologlar tarafından dillendirilmektedir.

Egemen sistem Kur'an'ın depolitizasyonu için artık çok fazla efor harcamamaktadır. Çünkü teologlar, Kur'an'ın siyasetle hiçbir alakasının olmadığını onlardan çok ileri düzeyde iddia ediyorlar.[19] Kur'an, manastır hayatı gibi bir ibadet; hoşgörü, itaat, kurban kesmek, oruç tutmak, çarşı-pazafda hırsızlık yapmamak gibi birtakım dindarlık tezahürlerinin dışında, hayata müdahil her türlü talepten arındırılmış durumdadır!

Buna göre Kur'an'ın, Allah'ın istediği şekilde bir toplum yapılandırılması için hiçbir talebi bulunmamaktadır. Bunlar ideolojik ve totaliter bulunmaktadır.

Şimdilerde Kur'an, demokrasi, liberalizm, hoşgörü, birlikte yaşam, çok hukukluluk, ideolojiden yalıtılmış devlet (!) gibi yükselen değerler'den sayılan bu kavramlara göre okunmakta, bunlara uymayan mesajlar gözden çıkartılmaktadır.

Bu arada konfora dayalı lüks bir yaşam da müslüman toplumların idealini süslemektedir. Dolayısıyla Kur'an'ın mala, kazanmaya, harcamaya, infaka, Allah yolunda mallarımızı harcamaya ilişkin ayetleri de kolayca ve kendiliğinden buharlaşmaktadır.

Kur'an'ı mehcur bırakma'nın en bariz sonucu, müslüman toplumların düşünceyi, tefekkürü, akletmeyi, Allah'ın kevni ayetleri üzerinde kafa yormayı tamamen terketmiş bulunmalarıdır. Artık tefekkürün yerini büyülü camın sihirli dünyası almıştır. Bütün bir "müslüman topluluk", iki üç tane TV kanalıyla kolaylıkla hipnotize edilmektedir. Yani, aklını kullanmayan toplumun üzerine Allahu Teala rics indirmektedir.[20]

Sonuç itibariyle, Kur'an günümüz müslüman toplumlarının değerlerinin kaynağını oluşturmuyor. Kur'an çoktan gözden çıkartılmıştır. Müslümanlar tam bir dünyevileşmeyi yaşıyorlar. Dünyaya ve mala çakılıp kalmış durumdadırlar? Ahiret hesabı onları sanki hiç alakadar etmemektedir. "Müslüman toplumlar"ın, Kur'an'a dayalı bir toplum inşa etmek gibi bir gayretleri, hedefleri gözlenmemektedir.

 

[1] Esed, Kur'an Mesajı. II/725.

[2] Furkan. 30. Esed, Kur'an Mesajı. II/731.

[3] er-Razi. Tefsir-i Kebir tercümesi. XVII/225.

[4] Beyzavi. aynı yer.

[5] 25/Furkan, 41.

[6] 17/İsra. 94.

[7] 10/Yunus, 15.

[8] 25/Furkan. 5 v.b.

[9] 7/A'raf. 22; 10/Yunus. 78.

[10] 17/İsra. 90-92.

[11] 17/İsra. 92: 25/Furkan. 21: 2/Bakara. 118.220: 6/En'am. 8.

[12] 17/İsra/93.

[13] Zemahşeri. el-Keşşaf, III/276: Beyzavi. Envarut-Tenzil. (Mecmuatun Minet-Tefasir), IV/440.

[14] 43/Zuhruf. 31.

[15] 25/Furkan. 41. Kafirlerin bu minvaldeki sözleri için bkz. 21/Enbiya. 36: 10/Yunus. 2: 17/İsra, 94; 64/Teğabün. 6 v.b.

[16] 71/Nuh. 23.

[17] 38/Sa'd. 6-8. M.Esed. Kur'an Mesajı. III/924.

[18] 2/Bakara, 101.

[19] 09 Şubat 2000 gecesi ATV'nin Siyaset Meydanı'nda, bir liberal felsefe Profesörünün, siyasal İslam'ın kaynağının Kur'an olduğu; İslam'da dinle siyasetin ayrıştırılamayacağı; Muhammed'in Medine'de bir devlet kurduğu şeklindeki sözlerine, bir zamanların "radikal islamcı" eskisi şimdilerde kendisine acımaktan başka hiçbir sıfat yakıştıramadığım bir zavallı, olanca hışmıyla itiraz ediyor ve dinle siyasetin ayrı ayrı şeyler olduğunu, Peygamberin de devlet filan kurmadığını canhıraş bir biçimde iddia ediyordu. O an, Liberal Profesörün yüzündeki şaşkınlığı gören herkes, sanki içinden "sa...k" sözcüğünü gayri ihtiyarı mırıldandığını düşünürdü... işin trajikomik tarafı, görünüşte diğer konuklardan "farklı" gibi duran o kişinin, sanki onlarla yer değiştirmiş gibi bir konuma gelmiş olmasıydı.

[20] 10/Yunus, 100.

ALINTI:

http://www.kuranislami.com/kuran/kurani_terkedenler.html

İktibas Dergisi, Mehmed Durmuş, Sayı: 255, Mart 2000.

Yukarı dön Göster Sufidede's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Sufidede
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats