HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: süt -süt kardeş-evlat edinme, akraba evli Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

efrayim

  Sayın üyeler... 

 Ben 10 senedir, süt -süt kardeş-evlat edinme, akraba evlilikleri konusunda kendi çapımda çalışma yapan bir kardeşinizim.

  Genel olarak toplulumuzda emzirme, yeni yeni ön plana çıkmağa başladı ve en fazla 6 ay emzirin denilmektedir.Bakara suresinin 233. ayeti ' çocuğunuzu 2 sene emzirin ' dediği halde ne halkımızın ne de doktorlarımızın bu konudaki bilgileri yeterli değil  Çoğumuz  "2 sene  emme" konusunu gelenek görenek olarak kabul ediyoruz.

           Yine, (Bakara -233,Talak-6, Nisa-23) sureleri süt anne konusunu ön plana çıkartmaktadır.Annesini emmekte olan 3 günlük bir bebek, annesini kaybederse neyle beslenmesi gerekir.Bize önerilen mama,inek sütü ve pirinç lapası. Ama Kuran-ı kerim,süt anneyi öneriyor. Bir çoğumuz bu konuyu ,gelenek, görenek ve kültür olarak biliyorlar. Kuran-ı kerim emri olarak bilenlerin sayısı çok çok az.

          Kuran-ı Kerim'in namaz konusundaki hassasiyetini hepimiz biliriz.Ancak hiç bir ayette 5 rakamı belirtilerek 5 vakit namaz kılınız emri yoktur.Yukarıda belirtildiği gibi çocuğunuzu 2 sene emzirin emri var.

         Bu farklılığı açıklayacak ne dini ne de tibbi bilgi yoktur.

         Akraba evlilikleri konusunda, Kuran-ı Kerim ile tıp çelişiyor.veya bize görünen şekli ile çelişiyor. Akraba ile evlenme aleyhinde Kuran-ı kerim'de bir ayet yoktur ' Her şey ayette yazmaz. hadislere bakmak gerekir ' derler

         Nisa suresinin 23. ayetinde süt kardeşle evlenmeyin emri var Evlenme aşamasında; Süt kardeş mi önemli yakın akraba mı önemli  Bu farklılığı veya çelişkiyi nasıl izah edeceğiz?

         Azhab suresinin 4-37 ayetleri uyarınca evlat edinmek yasaktır. Medeni kanunumuza göre serbesttir.Bu farklılığı sizler nasıl izah ediyorsunuz. cevaplarınız çalışmalarıma ışık tutacaktır.

         Saygılarımla... 

       Not : Diğer semavi dinlerin, yukarıda bahsedilen konulardaki düşünce ve uygulamaları dün nasıldı ? Bu gün nasıl?

         

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
safbilgi
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 841
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı safbilgi

selam

Öncelikle şunu söyleyim,bilim iki kişinin kardeş olup olmadıklarına genetik olarak bakar yani madden.Kuran' sa manevi boyutuyla aynı kadından uzun süre süt emmiş ve onu anne bilmiş iki yavruyu manevi yönden kardeş olarak tanımlar.Ozaman ki şartlarda süt annelik önemli bir emekti,çocuklar büyüdüğündede süt annelerini ikinci bir anne olarak görebiliyorlardı.Kuranın ana esası  evlilik yapan kadın ve erkek arası arasında manevi yada madden(genetik) oloarak kardeş ilşkisi bulunmaması, aynı kadına anne dememeleri.

Teyze veye amca çocularına ise bu konuda bir sınırlama yok,çünkü aynı anne veya babadan değiller.çoçuğun sakat doğma riski her evlilikte vardır,bunun akraba evliliğinde daha fazla olması akraba evliliğine Kuranın yasak koymasını gerektirmez,hele ki ozamanın şartlarında az populasyonlu yerleşim birimleri  ve kocalarını savaşlarda kaybeden korunmaya muhtaç dul kadınlar varken.unutmayalım ki evlilik  cinsellik için değil himaye ve islamı yayma amaçlıda yapılabilir.Ki peygamberimizin evliliklerinin bir kısmının böyle olduğunu hepimiz biiriz.

 Namazın Kuranda üç vakit olduğu açıktır sitede verilmiştir inceleyiniz.bu karışıklar mezheplerin sahıh olmayan hadis rıvayetlerine Kuranı uydurmaya çaklışmalarından ileri gelir,5 vakiti çıkarmak için yorum ve arapça manaları değiştirmişlerdir ve çelişki yaratmışlardır.

Çocuğun anne sütüne ihtiyacı ve anne sütünün içindeki enzim ve proteinlerin inek sütünde olmadığı ve bağişıklık ve zeka gelişiminde büyük rol oynadığı bugün bilim tarafından da kabul edilmektedir,ben Kuran ve bilim arasında çelişki görmüyorum.

Evlat edinmek dinimizde yasak değil,yasak olan onları bundan haberdar etmemek ve çocukları babalarının ismi olmaksızın çağırmak.yani Kuranın amacı çoçuğun biyolojik anne ve babasını bilmesinin hak olduğuna dikkat çekmek.böyle olmalı çünkü bunu ilerki yaşlarda öğrenen evlatlıklar ruhsal travma geçirebiliyor,ve gerçek anne babalarını ve akrabalarını bilme hakları var.

Saygı ve sevgiyle...

Yukarı dön Göster safbilgi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: safbilgi
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

efrayim

  SAYIN SAFBİLGİ CEVABINIZA TEŞEKKÜR EDERİM.

 1-) EVLATLIKLA, EVLAT EDİNMEYİ KARIŞTIRMAMAK GEREKİYOR SANIRIM. SİZİN "DİNİMİZCE YASAK DEĞİL" DEDİĞİNİZ ŞEY NUFUSUNA GEÇİRMEDEN MİRAS HAKKINA SAHİP OLMADAN BULUĞ ÇAĞINA GELİNCE EVDEN ÇIKARILAN KİMSEYİ YANİ EVLATLIĞI KASTEDERSENİZ DOĞRUDUR.BENİM BAHSETTİĞİM İSE, ŞU AN UYGULANAN SİSTEM YANİ NUFUSA GEÇİRME, MİRAS YOLU İLE HAK BIRAKMAK,BULUĞ ÇAĞINDA AYNI EVDE KALMASI NEDENİ İLE EVDEKİLERLE NİKAH DÜŞTÜĞÜNDEN EVLAT EDİNME DİNEN CAİZ DEĞİLDİR.

2-)  BEN ANNE SÜTÜNÜN ÖNEMİNİ SORMADIM.  ANNESİNİ EMEN 3 GÜNLÜK BEBEK ANNESİNİ KAYBEDERSE NEYAPSIN ŞUANKİ BİLİM SÜT ANNEYİ ÖNERMİYOR AYET ÖNERİYOR BU BİR ÇELİŞKİ DEĞİL Mİ?

3-) BENİM SORUM NAMAZIN 3 VEYA 5 VAKİT OLMASI İLE İLGİLİ DEĞİL AYETTE SÜT EMME ZAMANINI AÇIK ŞEKİLDE 2 SENE EMZİRİN EMRİ VAR DA NAMAZDA AÇIK ŞEKİLDE 3 VEYA 5 VAKİT NAMAZ KILIN EMRİ NEDEN YOK

  4-) NİSA SURESİNİN 23. AYETİNDE KİMLERLE EVLENMEYECEĞİMİZ YAZILI BİLİYORSUNUZ.SÜT ANNE VE SÜT KARDEŞLE EVLENMEYİN EMRİNİ MANEVİ OLARAK DEĞERLENDİRMEK KABUL EDECEĞİM BİR ŞEY DEĞİL DAHA VAHİMİ BU EVLENMELERİN YASAKLIĞI KONUSUNDA DİNİ VE TIBBİ HİÇ BİR KİTAP YOKTUR.

  5-) HALKIMIZIN BİR DEYİŞİ VARDIR "SÜTÜ BOZUK" DİYE BURADA HALK SÜTÜN İLTAHAPLI OLDUĞUNU DEĞİL BİR TAKIM KÖTÜ HUYLARIN GENETİK OLARAK SÜTTEN GEÇTİĞİNİ SÖYLEMEĞE ÇALIŞIYOR. BİLİM BU KONUDA YETERSİZ (BU KONUYU GENETİK POFOSÖRLERİYLE GÖRÜŞTÜM. BİLGİLERİMİZ YETERSİZ DİYORLAR.) SİZİN "İKİ KİŞİNİN KARDEŞLİĞİNİ BİLİM GENETİKSEL BAKAR KURAN MANEVİ BAKAR" TEZİNİZİ KABUL EDEMEYECEĞİM.SÜT ANNELİĞİ OZAMANKİ ŞARTLARA BAĞLAMANIZI DA KABULLENMEM MÜMKÜN DEĞİL

   SAYGILARIMLA,,,

 

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
safbilgi
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 841
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı safbilgi

sevgili efraym

şu an sorularını açınca ,sorma sebeblerini, aradığın noktaları, daha iyi anladım.bu ikinci ve bu konuda son yazım yardımcı olabilirsem ne mutlu ,ben olamasamda diğer arkadaşlar olurlar.

1-)öncelikle Allahın emirleri konusunda ben sadece Kuranı esas alırım. diğer islam kitaplarının yasakları dinen beşeri hükümdür,Kuran ayrıntılı herşeyi anlatır.yusuf 111

Kuran da evlatlığınızı bluğ çağına gelince evden atınız diye bir ayet geçmez,vasiyet sisteminde mal bağışlama vardır,evlatlıklarada mal bırakılabilir.Allah yetimlere özel davranır evlatlık almayı teşvik eder normal bir evlattan ayırılmasını istemez yalnızca evlatlığın gerçek babasının adını bilmesini ister bu bir haktır.

2-)bilim anne sütünü önerir ama süt anneyi önermez.çünkü bu meslek çok öncelerde tarihe gömülmüştür.helede bilim adamlarının daha çok batılı olduğunu düşünürsek( medyada yeralan ve görüşleri dünya kamuouyunda ağırlığı olanlar) bu uygulama batıda daha önce kaybolmuştur,ve maalesef insanlara bu çağda itici gelmeside bilim adamlarınca ortaya atılmamasına başlıca bir sebebtir.

3-)namaz vakti açık sorun geleneğin ve bidat uygulamaların( emevi ve abbasiden kalan )  ayetleri 5 göstermek için kılıkırk yarmaları.Kuran bir çok ufak detaya iner önemsiz gözüken başka konulardada mesela domuz etini açlık halınde başkasının hakkına tecavüz etmeden yiyebilirsiniz der,kaç kişinin başına gelir ki...

4-)dini kitap olarak Kuran yeter.tıbbi kitap olarak ta pskolojiye bakın ,kardeş gibi büyüyen aynı anneye anne ,aynı babaya baba diyen iki çocuk evlendirilirse ne olur.

5-)halkımızın arasında ki sütü bozuk terimi  sütün çocukluk döneminde akıl ve beden sağlığında ki önemi bilindiği için söylenir,kötü fiill yapan kişi de sağlıksız bir akıl ve bedene sahip olmakla itham edilir.

her annenin sütünde kendine özgü protein veya enzimler olabilir ama nihayetinde bu besindir,aynı tıp beslenme iki çocuğu kardeş yapmaz,bu bahsedilen manevi kardeşliktir, aynı anne babaya anne baba demekten, ebeveynlerin aynı olmasından ileri gelir.

SAYGI VE SEVGİYLE

Yukarı dön Göster safbilgi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: safbilgi
 
Mircan
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1277
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Mircan

 

Sayın üyeler... 

 Ben 10 senedir, süt -süt kardeş-evlat edinme, akraba evlilikleri konusunda kendi çapımda çalışma yapan bir kardeşinizim.

İnşaAllah değerli çalışmalarını ayrıntılı paylaşma fırsatını bizlere tanırsınız.

Genel olarak toplulumuzda emzirme, yeni yeni ön plana çıkmağa başladı ve en fazla 6 ay emzirin denilmektedir.Bakara suresinin 233. ayeti ' çocuğunuzu 2 sene emzirin ' dediği halde ne halkımızın ne de doktorlarımızın bu konudaki bilgileri yeterli değil  Çoğumuz  "2 sene  emme" konusunu gelenek görenek olarak kabul ediyoruz.

En fazla değil en az  ve sadece anne sütü diyor bilim.Toplumda 2 sene emmek konusunu gelenek,görenek olarak algılayan doktor veya anne olduğuna inanmıyorum.Şartlar uygun olduğu müddetçe 2 sene emzirmeye ne doktor nede anne karşı çıkmaz.

    Yine, (Bakara -233,Talak-6, Nisa-23) sureleri süt anne konusunu ön plana çıkartmaktadır.Annesini emmekte olan 3 günlük bir bebek, annesini kaybederse neyle beslenmesi gerekir.Bize önerilen mama,inek sütü ve pirinç lapası. Ama Kuran-ı kerim,süt anneyi öneriyor. Bir çoğumuz bu konuyu ,gelenek, görenek ve kültür olarak biliyorlar. Kuran-ı kerim emri olarak bilenlerin sayısı çok çok az.

 

Hemen ayetlere bakalım 

BAKARA/233 Anneler çocuklarını -emzirmeyi tamamlamak isteyen kimseler için- tam iki yıl emzirirler. Annelerin yiyeceklerini ve giyeceklerini örfe uygun biçimde hazırlamak çocuğun babasına aittir. Hiçbir benlik yaratılış kapasitesi dışında birşeyle yükümlü tutulamaz. Anne çocuğu yüzünden, çocuğun babası da kendi çocuğu yüzünden zarara sokulmasın. Mirasçı için de aynı ilke uygulanır. Eğer anne-baba karşılıklı anlaşma ve danışma sonucu çocuğu sütten kesmek isterlerse, kendilerine günah yoktur. Çocuklarınızı sütanneye emzirtmek isterseniz, örfe uygun olarak belirlediğiniz ücreti güzelce teslim etmek şartıyla, bunu yapmanızda bir günah yoktur. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, yapmakta olduklarınızı en iyi biçimde

görmektedir.

 

TALAK 6 O kadınları, imkânlarınız ölçüsünde, barındığınız yerin bir kısmında barındırın. Onları baskı altında tutmak için onlara zarar verme yönüne gitmeyin. Eğen hamile iseler yüklerini bırakıncaya kadar onlara nafaka verin. Eğer sizin için çocuk emziriyorlarsa, ücretlerini de verin. Aranızda örfe uygun biçimde konuşup tartışın. Eğer anlaşmakta zorluk çekerseniz o zaman, doğmuş olan çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir.

 

Ayetlere baktığımız zaman “süt anne” uygulamasının bir emirden ziyade en uygun seçenek olduğunu görürüz.O dönemin koşullarında anne sütünün yerine tutabilecek besin yine başka bir annenin sütüydü.Şimdiki gibi mamalar,içinde bir çok vitamini içeren besin maddeleri yoktu.Kaldı ki sadece inek sütünün çocuğun fiziksel ve zekai gelişimi için yeterli olmadığını tıpta söylemekte.Anne sütü emen bir çocuk annesini kaybetmişse ve eğer imkan varsa başka bir anneden emmesi kendisi için çok daha faydalı fakat tıpın bunu önermesi uygulama açısından sıkıntı meydana getirir.Annesini kaybeden bir bebek için süt anne bulunması pratikte uygulanabilecek bir yöntem değil günümüzde...

 

Akraba evlilikleri konusunda, Kuran-ı Kerim ile tıp çelişiyor.veya bize görünen şekli ile çelişiyor. Akraba ile evlenme aleyhinde Kuran-ı kerim'de bir ayet yoktur ' Her şey ayette yazmaz. hadislere bakmak gerekir ' derler

         Nisa suresinin 23. ayetinde süt kardeşle evlenmeyin emri var Evlenme aşamasında; Süt kardeş mi önemli yakın akraba mı önemli  Bu farklılığı veya çelişkiyi nasıl izah edeceğiz?

Akraba evlilikleri konusunda tıp ile din çelişmez.Tıp akraba evlilikleri konusunda sadece sakat doğum oranını biraz daha fazla bulur,evliliği engelleyecek yönde bir sakınca görmez.Bu konuda forumda bir başlık açılmıştı,tıp doktorlarının bu konudaki görüşlerine yer verilmişti istersen bir incele.

Süt kardeş ve akrabalar ile evliliği değerlendirirken yakınlık açısından hüküm verme şansımız yok.Neye göre yakınlık? Bahsettiğiniz eğer genetik yakınlıksa,Allah’ın bu konuda gördüğü sakınca bu değil,safbilginin de dediği manevi annelik durumu.

 Azhab suresinin 4-37 ayetleri uyarınca evlat edinmek yasaktır. Medeni kanunumuza göre serbesttir.Bu farklılığı sizler nasıl izah ediyorsunuz. cevaplarınız çalışmalarıma ışık tutacaktır.

         Saygılarımla... 

AHZAB4 Allah, bir adamın göğüs boşluğunda iki kalp yaratmamıştır. Zıhar yaptığınız eşlerinizi sizin anneniz yapmamıştır, evlatlıklarınızı da sizin oğullarınız kılmamıştır. Bu konularda söylediğiniz sözler, ağızlarınızın bir lakırdısıdır. Allah, hakkı söyler ve O, gerçek yola kılavuzlar.

5 Evlatlıklarınızı öz babalarına nispet ederek çağırın! Böyle yapmanız Allah katında adalete daha uygundur. Eğer onların babalarını bilmiyorsanız, o takdirde onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Yanılarak işlediğiniz şeyde, üzerinize günah yoktur; fakat kalplerinizin kastetmiş oldukları müstesna. Ve Allah Gafûr ve Rahîm'dir.

Bu ayetlerden evlatlık almanın yasak olduğu hükmü çıkmaz.Tam tersi evlatlıklarınız ifadesinden bunu anlıyoruz.Kur’an bu ayetlerde evlatlıklara ben sizin gerçek babanızım yalanını söylememizi,onları gerçek anne ve babalarının isimleriyle çağırmamızı bu şekilde hep nesep karışıklığını önlememizi hemde yine safbilginin çok doğru tespit ettiği gibi çocuğun ilerde gerçeği öğrendiğinde muhtemel yaşayacağı psikolojik problemlerin önüne geçilmiş olur.Aksi halde evlat edinmeye Kur’an neden karşı çıksın,ortada kalmışlara,yetimlere yardım etmeyi emreden yine Kur’an değil mi?  Kur’ana bütünsel yaklaşmamız bu ve benzeri konulardaki sorunlarımızı asgariye indirecektir kanaatindeyim.

Sevgilerimle

 

 

Yukarı dön Göster Mircan's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Mircan
 
safbilgi
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 841
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı safbilgi

teşekkürler Mircan sözlerimi ayetlerle ve görüşlerinle daha da açmışsın sanırım konuyla ilgili başka söyleyebileceğimiz pek bir şeyde yok umarım faydalı olur...
Yukarı dön Göster safbilgi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: safbilgi
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

     Efrayim

     Sn Safbilgi ve Mircan...

     Konu başlıklarını ayrı ayrı irdeleyeceğim.

     EVLATLIK :

     Sn Safbilgi evlatlık konusunda 'Evlat edinmek dinimizde yasak değil,yasak olan onları bundan haberdar etmemek ve çocukları babalarının ismi olmaksızın çağırmak.yani Kuranın amacı çoçuğun biyolojik anne ve babasını bilmesinin hak olduğuna dikkat çekmek.böyle olmalı çünkü bunu ilerki yaşlarda öğrenen evlatlıklar ruhsal travma geçirebiliyor,ve gerçek anne babalarını ve akrabalarını bilme hakları var.' demişti.

      Sn Mircan 'Bu ayetlerden evlatlık almanın yasak olduğu hükmü çıkmaz.Tam tersi evlatlıklarınız ifadesinden bunu anlıyoruz.Kur’an bu ayetlerde evlatlıklara ben sizin gerçek babanızım yalanını söylememizi,onları gerçek anne ve babalarının isimleriyle çağırmamızı bu şekilde hep nesep karışıklığını önlememizi hemde yine safbilginin çok doğru tespit ettiği gibi çocuğun ilerde gerçeği öğrendiğinde muhtemel yaşayacağı psikolojik problemlerin önüne geçilmiş olur.Aksi halde evlat edinmeye Kur’an neden karşı çıksın,ortada kalmışlara,yetimlere yardım etmeyi emreden yine Kur’an değil mi?  Kur’ana bütünsel yaklaşmamız bu ve benzeri konulardaki sorunlarımızı asgariye indirecektir kanaatindeyim'. Demişti.

      Şimdi otoriterlere bakalım.

      Prof.Dr. Hayrettin KARAMAN:

     Soru:
Çocuğu olmayan bir aile evlatlık alma niyetinde, kadın 50 yaşına geldiğinde çocuk ergenlik çağına girmiş olacak. O yaşta, aldığı çocuğun kendisine mahrem olup olmayacağını merak ediyor ve ona göre çocuk alacaklar.

    Cevap:
Evlatlık almak ancak bir çocuğu himaye altına alıp ona bakmak, yetiştirmek, kol kanat germek, ölmeden ona mal bağışlamak... mânasında olur. Çocuğun kendi ana babası ile soy ilişkisini keserek kendi kütüğüne kaydettirmek ve mirasçı kılmak mânasında evlat edinmek caiz değildir.
Sevgili Peygamberimiz, özellikle yetimlerin himaye altına alınmasını teşvik etmişlerdir. Çok çocuklu ve yoksul ailelerin çocukları için de bu teşvik geçerlidir.
Himaye altına alınan, aile içinde bakılan, yetiştirilen çocuk (nikah düşmeyecek kadar) yakın akraba değilse yabancıdır, namahremdir. Erkek veya kız olma durumuna göre ev içinde örtünme, başbaşa kalmama, dokunmama gibi sınırlara riayet edilmesi gerekir.

    Soru:
Anne ve babası sağ olan bir çocuğun evlatlık alınması caiz midir?

   Cevap:
Hz. Peygamber (s.a.) yetimlerin himaye edilmesini, gerekiyorsa evlere alınıp yetiştirilmesini, haklarının titizlikle korunmasını istemiş, bunu hakkıyla yapanların cennette, kendisiyle yanyana olacaklarını müjdelemiştir.
Yoksullara yardım konusundaki âyetler ve hadisler ise saymakla bitmeyecek kadar çoktur.
Şu halde yoksul ailelerin çocuklarını ve himaye edecek yakınları olmayan yetimleri, hali vakti yerinde olanların evlerine alarak veya kendi aileleri içinde bırakarak himaye etmeleri, onların ihtiyaçlarını karşılamaları, yetişip iyi insan olmaları için gayret göstermeleri İslam'ın, müslümanlardan istediği güzel işlerden, ecirli, sevaplı amellerdendir. Bir kimse istiyorsa ihtiyacı olan çocuklara, kendisi hayatta iken mal bağışlaması da mümkün ve caizdir. Ama bağışlama başkadır, evlatlık edinip mirasçı kılmak başkadır.
Anası babası belli olan bir çocuğu onlardan almak, kendi soyadlarını vermek, nüfus kütüklerine kaydettirmek ve mirasçılar yapmak manasındaki "evlat edinme" ise şu sebeplerle İslam'da yasaklanmıştır:
a) Ana-babanın (ailenin), çocuklar üzerindeki haklarından biri de aile ocağını tüttürmesi, ailenin adını devam ettirmesi, o ailenin bir ferdi olarak ve bu şuur içinde hak ve ödevlerini yerine getirmesidir.
b) Aile fertlerinin (akrabanın) kimlerden oluştuğu ve mirasın bunlar arasında nasıl paylaşılacağı hususları Kur'an'da ve Sünnet'te belirlenmiş, "Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır, sakın bu sınırları aşmayın" buyurulmuştur. Evlatlık mirasçı olunca bu ilâhî düzen bozulmaktadır.
c) İslam'da aile fertleri arasında mahremlik, namahremlik ilişkisi vardır; bazı yakın akraba yanında örtünme, bir yerde beraber bulunma, seyahat etme... hükümleri, daha uzak akrabaya göre farklıdır. Evlatlık edinilen ve eve alınan bir kız veya erkek çocuk büyüdükçe -himaye edilen bir yabancı değil de evlat olarak telakki edilirse- kadın erkek ilişkilerine ait emir ve yasaklar çiğnenecektir.

        2-)

KURAN'I KERİM TEFSİRİ
(ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR)

    

        36- "Hiçbir mümin erkek ve kadın için, Allah ve Resulü bir ise hüküm verince seçme hakkı yoktur." Resulullah (s.a.v.) halası "Ümeyye binti Abdulmuttalib"in kızı Zeyneb binti Cahş'i, Zeyd b. Hârise'ye birbirleriyle evlenmek üzere aday olarak belirlediği zaman, Zeynep ve kardeşi bunu kabul etmemişler, bu âyet bu yüzden nazil olmuş deniliyor ki, yukarıda geçen "Peygamber müminlere canlarından ileridir." (33/6) ayetinin uygulamalarından birisi demektir. Âyetin burada gelişi Peygamberin hanımlarına yapılan muhayyer bırakma âyeti açısından bir tamamlama, yani Peygamberi bakış açısını gözetmek gerekliliğine bir işaret olduğu gibi, bundan sonraki âyete göre de bir ön giriş mahiyetindedir.

        37- Hatırla o zamanı ki, diyordun ona, o kendisine Allah'ı nimet verdiği, Allah ona zeka ve kabiliyet vermiş, senin nezdine sevketmiş, İslam nimeti ile nimetlendirmişti. Senin de nimet verdiğin kimseye -Allah'ın yardımı ile kendisine türlü bağışlarda bulunduğun, kısaca azad edip hürriyet nimetine erdirdiğin kimseye- ki şimdi ismi gelecek olan Zeyd'dir. Yani Zeyd b. Hârise b. Şurahbîl, annesi Su'da binti Sa'lebe b. Abdi Âmirî, Benî Ma'n b. Tay'dendir. "El-İsabe fî Marifeti's-Sahabe" isimli eserde hayat hikayesi şöyle yazılıdır: Zeyd b. Harise'nin annesi Su'dâ kendi kavmini ziyarete gitmişti. Zeyd de beraberinde idi. Cahiliye devrinde Benî Kayn b. Cisir süvarileri, Benî Ma'n evlerine baskın yaptılar. Zeydi kapıp aldılar, anlayışlı bir çocuk idi, Ukaz panayırına getirdiler, satılığa çıkardılar. Hakîm b. Huzam, halası Hatice hesabına dört yüz dirheme onu satın aldı. Hz. Hatice de Resulullah kendisi ile evlendiği zaman, onu Resulullah'a hibe etti, onu kaybetmiş olan babası Harise:

"Zeyd'e ağladım, bilmem ne yaptı. Sağ mı, ümid olunur mu? Yoksa ecel önüne mi geçti?" diye başlayan acıklı beytler söylemiş, sonra Harise'nin kabilesi olan Kelb kabilesinden birtakım kimseler hacca gelmişler Zeyd'i görmüşler. Zeyd onlara kendisini tanıtmış, onlar da tanımışlar ve şu beyti aileme götürün demiş:

"Kavmime özlemlerimi bildiririm. Gerçi uzağım, çünkü Meşair'in yanında beytin civarında kalanlardanım."

Gitmişler babasına bildirmişler ve yerini tarif etmişler. Bunun üzrine Harise ve kardeşi Ka'b onu kurtarmak için fidyesini alıp yola çıktılar. Mekke'ye geldiler. Peygamber (s.a.v.)'i sordular, Mescid'de olduğu söylendi. Yanına gittiler "Ey Muttalib'in oğlu, ey kavminin efendisinin oğlu! Siz Allah'ın şerefli Harem'inin civarında kalan kimselersiniz. Siz sıkıntı içinde olanları kurtarır, esirleri doyurursunuz. Biz sana senin yanındaki çocuğumuz için geldik. Bize lutfet ve ihsan et. Takdim edeceğimiz fidyesini kabul eyle. Serbest kalmasına yardım buyur" dediler. Resulullah "O kim" buyurdu. "Zeyd. b. Harise" dediler, bunun üzerine (yahut da başkası), "Haydin çağırın onu da muhayyer bırakın, eğer sizi tercih ederse, fidyesiz sizin olsun; yok eğer beni tercih ederse, vallahi ben, beni tercih edene karşı fidyeyi tercih etmem" buyurdu.

Bunun üzerine Zeyd b. Harise'yi çağırdılar. Resulullah (s.a.v.) "Bunları tanıyor musun?" buyurdu. Zeyd: "Evet şu babam, şu amcam" dedi. Resulullah: "Ben de bildiğinim, sana olan davranışımı ve arkadaşlığımı gördün. Şimdi ya beni tercih et, ya onları." O zaman Zeyd dedi ki: "Ben sana karşı kimseyi tercih edemem. Sen benim hem babam, hem amcam yerinesin." Buna karşı babası ve amcası: "Yazık sana ey Zeyd, köleliği hürriyete, babana, amcana ve ehli beytine tercih mi ediyorsun?" dediler. Zeyd de: "Ben bu zattan öyle şeyler gördüm ki, ona karşı hiçbir kimseyi tercih edemem." diye cevap verdi. Resulullah bunu görünce, onu Hıcr'e çıkardı. Ve buyurdu ki: "Şahid olun Zeyd benim oğlumdur, bana varis olacak, ben de ona varis olacağım." Bunu görünce babası ile amcasının da gönülleri hoş oldu, memnun olarak dönüp gittiler."

Bundan böyle ta İslam'a gelene kadar "Zeyd b. Muhammed" diye çağırılırdı. Resulullah onu böyle oğul edindiği zaman halası Ümeyme binti Abdulmuttalib'in kızı Zeyneb binti Cahş'ı de daha sonra ona nikah etmişti. Ondan önce de azadlı cariyesi Ümmü Eymen'i onunla evlendirmiş, ondan oğlu Üsame doğmuştu. Sonra Zeyneb'i boşadığı zaman, onu, Ukbe b. Ebi Muayt'ın kızı Ümmü Gülsüm ile evlendirdi ki, bu da anası tarafından Abdulmuttalib'in torunundan, yani Peygamberin hala çocuklarındandı. Bundan da Zeyd b. Zeyd ve Rukuyye doğmuştu, sonra Ümmü Gülsüm'ü de boşadı. Ebu Leheb'in kızı Dürey ile evlendi. Sonra onu da boşadı. Hz. Zübeyr'in kızkardeşi Hind binti Avvam ile evlendi. Buharî'de yer aldığı üzere İbn Ömer (r.anhüma) "Onları öz babalarına nisbet ederek çağırın" (Ahzab, 33/5) âyeti ininceye kadar Zeyd b. Harise'ye "Zeyd b. Muhammed" derdik diye haber vermiştir.

Zührî, "Biz Zeyd b. Harise'den önce müslüman olan bilmiyoruz" demiştir. Zeyd b. Harise "Bedr" ve ondan sonraki savaşlarda Resulullah (s.a.v.) ile birlikte bulunmuş ve nihayet Mute savaşında emîr , yani kumandan olarak şehit olmuştur. Resulullah (s.a.v.) onu seferlerinin bazısında Medine'de yerine bırakmıştır. Bera b. Azib'den rivayet olunduğuna göre, Zeyd b. Harise: "Ya Resulullah Hamza ile aramızda kadeşlik sözleşmesi yaptık." demiştir. Hz. Aişe'den rivayet olunur ki "Resulullah (s.a.v.) Zeyd b. Harise'yi herhangi bir seriyyede (düşman üzerine gönderilen küçük süvari müfrezesi) gönderdiği zaman mutlaka onu kumandan yapardı. Ve eğer sağ kalmış olsaydı, onu halife bırakırdı." Buharî'de rivayet olunduğu üzere Seleme b. Ekvâ (r.a.) demiştir ki: "Peygamberle birlikte yedi gazâ ettim. Resulullah, onu bize kumandan yapardı."

Zeyd'in katıldığı seriyyeler: Önce Karede, sonra Hamum, sonra, Iys, sonra Mutrıf, daha sonra sırasıyla, Hısma, Kurza seriyyeleri olmuş, daha sonra Mute savaşında kumandan olmuş ve bu savaşta ellibeş yaşında iken şehid olmuştur. Kur'ân'da ondan başka hiçbir sahabi ismiyle söylenmemiştir. Yine Buharî'de İbn Ömer (r.anhüma)dan rivayet olunduğu üzere, Resulullah (s.a.v) buyurmuştur ki: "O, yani Zeyd, gerçekten kumandanlığa layıktır. Ve gerçekten en çok sevdiklerimdendir."

Tirmizî ve başka muhaddislerin rivayeti ile Hz. Aişe demiştir ki: "Bir sefer Zeyb b. Harise Medine'ye geldi, Resulullah benim odamdaydı, geldi kapıyı çaldı, Resulullah kalktı, ona sarıldı ve öptü."

Bir de İbnü Ömer (r.anhüma) şöyle demiştir: Ömer, Üsâme'ye benden daha çok maaş bağladı. Kendisine sordum. O, Resulullah'a senden daha sevgili idi, babası da Resulullah katında senin babandan daha sevgiliydi dedi.

İşte Zeyd böyle çeşitli yönlerden Allah'ın ve Resulü'nün nimetine ermiş bir zat idi. Burada bunun bu niteliklerle nitelenmesi, nimetin değer ve şükrünü bilecek güzel niteliklere sahip olduğunu tescil ile, gönüldekini kendisine olduğu gibi söylemek için çekinecek bir taraf olmadığına bir dikkat çekmektir. Yani senin, böyle senden nimet görmüş bir kimseye karşı çekinmene hiçbir sebeb yokken diyordun ki Eşini bırakma, kendi yanında tut. Yani Zeyneb'i boşama. Burada tefsirler bu konudaki rivayetlerin arasına şöyle bir paragraf eklemişlerdir: Güya Resulullah (s.a.v.) Zeyneb'i Zeyd'e nikâhladıktan bir zaman sonra, tesadüfen gözü ona ilişmiş, birdenbire güzelliği gönlünde yer etmiş de "Gönülleri çeviren Allah'ı tesbih ederim" demiş. Zeyneb de tesbihi işitmiş Zeyd'e söylemiş, Zeyd intikal etmiş ve bunun üzerine Zeyneb'le beraberliği uygun görmeyerek Resulullah'a gelmiş: "Ben eşimden ayrılmak istiyorum" demiş. Resulullah (s.a.v.)de: "Ne var, ondan seni şüpheye düşürecek bir şey mi oldu?" buyurmuş. Zeyd: "Yok. Vallahi ben ondan hayırdan başka bir şey görmedim. Fakat şerefli bir aileden gelmesi dolayısıyla kendisini benden büyük görüyor." demiş. Ve o zaman Resulullah "Hanımını kendine sıkı tut" buyurmuş. Ansızın görülen bir güzelin güzelliğini son derece temiz ve ince bir biçimde duyup takdir ederek yaratanın yaratıcılık gücünü tesbih ve tenzih ile ilan etmekte peygamberlerin ismet (günah işlememe) özelliğine aykırı hiçbir durum olmadığından, bu hikayenin gerçekten olmuş olmasını varsaymakta aslında bir sakınca yoktur. Bununla birlikte birtakım hırıstiyan yazarların dedikodu aracı yapmak istedikleri bu hikaye, Hadis ilmi bakımından, gerçekten olmuş bir olay değildir. Bir kere rivayet açısından sahih hadis kitaplarında, sahih bir yol ve sened ile rivayet edilmemiştir. Sonra dirayet, yani hadisin mânâsı açısından, Zeyneb'in güzelliğini Resulullah'ın henüz yeni görüp anlamış olması aklen kabul edilemez. Zira Zeyneb Resulullah'ın yakın akrabasından olmakla, ta çocukluğundan beri görüp bildiği ve özellikle tesettür edilmemiş bulunduğu için vücud güzelliğini yakından tanıyageldiği bir kadın iken, bunu ilk olarak bu defa görülmüş beğenilivermiş diye anlatmak kendi kendini yalanlayan bir hikayedir. Doğrusu Resulullah Zeyneb'i önceden biliyordu ve bildiği için onu evlat gibi sevdiği Zeyd'e nikah etmiş idi. Fakat Zeyneb onurlu bir kadındı. Zeyd'i kölelikten azad edilmiş olduğundan dolayı kendine denk sayamamış, ona varmak istememişti. Sırf Resulullahın emrine itaatla ona varmış, fakat gereği gibi ısınamamıştı. Ara sıra Peygamber'e akrabalığından dolayı şerefli olması ve asaletiyle övünerek Zeyd'e karşı büyüklenmek istiyordu. Gerçekten kumandanlığa layık olarak yaradılmış olan Zeyd buna bir süre sabretti ise de Resulullaha varıp Zeyneb'den ayrılmak istediğini arz eyledi. Resulllah (s.a.v.)da bunu nefsinde uygun gördüğü halde, birdenbire müsade etmeyip dedi ki: "Hanımını kendine sıkı tut." Ve Allah'tan kork. Yani kadını boşamanın, önemsiz bir mesele olmadığını, Allah katında sorumluluk getiren bir iş olduğunu düşün, çünkü "Yani Allah katında helallerin en çirkini boşamadır." Bu nasihatlar güzel, fakat böyle derken İçinde de Allah'ın meydana çıkaracağı bir şey gizliyordun. Boşamasını uygun görüyordun, yahut onu nikahlamayı düşünüyordun da söylemiyordun. Taberî'de Süfyan b. Uyeyne kanalıyla Ali b. Hüseyn'den rivayet edildiğine göre, Allah, peygamberine bildirmişti, Zeyneb ilerde Resulullah'ın hanımlarından birisi olacaktı. Böyle iken Zeyneb'den şikayete geldiği zaman, ona hanımını kendinde tut demişti. Çünkü o halde halkı da sayıyordun. Zeyd'in hatırını sayıyor ve insanlar dedikodu ederler diye çekiniyordun. Oysa Allah'ı sayman daha uygundu. Eğer korkacak bir şey varsa, halkı hiç hesaba almayarak yalnız Allah saygısını duyasın. Yani sırf gizlemek sakıncalı değildir. Allah için korkacak, Allah'ın emrine aykırı olacak bir şey olsaydı, sade Allah korkusuyla gizlemek de sakıncalı değildi. Fakat Allah için korkacak bir durum yok iken sırf insanlardan korkarak gizlemek veya Allah korkusuyla birlikte bir de halk korkusu gözetmek, işte hatırlatmanın sebebi budur. Halktan hiç korkmayarak yalnız Allah korkusunu gözetmek gerekti. Çünkü Allah'ın ilahi mesajını tebliğ eden peygamberler açıklanacağı üzere Allah'tan başka kimseden korkmazlar. "Allah'tan korkarlar ve O'ndan başka kimseden korkmazlar." (Ahzab, 33/39). Deniliyor ki Peygamber'e karşı en şiddetli âyet bu "İçinde Allah'ın meydana çıkaracağı bir şey gizliyordun" âyetidir. Hz. Aişe der ki: "Resulullah (s.a.v.) Allah'ın kitabından bir şey gizleseydi bu âyeti gizlerdi." "İçinde de Allah'ın meydana çıkaracağı bir şey gizliyordun." "İnsanlardan çekiniyordun, oysa Allah'dan çekinmen daha uygundu." Demek ki bu ayet bu şekilde Resulullah'ın doğruluğuna ve pek yüksek olan huşu ve takvasına da açık bir delil oluyor. Zeyd ondan tamamen ilişiğini kesince, yani senden nimet elde etmiş olan Zeyd, sonunda o hanımı olan Zeyneb'den muradına erince, onu tutmak istemeyip boşadı ve iddeti çıktı. Ona hiçbir şekilde bir ihtiyacı kalmadı ve bu şekilde Zeyneb açıkta mahrum kaldı. O zaman biz onu seninle evlendirdik, yani senin çekinmene rağmen nihayet onunla evlenmeni sana emrettik. Demek ki Peygamber insanlara karşı söylemekten bile kaçındığı bir fiilin açıktan açığa yapılmasına emir almış bulunuyordu. Şüphe yok ki bu onun iman ve kesin inancını ortaya çıkaran büyük bir imtihandır. Fakat bu ne için böyle oluyordu? Ne idi? Bu evlendirmede ümmet için önemli bir hüküm hikmeti vardı. Şöyle ki Oğulluklarının, hanımlarında ilişkilerini kestikleri zaman, müminler üzerine bir darlık olmaması hikmeti için. Zira sûrenin başında geçtiği üzere, siz oğulluk edinmekle yüce Allah onları gerçekten sizin oğullarınız edivermemiştir. Şu halde, Nisa Sûresi'nde "Öz oğullarınızın hanımları ile evlenmeniz haram edildi." (Nisa, 4/23) buyruğuna uygun olarak, öz oğulların hanımları ile nikâhlanmak haram edilmiştir, diye oğullukların hanımlarını da gerçekten onlar gibi saymak gerekmez. Bir kimsenin oğul edindiği evlatlığının hanımını boşayıp iddeti çıktığı zaman, o adamın onunla evlenmesi şer'an caizdir, bunda hiçbir sakınca yoktur. İşte cahiliyet devrinde kökleşmiş olan bu adetin bu darlığın İslam'da kaldırılması için, ilâhî hikmet Peygamber'in bizzat kendisinde tatbikini gerektirmiş ve bu hikmet için o evlenme emredilmiştir. Allah'ın buyruğu yerine getirilmiştir. Onun için bu emir de yerine getirilmiş, Peygamber evlenmiş, Zeynep de Peygamber'in hanımı olmuştur. Bu şekilde bu evlenmenin meşru olduğu tatbikatla gösterilmiştir.

         EVLAT EDİNME

 

İslâm'da çocuk, prensip olarak kadının evli bulunduğu erkeğe nisbet edilir. Doğuran kadın, annesi; nikâhlı koca da babası olur. Bu yüzden, evlâtlık anlamına gelen Arapça "da'y" tâbiri, nesebi başkasına ait olan çocuğu bir başkasına nisbet etmek anlamına gelir.

İslâm'dan önce Araplar arasında evlât edinme anlayışı vardı. Bizzat Allah Resulu de Zeyd'i evlât edinmişti. Bu, şöyle olmuştu: Zeyd bin Hârise çocukken Esir edilmiş, onu Hakim b. Hizâm, teyzesi Hatice için satın almıştı. Hz. Hatice Allah Resulu ile evlenince, onu kendisine hediye etmişti. Daha sonra babası ve amcası Zeyd'i isteyince Resulullah (s.a.s.) onu muhayyer bıraktı. O da Peygamberimizi tercih etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber Zeyd'i azât edip, evlâtlık edindi. Onu "Muhammed'in oğlu Zeyd" diye çağırırlardı. Daha sonra evlâtlığı kaldıran âyetler geldi:

''...Allah evlâtlıklarınızı öz oğullarınız gibi tanımadı. Bunlar sizin dillerinize doladığınız boş sözlerdir. Allah gerçeği söylemektedir; doğru yola O eriştirir" (el-Ahzâb, 33/4).

''Evlâtlıkları babalarına nisbet edin; bu, Allah katında en doğru olandır. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız bu takdirde onları din kardeşi ve dostlarınız olarak kabul edin. İçinizden kasd ederek yaptıklarınız bir yana, yanılmalarınızda size bir sorumluluk yoktur; Allah bağışlar ve merhamet eder " (el-Ahzâb, 33/5).

Abdullah b. Ömer şöyle der: "Biz bu ayetler inmeden önce Zeyd b. Hârise'yi, "Zeyd b. Muhammed = Muhammed'in oğlu Zeyd" diye çağırırdık" .

Câhiliye devrinde evlâtlık; nesep, evlenme, boşanma, miras, sihrî hısımlık gibi konularda öz çocuk gibi hükümler doğururdu. Evlâtlığın dul kalan eşi ile de evlenilmezdi. Çünkü o, evlât edinen erkeğin gelini sayılırdı. İşte Hz. Peygamber'in evlâtlığı Zeyd b. Hârise de Zeynep binti Cahş ile evlendi, fakat mutlu olamadılar. Çünkü gerçekte Zeynep ve ailesi bu evliliği arzu etmemiş, ancak Allah Rasûlü dünürcülük yapınca, şu âyete göre muvâfakatlarını bildirmişlerdi.

"Allah ve Peygamberi bir iş hakkında hüküm verdiği zaman," gerek mümin olan bir erkek ve gerekse mümin olan bir kadın için, ona aykırı olacak şekilde diledikleri gibi davranmaya hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resulune isyan ederse, şüphesiz o, apaçık bir sapıklıkla yolunu şaşırmıştır" (el-Ahzâb, 33/36).

Hz. Peygamber'in sabır tavsiyelerine rağmen, sonunda Zeyd, Zeyneb'i boşadı. Zeynep iddetini tamamladıktan sonra da, evlâtlık hukuku lağvedildiği için Hz. Peygamber (s.a.s.) ile evlendi. Ayette şöyle buyurulur:

"Sonunda mademki Zeyd eşiyle ilgisini kesti; biz onu, seninle evlendirdik ki, evlâtlıkları eşleriyle ilgilerini kestiklerinde onlarla evlenmek konusunda mü'minlere bir sorumluluk olmadığı bilinsin" (el-Ahzâb, 33/38).

Buhâri'nin naklettiğine göre Zeynep, Hz. Peygamber (s.a.s.) ile evlendikten sonra, onun diğer ailelerine karşı övünür ve şöyle derdi: "Rasûlullah sizi ailelerinizden isteyip nikâhladı. Beni ise yedi kat semalardan Allah (c.c.) o'na nikâhladı" (Sâbûnî, Tefsîru Ayâti'l-Ahkâm, II, 322).

İslâm, gelinlerle evlenme yasağını öz çocukların eşlerine inhisar ettirdi. Ayette, "Kendi sulbünüzden gelmiş oğullarınızın karısı... size haram kılındı" (en-Nisâ, 4/23) buyurulur.

Bu duruma göre, başkasının çocuğunu evlât edinmekle öz çocuk gibi hak ve görevler meydana gelmez. Evlât edinenin nafaka ve eğitim masrafları yükümlülüğü olmaz. Aralarında bir hısımlık doğmadığı için evlenme engeli de meydana gelmez. Miras cereyan etmez. Ancak nesebi bilinmeyen bir çocuğu, bir kimse "bu benim oğlum veya kızımdır" diye ikrarda bulunsa, bu çocuk onu tasdik etsin veya etmesin, nesebi ondan sabit olur ve aralarında miras cereyan eder. Diğer yandan evlâtlıkla, süt hısımlığı birbirinden farklıdır. Süt hısımlığı, bir kadının kendine ait olmayan süt emme yaşındaki bir çocuğu emzirmesiyle meydana gelir ve öz çocuk gibi evlenme engelleri doğar. Buluntu çocuk da, öz çocuk gibi sayılmaz (Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, V, 3869-3900; Mehmed Zihni, Nimet-ı İslâm, İstanbul 1316 H., 3. Kısım, 271, 273).

Ancak yukarıdaki hükümler yetim, öksüz, fakir, kimsesiz çocuklarla ilgilenmeme anlamına gelmez. Bu gibi çocuklar aileler nezdinde veya çocuk yuvalarında himâye edilir; bakılır, eğitilir, sanat ve meslek sahibi kılınır, evlendirilir. Müslüman, bu çeşit amellerden büyük ecir kazanır. Sadece, çocuğu kendi nesep hısımı yapamaz, büluğ çağından sonraki görüşmeler İslamî ölçüler içinde olur. Hîbe yoluyla dilediği kadar, vasiyet yoluyla ise malının üçte birini himâye ettiği kişiye bırakabilir.

        Prof. Dr. Hamdi DÖNDÜREN

       Cevaplarınızı beklerim. Efrayim

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
safbilgi
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 841
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı safbilgi

sevgili efraym

 

Kuran tefsirlerinden yararlanırken gelenekçi tefsirciler yanında Yasar Nuri Öztürk,Suleyman Ates,Hüseyın Atay yada bu yazarlar gıbı daha Kuran çerçevesınde bakan ve hadis,mezhep ve geleneğe karşı daha özgurce Kuran diyebilme cesaretini gösteren tefsircilerdende yararlanmanızı tavsiye ederim.

Verdiğiniz isimlerde saygıdeğer alimler ve genel olarak bızım cevaplarımızla paralel,ayetlerın dışına pek çıkmamış Kuran çerçevesınde konuyu degerlendırmişler.

Daha önceki yazımda belirttiğim gibi Kuran evlat almayı desteklemiş,ama babaların ismıyle çağrılmalarını yani anne babalarını bılmelerini şart koşmuştur.gunumuzde evlatlık çocuk esırgeme kurumuna başvuruda bulunup gereklı tespıtler yapıldıktan sonra(anne babanın ruhsal ve maddı durumu,sağlıklı ebeveyn yapısı araştırıması) kimsesiz çocuk nufus kütüğüne geçirilerek yapılyor. Ayetlere göre eger çocuğun anne ve babası belliyse bu uygulama yanlıştır, çocuğun nufus kütüğü degışmedende aile bakım ve hımaye sağlayabilir.Ama çocuk kimsesizse,anne baba ortada yok ve belli degılse( konu hakkında kurumdan bılgı alınmalı),nufus kutuğune geçirmek çocuk için daha rahatlık ve  koruyuculuk olur.

Peygamberimizin evliliklerinin çoğu islamı kadınlar arasında  öğretmek,yaymak ve evlilik ile edinilen akrabalık neticesinde islamın önünü kabıleler arasında açmaktır.aynı zamanda savasta ölen kocalırınca dul bırakılan fakır veya korunmaya muhtaç kadınları hımaye amaçlıda olmuştur.Yani cinsellik amacı tasımaz normal bır karı koca ilşkisi degıldır,evlatlığının  eski karısıyla yapılan evlilkte  sdece geleneği yıkma ve hımaye amaçlıdır,aksi rıvayet ve hadisler uydurmadır,peygamberimiz şehvet peşınde koşan bır insan değil Allah sevgısı pesınde koşan her işte onun rızasını isteyen bır insandı.Bir uydurmada Hz ayşe ile 9 yasında evlendiği yalanı,küçük yaşta  evlilik arap geleneğidir,gelenekleri yıkmaya gelen bır peygamber bunu yapmaz,başka bir kaynağa göre 19-20 yaslarındayken bu evlılık yıne islamıı yaymaya yönelıktir,en yakın dostu, hıra dağına beraber saklandığı Hz ebubekır ile de akrabalık sağlanmış ona halıfelık yani devlet yönetimi  yolu açılmıştır, Hz Ayşe zekasıyla islamı kadınlar arasında yaymış ve korumuştur peygambermizin vefatından sonrada uzun yıllar.

Kuranda ev hayatı edep yönunden ayrıntılı anlatılır,çıplak olableceğiniz vakıtlerde çocuklarınız odanıza gırmesın,izin istesinler ev içinde  böylesi daha hayırlıdır der,aynı kurallar evlatlıklar içinde geçerlidir,sapık olan kendi çoçuğunada cinsel tacızde bulunabılır,örnekleri vardır,bunun gunah olması demek, evlatlık alma yada çoçuk doğurup bakmaya yasak getırmez , bu anlama gelmez,böyle hukum veren ayette yoktur.Dahası çocuk zaten bellı yaşa gelıce evlenır yada tercihe göre  ayrı eve çıkabilir.

saygılarımla...

 

Yukarı dön Göster safbilgi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: safbilgi
 
CESUR
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 20 agustos 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 36
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı CESUR

efrayim Yazdı:
1-) .BENİM BAHSETTİĞİM İSE, ŞU AN UYGULANAN SİSTEM YANİ NUFUSA GEÇİRME, MİRAS YOLU İLE HAK BIRAKMAK,BULUĞ ÇAĞINDA AYNI EVDE KALMASI NEDENİ İLE EVDEKİLERLE NİKAH DÜŞTÜĞÜNDEN EVLAT EDİNME DİNEN CAİZ DEĞİLDİR.

  Evlatlık alma konusunda Kuran' da bir yasaklama yoktur. Bu evlatlıkları da nüfusa geçirme konusunda bir engel. BU konuda safbilgi doğru düşünmüş dediği gibi eğer çocuğun ailesi belli ise nüfusa alınmaya bilir; ailesi belli değil ise alınabilir koruma miras yararlanma açısından. (Çocuğun ailesi belli ise de nüfusa alına bilir; kuranda buna engel bişey yok; yeterki çocuğa ailesini, soybağlılarını unutturmayın. Böyle bir zülumda bulunmayın.)

safbilgi Yazdı:
Daha önceki yazımda belirttiğim gibi Kuran evlat almayı desteklemiş,ama babaların ismıyle çağrılmalarını yani anne babalarını bılmelerini şart koşmuştur.gunumuzde evlatlık çocuk esırgeme kurumuna başvuruda bulunup gereklı tespıtler yapıldıktan sonra(anne babanın ruhsal ve maddı durumu,sağlıklı ebeveyn yapısı araştırıması) kimsesiz çocuk nufus kütüğüne geçirilerek yapılyor. Ayetlere göre eger çocuğun anne ve babası belliyse bu uygulama yanlıştır, çocuğun nufus kütüğü degışmedende aile bakım ve hımaye sağlayabilir.Ama çocuk kimsesizse,anne baba ortada yok ve belli degılse( konu hakkında kurumdan bılgı alınmalı),nufus kutuğune geçirmek çocuk için daha rahatlık ve  koruyuculuk olur.

   Evlatlıklarınıza mirastan pay bırakma konusunda da Allah zaten böyle bir paylaşım sırasında yakınlara, yetimlere ve yoksullara yardım yapılmasını tavsiye ediyor. Neden bu kişileri yetimler, yoksullar kapsamında değerlendirmiyoruz anlayamadım.

 

Yukarı dön Göster CESUR's Profil Diğer Mesajlarını Ara: CESUR
 
CESUR
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 20 agustos 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 36
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı CESUR

bu konuda süleyman ateşin yorumu.

Kuran'da evlat edinmeyle ilgili bir ayet var mı?

 

 

Soru: Üç yıllık evliyiz. Doktorlar doğal yollardan bebek sahibi olamayacağımızı söyledi. İki kez tüp bebek denedik olmadı. Evlatlık almaya karar verdim ama eşim bunu hocalara sormuş. Caiz olmadığını, günah olduğunu söylemişler. Ben de o zaman, "Kuran'ın hangi suresinde, hangi ayetinde yazıyormuş onu söylesinler" dedim. Cevap verememişler. Eğer bu Kuran'da yazıyorsa asla bir şey diyemem. Çünkü ben Cenab-ı Allah'a sığınan, dua ve ibadet eden bir kulum. Böyle bir ayet var mı? H. S.)

Cevap: Evlatlık almak caiz değildir diye bir ayet yok. Ancak evlatlıkların, kendi babalarının isimleriyle çağrılmalarını, bunların gerçekte evlat edinenin oğlu veya kızı değil, din kardeşi olduğunu bildiren ayet vardır. Bu, Ahzab Suresi'nin 4'üncü ayetidir: "Allah, bir adamın (göğüs) boşluğunda iki kalp yaratmadı ve zıhar yaptığınız (sen bana, annemin sırtı gibisin dediğiniz) eşlerinizi, sizin anneleriniz yapmadı, evlatlıklarınızı da sizin öz oğullarınız kılmadı. Bunlar sizin ağızlarınıza gelen sözlerinizdir. Allah gerçeği söyler ve O, doğru yola iletir." Ama yetimhaneden bir çocuğu alıp büyütmek, tahsil ve terbiyesini yaptırmak büyük sevaptır. Peygamberimiz, yetime bakan kişinin, cennette kendisiyle beraber olacağını vurgulamıştır.

 

Evlatlığa asıl ailesinin kim olduğunu söyleyin
Soru: Eşim ve ben, Allah rızası için bir çocuk evlat edinip onu en iyi şekilde yetiştirmeyi arzuluyoruz. Ancak çocuk hayata kötü gözle bakmasın, onu sevmediğimizi zannetmesin diye kendisine evlatlık olduğunu söylemek istemiyoruz. Ama duyduk ki, İslâm'a göre bunun gizlenmemesi gerekiyormuş. Doğru mu? (E. Abdullah/Almanya)

Cevap: Eğer çocuğun annesi babası belli ise onları söylemek gerekir. Kuran'in emri budur. Kuran'da zaten evlatlık kaldırılmıştır. Kuran'ın hükmü şudur: "Onları babalarının adını bağlayarak çağırın. Bu, Allah yanında daha adaletlidir. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Yanılarak yaptığınızda size bir günah yok fakat kalplerinizin bile bile yaptığında günah vardır. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir" (Ahzâb Suresi: 5).

 

 

Evlatlık almanın dinen ölçüsü nedir?

 

 

Soru: Evlatlık almak isteyen bir aileyiz. Ne yapmamızı tavsiye edersiniz? Evlatlık almanın dinen ölçüsü nedir? (Selda Uzunoğlu)

Cevap: Kimsesiz bir çocuğu alıp büyütmek, tahsilini yaptırıp onu topluma kazandırmak çok büyük sevaptır. Peygamberimiz, dünyada bir yetime bakan kişinin, cennette kendisiyle yan yana olacağını buyurmuş ve evlerin en hayırlısının, içinde yetime iyilik ve ikram edilen ev olduğunu buyurmuştur.

Kimsesiz çocuğu himaye etmenin manevi durumu budur. Ancak İslâm'da evlatlık kaldırılmıştır. Evlat edinenle evlatlık arasında, öz çocuklarda olduğu gibi bir yasak söz konusu olmaz. Yani kişi isterse evlatlık edindiği bir kızı, kendi oğluyla evlendirebilir veya kendisi bu kızla evlenebilir. Kur'ân'dan önceki dönemde evlatlık, aynen öz evlat gibi kabul edilirdi. Fakat Kur'ân bu uygulamayı kaldırmış ve evlatlıkların, gerçekte evlat edinenin değil, kendi öz babalarının evladı olduklarını belirtmiştir.

"Allah, bir adamın (göğüs) boşluğunda iki kalp yaratmadı ve zıhâr yaptığınız (sen bana, annemin sırtı gibisin dediğiniz) eşlerinizi, sizin anneleriniz yapmadı, evlatlıklarınızı da sizin öz oğullarınız kılmadı. Bunlar sizin ağızlarınıza gelen sözlerinizdir. Allah gerçeği söyler ve O, doğru yola iletir. Onları babalarının adına bağlayarak çağırın. Bu, Allah yanında daha adaletlidir. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Yanılarak yaptığınızda size bir günah yok fakat kalplerinizin bile bile yaptığında günah vardır. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir" (Ahzab: 4-5).

Yukarı dön Göster CESUR's Profil Diğer Mesajlarını Ara: CESUR
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats