HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Hükümleri ve Kavramları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Hükümleri ve Kavramları
Konu Konu: Kur’ana göre RUH nedir? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Ruh Kavramı Hakkında

Ruh kavramı bugüne kadar dinli-dinsiz, müslim-gayrimüslim bir çok kesimden, bilgin ya da cahil bir çok kimsenin ilgi alanına girmiş ve bu konuda küçük büyük yüzlerce eser meydana getirilmiştir. Bu eserlerde genellikle şu konular işlenmiştir: Ruh nedir? Ruh kaç tanedir? Ruhlar nerede bulunurlar? Ruh ve nefis aynı şey midir? Ruh cisim midir, mahlûk mudur, enerji midir, kozmik bilinç midir, melek midir, varlıkların aslı mıdır? Ruh şeffaf, billûr, cins-i lâtif midir? Ruh mu yoksa ceset mi önce yaratılmıştır? Ruh ölür mü? Ruh kabirde cesede geri döner mi? Dirilerin ruhları ölülerin ruhlarıyla buluşur mu? Her şey ruhtan mı meydana gelmiştir? Hayatı, hareketi, idraki sağlayan güç ruh mudur? Ruhun insanî, hayvanî, nebatî olmak üzere çeşitleri var mıdır? Olgun ruh ile geleceği görebilmek, gelecekten haber verebilmek, zaman ve mekân dışına çıkmak mümkün müdür?

Bütün bunlardan başka, ruh ile ilgili eserlerde ayrıca, ruh çağırma, telepati, medyumluk, yoga, doğru rüya, büyü, sihir, reenkarnasyon gibi konuların açıklanmasına da çalışılmıştır.

İnsanlar, tümü psikoloji bilimi kapsamında olan ve İslâmî olmayan bu konuların arkasına, eski çağlardan başlamak üzere, yani psikoloji biliminin gelişmediği, kuramlaşmadığı dönemlerden itibaren düşmüşlerdir. “Bilgin” etiketli bazı Müslümanlar da, Eski Yunan-Lâtin kabullerini kitaplarında İslâmî bilgi gibi lânse etmişler ve ruhun mahiyeti, çeşitleri vs. ile ilgili, olur olmaz düşüncelerle dolu ciltlerle kitap, risale yazmışlardır. Bu konuyla ilgili en ciddî eseri İbn Kayyim el-Cevziyye (1299-1351, hicrî 691-751) “Kitab-ür-Ruh” adıyla yazmıştır. İmam-ı Gazâlî de Eski Yunan felsefesinden derlediği bilgileri muhtelif eserlerinde dile getirmiştir. Ancak bunların hepsi de, Kur`an`ın ifade ettiği “ruh” kavramından çok uzaktır. Sonuç olarak bugüne kadar bu konuda Kur`an kaynaklı ciddî bir çalışma yapılmamış, tabir yerinde ise asırlardan beri havanda su dövülmüştür. Ama bu eserleri yazanların isimlerinin önünde “imam” veya “hazret” gibi unvanlar bulunduğu için, bu kitaplarda yazılanlar da maalesef hem İslâmî bilgi sayılmış hem de doğru kabul edilmiştir. Fakat bu gibi kitaplardan önce esef duyulması gereken asıl konu; bin dört yüz seneden beri yazılmış olan “tefsir” adlı kitapların hiç birinin Kur`an`a dayandırılmamış olması ve bu kitaplarda hep “Rivayet Tefsiri”nin ön plâna çıkarılmış olmasıdır. Bunun sonucu olarak ise, açık ve mufassal olan Kur`an, onun bunun rivayetine (söylentisine) özellikle İsrailiyat kaynaklılarına kurban edilmiş, dolayısıyla temel kavramlarımız, inanç ve amellerimiz rivayetler doğrultusunda şekil almıştır. Rivayetlerin çokluğu ve farklılığı ise yanlış yönlendirilmiş kafaları iyice karıştırmıştır.

Yukarıda saydığımız konulardaki “ruh” kavramının tetkiki, dinin değil psikolojinin konusudur. Psikoloji ilmi geliştikçe, Kur’an`daki müteşabih sözcüklerin de aynı doğrultuda muhkemleşeceği kesindir. Ama İslâmî ve bilimsel olmaktan uzak olmasına rağmen ravilerinin adlarının başında “imam” veya “hazret” gibi unvanlar olduğu için bilgi kisvesi giydirilmiş ilkel görüşlerin, İslâm`daki müteşabih konuların teviline (öncelik sırasına konmasına) katkı getirmesi bir yana, meselelerin kördüğüm olmasına yol açacağı da kesindir. Bu sebeple biz burada, o görüş ve kabullerin nakli ve tahlili yerine, Kur`an`daki “ruh” kavramını Kur`an ile açıklamaya gayret edeceğiz.

Ruh sözcüğünün esas anlamı “can” demektir. Bu sözcük “vücuh” ifade eden yani eş anlamlı bir sözcük olup, hakikat ve mecaz olarak bir çok anlamda kullanılır.

Sözcük, ansiklopedik anlamda ise; “Genel olarak varlığın maddî olmayan boyutu ya da özü” olarak tarif edilmiştir (Ana Britannica, cilt:26, s:383). Bu anlam ile, uyku anında geçici olarak, ölüm anında ise sürekli olarak bedenden ayrılan “nefis”, yani beyindeki ana fonksiyon olan bilinç kastedilmiştir.

Ruh” sözcüğü, yukarıda verdiğimiz hem sözlük hem de ansiklopedik anlamlara uygun olarak, “manevî benlik” ve “can” kavramları ile eş anlamlı kabul edilmiştir. Geniş anlamda; “canlılık, duygu” demek olan ve ayrıca “karakter” anlamına da gelen “ruh” sözcüğü, mecazen bir şeyin en önemli, en can alıcı noktası, özü için kullanılır. Meselâ pasif kimseler hakkında kullanılan “ruhsuz” sıfatı sözcüğün geniş anlamına, “meselenin, bütün ruhu buradadır” şeklindeki deyimleşmiş cümle de mecaz anlamına birer örnek teşkil eder. Sonuç olarak, “ruh” sözcüğü ile yukarıdaki anlamlar merkezli yüzlerce deyim meydana getirilmiştir.

Ruh” sözcüğü dinî terim anlamında çok genel şekilde; “İnsan bedeni yaratıldıktan sonra, tanrı tarafından üflenmek suretiyle varlığa kazandırılan canlılık” (!) olarak tanımlanmaktadır.

Kaynak: www.istekuran.com




__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Ruh sözcüğünün Kur`an`daki kullanımı:

Ruh” sözcüğü Kur`an`da; “İlâhî esinti, vahy/ bilgi” anlamında kullanılmıştır. Vahyin, bilgisizlikten ölü sayılan kalbe hayat verdiği, canın bedendeki işlevi ne ise vahyin de kişiler ve toplum için işlevinin aynı olduğu, yani kişileri ve toplumu kokuşmaktan koruduğu düşünülürse, “ruh” sözcüğünün sözlük, ansiklopedik ve dinî terim anlamlarıyla Kur`an`daki anlamı arasında bir paralellik var gibi gözükebilir. Ama sözcüğün kullanıldığı ayetler incelendiğinde, bu paralelliğin “ruh”un ne olduğunda değil de, sadece insan üzerindeki etkileri konusunda olduğu anlaşılmaktadır.

Kur`an`da bahsedilen “ruh”, yani “ilâhî esinti, vahy (bilgi)”, sadece isteyerek bu “ruh”a sahip olan ve bu “ruh”u hayatına geçiren kişilere ve toplumlara anlamlı bir canlılık veren, onları kokuşmaktan koruyan bir şeydir. Fakat asla, ölümün dışındaki canlılığı temsil eden ve her türlü rezilliği de kapsayan sihirli bir nefes değildir:

İsra; 85: Ve sana ruhtan sorarlar. Deki: “Ruh Rabbimin emrindendir (işindendir). Size ise az bilgiden başka, bir şey verilmemiştir.”

Mümin; 15: O Refi`dir, dereceleri yükseltendir, Arş`ın sahibidir. Buluşma günü hakkında uyarmak için kendi emrinden/ kendi işinden olan ruhu kullarından dilediğine ilka eder (bırakır).

Not: Bu ayette ruhun hululü (inişi) “القائ İlka (bırakmak, koymak)” sözcüğüyle ifade edilmiştir. Nitekim Âdem`e yapılan vahyler (Bakara; 37) ve Kur`an`ın inişi için “ وحى vahy” veya “ انزال inzal” yerine “ilka” fiili kullanılmıştır (Neml;6).

İsra suresinin yukarıda verdiğimiz 85. ayetinden 93. ayetine kadar olan pasaj bozulmadan, bir bütünlük içerisinde değerlendirilirse burada konu edilen ruhun, rivayet tefsirlerinde anlatıldığı gibi insan ya da herhangi bir canlının ruhu olmayıp “vahy” olduğu açıkça görülür. Ancak, İsra suresinin 85. ayetinde belirtildiği gibi, ruh konusu ile ilgili bize verilen bilgiler; vahyin mahiyeti, şekli, miktarı gerçekten azdır. Dolayısıyla bu konuda verilen bilgi ile yetinmek, kendi kafamızdan bilgi üretmeye kalkmamak gerekmektedir.

Bu ayetlerde ve ruhun indirildiği/ hulûl ettirildiği bildirilen bir çok ayette, ruhun Rabbimizin emrinden olduğu da belirtilmektedir. Bizim genellikle “buyruk” anlamında kullandığımız “امر emr” sözcüğü, “iş (oluş)” anlamında da kullanılmaktadır. Nitekim Kur`an`da 153 kez yer alan “ امر emr” sözcüğünün “iş (oluş)” anlamındaki çoğulu olan “ümûr” sözcüğü, Hud suresinin 97. ve Âl-i Imran suresinin 128. ayetlerinin de aralarında bulunduğu 13 ayette geçmektedir. Bu bilgiler ışığında “emrimizden bir ruh vahyettik” ifadesi; “Allah`ın işlerinden olan ruh vahyetme işi, Allah tarafından yapılmıştır” anlamına gelmektedir. Yani Necm suresinde de değindiğimiz gibi, “ruh”, sadece Allah`ın işlerinden biridir ve ruh indirilmesi/ hulûl ettirilmesi de sadece Allah`a aittir.

Kaynak: www.istekuran.com




__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Ruh/ vahy niçin indirilir ve kime indirilir?

Şûra; 52:İşte böylece sana da kendi emrimizden (kendi işimizden) olan ruhu vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur (ışık) yaptık. Hiç kuşkusuz sen de dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin.

Mücadele; 22:Allah`a ve ahiret gününe inanan bir topluluğu, Allah`a ve elçisine karşı çıkanlarla sevgiye dayalı bir dostluk kurmuş olarak bulamazsın. Bunlar onların ister babaları olsun, ister çocukları olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları olsun. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendisinden olan ruh (güvenli bilgi) ile desteklemiştir. Onları, sürekli kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Allah onlardan hoşnut  olmuştur, onlar da Allah`tan hoşnut olmuşlardır. İşte bunlar Allah`ın hizbidir (yandaşlarıdır). Dikkat edin, Allah`ın hizbi (yandaşları) başarıya ulaşanların ta kendileridir.

Şuara; 192-194:Kesin olan şu ki o, âlemlerin Rabbinin indirmesidir (hulûl  ettirmesidir). Onunla “güvenilir ruh” indi (hulûl etti). Senin kalbine ki uyarıcılardan olasın.

Bu ayetler üzerinde yeterince tefekkür edildiği takdirde, buradaki “ روح ruh” kavramının “orijinal (güvenilir) bilgi” demek olduğu kolaylıkla anlaşılmaktadır. Çünkü Mücadele suresinin 22. ayetinde bu ruh ile, yani Allah`tan gelen güvenilir, sağlam bilgi ile tüm inananların güçlendirildiği, desteklendiği açıkça ifade edilmekte ve Şuara suresinin 193. ayetinde de bu ruhun, “er-ruh-ul-emin” tamlaması ile ifade edilmek suretiyle “en güvenli, en yararlı bilgi” olduğu vurgulanmaktadır. Şuara suresinin 193. ayetinde geçen “er-ruh-el-emin” ifadesini kişileştirerek Cebrail olarak yorumlamak ve bir çok tefsir ve mealde olduğu gibi bu ayeti; “onu ruhul emin (Cebrail) indirdi” diye çevirmek yanlıştır. Zira ayetteki “ نزل nezele” geçişsiz fiilini, geçişli imiş gibi anlamlandırmak, işin erbabının bileceği gibi, ilk başta ayetin lâfzî manasına aykırılık demektir. Ayrıca böyle bir çeviri, onu (Kur`an`ı) âlemlerin Rabbi Allah`ın indirdiğini bildiren 192. ayet ile de çelişmektedir.

Ruhun üfürülmesi:

Sad; 72: Onu amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp ruhumdan içine üflediğim zaman, hemen ona secdeye kapanın.

Hicr; 29: Onu amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp ruhumdan içine üflediğim zaman, hemen ona secdeye kapanın.

Secde; 9: Sonra da ona bir biçim verdi ve ona ruhundan üfledi. Sizin için işitme gücü, gözler ve gönüller (bilgiye ulaşma yolları) var etti.Ne kadar az şükrediyorsunuz!

Allah`ın gerçek anlamda üfürmeyeceği bilindiğine göre, “üfürmek” ifadesinin mecaz olduğu hemen anlaşılmaktadır. Mecazen “üfürmek” ise, bir başkasına verilen şeyin en az miktarını ifade eder. Türkçe`de bu eylem “koklatmak” olarak yer almıştır. Bu durumda “ruhun üfürülmesi”; “çok az miktarda bilgi verilmesi, bilginin koklatılması” anlamına gelmektedir. Nitekim İsra suresinin 85. ayetinde de; “De ki: Ruh Rabbimin işindendir. Ve size bilgiden ancak çok az verilmiştir.” denilerek, bu husus açıkça belirtilmiştir.

Ruhun Âdem`e üfürülmesinden ne kastedildiği de yine Kur`an`da açıklanmıştır:

Bakara; 30-34: Ve bir zamanlar Rabbin meleklere: “Ben yeryüzünde Bir halife kılacağım” demişti de onlar; “Orada bozgunculuk yapan ve kan döken birini mi kılacaksın? Oysaki bizler, seni hamd ile tesbih ediyoruz; seni kutsayıp yüceltiyoruz.” demişlerdi. O; “Şu bir gerçek ki ben sizin bilmediklerinizi bilmekteyim.” dedi.

Ve Âdem`e isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları meleklere sundu ve “Hadi, haber verin bana şunların isimlerini, eğer doğru sözlüler iseniz.” dedi. Dediler ki: “Yücedir şanın senin. Bize öğretmiş olduğunun dışında bilgimiz yok bizim. Sen, yalnız sen Alim`sin, her şeyi en iyi şekilde bilirsin; Hakim`sin, her şeyin bütün hikmetlerine sahipsin.”

Dedi: “Ey Âdem, haber ver onlara onların adlarını.” O onlara onların adlarını haber verince, “Dememiş miydim Ben size! Ki Ben, göklerin ve yerin gaybını en iyi bilenim. Ve Ben, sizin

açığa vurduklarınızı da sakladıklarınızı da en iyi biçimde bilmekteyim.” dedi. Ve o vakit Biz meleklere, “Âdem`e secde edin” demiştik de İblis dışında melekler hemen secde etmişti. İblis yan çizmiş, kibre sapmış ve nankörlerden olmuştu.

Dikkat edilecek olursa Sad suresinin 72. ve Hicr suresinin 29. ayetlerine göre meleklerin secde etmesi, Âdem`in belirli aşamalardan geçirilerek (amaçlanan düzgünlüğe ulaştırılarak) nihaî şekle getirilip, kendisine ruh üfürülmesinden sonradır. Bakara suresinin 30-34. ayetlerinde ise meleklerin secde etmesinden önce Âdem`in geçirdiği değişim ya da aşama; “Âdem`in bilgilendirilmesi ve bilgisinin meleklerle karşılaştırılması” olarak açıklanmıştır. Yani, Sad ve Hicr surelerinde kullanılan “ruh üfürme” tabiri, Bakara suresinde yerini “bilgi ile bilgilendirmek” tarifine bırakmış, böylece “ruh üfürme” tabirinin, “bilgi ile bilgilendirmek” anlamına geldiği açıklanmıştır.

Ruh üfürülmesi” tabiri ile, Âdem`e verilen bilginin “koklatma” mertebesinde (ölçüsünde) olduğunun kanıtı ise İsra suresinin 85. ayetidir. Burada hemen belirtmek gerekir ki, Âdem`e verilen bilginin azlığı, sadece Rabbimizin sonsuz bilgisine nispetledir.

Şöyle ki:

Kehf;109: De ki: Rabbimin sözleri için deniz mürekkep olsa Rabbimin sözleri bitmeden önce deniz tükenirdi hatta  bir o kadarını daha getirsek bile.

Lokman; 27:Şayet yeryüzünde  ağaçtan ne varsa kalem olsa, deniz de arkasından yedi deniz katılarak (mürekkep olsa) yine Allah`ın sözleri tükenmezdi. Şüphe yok ki Allah Aziz`dir, Hakim`dir.

Durum böyle olunca Rabbimizin ilk peygamberden son peygambere kadar hepsine yapmış olduğu vahy (kitaplar ile bildirdiklerinin toplamı) koklatmadan (üfürmeden) başka bir şey değildir.

Sonuç olarak, melekler/ yönetim güçleri, sıradan insana değil, kendisine ruh üfürülmüş (Rabbimizin sonsuz bilgisine nispetle az bir bilgi ile bilgilendirilmiş), yani ADAM/ ÂDEM olmuş insana secde etmişlerdir (boyun eğmişlerdir).

Kur`an`da Meryem’e de ruh üflendiği bildirilmiştir:

Enbiya; 91: Ve o, ırzını titizlikle koruyan kadın. Ona ruhumuzdan üfledik de onu ve oğlunu âlemler için bir mucize yaptık.

Tahrim; 12: Ve Allah, ırzını bir kale gibi koruyan Imran kızı Meryem`i de örnek verdi. Biz onun içine ruhumuzdan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdikledi ve içten bağlananlardan oldu.

Nisa; 171: Ey ehlikitap! Dininizde aşırılığa gitmeyin. Ve Allah hakkında gerçek dışı bir şey söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih, Allah`ın elçisi ve kelimesidir. Ki Meryem`e ilka ettiği

(ulaştırdığı) kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Artık Allah`a ve elçilerine inanın. “Üçtür” demeyin. Son verin, sizin için daha iyi olur. Allah Vahid`dir, tek ve biricik ilâhtır. Kendisi için bir çocuk olmasından arınmıştır O. Yalnız O`nundur göklerdekiler ve yerdekiler. Vekil olarak Allah yeter.

Bu ayetlerden, Meryem valideye bazı özel bilgilerin lütfedildiği anlaşılmaktadır. Ancak bu konunun teferruatı, Âl-i Imran, Meryem ve Enbiya surelerindeki ilgili pasajlardan alınmalı ve bu olay Kur`an`daki pasaj bütünlüğü içinde, Zekeriyya`nın durumunu açıklayan ayetler ile birlikte ele alınmalıdır. Çünkü yaşlı bir adam olan Zekeriyya ve kısır eşinin çocuk sahibi olması ile Meryem`in erkeksiz çocuk doğurması, birbirini takip eden dönemlerde meydana gelmiştir. Daha evvelki ayetlerdeki “ruh üfürme”tabiri, Nisa 171`de “ القائ ilka (bırakma, ulaştırma)” tabiri ile açıklanmaktadır.

Ruh üfürme” tabirinin, “az bir bilgi ile bilgilendirmek” anlamına geldiği artık bilindiğine göre, yukarıdaki ayetlerde Meryem`e üflendiği bildirilen ruhun da; onun hamile kalması için rahmine (dölyatağına) yapılan fizikî bir üfürük olmadığı, Zekeriyya`nın himayesinde bulunduğu mabette kendisine lütfedilen bilgi olduğu bellidir. Kur`an`a göre bu bilgi önce Zekeriyya`ya verilmiş ve Zekeriyya`nın hem yaşlı hem de kısır olan karısı bu bilgi ile Yahya`yı doğurmuştur. Daha sonra bu kutsal bilgiyi/ mesajı Meryem`e iletmekle Allah tarafından görevlendirilen Zekeriyya, Allah`ın elçisi olarak görevini yapmış ve kutsal bilginin/ mesajın doğruluğuna kanıt olarak da, bu bilgi sayesinde “sapasağlam” bir insan olarak doğan Yahya`yı göstermiştir.


Kaynak: www.istekuran.com




__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

ALLAH’IN RUHUNDAN ÜFLEMESİ


Hakkında “az bir bilgi” verilen bu konuda kesin bir neticeye varamayacağım ve ortaya koyduğum görüşlerimi “mutlak doğru budur” şeklinde sunamayacağım muhakkak ama ben yine de bu konudaki görüşlerimi yazayım. Ayetler ışığında konuyu incelemeye çalışalım. Tabiki en doğrusunu Allah bilir.

Allah’ın kendi Ruhundan üflemesi konusundaki kilit kavramlardan birisi “üfleme” kavramıdır. Bu “üfürme/üfleme” kavramlarını incelemenin konuyu inceleme ve anlama adına faydalı olabileceği açıktır.

Şimdi ayetlere bakalım. Rabbimiz bu “üfürme/üfleme” kavramını başka yerlerde acaba nasıl kullanmış? “Üfürme/Üflenme” ile kastedilen bir parçanın bütünden kopması, ayrılması ve sonra ayrı bir birime nakledilmesi mi demek yoksa bir mekanizmanın işler hale getirilmesi mi demek?

Aşağıdaki ayet pasajı Sur Borusu (!)’na üflenmesiyle alakalı. Gerçi borudan falan bahsedilmiyor. Bu “boru” lafını kim çıkarmış, o da başka bir konu. İnsanlar neye üfler? Boru gibi olan nesnelere. Buradan da üflenecek olan Surun boru tipinde olduğu gibi ilkel bir kanaat ortaya konmuş olabilir. Şimdi bunu geçelim ve Ayetlere beraberce bakalım.

Gökleri ve yeri hak olarak yaratan da O'dur. "Ol!" dediği gün, hemen oluverir. Sözü haktır O'nun. sûra üfleneceği gün de mülk ve yönetim O'nundur. Âlim'dir, görünmeyeni de görüneni de bilen O'dur. O'dur Hakîm, O'dur Habîr. (En am 73)

O gün onları bırakmışızdır, birbirleri içinde dalgalanırlar. sûra da üflenmiştir; hepsini bir araya toplamışızdır. (Kehf 99)

O gün sûra üfrülür ve günahkârları o gün gözleri gömgök bir halde haşrederiz. (Taha 102)

Sûra üfürüldüğünde, aralarında artık soy-sop/şuna-buna mensup olmalar söz konusu edilemez. Birbirlerini soruşturamazlar da. (Muminun 101)

Sûra üfürüleceği gün, Allah'ın dilediği dışında herkes, göklerdekiler, yerdekiler dehşet içinde kalacaktır. Hepsi boynunu bükmüş bir halde O'nun huzuruna gelir. (Neml 87)

Sûra üfürülmüştür! Bak, işte kabirlerden, Rablerine doğru akın akın gidiyorlar. (Yasin 51)

Ve sûra üflendi. İşte bu, geleceği vaat edilen gündür. (Kaf 20)

Sûra bir üfleyişle üflendiğinde. (Hakka 13)

Sûra üfürüldüğü gün, bölükler halinde geleceksiniz. (Nebe 18)

Rabbimiz Sur İsimli Mekanizmanın işler hale getirilmesi sözkonusu olduğu an “üflemek” tabirini kullanıyor. Bu ayetlerde görüldüğü gibi üflemek demek bir bütünden bir parçanın kopup/ayrılıp da bir birime nakledilmesi demek değil. Burada üflemek tabiri mekanizmayı, sistemi, planı yürürlüğe koymak, harekete geçirmek veya işler hale getirmek demektir. Yada düğmeye basmak demektir. Görüldüğü üzere Üflemek tabiri tamamen mecazi bir kavramdır.

Dikkat edilirse, Hayat verirken üflemek kavramı var ve hayat alırken de üflemek kavramı var. İnsan yaratılırken Allah Ruhundan üflüyor, insanın ve evrenimizin canını alırken de üflüyor. Sadece mekanizmalar farklı ama her ikisinde de Allah’tan kopup ayrılan ve başka birisine nakledilen bir parça sözkonusu değil. Her iki durumda da “düğmeye basma” gerçeği var.

Şimdi de “üflemek” teriminin geçtiği başka iki ayete bakalım. Bu iki ayette Hz. İsa çamurdan kuş benzeri bir şey yapıyor. Ve ona üflüyor. O çamurdan yapılmış nesne birden canlanıyor ve kuş oluveriyor.

Onu, Beniisrail’e şöyle konuşan bir resul yapacak: “Şu bir gerçek ki, ben size Rabbinizden bir mucize getirdim: Ben, çamurdan, kuş görünümünde birşey yapar, ona üflerim de Allah’ın izniyle kuş oluverir... (Ali İmran 49)

Hani, Allah şöyle demişti: "Ey Meryem'in oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Seni Ruhulkudüs'le desteklemiştim, beşikte iken ve erginlik çağında insanlarla konuşuyordun. Sana Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş görünümünde bir şey yaratıyor, içine üflüyordun da o benim iznimle kuş oluyordu…. (Maide 110)

Bu iki ayette de aynı gerçeği görüyoruz. Hz. İsa çamurdan yapmış olduğu o nesneye kendisinden bir parça nakletmiyor. Sadece Allah’ın izniyle onun canlanması için düğmeye basıyor. Böylece çamur kuş olarak hayat buluyor.

Sur mekanizmasını işler hale getirmede nasıl üflemek terimi kullanılmışsa burada da üflemek terimi kullanılmış. Demek ki üflemek ile kastedilen şey bir birimin Canlanmasını, Hayat Bulmasını, Fonksiyonel Hale gelmesini temin etmek yada bu fonksiyonel hali sonlandırma adına bir sistemi devreye sokmak. Hayat vermek ve Almak. Canlandırmak ve Öldürmek.

Şimdi konumuzla ilgili olan asıl ayetlere bakalım. Rabbimiz biz insanlara Ruhunu üflememiş, Ruhundan (minel Ruhi) üflemiş. Bu ikisi arasında çok fark var. İlki iddia edilirse, Allah’ın kendi Ruhunu her birim için parçalara ayırıp birimlere tahsis ettiği söylenmiş olur. Ama ikinci durum göz önünde bulundurulursa Rabbimizin biz insanlara Hayatından hayat bağışladığı, Canlılığından Can verdiği gerçeği ortaya çıkar. Şimdi ayetlere bakalım: 

"Onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp öz ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın." (Hicr 29)

Sonra ona bir biçim verdi ve onun içine kendi ruhundan üfledi. Sizin için, işitme gücü, gözler ve gönüller vücuda getirdi. Ne kadar da az şükredersiniz. (Secde 9)

"Onu kıvama erdirip içine ruhumdan üflediğimde, önünde secde ederek eğilin!” (Sad 72)

Ve Allah, ırzını bir kale gibi koruyan İmran kızı Meryem'i de örnek verdi. Biz onun içine ruhumuzdan üfledik. Ve o, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdikledi de içten bağlananlardan oldu. (Tahrim 12)

Ve o, cinsiyet organını/ırzını titizlikle koruyan kadın. Onun bağrına ruhumuzdan üfledik de kendisini ve oğlunu âlemler için bir mucize yaptık. (Enbiya 91)

Bu ayetlerde geçen “üfürme”, “üfleme” terimleri de diğer ayetlerde geçtiği gibi tamamen mecazi. Ne üfleyen var ne de üflenen. Mecazi bir anlatım tercih edilmiş. Simge Dili kullanılmış. Çünkü bizim terimlerimiz bizim dünyamızdaki hadiselerle alakalı. Algı sınırlarımızı aşan bu tip konularda mecazi anlatıma başvurulması anlaşılmaz bir şey değil.

Bu son ayetlerde de Rabbimiz kendi Ruhunu her bir birime özel parçalara ayırıp, birime özgü bir ruh parçası haline getirip, herkes özgü ayrı bir mini ruh durumu oluşturduğu gibi bir konu asla yok. Böyle bir durumu, neticeyi üstteki incelemeden ve bu ayetlerden çıkarabilmek mümkün değil. Bu ayetlerden de görmekteyiz ki Rabbimiz bizim CANlanmamız ve HAYat bulmamız, ŞUURlanmamız ve BİLİNÇlenmemiz adına düğmeye basıyor.

Bu canlanmada kaynak Allah. Allah’ın HAY sıfatı. Bu Allah’ın HAY sıfatının birimler üzerinde tesir icra etmesini temin ederken kullanılan terim “üflemek”, “üflenmek”.

Sonuçta, Ruh bir vahiy, bir ilahi emirdir görüşü var. Ruh Allah’ın zatıyla direkt alakalı olmayan ama O’ndan kaynaklanan ve Canlılık veren ilahi Bir akımdır şeklindeki kanaat var. Hakkında “az bir bilgi” verilen bu konuda başka farklı görüşler de mevcut. Tabiki en doğrusunu Allah bilir. Ama Hiçbir ayette Ruhun Allah’a ulaştırılması gereken bir şey olduğu konusu asla yok. Ayetlerin hiçbirisinde Nirvanacılık anlayışına delil yok.

17:85 Sana ruhtan soruyorlar. De ki: "Ruh Rabbimin bildiği bir iştir ve size ilimden ancak az bir şey verilmiştir."





__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
Suzi
Ozel Grup
Ozel Grup
Simge

Katılma Tarihi: 28 mart 2006
Yer: United States
Gönderilenler: 150
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Suzi

Kuranda RUH kavrami ile ilgili diger basliklar:

KURANDA RUH KAVRAMI

KURANDA NEFS KAVRAMI

Ruh Nedir?

Ruh nedir?

Yukarı dön Göster Suzi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Suzi
 
azize_meryem
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 16 ekim 2006
Yer: Greece
Gönderilenler: 17
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı azize_meryem

selam/eirene

ilk sayfanın ilk üç başlığını okudum (birazdan kalkacağım için devamını sonra okumak durumundayım ama devamını okumadan da duygularımı ifade etmek geldi içimden) .tek kelimeyle muhteşem bir çalışma.Yıllardır aklımla -kuran arasına giren engelleri bir bir aştığımı,aklımın kuranla barıştığını hissediyorum.ya da kuranın aklımla aslında bir çatışma içinde olmadığı halde böyle bir çatışmanın kuranla aklım arasına girenler tarafından oluşturulduğunu...

acele etmiyorum

''rabbim ilmimi arttır'' diye dua ediyorum

selam/eirene



__________________
gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak (yuhannaya göre incil )
Yukarı dön Göster azize_meryem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: azize_meryem Ziyaret azize_meryem's Ana Sayfa
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

konu bütünlüğü açısından yazışmamınızı da ben buraya aktarayım tabi her şey adminlerden beklenmez :)

malik bin nebi ;

ayrıca bu konu ile dolaylı yoldan alakalı bir konu ruh kavramı, bu konu ile ilgili çalışmanızı okudum, yalnız meryem validemize bir beşer kılığında beliren ruh ile ilgli düşüncenizi de paylaşımısınız,

dost1 ;

Meryem validemize beşer kılığında gelinerek verilen bilgidir.

 

Meryem 17:"Fettehazet min dunihim hicaben fe erselna ileyha ruhana fe temessele leha beşaren seviyya"

Onlarla arasına bir perde çekmişti. Biz de ruhumuzu ona göndermiştik de o kendisine sapasağlam bir insan şeklinde görünmüştü.

Bu konunun detaylıca ele alınarak işlenmesi gerekiyor.

Ali İmran 35-50 ve Meryem 17-33 birlikte tertil tertil okursanız Kafanızdaki soruları çözeceğinizi düşünüyorum.

Özellikle Ayetlerin orijinallerine bakarak ve lügatlardan yararlanarak yaparsanız daha iyi olur.

Daha sonra bu konuyu değerlendireceğiz inşaallah.

madem yazıyı düzelttik meramımızı biraz daha açalım,

 

  • Hani Melekler, dediler ki: "Meryem, doğrusu Allah kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır.." (45)

     

  • "Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?" dedi. (Fakat) Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona "ol" der, o da hemen oluverir." (47) ali imran
  • Sonra onlardan yana  bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü. (17)
  • Demişti ki: "Gerçekten ben, senden Rahman (olan Allah)a sığınırım. Eğer takva sahibiysen ." (18)
  • Demişti ki: "Ben, yalnızca Rabbinden bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için ." (19)
  • O: "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiç bir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz değilken" dedi. (20)
  • "İşte böyle" dedi. "Rabbin, dedi ki: -Bu benim için kolaydır. Onu insanlara bir ayet ve bizden bir rahmet kılmak için (bu çocuk olacaktır)." Ve iş de olup bitmişti. (21)


     

    selam dost 1 abi, inşallah iysinizdir, meryem validemize görünen ruh ile ilgili,

    yukardaki ayetklerle düşündüğümüzde ve ruh kavramına baktığımızda

     

    ruh'un beşer kılığında görülmesi, Ruh = vahy, vahyin şekle bürünmesi   elçilik, ruh'un beşer kılığında oluşu meryem anamıza gelenin elçiliğini vurguluyor, ibrahimin konukları gibi, meryem anamızın başına geşecek bu olağan dışı durumdan meryem validemizi haberdar edip, kalbini ferahlatmak için, gönderilen bir elçi, Rahman İbrahime lut kavminin nasıl helak olacağını elçilerle bildiriyorsa meryemin başına geşecek olan bu olağn üstü durumu da elçisi ile bildiriyor, diye düşünüyorum,

  • Meryem 17:"Fettehazet min dunihim hicaben fe erselna ileyha ruhana fe temessele leha beşaren seviyya"

    Onlarla arasına bir perde çekmişti. Biz de ruhumuzu ona göndermiştik de o kendisine sapasağlam bir insan şeklinde görünmüştü.

  •  

    verdiğiniz mealde Ruh gönderiliyor ayet o da sapa sağlam bir insan gibi görünüyor, yani elçi, Elçi, Meryem validemize konu hakkındaki ruh'u bilgiyi ayeti, iletiyor, Doğrusunu  Allah bilir

     

     

    selam ve dua ile

    Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
     
    ibrahimim
    Uzman Uye
    Uzman Uye
    Simge

    Katılma Tarihi: 17 ekim 2006
    Yer: Turkiye
    Gönderilenler: 506
    Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ibrahimim

     

    malik bin nebi Yazdı:

    malik bin nebi Yazdı:

    selam emre kardeşim, meryem validemizin evliliği ile ilgli konuda,

    isa peygamberin annesine nisbet edilerek çağırılması, isa peygamberin validesine iylik eder oluşu, ama yahya peygamberin anne ve babasına iylik eder oluşu, evlilik yapan bir kadın kavminden neden çekinsin ki,,, bu gibi şeyleri de bir araya getirince meryem validemize görünen beşerin, kendisne bu olayı haber vermek için gönderilen bir elçi olduğu ama evlilik olmadığı kanaatine varmış bulunmaktaım, ruh =; vahy, vahyin beşer hali ise, elçilik, ibrahime ve luta gelen elçilerinhaber vermeleri gibi meryem validemize gelen elçi de bu haberi vermiştir, Rahman yanlışlarını düzeltenlerden eylesin,

     

    selam ve dua ile

     

     

     



    __________________
    Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir

    Yukarı dön Göster ibrahimim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ibrahimim
     
    aksan45
    Uzman Uye
    Uzman Uye


    Katılma Tarihi: 24 ocak 2008
    Yer: Turkiye
    Gönderilenler: 174
    Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı aksan45

    Selam

    Allah`ın gerçek anlamda üfürmeyeceği bilindiğine göre, “üfürmek” ifadesinin mecaz olduğu hemen anlaşılmaktadır.

    Tüm gokleri ve yıldızları yaratan dunyayı ve ustundekileri yaratan ve kısaca her seyi yaratan Allah ruh üfüremezmiş, bu biliniyormus. Neden ruh ufurmesin ? Herseyi yaratacak ruh ufurmeyecek kim verdi bu bilgiyi sana. Tekrarlıyorum RUH esittir CAN yıldızların bile ruhu var Allah yarattıgı herseye kendi ruhundan vermiştir veya ufurmustur. Agacların bitkilerin hayvanların hepsinin birer ruhu var yani Canı var. Hatta ve hatta maddenin ozunde bile Allahın ruhu var yani atomda Lutfen iyi arastır bu cok onemli bir konu Ruhu olmayan birsey cansızdır yokdur , hiçtir . Yanlıs fikirler içindesin Kuranı yanlıs yorumluyorsun veya baska insanların etkisi altında kalmıssın.

    Lutfen Tevrat ve İncilden alıntılarımı oku O kitaplarıda Allah yazdı içeriyi degişmemiş sadece insanlar Allahın tasvip etmedigi eklentiler yapmıslar buda ayrı bir tartısma konusu .

    Yukarı dön Göster aksan45's Profil Diğer Mesajlarını Ara: aksan45
     
    Mektep
    Uzman Uye
    Uzman Uye


    Katılma Tarihi: 31 agustos 2009
    Yer: Scotland
    Gönderilenler: 105
    Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Mektep

     

    Ruh'u

    Ben fiziksel Titresim 2nci boyuta Frekans olarak algiliyorum.var olan  herseyin bir frekansi vardir.Fiziksel olarak titresim halini diger bir maddeye baglantili hissedilir.Frekans veya Frekanslar Degistirelemez sabittir.

    Ornegin uykunuzda siz artik Bilincli siz deilsiniz.Titresimleriniz/canliliginiz belli bir kismi devam etse bile Frekansiniz kopuk veya anliyabilirsek bi nevi oluyuz.yani uykudaki frekansimiz bu dunyaya veya ortama uyumlu deil.

    Ama mucize olarak bi sekilde bize geri veriliyor Tek Merhametli ve O'nun Hukmu ile ve kaldigimiz yerden devam ediyoruz.

     

     

     

     

    Yukarı dön Göster Mektep's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Mektep
     

    Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
    Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

      Yanıt YazYeni Konu Gönder
    Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

    Forum Atla
    Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
    Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
    Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
    Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
    Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
    Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

    Powered by Web Wiz Forums version 7.92
    Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
    hanif islam

    Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

         Sayfam.de  

    blog stats