HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Hükümleri ve Kavramları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Hükümleri ve Kavramları
Konu Konu: AKILLI OLMAK FARZDIR. Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
adalet
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 02 ekim 2006
Gönderilenler: 1195
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı adalet

   AKIL NEDİR?

Akıl: "Akale" fiili sözlükte, gerçeği, eşyanın hakikatini bilmek, idrak etmek, kendindeki hatanın hata olduğunu anlamak, diyet ödemek gibi anlamlara gelir. İsim olarak akl'ın ise: Us, kalp, diyet, sığınak, kale, iyiyi kötüden ayırma kabiliyeti, idrak merkezi, hafıza gibi anlamlara geldiğini görmekteyiz.

Akıl kelimesi iki şeyi hem bir birinden ayırmayı, hem de iki şeyi birbirine bağlamayı ifade eder. Yani doğru şeyleri birleştirmeyi, yanlışları doğrulardan seçip ayırmayı akıl sayesinde yaparız.

Allahu Teala, Kur'an-ı Kerim'de "akıl" konusu üzerinde özellikle durmuş ve akletmeyi emretmiştir. Batıl ve sapıklığın akletmemekten kaynaklandığını açıklamıştır. Bu itibarla akıl Kur'an'da olumsuz bir özellik olarak değil, çok gerekli bir özellik olarak anılmıştır.
     Ama maalesef günümüzde bile din adına kendisini yetkili gören bazı kimseler, insanlara akıl konusunda yanlış bilgiler vermekte ve insanları adeta akıllarıyla hareket etmekten alıkoymak için çırpınmaktadırlar. Onlara göre akıl doğruyu gösteren bir araç değil, saptırıcı ve tehlikeli bir araçtır. Bu mantıkla yola çıkarak, "akıl mı nakil mi tercih edilmeli?" gibi gereksiz bir soru bile sorulmakta ve insanlar, akıl ile nakil arasında bir tercihe zorlanmaktadır.


Oysa insan ancak akıllı olduğu zaman Allah tarafından mükellef tutulmakta ve yaptığı iyi kötü şeylerin karşılığını ahirette almaya hak kazanmaktadır.

İnsanı diğer bütün eşya ve hayvanlardan ayıran özellik ise yine akıldır. İnsanı diğer varlıklar üzerine hakim ve tasarruf hakkına sahip kılan da Allah'ın verdiği bu büyük nimettir. Allah insana bir çok bağışta bulunmuştur, ama bunların en büyüğü ve en önemlisi herhalde akıldır. Çünkü akıl olmadığı zaman bütün nimetler kaybedilmeye mahkumdur.

Peki öyleyse, niçin akıl ile din arasında bir çelişki varolduğu sanılmaktadır? Özellikle dindar insanların akıllarını kullanmaktan mahrum bırakılması yönünde çaba sarf edilmekte ve dindar ile aklını pek kullanmayan, gözünü yumup rabbine ibadet eden kimse imajı oluşturulmaya çalışılmaktadır? İnsan gözü açık ve niçin, nasıl, ne şekilde ibadet edeceğini bilerek mi hareket etmeli; yoksa hiç bir şey düşünmeden, aklına bir şey getirmeden mi ibadet etmelidir?

Kur'an'ın bizi akletmeye davet ettiğini, aklını kullanmayan insanları kınadığını ve azapla tehdit ettiğini bilmem hatırlatmaya gerek var mı?

Bakalım Rabbimizin ayetlerine bize bu konuda ne diyor?

"..Allah'ın sözünü işitirler, onu iyice aklettikten sonra tahrif ederler." (2/Bakara: 75)

"Kitabı okuyup durduğunuz halde kendinizi unutup da başkalarına mı iyiliği emrediyorsunuz? Hiç akletmiyor musunuz?"(2/Bakara:44)

"..İşte böyle Allah ölüyü diriltir ve siz akledesiniz diye ayetlerini/mucizelerini size gösterir." (2/Bakara: 73)

"Şüphesiz ki biz, Kur'an'ı akledesiniz diye Arapça olarak indirdik." (12/Yusuf:2)

"Yazıklar olsun size ve Allah'tan başka kulluk ettiklerinize! Hiç aklınızı kullanmıyor musunuz?" (21/ Enbiya: 67)

"Size hayat veren ve öldüren O'dur. Gece ve gündüzün birbiri arkasına gelip gitmesi de O'na aittir. Hiç aklınızı kullanmıyor musunuz?" (23/Mü'minun: 80)

Allahu Teala bize ahirette cehennemde yanmakta olan günahkarlar ile cehennem bekçileri arasında geçen bir konuşmadan küçük bir kesit vererek aklın önemini ve insanı cehenneme gitmekten koruyucu bir kalkan olduğunu şöyle ortaya koyuyor:

"Cehennem neredeyse öfkesinden çatlayacak gibi olur. Ne zaman oraya bir grup atılacak olursa, oranın bekçileri onlara:

-Size bir uyarıcı gelmedi mi? diye sorar. Onlar da derler ki:

-Evet, bize bir uyarıcı gelmişti. Fakat biz onu yalanladık ve Allah hiç bir şey indirmedi. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz, dedik. Eğer dinleseydik ya da aklımızı kullansaydık, şimdi cehennem ehlinden olmazdık, derler." (67/Mülk: 8-10)



AKIL VE NAKİL/BİLGİ
Akıl ile bilgi arasındaki ilgi çok önemlidir. Bilgi olmadan akletmek mümkün değildir. Bilgi, aklın aracılığı ile tartılacak bir nesnedir. Tartılacak eşya olmayınca tartının da bir önemi kalmaz. Akıl, bilginin doğru mu yanlış mı olduğunu tartan hassas bir terazi gibidir. Bu sebeple bazılarının iddia ettikleri gibi "ya akıl ya da nakil/bilgi" tercihi tutarsızdır. Akıl bilginin doğruluğunu tespit eder. Eğer bilginin doğruluğu tespit ettirilmek istenmiyorsa, orada bir şüphe ve tereddüt var demektir. Yanlış var demektir. Yanlışın ortaya çıkacağından korkanlar, sahip oldukları bilgiyi tarttırmak da istemezler elbette. Allahu Teala, akıl ile bilgi arasındaki ilgiyi şöyle ifade ediyor:

"Biz bu örnekleri insanlar için veriyoruz. Ancak bilenlerden başkası onları akledemez." (29/Anke-but:43)

Akıl ile nakil arasında bir çelişki görüldüğünde ne yapılması gerekir?

Aklın da, bize intikal eden naklin de bir kez daha değişik açılardan gözden geçirilmesi, aklın kendi ağırlığını aşmayacak bir değerlendirme kapasitesine sahip olduğunun bilinmesi ve nakledilen bilginin belgesel değerinin tesbitine çalışılması ve makul ölçüler içerisinde değerlendirilmesi gerekir.



AKIL VE DİN

Akıl, dini de değerlendirir ve tercih eder. Allah'ın dininden başka dinler, aklın kabul etmeyeceği, gerçek dışı ve safsataya veya belli bir zümreyi sömürü esasına dayalı olabilir. Toplumlar genellikle din edinirken, akıllarını değil, atalarını izlerler. Yani geçmiş toplumların inanç ve kültürleri kendilerinden sonraki nesillere geçer. Bu geçiş esnasında da bazı değişiklikler yaşanır. Aslı vahye dayalı olmayan dinler için değişiklikler bir çeşni ve zenginlik kabul edilir. Ama, Allah'ın dinine insanlar tarafından yapılacak hiç bir müdahale kabul edilemez ve bir zenginlik değil bir tahrif olarak değerlendirilir. Çünkü Allah'ın dini ilk günden itibaren saf ve tertemiz, dosdoğru ve mükemmel iken; diğer dinler, hiç bir zaman yanlıştan, hatadan ve haksızlıktan uzak değillerdir.

"Onlara, Allah'ın indirdiklerine uyun, denildiği zaman, "hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeylere uyarız." derler. Ya ataları hiç bir şey akledememiş ve doğru yolu bulamamış iseler!.." (2/Bakara: 170) Evet onlar yine de atalarını tercih ederler.

Hal böyle olunca, Allah'ın dini her zaman akla yatkın olduğu için akıl ile din arasında bir çelişkiden bahsetmek abes olur. Ancak, Allah'ın dininden sapmış ve tahrif edilmiş din anlayışları ile akıl arasında her zaman bir çelişki ve tercih söz konusudur.



AKLIN KULLANIMI

Acaba herkeste var olan akıl melekesi insanlar tarafından gereğince ve yeterince kullanılabiliyor mu? İnsanların kaçta kaçı aklını hakkını vere vere kullanıyor? Maalesef bu konuda ciddi bir araştırma yaparsak aklın genellikle ya çok yetersiz veya hiç kullanılmadığını görürüz. Bunun sebebi nedir?

Aklın kullanılmasını engelleyen etmenlerden bazıları;

a - aklı kullanacak kadar yeterli bilgi birikiminin olmayışı,

b - aklın örtülmesine sebep olan, aklı kullanmamayı özendiren pasifize faaliyetleri, (eğlence, şartlandırma, uyuşturucu ve alkol gibi)

c - duyu organlarının yetersiz çalışması, gayesiz ve gelişi güzel çalışması, (mesela görebileceğiniz bir konumda olmanıza rağmen, bakmadığınız bir nesneyi görmezsiniz, her zaman gördüğünüz fakat, üzerinde durmadığınız bir nesne hakkında yeterli bilgiye de sahip olamazsınız. Çünkü göz onu görmekte fakat, hiç bir değerlendirme ve pekiştirme yapmamaktadır.)

d - aşırı duygusallık, (sevgi, nefret, saygı, aşk, kin, haset, korku, saldırganlık, çekingenlik vs.)

e - aklın yanlış yönlendirimi (terazinin hileli yollarla yanlış tartması gibi, akıl da kendisine intikal eden bilgileri yönlendirildiği gibi tartmaya başlar.)

f - toplum psikolojisi, "çoğunluğun yolu"nun doğru sanısının güçlü olması, taklidin yaygın oluşu, medyanın bilgi saptırıcılığı ve maniplesi ile yanlış ölçümlemenin ortak kabul görmesini sayabiliriz.

"Yoksa sen onların çoğunun söz dinleyip, aklettiklerini mi sanıyorsun? Oysa onlar hayvanlar gibidir. Hatta yol bakımından onlardan daha da şaşkındırlar." (25/Furkan: 44)

"Eğer yeryüzünde insanların çoğuna uyarsan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar; zira onlar, zandan başka bir şeye uymuyorlar ve sadece saçmalıyorlar." (6/En'am:116)

"..Halbuki onların bu hususta hiç bir bilgileri yoktur. Onlar sadece zanna tabi oluyorlar. Zan ise haktan hiç bir şey ifade etmez." (53/Necm: 28)

".. bu ancak onların kuruntusudur. De ki: "Eğer doğru söylüyorsanız haydi belgenizi getirin!" (2/Bakara: 111)



AKLIN PUTLAŞTIRILMASI

Yanlış anlayışlardan birisi de aklın putlaştırılması konusudur. Akıl, sadece doğru ile yanlışı birbirinden ayırt etmeye yarayan bir araçtır. Böyle bir aracın putlaştırılması demek, aklı devreden çıkarmaktır. Çünkü akıl tek başına böyle bir gaye oluşturamaz. Ancak, akıl ile hevayı birbirine karıştırmamak lazımdır. Çünkü heva tek başına da olsa putlaştırılabilecek bir olgudur. İnsan, aklının esiri olamaz. Çünkü akıl, esir alıcı değil yol göstericidir; ama insan hevesinin, arzularının esiri olabilir.

" Heva ve Hevesini(arzularını) ilah edineni gördün mü?.." (25/Fur-kan:43)

"Allah'ın rehberinin dışında hevesine(arzularına) tabi olandan daha sapık kim vardır?" (28/Kasas: 50)

Bazen aklı devre dışı bırakmanın bir yolu olarak, akla muhal gelen şeylere itiraz edenler, aklı putlaştırmak ile itham edilirler. Bu itham aklı yanlış kullanma veya güdümlü kullanma için olursa bir derece haklılık payı kazanır. Ama, batılları eleştirenlere, dine sokulan uydurmaları ayrıştırmaya çalışanlara yönelik olursa kastını aşan bir söz olur. Yani bununla şu denilmek istenmiş olur:

"Aslında aklı putlaştırmayı değil, aklı aşırı kullanmayı kastediyoruz." Buna cevaben denilebilir ki aklın aşırısı olmaz. Ama, azı olur. Çok akıl töhmeti gerektirmez.



AKLIN YETERLİLİĞİ

Akıl, tek başına her şeye yeter mi? Vahiy akıl için zaruri mi; fuzuli midir? Aklı, bir teraziye benzettiğimizi hatırlarsanız, tartılacak şeyler olmadan terazinin değeri ne olabilir? Ancak müzelik bir materyal olur. Akıl da kendi kendine bir değer ifade etmez ve yetmez. Bilgiye ihtiyacı vardır. Bu bilgi ilahi olabilir, beşeri olabilir. Beşeri bilgi beşerin zafiyetlerini de yansıtır. İlahi bilgi böylesi zaaflardan uzak ve aklın değerlendirme kapasitesinin üstündedir. Ama bu, aklı saf dışı eden bir durum değil aksine aklı son noktasına kadar kullanıp, değerlendiren bir durumdur.



AKLIMIZI NASIL KULLANABİLİRİZ?

Akıl, insanın doğumundan itibaren, özellikle çocukluk yıllarından sürekli bir gelişim halindedir. Çocukluğun ilk beş yılındaki gelişim en hızlı ve en büyük gelişimdir. İnsan bulûğ çağına gelince aklı iyi ile kötüyü birbirinden ayıracak bir düzeye ulaşır. Bundan sonra da 40 yaşına gelinceye kadar tecrübelerle olgunlaşma süreci devam eder.

Allahu Teala bu durumu şöyle açıklıyor:

"Biz insana, anne ve babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle karnında taşımış ve zahmetle doğurmuştur. Taşınmasıyla sütten kesilmesi 30 aydır. Nihayet olgunluk çağına erdiği ve 40 yaşına girdiği vakit: "Ey Rabbim, bana ilham buyur ki, hem bana, hem anneme babama ihsan buyurduğun nimetine şükredeyim ve razı olacağın doğru olan şeyleri yapayım. Çocuklarımı da salih kimseler kıl. Sana döndüm, sana teslim olanlardanım." (46/Ahkaf: 15)

Aklın kullanılması, Allah'ın insana verdiği organların işletilmesiyle ilgilidir. Burada özellikle altı organ çok önemlidir.

a. Beyin: Aklın merkezidir. Algıladığımız tüm bilgilerin depolanıp, akıl süzgecinden geçirildiği noktadır.

b. Göz: Görsel algı organımızdır. Tüm dünyaya açılan penceremiz gözümüzdür. Önce görürüz, sonra bir takım özelliklerini de öğrenir (varsa sesi, kokusu, tadı, dokusu vs.) sonra da işlenmek üzere beynimize göndeririz.

c. Kulak: İşitsel algı organımızdır. Seslere anlam verebilmek ve onları işleyebilmek için önce onları işitmek gerekir.

d. Kalp: Dini literatürde kalp, biyoloji bilimindeki kalp değildir. Daha çok ruhsal değerlendirme merkezi olarak görülen, duygu işleme organıdır.

e. Dil: İletişimin tadsal boyutunu hissetmemizi sağlayan organımızdır.

f. El: Dokunsal duyu organımızdır. Derimizi de bu kapsamda değerlendirebiliriz.

Düşünce beyinde oluşur ve gelişir. Beyinde bir düşüncenin oluşum ve gelişimi, bir nesnenin veya fiilin algılanması ve bunun beyne ulaştırılması ile başlar. Algı; görerek, dokunarak veya işiterek meydana gelir. Bu algının gelişimi, bazen araştırma, irdeleme, sorma ve kontrol ile netlik kazanır. Çoğu kez insanlar yanlış algı sebebiyle, olan veya olmayan şeyleri hakiki biçim ve varlıkları dışında değerlendirirler. Yanlış çıkarımlarda bulunurlar.

Yetersiz algı, yanlış kararı doğurur. Bunun temelinde de, korku, heyecan, yorgunluk, aşırı sevgi, acele, tiksinti, zaman yetersizliği, görüş ve duyuş bozukluğu, zihinsel engeller veya ilgi eksikliği gibi faktörler yatar.

Aklımızı en iyi şekilde kullanmak için tüm duyularımızı ve organlarımızı tam olarak ve yeterince çalıştırmalıyız. Bir takım engelleyici faktörlerin bulunduğu ortamlarda doğru karar vermemizin zorlaşacağının farkında olarak, bu tür durumlarda araştırma ve incelememize devam edip, kesin yargıdan kaçınmalıyız.

Bazen, aklın hüküm vermesi için gerekli olan tam bir belge ve kanıt hiç bir zaman olmayabilir. Böyle durumlarda kesin yargılardan özellikle kaçınmak gerekir. Veya farklı çıkarımlara her zaman kulak vermek ve her şeye ön yargısız yaklaşmak icabeder.

İyi niyet, aklın doğru kullanımı ve doğru karar alması için şarttır. Daha önceden akıl süzgecinden geçirmeden benimsediğimiz bazı değerler, aklımızı kullanırken sürekli bizi bağlayan büyük engellerdir. (Şaban Piriş)


__________________
"Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Yukarı dön Göster adalet's Profil Diğer Mesajlarını Ara: adalet
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

adalet Yazdı:
  

İyi niyet, aklın doğru kullanımı ve doğru karar alması için şarttır. Daha önceden akıl süzgecinden geçirmeden benimsediğimiz bazı değerler, aklımızı kullanırken sürekli bizi bağlayan büyük engellerdir. (Şaban Piriş)

 

Selam Adalet Kardeş,

işte aklın doğru , arızasız ve en verimli bir şekilde kullanılabilmesi için gereken şart. '' ve ene evvelül Müslimin '' demek / diyebilmek. Kur'an dışı tüm bilinç ve görgülere ; objektif / katışıksız / yalın bir biçimde yalnız ve ancak Kur'an gözlüğüyle bakabilmek.  Yüce Allah'a duyduğu saygı, sevgi , haşyeti ve havf'ı en güçlü samimi duyguları içerisinde beyin hücrelerine yüklemek .ve insana, çevreye , hayata, kainata , sünnetullaha yalnız biyolojik olarak değil aynı zamanda mükellefiyet yönünden de tabi olmuş bu beyin hücreleri ile bakmak ve tanımlamak. işte bütün mesele bunu başarmak.

bu vesile ile bu konu ile ilgili link vermek istiyorum :

http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=1757&PN=4&T PN=1

Yüce Allah'a emanet ol.

Saygı ve Sevgilerimle

 

 

Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
ABCDF
Ozel Grup
Ozel Grup


Katılma Tarihi: 11 agustos 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 412
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ABCDF

Teşekkürler adalet, alıntıladığın için, çok güzel bir çalışmaymış...

diğer link içinde teşekkürler hasanöktem..

tekrar tekrar özümseyerek okuma gereği duyduğum bir konu



__________________
Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur.
Yukarı dön Göster ABCDF's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ABCDF
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats