HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: HADİSLERİN / SÜNNETİN İNCELEMESİ Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
HAKgelenek
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 05 ocak 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 611
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı HAKgelenek

müceddit yazdı

Kaldı ki kaynaklar cebrail'in sünnetleri de yaparak abdest aldığını anlatıyor ben demiyorum onlar diyor..Selametle.

selam

ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) (çeviri ali bulaç)

segili arkadaşım bu kaynaktan daha güzel bir kaynak varmı yada daha korunmuş,daha sağlam varsa, kaynak ismini alayım ,size göre cebrailde muhammed de bu kaynağı uygulamamış.

allah onun huzuruna çıkacağımız zaman bize ayette neremizi temizlememiz gerektiğini açık bir şekilde beyan etmiş,bunu fazlalaştırmak ne kadar uygundur.

allah her şeyin güzelini bilendir onun istediğinden fazlasını yapmak güzellik değil tam tersine ona güvensizliktir allahın kaynağına göre abdesti aldığınızda cennete gireceğinize inanmıyorsunuz.

(Resulüm!) Hakkında azap hükmü gerçekleşmiş kimseyi ve ateşte olanı sen mi kurtaracaksın!  zümer 19

selam hudaya uyanlara olsun

Yukarı dön Göster HAKgelenek's Profil Diğer Mesajlarını Ara: HAKgelenek
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Müceddid Yazdı:

Alperen birader kavramsallıktan öteye düşün..Dinin üstün olduğu amenna birader aksini iddia eden yok ki lakin ayette diyor ki üstün kılmak için o halde din hem kavram olarak üstün hemde diğer dinlerden üstün kılınacak..

Bunu neden anlamak istemiyorsun birader..Bak yatırdık masaya bakıyoruz konuya bu değil mi dindarlığı diyaneti neden araya sokuyorsun ki ben dindarlardan bahsetmiyorum  ki bahis dinin üstünlüğü bahsi..

Her musluman hanif olsaydı meselesine gelinince ben her musluman ehli sunnet olsa diye düşününce ortalık güllük gülüstanlık birader.

Saff 9- Resulünü hidayet ve hak dini getirmek üzere o gönderdi ki, ortak koşanlar hoşlanmasa bile, onu tüm dinlerden üstün kılsın.

Selam Müceddid

Kur'andaki Din tüm diğer dinlerden üstündür. Çünkü diğerleri gibi şirkle ve beşer eliyle kirlenmemiştir.

Dinin üstünlüğü ile Dindarların üstünlüğü aynı şeyler değildir. Ne Hz. Muhammed zamanında ne de bugün müslümanlar diğer din mensuplarından kastettiğin anlamda üstün(?) değiller. Her müslüman sünni olsa bile bu böyle. Demek ki ya Allah (haşa) yanlış söylemiş, yanılmış veya sorun sende.

Müceddid Yazdı:

Alperen demiş 2- Ayın yarılması diye bir mucize yoktur. Kur'an ayetlerine anlayış giydirme gayretinden başka birşey değil bu. Bilimsel verilere de ters.

Gülerim ..Aç muhammed Hamidullah İslam peygamberi Şakkı kamer mucizesi  ve nasa verileri git bak birader..Hatta ya Times de ya da Guardian da çıkan bir haber bile var Ayın ortasında büyük bir çatlak fay bulundu uzunca devam ediyor..Muslumanlar bunun peygamberin mucizesi olduğunu düşünüyor..Nasa bu yüzden verileri yalanladı..Git birader bul oku bunu gavurun gazetesinin ve Dünyanın en muhim  astronomi merkezi söylüyor...Bu mu bilimsel verilere ters..

Nasa verileri ve Times, Guardian falan diyorsun ama link vermiyorsun. Verirsin link, bakarız. Yoksa böyle kuru gürültüyle sadece hiçbirşey söylemiş olursun.

Verdiğim linke bakmadın galiba. Ayda boydan boya bir yarığın varlığı bir kısım müslümanların uydurduğu bilimsel bir masaldır. Aslı astarı yoktur. Linkte bir de program adresi verdim, bak bakalım yarık falan var mı ayda? Dün bu masallar taraftar bulabilirdi ama bugün asla.

Müceddid Yazdı:

Madem Allah son resulu  göndermiş hem herkese göndermiş mucize de vermemiş öyle mi ? O halde Allah Adaletsizdir.. Peygamberlerin çoğuna mucize verecek ama son peygamberine vermeyecek  öyle mi ? öyleyse adil değil birader.

Mucizeler Peygamberleri daha değerli yapmaz. Hz. Muhammed kendisine mucizeler verilen bir peygamber değildir. Verdiğim linkteki ilgili yazıyı okumanı öneriyorum. Birkaç ayeti alıntılıyorum.

"Mucizeler göndermekten bizi alıkoyan husus, öncekilerin onları yalanlamış olmasıdır. Semudlulara, gözle görülebilen bir dişi deve vermiştik de ona zulmetmişlerdi. Oysa, Biz mucizeleri yalnız korkutmak için göndeririz."(İsra -59)

"İnkarcılar: "Ona Rabbinden mucizeler indirilmesi gerekmez miydi?" derler. De ki: "Mucizeler ancak Rabbimin katındadır. Doğrusu ben, sadece apaçık bir uyarıcıyım." (Ankebut - 50)

"İnkar edenler, "Rabbinden Muhammed'e bir mucize indirilmeli değil miydi?" derler. Sen ancak bir uyarıcısın ve her toplumun bir yol göstereni vardır." (Ra'd - 7)

Müceddid Yazdı:

Saffat süresine gelince Ayette ''ayet'' lafzıyla anlatılmak istenen ne ?

Mantıkı açıdan bakılırsa olağanüstü olaylar insanda büyüdür ya da mucizedir diye tabir alır..Yoksa bir ayet bir söz veyahut bir kağıt parçası artık sen ayetten ne anlyorsan bir söz ya da büyü denmez ki ? Ayetten kasıt mucizedir bu aşikare ortada sen reddet mantığına yatıyorsan o başka..

Saffat Suresinde ne denildiği açık. Konunun Hz. Muhammed'in mucize göstermesiyle uzaktan yakından alakası yok. Ayet olarak  örnekledirilen şey insanın yaratılışı.

Saffat 11-21 Şimdi sor onlara: Yaratış ve yaratılış bakımından onlar mı daha güçlüdür, yoksa bizim yarattığımız şuurlular mı? Gerçek şu ki, biz onları bir cıvık çamurdan yarattık. Ama sen şaşırdın, onlarsa alay ediyorlar. Düşünüp taşınmaya çağrıldıklarında düşünmüyorlar. Bir ayetle yüzyüze geldiklerinde, dudak büküp eğleniyorlar. Şöyle dediler: "Bu, apaçık bir büyüden başka şey değildir." "Öldüğümüz, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman mı? Biz gerçekten diriltilecek miyiz?" "Önceki atalarımız da mı?" De ki: "Evet! Ve, siz de! Aşağılanmış, ezilmiş olarak." Müthiş bir komut sesidir O. Onlar öylece bakakalacaklar. Şöyle derler: "Vay başımıza! Din günüdür bu!" O yalanlayıp durduğunuz ayrım günüdür bu.




__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
skavalci
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 06 ocak 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 2
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı skavalci

Bu yazıyı Diyanet'ten gelen "Uydurma hadisler temizlenecek" başlıklı haber nedeniyle yazıyor değilim.

İkbal'in tabiriyle "İslam'da dini düşüncenin yeniden inşası" işine kendini vakfetmiş birisi olarak, yazdığım yazılara mızraklarının ucuna bir takım uydurma hadisleri takarak saldıranlar oluyor. Kimi hadisleri saldırı aracı olarak kullanıyorlar ve tam bir uydurma hadis terörü estiriyorlar. Bunun için de özellikle üç kitabı bahane edip kalkan olarak kullanıyorlar; Gazzali'nin İhya-u Ulumiddin'i, Said-i Nursi'nin Risale-i Nur'u ve Sahih-i Buhari adlı kitaplar…

Güya ben buralarda geçen hadisleri inkar ediyormuşum veya kale almıyormuşum. Bunlara karşı geliyormuşum. Bu kitaplarda geçen hadislere ve görüşlere aykırı fikirler ileri sürüyormuşum ve hatta bu nedenle dinden bile çıkmışım, kafir ve mürted olmuşum.

Önemine binaen müsaadenizle bu yazıyı bu konuya ayıracağım.

***
Şurası bir gerçek ki Kuran'ı Kerim dışında hiçbir kitap Müslümanları mutlak anlamda bağlayıcı değildir. Yani ben adı geçen kitapların hiç birisine dönüp bakmasam, esas almasam, delil kabul etmesem bile hiçbir şey olmaz. Allah bana "Neden bu kitapları esas almadın?" diye hesap sormaz. Kuran dışında herkesin yazdığı kitap önce kendini, sonra onu gönüllü kabul eden taraftarlarını bağlar. Diğerleri onlardan sorumlu tutulamaz.

"Ama bu kitaplarda Hz. Peygamber'in hadisleri var" diyeceksiniz.

Olsun, Hz. Peygamber'in hadisleri sadece bunlarda mı var? Ben hadisleri bunlardan başka bir kitapta bulamaz mıyım? Sahih-i Buhari Hz. Peygamber'den yaklaşık 250 yıl sonra, İhya yaklaşık 500 yıl sonra, Risale-i Nur da yaklaşık 1400 küsür yıl sonra yazıldı. Onlar yazılıncaya kadar ortada hadis yok muydu? Hz. Peygamber bilinmiyor muydu? Dünyaya Hz. Peygamber'i bunlar mı tanıttı?

Bir hadis sırf şu kitapta veya bu kitapta geçiyor diye sahih olmuş olmaz. Yani bir hadis "Buhari'de geçiyor, Risale-i Nur'da yer alıyor, İhya'da var" diye yunmuş yıkanmış değildir. Onlarda da zayıf hatta uydurma hadisler olabilir. Çünkü hiç birisi Allah'ın kitabı değildir. Bu, onların oturup hadis uydurduğu anlamına da gelmez. Uydurulmuş bir hadis meşhur olunca, güvendikleri hocaları silsilesinden geldiklerini de görünce kitaplarına almakta bir beis görmemiş olabilirler.

Buhari'nin ortalıkta hadis olduğu iddia edilen onbinlerce rivayetin sadece % 5'ini kitabına alarak geri kalan % 95'ini elediği unutulmamalıdır. Peki, bu durumda Buhari'yi kitabına almadığı hadisler nedeniyle Hz. Peygamber'i kale almamakla veya bir çok hadisi inkar etmekle mi suçlayacağız? Tam tersi, iyi yapmıştır, yaptığı çok yerindedir.

Şimdi, İslam'ın ikinci yüzyılının ardından, üçüncü yüzyılda Buhari ve çağdaşlarının yaptığına ikinci eleme dersek, şu an bir üçüncü elemeye daha ihtiyaç vardır. Yani bu çağın Buhari'leri ortaya çıkmalıdır ve aynen onun yaptığını yapmalıdır.

Buhari ve çağdaşlarının, kendinden öncekileri, kriterler oluşturarak süzgeçten geçirmesi gibi, biz de, bizzat Buhari ve adı geçen diğer kitapları üzerlerine "sünger" çekmeden "süzgeçten" geçirmeliyiz.

Bu durum, özelikle Türkiye gibi bir ülkede, söz konusu bu kitapların çok ciddi bir tenkit süzgecinden geçirilmesi gerektiğini göstermektedir. Bunun henüz doğru dürüst yapılmadığını görüyoruz. Kimi insanlar sanki onları Allah yazdırmış gibi Kuran'dan daha çok onlara inanıyorlar. Oysa Allah'ın "yazdırdığı" yegane (bozulmamış) kitap Kuran'dır.

Şahsen ben yazılmış her kitabı "sözün namusu adına" okumayı görev bilirim. Keşke her yazılanı okuyabilseydim. Ama kimi kitapları okumanın veya esas almanın "dini bir zorunluluk" olmadığını söylemeyi de aynı şekilde sözün namusu adına görev bilirim ve işte söylüyorum; Sahih-i Buhari'yi, İhya-ı Ulumuddin'i veya Risale-i Nur'u okumak dini bir zorunluluk değildir. Bunlar olmasa da olurdu, İslam'a ve ümmete hiçbir şey olmazdı, dimdik yoluna devam ederdi. Yeni nesiller ve kişiler gelirdi. Tıpkı ben, sen veya o olmasak da olacağı gibi. Biz İslam'a şeref katmıyoruz, İslam bize şeref katıyor. İslam'ın akıp gelen tefekkür ırmağı bir dönemde veya bir şahsın kitabında dondurulamaz.

"Buhari olmasaydı bu din yok olurdu, İhya olmasaydı ümmet-i Muhammed yıkılır giderdi, Risale-i Nurlar olmasaydı imansız kalırdık" vs. diyenlere bu söylediklerim.

Bakın, Kuran'ı bir kenara atarsak helak oluruz, ama o kitaplardan hiç birisini okumasak bile bir şey olmaz. İlk 250 yıl boyunca Buhari'yi okumayanların, ilk 500 yıl boyunca İhya'dan haberdar olmayanların, 1400 yıl boyunca da Risale-i Nur'u hiç bilmeyenlerin bulunuyor olması, dahası bunları hiç görmemiş oldukları halde ahirete intikal etmiş olmaları ne demek istediğim hakkında bir fikir verebilir. Yani demem o ki bunlar ümmetin olmazsa olmazları değildir. Yararlanan yararlansın ama kimse onları Kuran yerine koymaya kalkmasın ve bunlarsız olmaz demesin.

Meşhur bir hadiste geçen "Kuran'ı kendi görüşüne göre tefsir etmek" ifadesi, aslında "Kendi tefsirini Kuran yerine koymak" demektir. Bunu yapan cehennemdeki yerini hazırlamış olur. Hadiste "Kuran'ı tefsir etmek" değil, "Tefsirini Kuran yerine koymak" mahkum ediliyor. Bu ikisi arasındaki farkı iyi düşünün. Tabi hadis uydurma değilse…

***
Hadislere gelince…

Ben meşrep olarak kökten hadis inkarcısı bir tutum içinde değilim. 20 yıla varan yazı hayatım boyunca böyle bir tutum içine girdiğim görülmemiştir. Ancak hadis konusunda tıpkı Ebu Hanife gibi ince eleyip sık dokuyanlar meşrebinden olduğum söylenebilir. Yani öyle kolay kolay hadis kabul etmem. Bir sürü şartlardan geçmesi gerekir. Sırf Buhari'de, İhya'da, Risale-i Nur'da geçiyor diye bir hadisi öpüp başıma koyacak da değilim. Bunların da tenkit süzgecinden geçmesi gerekir.

Keza "Tek kaynak Kuran" diyenlerden de değilim. Hadisin Kuran gibi gelmemesi ve araya 14 asrın girmiş olmasından kaynaklanan sorunlar nedeniyle daha temkinliyim, hepsi bu. Bana göre değil hadis, milletler tarihi, dinler tarihi, sosyoloji, antropoloji, biyoloji, tabiat tarihi, coğrafya, eski mitolojiler vs. bile yeri geldiğinde kullanılmalıdır. Tabi hepsi süzgeçten geçirilerek.

Bu tutum, hadislerin kaynağı olan Hz. Peygambere karşı bir tavır değildir. Eğer onun sağlığında yaşasaydım, sabah kalktığımda gidip kapısını çalarak işin doğrusunu sorabilecek durumda olsaydım hiç sorun yoktu. Ne derse yapardım. Çünkü bana göre hadisler de ayetler gibi doğruluk ve dürüstlük abidesi (el-emin) olan yetim Muhammed'in (s.a.v) dilinden çıkmıştır. O söylemişse doğrudur.

Ancak mesele bu değil.

Mesele, onun ölümünden sonra yüksek karizmasından yararlanarak kendi fikirlerini onun adını kullanarak ümmete yutturmaya kalkışanların bulunmasıdır. Bunlara karşı önlem almak zorundayız. Dinimizi uydurma hadis bezirganlarının en küçük bir sarsıntıda yıkılıp gidecek hurafe çöplüğü üzerine kuramayız. Eleştirel akıl ve mantıktan koparsak ha babam uçarız.

Yukarıda adı geçen kitap müelliflerin bunu yaptığını söylemek istemiyorum. Fakat onlar da farkına varmadan, iyi niyetlerinin kurbanı olarak bu bezirganların oyununa gelmiş olabilirler. Aradan yol bularak kitaplarına girmiş olanlar bulunabilir. Eleştirel analize tabi tutulmaları onların da iyiliğinedir, hepimizin iyiliğinedir. Benim yazdığım kitaplar da aynı muameleye (eleştirel analiz) tabi tutulmalıdır. Aksi halde gelişme olmaz; müsademe-i efkardan barika-i hakikat doğmaz.

Bu, eleştirel akıldır; ümmetin kolektif ruhunun yanlış olanı kim olursa olsun, nerede geçiyorsa geçsin durdurması, ayıklamasıdır. Şu anki yaşayan nesiller olarak bize düşenin bu olduğunu düşünmekteyim.

Bu yapılmadığı taktirde bin sene önce uydurulmuş bir hadis nesilden nesile aktarılıp gelir de kimsenin ruhu duymaz. Çünkü eleştirel akıl olmadan, özeleştiri olmadan, geçmişe körü körüne bağlılık sürüp gidiyorsa, her "Gâle Resullulah (s.a.v)…" sözüne içimizin yağı eriyip uyuyorsak evin yolunu bulamayız. Zira ortalık uydurma hadis kaynıyor. Önlem almak, süzgeçten geçirmek, "Dur bakalım" demek, ince eleyip sık dokumak zorundayız.

Bu anlamda "Hz. Peygamber" ile ona ait "hadis" iddiasını aynı şey olarak görmemek gerekir. Her "hadis" iddiasını duyduğumuzda peygambere olan büyük saygımız ve sevgimiz nedeniyle içimizin yağı eriyip kendimizden geçemeyiz. Aksi halde tam da uydurmacıların beklentisi doğrultusunda hareket etmiş oluruz. Onlar zaten bunu bildikleri için kendi fikirlerini "Gale Seyyid-i Kainat ve Nebiy-i Muhterem Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)…" karizmasının arkasına sığınarak zerketmektedirler…

Oysa Hz. Peygamber işte o bildiğimiz Allah'ın Resülüdür. Hadis ise, sonradan onun tarafından söylendiği iddia edilen sözdür. Zaten hadis kelimesi sözlükte "Sonradan ortaya çıkan, icat edilen" demektir. Dolayısıyla onun tarafından söylendiğinin inandırıcı delillerle ispat edilmesi, kanıtlanması gerekir. Az önce geçtiği gibi, bir hadisin sırf meşhur bir kitapta geçiyor olması yeterli değildir. Bir sürü şarttan daha geçmesi gerekir. Bu tür şartlar sütten dilimiz yandığı için yoğurdu üfleyerek yemek istememizden kaynaklanmaktadır. Şu halde bu şartların geçmişte konması doğruydu, haklıydı, kesinlikle gerekliydi. Şu an daha da geliştirilmeli ve hatta zorlaştırılmalıdır.

***
Şimdi…

Şu an İslam dünyasında dokuzu (Kütüb-ü Tis'a) Sünni dünyanın, dördü de (el-Kafi) Şii dünyanın elinde olmak üzere 13 büyük hadis kitabı var. Bu kitaplarda yarı yarıya olmak üzere yaklaşık 30 bin civarında Hz. Peygambere ( ve Hz. Ali ve imamlara çünkü Şiiler onlardan gelene de hadis diyor) ait olduğu iddia edilen rivayet bulunuyor.

Bunların hepsini Hz. Peygamber söylemiş midir?

Bunları Hz. Peygamber'in gerçekten söylediğine ikna olmamız lazım. Öyle yağma yok.
Hz. Peygamber Kuran dışında hiçbir şey söylemeden, başka hiçbir söz dahi ağzından çıkmadan gitmiş değildir herhalde. Mutlaka çeşitli vesilelerle bir şeyler söylemiştir. Bu söyledikleri etrafındaki sahabeler tarafından duyulmuştur ve değişik yollardan aktarılmıştır. Duyan duymayana söylemiştir. Fakat zaman içinde bunların içine uydurmaları da karışmıştır. Buna önlem olsun diye cerh ve tadil çalışmaları olmuş, ayıklama faaliyetlerine girişilerek değişik dönemlerde mevzuat (uydurma hadisler) kitapları yazılmıştır.

Tarihten günümüze bunların en önemlileri arasında, örneğin İbnu'l-Cevzi'nin Kitabü'l-Mevzuat mine'l-Ehadisi'l-Merfuat'ı, Mecdüddin el-Firuzabadi'nin Hatimetü Sifri's-Saade'si, Celalüddin es-Suyuti'nin el-Leal-Masnua fi'l-Ehadisi'l-Mevzua'sı, İbnu Arrak el-Hicazi'nin Tenzihü'ş Şeriati'l-Merfüani'l-Ahbari'ş Şeriati'l-Mevzua'sı, Şemseddin-i Sehavi'nin Makasıd-ı Hasene'si, Ali b. Sultan el-Kari'nin el-Mevzuat'ı (Türkçe'ye çevrildi), Muhammed b. Ali eş-Şevkani'nin el-Fevaidü 'l Mecmua fi 'l-Ehadisi'l Mevzua'sı (Türkçe'ye çevrildi), Ebü'l-Hasenat Abdu'l-Hayy el-Leknevi'nin el-Asaru'l-Merfuda fi'l Abbari'l-Mevzua'sı ve Türkçe olan M. Yaşar Kandemir'in Mevzû Hadisler, Menşei, Tanıma Yolları ve Tenkidi ile M. Hayri Kırbaşoğlunu'nun Alternatif Hadis Metodolojisi'ni bir çırpıda sayabiliriz.

Bu kitaplarda binlerce hadisin tenkidi yapılır, uydurma olanları tanıma yolları gösterilerek ölçüler, kriterler konur ve her "Gale Resullulah (s.a.v)…" diye başlayan söze hadis denemeyeceği delilleriyle anlatılmaya çalışılır. Bunlar boşuna ortaya çıkmamıştır.

Bu tür kitaplarda çok önemli bazı kriterlerden bahsedilmiştir. Sadece bunlara bakmak bile bir ipucu verebilir. Liste uzayabilir ama bunlardan en önemlilerini birkaç madde halinde şöylece sıralayabiliriz;
1- Hadis, doğrudan doğruya Hz. Peygamber'in dilinden olmalıdır.
2- Hadis, Kuran'a aykırı olmamalıdır.
3- Hadis, aklın ve duyuların apaçık (bedihi) verilerine aykırı olmamalıdır.
4- Hadis, gelecekle ilgili yer, zaman, tarih, kişi, topluluk ismi vermemeli, bunları övgü veya yergi içermemelidir.
5- Hadis, itikatla ilgili olmamalıdır çünkü haber-i vahid itikatta delil olmaz. Bütün hadisler ilim ifade etmesi açısından haber-i vahittirler. Yani Kuran gibi geniş topluluklarca rivayet edilmezler. Her sahebe kendi duyduğunu tek kişi olarak Hz. Peygamberden aktarır. Bunun için ona haber-i vahit denir.
6- Hadis, daha çok bir evrensel ahlaki öğüt içeriyor olmalı veya yaşayan sünnetle gelen bir ibadetin nasıl yapılacağını gösteriyor olmalıdır. Güvenilir hadislerin büyük çoğunluğu da zaten böyledir.

Sadece bu altı kriter bile yukarıda anılan 13 kitaptaki yaklaşık 30 bin rivayete vurulduğunda en az yarısından fazlasının elendiğini görülür. Geriye, büyük çoğunluğu evrensel ahlaki öğütler ve ondan daha az bir kısmı da, şu an yaşanılan ve Kuran'da zaten yer alan namaz, oruç, hac, zekat, abdest gibi ibadetlerin nasıl yapılacağına dair örneklikler anlamına gelen rivayetler kalır ki asıl uyulması gereken hadisler de bunlardır.
***
Evrensel ahlaki öğütlerden maksat iyilik, güzellik, doğruluk, dürüstlük, erdem, mertlik, söz, namus, vefa, ana babaya saygı, çocuk sevgisi, kadınlara iyi davranma, yoksula yardım, mahrumu, mazlumu ve mağduru koruma, komşu hakkı vb. zaten her toplumda atasözleri, güzel sözler ve deyişler şeklinde beliren temel insanlık hasletleridir.
Asıl sahih hadisler bunlardır. Bu sözlerin bir benzerini bir Çin atasözü, bir Kızılderili şiiri veya bir Rus deyişi olarak da duymuş olabilirsiniz. Konfüçyüs'e, Buda'ya veya bir bilge kişiye ait söz olarak da işitmiş olabilirsiniz. Hepsi aynı kandilden konuşurlar. Bu anlamda milletlerin anonim ruhu olan atasözleri, saf dinlerin ruhu gibi yalan söylemez. Birbirine benzerler, hemen tanırsınız onları.

Demek ki (Şiilerin hadis anlayışı da dahil) genel olarak hadis dediğimiz sözler, sahihiyle zayıfıyla, mevzusuyla meşhuruyla, aslında, örneğin Çin anonim ruhunun Konfüçyüs'de billurlaşarak iyi, güzel ve doğru namına ne varsa ona atfetmesi gibi, İslam milletlerinin anonim ruhunun Hz. Muhammed'te billurlaşmış halidir.

İçinde o anonim ruhun arayışlarını, acılarını, özlemlerini, umutlarını ve aynı zamanda da acizlik ve zayıflıklarını bulursunuz. Sünni kitaplarda bir çok hadis tenkit edilirken "Aslında bu söz Hasan-ı Basri'ye aittir, Arapların şu şiirinden alınmadır, Sırrı Sakati'nin sözüdür…" vs. denilerek eleştirilmesi, Şii kitaplarda da Cefer-i Sadık'ın veya Muhammed Bakır'ın sözleri olarak da aktarılması bunu gösterir.

Yani, İslam milletlerinin, yeryüzünün tozuna toprağına bulanarak, olaylar içinde yoğurularak akıp gelen bilinçaltı, peygamberden gelen rivayet kandiline katılarak kendini onunla ifade etmiştir. Bu nedenle bir taraftan umudu, hasreti, arayışı, diğer taraftan da zaafiyeti, acizliği ve eksikliği bir arada barındırır. İyilik, güzellik, doğruluk, dürüstlük, adalet vs. ile ilgili sözler birincisine, İsa, deccal, mehdi, kadını aşağılama, erkek egemen söylemler vs. ikincisine örnektir.

Bu anlamıyla hadis külliyatı, şu an yıkılmış bir uygarlığın, bir zamanlar parlak başarılar elde etmiş bir yaşanmışlığın kayıtlara yansımış söz deposudur. Şu an üzerine sünger çekilmesi değil, süzgeçten geçirilmesi, yeniden ele alınması, yukarıdaki gibi kriterler oluşturularak ayıklanması, buradan diğer milletlerin anonim ruhuyla mukayese edilmesi, böylece de insanlık terazisinde tartılması gerekir. Toptan bir kenara atılamayacağı gibi toptan kabul de edilemezler.
***
Uygulamalı bir örnekle ne demek istediğimi açayım;
Önce yukarıdaki onüç meşhur kitaptan oluşan hadis "deposuna" bakıyoruz. İçlerinden az önceki altı kritere uyanlardan bir demet seçip çıkarıyoruz, örneğin;
"Sizin en hayırlınız ahlakı en güzel olanınızdır." (Tırmizi, Muslim)
"İyilik güzel huydur. Günah vicdanını rahatsız eden, içinde sakladığın ve insanların duymasından hoşlanmadığın şeydir." (Muslim, Tırmizi).
"Ya Ebu Zer! Ne tedbir gibi akıl, ne haramdan kaçınmak gibi vera, ne de güzel ahlak gibi müruvvet bulunur." (Nesei)
"Allahım! ayrılık ve bozgunculuktan, ikiyüzlülük ve kötü ahlaktan sana sığınırım." (Ebu Davud, Nesei)
"Üç kimse var ki cennete giremeyecektir: zina eden ihtiyar, yalancı hükümdar ve kibirli fakir." (Muslim, Nesei).
"Kibirli ve kendinde olmayan şeylerle öğünen kimse cennete giremez." (Ebu Davud)
"Bir adam "Ya Resulallah, insanların en erdemlisi (hayırlısı) kimdir?" diye sordu. "Çok yaşayıp ameli güzel olandır" buyurdu. "Peki, İnsanların en kötüsü kimdir?" diye sordu, "Çok yaşayıp ameli kötü olandır" buyurdu. (Tırmizi).
"Bir adam "Ya Resulallah, ben Allah yolunda savaşmak istiyorum" dedi. "Annen sağ mıdır?" diye sordu. Evet deyince "Ayağına sarıl, cennet oradadır" buyurdu. (Tabarani)
"Asıl zenginlik mal çokluğu değil gönül zenginliğidir." (Buhari, Müslim, Tirmizi).
"Hz. Peygamber bir gün "Pehlivan kimdir, bilir misiniz?" diye sordu. "Güreşte yenilmeyendir" dedik. "Hayır dedi, asıl pehlivan öfkesini yenendir." (Müslim, Ebu Davud).
"Müslümanların en faziletlisi kimdir? diye sorulunca "Elinden ve dilinden Müslümanların emin olduğu kimsedir" buyurdular." (Tirmizi)
"Kendin için istediğini mümin kardeşin için de istemedikçe kamil mümin olamazsın." (Buhari)
"Birbinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız, iman etmedikçe de cennete giremezsiniz" (Buhari, Müslim).
"Resulullah bir yere seriyye gönderdi. Seriyye geri döndüğünde onlara şöyle buyurdu. "Afferin küçük cihadı yerine getirip de büyük cihadı baki kalanlara." Denildi ki, "Ya Resulullah! Büyük cihad da neyin nesi! Hazret "nefs ile cihad" buyurdu." (el-Kafi).
***
Şimdi, "iç kriterlerden" geçen bu rivayetleri "dış kriterlere" yani diğer milletlerin anonim ruhu olan atasözleri ve deyişleriyle karşılaştırıyor, insanlık terazisinde tartıyoruz;
"Her şey bir güzelliğe sahiptir fakat bunu herkes görmez. (Konfüçyüs)
"Bir adamdan şüpheleniyorsan onu işe alma, işe alıyorsan ondan şüphelenme" (Çin atasözü)
"Kalbinde yeşil bir dal bulundurursan şakıyan kuşlar gelir. (Çin atasözü)
"Eşek olursan semer vuran çok olur" (Türk atasözü)
"Yiğit harpte, dost dertte, olgun adam öfkelenince belli olur." (Arap atasözü)
"Dünyada üç şey gizlenmez: Duman, aşk, parasızlık." (Arap ötasözü)
"Kadehin içinde, denizde boğulanlardan çok daha fazla insan boğulmuştur. (Alman atasözü)
"Parlayan herşey altın değildir." (Alman atasözü)
"Güzellik, bakan kimsenin gözündedir." (Fransız atasözü)
"Kurt dumanlı havayı sever." (Fransız atasözü)
"Başkasından üstün olmamız önemli değildir. Asıl önemli olan şey, dünkü halimizden üstün olmamızdır." (Hind atasözü)
"Don Kişot olmak için yola çıkan pek çok insan evine Sanco Panco olarak döndü." (İspanyol atasözü)
"Eline, diline, beline sahip ol" (Mani)
"Doğru davranmak için şu beş şeyi yapma; yalan, zina, adam öldürmek, hırsızlık, içki içmek" (Konfüçyüs).
"Sevmek keman çalmak gibidir, bilmeyen kötü sesler çıkarır." (Bolivya atasözü)
"Az kork, çok umut et; az ye, çok çiğne; az homurdan, çok nefes al; az konuş, çok anlat; az nefret et, çok sev ve en güzel şeyler seninle olsun" (İskandinav atasözü)
***
Daha bunlar gibi onlarca, yüzlerce örnek zikredilebilir.
Burada yapılmak istenen şudur: Artık eski hadis alimlerinin kitaplarını yazarken kullandığı hasen, merfu, muttasıl, munkatı vs. kriterlerinin bizim için bir anlamı kalmamıştır. Onlar bir şekilde bunları oluşturarak kitaplarını yazmışlardır. Ve bu kitaplar şu an bizim elimizdedir. Bizim de şimdi bu kitaplarda geçen sözleri birer "depo" olarak görüp süzgeçten geçirmemiz gerekir. Sonra onları oluştuğu tarihsel coğrafya ve iklimden çıkarıp insanlık alemi ile test etmemiz lazım. Onlarınkini bizimki ile bizimkini onlarınki ile karşılaştırmamız lazım. Bu bize çok şey öğretecektir. İnsanlığın ortak bir aklının, akıp gelen ortak bir vicdanının olduğunu göreceğiz. Kuran'ın "ma'ruf" (tanınıp bilinen) dediği tam da bu değilse nedir?

Artık bizim için sahih hadis demek, insanlığa söyleyebilecek hale gelmiş sözümüz demektir. Çünkü çok badirelerden geçmiş, iç savaşlardan çıkmış, cerh ve tadillere uğramış, tenkit edilip süzgeçten geçirilmiş ve bu günlere gelmişlerdir. Şimdi biz artık o tür cerh ve tadillerle uğraşamayız, biz o nesil değiliz. Bizim artık bunlar içinden insanlığa sunmalar yapmamız lazım. Eğer rivayet ettiğiniz söz bir Çinli için, Bir Meksikalı için, bir Rus için bir anlam ifade etmiyorsa, sizin kendi tarihsel coğrafyanızda, oranın şartlarında kalmış demektir. Oradan dışarı çıkınca da bir anlamı yok demektir. Artık onu rivayet edip durmanın ne anlamı var? Elimizdeki "hadis deposundan" öyle sözler seçmeliyiz ki bir Çinli veya Meksikalı bunu duyduğunda "Ne güzel söylenmiş, buna benzer bir söz de bizim atasözlerinde var" diyebilmeli. Yukarıdaki hadis örnekleri bir fikir vermiş olmalıdır.
İşte günümüzün sahih hadisleri bunlardır.

Sahih hadis bu anlamda insanlığın aklına, vicdanına, fıtratına, sağduyusuna hitap eden sözdür. İnsanlığın ortak akıl ve vicdanının, Mekkeli bir öksüzün aklında ve vicdanında dile gelişidir. İnsanlığın anonim ruhunun evrensel bir peygamber olması sebebiyle Hz. Muhammed lisanından ifade edilişidir. Bunu herkes kendi lisanına rahatlıkla tercüme edebilir çünkü onlarda da buna benzer sözler vardır. Edemiyorsa, diğer milletlerin fıtrat ve vicdanında bir karşılığı yoksa bilin ki onu Hz. Muhammed söylememiştir.

Örneğin "Hz. Peygamber mübarek idrarını maşrapayla yatağının altın koymuştu. Ümmü Habibe'nin hizmetçisi Bürke adındaki kadın onu içti. Hz. Peygamber "Bu senin sağlığına iyi gelecektir" dedi ve o kadın bir daha hastalanmadı" (Darakutni ve Tabarani'den naklen Suyuti'nin el-Hasaisu'l-Kübra'sında geçer. c. 1, shf. 193) rivayetini duyan insanlık fıtrat ve vicdanı derhal onu dışına atar, kabul etmez çünkü uydurmadır, böyle bir şey asla olmamıştır.

Öte yandan peygamberin akla ve vicdana hitabeden apaçık sözlerine karşı çıkanlar da tabiki olmuştur. Bunlara yakından bakın, vicdanlarıyla baş başa kaldıklarında onu tasdik etmekten geri duramadıklarını görüsünüz. Ama toplumda üslendikleri rol, menfaat ve çıkarları inkar etmelerini gerektirdiği için körü körüne güneşi balçıkla sıvamaya kalkarlar. Ebu Cehil'in bir gün yalnız kaldığında "Bak Muhammed, söylediklerin güzel şeyler ama biz bu putları terk edersek Kureyş aç kalır" sözü buna en çarpıcı örnektir.
***
Benim kanaatim odur ki herhangi bir peygamber -örnek olsun diye söylüyorum- "Annelerinizle evlenebilirsiniz" deseydi, peygamber olduğuna bakılmaz derhal reddedilirdi. Çünkü insanlık vicdan ve fıtratı öyle sağlam bir dayanaktır ki peygamberleri bile test eder. Peygamberler onun dile gelen soylu sesi (lisan-ı sıdk) oldukları için söyledikleri sonra çağlarda bile olsa özgür vicdanlarda makes bulmuştur…

recepihsan@yahoo.com

Bu makale 2935

Yukarı dön Göster skavalci's Profil Diğer Mesajlarını Ara: skavalci
 
Müceddid
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 27 mart 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 51
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Müceddid

Alperen inat yapıp anlamamak için çırpınma ben sana dinin üstün  olması farklıdır üstün kılınması farklıdır diyorum sen kalkıp bana dinin üstün olduğunu ispatlayacak yazı asıyorsun...

Birader bak şimdi bir olgu olarak islam üstündür ama bir olgu olarak  ama üstün kılınmamış sizin mantığınıza  göre anlamak istemiyorsun daha doğrusu demagojiye kaçıyorsun..

Üstünlük başkadır üstün olmak başkadır üstün kılınmak başkadır..Allahın dini üstündür ama sizin zihniyetinize göre bu gün üstün kılınmamış şirket dini üstün kılınmış o halde ayet geçersizdir Allah da haşa aciz kılınmıştır..Davanız budur neyin reddini yapıyorsun sorun bende mi sizde mi ?

Bu kadar da kıvırmayalım artık ..!Allah ben bu dini seçtim üstün kılacağım , kıldım diyor haşa vaadinden mi dönmüş yoksa yerine mi getirmemiş getirmiyor..!

Din ve Diyanet kavramına ayrımına girdim mi ben ??? Farklı pencereler açarak konuyu kapatmaya çalışma birader daha önce dedim tek cevap

Evet mi Hayır mı ?üstün kılınmış mı kılınmamış mı ? (üstün mü değil mi demiyorum birader saptırma )

 

Mucize bahsi ayette kullanılan şakka kelimesi farklı manalara işaret eder..Bizim en genel kabulumuz  ikiye yarılmaktır..Bu konuda hadis rivayetleri kutubu sitte de geçer bu  arif olana delildir size gelince (bir tek rivayet değil farklı sahabilerden rivayetler vardır hepsini uydurma olması mantığa aykırıdır ) şakka nın geçtiği bir başka yerde abese süresidir 25-29. ayetlerde geçen sonra yeri yardıkça yardık  kısmında da şakka kelimesi vardır ''Summe şakaknel'arda şakkan'' burada mana farklıdır herneyse ayeti destleyen hadislerin olduğundan bahsetmiştik..

Neyse kamer süresinde bir mucize görseler yalanlar bahsinin gelmesi onun mucize olduğuna delildir mucize değildir öyle bir şey yok diyorsan bu kuranının ayetini inkar ikincisi de kurana hata atfetmişlik olur madem böyle bir mucize yok ayet neden böyle  ?

mekke dışındaki kervan sahiplerinin de bu olayı gördüklerini ve bu olaya büyü diyen  muşriklerin bunlara durumu sorunca evet yarıldıığını gördük dedikleri

Bu halde bunun büyüsü herkesi etkilemiş deyip bıraktıkları tarihçilerin kayıtlarına düşülmüş..

Bir konuyu inkar etmek için o konunun zayıflığı gözöünüde olmalı bu haber çok muthiş derecede tevatur ile gelmiş ayetle de sabitleştirilebiliyor (aslında sabit siz anlamıyorsunuz)  sizin bu kanaatle muşriklerden daha aşağıda olmanız lazımdır onlar büyü diyordu siz uydurma diyorsunuz..!

Hamidullahın iletisini aktarıyorum :

 Başka bir gün, Mekke’nin ayak takımından bazı kimseler kendisinden, eğer gerçekten Allah’ın elçisi ise, gökyüzündeki Ay’ı yarmasını istediler. Muhammed (AS) o sırada dolunay evresinde bulunan Ay’a işaret etti ve o da hemen ikiye yarıldı. İki parça, herkesin gözü önünde birbirinden uzaklaştı, bir süre sonra da tekrar birleşti. “Ay’ın yarılması” mucizesi konusunda, Ay yuvarlağının uydu aracılığıyla çok yakın mesafeden çekilmiş fotoğraflarında, Ay’ın yüzeyinde yukarıdan aşağıya doğru ve ayın tam ortasında uzun bir çatlak izi görüldüğünü hatırlatmakta yarar vardır. Bu çatlak yaklaşık bir mil (binaltıyüz metre) genişliğindedir ve Amerikalılar buna “Radley Rille” adını vermişlerdir. Apollo-15 ekibi tarafından bu çatlak hakkında yapılmış olan derin araştırma sonuçları, The Guardian gazetesinin yol açtığı endişe yüzünden, muhtemelen kamuoyuna açıklanmayacaktır. Gazetede yer alan haber-yorumda, Müslümanların daha şimdiden bu fotoğrafa dayanarak, bunun İslam Peygamberine atfedilen “Ayın yarılması” mucizesinin gerçekliğine dair bir kanıt olduğunu ispata çalışmalarından duyulan kaygı dile getiriliyordu. Acaba bir gün gelecek Müslüman astronotlar, bilimsel araştırmaları yeniden başlatacak ve bu çatlağın asıl nedenine ışık tutacak, böylece bu çatlağın “Ayın yarılması” mucizesinin meydana geldiği çizginin bir parçası olarak görülüp görülmeyeceğini söyleyecekler midir? (Prof. Dr.Muhammed Hamidullah İslam Peygamberi,Mirac ve Mucizeler başlığı)

Bir ikincisi zafer dergisi insanları kandırmış tamam Hamidullah ta kandırmış birader bunu ilk söyleyenler bunlar değil ki ?

Siz anlamak istemiyorsunuz inanmiyorsunuz sonra da sözüm ona hanif musluman hanifin ismi var muslumanın da ismi ama içleri boş şahsi fikrim asla da hakaret babında demiyorum..!

 

Yukarı dön Göster Müceddid's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Müceddid
 
Müceddid
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 27 mart 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 51
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Müceddid

Saffat süresinin manasına gelelim birader

Bak canım olmayan bir şey için büyü denmez olan şeyler için büyü denir inkar edilir..Ölümden sonra dirilme olayına kafirler neye dayanarak büyü diyecekler bu bir lafsa ona ancak yalandır uyduruyorsun diyebilirler yok sen büyüdür demişelr diyorsun bu iddia akıldan uzaktır..Bir oluşum olmadan  onu inkar etmek başkadır olabilicek bir şeyi vasıflandırmak başkadır..

 

Mucize görürler büyü derler..Öldükten sonra mı dirileceğiz derler gülerler alay ederler büyü demezler diyemezler bu çok saçma bir iddia çünkü olmamış bir şeye büyü denmez veyahut inkar edilmez açık mı ?

Saptırıyorsun birader her zaman ki gibi..

Şöyle bir ortam düşün bir yanda muşrikler bir yanda peygamber..Peygamber diyor ki öldükten sonra dirileceksiniz muşriklerde ona cevap olarak yok bu büyüdür mi diyecekler ? Olmamış görürlmemiş ve o durum için sadece kelimelerden oluşan lafa mı büyü diyecekler ?

Soruyorum bu duruma büyü mü denir yoksa yalanlanır mı ? İnkar mı edilir ? Olmamış bir olaya büyü denmez reddediyoruz uyduruyorsunuz..

 

Yukarı dön Göster Müceddid's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Müceddid
 
Müceddid
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 27 mart 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 51
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Müceddid

Hak gelenek Bak canım kardeşim Sünnetler kurandaki abdest tarifini inkar etmiyor ki ya da değiştirmiyor ki şöyle örnek vereyim

Abdestin farzları bir askerin silahları ise sünnetleri dürbünüdür parkesidir bilmem neyidir..Asker aksesuarlar olmadan da askerdir ama tam donanımlı asker değildir lakin  asker vasfına sahiptir..Abdest de böyle birader  istinşak ve mazmaza veyahut bir başka sünnet abdestin ana rükünlerini düşürmüyor aksine onları güzelleştiriyor işlevlik kazandırıyor..

Yukarı dön Göster Müceddid's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Müceddid
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Müceddid Yazdı:

Alperen inat yapıp anlamamak için çırpınma ben sana dinin üstün olması farklıdır üstün kılınması farklıdır diyorum sen kalkıp bana dinin üstün olduğunu ispatlayacak yazı asıyorsun...

Üstünlük başkadır üstün olmak başkadır üstün kılınmak başkadır..Allahın dini üstündür ama sizin zihniyetinize göre bu gün üstün kılınmamış şirket dini üstün kılınmış o halde ayet geçersizdir Allah da haşa aciz kılınmıştır..Davanız budur neyin reddini yapıyorsun sorun bende mi sizde mi ?

Evet mi Hayır mı ? üstün kılınmış mı kılınmamış mı ? (üstün mü değil mi demiyorum birader saptırma )

 

Selam Müceddid

Dinin üstün olması ile dinin üstün kılınması aynı şeydir. Çünkü dinden bahsediyoruz, dindarlıktan veya dindarlardan değil. İslam Dini diğer tüm dinlerden üstündür. Çünkü temizdir.

Dindarların (genel olarak) dünkü ve bugünkü pejmurde halleriyle dinin üstün olması arasında uzaktan yakından alaka yok.

Mantığın sakat. Diyelim ki Sünnilik Hakk. Sünnilik Hakk olduğundan dolayı da Yüce Allah’ın Fetih Suresi 28. ayetteki buyruğu (O, resulünü hidayet ve hak dinle gönderdi ki, o dini tüm dinlere üstün kılsın. Tanık olarak Allah yeter) doğrulanmış olmaktadır.

İyi de bugün sadece Sünnilik yok. Şia ve diğer birçok ekol mevcut. Demek ki Allah Sünniliği yani (sana göre) Dini üstün kılamamış Müslüman dünyada bile.

İyi de bugün Sünniler Müslümanların karanlık, geri ve barbar yüzü yerküremizde. Müslümanlık karalanıyorsa, ilkel milletlerin dini olarak kabul görüyorsa bugün, sorumlusu hanifler değil Sünniler. Demek ki Sünniliğin varlığı ve ağırlığı Yüce Allah’ın buyruğunu doğrulamaya yetmiyor senin zihniyetine göre.

Bugün Sünniler Sünni değil. Dejenere olmuş durumdalar. Örneğin Kütüb-ü Sitte hadislerine şüpheyle bakmak sünniliğe yakışmaz. Hadislerin de dereceleri vardır ama çöpe atılacak hadis onlarda yoktur. Misalen Buhari’deki hadisler adı üzerinde sahihtir. Onlardaki bir tek hadisi inkar kişiyi kafir yapardı eskiden. Ama şimdi böyle mi? Kalkmış Diyanet bu kitaplardaki bazı hadisleri çöpe atıyor. Kalkmış bazı Sünni gruplar atalarının şüphe duymadığı hadisleri ve fetvaları bugün sorgulamaya çalışıyor. Örneğin Sünnilikte recm (taşlayarak öldürme) haktır. Keçi gelmiş ve recm ayetini yemiştir. Bu yüzden Kur’an eksiktir. Hadis var çünkü. Hem de sahih. Bugün hangi Sünni bu görüşü savunabilmektedir? Sünnilik bugün dejenere olmuş bir Müslümanlık çeşididir. Kökenine inmeye gerek yok. Demek ki Yüce Allah dinini yani Sünniliği(!) dejenasyondan koruyamamıştır ve buyruğu da havada kalmıştır.

İlgili Konu: Sünni Geçinenler Ne Kadar Sünni?

Bugün Sünniler ve tüm müslümanlar dünyada hiçbir ağırlığa sahip değiller. Etki ve yetkileri sıfırın altında. Dinleri yanlış algılanmakta, dindarlıkları barbarlık ve yobazlıkla eş tutulmakta. Kendileri tokatlanmakta, yerlatı ve yerüstü kaynakları yağmalanmakta. Demek ki İslam dini üstün kılınamadı sana göre.

Sünnilik kime ve neye, ne kadar üstün ki Fetih 29'u doğrulamış olsun???

Örnekler bol, uzatmak istemiyorum. Aynı yerde dönüp durduğumuzdan okurların da sıkıldığını biliyorum. Bu yüzden bu mevzuda son kez yazıyorum.

Ayın 1400 sene önce boydan boya yarılmış olduğuna dair sunacağın bilimsel verileri acilen bekliyorum. Öyle “var işte, bak Guardian’a, Time'a, sor Nasa’ya” falan diyerek kesip atmakla olmuyor bu işler. Günün Müslümanlarını böyle basit mavallarla uyutamazsınız.

Bak linki yeniden veriyorum. Evir çevir, incele Ayı. Bak bakalım var mı yarık falan.

“Var, olmuştur” diyorsan delil sunacaksın arkadaş.  Sunamayacaksın, çünkü yok…



__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
Müceddid
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 27 mart 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 51
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Müceddid

Bismillahirrahmanirrahim..

Dinin üstün olması ile üstün kılınması farklı şeylerdir..Bana aynı şeyleri tekrarlatıp durma birader kabullenmemek isteyebilirsin bari inkar etme..

Bunu nasıl örnekleyebilirim ki bak birader biz bir şeyin üstün olduğunu söylerken onda olan bir özelliği ifşa ederiz..Yani şöyle ki bilgisayar mukemmel bir alettir diyoruz misal bunun mukemmeliği ayrıdır herkes tarafından mukemmel kabul edilmesi ayrıdır..Veyahut biz deriz ki osmanlı avrupadan üstündü evet kuvvet olarak denge olarak üstündür..Bunu biliyoruz ama üstün kılınması ile üstün olması aynı şey değil ki

Her üstün şey üstün kılınamaz kılınmıyor kılınamıyor böyle bir uçurum var arada o halde senin iddian batıldır..

Birader reddettiğin mantığı iyi düşün  demagoji yapma Üstün olmak ve üstün kılınmak farklıdır

Biri bir vasıftır

diğeri ise vasfın pratiğe işlemiş halidir..O halde ikisi aynı şey değildir olamaz

Ben sadece sünni oluşum için söylemiyorum birader..Bu gün ehli kitap veyahut dünya üzerindeki  herhangi bir adam bir topluluk bir zümre  islam'dan  haber alırsa bu haniflikten değildir..Sizin hanif muslumanız iddianız ancak internette sınırlıdır..Masa başının hanifleri çıkın da üstün olan dini üstün kılın görelim sizi biz de diyelim bizim inancımız batıldır asıl inanç onlarındır diyelim size katılalım bir çatı da birleşir o da kelimeyi tevhçıkında görelim hodri meydan..

Sünni şii bilmem kim şu fırka bu fırka bunlar kelimeyi tevhide sığınmışlar..Bunların kelimeyi tevhid etmesi onları sadece islam kubbesi altına sokar ama İslam yapmaz..!

İslamla bütünleşmek başkadır islam bayrağı altına girmek başkadır..Ehli sünnet dinin yaşanabilecek en güzel sistemi tedarik etmeye çalışmıştır çalışıyor..

Ama fitneci guruh kendi ahmaklığıyla hareket etmeye devam ediyor..Harici fırkaları en erken örnekleri..

Bir grup düşün Hz.Ali ye kafir diyor onu kafir sayıyor neye dayanıyor ?

Güya ayetlere kurana.. masal sadece taassup ve ahmaklık..

Zahiriler kuranı sadece zahiren manalandırıyorlar  ne tevil var nede ilim kuran da ne yazıyorsa o at diyorsa at kes diyorsa kes..

Vehhabiler Allahı haşa cisme sığdırıyorlar..Göklerde oturduğuna inaniyorlar namaz polisleri tutup  namazı cemaatle kılmayanı tespit edip dövüyorlar vs. vs

Bunlar bu saçma sapan şeyleri neye dayanarak yaptılar güya kurana dayaniyorlar halbuki  yok böyle birşey kendi işlerine geldiği gibi ayetleri kullanıyorlar Ali imran süresindeki tehdit ne güzel tehdittir..!

Anlamaya çalışmadılar ayetleri ve hadiseri kendilerince manalandırdılar (tıpkı sizin gibi) sonra ne oldu İslam'ın adı çıktı kötüye neden ?

Bu adamlar müslüman güya hayır Bu adamlar sadece kelimeyi tevhidin nimetine sarılmışlar ..Hadiste efendimiz diyor benim ummetim benden sonra putlara tapmayacak lakin fırkalara bölünecekler..Amenna ve sadakna  görüyoruz ve daha büyük bir itimatla diyoruz ki hadis haktır gerçekleşmiş..

Daha ne kadar böyle gidecek zannediyorsun ? Herkesin hanif olacağı felan gibi bir utopyanız mı var ?

En sonda sende öleceksin alperen musalla taşına koyacaklar biri çıkacak diyecek ki ''Erkişi niyetine''

Sonra tekbir sonra namaz..

Halbuki siz cenaze namazını bilmiyorsunuz..O Hanif dininiz bunu açıklamaktan acizdir .Ne olacak alperen seni de gömeceğiz melekler gelip soracak Rabbin kim ''Allah '' Peygamberin kim  ? Hz. Muhammed  diyebilecekmisin acaba hiç düşündün mü ? Mucizesini inkar ettiğin sadece bir görev adamı olarak gördüğün zatı sorduklarında ne diyeceksin ?

Hep dersiniz ehli sünnet şunu anlatmaktan aciz bunu anlatmaktan aciz..Siz kendinize bakın  kanın abdestsi bozup bozmayacağını hadisler olmadan bilemezsin..Maide 6'ya dayanarak bozmaz dersin çünkü ayette kanla ilgili bişey yok..

Bir yerin kanayınca ne yapıyorsun peki alperen ? Abdest devam mı ? Şayet tazeliyorsan  inkar ediyor bile olsan sünnete uymuş olacaksın tazelemiyorsan abdestin yok namazında yok zaten namazınız da nasıl oluyor anlamadım ki halbuki yemek tarifi gibi olan namaz tarifinizi okudum

Bana rekat kavramını hala açıklamadın birader siz o kıldığınız üç vakit namaz da rekat kavramını uyguluyormusunuz

Uygulamıyorsanız neden uyguluyorsanız neden ?

Yellenme gibi bir basit durumu bile anlatmaktan acizsiniz demeki bana ayakyolu ile ilgili herşey abdesti bozar yellenme için insan tuvalete gitmiyor..

Envai çeşit incelik ve teferruat bunlar hep sünnet le gelmiş şeylerdir..Ha mezhep tanımıyorsun aç hadislere bak hadis kabul etmiyorsun aç kurana bak kurana da taraflı bakma inanarak bak inanarak..!

Neyse bahusus mucize meselesi

 

http://volcano.und.edu/vwdocs/planet_volcano/lunar/sin_rille s/hadl_orbit.html

http://www.universetoday.com/am/uploads/esamed.jpg

Al bu linkleri incele .Delilse delil

Alperen demiş :

Bugün Sünniler ve tüm müslümanlar dünyada hiçbir ağırlığa sahip değiller. Etki ve yetkileri sıfırın altında. Dinleri yanlış algılanmakta, dindarlıkları barbarlık ve yobazlıkla eş tutulmakta. Kendileri tokatlanmakta, yerlatı ve yerüstü kaynakları yağmalanmakta. Demek ki İslam dini üstün kılınamadı sana göre

Bak canım kardeşim dinin yanlış anlaşılması ehli kitabın kuruntusu dur..

Siz bilmiyorsunuz gidin açın ilk misyoner ahmakların benim efendime peygamberime yazdıklarını gidin açın İslam Tarihi İletişim yayınları mukaddimesi ne yazıyor..

Elin gavuru peygamberi haşa haşa bir sahtekar bir şehvet düşkünü olarak tanımlıyor gidin bakın İslam Ansiklopedisi Bril Akademisi Leiden İslam hakkında ne diyor ashabı islamı nasıl kötülüyorlar gidin bakın..

İnsanlar cehalete saplanmışlarsa bu islamın suçu değildir..Bu onların suçudur ve Maddi durum asla bir dinin göstergesi  sayılamaz

Din ahiret içindir dünyayı ahiret için kullanmaya yöneliktir Lakin gavur dünyayı sadece dünya için kullanıyor bu yüzden üstündür..

Hani klasik bir dayatma vardır Ortaçağda islam üstündü müslümanlar böyleydi şöyleydi ya şimdi ?

Şimdi durum tersine dönmüşse suçu insanlardır..Bundan dolayı İslamın üstünlüğüne ve Üstün kılınmasına laf edilemez..

Allah vadettiği gibi İslamı diğer dinlerden üstün kılmıştır lakin insan bu yükü kaldıramamış

Sen başkalarının kafaları ile bakarsan kendi dinine tabi hata edersin..Allahı bilmeyen adam tabi ki Allahı bileni ezecek

Bunlar konuyu genişleten mevzular biz kendi mevzumuza yönelelim..

Mucize bahsi madem her peygamber eşit (ayette sabit ) madem peygamberler seçkin kullar o halde mucizeler haktır aklen olması gerektir..

Bir Padişah düşün bir ülkeye bir elçi gönderecek o ülke için  elçiliği en iyi şekilde yapacak bir elçi seçiyor ona bir ferman veriyor ona bir tılsım veriyor diyor ki git benim şanlı adımla şu ülkeye şunları hidayete çağır..

Sana ve sana tabii olanlara bu tılsımı verdim..Sen zor durumda kalınca bana haber ver ben sana ordu da gönderirim tılsım da ?

İşte ey inkara sapan adam  o padişah allahtır o elçi peygamberdir o ferman kurandır o tılsım da nubuvvet tir ki mucizeleri de ilmi de hidayeti de ihtiva ediyor o ordular meleklerdir duadır Rabbin emridir  yaveri ekremi ne zaman istiyor o  da o zaman onları gönderiyor elçisini tasdik ediyor ettiriyor..

Nasıl ki Peygamber en yüce ahlak üzerinedir Alemlere rahmettir o halde tabi ki Cenabı Hakk Resulune lutufta bulunacak onu üstün kılacak..

 

 Bir İhtar: Bir camide namaz kılarken -70-75 yaşlarında yaşlıca bir amcanın namaz kılışını izliyordum çok zor eğiliyor büküle büküle ama öyle bir huşu içinde namaz kılıyordu ki hayran olmamak mumkun değil.

Şayet sizin iddianız gibi bu adamın namazı yanlışsa size uymuyorsa bu adamda bu durumda Rabbine ibadet etiğini zannediyorsa bu da ibadet değilse O Yaratıcı hem zalimdir hem eğlenceye meyilldir adil değildir o yaratıcı benim Rabbim olamaz benim Rabbim Vedudtur kulunu sever gözetir ibadetlerini en güzel şekilde yapmak isteyen kuluna yardım eder onu sever..

 

Benim Rabbimin şanı ne yücedir..!

 

Yukarı dön Göster Müceddid's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Müceddid
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Halbuki siz cenaze namazını bilmiyorsunuz..O Hanif dininiz bunu açıklamaktan acizdir .Ne olacak alperen seni de gömeceğiz melekler gelip soracak Rabbin kim ''Allah '' Peygamberin kim  ? Hz. Muhammed  diyebilecekmisin acaba hiç düşündün mü ? Mucizesini inkar ettiğin sadece bir görev adamı olarak gördüğün zatı sorduklarında ne diyeceksin

Naci Çelik yazdı

Vay müşrik vay.Ben,sahadet ederim ki,Hz.Muhammed"de dahil tüm peygamberler,sadece Allah"ın seçip,belli görevlerle görevlendirdiği insanlardır.Allah"ın mülkünde,Allah"ın hükmünde hiç bir ortaklıkları yoktur.

Yarabbı,ataları tarafından şartlandırılmış(cinnetlenmiş) birisinin bu sayfalara yazdığı yazılardan dolayı bizi bağışla, bizi sorumlu tutma. 

 

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

http://volcano.und.edu/vwdocs/planet_volcano/lunar/sin_rille s/hadl_orbit.html

http://www.universetoday.com/am/uploads/esamed.jpg

Al bu linkleri incele . Delilse delil

Selam Müceddid

Delilse delilmiş:))  Zafer Dergisinin komik ve ucuz yalanı ısıtılıp bir daha servis ediliyor ve "işte delil" deniliyor.

Verdiğin bu linkler ayın bir zamanlar boydan boya yarıldığını mı delillendiriyor? Ya şaka yapıyorsun yada kendinle dalga geçiyorsun.  

İşte siz bu zihin seviyenizle Müslümanları küçük düşürüyorsunuz. Adamlar ne kadar dalga geçseler haklılar, sayenizde… Bunu seni incitmek yada tartışmayı alevlendirmek için söylemiyorum, bu bir realite.

Bilimi dinsel masallara malzeme etmenin de bir namusu vardır yahu !!!

http://www.hanifdostlar.com/forum_posts.asp?TID=2726&PN= 1&TPN=8

XXXXXXXXXXXX

Abdest konusunda yazacaklarımı yazdım. Aynı şeyleri sorup duruyorsun. Kan akmasıyla abdestin bozulacağını Yüce Allah söylemiyor. “Söylemiyorsa eksiktir kalanları da Peygamber eklemiştir” diyorsan bu peygambere bir iftiradır ancak.  "Kan akınca abdest bozulur" diyenler miktarda anlaşamıyor nedense. En basit mevzuda bile ihtilaf üzerine ihtilaf. Şafii bir imamın kolu az biraz kanıyor, sadece hanefinin namazı bozuluyor.

“Yellenmek abdesti bozar mı?” diye sorup duruyorsun. Akıl sahiplerine lafın tamamını söylemeye gerek yok. Ayette  ayak yolundan yani tuvaletten bahsediliyor. Orada yapılan her ne ise abdesti onlar bozuyor. Senin onları tuvalet dışında da yapman bir şeyi değiştirmiyor. Bu kadarı yeterli anlamak için. Yüce Allah kibarca söylüyor. Katı, sıvı, gaz diyerek veya başka şekilde söyleyerek seviyeyi düşürmüyor. Sen de düşürme lütfen.

XXXXXXXXXX

Namaz ve rekatlar (ve sayısının farzlaştırılması) konusunda forumda bir çok yazı mevcut. Ekleyeceğim herhangi bir şey şimdilik yok.

Cenaze namazı namaz değil duadır (Tevbe 84). Dini bir ritüeldir. Güzel ve gerekli bir “yaşayan gelenek” olduğunu düşünüyorum ve sakıncalı da görmüyorum.


Not: Konuları ilgili başlıklar altında müzakere edersek daha yerinde ve güzel olur.




__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 

<< Önceki Sayfa 26 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats