HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an'da İnanç Konuları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an'da İnanç Konuları
Konu Konu: Şahit olanda şahit, şahit olmayanda! Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
ibrahimim
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 17 ekim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ibrahimim

Elestü bi Rabbiküm kalu bela şehidna

 

Şahit olanda şahit, şahit olmayanda!

 

Ne zaman şahit olduk!?



7/Araf/172 Hani Rabbin, âdemoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp onları öz benliklerine şahit tutarak sormuştu: "Rabbiniz değil miyim?" Onlar: "Rabbimizsin, buna tanıklık ederiz." demişlerdi. Kıyamet günü, "biz bundan habersizdik" demeyesiniz.



Bu ayete baktığımız zaman, biz Allah’a (“Rabbimize”) söz vermişiz; "Rabbimizsin, buna tanıklık ederiz." Bu söz ne zaman ve nerede verilmiş? Biz neden hatırlamıyoruz!? Eğer hatırlamıyorsak, nasıl olurda sorumlu oluruz!? “Kıyamet günü, "biz bundan habersizdik" demeyesiniz.” Buda gösteriyor ki biz bundan hesaba çekileceğiz….

Kur’an’da yer aldığına göre, bu sözün/hadisin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın yalan, yanlış, hata,  şaka, vs.. yapmadığını bildiğimize göre, bunu ciddiye almamız gerekiyor ve bu söz bize nerede, ne zaman ve nasıl söylenmiş!? Biz nasıl söz vermişiz? Neden hatırlamıyoruz? Nasıl olurda sorumlu oluruz?



Nasıl söz vermişiz?:

Merak edenler *=* Ciddiye alanlar *=* İlgilenenler *=* Sancısını çekenler *=* Kaygılananlar *=* Önemseyenler *=* Düşünenler *=* Endişelenenler *=* Titizlik gösterenler *=* Emek verenler *=* İnce eleyip sık dokuyanlar.



Lütfen ağır ağır, tertil tertil, tefekkür ederek okuyun.



57/Hadid/1-5 Göklerde ve yerdeki her şey Allah'ı tespih etmektedir. Aziz'dir O, Hâkim’dir.

Göklerin ve yerin mülkü ve yönetimi O’nundur; diriltir, öldürür. Her şey üzerine kudret sahibidir O.

Evvel'dir O, başlangıcı yoktur; Ahir'dir O, sonu yoktur; Zahir'dir O, her şeyde belirir; Batın'dır O, gözlerden gizlenmiştir. Her şeyi en güzel biçimde bilendir O.

O, odur ki, göklerle yeri altı günde yarattı, sonra arş üzerinde egemenlik kurdu. Yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve onda yükseleni bilir. O, nerede olursanız olun sizinle beraberdir. Allah, işleyip üretmekte olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir.

Göklerin de yerin de mülkü ve yönetimi O'nundur. İşler ve oluşlar O'na döndürülür.



Aşkın olanın yoktan var ettiği (cinne vel inse) mahlûk/yaratıklarıyla nasıl iletişim kurar?  

Her şey O’na ait, her şey O’nun elinde ve kontrolünde, istediğiyle, istediğinde, istediği şekilde iletişim kurar ve kurduğu iletişimde istediği yolu ve yöntemi kullanır. Bu yol en kestirme, en etkili ve en anlaşılır yoldur.

Mahlûkun anlama kanallarının, kavraya bilme ve tecrübe edebilme yükseltisiyle aynı orantıda, her bir bireyin sadece kendine hitap edilen, ifade edebileceğinden fazla anladığı, Rabbin hitabıdır.  

Rablerinden geleni en iyi şekilde anlarlar. Yaratıcının farkına varmak ve ona kul olmak yaratıklara büyük bir onurdur, bu hazzın tarifi anlatımı imkansızdır. Bu tarifi mümkün olmayan duyguyu yine farkına varanlar anlar ve en iyi şekilde onlar anlatır. 

O’nun yarattıklarını ondan daha iyi kim tanır.

Yaratıklarda Allah’ı tanır ve tespih eder.



41/Fussilet/11 Sonra buhar/duman halindeki göğe yöneldi de ona ve yerküreye şöyle seslendi: "İsteyerek veya istemeyerek gelin!" Onlar şöyle dediler: "İsteyerek geldik!"

55/Rahman/29 Göklerde ve yerde kim varsa O'ndan ister. O, her an yeni bir iş ve oluştadır.

59/Haşr/24 Allah'tır O. Haalik, Bari', Musavvir'dir O. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ne var, yerde ne varsa O'nu tespih eder. Aziz'dir O, Hâkim’dir.

61/Saff/1 Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ı tespih etmiştir. Aziz'dir O, Hâkim’dir.

62/Cuma/1 Göklerdekiler ve yerdekiler; o Melik, o Kuddüs, o Aziz, o Hakim Allah'ı tespih ediyor.

64/Tegabun/1 Göklerdekiler ve yerdekiler Allah'ı tespih ediyor. O'nundur mülk ve yönetim; O'nun içindir tüm övgüler. Her şeye gücü yetendir O.



Bakıyoruz her iş ve oluş, kusursuz bir şekilde devam ediyor, evren genişleyerek galaksileri barındırıyor, galaksiler güneşi sistemlerini, güneş sistemleri gezegenleri, gezegenler içindekileri barındırıyor.

Güneş galaksinin etrafında, Dünya güneşin etrafında, ay dünyanı etrafında, atom çekirdeğinin etrafında elektronlar dönüyor.



44/Duhan/38,39 Biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri eğlenmek için yaratmadık. İkisini de, sadece gerçeği göstermek üzere yarattık. Ama onların çokları bilmiyorlar.



Dünyanın kendi ekseninde dönmesiyle gece ve gündüz oluyor, güneşin etrafında dönmesiyle mevsimler oluyor, gece bitkiler depoladığı oksijeni gündüz havaya bırakıyor, sebze meyve ve bitkilerin oluşması için mevsimler bir birini takip ediyor, diğer canlılar bundan faydalanıyor, vs.. vs..



67/Mülk/3,4 Birbiriyle uyum ve ahenk içinde yedi gökleri yaratan da O’dur. O Rahman'ın yaratışında/yarattıklarına herhangi bir uyuşmazlık, aykırılık, çelişme göremezsin. Bir kez daha bak! Bir çatlaklık, bir uyuşmazlık görüyor musun?

Sonra tekrar tekrar bak; bakışların usanmış ve yenilmiş olarak sana döner.

 

Bakıyoruz muazzam bir düzen işliyor, işleyen düzende çarkın her bir dişlisi, Allah’ı tespih eder ve Rabb olarak tanır.

Peki ya bu çarkın içinde biz nereyi işkâl ediyoruz?



İnsan kendini bir incelesin, beş duyu organımızı; göz, kulak, koklama, tatma ve hissetme, beyinin bunları ayrı ayrı algılaması,  muazzam bir varlık.                  

Bedenimiz, kalbimizin hiç durmadan, bize sormadan atması, dolaşım sistemimizin çalışması, sindirim sistemimizin çalışması, hücrelerin yenilenmesi vs.. irademiz dışı ne varsa, hepsi Allah’ı Rabb olarak tanır/bilir.

 

Tabi bu saydıklarımız irademiz dışı,  bize ait ama yaratanının emrinde, “ister isteyerek ister istemeyerek” çağrısına isteyerek geldik diyen, bir zincirin halkası.



Peki ya elimizde olanlar??????????????

Yargıda bulunma özelliği? Varlığın farkında olma? Akledebilme yetisi? Tercih yeteneği? İrademiz?

 “Kıyamet günü, "biz bundan habersizdik" demeyesiniz.” Haberimizin olduğu ve sorumlu olduğumuz, hesap vereceğimiz alan hangisi?  Öyleyse dikkatle, okuyun ve düşünün bakalım nasıl bir sonuç çıkaracağız.

  

İnsan dünyaya birtakım özelliklerle donatılmış olarak gelir, Muhtaç *=* Sevmek ve sevilmek *=* Karşı cinse temayül *=* Beslenme *=* Uyuma *=* Barınma *=* Eğlenme *=* Kazanma *=* Tapınma vd..

Bizlerde Allah’ı rabb olarak tanırız



Bu ayette görülen o ki; İnsan  Allah’ı Rabb olarak tanıma/bilme özelliğine sahiptir.



Şimdi bu özelliklerin üzerinde biraz duralım:



Muhtaç:

İnsan dünyaya geldiğinde anneye ve babaya, (korunmaya, bakıma ve giyinmeye) muhtaç, çevresindekilere,(konuşmaya dertleşmeye paylaşmaya) toprağa, havaya, suya, yola vs.. muhtaç.



Bu ihtiyaçlarını nasıl giderir? Etrafınıza bakmanız yeterli; Anne ve babaya muhtaçlığı devam ettiği müddetçe, dizinin dibinden ayrılmaz. Giyinmeye özen/itina gösterir.  Çevresindekilere; komşular edinir, dost endir, arkadaş edinir. Topraktan azami ölçüde faydalanır, eker biçer, bolca ürün almak için, hileye (hormon’a) bile başvurur. Temiz hava almak için tatil yerleri edinirler, hava güzel olduğu zaman, fırsatı değerlendirirler (şöyle bir hava alalım dedik!). Su için savaşlar verirler. Geniş geniş yollar edinirler. Vs…


Sevmek ve sevilmek:

Güzel şeyleri severler, sahip olmak için mücadele ederler, sevilmek için süslenirler, güzel giyinirler, kur yaparlar, kıskanırlar tabir yerindeyse yağ çekerler vs..

 

Karşı cinse temayül:

Karşı cinse olan ilgiden, ellerinden geleni yaparlar; Evlenirler, nişanlanırlar, sevgili olurlar, şarkılar şiirler metihlerde bulunurlar, partneriyle iyi vakit geçirmeye çalışırlar,  hatta bu ilgiden dolayı zinaya varan (gayri meşru  ilişki yaşayanlar) ilişkiler kurarlar, kadını reklam aracı olarak kullanırlar, pavyonlarda, barlarda, rant aracı olarak kullanırlar, sebebi karşı cinse temayül, daha sayamadığım bir sürü şeyler ve..


Beslenme:

Beslenme konusunda oldukça hamaratızdır, her yörenin mutfağı ayrı, yemekleri leziz mi lezizi, içkiler, mezeler, salatalar, yemekleri sunuş bambaşka, yemek için kostüm bile değişiriz, her yemeğin çatalı ayrı bıçağı ayrı, masa örtüler peçeteler, yemek adabı alelade değil, müzik eşliğinde tadı başkadır, yemek çeşitlerimizi  saysam ciltlerle kitap eder.

Fransa, İtalya, Çin, Türk mutfağı isim yapmış, fazla uzatmayayım, gerisini siz ekleyin. Vs..


Uyuma:

Rahatımıza düşkünüzdür, yatak odalarımıza bakın, ortopedik döşekler, satenden nevresimler, kuş tüyü yastıklar, temiz çarşaflar, rengârenk boyanmış yatak odalar ışıklandırmalar, gardıroplar, komedinler, aynalar, rahat bir uyku çekmek için ne varsa, güzel görünsün diye süslemeler. (otellere bakın)


Barınma:

Başımızı sokacak bir evimiz olsun deriz, amma köşkler, villalar, siteler, havuzlu, bahçeli, çardaklı/kamelyalı, dev binalar, ne güne duruyor, yakışır insanoğluna!.


Eğlenme:

Bu konuda kimse hakkımızı yemesin, hakkını vere vere eğleniriz; Mekanlarımızı gezsenize, barlar, pavyonlar, restoranlar, oteller, sahiller, magazinciler, mega starlar sanatçılar, mankenler eğlence dünyamızı oldukça süslerler.


Kazanma:

Benim olsun, ben olayım, değil mi kavgalar savaşlar, bu yüzden oluyor, ben zengin olayım, o koltuk benim, ben, biz, bizim takım kazansın, seçimleri ben, biz, partimiz kazanacak, bu sene biz şampiyon olacağız,

 

Tapınma:

Tıpkı diğer özelliklerimiz gibi, tapınmada Âdemoğlunun (insanın) değişmez niteliklerindendir.

İnsanda endişe, hidrofobi, korku, panik, vehim, güvensizlik vs…mevcuttur.

Âdemoğlu kendini güvende, istikrarda, emniyette olmasını ister. Korunup kollanmak ister, muhtaçtır, bîçaredir. Bu yüzden de kendinden üstün bir güce sığınma ihtiyacı duyar.

Bunu test etmek kolaydır, karanlıkta ıssız ve korkunç bir yere bir insanı baygın bir şekilde bırakın, sonrada gizlice izleyin, uyandığında korkmaya başlayacak ve aczi yetinin farkına vararak yalvarmaya başlayacaktır.

Yakın tarihimizde 1999 depremini yaşadık, içlerinde bende vardım, insanların Allah’ı içtenlikle yalvararak anmalarına daha önce ne ben, nede deprem bölgesi şahit olmuştur.

 

Zaten hep olağan üstü durumlarda, insanı bu özelliği hemen kendini göstermeye başlar, savaşlarda, ciddi müsabakalarda, kuraklıkta, kıtlıkta, hastalıkta, dert ve sıkıntıda herkes inandığı değerleri dillendirir, İlahına yakarır.



Çok çaresiz olma durumu, hemen hemen herkesin başına gelmiştir, hafızanızı bir yoklayın o haldeyken durumunuz neydi, nasıl bir yakarış içindeydiniz?.

 

İnsanoğlu yaratıcısını Rab olarak tanıma yetisine sahiptir. Mayasında, hamurunda bu var. Bunu Kuran’da söylüyor, insanın kendiside kendine şahittir.



7/Araf/172 Hani Rabbin, âdemoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp onları öz benliklerine şahit tutarak sormuştu: "Rabbiniz değil miyim?" Onlar: "Rabbimizsin, buna tanıklık ederiz." demişlerdi. Kıyamet günü, "biz bundan habersizdik" demeyesiniz.



Nasıl sormuş?:



İnsanı yaratırken bu özellikleri benliğine ve belleğine yerleştiren yaratıcının bizzat kendisi, Allah insanın fıtratını/vicdanını pak/temiz bir şekilde insana teslim eder.   

Tin 4,5,6 Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısı kıldık. Ancak inanıp erdemli davrananlar hariç; onlara kesintisiz bir ödül vardır.



Nasıl şahit olmuşuz:



Her insanı vicdanı buna tanıktır, fark etsin yada etmesin, sahibini arar, gerek bilinçli, gerekse bilinç altı, isteklerini, acziyetini, şikayetini, dua ve bedduasını Rabbine götürür.

 

Rabb olarak bilmek ne demek:



Yüksek ahlâk terbiyecisi, olgun ve erdemli oluşa doğru yetiştiren, insanı kamil olmaya doğru yönlendiren, her şeyimiz ve her yönümüzle teslim olunacak olan.



Kıyamet günü her şey nasıl açığa çıkacak:



Biz duymadık, bilmiyorduk, bizi haberdar etmediler vs.. bu mazeretler geçerli olmayacak, çünkü insanın hamurunda bu (tapınma) vardır.

Burada asıl mesele, insanlık neden diğer özellikleri mükemmel bir şekilde yerine getirmiş de, sıra tapınma özelliğine gelince, olması gerekenin çok uzağında kalmış ve üstelik insanın bu özelliğinden dolayı, Allah gerçek İlah’a kulluk etmesi için, elçiler ve mesaj göndermiştir.



Allah hesap günü, Muhtaç *=* Sevmek ve sevilmek *=* Karşı cinse temayül *=* Beslenme *=* Uyuma *=* Barınma *=* Eğlenme *=* Kazanma  vb.. niteliklerinizi hakkını vere vere yerine getirdiniz, peki neden tapınma özelliğinizden kaynaklanan, inanma iç güdünüzü doğruya yöne çevirmediniz diye sormaz mı?



Biz bundan habersizdik diye bilir miyiz? Eğer cevabımız, evet deriz ise, o zaman demezler mi, cinsel dürtü, yiyip içme arzusu, doyasıya eğlenme, kazanma hırsı vd.. nin haberini kim getirdi? Kaldı ki tapınma ile ilgili hep elçiler gelmiş, diğerlerine takviye elçiler gelmemiştir. Demek ki, içimizdeki bize ait özellikleri, birilerinin gelip bize hatırlatmasına gerek duymadan ortaya çıkarabiliyoruz, hem de en güzel bir biçimde. 



Biz bundan habersizdik diyemeyiz:



Hiç kimse söylemese de Aklınız + fıtratınız/vicdanınız + fizik kuralları + Allah’ın gönderdiği mesaj/Kur’an, her biri kendi alanında insanı uyarmıyor mu? Allah aşkına kendi kendinize dürüstçe cevap verin, henüz can bedeni terk etmedi, dünyadayken yanıtlayın, çünkü ahirette yanıt çok çetin olacak. 



Tevbe 24 De ki:

"Eğer babalarınız,

oğullarınız,

kardeşleriniz,

eşleriniz,

kabileniz/menfaat çevreniz,

elde ettiğiniz mallar,

kesatından korktuğunuz ticaret,

hoşunuza giden konutlar

sizin için Allah'tan, resulünden ve Allah yolunda cihattan daha sevimli ise artık Allah, emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah, yoldan ayrılmış bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz."



En doğrusunu yüce Allah bilir.

 

Hepinize saygılar sunarım.



__________________
Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
Yukarı dön Göster ibrahimim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ibrahimim
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamün Aleyküm! Değerli İbrahimim Kardeşim!

 

 

 

 

 

İbrahimim Yazdı:

 

Araf 172 Hani Rabbin, ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp onları öz benliklerine şahit tutarak sormuştu: "Rabbiniz değil miyim?" Onlar: "Rabbimizsin, buna tanıklık ederiz." demişlerdi. Kıyamet günü, "biz bundan habersizdik" demeyesiniz.

Nasıl sormuş?:

İnsanı yaratırken bu özellikleri benliğine ve belleğine yerleştiren yaratıcının bizzat kendisi, Allah insanın fıtratını/vicdanını pak/temiz bir şekilde insana teslim eder.    Tin 4,5,6 Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısı kıldık. Ancak inanıp erdemli davrananlar hariç; onlara kesintisiz bir ödül vardır.

Nasıl şahit olmuşuz:

Her insanı vicdanı buna tanıktır, fark etsin yada etmesin, sahibini arar, gerek bilinçli, gerekse bilinç altı, isteklerini, acziyetini, şikayetini, duâ ve bedduâsını Rabbine götürür.

 

Rabb olarak bilmek ne demek:

Yüksek ahlâk terbiyecisi, olgun ve erdemli oluşa doğru yetiştiren, insanı kamil olmaya doğru yönlendiren, her şeyimiz ve her yönümüzle teslim olunacak olan.

Kıyamet günü her şey nasıl açığa çıkacak:

Biz duymadık, bilmiyorduk, bizi haberdar etmediler vs.. bu mazeretler geçerli olmayacak, çünkü insanın hamurunda bu (tapınma) vardır.

Burada asıl mesele, insanlık neden diğer özellikleri mükemmel bir şekilde yerine getirmiş de, sıra tapınma özelliğine gelince, olması gerekenin çok uzağında kalmış ve üstelik insanın bu özelliğinden dolayı, Allah gerçek İlah’a kulluk etmesi için, elçiler ve mesaj göndermiştir.

Allah hesap günü, Muhtaç *=* Sevmek ve sevilmek *=* Karşı cinse temayül *=* Beslenme *=* Uyuma *=* Barınma *=* Eğlenme *=* Kazanma  vb.. niteliklerinizi hakkını vere vere yerine getirdiniz, peki neden tapınma özelliğinizden kaynaklanan, inanma iç güdünüzü doğruya yöne çevirmediniz diye sormaz mı?

Biz bundan habersizdik diye bilir miyiz? Eğer cevabımız, evet deriz ise, o zaman demezler mi, cinsel dürtü, yiyip içme arzusu, doyasıya eğlenme, kazanma hırsı vd.. nin haberini kim getirdi? Kaldı ki tapınma ile ilgili hep elçiler gelmiş, diğerlerine takviye elçiler gelmemiştir. Demek ki, içimizdeki bize ait özellikleri, birilerinin gelip bize hatırlatmasına gerek duymadan ortaya çıkarabiliyoruz, hem de en güzel bir biçimde.  

Biz bundan habersizdik diyemeyiz:

Hiç kimse söylemese de Aklınız + fıtratınız/vicdanınız + fizik kuralları + Allah’ın gönderdiği mesaj/Kur’an, her biri kendi alanında insanı uyarmıyor mu? Allah aşkına kendi kendinize dürüstçe cevap verin, henüz can bedeni terk etmedi, dünyadayken yanıtlayın, çünkü ahirette yanıt çok çetin olacak.  

Tevbe 24 De ki:

"Eğer babalarınız,

oğullarınız,

kardeşleriniz,

eşleriniz,

kabileniz/menfaat çevreniz,

elde ettiğiniz mallar,

kesatından korktuğunuz ticaret,

hoşunuza giden konutlar

sizin için Allah'tan, resulünden ve Allah yolunda cihattan daha sevimli ise artık Allah, emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah, yoldan ayrılmış bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz."

En doğrusunu yüce Allah bilir.

Hepinize saygılar sunarım.

 

 

Allah Razı olsun.

 

Rabbim İlmini artırsın . İnşaAllah.

 

Kusursuzluk sadece Allah’a mahsusdur.

 

En doğrusunu bilen Allah’tır.

 

Sevgi saygı ve muhabbetle.

 

Allah’a emanet olunuz.

 

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
şeyma
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 03 subat 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 179
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı şeyma

Selam İbrahimim;

Çok güzel,insanları düşünmeye sevkeden,içinde mantık barındıran bir çalışma asmışsınız..Emeğinize sağlık.

Şüphesiz en doğrusunu bilen Allah'tır.

Sevgi ile,



__________________
FATİHA: 6, 7/ Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.
Yukarı dön Göster şeyma's Profil Diğer Mesajlarını Ara: şeyma
 
şeyma
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 03 subat 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 179
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı şeyma

Mesajı attıktan sonra aklıma bir zamanlar yaşadığım ve bu ayetle ilgisi olabileceğini düşündüğüm bir olay geldi.İzninizle paylaşmak istiyorum.

1992 yada 1993 olması lazım.Üniversitedeyken ateist bir öğrenci vardı.Hiç bir şekilde Allahın varlığına ve birliğine inandıramadığımız.Kendisi Erzincan'da ikamet ediyordu.ve o yıllarda orada bir deprem olmuştu.Onun sonucunda evleri yıkılarak göçük altında kalmıştı kendisi..Ve ciddi rahatsızlıklarla yaklaşık 2 ay kadar da hastanede yatmıştı.Bize şöyle demişti:Saatlerce göçük altında kaldıktan sonra artık kesinlikle yaşayamayacağımı anladığım bir anda içimden bir ses sanki bana hiç görmediğim,bilmediğim bir güce dua etmemi istiyordu..Kime ve neye yalvaracağımı bilmeden dua ettim kurtulmak için demişti.Biz sevinçle doğru yolu bulduğuna sevinirken Ve işte bu Allah'ın sana bir yardımı dediğimizde O herşeye rağmen bilimsel olarak ispatlanamayan ve görmediğim bir şeye inanmam demişti yine de.Burada paylaşmak istedim bunu.Sevgilerimle,



__________________
FATİHA: 6, 7/ Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.
Yukarı dön Göster şeyma's Profil Diğer Mesajlarını Ara: şeyma
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Selam İbrahimim

Gerçekten yararlı bir çalışma hazırlamışsınız. Ellerinize ve gönlünüze sağlık.

Bence Araf Suresi 172 ile Rum Suresi 30 ve İnsan Suresi 1-3 arasında bir akrabalık var.

Araf 172. Hani Rabbin, ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp onları öz benliklerine şahit tutarak sormuştu: "Rabbiniz değil miyim?" Onlar: "Rabbimizsin, buna tanıklık ederiz." demişlerdi. Kıyamet günü, "biz bundan habersizdik" demeyesiniz.

Burada bir canlandırma, böylece anlatımı kuvvetlendirme var. Allah ancak kendisinin Rabbimiz olduğunu manevi genlerimize kodlamıştır. Salim akıl sahipleri buna tanıktır, bu olgudan habersiz değillerdir.

Rabbimizin fıtratımıza  koyduğu bu  güzelliğin adı hanifliktir. Yani şirksiz  iman.

Rum
30. O halde sen yüzünü, bir hanîf olarak dine, Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında değiştirme olamaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat insanların çokları bilmiyorlar.

Yüce Allah bizleri daha en başında doğru yola kılavuzlamıştır. Hanifliği mayamıza yerleştirmiş ve böylece doğamıza uygun hayat sürmemizi öğütlemiştir.

İnsan
1-3. İnsan üzerinden, henüz anılan bir şey olmadığı bir süre geçmedi mi zamandan? Doğrusu, biz insanı karışım olan bir spermden yarattık. Halden hale geçiririz onu. Sonunda onu işitici, görücü yaptık. Biz onu yola kılavuzladık. Artık ya şükredici olur ya nankör.




__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
emre
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 04 kasim 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 137
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı emre

Selam İbrahim,

"Kalu Bela" ların geleceği anlattığı görüşündeyim:

 

 7:172’de geçmiş zaman kullanılıyor. “Kalu Bela” ; aynı geçmiş zaman 46:34’te ve 6:30’da da kullanılıyor. “Kalu Bela”. Bu 3 ayetin kıyameti anlattığını düşünüyorum. 7:172’deki  “Kıyamet günü, «Biz bundan gâfiller idik,» demeyesiniz diye.” buyruğu da bu ayetin de Kıyametteki olayı anlattığını gösteriyor.

 

Bazı Mealler 46:34 ve 6:30’daki geçmiş zamanlı “Kalu Bela” ları, gelecek zaman ve geniş zaman olarak çevirmişler. Fakat nedense aynı “Kalu Bela” yı 7:172 de geçmiş zaman olarak çevirmişler.

Bu üç ayetteki geçmiş zamanları koruduğumuzda meal şöyle oluyor:

[7.172] Ve o zaman ki(kıyamet günü), Rabbin ademoğullarından, onların artlarından zürriyetlerini aldı. Ve onları kendi nefislerine karşı (kendi aleyhlerine ) şahit tuttu. «Ben sizin Rabbiniz değil miyim?» dedi, (onlar da kâlû belâ) «Evet. Şahidiz» dediler. (Bu ilerisi için yapılan açıklama) Kıyamet günü, «Biz bundan gâfiller idik,» demeyesiniz diye.

[46.34] Küfredenler ateşe sunulacakları gün, «Bu gerçek değil miymiş?» Onlar: «Rabbimize and olsun, evet (kâlû belâ; öyledir) » dediler. (Allah da:) «Öyleyse küfretmekte olduklarınızdan dolayı azabı tadın» dedi.

[6.30] Onları, Rablerinin huzuruna çıkarıldıkları zaman bir görsen! Allah: «Bu gerçek değil mi?» dedi; onlar, «Evet, Rabbimiz hakkı için gerçektir»( kâlû belâ) dediler. Allah da «Öyleyse inkar etmenizden ötürü azabı tadın» dedi.

Kuran’da Kıyamet’te yaşanacaklar genelde geçmiş zamanla kullanılır.Daha etkili bir anlatım. Türkçe meal de bu geçmiş zamanlar gelecek ya da geniş zaman olarak yazılıyor.

 

Bazı meallerde 46:34 ve 6:30’un mealleri gelecek ya da geniş zamanla yazılmakta.Bu nedenle 7:172’de , 46:34 ve 6:30 gibi gelecek ya da geniş zamanla da meallendirilebilir:

[7.172] Ve o zaman ki(kıyamet günü), Rabbin ademoğullarından, onların artlarından zürriyetlerini alır Ve onları kendi nefislerine karşı (kendi aleyhlerine ) şahit tutar «Ben sizin Rabbiniz değil miyim?» der, (onlar da kâlû belâ) «Evet. Şahidiz» derler. (Bu ilerisi için yapılan açıklama) Kıyamet günü, «Biz bundan gâfiller idik,» demeyesiniz diye.

[46.34] Küfredenler ateşe sunulacakları gün, «Bu gerçek değil miymiş?» Onlar: «Rabbimize and olsun, evet (kâlû belâ; öyledir) » derler. (Allah da:) «Öyleyse küfretmekte olduklarınızdan dolayı azabı tadın» der.

[6.30] Onları, Rablerinin huzuruna çıkarıldıkları zaman bir görsen! Allah: «Bu gerçek değil mi?» der; onlar, «Evet, Rabbimiz hakkı için gerçektir»( kâlû belâ) derler. Allah da «Öyleyse inkar etmenizden ötürü azabı tadın» der.

 

Benim anladığım; 7:172’deki “İz” de 5:110 ve5:116 ’daki “İz”ile başlayan ayetler gibi geçmişi değil, geleceği anlatmakta.

Yukarı dön Göster emre's Profil Diğer Mesajlarını Ara: emre
 
ibrahimim
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 17 ekim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ibrahimim

Aleyküm selam Alperen kardeş.

Allah razı olsun.

Yazımı beğenmeniz beni mutlu etti, umarım hayırlı olur.

 

alperen Yazdı:

Selam İbrahimim

Gerçekten yararlı bir çalışma hazırlamışsınız. Ellerinize ve gönlünüze sağlık.

Bence Araf Suresi 172 ile Rum Suresi 30 ve İnsan Suresi 1-3 arasında bir akrabalık var.

Araf 172.
Hani Rabbin, ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp onları öz benliklerine şahit tutarak sormuştu: "Rabbiniz değil miyim?" Onlar: "Rabbimizsin, buna tanıklık ederiz." demişlerdi. Kıyamet günü, "biz bundan habersizdik" demeyesiniz.

Burada bir canlandırma, böylece anlatımı kuvvetlendirme var. Allah ancak kendisinin Rabbimiz olduğunu manevi genlerimize kodlamıştır. Salim akıl sahipleri buna tanıktır, bu olgudan habersiz değillerdir.

Rabbimizin fıtratımıza  koyduğu bu  güzelliğin adı hanifliktir. Yani şirksiz  iman.

ibrahimim Yazdı:

Nasıl şahit olmuşuz:



Her insanı vicdanı buna tanıktır, fark etsin yada etmesin, sahibini arar, gerek bilinçli, gerekse bilinç altı, isteklerini, acziyetini, şikayetini, duâ ve bedduâsını Rabbine götürür.

 

Rabb olarak bilmek ne demek:



Yüksek ahlâk terbiyecisi, olgun ve erdemli oluşa doğru yetiştiren, insanı kamil olmaya doğru yönlendiren, her şeyimiz ve her yönümüzle teslim olunacak olan.


alperen Yazdı:


Rum 30. O halde sen yüzünü, bir hanîf olarak dine, Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında değiştirme olamaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat insanların çokları bilmiyorlar.

Yüce Allah bizleri daha en başında doğru yola kılavuzlamıştır. Hanifliği mayamıza yerleştirmiş ve böylece doğamıza uygun hayat sürmemizi öğütlemiştir.

ibrahimim Yazdı:

Biz bundan habersizdik diyemeyiz:



Hiç kimse söylemese de Aklınız + fıtratınız/vicdanınız + fizik kuralları + Allah’ın gönderdiği mesaj/Kur’an, her biri kendi alanında insanı uyarmıyor mu? Allah aşkına kendi kendinize dürüstçe cevap verin, henüz can bedeni terk etmedi, dünyadayken yanıtlayın, çünkü ahirette yanıt çok çetin olacak. 

alperen Yazdı:


İnsan 1-3. İnsan üzerinden, henüz anılan bir şey olmadığı bir süre geçmedi mi zamandan? Doğrusu, biz insanı karışım olan bir spermden yarattık. Halden hale geçiririz onu. Sonunda onu işitici, görücü yaptık. Biz onu yola kılavuzladık. Artık ya şükredici olur ya nankör.


ibrahimim Yazdı:

Tin 4,5,6 Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısı kıldık. Ancak inanıp erdemli davrananlar hariç; onlara kesintisiz bir ödül vardır.

 

Ne dersiniz bizim tespitlerimizde de bir akrabalık yok mu?

Allah hep beraber doğruyu yakalamamızı nasıp etsin ve yakaladığımız doğruları hayatımıza aktarabilme gücü ve hazzı versin.

Yüce Allah’a emanet olalım.



__________________
Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
Yukarı dön Göster ibrahimim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ibrahimim
 
ibrahimim
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 17 ekim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ibrahimim

emre Yazdı:

Selam İbrahim,

"Kalu Bela" ların geleceği anlattığı görüşündeyim:

 7:172’de geçmiş zaman kullanılıyor. “Kalu Bela” ; aynı geçmiş zaman 46:34’te ve 6:30’da da kullanılıyor. “Kalu Bela”. Bu 3 ayetin kıyameti anlattığını düşünüyorum. 7:172’deki  “Kıyamet günü, «Biz bundan gâfiller idik,» demeyesiniz diye.” buyruğu da bu ayetin de Kıyametteki olayı anlattığını gösteriyor.

Bazı Mealler 46:34 ve 6:30’daki geçmiş zamanlı “Kalu Bela” ları, gelecek zaman ve geniş zaman olarak çevirmişler. Fakat nedense aynı “Kalu Bela” yı 7:172 de geçmiş zaman olarak çevirmişler.

Bu üç ayetteki geçmiş zamanları koruduğumuzda meal şöyle oluyor:

[7.172] Ve o zaman ki(kıyamet günü), Rabbin ademoğullarından, onların artlarından zürriyetlerini aldı. Ve onları kendi nefislerine karşı (kendi aleyhlerine ) şahit tuttu. «Ben sizin Rabbiniz değil miyim?» dedi, (onlar da kâlû belâ) «Evet. Şahidiz» dediler. (Bu ilerisi için yapılan açıklama) Kıyamet günü, «Biz bundan gâfiller idik,» demeyesiniz diye.

[46.34] Küfredenler ateşe sunulacakları gün, «Bu gerçek değil miymiş?» Onlar: «Rabbimize and olsun, evet (kâlû belâ; öyledir) » dediler. (Allah da:) «Öyleyse küfretmekte olduklarınızdan dolayı azabı tadın» dedi.

[6.30] Onları, Rablerinin huzuruna çıkarıldıkları zaman bir görsen! Allah: «Bu gerçek değil mi?» dedi; onlar, «Evet, Rabbimiz hakkı için gerçektir»( kâlû belâ) dediler. Allah da «Öyleyse inkar etmenizden ötürü azabı tadın» dedi.

Kuran’da Kıyamet’te yaşanacaklar genelde geçmiş zamanla kullanılır.Daha etkili bir anlatım. Türkçe meal de bu geçmiş zamanlar gelecek ya da geniş zaman olarak yazılıyor.

Bazı meallerde 46:34 ve 6:30’un mealleri gelecek ya da geniş zamanla yazılmakta.Bu nedenle 7:172’de , 46:34 ve 6:30 gibi gelecek ya da geniş zamanla da meallendirilebilir:

[7.172] Ve o zaman ki(kıyamet günü), Rabbin ademoğullarından, onların artlarından zürriyetlerini alır Ve onları kendi nefislerine karşı (kendi aleyhlerine ) şahit tutar «Ben sizin Rabbiniz değil miyim?» der, (onlar da kâlû belâ) «Evet. Şahidiz» derler. (Bu ilerisi için yapılan açıklama) Kıyamet günü, «Biz bundan gâfiller idik,» demeyesiniz diye.

[46.34] Küfredenler ateşe sunulacakları gün, «Bu gerçek değil miymiş?» Onlar: «Rabbimize and olsun, evet (kâlû belâ; öyledir) » derler. (Allah da:) «Öyleyse küfretmekte olduklarınızdan dolayı azabı tadın» der.

[6.30] Onları, Rablerinin huzuruna çıkarıldıkları zaman bir görsen! Allah: «Bu gerçek değil mi?» der; onlar, «Evet, Rabbimiz hakkı için gerçektir»( kâlû belâ) derler. Allah da «Öyleyse inkar etmenizden ötürü azabı tadın» der.

Benim anladığım; 7:172’deki “İz” de 5:110 ve5:116 ’daki “İz”ile başlayan ayetler gibi geçmişi değil, geleceği anlatmakta.

 

Aleyküm selam emre kardeşim.

 

Düşüncelerine saygılı olmakla beraber, aynı görüşte değilim.

 

"Kalu Bela" ların geleceği anlattığı görüşündeyim: diyorsun burada ve diğer yerlerde bu ifade ”Kalu Bela” “Dediler Evet” aslında “Bela” kelimesi hayır demektir, ama soru karşısında evet anlamına gelir. Başka bir anlamı yok sevgili dostum.

Şimdi söz konusu ayeti beraber inceleyelim.

 

 

 

Araf 172 Hani Rabbin, ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp onları öz benliklerine şahit tutarak sormuştu: "Rabbiniz değil miyim?" Onlar: "Rabbimizsin, buna tanıklık ederiz." demişlerdi. Kıyamet günü, "biz bundan habersizdik" demeyesiniz.

 

 

Araf 172 Hani Rabbin, ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini (zürriyet kelimesi  Z. R. R den gelir anlamı zürriyet, soyum, çocuklarım, sonradan gelenler vb.. anlamlara geliyor. Ayrıca zerre, küçücük, üreyip çoğalma, gibi anlamları da çağrıştırıyor. ) alıp onları öz benliklerine/nefislerine (kendi kendilerine içlerine kadar hamuru mayası onula yoğruldu) şahit tutarak sormuştu: "Rabbiniz değil miyim?" Onlar: "Rabbimizsin, (sadece soruya yanıt veriyorlar dediler ki evet) buna tanıklık ederiz." demişlerdi. Kıyamet günü, "biz bundan habersizdik" demeyesiniz.

 

Lütfen aşağıdaki ayetleri incele zürriyet kelimesinin anlamını daha iyi anlarsın.

 

 

Araf 173. Ev tekulu innema eşrake abaüna min kablü ve künna zürriyyetem mim ba'dihim* e fetühliküna bima fealel mübtılun

 

 

Araf 173 Şöyle de demeyesiniz: "Daha önce atalarımız şirke batmıştı. Biz de onların ardından gelen bir soyuz. Gerçeği çiğneyenler yüzünden bizi helak mı edeceksin?"

 

Bakara 124. Ve izibtela ibrahıme rabbühu bi kelimatin fe etemmehünn* kale innı caılüke lin nasi imama* kale ve min zürriyyetı* kale la yenalü ahdiz zalimın

 

Bakara 124 Rabbi, bir zamanlar İbrahim'i birtakım kelimelerle sınamış; o da onlara eklemişti: (Tanrı) "Seni insanlara önder yapacağım," demişti. "Soyumdan da?..," deyince, "Zalimler benim sözüme dahil olmaz" buyurmuştu.

 

Bakara 128. Rabbena vec'alna müslimeyni leke ve min zürriyyetina ümmetem müslimetel leke ve erina menasikena ve tüb aleyna* inneke entet tevvabür rahıym

 

Bakara 128 "Rabbimiz, ikimizi sana teslim olanlar (müslümanlar) yap. Soyumuzdan da sana teslim olan bir topluluk çıkar. Bize nasıl ibadet edeceğimizi göster, sana yönelmemizi kabul et, kuşkusuz sen yönelişleri kabul edensin, Rahimsin."

 

Ali-imran 34. Zürriyyetem ba'duha mim ba'd* vallahü semıun alım

 

Ali-imran 34 Birbirinden gelen soylar halinde.Allah, hakkıyla işiten, gereğince bilendir.

 

İsra 3. Zürriyyete men hamelna mea nuh* innehu kane abden şekura

 

İsra 3 Ey Nuh ile beraber taşıdığımız kişilerin soyu! Gerçek şu ki, Nuh çok şükreden bir kuldu.

 

Yasin 41. Ve ayetül lehüm enna hamelna zürriyyetehüm fil fülkil meşhun

 

Yasin 41 Zürriyetlerini o dopdolu gemilerde taşımamız da onlar için bir ayettir.

 

Zürriyet gelecek soylar için söylenir, geçmiş için söylendiğinde atalar ifadesi yer alır.

 

Allah ilmimizi artırsın.

 

Rabbe emanet olalım.

 



__________________
Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
Yukarı dön Göster ibrahimim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ibrahimim
 
sebemelikesi
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 03 aralik 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 49
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı sebemelikesi

 

Allah razı olsun çok güzel bir çalışma olmuş, eline sağlık.

Konuyu okuyunca aklıma şu geldi. Aslında biz insan oğlu yaratılış gayemizi unutup, heva ve heveslerimizin peşine gider olmuşuz.

51:56 Ve (onlara söyle:) görünmez varlıkları ve insanları yalnızca (Beni tanımaları ve) Bana kulluk etmeleri için yarattım.

Ayeti kerimeden de anlaşıldığı üzere, yaratılış gayemiz yalnız ve yalnız Allah’a kulluk ona itaat ve ibadet.

Allah’a kulluk vazifemizin dışında, maşallah her vazifeyi eksiksiz yerine getirmekte üstümüze yok.
Birde yalnızca sıkıştığımız anda, Rabbimize yalvarmakta yakarmakta üstümüze yok. Depremden bahsetmiştiniz, evet o gün insanlar Rabbine öyle yalvarıp yakarıyordu ki Rabbim üzerimizdeki bu musibet kalksın bak nasıl sana kulluk edeceğiz. Sizce öylemi oldu yoksa tam tersimi.


17:67 Denizde bir tehlikeyle karşılaştığınız zaman, O'ndan başka bütün o yalvarıp yakardığınız şeyler sizi yüzüstü bırakır; ama ne zamanki sizi sağ salim karaya çıkarır, hemen yüz çevirip (unutuverirsiniz O'nu); çünkü, insanoğlu gerçekten çok nankördür!


29:65 Bir gemiye bindikleri zaman (ve kendilerini tehlikede gördükleri sırada) (işte o anda) içten bir inançla yalnız Allah'a yalvarıp yakarırlar; sağ salim karaya çıkar çıkmaz da bazı hayalî güçleri (tekrar) O'na ortak koş(maya başl)arlar:

31:32 Nitekim, dalgalar onları (ölümün) gölgeleri gibi kuşattığında, (o anda) bütün içtenlikleriyle yalnız ve sadece Allah'a bağlanarak O'na sığınırlar: fakat Allah onları sağ salim kıyıya ulaştırdığında da bir kısmı yolun ortasında (inanmak ile inkar etmek arasında) kalıverirler. Ama hiç kimse, haince bir nankörlüğe kapılmadıkça mesajlarımızı bile bile reddetmez.


Rabbim yarattığı kulu bilmezmi, bilir elbette o yüzden de ayetlerde bize tekrar tekrar hatırlatıyor.

6/27 Ah bir görsen, ateşin başında durdurulup da şöyle dediklerini: "Ne olurdu, geri gönderilsek, Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve müminlerden oluversek."

6:28 Ama hayır (böyle demeleri) geçmişte (kendilerinden) gizlemiş oldukları hakikat onlara açık şekilde görünecek (olmasındandır); ve eğer (hayata) geri döndürülmüş olsalardı kendilerine yasaklanmış olan şeye yine dönerlerdi: Unutma ki onlar geçek yalancılardır!


O gün biz bundan habersizdik diyebilirmiyiz bunca uyarmadan sonra. Desek ne olur kendimizi kandırmaktan başka hiç bir şey.  Birde duymaktan korkanlar var.  Nasıl mı?

Ayetlerden bahsettiğim bazı insanlar ne dese beğenirsiniz. Anlatma duyarsak yapmak lazım, hiç değilse ben duymamıştım bilmiyordum derim. Diyen zavallılar da var. Zavallı diyorum çünkü gerçekten acınacak haldeler.

Kuran okumaktan aciz okuyanda büyük çoğunluğu, yalnız Arapçasını okuyup hatmederek ne okuyan okuduğunu ne de dinleyen dinlediğini anlamadan yıllardır süre gelen bir geleneği, devam ettirmekten başka hiçbir faydası olmayan adetlerden öte gidememiş.

7:6 Ve bu yüzden, kendilerine (ilahî) bir mesaj gönderilen herkesi, hiç şüphesiz, (Yargı Günü?nde) hesaba çekeceğiz. Ve yine hiç şüphesiz mesajla gönderilenleri(n kendilerini) de hesaba çekeceğiz.


7:53 (İmdi), (inanmayanlar) o (Hesap Günü'nün) nihaî anlamının açıklanmasından başka bir şey mi bekliyorlar? (Ne var ki), onun kesin anlamının açıklandığı Gün, onu vaktiyle umursamayan kimseler: "İşin doğrusu, Rabbimizin elçileri bize gerçeği söylemişlerdi! Şimdi, bizden yana aracılık yapacak kayırıcılarımız yok mu bizim? Yahut, mümkün mü, (hayata) geri gönderilsek de edip-eylediklerimizden başka türlü davransak" diyecekler. Gerçek şu ki, onlar (böyle diyerek yalnızca) kendilerini aldatmış olacaklar ve onların bütün (bu) boş hayalleri yıkılıp kendilerini yüzüstü bırakacak.

1/5 Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.

6:102 İşte Rabbiniz Allah budur: O'ndan başka ilah yoktur, O her şeyin Yaratıcısı (dır): Öyleyse yalnız O'na kulluk edin, zira O'dur her şeyi görüp gözeten.


Allah doğru yoldan ve O na kulluk etmekten ayırmasın inşALLAH.

Allah’a emanet olun.



__________________
"De ki: "İbadetiniz olmasa Rabbim size ne diye değer versin?"
Yukarı dön Göster sebemelikesi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: sebemelikesi
 
hakka dogru
Katilimci Uye
Katilimci Uye
Simge

Katılma Tarihi: 04 ocak 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 78
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hakka dogru

    Selam

     Burda Allaha söz verirken O zamanlar Allah halifesi olan Resulullah şimdi ise Resulullah varisleri olan veliler mürşitler kstedilmektedir.Yoksa bizim hatılamadığımız zamandaki-bu ister resul dönemi ister doğumumuz öncesi dönem olsun-sözümüzle bizi sorumlu tutmaz.

     Saygılar



__________________
İlim Çinde de olsa alınız.
Yukarı dön Göster hakka dogru's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hakka dogru
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats