HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an'da İnanç Konuları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an'da İnanç Konuları
Konu Konu: DİNDE BÖLÜNME VE FIRKACILIK Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
aslan2
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 10 mart 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 24
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı aslan2

Bu konuda Enam suresinin 159. ayetinde mealen “ Dinlerini fırka fırka ayırarak parçalıyanlar varya senin onlarla hiçbir alakan yoktur. Onların işi ancak Allaha kalmıştır. Sonra O yaptıklarını kendilerine haber verecektir.”


 O günkü şartlarda tebliğin bulunmuş olduğu  nokta olarak  , Allah u teala onların işini kendinin  halledeceğini  ve kimsenin müdehalede bulunmaması gerektiğini  bildiriyor . Ancak ilerleyen zamanla birlikte kendi yolundan gidenleri kullanarak , üzerine aldığı işi yine kendi hallediyor. Emirlerine uymayan  kimselerden  bir şekilde intikamını alıyor.


 Rum suresinin 32. ayetindede “ Onlarki dinlerini parçalayıp fırka fırka olmuşlardır. Her fırka yanında olan ile sevinmektedir”


işte bunlar gerçekler ; bu gün herhangi bir dini  cemeatin daimi üyesi olan   herkes , dinini parçalayanlar sınıfına dail oluyorlar . Biz kur’ana uyuyoruz diyenlerinde bunu gerektiği gibi yapması gerekir .  Bu şekilde örgütlenmenin ve faaliyette bulunmanın  hizmet statüsünde olabilmesi için ,  gerekli olan şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu şartların neler olduğu, yazımızın içersinde vermek istediğimiz  mesajların tümünün ana temasıdır. Mevcut sistem , tarikat ve cemeatleri  eğitim öğretim yuvalarından çok  , parçalanmanın ve gruplaşmanın odak ı haline getirmiştir. Kişilere bu denli  endekslenen bir inanç sisteminin , hiçbir mantıklı dayanağı bulunmamaktadır. İslamiyet şemsiyesinin altında bulunan herkes müslümandır , bu şemsiye herkesi dış etkenlerden korur. Bu şemsiyeyi önemsemeyip , rengarenk  şemsiyeler açanlar , kendilerine verdikleri zararın büyüklüğünü görselerdi , hemen şemsiyelerini  kapatıp , ana şemsiyeyi yeterli görürlerdi.


 Ali İmran suresinin 103 ve 105. ayetlerinde

“ Hepiniz Allahın ipine sımsıkı yapışın parçalanıp ayrılmayın , ve Allahın üzerinizdeki  nimetini düşünün . Hani siz birbirinize düşman iken , O  sizin kalplerinizin  arsını  birleştirmiştide  O nun nimeti  sayesinde   ( din)  kardeşleri olmuştunuz. Hem sizler ateşten bir çukurun tam kenarındayken O sizi oradan kurtardı. İşte Allah size   ayetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız. Siz kendilerine açık ayetler geldikten sonra parçalanıp ihtilafa düşenler gibi olmayın, işte onlar için çok büyük bir azap vardır.”


Dini bu şekilde tarikatlare ve cemeatlere ayırarak , ateşten bir çukurun yanındaki yerinizi  hazırlamış bulunuyorsunuz, vazgeçmezseniz ateşin içindeki yerinizi de garanti altına alıyorsunuz. Yine bu konuda sahih hadis olarak  herkesin kabul ettiği “ Beni israil 72 fırkaya, ümmetim 73 fırkaya ayrılalacaktır bunlardan sadece bir fırka cennete girecektir, ashab tarafından “kimdir onlar ya Allahın Resulu” diye sorulduğunda , kur’an ve sünnetim üzere olanlar” buyrulmuştur.  Burada herkes o bir fırkanın kendisi olduğunu iddia ediyor , diyelimki  A cemeatı cennetlik  , o zaman geride kalanlar cehennemlik olmuş oluyor.  B  cemeatı  desek  diğerleri , A  cemeatıda dahil eteşte oluyor , hiç biriniz değilseniz kimdir öyleyse  araştırmak  gerekir ? Bence , bahsedilen  cennete girecek olan bir fırka ,  dinimizi parçalayan ve ayrımcılığa yol açan akımlardan uzak  durup , kur’an da  tarif  edilen müslümanlık  dairesi içersinde kalanlardır.


Yunus suresi 18-19. ayetlerde konu ile alakalı olaraktan “ Allah ı bırakıp kendisine zarar ve ya fayda vermeyen şeylere tapıyorlar ve “bunlar Allah katında bizim şefeatçılarımızdır” diyorlar.  Deki : Siz Allaha göklerde ve yerde bilmediği bir şeyimi haber  vereceksiniz ? haşa Allah onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir yücedir.İnsanlar vaktiyle bir tek ümmetti ( şirk koşulmazdı) sonra ihtilaf ettiler ( fırkalara ayrıldılar) . Eğer Rabbinden ezelde ( azabı kıyamete bırakma konusunda)  bir taktir geçmemiş olsaydı , o ihtilaf ettikleri şeylerde şimdiye kadar aralarında çoktan hüküm verilmiş bitmişti”.


Asırların uzantısı olan bir silsilenin ve bu silsileye itibar eden  binlerce kişinin olması  vede Allah ın müdahale etmemesi ,  yapılan işin doğru olduğunu göstermez. Azabını kıyametten sonraya bırakmış olamazmı ?  bu ihtimalide değerlendirmek gerekir. Çünkü azabını kıyamete bırakma konusunda bir taahüdü bulunmasaydı, dünyada herkesin cezasını verirdi.


Bütün bu ayetlerden sonra halâ belli bir şüphe varsa

 Şura suresi 13. ayet bütün şüpheleri izale etmektedir şöyleki “ Sizin için dinden  Nuh a tavsiye ettiğini , sana  vahy buyurduğumuzu ,İbrahim e , Musa ya, ve İsa ya tavsiye ettiğimizi sizede şeriat yaptı . Şöyle ki: Dini doğru tutun , onda ayrılığa düşmeyin . Müşriklere kendini davet ettiğin din büyük geldi. Allah bu dine dilediğini seçecek ve yönelenleri ona hidayet edecektir.”  


Burada bütün ümmetlere ayrılığa düşmemeleri emir edildiği halde, bizler paramparça olmuşuz   hala uyuyormusunuz ?  Alevidir, sünnidir; nakşidir, kadiridir, vs  gelin bırakalım  bu işleri , dinimizde   böyle şeylerin yeri  olmaz, hepimiz müslümanlarız.


Birde Hz  Musa nın gönderildiği kavim ,  Hz Musa tur dağına çıktığında buzağıdan bir put yapıyorlar  ve o na tapmaya başlıyorlar kardeşi   Harun onlara    “ Yemin olsun ki önceden Harun onlara “ Ey kavmim  siz bununla sırf bir imtihana tabi tutuldunuz , şüphesiz ki sizin gerçek Rabbiniz Rahmandır. Gelin bana uyun ve emrime itaat edin” demişti.  ( Taha 90) .  Dediği halde  dinlemediler ve yaptıkları yanlışta ısrar ettiler. Hz Musa döndüğünde kavmini buzağıya tapar görünce , kardeşiyle aralarında


Taha suresinin 92-93 ve 94. ayetleri aralarında geçiyor söyle ki :  “ Musa, ey Harun sana ne mani oldu ki bunların dalalete düştüklerini gördüğün vakit benim ardımca yürümedin ? yoksa emrime isyan mı  ettin? dedi. Harun:  Ey anam oğlu benim  sakalımı ve başımı tutma . Ben senin israil oğulları arasında ayrılık çıkardın, benim sözüme bakmadın diyeceğinden korktum  dedi.”


 Buradan anlaşılan Hz Musa tur dağına çıkarken  kardeşine  sakın bölünmeyin , ayrılığa düşmeyin diye  tembih  ettiği ,  çok açık bir şekilde  ortadadır.


Ben size daha ne diyeyim , kaç tane daha ayeti önünüze getireyim bilemiyorum . Bölünmeler konusundaki  dinimizin gösterdiği hassasiyet   sanırım anlaşılmıştır.


 Hucurat suresi 10. ayette   Mü’minler ancak kardeştirler. Şu halde iki kardeşinizin arasını düzeltin ve Allahtan korkun ki merhamet olunasınız.”


Nasihatı bizim için çok önemlidir, bu konuda dikkatli olmamız gerekir. Dinimizin üzerinde durduğu en hassas konuların başında gelen böylesine mühim bir konunun , şimdiye kadar  islam dini ile çokça alâkadar olmuş kişilerce , üzerinde hassasiyetle durulmamış oluşuda beni çok şaşırtmaktadır. Şirk konusu ile birlikte böylesine mühim olan bu konu dinimizin en hassas noktalarını teşkil etmektedir. Bu konuları basite indirgemeden , maksimum özen ve dikkat gösterilmesini  tüm inanç gruplarından bekliyorum.


Alevilik  ve  mevzuu da karma karışık bir durumda :  Alevilik ,  islam dininden kopup , kendi başına islamiyete muhalif bir din haline gelmiştir.   Hem alevi hemde müslüman  olmak saydığımız bütün ayetlere muhaliftir.


İbadethaneleri bile farklı olan kimselerin , dindaş olduklarını söylemek mümkünmüdür ? İbadetini ya camide yapan müslümandır yada cem evinde ,  ikisinin birden müslüman olmasına olanak  yoktur.  Birbirine düşman gruplar türündeki  , bu tür ayrılıklar islam dininin red ettiği konulardandır.  Hepimiz  Allah ın kitabına ve resulunun sünnetine tabi  olmalıyız.


Sünni ve şii  gruplarıda aynı şekilde , bölünmenin kutupları haline gelmiştir. Ben müslümanım demek  çokmu zor , yoksa günahmı , yoksa ayıpmı ? çok merak ediyorum. Rehberimiz kur’an ve sünnet ise , bu ayrılıkların dayanağı nedir ? Yoksa bizler kur’an dan ve sünnetten başka rehberler edinmişizde haberimizmi yok ?


Zaten bu tür gruplarda kendi içlerinde parçalanıp , birbirlerine muhalefet eder hale gelmişlerdir. İslam dininin içersinde , bu şekilde oluşturulan her türlü ayrımcılık  gerçek  müslümanlık  bilincine muhalif olacağından ,  oluşturulan her türlü akım tamamen yanlıştır.


 Alevi ler nüfus cüzdanlarına dahi , din ibaraesi olan yere islam yazdırmak istemiyorlar . Bu da savunduğumuz  tezlerin tümünün doğru olduğunun delilidir. Dinimizde Şii müslüman , Sünni müslüman gibi terimlerin  kesinlikle  yeri yoktur.


Dinimiz nasıl garip başlamışsa , yine bugün  yanlış inanç sistemlerinden ötürü garip hale gelmiştir. Bunun sebebi ise bu tür , parçalanmayı marifet sayan zihniyetlerdir.


 Gerçek müslüman Hz. Ebu Bekir i de çok sever , Hz Ömer ide çok sever , Hz. Ali yide , Hz Osman ıda  diğer hizmeti olan bütün sahabeleride çok sevmelidir  . Birini yerlere atıp diğerini göklere çıkarmak , insanlığa dahi yakışmayan  davranışlardır.  Herşeyden önemlisi  gerçek müslüman , herşeyiyle hizmet etmiş olan bu kişilere ayrım yapmadan saygı duymalıdır.


Aleviliğin ve şii liğin ne Hz Ali ile nede islam diniyle uzaktan veya yakından alâkası bulunmamaktadır. Hz Ali islam dini için savaşmış bir  müslümandı , ancak  peşinden gidenler kendi icat ettikleri bir dinin içinde olup , farkında olmadan Hz Ali nin dinini beğenmemektedirler. Bu kadar basit bir konuda milyonlarca insanın hataya düşmesi ve bu kadar net bir konuyu anlayamaması  beni çok düşündürüyor. Hz. Ali yi sevmek  alevi olmayı gerektirmez , O nun  sevgisini kazanmak için  alevi olunmasıda  gerekmez. Hz. Ali yi bu kadar çok sevmek  , kutsaliyet boyutunda yüceltmek  ,diğer sahabelere haksızlık ve insafsızlıktan başka bir şey değildir.


 Bizler bu halimizle , neyimize güvenipte  böylesine düşüncesizce  hüküm verebiliyoruz ? Hz Ali halifeliğinde ne için savaştı, insanları neye davet etti bir düşünürmüsünüz . Hz Ali bu gün  islamiyetin  geldiği  bu vahim hali  görseydi sizlerle öğünürmüydü dersiniz ?   Bu sözlerim size ağır gelmesin gerçekleri söylüyorum .


Hz. Hüseyin in  şehit edilişini her sene ağıtlar  yakarak , karalar bağlayarak anan insanların , başka üzülecek  kimseleri yokmu ? en azından  Hz .Hüseyin kadar değerli  sahabeleride anıp , hizmetlerine saygı duymamız gerekir.

 Dinimiz  aleviliği kabul etmediği gibi bölücülük teşkil eden her türlü  akımı red etmektedir.  Kur’an la  yaşayıp, her türlü ayrımcılıktan uzak  müslüman olmak en doğrusudur , ayetlerlen  bu  anlaşılmaktadır . Burada sadece alevilik meselesini değil, bu şekilde islamın dışında olan  diğer gruplarında sözlerimi  dikkate almasını tavsiye ederim.


Gerçek müslümanlığı yaşamayan insanların vahim durumlarına bakarak kendi yolunuzu doğru görebilirsiniz ancak, böyle bir itikatta olmakda yanlışa müdahilliktir. Bu durumdan etkilenip dinini dahi değiştiren , misyonerlerin davet ettiği  başka dinlere mensup olanlarda çıkabiliyor.


Hadid suresinin 19-20 ve 21. ayetlerinde, defalarca okunup düşünülmesi gereken  güzel bir nasihat yer almaktadır.


 “ Allah ve peygamberine iman edenler yokmu ? Onlar, Rableri katında çok doğru olanlar  ve şahidlerdir. Onların hem sevapları hem nurları vardır. Küfredip ayetlerimizi yalanlıyanlar var ya!  Onlarda cehennemliklerdir. Bilmiş olun ki bu dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlence , bir süs ve aranızda bir övünme , mal ve evlatta üreme yarışından ibarettir. Bir yağmur gibi ki , onun bitirdiği nebat  çiftçilerin hoşuna gider, sonra kurur. Onu sararmış görürsün , sonrada  çerçöp olur. Ahirette ise  şiddetli bir azap ve  Allah dan bir mağfiret , bir rıza vardır. Dünya hayatı ancak bir aldanış metaından başka bir şey değildir. Rabbinizden bir mağfirete ve genişliği yerle göğün genişliği gibi olan bir cennete doğru yarış edin ki , o cennet , Allah a ve peygamberine iman edenler için hazırlanmıştır. Bu Allah ın fazl u ihsanıdır ki onu dilediklerine verir. Allah büyük ihsan sahibidir”.


 İşte bu ayetlerle anlatılmak istenen  her şey  o kadar etkileyici ki , insanın dünya hayatı için ahiretini feda etmekten rahatsızlık  duymamasının sonu ne kadarda acı.


Ali İmran suresinin  85. ayetini  görüşlerine sunuyorum. “ Her kim islamdan başka bir din ararsa bilsinki , o din kendisinden asla kabul edilmeyecektir. Ahirette de  o kimse zarar çekenlerden olacaktır.”


 Avrupa da  kur’an a  olan bu ilginin ve talebin sebebini , direkt olarak kur’anla muhatap olmalarına bağlayabiliriz. Bizim ise müslüman olarak kur’an la muhatap olmak için , bir çok ilimide beraberinde bilmemiz gerektiğinin ortaya atılması , cehaletin ve tembelliğin kanımıza işlemesine sebep olmuştur.


Yine bu konuyla bağlantılı olarak  ,


  Bakara suresinin 266. ayetinde  Rabbimiz çok güzel bir misalle durumu anlatmaktadır. “ Sizden biriniz arzu edermi ki  ağaçları altından ırmaklar akan bir hurma ve üzüm bağı olsun. İçinde  kendine ait her türlü meyveler  bulunsun ; ama üzerine bir ihtiyarlık  çöksün ,  güçleri  yetmez  zayıf  bir takım çocukları  olsun . Derken  o  bağa ateşli bir  bora  isabet  ederek  yanıversin.  İşte  Allah size  ayetlerini  böyle  anlatıyor, gerekki düşünesiniz”.


Gelin  ahiretimizi,  bu  dünyadaki  yanlış  işlerimizle  zindana  çevirmeyelim , Allah u telanın tarihi  tekerrür  ettirmemesi  için , bizler üzerimize düşen vazifeyi yapalım.

Araf suresi 100-101 ve 102. ayetlerde üzerinde durulan konu , geçmişteki bazı insanlardan ders alınması konusunda daha hassas olmayı  gerektiriyor.


 “ Eski sahiplerinden sonra , yeryüzünde mirasçı olan kimseleri  halâ şu gerçek irşad etmedimi ki ?  Eğer biz dilemiş olsak onlarıda günahları sebebiyle musibetlere uğratırdık. Biz onların kalpleri üzerine mühür vururuzda onlar  işitmezler. İşte o memleketler ki başlarına gelenlerin bazılarını sana anlatıyoruz. And olsun peygamberleri onlara açık   mucizeler getidiler. Fakat önceden yalanlamış oldukları şeylere iman etmediler  Allah kâfirlerin kalplerini işte böyle mühürler.  Hem biz onların  çoğunda sözde  durma  bulamadık . Şu gerçek ki  onların çoğunu itaatten çıkan şahıslar bulduk”.


Yukarı dön Göster aslan2's Profil Diğer Mesajlarını Ara: aslan2 Ziyaret aslan2's Ana Sayfa
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

ASLAN 2'NİN YAZISININ KURAN'DA Kİ İSLAM'A GÖRE YENİDEN UYARLANMASI:


Bu konuda Enam suresinin 159. ayetinde mealen “ Dinlerini fırka fırka ayırarak parçalıyanlar varya senin onlarla hiçbir alakan yoktur. Onların işi ancak Allaha kalmıştır. Sonra O yaptıklarını kendilerine haber verecektir.”


 O günkü şartlarda tebliğin bulunmuş olduğu  nokta olarak  , Allah u teala onların işini kendinin  halledeceğini  ve kimsenin müdehalede bulunmaması gerektiğini  bildiriyor . Ancak ilerleyen zamanla birlikte kendi yolundan gidenleri kullanarak , üzerine aldığı işi yine kendi hallediyor. Emirlerine uymayan  kimselerden  bir şekilde intikamını alıyor.


 Rum suresinin 32. ayetindede “ Onlarki dinlerini parçalayıp fırka fırka olmuşlardır. Her fırka yanında olan ile sevinmektedir”


işte bunlar gerçekler ; bu gün birçok  dini  cemeatin daimi üyesi olan bazıları , dinini parçalayanlar sınıfına dahil oluyorlar . Biz kur’ana uyuyoruz diyenlerinde bunu gerektiği gibi yapması gerekir .  Bu şekilde örgütlenmenin ve faaliyette bulunmanın  hizmet statüsünde olabilmesi için ,  gerekli olan şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu şartların neler olduğu, yazımızın içersinde vermek istediğimiz  mesajların tümünün ana temasıdır. Mevcut sistemler , tarikat ve cemeatleri  eğitim öğretim yuvalarından çok  , parçalanmanın ve gruplaşmanın odak ı haline getirmiştir. Kişilere bu denli  endekslenen bir inanç sisteminin , hiçbir mantıklı dayanağı bulunmamaktadır. İslamiyet şemsiyesinin altında bulunan herkes müslümandır , bu şemsiye herkesi dış etkenlerden korur. Bu şemsiyeyi önemsemeyip , rengarenk  şemsiyeler açanlar , kendilerine verdikleri zararın büyüklüğünü görselerdi , hemen şemsiyelerini  kapatıp , tek şemsiyeyi yeterli görürlerdi.


 Ali İmran suresinin 103 ve 105. ayetlerinde

“ Hepiniz Allahın ipine sımsıkı yapışın parçalanıp ayrılmayın , ve Allahın üzerinizdeki  nimetini düşünün . Hani siz birbirinize düşman iken , O  sizin kalplerinizin  arsını  birleştirmiştide  O nun nimeti  sayesinde   ( din)  kardeşleri olmuştunuz. Hem sizler ateşten bir çukurun tam kenarındayken O sizi oradan kurtardı. İşte Allah size   ayetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız. Siz kendilerine açık ayetler geldikten sonra parçalanıp ihtilafa düşenler gibi olmayın, işte onlar için çok büyük bir azap vardır.”


Dini bu şekilde tarikatlare ve cemeatlere ayırarak , ateşten bir çukurun yanındaki yerinizi  hazırlamış bulunuyorsunuz, vazgeçmezseniz ateşin içindeki yerinizi de garanti altına alıyorsunuz. Yine bu konuda Allah Resulü konuşmuş olsaydı “ Beni israil birçok fırkaya, ümmetim de birçok fırkaya ayrılalacaktır bunlardan sadece bir fırka cennete girecektir, ashab tarafından “kimdir onlar ya Allahın Resulu” diye sorulduğunda ,sadece kur’an   üzere olanlar” derdi.  Burada herkes o bir fırkanın kendisi olduğunu iddia ediyor , diyelimki  A cemeatı cennetlik  , o zaman geride kalanlar cehennemlik olmuş oluyor.  B  cemeatı  desek  diğerleri , A  cemeatıda dahil eteşte oluyor , hiç biriniz değilseniz kimdir öyleyse  araştırmak  gerekir ? Bence , bahsedilen  cennete girecek olan bir fırka ,  dinimizi parçalayan ve ayrımcılığa yol açan akımlardan uzak  durup , kur’an da  tarif  edilen müslümanlık  dairesi içersinde kalanlardır.


Yunus suresi 18-19. ayetlerde konu ile alakalı olaraktan “ Allah ı bırakıp kendisine zarar ve ya fayda vermeyen şeylere tapıyorlar ve “bunlar Allah katında bizim şefeatçılarımızdır” diyorlar.  Deki : Siz Allaha göklerde ve yerde bilmediği bir şeyimi haber  vereceksiniz ? haşa Allah onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir yücedir.İnsanlar vaktiyle bir tek ümmetti ( şirk koşulmazdı) sonra ihtilaf ettiler ( fırkalara ayrıldılar) . Eğer Rabbinden ezelde ( azabı kıyamete bırakma konusunda)  bir taktir geçmemiş olsaydı , o ihtilaf ettikleri şeylerde şimdiye kadar aralarında çoktan hüküm verilmiş bitmişti”.


Asırların uzantısı olan bir silsilenin ve bu silsileye itibar eden  binlerce kişinin olması  vede Allah ın müdahale etmemesi ,  yapılan işin doğru olduğunu göstermez. Azabını kıyametten sonraya bırakmış olamazmı ?  bu gerçeği de değerlendirmek gerekir. Çünkü azabını kıyamete bırakma konusunda bir taahüdü bulunmasaydı, dünyada herkesin cezasını verirdi.


Bütün bu ayetlerden sonra halâ belli bir şüphe varsa

 Şura suresi 13. ayet bütün şüpheleri izale etmektedir şöyleki “ Sizin için dinden  Nuh a tavsiye ettiğini , sana  vahy buyurduğumuzu ,İbrahim e , Musa ya, ve İsa ya tavsiye ettiğimizi sizede şeriat yaptı . Şöyle ki: Dini doğru tutun , onda ayrılığa düşmeyin . Müşriklere kendini davet ettiğin din büyük geldi. Allah bu dine dilediğini seçecek ve yönelenleri ona hidayet edecektir.”   Burada bütün ümmetlere ayrılığa düşmemeleri emir edildiği halde, bizler paramparça olmuşuz   hala uyuyormusunuz ?  Alevidir, sünnidir; nakşidir, kadiridir, vs  gelin bırakalım  bu işleri , dinimizde   böyle şeylerin yeri  olmaz, hepimiz müslümanlarız diyelim.


Birde  Musa nın gönderildiği kavim ,  Musa tur dağına çıktığında buzağıdan bir put yapıyorlar  ve o na tapmaya başlıyorlar kardeşi   Harun onlara    “ Yemin olsun ki önceden Harun onlara “ Ey kavmim  siz bununla sırf bir imtihana tabi tutuldunuz , şüphesiz ki sizin gerçek Rabbiniz Rahmandır. Gelin bana uyun ve emrime itaat edin” demişti.  ( Taha 90) .  Dediği halde  dinlemediler ve yaptıkları yanlışta ısrar ettiler.  Musa döndüğünde kavmini buzağıya tapar görünce , kardeşiyle aralarında

Taha suresinin 92-93 ve 94. ayetleri aralarında geçiyor söyle ki :  “ Musa, ey Harun sana ne mani oldu ki bunların dalalete düştüklerini gördüğün vakit benim ardımca yürümedin ? yoksa emrime isyan mı  ettin? dedi. Harun:  Ey anam oğlu benim  sakalımı ve başımı tutma . Ben senin israil oğulları arasında ayrılık çıkardın, benim sözüme bakmadın diyeceğinden korktum  dedi.”


 Buradan anlaşılan  Musa tur dağına çıkarken  kardeşine  sakın bölünmeyin , ayrılığa düşmeyin diye  tembih  ettiği ,  çok açık bir şekilde  ortadadır.


Ben size daha ne diyeyim , kaç tane daha ayeti önünüze getireyim bilemiyorum . Bölünmeler konusundaki  dinimizin gösterdiği hassasiyet   sanırım anlaşılmıştır.

 Hucurat suresi 10. ayette   Mü’minler ancak kardeştirler. Şu halde iki kardeşinizin arasını düzeltin ve Allahtan korkun ki merhamet olunasınız.”


Nasihatı bizim için çok önemlidir, bu konuda dikkatli olmamız gerekir. Dinimizin üzerinde durduğu en hassas konuların başında gelen böylesine mühim bir konunun , şimdiye kadar  islam dini ile çokça alâkadar olmuş kişilerce , üzerinde hassasiyetle durulmamış oluşuda beni çok şaşırtmaktadır. Şirk konusu ile birlikte böylesine mühim olan bu konu dinimizin en hassas noktalarını teşkil etmektedir. Bu konuları basite indirgemeden , maksimum özen ve dikkat gösterilmesini  tüm inanç gruplarından bekliyorum.


Alevilik  ve  mevzuu da karma karışık bir durumda :  Alevilik ,  islam dininden kopup , kendi başına islamiyete muhalif bir din haline gelmiştir.   Hem alevi hemde müslüman  olmak saydığımız bütün ayetlere muhaliftir.

İbadethaneleri bile farklı olan kimselerin , dindaş olduklarını söylemek mümkünmüdür ? İbadetini Allah'ın istediği şekilde yapan Müslümandır.Şeytanın istediği şekilde yapan değil. ikisinin birden müslüman olmasına olanak  yoktur.  Birbirine düşman gruplar türündeki  , bu tür ayrılıklar islam dininin red ettiği konulardandır.  Hepimiz sadece  Allah ın kitabına  tabi  olmalıyız.


Sünni ve şii  gruplarıda aynı şekilde , bölünmenin kutupları haline gelmiştir. Ben müslümanım demek  çokmu zor , yoksa günahmı , yoksa ayıpmı ? çok merak ediyorum. Rehberimiz sadece kur’an  ise , bu ayrılıkların dayanağı nedir ? Yoksa bizler kur’an dan başka rehberler edinmişizde haberimizmi yok ?

Zaten bu tür gruplarda kendi içlerinde parçalanıp , birbirlerine muhalefet eder hale gelmişlerdir. İslam dininin içersinde , bu şekilde oluşturulan her türlü ayrımcılık  gerçek  müslümanlık  bilincine muhalif olacağından ,  oluşturulan her türlü akım tamamen yanlıştır.


 Alevi ler,Sünniler,Şiiler,Nurcular,Süleymancılar vb.diğer guruplar nüfus cüzdanlarına dahi , din ibaraesi olan yere sadece islam yazdırmak istemiyorlar . Bu da savunduğumuz  tezlerin tümünün doğru olduğunun delilidir. Dinimizde Şii müslüman , Sünni müslüman gibi terimlerin  kesinlikle  yeri yoktur.


Dinimiz nasıl muhteşem başlamışsa , yine bugün  yanlış inanç sistemlerinden ötürü ihtişamı yine belirgin hale gelmiştir. Bunun ispatı ise bu tür , parçalanmayı marifet sayan zihniyetlerdir.


 Gerçek müslüman İsa'yı da  çok sever , Musa'yı da çok sever ,Zülkifli'yi de , Muhammed'i de diğer hizmeti olan bütün Peygamberleri de çok sevmelidir  . Birini yerlere atıp diğerini göklere çıkarmak , insanlığa dahi yakışmayan  davranışlardır.  Herşeyden önemlisi  gerçek müslüman , herşeyiyle hizmet etmiş olan bu kişilere ayrım yapmadan saygı duymalıdır.


Aleviliğin ve şii liğin ne Muhammed'le nede islam diniyle uzaktan veya yakından alâkası bulunmamaktadır. Muhammed islam dini için savaşmış bir  müslümandı , ancak  peşinden gidenler kendi icat ettikleri bir dinin içinde olup , farkında olmadan Muhammed'in mensup olduğudini beğenmemektedirler. Bu kadar basit bir konuda milyonlarca insanın hataya düşmesi ve bu kadar net bir konuyu anlayamaması  beni çok düşündürüyor. Muhammed'i sevmek  Sünni olmayı gerektirmez , O nun  sevgisini kazanmak için  alevi olunmasıda  gerekmez. Muhammed'i bu kadar çok sevmek  , kutsaliyet boyutunda yüceltmek  ,diğer Peygamberlere haksızlık ve insafsızlıktan başka bir şey değildir.


 Bizler bu halimizle , neyimize güvenipte  böylesine düşüncesizce  hüküm verebiliyoruz ?Muhammed halifeliğinde ne için savaştı, insanları neye davet etti bir düşünürmüsünüz . Muhammed bu gün  Sünniyim Şiiyim diyenlerin  geldiği  bu vahim hali  görseydi sizlerle öğünürmüydü dersiniz ?   Bu sözlerim size ağır gelmesin gerçekleri söylüyorum .


" Hüseyin in  şehit edilişini" her sene ağıtlar  yakarak , karalar bağlayarak anan insanların , başka üzülecek  kimseleri yokmu ? en azından  "Hüseyin"den daha  değerli Resulleri anıp , hizmetlerine saygı duymamız gerekir.


 Dinimiz  aleviliği kabul etmediği gibi bölücülük teşkil eden her türlü  akımı red etmektedir.  Kur’an la  yaşayıp, her türlü ayrımcılıktan uzak  müslüman olmak en doğrusudur , ayetlerlen  bu  anlaşılmaktadır . Burada sadece alevilik meselesini değil, bu şekilde islamın dışında olan  diğer gruplarında sözlerimi  dikkate almasını tavsiye ederim.


Gerçek müslümanlığı yaşamayan insanların vahim durumlarına bakarak kendi yolunuzu doğru görebilirsiniz ancak, böyle bir itikatta olmakda yanlışa müdahilliktir. Bu durumdan etkilenip dinini dahi değiştiren , misyonerlerin davet ettiği  başka dinlere mensup olanlarda çıkabiliyor.


Hadid suresinin 19-20 ve 21. ayetlerinde, defalarca okunup düşünülmesi gereken  güzel bir nasihat yer almaktadır.


 “ Allah ve peygamberine iman edenler yokmu ? Onlar, Rableri katında çok doğru olanlar  ve şahidlerdir. Onların hem sevapları hem nurları vardır. Küfredip ayetlerimizi yalanlıyanlar var ya!  Onlarda cehennemliklerdir. Bilmiş olun ki bu dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlence , bir süs ve aranızda bir övünme , mal ve evlatta üreme yarışından ibarettir. Bir yağmur gibi ki , onun bitirdiği nebat  çiftçilerin hoşuna gider, sonra kurur. Onu sararmış görürsün , sonrada  çerçöp olur. Ahirette ise  şiddetli bir azap ve  Allah dan bir mağfiret , bir rıza vardır. Dünya hayatı ancak bir aldanış metaından başka bir şey değildir. Rabbinizden bir mağfirete ve genişliği yerle göğün genişliği gibi olan bir cennete doğru yarış edin ki , o cennet , Allah a ve peygamberine iman edenler için hazırlanmıştır. Bu Allah ın fazl u ihsanıdır ki onu dilediklerine verir. Allah büyük ihsan sahibidir”.


 İşte bu ayetlerle anlatılmak istenen  her şey  o kadar etkileyici ki , insanın dünya hayatı için ahiretini feda etmekten rahatsızlık  duymamasının sonu ne kadarda acı.


Ali İmran suresinin  85. ayetini  görüşlerine sunuyorum. “ Her kim islamdan başka bir din ararsa bilsinki , o din kendisinden asla kabul edilmeyecektir. Ahirette de  o kimse zarar çekenlerden olacaktır.”


 Avrupa da  kur’an a  olan bu ilginin ve talebin sebebini , direkt olarak kur’anla muhatap olmalarına bağlayabiliriz. Bizim ise müslüman olarak kur’an la muhatap olmak için , bir çok ilimide beraberinde bilmemiz gerektiğinin ortaya atılması , cehaletin ve tembelliğin kanımıza işlemesine sebep olmuştur.


Yine bu konuyla bağlantılı olarak  ,

  Bakara suresinin 266. ayetinde  Rabbimiz çok güzel bir misalle durumu anlatmaktadır. “ Sizden biriniz arzu edermi ki  ağaçları altından ırmaklar akan bir hurma ve üzüm bağı olsun. İçinde  kendine ait her türlü meyveler  bulunsun ; ama üzerine bir ihtiyarlık  çöksün ,  güçleri  yetmez  zayıf  bir takım çocukları  olsun . Derken  o  bağa ateşli bir  bora  isabet  ederek  yanıversin.  İşte  Allah size  ayetlerini  böyle  anlatıyor, gerekki düşünesiniz”.


Gelin  ahiretimizi,  bu  dünyadaki  yanlış  işlerimizle  zindana  çevirmeyelim , Allah u telanın tarihi  tekerrür  ettirmemesi  için , bizler üzerimize düşen vazifeyi yapalım.


Araf suresi 100-101 ve 102. ayetlerde üzerinde durulan konu , geçmişteki bazı insanlardan ders alınması konusunda daha hassas olmayı  gerektiriyor.


 “ Eski sahiplerinden sonra , yeryüzünde mirasçı olan kimseleri  halâ şu gerçek irşad etmedimi ki ?  Eğer biz dilemiş olsak onlarıda günahları sebebiyle musibetlere uğratırdık. Biz onların kalpleri üzerine mühür vururuzda onlar  işitmezler. İşte o memleketler ki başlarına gelenlerin bazılarını sana anlatıyoruz. And olsun peygamberleri onlara açık   mucizeler getidiler. Fakat önceden yalanlamış oldukları şeylere iman etmediler  Allah kâfirlerin kalplerini işte böyle mühürler.  Hem biz onların  çoğunda sözde  durma  bulamadık . Şu gerçek ki  onların çoğunu itaatten çıkan şahıslar bulduk”.



Not:Aslan 2 kardeş umarım bana darılmazsın çünkü,rabbim biliyor ki,niyetim ve çabam HALİS'tir.


   
 

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
iblissavar
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 06 subat 2007
Gönderilenler: 363
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iblissavar

Aslan2 yazdı:
   "Yine bu konuda sahih hadis olarak  herkesin kabul ettiği “ Beni israil 72 fırkaya, ümmetim 73 fırkaya ayrılalacaktır bunlardan sadece bir fırka cennete girecektir, ashab tarafından “kimdir onlar ya Allahın Resulu” diye sorulduğunda , kur’an ve sünnetim üzere olanlar” buyrulmuştur."

Sultan yazdı:


  "Yine bu konuda Allah Resulü konuşmuş olsaydı “ Beni israil birçok fırkaya, ümmetim de birçok fırkaya ayrılacaktır bunlardan sadece bir fırka cennete girecektir, ashab tarafından “kimdir onlar ya Allahın Resulu” diye sorulduğunda ,sadece Kur’an   üzere olanlar” derdi"


__________________
ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
Yukarı dön Göster iblissavar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iblissavar
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

HADİS KALBURLARI VE KALBURCULARI-2

Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Sultan yazdı:

  "Yine bu konuda Allah Resulü konuşmuş olsaydı “ Beni israil birçok fırkaya, ümmetim de birçok fırkaya ayrılacaktır bunlardan sadece bir fırka cennete girecektir, ashab tarafından “kimdir onlar ya Allahın Resulu” diye sorulduğunda ,sadece Kur’an   üzere olanlar derdi,

 

 

" yine Allah'ın son resulü bu konu hakkında konuşmuş olsaydı,beni israiklin bir çok fırkaya ayrıldığı gibi benden sonra gelenlerde bir çok fırkaya ayrılabilirler, böyle bir durum olrusa sadece kur'an'ı rehber edinenler, doğru yol üzerindedir,

 

mealinde konuşurdu Allahu alem,

 

ya bu hadis işi işte böyle bol şart kipli cümleler yığını,

 

selam ile

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats