HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: Peygamberle Özel Görüşme Yapmanın Bedeli Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
savasen
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 24 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 331
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savasen

Peygamberle Özel Görüşme Yapmanın Bedeli

Kur’an’da, Hz. Peygamberle (s.a.v) özel görüşme (necva) yapmak isteyenin, önce karşılıksız yardımda bulunması yani sadaka vermesi gerektiğini isteyen bir ayet var;

“Ey iman edenler! Peygamber ile özel görüşme yapacağınız zaman önden karşılıksız yardımda bulunun. Bu, sizin yararınıza olup dahası temizlenmenize vesile olacaktır. Fakat gücünüz yetmezse bilin ki Allah bağışlayıcıdır, sevgi ve merhamet kaynağıdır; bundan hiç şüpheniz olmasın.” (Mücadele; 58/12)

Acaba burada anlatılmak istenen nedir?

 

Hz. Peygamber ile özel bir görüşme yapmadan önce karşılıksız yardımı emreden bu ayeti, peygamber öleli 14 asır olduğuna göre bugün nasıl anlamalıyız? Çünkü ayet doğrudan peygamberin şahsından bahsediyor. Şahıs ortadan kalkınca, bugün onunla özel görüşme yapmayı nasıl anlamalıyız? Aksi halde doğrudan kendinden bahsettiğine göre hükmün de boşluğa düşmesi ve geçersiz hale gelmesi gerecektir.

 

Bunu böyle anlayan klâsik müfessirlerin çoğu hemen sonraki ayetle bu ayetin “nesh” edildiğini ileri sürerler.

 

Örneğin ayeti Hz. Peygambere yönelik “Onun etrafında saygınlık (karizma) oluşturma, her önüne gelenin onunla görüşememesi” çerçevesinde anlayan Razi şöyle demektedir:

 

 “İnsan bir şeyi güçlükle elde ederse gözünde saygınlığı artar. Ama onu kolaylıkla elde ederse önemsiz ve değersiz görür…”  (Razi; Tefsir-i Kebir, 58/17 tefsiri)

 

Doğrusu bu “Birine zor ulaşma, kolay kolay randevu alamama” dediğimiz şeyi çağrıştırıyor. Kişi, böylece, kendisine zor ulaşılan, çok önemli birisi olduğu izlenimi verdirmek ister. Gündelik hayatta, özellikle bürokraside bunu uygulamayan da neredeyse yoktur.

 

Razi’nin söylediklerini kabul edecek olursak, şu soruların cevaplanması gerekir. Mekke’de “içinizden birisi” olarak tanıtılan peygamber, Medine’ye gelince etrafında bürokrasi oluşturup kapalı kapılar ardına mı çekilmektedir? Kendisine zor ulaşılan birisi mi olmaktadır? Yardım edecek maddî imkânı olmayanlar onunla görüşemeyecekler midir? Peygamber, etrafını zenginlerin sardığı ve sadece onların görüşebildiği bir “fenomene” mi dönüşmektedir?

 

Ayeti peygamberin şahsına yönelik anlamının tabi sonucu bunlardan başkası olabilir mi? Hâlbuki ayet esasen peygambere yönelik değil “hayra” ve “temizlenmeye” ihtiyacı olan etrafındaki insanlaradır.

 

Bu noktada büyük müfessir Ebu Muslim’in münafıklarla ilgili tespitinden hareketle şunları söylemek mümkündür: “Medine’ye gelince münafıkların sadaka vermekten kaçındıkları görüldü. Bunlardan kimileri münafıklığı bırakarak iman etmiş görünüyorlardı. Bunların hala nifakta kalmış olanlardan ayırt edilmesi için peygamberle görüşmeden önce sadaka vermeleri istendi.

 

Bunun anlamı şudur: “Peygamberin etrafında dolanarak, onun yakınına kadar sokularak kendinizi iman etmiş gibi gösteriyor, mümin olmanın avantajlarından yararlanmaya çalışıyorsunuz. Ama içinizde gerçek müminde bulunması gereken temizlik, iyilik ve yardımlaşma duygusundan yoksunsunuz. Bencilce konum elde etmeye, avantaj kapmaya çalışıyorsunuz. Eğer gerçekten iman etmişseniz gereğini yapın ve mümince duyarlılığa sahip olarak yardımlaşın, elinizdekini başkasıyla paylaşın…”

 

Demek ki peygamber öleli 14 asır olmasına rağmen şu an elimizde ondan geriye Kuran, namaz, hac vb. değerler kaldığına göre ayet, “Bunlara yaklaşmadan, yani bunlardanmış gibi görünerek getireceği avantajlarından yararlanmaya kalkmadan önce (böyle yapacağınıza) eğer gerçekten müminseniz çevrenizi gözetin, yardımlaşın, elinizdekini başkasıyla paylaşın” demek olur…

 

Örneğin kimi zaman olur ki namaz kılmak, hacca gitmek, Kuran okumak vs. bir dindarlık gösterisine dönüşebilir ve bunlar kişiye avantaj sağlayıp bazı kapıların açılmasında birer araç olarak kullanılabilir. Bu durumda böylesi kişilerin gerçekten dindar olup olmadığını ölçecek elimizde bir ölçü olmalı. İşte bu ölçüyü veriyor Kuran; yardımlaşmak, vermek, paylaşmak…

 

Peygamberin yanında görünmekle kendisine bazı kapıların açılacağını uman kişilere nasıl “Harcayın, bölüşün, paylaşın da görelim” deniyorsa bugün de dindar görünmekle bazı kapıların kendisine açılacağını uman kişilere de “Öyle Müslümanlık görünüşle, sureta namaz kılmakla, işin lâfını yapmakla olmaz, elinizdekini verin, paylaşın da görelim” denilmelidir…

 

Bunun böyle olduğuna sonra gelen ayet delildir.

 

“Yoksa özel görüşme talebinden önce karşılıksız yardım yapmak zorunuza mı gitti? Çünkü yapmadınız. Bakın, Allah tövbenizi kabul etti. Artık canı gönülden namaz kılın, zekât verin, Allah’a ve peygamberine itaat edin. Allah her ne yaparsanız haberdardır.” (Mücadele; 58/12)

 

Yani: Peygamberle özel görüşme yapmak insana bir meziyet kazandırmaz. Böyle yaparak kendinize bir avantaj sağlamaya çalışmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a ve peygamberine itaat edin, samimî ve içten bir mümin olun yeter…

 

Hem bütün bunlar; peygamber, din, vahiy… Eğer bir gönüle girmiyor, yoksulu doyurmuyor, fakiri gözetmiyor, düşmüşün elinden tutmuyorsa ne için var? İşin gösterişini yapmak, toplanıp dağılmak, peygamberin yanında görünmek, riyaset, şa’şaa, liderlik, devlet, iktidar vs. ne için bütün bunlar?

 

Demek ki o gün “peygamberin yanında görünmek”, bugün için peygamberin bıraktığı mirasa sahip çıkıyor görünmek demektir. Allah, kitap, peygamber, din, iman, nutukları atıp, bunları yapıyormuş gibi görünüp en küçük yardımdan (maun) bile kaçınmak, bunların gösteriş yapıldığını gösterir. Nitekim sırf bunun için ayet değil sure nazil olduğunu görüyoruz:

 

“Bak şu dini  yalanlayana.  İşte bak, öksüzü hor görüyor. Yoksulun halinden hiç anlamıyor. O namaz kılanların vay haline!  O kuru kuruya yatıp kalkanların vay haline! Çünkü gösteriş yapıyorlar,en küçük yardımı  bile geri çeviriyorlar.” (Maun; 107/1-7)

 

MAUN: Sözlükte “yardım etmek, orta yaşlı olmak” demektir. Orta yaşlı olmak (avân), yardım etmek (iâne), yardımcı (muâvin), yardımlaşmak, el birliği etmek (teâvün), yardım istemek (istiâne), yardım, destek, medet (avn), ikramiye, burs, destek (iâne), kooperatif (teâvuniyye), yardımsever, insanlara yardım eden (mi’vân), küçük yardım (maŭne) kelimeleri bu köktendir…

 

Ayette ifade edildiği gibi, demek ki dini yalanlayan, öksüze hor bakan ve yoksulun halinden anlamayanlar aynı zamanda namaz da kılmaktaydılar. Çünkü namaz Mekkelilerin bildiği bir şeydi (Ebu Muslim).

 

Şu halde maun en tabiî ihtiyaç maddeleri anlamında küçük yardımlar demektir. Yani âlet, edevat, kap kaçak, ekmek, tuz vb. bir insanın diğer insana vermekte hiçbir beis görmemesi gereken yardımlar manasında. Anlam olarak “Komşu komşunun külüne muhtaç” dediğimiz manayı çağrıştırır…

 

Dikkat edilirse Kur’an “almayı” değil sürekli olarak “vermeyi” teşvik ediyor. Yani insanlara “İhtiyaçlarınız için yardım isteyin” demiyor, “İhtiyacı olanlara yardım edin” diyor. İstemek söz konusu olunca Fatiha’da geçtiği gibi “Ancak senden yardım isteriz” (iyyake nesta’in) dedirtiyor ve Allah’tan başkasından istemeyi çok görüyor. Ama vermek söz konusu olunca zekât, sadaka, yardımlaşma, dayanışma vs. hepsini ısrarla öğütlüyor, teşvik ediyor.

 

Bunun anlamı şu olsa gerektir; “Veren el alan elden üstündür” deyişinde geçtiği gibi alan değil sürekli veren el olmak… İsterken Allah’a, verirken insanlara yönelen bir kişilik… Kendini muhtaç durumda olmaktan çıkararak kendi ayakları üzerinde duran, insanlara yük olmayan, bilakis yükü üstlenen, omuzlayan, paylaşan, bölüşen, özgür, bağımsız, onurlu kişilikler…

 

Yine ayette geçtiği gibi kimileri işin gösterişindedirler. Kıldıkları namazda, yaptıkları duada hayır yoktur. Kürsülerden nutuk atmaya bayılırlar. Mükellef sofralarda tıka basa doyup “elhamdülillah” çektikten sonra, midelerini sıvazlarken “Mübarek sahabe efendilerimiz açlıktan karnına taş bağlardı” diye ağlamaklı ağlamaklı konuşurlar. Kandil gecelerinde, gülyağı kokuları arasında sahabe hayatı anlatırlar. “Sünnettir inşallah” diye tabağın kenarında hiçbir şey bırakmadan yedikçe yerler ama tabağın içindekini başkasına vermeyi veya bölüşmeyi hiç düşünmezler. Her yemekten sonra “huril-ıyn” duaları ederler; ev üstüne ev, eş üstüne eş isterler ama onları yoksul bekârlarla evlendirmeyi, hele iş sahibi yapmayı akıllarından bile geçirmezler. Nedense her şeye kendilerini lâyık görürler. Kendileri dururken başkası akıllarından bile geçmez. Allah güzel ve zengin nimetlerini nedense hep onlar üzerinde görmekten hoşlanır.

 

Bunlar hem namaz kılarlar, dindar görünürler, hem de bir kapitalistten daha beter mal, mülk ve para düşkünüdürler. En küçük yardımları yapmakta bile pintilikte üzerlerine yoktur. Barlarda, pavyonlarda para harcayamazlar ama saray yavrusundan evlere milyarlar dökerler. Hırslarını maldan mülkten, gösterişten, güçlü görünmekten çıkarırlar. Paylaşmak, bölüşmek, vermek, dağıtmaktan ödleri kopar. Bir şeyi vermek onlardan kerpetenle etlerini koparmak gibi gelir.

Dıştan namazlı niyazlı içten zavallı bir dindarlık…

 

Dışı Müslüman içi kapitalist bir ehli-namazlık…

 

Bu halleriyle Allah’a değil güce ve güçlüye tapmaktan başka bir şey yapmış olmazlar.

 

 Adı en küçük yardımı (maun) bile çok görmek anlamına gelen yukarıdaki sureyi dindarlık iddiasında olanlar gece gündüz okusa, sular seller gibi ezberlese yeridir. Çünkü alışılmış dindarın o iflâh olmaz “insansız ve tabiatsız” Allah anlayışının panzehiri bu suredir. 

 

Boyuna, Allah’ın kendine özel olarak verdiğini sandığı zenginliğine “elhamdülillâh” çekip, burnunun ucundaki açı, yoksulu bir türlü göremeyen, yoksulluk, fakirlik, emek lâflarını duyunca “solculuk” yapıldığını zanneden, “Müslüman güçlü olacak, her şeyin en iyisini giyecek, en iyi yerlerde oturacak” deyip duran, “Ben Müslüman’ın zengin olanını severim” diye de kafasına uygun bir hadis bulan zihniyetin panzehiri işte bu ve benzeri surelerdir

 

Dini yalanlayan inkârcı kâfir tutumu ile ehl-i namaz da olsa “kapitalistçe” tutum aynı sure içinde bir tutuluyor ve aynı azapla tehdit ediliyor!

 

Varın gerisini siz düşünün…

 

Recep İhsan ELİAÇIK




__________________
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
Birbirini anlamayan...
Can Yücel
Yukarı dön Göster savasen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savasen
 
aliaksoy
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 05 subat 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 989
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı aliaksoy

Allah razı olsun. Ne güzel anlatmış. Her fırsatta zekattan bahseden, özellikle namaz ve zekatı hep birlikte değerlendiren bir kitaba inanıyoruz ama müslümanların haline bak....

Yardımlaşma hususunda Selçuklu ve Osmanlı devletindeki Ahi kuruluşlarının çok ciddi olarak incelenmesi gerektiği kanaatindeyim.

"Sana neyden infak edeceklerini sorarlar. Deki: İhtiyaç fazlasını"

Adamlar geçmişte bunu başarmış... Ahi teşkilatları ile ilgili bir doktora tezi okumuştum. Tüm kardeşlerimize de bulabilirlerse Ahi kuruluşları ile ilgili olarak hazırlanmış akademik bir eseri okumalarını şiddetle tavsiye ederim.

Bu gün Osmanlı devletinin savaşlardaki başarısından, ne bileyim üç kıtaya hükmetmesinden, zamanında dünyanın en büyük ordusuna sahip olmasından övünüyoruz ama bunun arka planında yatan bir ahi gerçeği var. Ahi meselesi de tamamen "infak" anlayışına dayanıyor.

Bulunduğunuz şehirde tarihi eser kabilinden Osmanlı hazinesinden harcanarak yapılmış kaç tane yapı bulabilirsiniz ?

Gerçekte Osmanlı devleti; padişahların kendi namlarına yaptırdıkları camiler haricinde bayındırlık hizmeti görmemiştir. Halbuki; bayındırdık hizmeti bir devletin ekonomisinde çok büyük bir yük tutar.

Osmanlı devletinde yerel bayındırlık hizmetleri, yoksul halkın doyurulması, eğitimi vs. tüm devlet hizmetleri (daha doğrusu devletin yapması gereken hizmetler) ahiler tarafından yürütülmüştür. Tabi böyle olunca da, Osmanlı devleti için toplanan vergilerin neredeyse tamamının savaşa / cihada harcanması olanağı doğmuştur. 

Okuduklarıma göre özetle, Ahi teşkilatlarına bağlı bulunan esnaf gelirinin geçimi için kendisine yeteceğini düşündüğü kısmı haricinde kalan tümünü Ahi kasasına bağışlar. Gelecek kaygısı gütmez. İş yeri yansa, sel götürse, hırsızlık vs. olsa zararını Ahi kasası derhal giderir. Bir nevi sigorta yani...

Bunun gibi, evladıma bir iş kurayım derdi yoktur. Üyenin çocuğu Ahilik disiplini içerisinde (Kalfa, çırak, usta gibi) yetiştikten ve ustalığı hak ettikten sonra ona derhal çalıştığı iş kolunda bir iş yeri açılır. Ahi kasası bunu ödünç olarak ta vermez. Bu bir hibedir. Bu hibenin karşılığında o da bir ahi olarak gelirinin ihtiyaçtan artan kısmını Ahi kasasına bırakacaktır. Üstelik ürettiği mal veya hizmette kafasına göre takılamayacak, ahi örgütünün belirlediği asgari kalite standartlarının altına da inemeyecektir. Kim ki, bu kuralları çiğner Ahi örgütünün çağrısı ile o esnaftan alış veriş, selam sabah kesilir... (Halk arasında bilinen - pabucu dama atılmak deyiminin de Ahi Evran ile başlayan böyle enteresan bir hikayesi vardır - o gün ayakkabı / çarık üreticisi ürettiği şeylerin kalitesizliği nedeni ile kınanmış ve gerçekten ürettiği pabuçlar dama atılmıştır.  Garibim o gün iflas etmiştir. Bu deyim de o günden sonra yerleşip kalmıştır.

Ahi örgütü, kasada biriken parayı bu gün sosyal devlet dediğimiz herhangi bir devletin halka sunmakla yükümlü olduğu hizmetler için harcar.

Bu günkü bakış açısı ile bakıldığında insana masal gibi geliyor ama tarihi kayıtlar bunu doğrulayınca insan şok oluyor. Yani bu geçmişte başarılmış. Bunu sağlayan şey imandan ve bu iman sebebi ile harcamaktan başka bir şey değildir.

Okullarda okutulan tarih kitaplarında Osmanlı devletinin hayat serüveni alatılırken, efendim Duraklama, gerileme şu bu diye bahsedilir.

Neymiş, Viyana bozgunu  yüzünden  duraklama ve gerileme başlamış... Ben de tabi öyle zannediyordum.  Ner zamanki Ahiler ile ilgili bilimsel bir çalışma okudum gördüm ki bu işin hikaye / görünen kısmı.

Ne zaman ki, Ahi teşkilatlarında rüşvet, adam kayırma, yolsuzluk, makam düşkünlüğü başlamış... Ha.. İşte o tarihler Osmanlı'nın da duraklama ve gerileme dönemi... Çünkü, Ahilerin çatırdaması sundukları hizmetler nedeni ile Devletin çatırdaması olmuş...

Hiç düşünürmüsünüz, bu gün bu kadar teknoloji ile bile, mesela yüzbin kişilik bir ordunun, bir yerden bir yere naklinin maliyeti nedir ? Yavuz Sultan Selim, İstanbul'dan Mısır'a gitmiş... Devasa bir ordu... Üstelik makinalardan oluşmuyor. Daima tüketen ve bu suretle maliyet oluşturan bir ordu...

Her vilayetin ahi teşkilatı tayin ettiği rehber ile birlikte Orduyu karşılıyor, kendi vilayetinden geçeceği süre boyunca yediriyor, içiriyor her bakımı üstleniyor ve bir sonraki vilayetin ahi teşkilatına devrediyor...

Üç kıtaya hükmetmek demek böyle olmuş.

Sadece bu mesele bile devlet hayatında "infak" meselesinin önemi için yeterlidir.

"En sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça asla iyiliğe ermiş olmazsınız"

Allah ne güzel söylemiş...

Selam ve dua ile...   


__________________
"(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Yukarı dön Göster aliaksoy's Profil Diğer Mesajlarını Ara: aliaksoy Ziyaret aliaksoy's Ana Sayfa
 
iblissavar
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 06 subat 2007
Gönderilenler: 363
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iblissavar

Alıntı:

  "Peygamberin yanında görünmekle kendisine bazı kapıların açılacağını uman kişilere nasıl “Harcayın, bölüşün, paylaşın da görelim” deniyorsa bugün de dindar görünmekle bazı kapıların kendisine açılacağını uman kişilere de “Öyle Müslümanlık görünüşle, sureta namaz kılmakla, işin lâfını yapmakla olmaz, elinizdekini verin, paylaşın da görelim” denilmelidir…

   Dikkat edilirse Kur’an “almayı” değil sürekli olarak “vermeyi” teşvik ediyor. Yani insanlara “İhtiyaçlarınız için yardım isteyin” demiyor, “İhtiyacı olanlara yardım edin” diyor. İstemek söz konusu olunca Fatiha’da geçtiği gibi “Ancak senden yardım isteriz” (iyyake nesta’in) dedirtiyor ve Allah’tan başkasından istemeyi çok görüyor. Ama vermek söz konusu olunca zekât, sadaka, yardımlaşma, dayanışma vs. hepsini ısrarla öğütlüyor, teşvik ediyor..."

 

   İhsan bey,yine çok güzel tespitler yapmış.Kuranın sürekli vermeyi ve infak etmeyi emreden ayetlerini görmeyip at gözlükleri takanlar, şu piyasada ben de yolumu nasıl bulurum,avantamı nasıl alırım,yastık altlarındakileri nasıl cukkalarım.. derdine düşenler, ehven-i şer deyip boyuna bilmem ne bankalarının reklamını yapmaktan zevk alanlar,devir babana dahi güvenme devri diyenler,"kıl beşi,gör işi" deyip infak ibadetini savsaklayanlar,..vb. zihniyetteki herkes yukarıdaki mesajları iyi kavrayıp  bir an önce infak seferberliği başlatmalıdırlar.Yoksa yarın çok geç olacaktır vesselam..

  

 

__________________
ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
Yukarı dön Göster iblissavar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iblissavar
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats