HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an'da İnanç Konuları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an'da İnanç Konuları
Konu Konu: namaz ve Peygamberimiz Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
kaya
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 24 haziran 2007
Gönderilenler: 26
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı kaya

Selanumaleyküm,

Peygamberimiz günde kaç vakit olarak farz namazları ikame etmiştir, bilen var mı acaba?

3 vakit ikame etmiştir, belgesi, ispatı şudur:

5 vakit kame etmiştir, belgesi, ispatı şudur:

daha değişik vakitler için belge ve ispat şudur:

Yukarı dön Göster kaya's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kaya
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Sevgili Genç.

Bizde belge falan yok.Biz Kur"an"daki ayetlerden hareketle yorumlar yapıyoruz.Doğru da olabilir,yanlışta.Çünkü Kur"an" ayetleri yoruma çok açıktır.Üzerinde düşünelim,akledelim diye.Yani Kur"an" hazır bilgi vermez.Bilgilerin ip uçlarını verir ve bilgiyi sizin bulmanızı ister.Bizde bunu yapmaya çalışıyoruz.

Yani bizde belge falan yok.Ancak,namazın 5 vakit olduğuna dair,sizin cami imamınızda veya çok itibar ettiğiniz bir din adamında veya bir Allah dostunda veya babanda,bir belge varsa,sen bize gönder ve biz o belgeye göre namaz kılalım.Olur mu?

Selam ile.

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
savas1
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 agustos 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 261
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savas1

 

selam

Yeni olduğunuz belli forumda, bu konu defalarca tartışılmıştır sitede, konu ile ilgiili bir sürü başlık var, dilerseniz forumu taratabilirsiniz

Ayrıca namaz ile ilgili şunu belirteyim

Kuranda;

3 vakit geçer, şöyleki 3 isim tamlaması şeklinde

1-salat-ı Fecr

2-salat-ı Vusta

3-salat-ı İşa

şeklindedir, diğer vakitlerin adı dahi geçmez, ayrıca rivayetlere de bakarsanız, peygambermiz öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsıyı birleştirmiştir, yani hadislerde namaz ile ilgili bir netlik yoktur, Kuran net şekilde vermiştir bunu

yok ben gereksiz ayrıntı istiyorum derseniz, bunu Kuran dışnda her türlü uydurma kitaptan bulabilirsniz

Samimi isek ve gerçekten gerçeği öğrenme niyetinde isek, gider Kurandan tek tek namazla ilgili herşeye, her kelimeye bakarız ve Kuranla %100 çelişmeyen kaynaklara da bakarız, Allah zaten gerçeğin saf şekilde peşinde olan insanlara yardım eder

bir dua var ya '' ALlahım sen bana kesin bilgimi artır '' diye

saygı ile...

 

 



__________________
Ne kadar uzak olsak da çok yakınız, daha yürekten olamazdım, daima kim olduğumuza güveniyorum ve başka hiçbirşey önemli değil... Metallica-Nothing Else Matters
Yukarı dön Göster savas1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savas1
 
kaya
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 24 haziran 2007
Gönderilenler: 26
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı kaya

Selamunaleyküm,

Bu foruma daha önce girmiştim, o zaman çok fazla konu yoktu.Şimdi çoğalmış.Kur'an da ki 3 vakit ve namaz hakkında bilemiyorum ama belki de buradakilerin çoğundan önceleri bilgim vardı.

Bu sitede ele alınmış konular, "Naci Çelik" rumuzlu arkadaşın yukarıda bahsettiği yöntemle mi hükme bağlanıyor?

Ben sorularıma cevap arıyorum, verebilecek olana müteşekkirim:

Kur'an da bir çok ayette Peygamberimizin bizlere örnek olduğu ve ona uymamız gerektiği emredilir.Buna dayanarak soruyorum:

1-Peygamberimiz H.z. Muhammed günde kaç vakit farz namaz ikame etmiştir?

Buyurun.Saygılar.

Yukarı dön Göster kaya's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kaya
 
kamer
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 06 kasim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı kamer

kaya Yazdı:

Selamunaleyküm,

Bu foruma daha önce girmiştim, o zaman çok fazla konu yoktu.Şimdi çoğalmış.Kur'an da ki 3 vakit ve namaz hakkında bilemiyorum ama belki de buradakilerin çoğundan önceleri bilgim vardı.

Bu sitede ele alınmış konular, "Naci Çelik" rumuzlu arkadaşın yukarıda bahsettiği yöntemle mi hükme bağlanıyor?

Ben sorularıma cevap arıyorum, verebilecek olana müteşekkirim:

Kur'an da bir çok ayette Peygamberimizin bizlere örnek olduğu ve ona uymamız gerektiği emredilir.Buna dayanarak soruyorum:

1-Peygamberimiz H.z. Muhammed günde kaç vakit farz namaz ikame etmiştir?

Buyurun.Saygılar.

 

 

Aleyküm selam kaya,

 

Öncelikle aramıza hoş geldiniz.

 

Namazın amacı, insanın manevî yücelmesini sağlamak, kişiyi topluma yararlı iyi bir insan hâline getirmek olduğundan, vücudun beslenmesindeki üç öğün gıda gibi namaz da öğünleştirilmiştir. Yani, belirli vakitlerde namaz kılınması istenerek insanın manevî beslenmesinin sürekli olması sağlanmıştır. “Fiilî dua” anlamına gelen “salât (namaz)”ın, müminler için günün belli vakitlerinde yerine getirilecek bir görev olması öncelikle, insan şuurunda Allah inancının devamlılığını gerçekleştirme gayesini gütmektedir. Din psikolojisi araştırmaları ortaya koymaktadır ki, insanın içsel yönelişlerinin ihmal edilmesi, onu manen kör bir varlık haline getirmekte ve bunun sonucunda da insan, iyi bir yapıcı toplum elemanı olamamaktadır. Dolayısıyla, insan için namaz çok önemli bir ödev durumundadır ve bu sebeple de günün belli vakitlerinde (sabah, akşam ve gece) zorunlu olarak namaz kılması emredilmiştir:


Nisa; 103:       Sonra (korku hâlindeki) namazı tamamlayınca, artık Allah’ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda/ güvene erdiğinizde, namazı ikame edin. Hiç şüphesiz ki namaz, müminler üzerine vakti belirlenmiş bir yazgıdır.

 

Ayetteki “vakti belirlenmiş yazgı” ifadesinden anlaşılmaktadır ki; namaz, sadece vaktinde farzdır, vakti gelmeden farz olmaz, vaktinin dışında da kaza edilmez. Vaktinde kılınmamış namaz, vaktinde yenilmemiş yemek veya vaktinde alınmamış ilaç gibidir, yani geçen geçmiş olur. (Bu husus “Namazın Kazası” başlığı ile başka bir yazımızda açıklanmıştır.)

Bizlere namaz kılmayı emreden Yüce Rabbimiz, namazları hangi vakitlerde kılmamız gerektiğini de, (bizi şeyhe, imama, müçtehide muhtaç bırakmadan) Kur’an’da açıkça bildirmiştir:

 

Hud; 114:     Ve gündüzün iki tarafında ve gecenin yakın saatlerinde namaz kıl; çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, ibret alanlara bir öğüttür.

 

Bu ayette peygamberimize gündüzün iki tarafında (yani sabah ile akşam) ve gecenin yakın zamanlarında (yani “ışa; yatsı”) olmak üzere toplam üç vakitte namaz kılması emredilmiştir.

 

İsra; 78, 79:    Güneşin dülûkundan (batmasından, kaybolmasından) gecenin kararmasına kadar namaz kıl ve sabah Kur’an’ını da. Çünkü sabah Kur’an’ı görülecek şeydir.
Ve geceden de. Ayrıca, sana özgü bir nafile olarak sen, onu (gece namazını) teheccüd et (uyanıp  kıl)! Rabbinin, seni güzel bir makama ulaştıracağı umulur.

 

Bu ayetlerde de aynı şekilde peygamberimize, güneşin batmasından gecenin  karanlığına değin (akşam), tan yeri ağarırken (sabah) ve geceden bir bölümde (“ışa; yatsı”) namaz kılması emredilmiştir. Yani, emredilen vakitler; sabah, akşam ve gece (“ışa; yatsı”)dir. Ayrıca peygamberimize özgü bir ayrıcalık olarak nafile olmak üzere (asıla ziyade olarak, yani ek görev olarak) onu (gece namazını) teheccüd etmesi (gece uyuyup uyanarak  kılması) emredilmiştir. 

 

Dikkat edilirse, Hud suresinin 114. ayeti ile İsra suresinin 78. ve 79. ayetlerinin ifadeleri aynı olup, bu ayetler namazın vakitlerini belirtmektedir. Ancak bu vakitler, Kur’an’ın genel üslûbuna uygun olarak; aynı anlamın, değişik üslûp ve özdeş kelimelerle ifade edilmesi suretiyle belirtilmiştir.

 

Bu ayetlerde, akşam, sabah ve gece  namazı (“ışa; yatsı”) olmak üzere üç vakit namaz emredilmekte olup, bu ayetlere göre öğle ve ikindi namazlarının farz olduğunu söylemek mümkün değildir. Peygamberimizin bazı uygulamalarından, özellikle de öğle ve ikindi namazını bazen beraber kılmasından da, öğle ve ikindi namazlarının farz olmadığı, yani namazın aslının beş vakit olmadığı kesin olarak anlaşılmaktadır. Ama işin aslı, bu konuda ortalıkta dolaşan rivayet dalgaları arasında kaybolmuştur. Oysa, namazı beş vakit olarak ifade eden rivayetlerin bazıları uydurma, bazıları da namaz vakitlerini düzenleyen ayetlerin inişinden evvelki uygulamaları içeren rivayetlerdir.

 

Meselenin aslını öğrenebilmek için bu ayetleri iyi anlamak, ayetleri iyi anlamak için de, ayetlerde geçen “dülûkuşşems”, “kur’an-el fecr”, “taraf”, “teheccüd” ve “nafile” sözcüklerinin ne demek olduklarını iyi bilmek gerekmektedir.

 

Dülûkuşşems”; “Güneş’in batması, gözden kaybolması” anlamındadır. Ama bazı yorumcular buna “eğilmesi” anlamını vermişlerdir. Tac-ül Arus ve Lisan-ül Arab’ın verdikleri bilgiye göre “dülûk sözcüğüne “eğilme” anlamının verilmesi, namazı beş vakit olarak anlayabilme amacı gütmekteymiş. (!) (Tac-ül Arus, c: 13, s: 560, 561 ve Lisan-ül Arab, c: 3, s: 398, 399)


 “Dülûk” sözcüğünün gerçek anlamına göre “dülûkuşşems” tamlaması; akşam vaktini ifade eder. Nitekim, dördüncü halife Ali, Abdullah ibn Mesûd, Said ibn Cübeyr, Nehâî, Mükatil, Dahhâk, Süddî, İbn Abbas ve Mücahid bu anlamı tercih etmişlerdir.


Buna karşılık “dülûk” sözcüğüne “eğilme” anlamı vererek sözcükten öğle vaktini anlayanlar da olmuştur. Klâsik kaynaklarda, İbn Ömer, Cabir, Atâ, Katâde ve Hasan’ın bu görüşü benimsedikleri bildirilir.


İsra suresinin 78. ayetinde yer alan bu sözcükten, her iki anlamın birden anlaşılabileceği ileri sürülse de, namazın vakitlerini belirleyen diğer ayet olan Hud suresinin 114. ayetindeki ifadeler, “dülûküşşems” tamlamasından, “Güneş’in eğilmesi” anlamının çıkarılmasına ve bu anlamdan da ayette öğle namazının kastedildiğinin sanılmasına engel olur. Çünkü, Hud suresinin 114. ayetinde peygamberimize “Gündüzün iki tarafında ve geceye yakın bir zamanda namaz kılması” emredilmiş ve anlam netleşmiştir. Çünkü, Hud suresinin 114. ayetinde geçen “zülefen” sözcüğü, İsra suresinin 78. ayetinde geçen “ğasak” sözcüğü ile aynı anlamda olup; “ortalığın karardığı zaman, gecenin ilk saatleri” demektir. Yani, her iki sözcük de “ışa; yatsı” vaktine karşılıktır. Bu durumdan kesin olarak anlaşılmaktadır ki, İsra suresinin 78 ve 79. ayetlerinin emri ile Hud suresinin 114. ayetinin emri aynıdır ve bu ayetlerde, namaz kılınacak vakitler, özdeş kelimeler kullanılmak suretiyle değişik üslûplarla ifade edilmiştir.


Diğer taraftan, bir çok yorumcu da “dülûkuşşems” ile “ğasakılleyl” tamlamalarının ayrı zamanları ifade ettiğini ileri sürmüştür. Oysa bunlar, ayrı zamanları değil, bir vaktin başını ve sonunu ifade etmektedirler. İsra suresinin 78. ayetinde “güneşin batmasından itibaren karanlığa kadar” namaz kılınması emredilmiştir. Bu ifade, iki namazın değil, bir tek namazın, yani akşam namazının vaktini belirlemektedir.


Ayette geçen “kur’an-el fecr”; sabah okuması, yani sabah namazıdır.

 

 “Taraf”; “nahiye, yan bölge” demektir. Bir şeyin “taraf”ından söz edildiği zaman, o şeyin içi değil, dışı anlaşılır. Nitekim Fıkıh’ta “İnsanın iki tarafı” ifadesinden; bir taraf olarak insanın anası, babası, dedesi, yani atası, diğer taraf olarak da çocukları ve torunları anlaşılır. Benzer şekilde “masanın iki tarafı” denildiğinde de; masanın ikiye ayrılmış hâldeki iki parçası anlaşılmaz, masanın sağında ve solundaki şeyler anlaşılır.


“Taraf” sözcüğünün çoğulu “etraf” sözcüğü olup, bu sözcük Türkçeye, aynen Arapçadaki anlamı ile geçmiştir. “Etraf” sözcüğü de yöneltildiği şeyin dışı ile ilgilidir. Meselâ, bir kimseye “Etrafına bak” dendiği zaman, o kişi eline, yüzüne, vücuduna değil, sağına, soluna, önüne ve arkasına bakar. Bu örneği “ülkenin etrafı” dendiğinde ülkenin dışının kastedildiği ve anlaşıldığı, “Dünya’nın etrafı” dendiğinde Dünya’nın dışının kastedildiği ve anlaşıldığı şeklinde çoğaltmak mümkündür.


Ayetteki “Gündüzün iki tarafı” ifadesinden de, “gündüz”ün dışında kalan “sabah” ve “akşam” vakitleri anlaşılır. Yoksa bu ifade, “gündüz”ün kısımları, birer parçası olan “kuşluk” ve “ikindi” vakitleri demek değildir.

 

Teheccüd” sözcüğünün kökü olan “hecd” sözcüğü, “ezdat”tan olup, iki zıt anlamı da ifade eder. Yani hem “uyumak” hem de “uyanmak” demektir. “Hecd” sözcüğünün bazı türevleri şöyle meşhurlaşmıştır: “Hâcid”; “uyuyan”, “tehcid”; “uykuyu gidermek, uyandırmak”, “teheccüd”; “uykudan uyanıp namaz kılmak”, “müteheccid”; “geceleyin uyanıp namaz kılan kimse”.

 

Nafile” sözcüğü; “asıl üzerine yapılan ziyade (ek)” demektir. Buradan da anlıyoruz ki peygamberimiz, gece namazını herkes gibi karanlık bastıktan başlayıp tan ağarıncaya kadar olan zaman içinde kılmayacak, uyup uyanarak  kılacaktır.

 

Sözcük anlamlarının tahlili neticesi de bize göstermektedir ki, bu ayetlere göre öğle ve ikindi vakitlerinde namaz kılınması söz konusu değildir. Ayetlerden anlaşılan, sabah, akşam ve gecenin bir kısmında namaz kılınması ve peygamberin ise bu gece namazını teheccüd etmesidir.


Kur’an’a göre üç vakit olarak vakitlenmiş olan namazların ikisi, bir başka ayette isimleriyle de anılmıştır:

 

Nur; 58:     Ey iman edenler! Elleriniz altında bulunanlarla, sizden erginlik yaşına gelmemiş olanlarınız üç durumda; sabah namazından önce, öğle vaktinde elbisenizi çıkardığınızda, ışa (yatsı) namazından sonra izin istesinler. Bunlar sizin için üç avrettir (açık ve korumasız, üç zamandır). Bunlar dışında ne size ne de onlara bir günah yoktur. Aranızda dolaşırlar, birbirinize bakabilirsiniz. Allah, ayetleri size işte böyle açıklıyor. Allah Alim’dir, Hakim’dir.

 

 

Sonuç olarak, İsra suresinin 78, 79. ayetlerinde üç vakitte; sabah, akşam ve ışa (gece) vaktinde üç namaz emredildiği gibi, Hud suresinin 114. ayetinde de aynı şeyler emredilmiş; üç vakit (sabah, akşam ve “ışa; yatsı”) namaz kılınması bildirilmiştir.


Vakitleri bildiren ayetlerde ilk muhatap peygamberimiz olmasına rağmen, emir tüm ümmeti kapsamaktadır. Çünkü ümmete verilen emirler, ümmetin örneği, rehberi, imamı olmak sıfatıyla önce onun şahsında yer tutmakta, ümmeti de onun her yaptığını yapmakla yükümlü bulunmaktadır:

 

A’râf: 158:      De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ben, göklerin ve yerin mülkü kendisinin olan, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan, hem dirilten hem öldüren Allah’ın size, hepinize gönderdiği elçiyim. O hâlde Allah’a ve O’nun sözlerine iman eden, ümmî peygamber olan elçisine iman edin ve ona uyun ki, doğru yolu bulmuş olasınız.”

 

Bu noktada hemen belirtmek gerekir ki, peygamberimize uymayı emreden bu ayet, peygamberimizin öğle ve ikindi vakitlerinde namaz kıldığı hakkındaki rivayetlere dayandırmak suretiyle, öğle ve ikindi vakitlerinin de namaz kılınması emredilmiş vakitlerden olduğu yolunda ileri sürülen iddiaları destekler mahiyette bir ayet değildir.


Bir çok yazımızda açıklamıştık ki, dinimizdeki namaz, oruç, hacc ve zekât görevleri, İbrahim peygamberden sonra gelmiş peygamberlerin şeriatlarında da mevcuttur. Mâûn suresinden ve Enfal suresinin 35. ayetinden, Mekkelilerin de namaz kıldıkları anlaşılmaktadır. Hatta Alak suresinin 9, 10. ayetlerine göre peygamberimiz de peygamber olmazdan evvel eski dinî inancı gereği namaz kılmaktadır. Fakat bu namazlar, Kur’an’dan öğrendiğimiz kadarıyla, özelliğini yitirmiş namazlardır. Dinimiz, sehivle, el çırparak kılınan bu namazları düzeltmiş, namazı huşu ekseni üzerinde yeniden şekillendirmiştir.


Peygamberimizin de, Kur’an tarafından belirlenen bu şekle ne bir ilâve ve ne de bir eksiltme yapması mümkün değildir. Bu durumda A’râf suresinin 158. ayetinin, Hud suresinin 114. ve İsra suresinin 78, 79.ayetleri ile açık bir çelişki arz ederek rivayetleri desteklediğini değil, rivayetlerin Kur’an ayetlerine uymadığını düşünmek, daha mantıklı ve dinimize uyan bir davranıştır. Zaten yukarıda da belirttiğimiz gibi, namazı beş vakit olarak ifade eden rivayetlerin bazıları uydurma, bazıları da namaz vakitlerini düzenleyen ayetlerin inişinden evvelki uygulamaları içeren rivayetlerdir.


Özetlemek gerekirse; sabah, akşam ve gece (ışa; yatsı) namazı vakti (üç vakit), Kur’an ile sabittir. Öğle ile ikindi, -eğer rivayetler doğru ise- peygamberimizin kendi uygulamalarıdır, Allah tarafından emredilmemiştir.

 

Vakitleri Hud suresinin 114. ve İsra suresinin 78, 79.ayetleri ile belirlenmiş olan namazın rekât sayısı ise Nisa suresinin 101-103. ayetlerinde belirlenmiştir. Nisa suresinin 101. ayetinde korku hâlinde namazın kısaltılabileceği bildirilmiş, 102. ayette de kısaltılmış namaz tarif edilmiştir. Buna göre, namaza duranlar secdeden sonra arkada bekleyenlerle yer değiştireceklerdir. Yani kısaltılmış olarak kılınacak namaz, kıyam, rükû ve secdeden ibarettir; bir rekâttır. 103. ayette ise, korku hâlinin geçmesinden sonra namazın tam bir biçimde yerine getirilmesi istenmektedir. Nisa suresinde verilen bu bilgilerden, namazın iki rekât olduğu anlaşılmaktadır.


Namaz vakitleri, Hud suresinin 114. ve İsra suresinin 78, 79. ayetleri ile, namazın rekât sayısı ise Nisa suresinin 101-103. ayetleri ile, MEDİNE DÖNEMİNDE son şeklini almış, ve bu konuya  ilgili ayetlerle son nokta konmuştur. Biz, peygamberimizin ve sahabenin bu konularda farklı uygulamalarda bulunduklarını söyleyen rivayetlerin, onların bu ayetler inmezden evvelki uygulamalarını aktardığını düşünüyoruz.


Hud ve İsra surelerinin başlarında MEKKÎ oldukları yazsa da, Hud suresinin 12, 17 ve 114. ayetleri ile İsra suresinin 72-80. ayetleri MEDENÎdir. Hatta her iki surenin tamamının MEDENÎ olduğunu ileri sürenler de vardır.


Bir çok yorumcu, bu ayetlerdeki kesin ifadelere karşı çıkamamışlar, ama namazın “beş vakit” olduğuna dair rivayetlerde yer alan iddiaları meşrulaştırabilmek için pek çok yol denemişlerdir.


Namazın beş vakit olduğunu ispat için sarf edilen gayretlerden bir tanesi; bu ayetlerin Mekkî oluşundan yola çıkarak, rivayetlerin Medenî olduğu (Miraç rivayetlerindeki gibi), dolayısıyla bu ayetlerin mensuh olduğu iddiası, diğer bir tanesi de; aşağıdaki ayetlerin anlamlarının bozulmak suretiyle mesnet olarak kullanılmak istenmesidir:

 

Kaf; 39, 40:      O nedenle, sen onların söylediklerine karşı sabret. Ve güneşin doğmasından önce ve batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et ve geceden bir bölümde. Ve secdelerin artlarında da O’nu tesbih et.

 

Ta Ha; 130:     Artık onların söylediklerine sabret, güneşin doğuşundan önce de batışından önce de Rabbini tesbih et. Gecenin bazı saatleriyle gündüzün iki ucunda da tesbih et ki, hoşnutluğa erebilesin.

 

Rum; 17, 18:    O hâlde tesbih Allah için. Akşama erdiğinizde de sabaha erdiğinizde de... Göklerde ve yerde hamd de O’na, gece sırasında da öğleye erdiğinizde de...

 

Leyl; 1, 2:    Ant olsun bürüyüp örttüğü zaman geceye

                        Ve parıldadığı zaman gündüze,

 

Şems; 1-4:  Güneş’e ve onun parıltısına ant olsun ki,

                 onu izlediği zaman Ay’a,

                 ona parlaklık verdiği zaman gündüze,

                 onu sarıp örterken geceye,

 

Dikkat edilirse, bu ayetlerde namaz vakitlerini ve namaz sayısını belirleyen bir ifade yoktur. Bu ayetlerde; gündüz ve gecenin belli başlı zamanlarında (ki ifadelerden “her an” anlamı çıkar) Allah’ı anmak, O’nu unutmamak, O’nu tesbih etmek emredilmekte ve Allah’ı anmanın, gönlü huzura kavuşturacağı vurgulanmaktadır. Bu ayetlerden namaz kılınacağını anlamak ve iddia etmek, tamamen hatalı bir davranıştır.

 

 

Farz namazlar niçin geceye tahsis edilmiştir?

 

Hud ve İsra surelerinde yer alan ayetlerle belirlenen namaz vakitleri (akşam, sabah ve gece), günün gece bölümündedir. Bu durumun hikmeti de yine Kur’an’da mevcuttur:

 

Müzzemmil: 1-7:         Ey örtüsüne bürünen! Geceleyin kalk! Kısa bir süre hariç,gecenin yarısını ayakta geçir veya bundan biraz eksilt.Ya da buna biraz ekle: Ve Kur’an’ı ağır ağır, düşüne düşüne oku. Doğrusu, Biz senin üzerine ağır bir söz bırakacağız. Şu bir gerçek ki, yeni bir oluşa koyulmak üzere geceleyin kalkan, yer tutma bakımından daha güçlüdür (söz bakımından daha etkilidir). Kuşkusuz gündüz boyu senin için uzun bir dolaşma/ uzun bir uğraşı vardır.

 

Gündüz, ister sıradan birisi olsun ister peygamber olsun herkes için çeşitli telaşların yaşandığı bir zaman bölümüdür. Namaz ise, yine kim olursa olsun herkesin kendini vermesi, konsantrasyon (huşu’ ve hudu’) içinde olması gereken bir faaliyettir. Ama iş, güç, harç, borç gibi telaşların hep gündüz cereyan etmesi, günün bu bölümünde insanların kendilerini bütünüyle namaza vermelerini mümkün kılamamaktadır. Çünkü herkesin aklı fikri işindedir, işlerin bitmesi gerekmektedir. Nitekim konuyu iyi anlayanlar; “Ğıllı ğışla namaz olmaz.” demişlerdir. Tabiî ki burada kastedilen namaz, İslâm’ın emrettiği namazdır, yoksa çoğunluğun “yasak savmak” kabilinden kıldığı ve kıldık sandığı şeklî namaz değildir. Çünkü, huzursuz, kafada bin bir gailenin yer aldığı zamanlarda, bilinçsizce kılınan namaz, gerçek namaz değil, bir şekildir. Gerçek namaz, kulun gönül huzuru ile kendisini Allah’a teslim ederek kılacağı namazdır.


İşte bu sebeple Yüce Allah bizlere namaz için vakit olarak akşam, sabah ve gece saatlerini belirlemiş ve gündüz de çalışmaya ayrılmıştır. Yani, Rabbimizin, namaz için gönlün boş ve huzurlu olacağı zamanları seçmesi boşuna değildir.


Görüldüğü gibi, bu hususlar Müzzemmil suresinin 1-7. ayetlerinde çok net olarak ifade edilmiştir. Gündüz boyu herkes için dağınık yerlerde, dağda bağda vs. işlerde uzun uğraşılar vardır ama dışarıdaki bütün işler günün sona ermesiyle biter ve insanlar bu üç vakitte sükûnet için evlerine dönmüş olurlar ve hepsi bu vakitlerde evlerinde bulunurlar. Böylece cemaat olmaları, camiye gelebilmeleri de mümkün duruma gelmiş olur.

 

 

Kutuplarda namaz  vakti

 

İslâm dini evrensel bir din olduğuna ve tüm kuralları dünyanın her noktasında geçerli olduğuna göre, senenin yarısının gece, yarısının da gündüz olarak yaşandığı kutup bölgelerinde namaz ve oruç ibadetleri nasıl uygulanacaktır?


Bu konu, İslâm’ın evrensel olmadığı düşüncesinin teyidine yönelik olarak entelektüel geçinen bazı çevreler tarafından yeni ortaya atılmış bir mesele olarak gözükse de, aslında çok eskiden beri İslâm bilginlerinin düşünüp değerlendirdikleri bir konudur.


Konuya kitabında ilk yer veren, XI. yüzyıl fakihlerinden Ebu-l İhlas Hasan ibn-i Ammar eş- Şürunbilâlî’dir. Bu şahsın “Nur-ul İzah Şerhi, Merakıyelfelah” adlı eserinde (bu kitap Türkiye’de çok meşhur olup, tüm ilâhiyat eğitimi veren okulların temel fıkıh öğreti kitabıdır) konu şöyle açıklamıştır:


Güneşin, batar batmaz hemen doğduğu ülkeler vardır. Burada namazın sebebi olan vakit bulunmadığı için yatsı ve vitir namazları yoktur. Ancak bir sene kadar sürecek Deccal Günleri’nde namaz vakitleri takdir edilir. Yani, namaz vakitleri için belirli saatler ayrılır. Namazlar, o saatler içinde kılınır. Alım satım, oruç, hacc ve iddet gibi meselelerde de takdire göre hareket edilir.”

 

Not: İslam fakihleri bu konuya, kutuplardaki vakti bilerek düşünerek değil de, “Deccal Günleri” adıyla meşhurlaşmış bir söylentiye cevap mahiyetinde çözüm üretmişlerdir. Bu söylentiye göre; ileride öyle bir zaman gelecektir ki, o zaman dünyanın her yerinde yılın yarısı gece, yarısı da gündüz olacaktır. Ancak bu “Deccal Günleri”, muteber olmayan bir rivayettir ve teferruatının burada gereği yoktur.

 

Görüldüğü gibi eski zaman din bilginlerince, vakti olan namazların kılınacağı, vakti olmayan namazların kılınmayacağı, oruç için ise gündüzün sürelerinin insanlar tarafından takdir edilecek olduğu söylenmiştir.


Bu tarz takdirler yapılırken her şeyden evvel Yüce Rabbimizin şu ayetleri dikkate alınmalıdır:

 

Rahman; 5:      Güneş ve Ay bir hesap iledir (hesaba bağlıdır).

 

En’âm; 96:  Tan yerini yarandır. Geceyi dinlenme zamanı, Güneş ve Ay’ı zaman ölçüsü kılmıştır. Bu, Güçlü Olan’ın, Bilen’in takdiridir (belirlemesidir).

 

Tövbe; 36:   Gökleri ve yeri yarattığı gündeki Allah’ın yazgısına göre, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. …

 

Bakara; 189:    Sana hilallerden soruyorlar. De ki: “Onlar, insanlar ve hacc için vakit ölçüleridir. ...”

 

Ayetlerde, Ay ve Güneş hareketlerinin bir ölçü olduğu bildirilmektedir. Demek ki bu ölçüyü iyi bilmemiz ve ihtiyaç duyulan hâllerde kullanmamız gerekmektedir. Nitekim kutuplarda bulunan bir Müslüman için bu ölçüler gerekmekte ve bu ölçüler kullanılarak kutuplarda da, ekvator üzerinde yaşayan bir Müslüman gibi Ramazan ayının hilali görüldüğünde oruca başlanabilmekte, Şevval ayının hilali görüldüğünde oruç bırakılabilmekte ve günün vakitleri de bu ölçülerle eş zamanlı olarak takdir edilebilmektedir.


Bu modern çağda ise artık insanın takdirine gerek kalmamıştır. Radyo, televizyon, telsiz gibi araçlarla, istenilen bölgenin zaman dilimleri (gece-gündüz saatleri) sadece kutuplardan değil, uzaydaki herhangi bir noktadan da kolay ve gayet isabetli olarak takip edilebilmektedir. Kısacası, anormal beldelerde bulunan insanlar hayatlarını, normal bölgelerde yaşayan insanlarla eş zamanlı hâle getirebilme imkânına sahiptirler. Zaten anormal bölgelerdeki yaşam da, normal bölgelerde uygulanan sürelere göre ayarlanmaktadır. Yani kutuplardaki veya uzaydaki insanlar, çalışma ve dinlenme saatlerini, yemek düzenlerini, normal koşullardaki insanlar gibi belirlemekte, kutuplardaki hiç kimse altı ay uyuyup altı ay çalışmamaktadır.


Bu durumda, bir Müslüman’ın kutuplara değil, uzaya bile gitmesi durumunda, uzayda gece ve gündüz olmadığından tüm vakitlerin ortadan kalktığını ileri sürmesi ve namaz yok demesi mümkün değildir. Uzayda da vakit takdir edilmeli, namazlar vakitlerinde kılınmalıdır.

 

Kaynak:hakkiyilmaz@istekuran.com

 

Mutlu ve esen kalın.

 



__________________
Kamer/17-22-32-40:Ant olsun Biz Kur`an`ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık/hazırladık.O hâlde var mı ibret alıp düşünen?
Yukarı dön Göster kamer's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kamer
 
savas1
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 agustos 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 261
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savas1

kaya Yazdı:

Selamunaleyküm,

Bu foruma daha önce girmiştim, o zaman çok fazla konu yoktu.Şimdi çoğalmış.Kur'an da ki 3 vakit ve namaz hakkında bilemiyorum ama belki de buradakilerin çoğundan önceleri bilgim vardı.

Bu sitede ele alınmış konular, "Naci Çelik" rumuzlu arkadaşın yukarıda bahsettiği yöntemle mi hükme bağlanıyor?

Ben sorularıma cevap arıyorum, verebilecek olana müteşekkirim:

Kur'an da bir çok ayette Peygamberimizin bizlere örnek olduğu ve ona uymamız gerektiği emredilir.Buna dayanarak soruyorum:

1-Peygamberimiz H.z. Muhammed günde kaç vakit farz namaz ikame etmiştir?

Buyurun.Saygılar.

selam

Burda hüküm verici Naci Çelik adlı şahıs değil elbette! Ne ben ne de bir başkası... Dinde tek hüküm verici, konu bağlayıcı olan Allahtır

Ben bilgimi Kuranı kaynak göstererek paylaşırım, ama siz gene kesin bilgi ile iman etmek zorunda oldğunuz için, kendiniz bilhassa gene KUrandan bakmanız gerekir, ben demiyorum ki ben %100 doğruyum , ama kaynağım Kurandır...

Kuranda birçok yerde peygamberi örnek alın der evet, ama İbrahim resulu de örnek alın der, Allah elçileri arasında ayırım yapacak değildir, öyleyse size derim ki İbrahim resulu de örnek almak zorundasınız. Öyleyse İbrahim resule nasıl uyacaksınız?  Nerde Onun hadisleri? demekki Onu da Kurandan örnek alacağız, diğer tüm elçileri de, Kuranda anlatıldığı kadarı ile!

Namaz konusuna gelince, elçimiz elbette ayetlerde de tasdik ediliği gibi peygamberimiz sadece vahy edilene uymuştur, vahy edilen nedir?  Kuran... Öyleyse o Kuranda ne yazıyor ise onu yapmıştır

Onlara ayetlerimiz açık açık okununca, bizimle karşılaşmayı ummayanlar "Bize bundan başka bir Kuran getir veya bunu değiştir.” dediler. De ki "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben sadece vahyolunana uyuyorum.”

10Yunus Suresi 15

O zaman Kuranda geçen namaz vakitleri isimleri  3 olduğuna göre, O da 3 vakit yapmıştır, ama Ona özel gece namazı emredilmiştir, sadece peygambere, bu ona özel bir namazdır, insanlara emir değildir, normal koşullarda elçimiz 3 vakit namaz kılmıştır...

saygı ile...

 



__________________
Ne kadar uzak olsak da çok yakınız, daha yürekten olamazdım, daima kim olduğumuza güveniyorum ve başka hiçbirşey önemli değil... Metallica-Nothing Else Matters
Yukarı dön Göster savas1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savas1
 
savas1
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 agustos 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 261
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savas1

 

ayrıca bu linkte de namazın vakitleri çok güzel şekilde açıklanmış

http://www.kurandakidin.net/bolumler/36inanckonularinamaz.ht m



__________________
Ne kadar uzak olsak da çok yakınız, daha yürekten olamazdım, daima kim olduğumuza güveniyorum ve başka hiçbirşey önemli değil... Metallica-Nothing Else Matters
Yukarı dön Göster savas1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savas1
 
kaya
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 24 haziran 2007
Gönderilenler: 26
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı kaya

Sayın Arkadaşlar,

Öncelikle belirteyim ki benim diyaloğum,- kendi kalbimi bildiğim gibi -samimi, Allah yolunda en doğrusunu yapmaya gayret edenlerle.

Zahmet edip gerek burada gerekse başka yerde yer alan namaz hakkındaki açıklamaları yazmışsınız, teşekkür ederim lakin ben bunları önceden okumuştum, yine de sağolun.

Soruma cevap olarak yazılanlardan anladığım,

1-Kur'an daki ilgili ayetler, buradaki arkadaşların -anladıkları- üzerinden açıklamalar.Bu durumun da görece olduğunu ifade ettiklerinden Peygamberimizin kaç vakit kıldığını net olarak söyleyememektedirler.

2-Savaş1 arkadaş sadece çıkarım yaparak (Kur'an da 3 vakit se O' da öyle YAPMIŞTIR) ve sonra da "normal koşullarda 3 vakit kılmıştır" diyerek iki farklı kanaate ulaşmış.

İlk söylem mantık çerçevesinde doğrudur.(kendi çıkarımına göre), Ancak son söylemi kişisel görüşüdür belgesi yok çünkü.

Anladığım 3 vakit üzerinden yazılanlar kişilerin Kur'an nın ilgili ayetlerinden kendi bilgileri doğrultusunda anladıkları.Bunun ötesinde Peygamberimizin kesin olarak kaç vakit kıldığını söyleyebilen yok.

Bu durumda belli bir kesim Kur'an ayetlerine bakarak 3 vakit namazı farz olarak açıklarken, bir kesim de 1400 yıldır tevatüren günümüze geldiği şekli ile 5 vakit olarak açıklamaktadır.

Benim vardığım sonuç, burada ve hans merkezli bu tip "hanif" sınıflamasında 3 vakit farz namaz çıkarımı, Kur'an daki bazı ayetlerden çıkarılmış (ben herşeye rağmen samimi olduğunu düşünmek isterim) oldukçe kişisel bir sonuç.Yani "bana göre böyle" tarzından.Dolayısı ile uzun bir süre önce bu işe kafayı takmış ve uygulamış biri olarak sizlerin vardığınız sonucun doğruluğundan emin olamadım.Ben, samimi olan arkadaşlardan namaz gibi çok önemli bir ibadet konusunda yanılgıya düşmemeleri için dikkatli olmalarını öneriyorum, çünkü namazın kazası yok, ancak vaktinde ikame edilir biliyorsunuz.En doğrusunu Allah bilir.

Burada bir tespitimi de ilave edeyim.Mesela "rukü" namaz içerisinde şekli belli bir duruştur.Aranızda bilen varmı bilmiyorum: "Rukü" kelimesi arapçada, ayakta duran birinin belden öne doğru 90 derece kadar eğik olması pozisyonu anlamına mı gelir?Bu kelimenin etimolojisini ve semantiğini bilen var mı? Bu gün rukü duruşunu,  Kur'an daki  ilgili ayetleri inceleyip "böyle anlıyorum" diyerek mi yapıyoruz yoksa Peygamberimizin böyle yaptığını görüp uygulayanlardan bize kadar bu şekli ile geldiğini varsayarak (bu kelimeyi bulabiliyorum) biz de namaz kılanlardan görerek mi yapıyoruz? 3 vakit namaz konusunda, "rukü" konusundaki gibi bir bakış açısı sizleri düşünmeye sevkeder mi?

Saygılar.

 

 

 

Yukarı dön Göster kaya's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kaya
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Sevgili Kaya.Atalarımız gibi işkembeden atıyorsun.Senin bildiğin namaz,bize tevatüren falan gelmiş değildir.Alevi,nusayri ve daha bir çok meshep mensubu milyonlarca müslüman,bu minval üzere bir namazın olmadığını kabul ediyorlar.Ayrica:Ashaptan biri tarafından islamla tanışan kamboçyalı müslümanlar da,namazı haftada bir gün ve bir vakit(cuma)olarak kılmaktadırlar.Ne olacak şimdi? Nerde kaldı senin tevatürün.

Senin sözünü ettiğin namaz,emevi,abbasi ve osmanlı gibi siyasi otoritelerin icad edip,halklara dayattığı,sonra da dinleştirdiği bir uygulamadır.

Bilgilerinize arz olunur.

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
muhliskul
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 nisan 2007
Yer: Australia
Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı muhliskul

Kuran resule vahyoldugunda ona sunu soyluyordu.Sana bildirilene uy.

O halde mubin olan kitap uygulamaya gecirilecekti.Ip uclari ve tahminlerle degil kesin ilim ile amel edilecekti.Peki bu Salat konusu  icinde gecerlimi?

Hz Muhammed'e  salati ikame et dendiginde acaba o saskinmiydi?

Ip uclari ve tahmin ilemi  salati ikame etti?

Salat konusu mubin ise ki oyle olmali, nasildir?

Simdi bu konuyu Naci yontemi ile aciklayalim,kupe girip dusuneceksin saksiyi calistiracaksin, arastirmaya gerek yok.

Yukarı dön Göster muhliskul's Profil Diğer Mesajlarını Ara: muhliskul
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats