HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: Kabir azabı var mıdır? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
molla
Katilimci Uye
Katilimci Uye
Simge

Katılma Tarihi: 12 haziran 2005
Gönderilenler: 50
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı molla

selam dostlar son zamanlarda çevremden sıkça kabir azabını duyar oldum. İnsanlar dünya ve ahireti bir kenara bırakmış kabir azabına merak salmaya başlamış.

İleri sürdükleri ayet ise

mümin/46- Onlar sabah-akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet çattığı gün, `Firavun'un adamlarını azabın en ağırına sokun' denir.

yukardaki mümin suresi 46. ayet. Bu ayette kabir azabının olduğunu hadislerden destek alarak savunanlar olmakla birlikte, aksini savunan görüş

Sûra üfürülür. Bir de bakarsın kabirlerden çıkmış Rablerine doğru akın akın gitmektedirler
Şöyle derler: “Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdan çıkardı? Bu, Rahman’ın vaad ettiği şeydir. Peygamberler doğru söylemişler.” yasin/51-52

ayetindeki "Peygamberler doğru söylemişler" kısmından yola çıkarak olmadığını savunur. (burada bir şaşkınlık görülmekte)

Kur'an bütünlüğünde dünya ve ahiret hayatına değinilirken kabir azabından bahsedilmemiş. Ancak yukardaki mümin/46 kabir azabına delil olabilirmi? Ve de bu ayetten ne anlamalıyız?

Bu konudaki görüşlerinizi bekliyorum.

selam,molla

Yukarı dön Göster molla's Profil Diğer Mesajlarını Ara: molla
 
Sinan_B
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 24 mart 2005
Yer: Germany
Gönderilenler: 95
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Sinan_B


Selam Dostlar.

Molla arkadasim, Insana verilen Ruh'un Bedenden ayri bir Mahluk olduguna inananlar malesef bu Kabir hayati/azabi mevzusuna da haliyle inanacaktir. Cünkü insan ölünce beden kafesinden Ruh'u ayrilmis oluyor, Kabirde Ruh'a iki Melek gelip sorgu sual soruyor, hatta bazi kitaplarda Melekler Mezhepleri bile(!) soruyorlar, Mezhebin nedir :).

Bütün Kur'an in icinden tek bir Ayet'i örnek göstermeleri düsündürücü. Buna ragmen, Kur'an da Kabir hayatina iliskin tek bir söz edilmemesi de cok düsündürücü. Cünkü yok öyle birsey. Allah Ahiretten, Cehennemden bahsedecekte, Azap veya Mükafatin muhtemel oldugu bir Kabir ortamindan bahsetmeyecek Yaratan!?

mümin/46- Onlar sabah-akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet çattığı gün, `Firavun'un adamlarını azabın en ağırına sokun' denir.

Dostum, belki burada ki sabah-aksam kavramlari, adam'in araliksiz ceza görecegini ifade ediyordur, belkide Firavun kiyametten önce Cehennemi boyladi bile, belki burada öldü dogrudan Cehennemde tekrar dirildi, suan ceza görüyordur, asiri azginliginin sebebiyle belki böylesini hak etmistir, dogrusunu Allah bilir. Ama bunun Kabir hayatiyla hic bir baglantisi yok. Üstelik Kur'an da ne zaman azap baglaminda Ates kavrami gecse, ortam Ahiret ortami ve mevzu bahis olan Ates Cehennem Atesidir.

Bazilarina göre, Melekler insana kabirde azap ediyorsa, ilk temizlenme oluyormus, günahlara kefaret olup Mahser gününde zorluk cekmeyecekmisiz

O zaman Mahser gününe ne gerek kaldi, herkes Kabirde azabi görüp temizlenip gitsin bari.

Kur'an i bütün olarak incelersek Kabir hayatinin varligina delil olabilecek saglam bir tane Ayet yok.

Birisi bana "Kabirden Mektup" adli bir kitap önermisti, bilmiyorum ismini dogrumu yazdim, neyse, Kabir hayatinin olmadigini savundum, adam ne dedi dersiniz? "Peki onca insan Kabrin basinda Kur'an i kimin icin okuyor" demezmi :). Genelde Yasin Suresi okunur, ve Yaratan ne güzel tasarlamis, Yasin'in sonlarina dogru Kur'an in diriler icin indigini Ayet söyledigi halde ölülere okuyorlar.

Hanif'in Ruhla ilgili yazisi bu konuyla baglantili oldugu icin, henüz okumayanlara tavsiye ederim.

Sadece iki Hayat var, Dünya hayati ve Ahiret hayati, Kur'an da bir ücüncü  Hayat ortamindan söz edilmez. Buna ragmen birileri Berzah hayatindan söz eder. Berzah kavrami var, o'da set, bir perde, bir engeldir, ölen insanlarin tekrar dünyaya her ne sekilde olursa olsun geleyemeyecegini ifade eder.

@Molla: "Peygamberler doğru söylemişler" kısmından yola çıkarak olmadığını savunur. (burada bir şaşkınlık görülmekte)

Cok dogru, Kabir aleminde yasamis azap görmüs bir Insan, tekrar dirildigi sira "Vayy Peygamberler dogru söylemis demez ki, örnegin Kafir insan zaten gerceklerle Kabirde yüzlesmis olmasi gerekirdi, esas saskinligi Kabirde yasamis olmaliydi, halbuki Ayette saskinlik tekrar can bulup suurlanip kabirden cikinca dile getiriliyor.


@Molla: selam dostlar son zamanlarda çevremden sıkça kabir azabını duyar oldum. İnsanlar dünya ve ahireti bir kenara bırakmış kabir azabına merak salmaya başlamış.

Gizemli ya, Kur'an da aciklamasida yok, Hadislerden kirintilar bolca mevcut, sonra birde su Alim vardi Gazali mi neydi adi aklima gelmedi simdi, ölümden kabirden ruh'dan bol bol bahseder, iman kimligine göre kisinin ölümünü nereye gidecegini bilmis kitaplara dökmüs herifin oglu.

Son olarak, Kabir azabiyla ilgili bir website var, belki biliyorsundur, yinede link vereyim:

Kabir azabi Allah'in adaleti ile bagdasmaz


Sinan
Yukarı dön Göster Sinan_B's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Sinan_B
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

İnsan önce kabirde sorgulanıyor diyelim. Ve burada bir netice çıkıyor. Buna göre Cennet yada Cehennem hayatı yaşıyor diyelim.

 

Sonra haşrediliyor ve yeniden sorguya çekiliyor. Neden yeniden sorguya çekiliyor? Zaten durumunun ne olduğu belli değil mi? Neden bir daha ona “oku kitabını” deniliyor? Neden kitabını sağdan yada soldan alması çok önemli oluyor bir daha? Neden bir daha mizanda(?) sevapları tartılıyor? Neden daha sonra yine sınanıyor ve kıldan ince kılıçtan keskin(?) sırat köprüsü üzerine sürülüyor? Kişinin nereye gideceği zaten kabirdeyken belli ise bu sorgu ve sınanmaya neden ihtiyaç var bir daha?

 

Bu  nasıl iş böyle? Bir adam on kere sorgulanmazki. Bu nasıl bir sistem, bu nasıl bir adalet?

 

Mizan Terazisinde sevap ve günahların tartılması ve Sırat Köprüsü üzerinde akrobatik faaliyetlere zorlanmamız. Bunlar da çok acaip değil mi?

 

Sembolik dil, mecazi anlatım diye bir şey yok mu?

 

Mizan Terazisi ve Sırat Köprüsü hakkında görüşleri olan dostlar varsa bilgilerinden istifade etmek isterim.

 

Saygılar

 

 

Not: Mürşidler Mizan terazisinin başında beklerler ve çaktırmadan sevap kefesine elleriyle bastırırlar. Ayrıca Sırat Köprüsünün başında da dururlar gelen müritlerini karşıya transfer ederler. Cehennemin kapısında dikilirler ve müritlerinin oraya atılmasına izin vermezler. Cennetin kapısında dururlar ve gelen müritlerini içeriye transfer ederler. Kevser Havuzunun başında dururlar ve oradan müritlerine kase kase su verirler. Ama en önce bu mürşidler Kabirde müritlerine yardım ederler. Nasıl mı? Münker Nekir geldiğinde mürşit de müridin ayakucunda hazır bulunur. Münker nekir sorar ve Mürşid efendi çaktırmadan kopya verir. Aynen böyle. Rabıta-i Mevtte bu konu tahayyül edilir. Zira ben de az yapmadım bu rabıtayı. Hasılı kelam bu mürşidler Allah’a rağmen müritlerine yardım edebilirler. Sapkınlığın sınırı mı var?



__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
Sinan_B
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 24 mart 2005
Yer: Germany
Gönderilenler: 95
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Sinan_B


Selam.

Alperen Yazdı:
Mizan Terazisinde sevap ve günahların tartılması ve Sırat Köprüsü üzerinde akrobatik faaliyetlere zorlanmamız. Bunlar da çok acaip değil mi?

Sembolik dil, mecazi anlatım diye bir şey yok mu?


Dostum düsüncelerini biraz acarmisin, yanlis anlamiyorsam düsündügüm zaman bana tuhaf gelen bir konuya degindin, terazide amellerin ölcülmesi, sevap ve günahlarin tartilmasi, insan diliyle izah edilmis olabilir mi diyorum acaba?

Saygilar


Yukarı dön Göster Sinan_B's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Sinan_B
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Selam Sinan

Bu konu hakkında şu anda aklımda derli toplu, sunuma hazır halde bilgi malesef yok. Ama sırat, mizan gibi kavramların bize anlatılan şekilde olduğunu da düşünmüyorum. Şimdilik sadece aklıma yatmadığını belirtmek isterim. Kur'anımızdan bu kavramları teker teker incelemek lazım. Bu konu hakkında çalışması/araştırması olan dostumuz varsa öncelikle onun incelemesinden faydalanmak isterim. Ve bu sırat ve mizan konusu hakkındaki bakış açımı netleştirdiğimde/netleştirirsem sizlerle de paylaşırım elbette.

Saygılar



__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
hanif
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 31 mart 2005
Yer: Germany
Gönderilenler: 380
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hanif

selam

 

"Sura üflendi, iste onlar Bahirlerden rablerine kosuyorlar. Dediler; Vah bize yattigimiz yerden kim kaldirdi, Iste Rahmanin va'dettigi sey budur. Demek peygamberler dogru söylemis." (36/51-52)

"O gün Sur'a üflenir, ve o gün suçlulari gömgök süreriz. Kendi aralarinda gizli gizli konusurlar. 'Sadece on gün kaldiniz. Onlarin dediklerini biz daha iyi biliyoruz. En akillilari sadece bir gün kaldiniz' der." (20/ 102-104)


Gelenekçilerin iddiasına göre binlerce sene sabah akşam azab gören bu insanlar nasıl olurda on gün veya bir gün kaldık diyebilirler.Böyle bir şey mümkünmü

şimdide ayeti dil bilimi kurallarına göre ele alalım

Türkçe cümle dizilimi ile arapça birbirinden farklıdır

Maide 6 Ya eyyuhellezine amenu iza gumtum ilessalate.

Ey iman edenler namaza kalktığınızda

 

Fağsilu vucuhekum ve eydiyekum ilel merafig

yüzünüzü ve ellerinizi dirseklere kadar yıkayın

vemsehu bi ruusikum ve erculikum ilel ka,beyn

başınızı ve ayaklarınızı mafsallara kadar meshedin

Bu örnekte görüldüğü gibi fiiller arapçada başta gelirken, türkçede cümlenin sonunda yer alır

Bu cümle dizilimi farlılığı her dilde vardır

Eğer buna dikkat edilmezde kelime kelime çeviri yapılırsa çevirilen dilde abuk bir cümle dizilimi olmasının yanısıra anlam kaybına bile sebep olabilir

İşte gelenekçilerin Mümin 46 ile yapmaya çalıştıkları bundan başka bir şey değildir

Ennaru yu,radune aleyha uduvven ve aşiyyen ve yevme tekumussaatu.Edhilu ale fir,avne eşeddel azabi

Kıyamet saatinde de,sabah akşam ateşe sunulurlar.Firavun ve ailesini en şiddetliazaba atın (denlir)

Ayetlerin üstlerindeki cim ve tı durakları onların tamamı sonradan konmuştur ve hiç bir bağlayıcılığı yoktur. 40/46 da ise kasıtlımıdır bilmem ancak aşiyyen kelimesini üstüne cim durağı konarak cümlenin bittiği işaret edilmiş ki bu apaçık bir yanlış. Zira cümlenin siyak ve sibakına ters düşüyor. Aslında saat kelimesinin üstüne olması gerkirdi.

Birde sayı açısından meseleyi ele alalım

bir önceki ayet

45- Allah o mümini, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu. Firavun'un adamlarını ise, o kötü azab kuşattı.

Allah firavun hakkında iki türlü ayabtan bahsediyor.Birincisi dünya hayatında suda boğulma, ikincsi kıyametteki ateş

Eğer kabiride buna eklesek 3 olması gerekir. Bunu bildiren ayet hani ?

Sırat köprüsü Kur'an dışı tasvirleşmiş bir kavramdır.

Saffat Suresi'nin 23. ayetinde geçen "sıratıl cehiym " "Cehennem Yolu" kavramının ayet tefsirleriyle, mevzu hadislerle ve de allame'lerin avam'ın anlayacağı dilden anlatım tarzlarıyla günümüzdeki halini almıştır.

"Sırat Köprüsü" kavramını Kur'an'la delillendirmeye çalışanların tek dayanağı (Kur'anı delil göstermeye çalışan iddia sahiplerine göre) Saffat Suresi'nin 23. ayetidir.

Ve bu konuda bir çok mevzu hadis diye nitelendirilen hadisler mevcuttur. 2 hatta 3 bin yıllık yürüyüşler de bu mevzu hadislerde dile getirilmiştir.

Halk arasında yaygınlaştırılıp mitolojik bir hal kazanmasının en önemli sebebi ise, avam tarafından saygı gören allamelerin halkın anlayabileceği şekliyle anlatım tarzları ve halkı bir nebze de olsun korkutup ahiret için çalışmalarını sağlamalarından kaynaklanmaktadır.


Sırat köprüsünden geçerken cehenneme düşeceğini zanneden avam düşmemek için daha çok çaba sarfetme eğilimi gösterebilir. Bu da allamelerin bu metod için başlangıç noktası sayılmaktadır

Haliyle nasıl ki, "sırat-ı müstakim" (Dosdoğru yol) kavramı için ciltlerce kitaplar yazılmışsa, yığınla tasvirler geliştirilmişse, aynı şey "sıratıl cehiym" (cehennem yolu, kimine göre sırat köprüsü) içinde ciltlerce kitap yazılmıştır. Hatta  osmanlıca yazılmış bir eserde, çizimsel bir şekilde sıratı cehiym'den (sırat köprüsü) detaylı bir şekilde bahsedilmektedir. Her bir peygamberin sancaklarının bu köprü üzerinde olduğu, o sancaklara erişenin o peygamber vasıtasıyla bu köprüden jet hızıyla geçeceği v.s. anlatılmaktadır.

Bu tür mitolojik tasvirleri marifatename adlı eserde de görmek mümkündür

http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=283&PN=1

İnsanların anladığı sırat köprüsü ile kuranda anlatılan cehennem yolunun hiç bir alakası yoktur. Zira kuranda anlatılan yol cehennemin üstünden geçilen köprü değil,cehenneme gidilecek yoldur.

İnsanların bu mitolojik köprü hakkındaki inançları o dereceye varmıştırki, kestikleri kurbanlık hayvanların üstüne binip bu köprüden rahat bir şekilde gecebileceklerine inanmakta ve böylece sadece Allah için olması gereken bir ibadette (ki oda hacda kesilen kurbanlardır) Allaha şirk koşmaktadırlar.Oysaki kuran onların bu inancını şu şekilde reddeder

Hac

36- Kurbanlık deve ve sığırları Allah'ın size olan nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Ön ayaklarının biri bağlı halde keserken üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları yere yaslandığı vakit de onlardan yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Böylece onları sizin buyruğunuza verdik ki, şükredesiniz.

37- Elbette onların etleri ve kanları Allah'a ulaşmayacaktır. Ancak O'na sizin takvanız erecektir. Onları bu şekilde sizin buyruğunuza verdi ki, size yolunu gösterdiğinden dolayı, Allah'ı tekbir ile yüceltesiniz. (Ey Muhammed!) Vazifelerini güzelce yapan iyilik sevenleri müjdele.



Sonuç olarak diyebiliriz ki, Sırat köprüsü,Allahtan daha çok mütedebbir kesilmeye çalışan alim müsveddelerinin, insanları korkutarak belki ahiret yurdu için çabalarlar düşüncesiyle tasvirleştirleştirdikleri hurafeden başka bir şey değildir 


 

Yukarı dön Göster hanif's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hanif
 
Azure
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 28 mayis 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 80
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Azure

kabir azabı diye bişey yok da insanın yaptıklarını insanın itiraz edemeyeceği şekilde kendi önünde tartılması var tabi.

21:47Diriliş günü için adalet terazileri kurarız. Kimseye hiçbir haksızlık edilmez. Hardal tanesi kadar bir ağırlığı bile hesaba katacağız. Biz, hesapçı olarak yeteriz.

23:102     Tartıları ağır gelenler, işte onlar kazanacaklardır.
23:103     Tartıları hafif gelenler ise, kendilerini zarara soktukları için cehennemde ebedi kalacak olanlardır.
23:104     Onlar orada perişan durumda iken, ateş de yüzlerini yalayacaktır.
Yukarı dön Göster Azure's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Azure
 
anthiok
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 19 nisan 2006
Gönderilenler: 3
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı anthiok

[QUOTE=hanif]

 

 

"Sura üflendi, iste onlar Bahirlerden rablerine kosuyorlar. Dediler; Vah bize yattigimiz yerden kim kaldirdi, Iste Rahmanin va'dettigi sey budur. Demek peygamberler dogru söylemis." (36/51-52)

Kardeşim zaten bu ayet bence kabir azabı olmadığının da bir göstergesidir. Zira "kim bizi kaldırdı" ve "demek peygamberler doğru söylemiş" gibi sözler, azap görüp sonlarının ne olacağını bilenlerin söyleyeceği sözler değildir 

Yukarı dön Göster anthiok's Profil Diğer Mesajlarını Ara: anthiok
 
savana
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 30 nisan 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savana

Çevrenizdeki Bedevî Araplardan münafıklar var. Medine halkından da münafıklığa iyice alışmış olanlar var. Sen bilmezsin onları. Ama biz biliriz onları. İki kez azap edeceğiz onlara, sonra da çok büyük bir azaba itilecekler.(tevbe101)

bu ayet bazı meallerde iki kez azap dünyada ve kabirde azap büyük azap cehennem azabı alarak yorumlanmış

bu ayette anlatılan iki kez azaba uğramak ne olabilir?



__________________
O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Yukarı dön Göster savana's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savana
 
sailamasr
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 23 nisan 2005
Gönderilenler: 543
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı sailamasr

selam selam

bu konuda ayet olmadığını bakın bazı kaynaklar nasıl da güzel süsleyerek kapatıyorşar

lütfen her türlü dedikoduya kanmayalım,kuran okuyalım.

Kabir azabı.

Her insan ister ölerek toprağa gömülsün, ister boğularak denizin dibinde kalsın veya yırtıcı bir hayvan karnında bulunsun veya yanarak külü havaya karışsın, mutlaka kabir hayatı geçirecektir. İnsan öldükten sonra kabre konulunca, Münker ve Nekir adında iki melek, kendisine gelerek; "Rabbin kimdir? Peygamberin kimdir: Dinin nedir?" diye sorarlar. İman ve güzel amel sahipleri bu gibi sorulara doğru cevap verirler. Bu gibi ölülere cennet kapıları açılır ve Cennet kendilerine gösterilir. Kâfir veya münafık olanlar ise bu sorulara doğru cevap veremezler. Onlara da Cehennem kapıları açılır, oradaki azap kendilerine gösterilir. Müminler nimet içerisinde, sıkıntısız ve huzurlu yaşarken, kâfir ve münâfıklar ise kabirde azap göreceklerdir (bk. ez-Zebîdî, Tecrîdi Sarih, terc. Kamil Miras, Ankara 1985, IV 496 vd.).

Kabirde azap ve nimetin varlığını gösteren birtakım ayet ve hadisler vardır. Bir ayet-i kerimede; "Firavun ve adamları sabah-akşam ateşe atılırlar. Kıyametin kopacağı gün de denilir ki; Firavun hanedanını ateşin en şiddetlisine sokun" (el-Mümin, 40/46) buyurulur. Buna göre kıyamet kopmadan önce de yani kabirde de azap vardır. Peygamber efendimiz; "Allah, iman edenlere bu dünya hayatında ve ahirette, o sabit sözlerinde daima sebat ihsan eder" (İbrahim, 14/17) ayetinin kabir nimeti hakkında indiğini açıklamıştır (Buhârî, Tefsîr, sure: 14).

Kabir azabı ile ilgili hadis kitaplarında pek çok hadis-i şerif zikredilmektedir.

Bunlardan bir kaçı şöyledir: Hz. Peygamber (s.a.s) bir mezarlıktan geçerken, iki mezardaki ölünün bazı küçük şeylerden dolayı azap çekmekte olduklarını gördü. Bu iki mezardaki ölülerden biri hayatında koğuculuk yapıyor, diğeri ise idrardan sakınmıyordu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s) yaş bir dal almış, ortadan ikiye bölmüş ve her bir parçayı iki kabre de birer birer dikmiştir. Bunu gören ashap, niye böyle yaptığını sorduklarında: "Bu iki dal kurumadığı sürece, o ikisinin çekmekte olduğu azabın hafifletilmesi umulur" (Buhârî Cenâiz, 82; Müslim, İmân, 34; Ebû Dâvud, Tahâret, 26) buyurmuşlardır.

Hz. Peygamber diğer bir hadislerinde şöyle buyururlar: "Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçedir veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur" (Tirmizî, kıyamet, 26).

Başka bir hadiste de şöyle buyurur: "Ölü mezara konulunca, birine Münker, diğerine Nekir adı verilen siyah mavi iki melek gelir; ölüye derler ki: "Şu Muhammed (s.a.s) denilen zat hakkında ne dersin?" O da şöyle cevap verir. "O, Allah'ın kulu ve Resuludur. Ben şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur, Muhammed de O'nun kulu ve elçisidir. Bunun üzerine melekler; Biz senin böyle diyeceğini zaten bilmekte idik", derler. Sonra onun mezarını yetmiş arşın genişletirler. Daha sonra bu ölünün mezarı ışıklandırılır ve aydınlatılır. Daha sonra melekler ölüye: " Yat ve uyu " derler. O da; "Aileme gidin de durumu haber verin" der. Melekler ona; "Zifafa giren ve sadece en çok sevdiği kişi tarafından uyandırılan şahıs gibi mahşer gününe kadar sen uyumana devam et" derler. Eğer ölü münâfık olursa, melekler şöyle der: "Şu Muhammed (s.a.s) denilen zat hakkında ne dersin?" Münâfık da şöyle cevap verir: "Halkın Muhammed hakkında bir şeyler söylediklerini işitmiş, ben de onlar gibi konuşmuştum. Başka bir şey bilmiyorum. Melekler ona; "Böyle diyeceğini zaten biliyorduk" derler. Daha sonra yere "Bu adamı alabildiğine sıkıştır" diye seslenilir. Yer de sıkıştırmaya başlar. Öyle ki o kimse kemiklerini birbirine geçmiş gibi hisseder. Mahşer gününe kadar bu sıkıntı devam eder" (Tirmizi Cenâiz 70).

Kur'an'da şehitlerin kabir hayatıyla ilgili olarak şöyle buyurulur: "Allah yolunda öldürenleri, sakın ölüler sanmayın. Bilâkis onlar diridirler. Rableri katından rızıklandırılmaktadırlar" (Âlu İmrân, 3/169), "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Bilâkis onlar dirildirler. Fakat siz farkında değilsiniz." (el-Bakara, 2/154).

Kabir azabının yalnız ruha mı, yoksa bedene mi, yahut da her ikisine mi yapılacağı konusu bilginler arasında tartışmalıdır. Bu azabın hem rûha, hem de bedene yapılacağı görüşü tercihe şayandır. ancak azabın niteliği hakkında fazla bilgi yoktur. Rûhun gerçeği üzerinde de görüş ayrılıkları vardır. Bir görüşe göre ruh lâtif (ince, şeffaf, nüfuz kabiliyeti olan) bir cisimdir. Yaş ağaca suyun nüfûzu gibi bedene nüfûz etmiştir. Allah, rûh cesette kaldığı sürece hayatı devam ettirmeyi âdet kılmıştır. Ruh cesetten çıkınca ölüm hayatı ortadan kaldırır. Başka bir görüşe göre de, ruh ceset için güneşin ışıkları gibidir. Mutasavvıflar bu görüşü benimsemişlerdir. Ehl-i Sünnete mensup bir topluluk, gülsuyunun güle sirâyet ettiği gibi, rûhun da bedene sirâyet eden bir cevher olduğunu söylemişlerdir (Aliyyu'l-Kâri, Fıkh-ı Ekber Şerhi, terc. Y. Vehbi Yavuz, İstanbul 1979, s. 259). Ayette şöyle buyurulur: "De ki ruh, Rabbimin bildiği bir iştir. Size bu konuda pek az bilgi verilmiştir" (İsrâ, 17/85).

Ebû Hanife'ye göre, peygamberler, çocuklar ve şehitler kabir sorusu ile karşılaşmazlar. Ancak Ebû Hanîfe kâfirlerin çocuklarına kabirde soru sorulması, Cennete girmeleri ve onlarla ilgili benzeri bazı soruları cevapsız bırakmıştır (Alliyü'l-Kâri, a.g.e, s. 252-253).

selam selam

 

Yukarı dön Göster sailamasr's Profil Diğer Mesajlarını Ara: sailamasr
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats