HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an'da İnanç Konuları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an'da İnanç Konuları
Konu Konu: Zekat Neyi Temizler? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
savasen
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 24 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 331
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savasen

Zekat Neyi Temizler; Malı mı Nefsi mi?

(Değerlerin Derece Düzeni VII)

Kadim dillerde bir sözcüğün anlamı, çoğu zaman bulunduğu cümleye göre belirlenir. Bu işi kolaylaştıran hususlar da doğal olarak söz akışında aranır.

Kur’ân, ilk nazil olan pasajlarından birisinde, nefsin iki zıt telkininden söz eder. Umutsuzluğa sebep olacak saptırma ve örtme telkinine “tedsiye”, arındırma ve geliştirmeye sebep olacak telkinine ise “tezkiye” der. (Şems 91/019-10)

Zekât eylemi işte bu son telkinden doğar.

Ne var ki bu hususa dikkat etmeyenler, arınma ve gelişme durumunu mal veren nefse değil, verilen mala tahvil etmişlerdir.

Zekat işinde sözü edilen arınma ve gelişmenin malda değil de, kişinin kendisinde olacağını, nüzulü son döneme rastlayan şu ayet de açıkça göstermektedir:

“Mallarından, onları arındıran bir sadaka al, onunla onları tezkiye edersin.” (Tevbe 9/103, anlam için bkz. Zemahşerî.)

Burada istenen, herhâlde cami önlerindeki sadaka taşlarına bırakılan bir simit parası tutarı değildir. Nitekim bu pasajın biraz öncesinde, verme işine infak tabir edilmişken (Tevbe 9/99) bu ayette sadaka denmiştir. Çünkü sözü edilenler, tövbekar münafıklardır, verecekleri de dine gelişlerini “tasdik” eden bir “sadaka”ya dönüşecektir. Ayrıca bu sadaka, onları “tezkiye” edecek, geliştirip eğitecek, böylece sadaka da zekata dönüşmüş olacaktır.

Ayetin ikinci yarısı, bu anlam akışını doğrulamaktadır:

“Mallarından onları arındıran bir sadaka al, onları bununla tezkiye edersin. Bir de onlara salat et, çünkü salatın onlar için bir huzurdur.”

Başkası hakkında salat etmenin ne anlama geleceğine şimdi girmeyeceğiz. Fakat şunu hemen kaydetmemiz gerekir. Burada “tezkiye”den sonra salat fiiline geçiş yapılarak bu işin kişinin nefsinde olacağı teyit edilmiş, hem de dini ayakta tutacak olan salat-zekat ikilisi tamamlanmıştır.

Kur’ân, infakın ve sadakaların Allah katında kat kat artacağını söyler. (Bakara 2/261) Ayrıca sadakaları “Riba” ile karşılaştırır. (Bakara 2/276)

Kur’ân’ın riba ile karşılaştırdığı başka bir şey de zekâttır. Ayrıca onun da infak ve sadakalar gibi kat kat artacağını ifade eder. (Rum 30/39)

Şimdi bu durumda şu sorunun cevaplandırılması gerekir. Bir bağlamda sadaka, başka bir bağlamda infak olan şeyin zekatla ilişkisi nedir?

Sadaka, nafaka, salih amel, karz-ı hasen ve zekât gibi sözcükler, aynı eylemin farklı safhalarını nitelemektedir. Verme işi; ilahi emrin tasdik edilmesine nispetle sadaka, verileni geçindirmesi yönüyle nafaka, bir ihtiyacı gidermesi açısından salih amel, karşılığının öteki hayatta alınacak olmasına nispetle karz-ı hasen, arındırıp eğitmesine nispetle de zekâttır.

Burada önemli bir hususa daha işaret etmemiz gerekiyor. Kur’ân’ın zekât için kullandığı genel üslup “zekâtı vermek” şeklindedir. Ancak bir ayette bu üslubun dışına çıkılır ve müminler; “zekâtı yaparlar” ifadesi kullanılır. (Müminûn 23/4)
İlk dönem müfessirlerinden Ebu Müslim, bu ayetteki “zekât” sözcüğüne, salih amel anlamı vermiştir. Bu gerçekten yerinde bir tefsirdir. O zaman ayet; “Onlar salih amel yaparlar” şeklinde anlaşılır.

Buna göre; zekat, kimi zaman verilen miktarın adı olarak “arınmalık” demek olsa da, kimi zaman da verendeki ve verilendeki etkisi açısından “arınma” ve “salih amel” olur.

Verilenin türü ve miktarı ne olursa olsun, yolda halkın geçişine zarar veren bir unsuru gidermekten, cihada katkı sağlamaya kadar her şey böyledir. İman ailesine ve insanlara yapılan her hizmet nefsi arındırıp tezkiye eder.

Bu durumda, iman ailesinde dayanışma kapısı olan zekatın kapsamı, her mükellefin durumuna göre, miktarı ise her muhtacın durumuna göre değişecek demektir.

Yani salât, imanın kolaylaştırılmış bir simgesi olduğu gibi, zekât da salih amelin kolaylaştırılmış bir simgesidir.

Bu tespitle, ilk nazil olan pasajlarda salat ve zekâttan bahseden ayetlerin farziyet ifade edip etmeyeceği üzerine yapılan tartışmalar artık anlamsız kalacaktır.

Devam edecek

Ahmet BAYDAR



__________________
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
Birbirini anlamayan...
Can Yücel
Yukarı dön Göster savasen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savasen
 
savasen
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 24 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 331
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savasen

Zekatta Hicret Yanılgısı (Değerlerin Derece Düzeni VIII)

Esaslar arasında zekatı diğerlerinden daha anlamlı kılan en önemli husus, son derecede kolaylaştırılmış olmasıdır. Bu kolaylığı, Kur’ân’ın genel üslubudundan izleyebiliriz. Kur'ân, inkar psikolojisinin besleyicisi pintilik ahlakını kıran her türlü eylemi zekât cümlesinden sayar.
 
Bu konuda dikkat edilmesi gereken ilk husus her hâlde, Kur’ân’ın, zekatla sadakanın arasını açmaması, getirilmesini istediği zekata, yerine ulaştırılmasını isterken sadaka demesidir.
 
Kur’ân, bununla da kalmamış, bir pasajında, insanların arasını düzeltecek olan "emr-i bi'l-Maruf"u ve "emr-i bi'l-Islah"ı, sadakanın alaternatifi olarak göstererek (Nisâ 4/114) zekatın sınırlarını alabildiğine genişletmiştir.
 
Kur’ân'ın, kendisinden zekat alınacakları belirlemediği hâlde, verilmesi gereken sekiz sarf yerini tek tek sayması da üzerinde durulması gereken başka bir hussustur. Evet, Kur’ân, vermeyi belli bir zenginliğe ulaşanlara tahsis etmediği gibi, kime ne kadar verileceğini de belirlememiştir.
 
Bu durum, değişen şartlarda bir tarafın fazlalığının, diğer tarafın da ihtiyacının belirli olacağını akla getirmektedir. Kaldı ki zekat vermeyi sadece zenginlere ve daima muayyen bir orana tahsis etmek, “verebileceğinizi verin” fermanıyla (Bakara 2/219) çelişmektedir.
 
Açıkça söylemek gerekirse, zekatın, sadece “şeran zengin” sayılan az kimseye tahsis edilmesi sorunlu bir bakıştır. Çünkü Kur’ân, dini ayakta tutan iki esası vurgularken salatın yanına zekatı koymuş, önceki peygamberler zamanında zekâtın hep var olduğunu beyan etmiş, Hicret öncesinde inmiş pasajlarda bile bizzat zekat sözcüğünü seçmiştir.
 
Bu sarahate rağmen, Kur’ân’daki zekatı nafile ve farz şeklinde ikiye ayırmak, Elçilerin birbirini teyit eden sürekliliğini göz önüne almayan eksik bir bakıştır. Bu konudaki ihtilaf da, farziyetin başlangıcı olarak, nebevi uygulamaların Hicret’ten sonraki bir şeklini değişmez tek örnek kabul etmekten doğmaktadır.
 
Bütün bu durumlar, dini sadece Allah’a özgüleyen bir samimiyetle göz önüne alındığında; Hicret öncesinde nafile olduğu bilinen zekât ile Hicret sonrasında farz olduğu bilinen zekâtın değerleri arasında bir derece farkı olmadığı anlaşılacaktır.
 
Nitekim sahabenin bağışları aralıksız sürerken Hz. Peygamberin oransal bir tayinde bulunması, artırmaya değil, aksine azaltmaya sebep olmuştur. Ancak bugün sürekli değişen hadiselerin doğurduğu zaruretleri göz ardı ederek, zekat miktarının, tarihin belli bir dönemindeki vergilendirme ölçüsüne indirilerek değişmez kılınması, Kur’ân’ın tesis ettiği iman kardeşliği olgusuna cevap verecek güçte değildir.
 
Zekatın farz olabilmesi için, malın üzerinden bir yıl geçmiş olma şartının aranması da böyledir. Zayıf bir habere dayanan ve ihtiyaç durumunu hiç önemsemeyen bu bakışın da Kur’ân’ın tesis etmek istediği verme ahlakı açısından hiçbir değeri yok gibidir:
 
“Allah yolunda kapanmış fakırlere verin, şuraya buraya dolaşamazlar, istemekten çekindikleri için, bilmeyen, onları zengin zanneder, onları simalarından tanırsın, yüzsüzlük edip halkı rahatsız etmezler.” (Bakara 2/270-273)
 
Öyle görünüyor ki Kur'ân, mukaddes amacı doğrulayan, zaruri ihtiyaçları gözeten ve böylece kişilik gelişimini artıran sadakalara zekat demektedir. Cami önlerinde dilenme ahlakını tahrik eden ve büyüklenme ahlakını kamçılayan sıradan vermelere değil.
 
Devam edecek.
 
Ahmet BAYDAR


__________________
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
Birbirini anlamayan...
Can Yücel
Yukarı dön Göster savasen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savasen
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

 

Ahmet Baydar"ı şahsen tanırım.Kendisiyle dostluğumuz vardır.Glasik ilahiyat eğitimi almış bir ilahiyatcı olmasına rağmen,glasik ilahiyatcılardan çok farklı bakış açıları olan bir arkadaştır.

Zekatla ilgili asılan,iki yazısını da okudum.Tabii ki üzüldüm.İşte,glasik ilahiyat eğitimi almış bir adam,glaşik literatürün dışına,ancak bu kadar çıkar,çıkabilir.Yani glasik ilahiyat eğitimi almış bir ilahiyatcının Kur"an" adına,günümüz insanına verebileceği hiç bir şey yoktur.

Adamlar,zekat deyince,sadece maldan verilecek zekatı anlıyorlar.Yazının ikisinide okudum.Mal ile verilecek zekattan başka,herhangi bir zekattan söz etmemekte.Yoksa yanılıyormuyum?

İlahiyatcılar,her şeyden önce,39/23.ayeti anlamalı,yani doğru okumalıdır.Çünkü.39/23.ayet,Kur"an"kelime veya kavramlarının,birbirinin benzeri mesani(dördüz)kavramlar olduğunu vurgulamaktadır.

Ve buna göre.Selat=Zekat=Sadaka=Zikir.

Bu kelimeler,küçük nüanslar dışında,aynı şeyi vurgulayan kelimelerdir.

Buna göre,kişinin elinde bulunan veya kişinin sahip olduğu maddi manevi her şeyin zekatı vardır.Ve Kur"an"daki zekat bütün bu şeyleri kapsar.Kur"an"ın dikkat çektiği zekatı,sadece malın zekatı olarak anlamak,Kur"an"dan bi haber olmaktır.

Yaşlı bir insanı elinden tutup,caddenin karşısına geçirmek,gençliğin zekatını vermektir.En büyük zekatlardan biri de,bilginin,deneyimin,ihtiyacı olan müslümanlarla paylaşımıdır.

Ama bizim zavallı din adamlarımız bilgi derken,sadece ilmihal ve taharret bilgilerini anlamaktadır.

Size kendimden bir örnek vereyim.Ben,son dört yıldır,çok az kişinin bildiği,tecrube sahibi olduğu bir üretim yapıyorum.Allah şahidimdir ki,bilgisizlik ve tecrubesizlikten dolayı,bir liralık işi,dört liraya,bir yılda tamamlanacak bir işi,dört yılda tamamladım,tamamlamaya çalışıyorum.Konuyla ilgili bilgi sahiplerine,baş vurmama,yalvarmama rağmen,ser verip,sır vermediler.Bilakis,yanlış bilgiler vererek beni yanıltmaya çalıştılar.

Bir insan veya bir müslüman,sadece altın ve gümüş yığarak karnına ateş doldurmaz,gerek mesleki,gerek ilmi,gerek sosyal,siyasi bilgileri yığarak"ta karnına ateş doldurur.Bence asıl verilmesi gereken,bu ve buna benzer şeylerin zekatıdır.Yani,balık vermekten,çok daha önemlidir balık tutmayı öğretmek.

Ama din adamı ve ilahiyatcılar,hayattan kopuk,hayal aleminde ve fildişi kulelerinde yaşadıkları için bunları bilmez,bilemez.

Selatın,yani zekatın,yani sadakanın,en önemli anlamlarından biri de,destek olmak,arka çıkmaktır.

Selam ile.

 

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
Muhsin
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 subat 2007
Gönderilenler: 401
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Muhsin

slm,paylasim icin Allah razi olsun.
Yukarı dön Göster Muhsin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Muhsin
 
muhiddin
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 temmuz 2006
Yer: ABD
Gönderilenler: 266
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı muhiddin

Naci celik

Size kendimden bir örnek vereyim.Ben,son dört yýldýr,çok az kiþinin bildiði,tecrube sahibi olduðu bir üretim yapýyorum.Allah þahidimdir ki,bilgisizlik ve tecrubesizlikten dolayý,bir liralýk iþi,dört liraya,bir yýlda tamamlanacak bir iþi,dört yýlda tamamladým,tamamlamaya çalýþýyorum.Konuyla ilgili bilgi sahiplerine,baþ vurmama,yalvarmama raðmen,ser verip,sýr vermediler.Bilakis,yanlýþ bilgiler vererek beni yanýltmaya çalýþtýlar.

Size yanlis bilgi vererek sizi yaniltmaya calismalari eger sizin sui zanniniz degilse cok yanlis.Sizinde bildiginiz gibi her onune gelene zekat verilmez.Zekat hak sahiplerine verilir.Belki sizi Hak sahibi olarak gormemislerdir.Sonra her bilginin her onune gelenle paylasilmasida mumkun olmayabilir.Sonra sizin amaciniz bu isin ticaretini yapip para kazanmak degil mi?Sizi celbeden de onlarin kazandigi para degil mi?Parayi ilah edinmemek lazim,bunun icin kimseye yalvarmamak lazim,cunku o ilah bizim ayaklarimizin altinda.:))Siz Allah’I ilah edinin onun kulu olun,daha az sikayet edersiniz.Ondan baska ilah yok degil mi naci bey?O zaman Kullara yalvaracaginiza Allah’a yalvarin,basinizi egin bir kac damla goz yasi akitin.

Size tavsiyem,Hakkinda bilginiz olmayan seylerin  arkasindan gitmeyin sonra sorumlu tutulursunuz.Hem vaktinizi bosa harcamis hemde kendinize yazik etmis olursunuz.Bildiginiz isi yaparsaniz,basariyi yakalayabilir, zekat alan degil zekat veren konumuna gelebilirsiniz.



__________________
muhiddin
Yukarı dön Göster muhiddin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: muhiddin
 
savasen
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 24 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 331
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savasen

Dinsel Gevezelikler ve Zekât
(Değerlerin Derece Düzeni IX)

Eğer şer’i zenginlik ve zekat için ölçü koymayan, mükellefin takatine göre; geliştirici, terbiye edici ve arındırıcı olan her ameli zekât cümlesinden sayan bakışımıza katılamayan varsa, aşağıdaki ayete baksın:
 
“Allah dilediğine hidayet eder, hayırdan ne infak ederseniz kendinizedir.” (Bakara 2/272)
 
Burada hidayete ermekle hayır yapmanın bir ilişkisinin olduğu açıkça görünüyor. Hayır ise şerrin karşıtıdır. Sınırı tayin edilmemiş her iyiliği niteler. Ancak bunun zekâtla ilişkisi ispat edilmedikçe iddianıza katılamam diyorsa, şu ayeti kıraat etsin:
 
“Sana ne infak edeceklerini soruyorlar, de: hayırdan ne verirseniz.” (Bakara 2/215)
 
Hayır sözcüğünün kimi zaman mal anlamına geldiğini hatırladım. Bu durumda hayırla infakın ilişkisi de anlaşılır. Ancak zekatla alakasını henüz anlamış değilim diyorsa şu ayet üzerinde tedebbür etsin:
 
“Bir tatlı dil, bir bağışlama, arkasından eza gelen sadakadan hayırdır.” (Bakara 2/263)
 
Demek ki sadakada amaç hayır yapmakmış. Ne pahasına olursa olsun mal çıkarmak, belli bir miktarda çıkarmak, daha çok çıkarmak değilmiş. Bunun için de verenle verilen arasındaki iletişimin sıcak tutulması gerekiyormuş. Doğrusu sadaka-hayır ilişkisi burada çok şaşırtıcı boyutta. Eğer sınırsız iyiliği niteleyen bu hayır kelimesi, Kur’ân’da, bir de zekâtın açıklaması olarak gelmiş olsaydı, o zaman ikna olurdum diyorsa şu ayeti tezekkür etsin:
 
“Salatı ikame edin ve zekâtı verin, hayırdan kendiniz için ne sunarsanız Allah katında onu bulursunuz.” (Bakara 2/110)
 
Evet. Hidayetin hayırla, hayrın da infak, sadaka ve zekâtla ilişkisini kavradım. Ancak yine de ben diyorum ki hayrın mal verme dışında güzel eylemleri de kapsadığını gösteren bir örnek olsaydı, işte o zaman problem tam olarak çözülürdü. Söylenecek tek sözüm kalmazdı diyorsa şu örnek üzerinde tefekkür etsin:
 
“Sana yetimler hakkında soruyorlar. De ki: Onları ıslah, hayırdır.” (Bakara 2/220)
 
Bu anlam dikkatlerden kaçmış olmalı. Hayret, doğru! Eğer Kur’ân’da, ikiyüze yakın yerde kullanılan şu hayır kelimesi, zekâtın kapsamına giriyorsa artık susuyorum. Konu benim için bitmiştir diyorsa şu ayeti de teberrüken okusun:
 
“Toplantılarının çoğunda hayır yok, ancak sadakayı veya marufu veya insanların arasını ıslahı emreden başka!” Nisâ 4/114.
 
Bazıları etrafta propaganda yapabilmek için Hz. Peygamber (s.a) ile özel görüşme talebinde bulunurlardı. Böylece büyüklüklerini kanıtlamış olacaklardı. Kur’ân, bu tür olumsuz duyguların önüne geçmek için şöyle demişti:
 
“İnananlar! Peygamberle necva yapacağınızda, necvanızdan önce sadaka verin; bu, sizin için daha hayırdır…” (Mücadile 58/12-13)
 
Sadr-ı İslam’da, kişisel düşkünlükleri önlemek için sadaka teklif eden, devamında da salat ve zekata geçiş yapan bu ayetin, günümüzdeki siyasi, ticari ve şahsi çıkar toplantılarındaki dinsel gevezeliklere diyeceği bir şey yok mudur?
 
“Salat”la devam edecek

Ahmet BAYDAR



__________________
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
Birbirini anlamayan...
Can Yücel
Yukarı dön Göster savasen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savasen
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

 

Sevgili Savasen.Bu olmadı işte.Beni müthiş mahçup ettin.Umarım yazdıklarımı Ahmet Baydar okumamıştır.Halbu ki,ilk iki yazısında da,benim anladığım zekata da değinmişti.Yazıları göz ucuyla okumuş ve eleştiriyi patlatmiştim.Bu son astığın yazısını okuduktan sonra,ilk astığın yazılarını tekrar ve dikkatlice okudum.

Bilhasa,son astığın yazı,olayı bütün boyutlarıyla ortaya koyuyor.İnan,ben bu ayetlerden,bu yönde hiç esinlenmemiştim.Seni de tebrik ederim.Ahmet Beyi de.Ve ikinizden de özür dilerim.

Herhal de,bu konuyu,Kur"an"ile,bu kadar güzel,hiç kimse açıklayamazdı.

Selam ile.

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
savasen
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 24 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 331
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savasen

naci celik Yazdı:
Sevgili Savasen.Bu olmadı işte.Beni müthiş mahçup ettin.Umarım yazdıklarımı Ahmet Baydar okumamıştır.Halbu ki,ilk iki yazısında da,benim anladığım zekata da değinmişti.Yazıları göz ucuyla okumuş ve eleştiriyi patlatmiştim.Bu son astığın yazısını okuduktan sonra,ilk astığın yazılarını tekrar ve dikkatlice okudum.

Bilhasa,son astığın yazı,olayı bütün boyutlarıyla ortaya koyuyor.İnan,ben bu ayetlerden,bu yönde hiç esinlenmemiştim.Seni de tebrik ederim.Ahmet Beyi de.Ve ikinizden de özür dilerim.

Herhal de,bu konuyu,Kur"an"ile,bu kadar güzel,hiç kimse açıklayamazdı.

Selam ile.

Selam,

Mahcup olmanızı istemezdim.

Hata yaptığınızı/acele ettiğinizi anlamanız ve bunu açıkyüreklilikle ifade etmeniz takdire şayan. Teşekkür ederim.

Selamlar!



__________________
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
Birbirini anlamayan...
Can Yücel
Yukarı dön Göster savasen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savasen
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats