HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: Allah "dost"lari Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Muhsin
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 subat 2007
Gönderilenler: 401
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Muhsin

SLM,bilginize sunmak istedim,istekuran dan alintidir.

  Kimler Allah’a yakındır, yardımcıdır?
 
Şimdiye kadar Allah’ın kullarına yakınlığını, yardımcılığını (velîliğini) açıklamıştık. Şimdi de esas konumuz olan “Evliyâüllah” ifadesinin gerçek anlamını tespit edip açıklayacağız. “Evliyâüllah” ne demektir?  Yukarıda  açıkladığımız, İslâm dışı bir “evliyâ” kavramı var mıdır? Böyle birileri mevcut mudur, ya da daha önce mevcut oldu mu? Bu sözcükleri dost sözcüğüyle açıklamak yeter mi? Allah’ın dosta ihtiyacı var mıdır? Bunları göreceğiz.
Kur’ân’a baktığımız zaman  “Evliyâüllah” sözcüğünü görüyoruz. Bu sözcük bir izafet terkibidir, yani isim tamlaması olup sözcük anlamı “Allah’a yakın olanlar” demektir. Âyete bakalım:
Yunus suresi âyet 62:
 
“Gözünüzü açın! (Evliyâüllah) Allah’a yakın olanlar için hiçbir korku yoktur. Tasaya da düşmezler onlar.”
 Evet gördüğünüz gibi. “Allah’a yakın olanlar” ifadesi Kur’ân’da geçmektedir. Peki bunlar kimlerdir? Şimdiye kadar Müslümanlara anlatıldığı gibi, (özellikle de yukarıda kavramsal olarak açıkladığımız gibi)dünyada Allah’a Yakın Birileri var mıdır?
Bu soruların cevabı ve açıklanması için maalesef Kur’ân’a başvurulmamıştır. Bu hususta bir çok yalan yanlış söylenti dikkate alınmış ve de İslâm inançlarına ters yabancı inanç ve kültürlerdeki kabuller İslâm’a sokulmuştur. Böylece tevhîd dininin dışına çıkılmıştır. Hatta bu pisliğin ve pislikliğin farkına bile varılamamıştır. (Ey inananlar! Müşrikler bir pisliktir. ... Tevbe suresi âyet 28)
Halbuki bu soruların cevabı, ve söz konusu sözcüğün açıklaması yine Kur’ân’ımızda mevcuttur.
Yunus suresi âyet 62, 63:
 
“Gözünüzü açın! (Evliyâüllah) Allah’a yakın olanlar için hiçbir korku yoktur. Tasaya da düşmezler onlar
Onlar (Evliyâüllah/ Allah’a yakın olanlar) inanmış ve takva sahibi olmuş olanlardır.”
 Enfal suresi âyet 34:
 
“Onlar Mescid-i Haram’dan geri çevirip dururken, Allah onlara neden azap etmeyecekmiş? Onlar O’nun evliyâsı ( yakını-yardımcısı) da değiller. O’nun evliyâsı (yakınları-yardımcıları) sadece takva sahipleridir.”
Evet, cevap budur. Açıklama budur. Ama Kur’ân’a bakan kim, Allah’ı takan kim?! Dinimizi sulandırmak isteyenler burada da uydurma rivâyetleri devreye sokarlar. Uydurma rivâyetleri Kur’ân’ın önüne geçirirler. Ve böylece bu sorulara kendilerince cevap hazırlarlar. Âyetteki “Evliyâüllah” terkibine açıklama getirirler. Bakınız.
“Peygamber Efendimize Evliyâüllah kimdir diye sorulmuş, O da şöyle buyurmuştur: “Onlar öyle kimselerdir ki, görüldükleri zaman Allah hatırlanır, zikredilir.” (İbn-i Mace Zühd-4 )
Bir tane daha.
“Hz. Ömer’den rivâyet edilen bir hadiste de “Kendileri şehid veya nebi olmadıkları halde nebilerin ve şehidlerin gıpta ettiği, aralarında ticaret ve akrabalık bağı olmadığı halde birbirlerini Allah için seven kimselerden” bahsedilmektedir.
(Müsned, 5/343)
Bir tane daha.
“Evliyâüllah, Allah için severler, birbirlerine dost, yârân, ahbâb olurlar.”
Ebu Davûd sünnet/2 rivâyet 4596)
 
Allah CC. her iki âyette de dikkat çekiçi ifadeler kullanıp “Evliyâüllah/ Allah’a yakın olanlar, “ MÜTTEKİ MÜ’MİNLERDİR” buyurarak “Evliyâüllah” terkibini açıklarken, buna Allah’ın açıklamasının aksine başka bir açıklama getirmek kimin haddine düşmü!. Biz Efendimiz’e yapılmış bu iftiradan Efendimiz’i tenzih ederiz. Bu olsa olsa İslâm düşmanlarının, Müslümanların ömürlerinin boşa geçmesini sağlamak isteyen art niyetli, şeytân tıyniyetli kimselerin işi olabilir. Onların zehirli, zehirli olmasına rağmen dışı cilalanmış görüşleri olabilir.
Biz “Evliyâüllah” sözcüğünün esas anlamına gelelim. Esas anlamı yukarıda açıkladığımız gibi “Allah’a yakın olanlar” demektir. Âyetteki ifadeye göre Allah’a yakın olanlar ancak müttekı müminlerdir. Peki Mütteki Müminler Allah’a nasıl yakın olabiliyorlar? Tüm akıllı insan bunu düşünebilmeli ve sorusunun cevabını da yine Kur’ân’dan alabilmelidir.
Muhammed suresi âyet 7:
 
“Ey inananlar! Eğer Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlamlaştırır.”
 
Âl-i Imran suresi âyet 52:
 
“İsa onlardan inkarı sezince şöyle konuştu: “Allah’a gidişte benim yardımcılarım kim?” Havarîler dediler ki: “Biz Allah’ın yardımcılarıyız. Allah’a iman ettik biz. Tanık ol, biz müslümanlarız.”
Saf suresi âyet 14:
 
“Ey iman sahipleri, Allah’ın yardımcıları olun! Hani Meryem oğlu İsa Havarilerine: “Allah’a gidişte benim yardımcılarım kimdir?” demişti de, havariler: “Biz Allah’ın yardımcılarıyız.” cevabını vermişlerdi. Bunun ardından İsrailoğullarından bir zümre iman etmiş, bir zümre de küfre sapmıştı. Nihâyet biz, iman sahiplerini düşmanlarına karşı güçlendirdik de onlar üstün geldiler.”
 
Âyeti celileleri gördünüz buralarda açıkça, sözcüklerin hakikat manalarına göre Allah’a yardımdan ve Allah’ın yardımcılarından bahsedilmektedir. Ama biz biliyoruz ki, bizzat Allah’ın kendisine yardım etmek imkansızdır. Ve Cenab-u Hakk böyle bir yardımdan ve yardımcılardan müsteğnidir. Onun Mümin-müttekileri kendisine velî(yakın ve yardımcı) kabul etmesi onun aczinden, düşkünlüğünden, güçsüzlüğünden, ihtiyacından değildir. Bakınız.
 
İsra suresi âyet 111.
 
“Ve de ki: “Övgü, çocuk edinmeyen, egemenliğinde ortağı bulunmayan, zilletten (acizlikten, zayıflıktan, zavallılıktan) dolayı velî (yakın ve yardımcı) edinmeyen Allah’a mahsustur.” Ve O’nu büyüklüğünce büyült!.”
 Öyleyse burada kullanılan “evliyâüllah ve ensârüllah” ifadelerinin Mecaz anlamlarına yöneleceğiz.  Düşünün  Allah insanları ne için yaratmıştır? Niçin peygamber göndermiştir? Niçin Kitaplar indirmiştir? Allah neler ister? Allah’ın düşmanları kimlerdir? Allah’ın düşmanları neler isterler? Bu soruların cevaplarını hafsalanızda oluşturduktan sonra Allah’ın isteklerinin kimler aracılığıyla yapılacağını ve şimdiye kadar kimler aracılığıyla yapıldığını, sünnetüllahta nasıl cereyan ettiğini düşüneceksiniz. Göreceksiniz ki, küfrün, şirkin, nifakın yok edilmesi, Dinin tümüyle Allah’ın olması için mücadele, cihat biz kullar tarafından yapılacaktır.  Niçin bizler tarafından yapılacaktır? Şu âyete, özellikle de vurgulu cümleye dikkat ediniz. Ki niçin yardımcılar ve yakınlar kabul ediyor!
Muhammed suresi âyet 4:
 
“Öyleyse, inkarcılarla karşı karşıya geldiğinizde, boyunları vurun. Sonra, onları iyice sindirince, bağı sıkıca bağlayın; sonra, savaş sona erince, ya karşılıksız ya da kurtarmalıkla salıverin. –İşte eğer dileseydi, onların hakkından bizzat gelirdi; ama bu, sizi birbirinizle sınamak içindir.- Allah yolunda öldürülenlere gelince, onların işlerini saptırmayacaktır,”
Evet gerekçeyi de gördünüz. Öyleyse Allah’a yardım etmek, Allah’ın yardımcıları olmak demek, Allah’ın istediklerinin gerçekleşmesi için çaba harcamak demektir. Dininin ve peygamberinin yardımcısı olmak demektir.
Şimdi açıkça diyebiliriz ki, Allah’a yakın olanlar (Evliyâüllah), Allah’a yardım edenler (ensârullah) demek de Allah’ın koyduğu emir ve yasakları benimseyenler Allah’ın dinine sarılanlar O’nun dinin yayılması için canla başla çaba harcayanlar demektir. (Yoksa bizzat Allah’ın kendisine nicel ve nitel olarak yaklaşmak imkansızdır.) Bunlar da mütteki müminlerdir.
 
İşte “Evliyâüllah( Allah’a yakın olanlar), Ensarullah (Allah’a yardımcı olanlar) ifadelerinin hakikatı budur. Sapmalar “Velî” sözcüğünün ve türevlerinin gerçek anlamından saptırılıp gâyet sığ olarak, “dost” anlamıyla ifade edilmesinden kaynaklanmıştır. Bu yanlış ile Allah ile kulun, kul ile Allah’ın arasında dostluk “gönül bağı” anlamında bir dostluktan söz edilir olmuştur. İş bu noktaya çekilince de arkası gelmiştir.
Her Müslüman kardeşim şu hususu iyi bilmelidir ki, İslâm’daki sözcükler sözcük anlamlarıyla önümüze getirilmeyip, sözcük anlamı murat edilen sözcükler, birer kavrammış gibi önümüze getirildiğinden sapmalar olmuştur. O nedenle bu konuyu işlerken”dost” sözcüğünün gerçek anlamını da tespit etmek zarureti vardır. Zira dilimizde dini konularda bu sözcük salgaraya kullanılmaktadır.
Dost” kelimesi de bir çok sözcük gibi Farsça’dan dilimize girmiştir. Aslı “Dûst”’tur, çoğulu da “Dostân”’dır.
Sözcük anlamı, “Birinin iyiliğini isteyen, onu içten seven, iyi görüşülen kimse, en yakın arkadaş, gönüldaş demektir. Bu durum da bu anlamın Arapça’daki ve Kur’ân’da ki “velî” sözcüğünün karşılığı olması söz konusu edilemez. Birbirinden farklı şeylerdir. Allah ve Sıfâtı İlahî ile ilgili az çok bilgisi olan herkes anlayabilir ki, bu manalarda kimseye Allah dost edilemez, kimse de Allah’a dost olamaz. Bu ifadeler yanlış olur. Arapça’daki velî ve evliyâ sözcüklerinin Türkçe’de mutlak surette “dost” anlamı olarak kullanılması yanlıştır. Özellikle de Allah için kullanımı hem yanlış hem de hatalıdır.
Yukarıda değindiğimiz ve de ayetlerde görüldüğü şekliyle insanların birbiriyle olan yakınlıklarını “velayet”, “dostluk” olarak ifade etmekte bir sakınca olmaz. Ama Allah’ın her konu ve her hususta mâdûnu olan insanlar ile mecazi yakınlığını “gönüldaşlık” anlamındaki “dostluk” olarak ifade etmek yanlıştır. İnsanların birbirine yakınlığı basit dünya işlerindeki iyi ilişkilerdir. Allah’ın insanlara mecazi yakınlığı ise, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak, onlara yardım etmek, onlara yol göstermek ve onları korumaktır. Mütteki müminlerin Allah’a yakınlığı ve yardımcılığı da, O’nun dinin yayılması ve yaşanması için mütteki müminlerin gösterdiği çabadır.
 
Gelelim Hz. İbrahim meselesine:
 
Allah’ın İbrahim’i dost edinmesi:
 
Nisa suresinin 125. âyetindeki geçen “Halîl” sözcüğü meal ve tefsirlerde çok sığ olarak ifade edilip geçiştirilmiş bulunmaktadır. Herkes bu kelimenin anlamını “dost” olarak ifade etmiştir. Böylece “velî” sözcüğünün ifade ettiği “dost” anlamıyla karıştırılmış, aynı anlamda kullanılır duruma gelmiştir.
Eski tefsirciler aslında kelimenin kökenine inmiş gerçek manayı da eserlerine yazmışlardır.
Sahib-ül Keşşaf bu işin en derinine inen kişidir. Onun açıklamalarına göre “Halîl” sözcüğü “halle” sözcüğünden türemiştir. Bu sözcüğün anlamı “kumun üzerindeki yol demektir. “Halîl” sözcüğünün anlamı ise “Senin yolunda seninle birlikte hareket eden” demektir. Yani iradesini sana teslim eden, sen nereden gidersen o da seninle birlikte giden, sana uyan, bu yolda asla kendi başına  hareket etmeyip senin izinden yürüyen demektir. Hz. İbrahim Allah’ın çizmiş olduğu Tevhîd ve İslâm yolunda Allah’ın koyduğu ilkelere tamamen uymuş, kesinlikle başına buyruk olmamıştır. Allah’ın çizdiği yoldan ve izden kesinlikle sapmamıştır. O nedenle “İzden yürüyen” sıfatını hak etmiştir. Bu manalar imanı sıdkı, sadakatı ifade etse de kesinlikle gönüldaşlık anlamıyla “dost” ifadesiyle söylenemez.
“Halil” sözcüğü Kur’ân’da tekil ve çoğul olarak başka âyetlerde de geçmektedir.
İsra suresi âyet 73:
 
“Az kalsın seni, sana vahyettğimizden uzaklaştırarak ondan gayrısını biz isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi. İşte o takdirde seni Halil/kendi izlerinden giden birisi olarak kabul ederlerdi.”
 Furkan suresi âyet 26-29:
 
“O gün gerçek mülk ve yönetim Rahman’ındır. Ve o, kafirler için çok zorlu bir gündür.
O gün zalim, ellerini ısırarak diyecek ki: “Ne olurdu resulle birlikte yol tutsaydım. Ah ne olurdu falancayı Halil/kendi izimden giden birisi kabul etmeseydim.
Zikir bana geldikten sonra, o saptırdı beni ondan. Şeytân, insan için bir rezil edicidir.”
 Zuhruf suresi âyet 67:
 
Birbirinin izinden gidenler o gün birbirlerine düşmandırlar. Ancak takvaya sarılanlar böyle değildir.”
 
                      Bu sıfatın İbrahim As.’a verilmesine gelince:
 
 Önce şu âyetleri dikkate alalım.
Bakara suresi âyet 124:
 
“Hani, Rabbi birkaç kelimeyle İbrahim’i sınamış o da onları tam olarak yerine getirince, “Seni insanlara önder yapacağım” demişti. O da” Ve soyumdan da!” deyince, Allah, “Sözüm hainleri kapsamaz” dedi.”
Bakara suresi âyet 131:
 
“Rabbi, “Teslim ol!” dediğinde o, “”Alemlerin Rabbine teslim oldum” demişti.”
Konumuz şirkle mücadele, haniflik olunca şüphesiz bunun eşsiz örneği İbrahim As.’dır. İman ve amel  noktasını iyi öğrenince, onun kavmini tekrar tekrar tevhîde davet edişi, ateşe atılmayı, taşlanmayı göze alışı, tevhîd için çocuğunu kesmeye teşebbüsü, tüm servetini Allah için harcayışı göz önüne getirilince, Allah’ın koyduğu yolda  Allah’a tam bir teslimiyetle teslim oluşu, Tevhîd yolunda Allah’ın koyduğu ilkeler dışında kendisinden asla bir ekleme çıkarma yapmayışı dikkate alınırsa İbrahim As.’a niçin “Halîl” sıfatının uygun bulunduğunu rahatça anlarız.
Bu takdirde âyeti celilenin bu kısmının anlamı:
Ve Allah İbrahim’i “Halîl” olarak kabul etti.” Yani “İbrahim’in, Allah’ın kendi yolunda, izinde O’na uyarak harfiyyen yürümüş biri olduğunu kabul etti, onadı, tescil etti.” demektir.
Not: Âyeti celilerde geçen “ittihâz” sözcüğü meal ve tefsirlerde maalesef yanlış olarak kullanılmaktadır. “İttihaz” kelimesi, “Kabul etmek” anlamında olmasına rağmen bir çok meal ve tefsirler bu sözcüğü “edinmek” olarak çevirmektedirler. “Edinmek” sözcüğü, “iktisap” sözcüğünün karşılığıdır. “İttihaz” sözcüğünün karşılığı değildir. “ittihaz” sözcüğünün karşılığı, “kabul etmek, kabullenmek”’tir.
Not: İbrahim As. Allah’a “Halîl=dost” yapılınca, mesnetsiz=hüccetsiz de olsa Peygamber efendimiz de Allah’a “Habib=sevgili” yapılıvermiştir. Hz. İbrahim’e Halîlüllah (Allah’ın dostu) denirken, Rasülüllah efendimize Habibüllah (Allah’ın sevgilisi) denilir. Yukarıda biraz daha genişçe değinmiştik.(!) Allah akıl fikir versin!
“Velî/Yakın Kimse” konusunun Kur’ân’da bu kadar çok boyutlu ve derinlemesine yer almasının nedeni Tevhîd’i korumaktır. Zira insanlık tarihinde görülüyor ki, insanlar velî veya “”evliyâ” diye bir üst sınıf din adamı tipi oluşturmuştur. Ve bu sınıf ruhbanların yaptığı gibi din dışı işleri yapar olmuştur. Bu sahte ve sahtekar sınıf kendilerine münhasır tevil yöntemleriyle her türlü İslâm dışı düşünceyi üretmiş ve bir çok zavallı insanları da tuzaklarına düşürmüşlerdir. Hepsi Kur’ân merceği altında incelenirse konumuz ifadesiyle, hepsinin şeytânın velîsi, şeytânların da onların velîsi olduğu açıkça görülür.
Sonuç olarak şöyle diyebiliriz: “Salat”, namazlaşmış. “Vuzû”, abdestleşmiş. “Savm”, oruçlaşmış. “Velî” de dostlaşmış. Sonunda da İslâm yozlaşmış.
Rabbim Dini Allah’a halis kılmak için gayret sarf edenlere velâyetini (yakınlığını, yardımcılığını, karanlıklardan aydınlığa çıkarıcılığını, şefaatini, mürşidliğini ve koruyuculuğunu) esirgemesin. Bu gayret içerisinde olan mümin muttaki kullarını da “evliyâüllah ve ensârullah” olarak kabul etsin! Bu yolda yürürken onun çizdiği yoldan, koyduğu kurallardan çıkmamaya çalıştığımızdan, başka bir rehber arkasına düşmediğimizden bizleri de “Halil” sıfatıyla  şereflendirsin!  


 


Yukarı dön Göster Muhsin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Muhsin
 
iblissavar
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 06 subat 2007
Gönderilenler: 363
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iblissavar

 Kurani kavramları,geleneğin bize despotça dayattığı şekilde değil de Kuranın tanımladığı,isimlendirdiği şekilde anlamaya çalışırsak,Allahın izniyle kelimelerden oluşan ne putlar devrilecektir..

__________________
ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
Yukarı dön Göster iblissavar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iblissavar
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats