Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhaba. Anladığım kadarıyla:

1.Eğer "Kuran'ı bilmek"ten kasıt Allah'ın ne dediğini ANLAMAK ise evet Kuran'ı bilmek farzdır. Tıpkı size gelen bir mektubu okuyup anlamanız gibi. "O mektubu anlamanız farz değil," diyebilir miyiz?

Kuran Allah'ın bize yolladığı bir mektuptur. Onu anlaya anlaya okumamamız demek o mektubu yollayanı yani Allah'ı kâle almamamız demek. Allah'ı kâle almamamız caiz midir yani Allah'ı kâle almamız farz değil midir?

Kısacası Kuran'ı anlaya anlaya okumak ona iman etmenin önşartıdır; Kuran'ı anlaya anlaya okumayanlar Kuran'ın mümini olamazlar (Şuarâ 198-199): 

Eğer onu bir yabancıya indirseydik te Araplara o okusaydı Araplar Kuran'a iman etmezlerdi -Ve lev nezzelnâhu alâ ba’dıl a’cemîne fe karaehu aleyhim mâ kânû bihî mu’minîn.

2.Kuran'ın meallerini okumak Allah'ın ne dediğini öğrenmenin elbette geçerli bir yoludur ama meallerin Kuran'ın aslı değil ASLI GİBİDİR iddiasını taşıyan çevirileri olduğunu göz önünde bulundurmamız koşuluyla.

Bir meale güvenimiz yoksa başka meallere de bakarak imanın önşartını yerine getirebiliriz.

3.Kuran'dan benim anladığım: müteşabih olan, ayetler değil konulardır. Örneğin konu olarak CENNET müteşabihtir ama cenneti tanıtan ayetler muhkem, dolayısıyla mübin (açık ve net)tir. 

Kuran'ın ayetleri görevlerini hakkıyla yapmakta olup bu açıdan yeterlidir, dolayısıyla istisnasız bütün ayetler muhkemdir. 

Sevgi ie.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam

hasakcay Yazdı: Kuran Allah'ın bize yolladığı bir mektuptur. Onu anlaya anlaya okumamamız demek o mektubu yollayanı yani Allah'ı kâle almamamız demek. Allah'ı kâle almamamız caiz midir yani Allah'ı kâle almamız farz değil midir?

medeni0002 Yazdı: meal okuyarak Kur'an bilinmiş olur mu?

herhangi biri, bir mektup gönderecekse ve mektubun amacına ulaşmasını istiyorsa muhatabı olan kişinin anlayacağı dilde anlayacağı şekilde yazar...
eğer dil bilmeyen bir yunanlıya bulgarca mektup yazarsa mektubun muhatabını tercumanın insafına/yorumuna/anlayabildiğine mahkum/muhtac eder...
o tercumanda ahlak yoksa veya anlayışı kıtsa yollayan amacına ulaşabilir mi, muhatabı mektubundan nasiplenebilir mi...

meal,
metni/mektubu/kitabı yorumlayan kişinin anlayabildiği/anlamak istediği/anladığını sandığıdır...

üstüne üstlük, Kur an sıradan bir mektup ta değil, dönemin arapçası/kültürü/deyimleri/detaylı tarihi bilinmeden yapılan meallendirmenin etkisi nedir....

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhaba.

herhangi biri, bir mektup gönderecekse ve mektubun amacına ulaşmasını istiyorsa muhatabı olan kişinin anlayacağı dilde anlayacağı şekilde yazar...

Sayın Fers benim bildiğime göre mektup ille muhatabın anlayacağı dilde yazılır diye bir kural yok. Örneğin Fransa kralı Fransuva Türkçe bilmez ama Kanuni Sultan Süleyman'ın ona yazdığı mektup Türkçedir. 

Bu vesileyle, yazılarınızdan çok yararlanıyorum. Teşekkür ederim.   

Medeni kardeşim, "Kuran'ı ANLAYA ANLAYA okumak ona iman etmenin önşartıdır," dedim. Aklımdan şu sorular geçiyordu: 

Karacoğlan, bir şiirinde "Dilleri var bizim dile benzemez," dediğine göre, diyar diyar gezen ama oraların dillerini bilmeyen bir ozandır. Yolu belki Arapça konuşulan yerlere de düşümüştür. Allah onu nebi olarak seçseydi ve Türkçe olarak indirilen Kuran’ı Araplara o okusaydı "Kuran"a iman ederler miydi?

Karacoğlan'ın bir de ordusu olsaydı ve insanlar o ordunun saldığı korku ile "İman ettik!" demek zorunda kalsalardı iman etmiş olurlar mıydı Allah'ın o Kuran'ında lafzen siz anlayın diye... dediğinin bile ayırdına varamadan? 

Bir insan okuduğu ilahî kitabın içinde ne olduğunu bilmeden "Ben bu kitaba iman ettim!" dese bile iman etmiş olur mu o kitapta bir şeye İlah'ın ak demesine inat o insan kara demeyi, örneğin İlah'ın "Anlayın!" buyurmasına inat o insan "Anlamak şart değil!" demeyi sürdürüyorsa?

Sevgi ile,

Hasan Akçay   

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

hasakcay Yazdı: Sayın Fers benim bildiğime göre mektup ille muhatabın anlayacağı dilde yazılır diye bir kural yok. Örneğin Fransa kralı Fransuva Türkçe bilmez ama Kanuni Sultan Süleyman'ın ona yazdığı mektup Türkçedir.

selamlar Hasan hocam,

küçücük dünyamızda bu kural olmamalı diyebiliriz elbet...ama,

bir tarafta, küçücük arzın hakimlerinin, sonuçları hiçbir zaman mükemmel olamayacak işlerini yönlendiriş tarzıyla/şekliyle/niyetiyle/dugularıyla/siyasi veya kişisel entrikalar dolu küçük hesaplarıyla ortaya koydukları örnekler....

diğer tarafta,  Alemlerin Rabbi/efendisi/hakimi ve hiç kuşkusuz kusursuz eylemleri.....

aynı terazide değerlendirilebilir mi....