HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: DİN TAHRİFÇİLERİ Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
selimbay
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 110
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı selimbay

DİN TAHRİFÇİLERİ

“Şimdi (ey müminler) onların size inanacaklarını mı sanıyorsunuz? Oysaki onlardan bir kısmı, Allah’ın kelamını işitirler de iyice anladıktan sonra bile bile onu tahrif ederlerdi.” (Bakara 75)

İnsanlık tarihine baktığımızda ne gariptir ki, tamire müvekkel kılınan insan, sanki tahrife müvekkel kılınmışçasına, kimi zaman bilerek, kimi zaman bilmeyerek, kâinattaki ölçü ve dengeleri tahrife (bozma, değiştirme, çaptırmaya) yönelmiştir.

Bunu tarihimizde ve günümüzde tarihin her alanında görmek mümkündür. Allah’ı inkâr, Allah’a isyan, Allah’ın ahkâmını keyfî yorumlama, insanın yaradılış gayesini unutmuş, nefsinin şeytana uyması, kötü ahlakları huy edinmesi, keyfî bir şekilde suretine müdahale (estetik v.b) etmesi, tabiata müdahale, bilinçsiz ziraî mücadele, hayvan ve bitkilerin fıtratlarına müdahale, hepsi birer tahrifattır. Tabiata bilinçsiz müdahale günümüzde küresel ısınma v.b sıkıntılara kapı aralamıştır.

Maddî ve manevî hayata yönelik her türlü bilinçsizlik ve bilgisiz müdahale, insanın o alanla ilgili mezarını kazmasına sebep olmakta ve olacaktır da.

Biz burada manevî hayatla ilgili tahrifata değinmeğe çalışacağız.

Yukarıya almış olduğumuz ayet-i celilede Rabbimiz, ayetleri işitip iyice anladıktan sonra bile bile tahrif edenleri bize haber vermektedir. Bunlar Medine yahudileri idi. Bu yahudiler İslam Medine’ye ulaşmadan evvel komşuları olan Araplara peygamberlik, vahiy, melek, ilâhî kitap vb hakkında pek çok şey söylemişlerdi. Medineli Araplar da İslam Medine’ye ulaşınca gruplar halinde Peygamber Efendimizi tasdik ettiler. Doğal olarak bir peygamber geleceğini kendilerine bildiren yahudilerin de İslam’a gireceklerini düşünüyorlardı. Bu olmayınca da onlara gidip İslam’ı tebliğ etmeye başladılar. Fakat onlar İslam’ı kabul etmeyişlerini İslam aleyhine delil olarak kabul edip, “Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem gerçekten Allah’ın elçisi olsaydı, kitabı bilen bu âlim insanlar onu reddetmezdi” diyorlardı. Rabbimiz bu yanlış düşüncenin önüne set koyarak yahudilerin geçmiş tarihleri haber verip onlardan beklenenin ancak böyle bir tavır olacağına dikkat çekti.

Nitekim Rabbimiz onların kendi kitapları Tevrat’a yaptıkları tahrifi de haber vererek:

“Vay kitabı elleri ile yazıp, sonra da onu az bir değere satmak için, “bu Allah katındandır” diyenlere! Vay ellerinin yazdıklarına, vay kazandıklarına!” (Bakara 79) buyurdular.

Onlar sadece ilâhî kitapları kendi arzu ve isteklerine uydurmak için değiştirmekle kalmamış, kendi uydurdukları kanun ve teorilerini de kitaba ekleyerek Allah’tan diye ortaya koymuşlardır.

Diğer bir ayet-i celilede de bu hususa şu şekilde dikkat çekilmekte:

“Onlardan bir kısmı okuduklarını sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Hâlbuki okudukları kitaptan değildir. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde, bu Allah katındandır? derler. Onlar bile bile Allah’a iftira ediyorlar.” (Âl-i İmran 78)

Bu ayet yahudilerin, kitabın sözlerini kasten yanlış telaffuz ederek ya da kitapta olmayan sözleri kitabın sözleriymiş gibi söyleyerek kitabın anlamını çarpıttıkları haber verilmektedir.

Onlar sadece kendi kitaplarını tahrif etmekle kalmamış, sonra gelen ilâhî kitaplar ve peygamberlerini de alaya alarak kelimelerle oynamışlardı.

Nitekim Rabbimiz Nisa suresinde 46. ayette bu durumu şöyle haber verir.

“Yahudilerden bir kısmı, (Allah'ın kitabındaki) kelimeleri esas mânâsından kaydırıp; dillerini eğerek ve dine saldırarak, "sözünü işittik, emirlerine isyan ettik, dinle, dinlemez olası ve râinâ (bizi gözet)" diyorlar. Hâlbuki onlar, "işittik ve itaat ettik; dinle ve bize de bak" deselerdi bu, kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lanetlemiştir. Artık onlar, pek azı müstesna, iman etmezler.” (Nisa 46)

Bu ayette de yahudilerin sözleri yanlış telaffuz ederek, yerlerini değiştirerek, dili eğip bükerek çarpıttıkları anlaşılmaktadır. Müfessirlerin nakline göre yahudilerin “kötü ve incitici söz işitmeyesin!” sözü yerine “işitmez olası” demişlerdi. Birincisi kibar bir ifade, güzel bir dua, ikincisi hakarettir. “İşittik ve itaat ettik” sözünü de “işittik ve isyan ettik” şekline dönüştürerek söylemişlerdi. Yine Arapçada birinin yardımını talep için söylenen “raina” kelimesini, İbranicede sövme anlamı taşıyacak şekilde söylediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme selam verdikleri zaman da kasten selam kelimesinin lamını gizleyerek “es-samu aleyküm” dedikleri aktarılmaktadır. Samu, ölüm anlamına gelir.

Böylece onlar sanki selam veriyormuş gibi davranarak Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme ölüm temenni ediyorlar, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin bunu fark etmediğini sanıyorlardı. Oysa Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin durumun farkında idi ve kendisi bu selamını “Ve aleyküm/sizin üzerinize de olsun” şeklinde alırdı.

Rabbimiz, yaptıklarının yanlış olduğunu ve netice itibari ile bundan dönmedikleri takdirde pişman olacaklarını değişik kıssalarla yahudilere haber verdiyse de onlar bildiklerinden şaşmadılar ve yanlış da ısrar etmeye devam ettiler.

Rabbimiz Maide suresinin 27-30. ayet-i celilelerinde Habil-Kabil kıssasından bahsederek şöyle buyuruyor:

“Onlara Âdem'in iki oğluyla ilgili haberi hakkıyla oku. Hani her ikisi birer kurban sunmuşlardı, birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen, ötekine): “Seni öldüreceğim" demişti. Diğeri ise şöyle demişti: “Allah, yalnız kendisinden korkanlardan kabul eder. Allah'a yemin ederim ki, sen beni öldürmek için bana el uzatsan da, ben seni öldürmek için sana el uzatacak değilim, ben âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım. Ben isterim ki sen, benim günahımı da, kendi günahını da yüklenip ateş halkından olasın! Zalimlerin cezası budur." Bunun üzerine kurbanı kabul edilmeyenin nefsi kendisini, kardeşini öldürmeye teşvik etti ve onu öldürdü. Böylece zarara uğrayanlardan oldu.”

Yahudilere bu kıssanın anlatılmasındaki hikmet, haksızlık ve kıskançlığın kardeşi kardeşe öldürtecek kadar kötü olduğu, neticesinde pişmanlık ve ziyana uğramak olduğunu haber vermektedir. Çünkü yahudiler ve Araplar da kökende kardeş idiler.

Yahudiler, Hz. İbrahim’in oğlu İshak’ın soyundan, Kureyş Arapları da Hz. İbrahim’in diğer oğlu İsmail’in soyundan gelmişlerdi. Bu durum Habil ve Kabil olayına benzetilerek yahudiler uyarılıyordu. Allah’ın dinine yönelik tahrifat faaliyetleri geçmişte, günümüzde ve gelecekte yahudisiyle, hıristiyanıyla ve batıl din mensuplarıyla devam etmiş ve edecektir.

İkiyüz yıl gibi bir zaman süresince devam eden haçlı savaşları ile hedefine ulaşamayan haçlı zihniyeti İslam’ın temel kaynaklarına yönelik çalışmalara başlamış ve bunun neticesinde oryantalistler eliyle büyük bir tahrifat başlatmış. Bunlar eliyle ekilen tohumlar da İslam âleminde “modern İslam düşüncesi” adı altında baş vermeye başlamıştır.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem döneminde başlayıp günümüze kadar devam eden dış kaynaklı tahrifat çalışmaları içinde de kendine her zaman yardımcı çömezler bulmuştur. Maalesef geçmişte ve günümüz de bazı İslamî guruplar da bu tahrifata ortak olmuşlardır. Mesela hazreti Ali radıyallahu anh döneminde ortaya çıkan Haricîler, “Biz sadece Kur’an’a ve bizden olanların rivayetlerine güveniriz” derler. Gulat-ı Şia’dan bir kısım ise sünneti inkâra, Kur’an’ı özetlemeye ve işi hazreti Ali’nin nübüvvetine inanmaya kadar götürmüşlerdir. Mutezile ise Kur’an’da açıkça yer almayan fakat sünnette sabit olan bazı konuları kabul etmez. Mürcie fırkası günahları mümine zarar vermez derken; Cebriye de “biz Allah’ın kaderi önünde rüzgâr önündeki kuru yaprak gibiyiz, ne günahtan dolayı cezayı ne de sevaptan dolayı mükâfatı hak etmeyiz” derler.

Bütün bunlara karşı Ehlisünnet fırkası, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin, “Size onlara sarıldıkça sapmayacağınız iki şey bıraktım. Onlar Allah’ın kitabı ve benim sünnetimdir.” (Tirmizî) tavsiyesi doğrultusunda, Kur’an ve sünnet öğretilerine sıkı sıkı sarılarak ümmetin itidal ve denge merkezi olmuştur.

Rabbimiz Teala ve tekaddes hazretleri önceki dinlerin korunmasını müntesiplerine verirken son ilâhî dinin korunmasını kendi üzerine almış ve “Şüphesiz o zikri biz indirdik! Onun koruyucusu da elbette biziz.” (Hicr 9) buyurmuştur. Bundan dolayıdır ki İslam düşmanları şüphe uyandırmak için sünnete yönelmişlerdir. Böylece İslam’ın hedef ve amaçları, din âlimleri ve İslam medeniyeti ile ilgili tahrifat yapmışlardır. Bu çalışmalar neticesinde İslam dünyasında modernist çalışmalar baş göstermiştir.

Modern İslam düşüncesinin bayraktarlarından Fazlur Rahman bu gerçeği şu şekilde dile getirmektedir.

“İslamî gelişmelerin ilk safhaları ile daha sonraki safhaları arasındaki bu fark bize açıkça göstermektedir. Oryantalistlerin çok büyük katkılarda bulundukları bu tarihsel keşif, artık bu dört ilkeyle -Kuran, sünnet, ictihad ve icma ilkeleriyle- ilgili geleneksel ortaçağ tarihinin arkasına gizlenemez.”

Burada geleneğin yıkılması ardına dinin tahrifi gizlenmiştir.

Sünnet etrafında şüpheler oluşturularak dinin tahrifine yöneleceğini asırlar öncesinden nübüvvet nuruyla Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz şu şekilde haber veriyordu:

“Sakın sizden birinizi emrettiğim veya men ettiğim hususlarda biri kendisine gelince koltuğuna yaslanmış olduğu halde “bilmiyorum Allah’ın kitabında ne bulursak ona uyarız” derken bulmayayım.” (Ebu Davud, Tirmizî, İ. Mâce)

Diğer bir hadis-i şerifte:

“Bir adama hadisim söylenir. O koltuğuna kurulmuş halde, “sizinle bizim aramızda Allah’ın kitabı vardır. Onda helal olarak ne bulursak onu helal kabullenir ve haram olarak neyi bulursak da onu haram kabulleniriz” der. Biliniz ki Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin haram kılması, Allah’ın haram kılması gibidir.” (İ. Mâce, Ebu Davut)

Büyük İslam âlimi Şevkani şöyle der:

“Sünnet-i mutahharanın hüccet oluşunun kesinliği ve İslamî teşri’de müstakil olması dînî bir zorunluluktur. Buna İslam’ın tadını almamışlardan başka kimse karşı çıkamaz.”

Nitekim Rabbimiz:

“De ki eğer Allah’ı seviyorsanız bana tâbi olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” (Âl-i İmran 31)

“Ey iman edenler Allah’a itaat edin, Peygambere ve sizden olan ululemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz Allah ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız onu Allah ve Rasûlüne götürünüz.” (Nisa 59) buyurmaktadır.

Allah’a başvurmak O’nun kitabına müracaat etmek, Rasûlüne başvurmak da hayatta O’na, vefatında ise sünnetine müracaat etmektir.

Yine Rabbimiz: “Rasül size neyi verdiyse alınız. Sizi neden sakındırdıysa ondan da sakınınız.” (Haşr 7) buyurmaktadır.

Müslüman nefsi ve nesli konusunda din haramîlerinin saptırmalarından Allah’a sığınmalı, ashabın ve âlimlerin yolunu takip ederek bilmediklerini ehline sorarak öğrenmelidir.

“Allah ilmi insanlardan söküp almaz. Ancak âlimlerin ölümüyle alır. Âlimler ölür geriye cahiller kalır.”

Yukarı dön Göster selimbay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: selimbay
 
Xweser-Mirov
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 17 mart 2008
Yer: Netherlands
Gönderilenler: 421
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Xweser-Mirov

“Bir adama hadisim söylenir. O koltuğuna kurulmuş halde, “sizinle bizim aramızda Allah’ın kitabı vardır. Onda helal olarak ne bulursak onu helal kabullenir ve haram olarak neyi bulursak da onu haram kabulleniriz” der. Biliniz ki Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin haram kılması, Allah’ın haram kılması gibidir.” (İ. Mâce, Ebu Davut)

Bu hadis'i 99% eminim ki Resul soylememistir.. !!!!!!



__________________
Hayat sen ne güzelsin
Yukarı dön Göster Xweser-Mirov's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Xweser-Mirov
 
yunusemre
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 16 mayis 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 213
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı yunusemre

Selam Mirov kardeşim..

Ama kim söylediyse iyi tutturmuş.. :)

Bir başka forum sitesinde aynı zihinde olanlarla tartışmalarda hep bana karşı kullanılan hadis bu. Niye mi? Bu forumda kullandığım resmimi orda da kullanıyorum...

;) :) :)

 

selametle.. 



__________________
İsrâ 89
   Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkarcılıktan başkasını kabullenmediler.
Yukarı dön Göster yunusemre's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yunusemre
 
Xweser-Mirov
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 17 mart 2008
Yer: Netherlands
Gönderilenler: 421
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Xweser-Mirov

Kim uydurdu bilmem ama Psikoloji'den anladiklari kesin..

__________________
Hayat sen ne güzelsin
Yukarı dön Göster Xweser-Mirov's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Xweser-Mirov
 
ihlaslı bir kul
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 29 kasim 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 29
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ihlaslı bir kul

selam xweser-mirov kardeşim o hadis dedikleri yüzde 99 değil 100 de100 yalan peygamberimiz kurana rağmen böyle bişey demez önce ayeti okuyalım ondan sonra düşünelim hangisi doğru (029.051] [E2] Sana indirdiğimiz ve onlara okunmakta olan kitap, kendilerine yetmedi mi? Bunda iman edecek bir kavim için elbette bir rahmet ve öğüt vardır.)ayeti okuduk şimdi burda tercih yapmak lazım ya allahın kitabı kuran yada kuran dışı başka oluşumlar biz tercihimizi tabiiki allahın kitabı kurandan yana yapıyoruz gerisi palavra .ama kurana uyuyorsa o başka ama bazılarına kuran yetmiyor o zaman onlarda başka yerde arasınlar aradıklarını biz kuran ne diyorsa o diyoruz yine aynı ayeti usanmadan yazacam (109.006] [DV] Sizin dininiz size, benim dinim de banadır)bu ayeti allah peygamberimize vahyetmiştir onun için kim hadis arıyorsa lütfen kurana baksın kul (yani deki) ile başlayan veya ayetin ortalarındada olabilir bütün ayetler gerçek sahih ve 100 de 100 peygamberimizin sözleridir.allah bizleri kurandan ayırmasın .  


__________________
uyun sizden bir ücret istemeyen o zatlaraki ki onlar hidayete ermişlerdir.36 yasin suresi 21 ayet
Yukarı dön Göster ihlaslı bir kul's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ihlaslı bir kul
 
selimbay
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 110
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı selimbay

Kur’ân-ı Kerim’de birkaç yerde, birbirinin aynı veya çok az değişiği lâfızlarla şöyle buyurulur:

“O (Allah) ki, ümmîler içinde kendilerinden bir Resûl ba’s buyurdu. (O Resûl), onlara Allah’ın âyetlerini okuyor, onları temizliyor ve onlara kitabı ve hikmeti öğretiyor...” (Cum’a, 62/2)

Hemen hemen büyük çoğunluğu itibarıyla muhaddisîn ve müfessirîn-i kiram, ayette geçen ‘hikmet’ kelimesinden ‘sünnet’i anlamışlardır. Çünkü, mu’cize olan Kur’ân-ı Kerim’in içinde gelişigüzel sıkıştırılmış kelimeler, maksada kapalı ifadeler ve gereksiz itnâb, yani yok yere kelime dökme ve sözü uzatma olamayacağından, söz konusu âyet-i kerimede, hikmetten kasıt, kitab veya kitabın bir kısmı olamaz; zira o zaman, hikmet, kitab üzerine atıf yapılmazdı. Evet burada kitabdan maksat, çok âyetlerde de geçtiği üzere Kur’ân-ı Kerim’dir. Hikmet ise, kitabın icmâlini tafsîl, mübhemini tefsir, umûmî olanını tahsis ve mutlakını takyîd bâbında, Allah Resûlü’nden şerefsüdûr olan sünnet-i seniyedir.
Yukarı dön Göster selimbay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: selimbay
 
selimbay
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 110
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı selimbay

Bir başka âyet-i kerimede, Allah (c.c), peygamberleri­ni onlara itaat edilsin diye gönderdiğini ifade buyurur: “Biz gönderdiğimiz her peygam­beri, başka değil, ancak -Allah’ın izniyle- kendisine itaat edilmesi için gönderdik.” (Nisâ, 4/64)

Allah, kendisine itaat edilsin diye peygamber gönderir. Peygambere itaat ise, onun zatından dolayı değil, ferdî-içtimaî, maddî-manevî aydınlığa vasıta ve vesîle olması hasebiyle, Allah’ın memuru bulunması itibarıyladır.

Evet, “Ey iman edenler! Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve O’ndan yüz çevirmeyin.” (Enfal, 8/20)

"Allah’a itaat edin; Resûl’e itaat edin.” (Nisâ, 4/59; Nûr, 24/54...)

Âyetlerde ifade olunan Allah’a itaatle, Resûlullah’a itaat aynı şeyler değildir. Allah’ın emir ve nehiylerinde Allah’a, Resûlullah’ın emir ve nehiylerinde, yâni O’nun sözlerinde, fiillerinde ve takrirlerinde de O’na itaat açıkça Kur’ân-ı Ke­rim’in emridir. Çünkü, Allah’a itaat adına Kur’ân-ı Kerim’in ortaya koyup ve Resûlullah’ın(s.a.s) tebliğ buyurdukları emir ve nehiylerin dışında, bir de, müstakillen sünnet eksenli emir­ler-yasaklar, terğibler-terhibler, teşvîkler-tavsiyeler var ki, bü­tün bunları ifade sadedinde Allah Resûlü (s.a.s): “Şüphesiz, bana kitab ve onunla birlikte bir benzeri, bir misli verildi”[Ebû Dâvûd, Sünne, 5] buyurmaktadır.

Ayrıca, yukarıda misal olarak getirdiğimiz âyet-i keri-melerde, Allah’a ve Resûlü’ne ayrı ayrı itaat emredildikten sonra: “Resûlullah’tan yüz çevirmeyin” deniliyor ki, bu da, sünnete ittiba etmemenin, hatta onu hafife almanın ve sorgulamanın bir nev’î irtidad olduğunu ifham etmektedir.
Yukarı dön Göster selimbay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: selimbay
 
selimbay
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 110
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı selimbay

Bu mevzuyla alâkalı olarak, Kur’ân-ı Kerîm’de geçen âyetlerden bazıları da şunlardır:

“Ey iman edenler; Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin ve sizden olan ülü’lemre de (içinizden çıkan, inanç, duygu ve düşüncelerinizi paylaşan, acıda, sevinçte, kederde sizinle beraber olan büyüklerinize de) itaat edin” (Nisâ, 4/59).

Âyet, Resûlullah’tan sonra gelen emir sahiplerine ve büyüklere itaati bile emrederken, insanlık adına büyükler büyüğü, kendilerine itaat edilmesi emrolunan büyüklerin de büyüğü, melcei, mencei, Resûlullah’a itaat etmemek.. Kur’ân dışında O’nun sünnetini, yani mübarek sözlerini, fiillerini kâle almamak ve O’na ayrı bir emretme, yasaklama hakkı ve salâhiyetini vermemek, acaba hangi insafla te’lif edilir?

“Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve nizâa düşmeyin. Aksi halde gevşer, za’fa dûçâr olursunuz; kuvvetiniz, nusretiniz, devletiniz gider; sabredin ha! ” (Enfal, 8/46)

Bu İlâhî beyan, Allah’a ve Resûlullah’a itaati, nusretin, kuvvetin, birliğin ve devletin kaynağı saymaktadır. Resûlullah’a itaattan uzaklaşıldığı zaman, yani imam bilinmediği veya kâle alınmadığı zaman, tıpkı namaz imamında olduğu gibi, kimin hangi kıbleye döneceği belli olmaz; o halde, nizâa düşmemenin yolu, Resûlullah’a itaat ve iktidâdır; nitekim, bir başka âyette: “Kendi aranızda nizâa düştüğünüz zaman, Allah’a ve Resûlüne götürün!” (Nisâ, 4/59) buyrulmaktadır. Hakikat bu iken ve bizi birleştirecek, içtimaî vahdetimizi sağlayacak mercî O ve O’nun sünneti iken, O’nun kudsî âsârını sorgulamanın neye müncer olacağı acaba hiç düşünülmüş müdür?

“De ki: ‘Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin” (Al-i İmrân,3/31).

Allah’ı sevmek, Resûlullah’ı sevmek; Resûlullah’ı sevmek de Allah’ı sevmek demektir. Resûlullah sevilmeden Allah sevilemez ve O’nun sünnetine ittibâ etmeden, Allah’ı sevme davasında bulunmak, boş bir iddiâdır.

“Allah’ı ve ahiret gününü uman ve Allah’ı çok zikredip, Allah’la irtibatını kavî tutan ehl-i imân için, doğrusu Resûlullah misal alınacak insandır; O’nda, misâl edinme adına çok güzel şeyler vardır. ” (Ahzâb, 33/21)

Değişik yönlere giden yollarda istikameti bulabilmek ve sırat-ı müstakîmde istikamet üzere yürüyebilmek için, istikameti temsil eden insana ittiba etmek, O’nun sünnetine uymak, yapılması gerekli olan biricik iştir.

“Hayır, asla! Rabbine andolsun ki, aralarında nizâa bâdî her meselede seni hakem olarak kabûl etmedikten sonra, onlar iman etmiş olamazlar” (Nisâ, 4/65)

İşte, Peygamber’i en yakından tanıyan bir sahâbinin bu mevzudaki anlayışı! Bir gün bir kadın İbn Mes’ûd’a gelerek:“Sen, dövme yapıp yaptıran, yüz tüylerini yolan ve yolduran, dişlerini seyrekleştiren ve güzel görünmek için dişlerinin arasını yontan ve Allah’ın yarattığını değiştiren kadınlara lânet etmişsin” der. İbn Mes’ûd Hazretleri de: “Bu Allah’ın kitabında var” buyurur. Kadın: “Yemin olsun ki, ben Mushaf’ın iki kabının arasında ne varsa okudum, böyle bir şey görmedim” deyince, İbn Mes’ûd (r.a), Allah’ın:

“Resûl size ne getirdiyse, onu alın ve sizi neden nehyettiyse, ondan kaçının” (Haşr, 59/7) buyurduğunu okumadın mı?” cevabını verir. Evet, Efendimiz: “Takma saç kullanan, saçına başkasının saçını ekleyen, vücuduna dövme yapan ve yaptıran kadınlara lânet etmiştir.”[Müslim, Libâs, 120]
Yukarı dön Göster selimbay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: selimbay
 
selimbay
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 110
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı selimbay

Resulullah'ı, iman etmeden ölen amcası Ebu Talip gibi değil dostu en yakın arkadaşı Hz. Ebubekir (ra) gibi sevmek için O'nun sünnetine ittiba etmek gerekir.. Aksi halde bizim sevgimiz iman etmeden ölen amcası Ebu Talib'in "Cici Muhammed" sevgisi gibi bir sevgiden öteye gidemez...
Yukarı dön Göster selimbay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: selimbay
 
yunusemre
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 16 mayis 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 213
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı yunusemre

Selam...

Ali Aksoy'un bir yazısından ve bu yazıya benim de eklemelerim;

Güzel bir atasözümüz vardır; “bir deli bir kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış” derler. Deli, kuyuya taşı, usulüne uygun atamayacağı için onu fark etmek kolaydır. Bir de taşı, akıllı birinin attığını düşünün, o zaman kırk bin akıllı onun farkına bile varamaz. Hatta taşın orada olması gerektiğini savunanlar çıkar.


De ki: Ey Ehl-i kitap, Tevrat’ı, Incil’i ve Rabbinizden size indirilmiş olanı tam yerine getirmedikçe temelsiz kalırsınız. Rabbinden sana indirilen (Kur’an) onlardan çoğunun taşkınlığını ve küfrünü arttıracaktır. Artık o kâfirlere üzülme. (Maide, 5/68)


Kur’an’a tam uymadıkça ehl-i kitabın da bizim de bir temelimiz olamaz.

İnsanlardan bazısı var ki, halkı bilgisizce ALLAH'ın yolundan saptırmak ve onu hafife almak için temelsiz hadislere sarılırlar. Onlar için aşağılayıcı bir azap vardır. (Lokman 31/6)

Bütün hadis rivayetleri şüphelidir. Şüphe, doğruluğa da yanlışlığa da açık kapı bırakır. Hangisinin gerçek olduğu hususunda başvurulabilecek yegane şüphesiz kaynak Kuran-ı Kerim'dir.

Hadis olarak nakledilen bir rivayet Kuran'a uygun olsa bile, sırf bu husus bu rivayetin muhakkak Peygamberimizin kelamı olduğunu kanıtlamaz. Zira, herhangi bir insan da Kuran'a uygun bir söz söyleyebilir.

Bu meseleye aşağıdaki bakış açısı ile yaklaşmanın daha uygun olacağını düşünüyorum.


Allah şöyle buyurmuştur;

“(Dişi ve erkek olarak) sekiz eş yarattı: Koyundan iki, keçiden iki… De ki: O, bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı haram etti? Eğer doğru iseniz bana ilimle söyleyin.” (Enam,143)


“Deveden de iki, sığırdan da iki (yarattı.) De ki: O bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı haram kıldı? Yoksa Allah’ın size böyle vasiyet ettiğine şahit mi oldunuz? Bilgisizce insanları saptırmak için Allah’a karşı yalan uydurandan kim daha zalimdir! Şüphesiz Allah o zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.” (Enam,144)


Altı çizili kısımların "hadis dinin delilidir" ya da "hadisler dinin ikinci kaynağıdır" diyenler için ciddi bir anlam ifade etmelidir.

Bu soru, yani, “Peygamberiniz böyle söylerken sizler şahit mi idiniz ?” sorusu; onların “sahihtir” dediği şeyler için onlara sorulduğunda ne cevap verirler ?

İnsan şöyle bir soru sorabilir:

“İyi ama ben Kuran’ın indirildiğine de şahit olmadım. Peki bu nasıl olacak?”

Buna da Allah cevap vermiştir:

“Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah’tan gayri şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın.” (Bakara 2/23)

Bir cevap daha;

“Hâla Kur’an üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık/çelişki bulurlardı.” (Nisa 4/82)

"Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir." ( Yusuf 12/111)

Bunlar ve benzeri birçok ayet daha vardır...

Şimdi hiçbir hadis sahih olarak nitelenemez. Çünkü onlar Peygambere atfen ortalıkta dolaşan ve ölümünden yüzlerce sene sonra derlenen sözler. Şüpheyle bakılmalı hepsine.

Hadislere iman edilmemeli. Hadis kitapları kutsal ve dokunulmaz ilan edilmemeli. İman edilecek, başucu kitabı edinilecek, dinde referans kabul edilecek tek kitabımız vardır; Kur’an.

Hadisleri Kur’ana ortak etmek müslümana yakışmaz. Kur’anı hadislere muhtaç görmek müslümanın işi olamaz.

Hadisler Kur’ana ortak edilince Elçi Allah’a dinde ortak edilmiş oluyor. Allah+Peygamber ortaklı bir ŞİRKet dini vücuda geliyor.

Hadis+Kur’an inancı sapkınlıktır. Kur’an+hadis inancı da…

Biz, and olsun ki öğüt almaları için bu Kuran'da bunları türlü türlü açıkladık. Fakat bu açıklamalar ancak onların nefretini artırmıştır. ( İsra 17/41)

And olsun ki, biz Kuran'da insanlara türlü türlü misal gösterip açıkladık. Öyleyken insanların çoğu nankör olmakta direndiler. ( İsra 17/89)


And olsun ki, Biz bu Kuran'da insanlara türlü türlü misali gösterip açıkladık. İnsanın en çok yaptığı iş tartışmadır. (Kehf 18/54)

Allah size işte böylece ayetlerini açıklar ki düşünüp hakikati anlayasınız. (Bakara 2/242)


Ayetlerde de görüldüğü gibi Allah Kur'an'da her türlü misali gösterdiğini ve ayetlerini kendisi açıkladığını dile getirmektedir. "Allah Elçiye Kur'an'ı vahyetmiş, Peygamber de hadislerinde Kur'an'ı açıklamıştır" demek şirktir..

Evet bazı ayetlerde Peygamberin Kur'an'ı açıkladığı söylenmekte, fakat bu açıklama nasıl? Tabiki kendisine gelen vahyi gizlemeyerek, tebliğ ederek, beyanat vererek açıklamıştır...

Ey ehl-i kitap ! Resulümüz size Kitap'tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size Allah'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi. ( Maide 5/15 )

Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez. ( Maide 5/67 )


Allah, kendilerine kitap verilenlerden, "Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz" diyerek söz almıştı. Onlar ise bunu kulak ardı ettiler, onu az bir dünyalığa değiştiler. Yaptıkları alış-veriş ne kadar kötü! ( Ali İmran 3/187 )

Şimdi bir örnek ayet vereyim. Bu ayette insanlar Peygamberden kadınlar hakkında fetva vermesini istiyor. Fakat açıklamayı Hz. Muhammed kendisi değil, Allah yapıyor..

Senden kadınlar hakkında fetva istiyorlar. De ki, onlara ait hükmü size Allah açıklıyor: Kitap'ta, kendileri için yazılmışı (mirası) vermeyip nikahlamak istediğiniz yetim kadınlar, çaresiz çocuklar ve yetimlere karşı adil davranmanız hakkında size okunan ayetler (Allah'ın hükmünü apaçık ortaya koymaktadır). Hayırdan ne yaparsanız şüphesiz Allah onu bilmektedir. ( Nisa 4/127 )

 

-------------------

Şimdi başka bir forumda "hikmet" kelimesinin sünnet olduğunu savunanların kullanmış olduğu delili çürüten yazım. Ben "kitap" ve "hikmet"in Kur'an'da olduğunu ayetler ile göstermişken 3. şahıs "kitap" kelimesinin anlamını bilmediğinden ve kitabı Kur'an'ın bizzat kendisi olduğunu sandığından şöyle bir soru yöneltti bana;

ALLAH teala Kuranla beraber hikmeti de indirmistir ....
Hikmet sunnettir Peygamberin hayat modelidir onun fiiliyatlarıdır ...
Eger hikmet sizin addettiginiz gibi Kuran olsaydı boylesine bir kitapta iki kelimenin arda arda
telaffuz edilmesi ne gereksizdir ...

sana su ve su getirdim cümlesi manasız degilmidir ?

3. şahıs; '' sana su ve su getirdim ''

Sen ilkokul seviyesinde Türkçe bilsen aynı şeyleri tekrar tekrar yazmazdın... Kitap ve Hikmet kelimelerinin ne manada olduklarını üstteki yazıda sunmuştum, okumayınca..

Bunlar ayrı anlamlı olan fakat birbiri ile bütün halde olan kelimeler..

Bak bir örnek vereyim de bişeyler öğren...

"forumhastası sana su ve salatalık getirdim"

(Salatalığın %90 'ı sudur.) Niye getirdim? Susuzluğunu gidermek için..

Şimdi sadece suyu içersen susuzluğunu giderirsin. Ama salatalığı da yersen hem susuzluğunu gidermiş, hem de karnını da doyurmuş olursun..

Şimdi Kur'an'a tekrar dönersek, yine aynı soruları soracağım ve yine cevap alamayacağım sizden. Söyleyin bana, Allah'ın kelimeleri mi tükenmiş hiçbir ayette Peygamber'in sünnetine uyun dememiş? Böyle bir emir/farz/şart belirtmemiş?

Bana neden hadislere güvenmiyorsun diye sormuşsun.. Dünyanın balığın sırtında olduğunu anlatan bir hadise nasıl inanılabilir, siz güvenebilir misiniz???
Bunun gibi uydurma binlerce hadis önünüze serebilirim..

Ayrıca hadis dediklerinizin çoğu Hz. Muhammed'e iftiralar ile doludur!!! Bunu da aklınızın bir yerine yazın!!!

---------------------

Yine Başka bir konudan;

Araştırın İlmihalleri, göreceksiniz ki birçok İslami sanılan bilgi Tevrat'tan alınmıştır, gerçekte o bilgiler katiyyen Kur'an'da yoktur ve İslami değildir. Bu İsrailiyat maalesef hadisler uydurularak ve kılıfları da hazırlanarak İslami gibi gösterilmiş ve cahil veyahut Kitap'tan bilgisi az olan halk da bunu bi güzel yutmuştur.

Örneğin Bayramlar İsrailiyattır. Kur'an'da hiçbir şekilde "şu ayda, şu günler arası bayram kutlayın", ya da "şu ayın, şu günü sizin için bayramdır" şeklinde hiçbir ifade bulunmamaktadır. Fakat Tevrat'a baktığımızda bu ifadelere sık rastlanmaktadır.

İsrailiyat en çok da Peygamberleri yarıştırmak için kullanılmıştır. Yani Hz. Muhammed'e Kur'an'da yazmayan ve olmayan mucizeler atfederek, sanki Allah'ın O'nu övmesi yetmezmiş gibi, hadisler, menkıbeler, hikayeler, kıssalar uydurarak övmeye çalışmışlardır.. Bunlardan en bilinenleri Miraç ve Ayın Yarılmasıdır. Bunlar Kur'an'da yer almayan uydurmalardır.

Ayrıyetten Aragorn01'in bu konumuz içerisinde defalarca yazmış olduğu ve benim gözümden kaçmış olan ve cevap vermemiş olduğum bir mevzuyu da gündeme getirmek istiyorum...

Yozlaşmış, uydurma hadislerde, vahdet-i vücut ve tasavvuf girdaplarında boğulmuş anlayış derki : “Sen olmasaydın, sen olmasaydın, alemleri yaratmazdım” ferman-ı İlahisine muhatap olan Fahr-ı Kainat, İnsanlığın İftihar Tablosu, Ahmedi Mahmudu Mustafa aşkına; ve “milletimin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım” diyen Hz Pir-i Mugan, Hz Sahip Kıran aşkına!...

Yozlaşmış İncil der ki: ” Nitekim yerde ve gökte, görünen ve görünmeyen her şey -tahtlar, egemenlikler, yönetimler, hükümranlıklar- O’nda (İsa’da) yaratıldı. Her şey O’nun aracılığıyla ve O’nun için yaratıldı.” (Koloseliler 1:16)

...ve Kur’an der ki : Muhammed bir Elçiden başkası değildir.Ondan önce de Elçiler gelip geçmiştir.Şimdi o ölse yahut öldürülse ökçelerinizin üzerine gerisin geri mi döneceksiniz!İki ökçesi üzerine geri dönen, Allah’a hiçbir şekilde zarar veremez.Allah, şükredenleri ödüllendirecektir. / Ali İmran-144



__________________
İsrâ 89
   Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkarcılıktan başkasını kabullenmediler.
Yukarı dön Göster yunusemre's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yunusemre
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats