HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Sünnetin Bazı Ahkâmı Takyîdi Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
AbdulVedud
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 17 nisan 2008
Gönderilenler: 38
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı AbdulVedud

Sünnetin Bazı Ahkâmı Takyîdi Sayfa başına git

Sünnet, Kur’ân-ı Kerim’in mutlağını takyîd eder. Meselâ, Kur’ân-ı Kerim’de:ِ “Erkek ve kadın hırsızın, yaptıklarının karşılığında bir cezâ ve Allah’tan ibret verici bir ukûbet olmak üzere ellerini kesin” ( Mâide, 5/38 ) buyrulur. Bu mutlak bir emirdir. Ancak, hangi şartlarda ve ne miktarda hırsızlığın böyle bir cezâ ile tecziye edileceği açık olmadığı gibi, elin neresinden kesileceği de açıkça belirtilmemektedir. Kur’ân-ı Kerim’in abdest âyetinde: “Ellerinizi dirseklerinize kadar yıkayın” buyrularak, kolun en azından dirseklere kadar olan kısmı “el” kelimesinin şümûlüne dahil edilmektedir. İşte, hırsızlık suçu karşısında elin neresinden kesileceğini bize anlatan ve bu şekilde Kur’ân-ı Kerim’in mutlak bir hükmünü takyîd eden de yine sünnet-i mütahharadır: Allah Resûlü (s.a.s), tecziye için kendisine bir hırsız getirildiğinde, elini mafsaldan keserek, “el kesme” şeklinde gelen mutlak emri takyîd etmiştir.

Kezâ; “Mallarınızı aranızda (çalıp çırparak, ihtikarla, irtişâyla, ribâ ile) bâtıl bir surette yemeyin; ancak anlaşma ve karşılıklı rızaya dayalı ticarî mübadeleyle yiyin” (Nisâ, 4/29) âyetini de, yine sünnet-i mütahhara bir hususda takyîd etmiş; “Meyveleri, tam belirli hale gelinceye kadar satmayın”[1] diyen Allah Resûlü (s.a.s), âyette anlatılan hususa ayrı bir kayıt daha getirmiştir.

Başta da ifade ettiğimiz gibi, sünnet-i seniyye Kur’ân’da bulunmayan hükümler koyma noktasında müstakil teşrî’e esas olduğu gibi ki; ehlî merkeblerin etinin haramlığı, yırtıcı hayvanların etlerinin yenemeyeceği ve bir kadının halası veya teyzesi üzerine nikâh edilemeyeceği gibi şer’î hükümler, bu cümledendir.

Kitabın yanında, başlı başına müstakil bir teşrî’ kaynağı olarak sünnet, Kur’ân-ı Kerim’in inmeğe başladığı andan itibaren fonksiyonunu icrâya başlamış ve hep Kur’ân’la içli dışlı olmuştur. Ne var ki, dünden bugüne cumhûru ümmet ve ulemâ tarafından böyle kabul edilegelmiş olan sünnet, Yunan felsefesinin tesiriyle Nazzam gibi birtakım Mu’tezile imamları ve daha sonra da garazkâr ve İslâm’ı temelinden dinamitlemeye çalışan bir kısım batılı müsteşrikler, bu dupduru kaynağı kendilerince hep bulandırmaya çalışmışlardır. Ne yazık ki, bir-iki asırdır batı ve müsteşrikler karşısında aşağılık duygusuna kapılan birtakım Müslüman ilim adamları da, meseleye böyle bir kompleks içinde yaklaşarak, kısmen müsteşriklerin oyununa gelmiş ve hatta sünneti sorgulamaya kalkışmışlardır. Ancak, dîn-i mübîn-i İslâm adına, kitab ve sünnet adına selef-i salihînin çalışmaları ve çalışmalarının semeresi sayılan bıraktıkları eserler, o kadar muhteşem ve parlaktır ki, sünnete bulaştırılmaya çalışılan lekelerin, bu dupduru kaynak üzerinde hiçbir tesiri olmayacaktır.

[1] Buhârî, Buyû’, 82; Müslim, Buyû’, 51

Yukarı dön Göster AbdulVedud's Profil Diğer Mesajlarını Ara: AbdulVedud
 
aliaksoy
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 05 subat 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 989
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı aliaksoy

Selam Abdulvedud;

Yani demek istiyorsun ki, sadece kendisini ilgilendiren bir mevzuda dahi bir şeyi kendisine "haram" kılma yetkisi olmayan Resul, ümmeti için "haram" belirleme yetkisine sahiptir.

Bravo !

Doğru, sana Allah'ın indirdiği apaçık ayetler dahil olmak üzere hiç bir şey tesir etmez.

Senin dinin sana, benim dinim bana.

Selametle...


__________________
"(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Yukarı dön Göster aliaksoy's Profil Diğer Mesajlarını Ara: aliaksoy Ziyaret aliaksoy's Ana Sayfa
 
AbdulVedud
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 17 nisan 2008
Gönderilenler: 38
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı AbdulVedud

selam aliaksoy,

nefsi yazışmaktan ve nefsi konuşmaktan Allah'a sığınırım;

Farz ve haram Allah’ın emri ile olur. Ancak Allah, bu yetkiyi Resulüne de vermiştir. Birkaç örnek verelim:

1- Kur’anı açıklamakta yetkilidir. Bir âyet meali:

(Kur’anı insanlara beyan et!) [Nahl 44] (Beyan etmek, başka kelimelerle açıklamak demektir.)

2- Bir şeyi haram etme ve farz kılmada da yetkilidir. İşte bir âyet-i kerime meali:

(O ümmî Peygamber, temiz şeyleri helal, pis, çirkin şeyleri haram kılar.) [Araf 157]
Resulullah açıklama yetkisine dayanarak buyuruyor ki:

(Peygamberin haram kılması, Allah’ın haram kılması gibi geçerlidir.) [Tirmizi]

(Eğer meşakkat vermeseydi, gece namazını ümmetime farz kılardım.) [Deylemi]

Şu halde, (Allah’tan başkası farz kılamaz, haram edemez) demek yanlıştır.

3- Resulullahın emrine uymak, ona itaat etmek farz, isyan etmek haramdır:

(Resule itaat, Allah’a itaattir.) [Nisa 80]

(Allah ve Resulüne itaat eden Cennete, isyan eden Cehenneme gider.) [Nisa 13,14]

(Allah ve Resulü, bir işte hüküm verince, artık inanmış kadın ve erkeğe, o işi kendi isteğine göre, tercih etme, seçme hakkı kalmaz.) [Ahzab 36]


Allah’ın emrine olduğu gibi Resulünün emrine de, uymak şarttır. Peygamberin emrini kabul etmem, yalnız Kur’ana uyarım diyen kâfirdir.

4- İman konusunda da aynı yetkiye sahiptir. Resulullaha iman etmeyen kâfirdir:

(Allah’a ve ümmi nebi olan Resulüne iman edin!) [Araf 158]

(Allah’a ve Resulüne inanmayan [kâfir olur] kâfirlere de çılgın bir ateş hazırladık.) [Feth 13]


5- İman gibi, Allah’ın emrine itaat ile Resulünün emrine itaat de aynıdır. Ben yalnız Allah’a [Kur’ana] uyarım, Resule [hadislere] uymam diyen kâfirdir. İşte bir âyet meali:

(Allah ile resullerinin emirlerini birbirinden ayırıp ikisi arasında bir yol tutmak isteyen kâfirdir.) [Nisa 150,151]

Allahü teâlâ, Resulüne böyle yetkiler verip, (Resulüme tâbi olun) buyurduğu gibi, Resulü de, âlimlere yetki verip (Âlimlere tâbi olun!) ve (Âlimler benim vârislerimdir) buyuruyor. Yani (Bana tâbi olduğunuz gibi, âlimlere de tâbi olun) buyuruyor. Peki vâris olan bu âlimler, hiç hata etmez mi? Hatta birinin ak dediğine öteki kara demiyor mu? Ne olacak şimdi? Resulullah onu da açıklamış, (Âlim ictihadında yanılırsa bir, isabet ederse iki sevap alır) buyurmuştur. (Buhari)

Yukarı dön Göster AbdulVedud's Profil Diğer Mesajlarını Ara: AbdulVedud
 
aliaksoy
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 05 subat 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 989
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı aliaksoy

Selam Abdulvedud;

Size bir misal getirdim. Tahrim 1

Önce bu hususu izah ediniz.

Sonra diğer yazdıklarınıza değiniriz.

Muhabbetlerimle...



__________________
"(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Yukarı dön Göster aliaksoy's Profil Diğer Mesajlarını Ara: aliaksoy Ziyaret aliaksoy's Ana Sayfa
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Abdullah.. abdulr-rasul.. abdud-deylemi.. abdul-hakim.. abdul-buhari.. abdul-ulema... Ne çoook ilahınız var...!!! Sıkıntı vermiyor mu?

Biçok ilahı, bir tek ilaha tercihiniz sizin olsun, bırakın bizimle paylaşmayın onları.. Senin bulunduğun ortamdan döndük biz.

Atın..atın..atmaya devam edin, nasıl olsa hep sevap var atmalarınıza.. katmalarınıza...isabet ettiklerinize 2, karavanaya 1 sevap garanti...Kiminle güreştiğinizin farkındamısınız?!!!

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
AbdulVedud
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 17 nisan 2008
Gönderilenler: 38
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı AbdulVedud

heey haktansapmış...

unutma ki Turan Dursun'da İslam'dan dönmüştü, kızıl kafir olup çıktı.. her dönüş hayır değildir.. Kendine dikkat et !!! ...
Yukarı dön Göster AbdulVedud's Profil Diğer Mesajlarını Ara: AbdulVedud
 
AbdulVedud
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 17 nisan 2008
Gönderilenler: 38
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı AbdulVedud

aliaksoy Yazdı:
Selam Abdulvedud;

Size bir misal getirdim. Tahrim 1

Önce bu hususu izah ediniz.

Sonra diğer yazdıklarınıza değiniriz.

Muhabbetlerimle...



aliaksoy o mevzu izah edildi ama siz galiba görmediniz, işte size tekrar o mevzuyu veriyorum;

Tahrim 1- Ey Peygamber! Allah'ın helal kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? (Şunun için ki) sen hanımlarının rızasını kazanmak istiyorsun. Allah gafûr ve rahimdir.

(Ey Peygamber! Allah'ın helal kıldığı..) Bu ifade, aslında bir soru olarak değil, yapılan davranışın beğenilmediğini ortaya koymak için kullanılmıştır. Yani maksat, Hz. Peygamber'in (s.a.) davranışının Allah tarafından hoş karşılanmadığının vurgulanmasıdır. Bu noktada Allah'ın helal kıldığı bir şeyi, Peygamber dahi olsa hiç kimsenin haram kılma yetkisinin olmadığı kuralı ortaya çıkmaktadır. Oysa Hz. Peygamber (s.a) o şeyi akidevi olarak ve şer'an değil, sadece kendi nefsine haram kılmıştı. Ancak O, sıradan bir insan konumunda değildi ve O bir Peygamberdi. O'nun herhangi bir şeyi kendi nefsine haram kıldığında, ümmetin de o şeyi haram ya da en azından mekruh olarak kabul etme tehlikesi sözkonusuydu. Veya ümmet içerisinde bazı kimseler, kendi kendilerine birtakım haramlar ihdas ettiklerinde, hiçkimse bunda bir beis görmeyebilirdi. Bu bakımdan Allah Teâlâ, Hz. Peygamber'i (s.a) bu davranışı dolayısıyla şiddetle ikaz ederek, bundan vazgeçmesini emretmiştir.

(...şeyi niçin kendine haram ediyorsun? (Şunun için ki) sen hanımlarının rızasını kazanmak istiyorsun...) Bu ifadeden, Hz. Peygamber'in (s.a.) helal olan bu şeyi kendi isteği ile değil, hanımlarını memnun etmek için kendine haram kıldığı anlaşılmaktadır.
Burada Hz. Peygamber'e (s.a.) bu uyarı yapılırken, bu haram kılma sebebinin niçin açıklanmadığı sorusu akla gelebilir. Ancak burada helal bir şeyi kendisine haram kıldığı için sadece Hz. Peygamber (s.a) değil, O'nun hanımları da eleştiriye muhatap olmuşlardır. Çünkü O'nlar bir Peygamber hanımı olmanın önemini idrak edememiş ve Hz. Peygamber'i (s.a) helal bir şeyi haram kılma tehlikesi içine sokmuşlardır.
Kur'an'da, Hz. Peygamber'in (s.a) kendisine haram kıldığı nesnenin niteliği açıklanmamıştır. Fakat buna rağmen müfessir ve muhaddisler bu ayetin nüzulüne sebep olan iki vak'a zikretmişlerdir. Birincisi, Hz. Mariye hakkındadır. İkincisi ise, Hz. Peygamber'in (s.a) bal yemeyi kendisine haram etmesi ile ilgilidir.
Hz. Mariye hadisesi şu şekildedir: Hudeybiye Antlaşması'ndan sonra Hz. Peygamber (s.a) çeşitli hükümdarlara mektuplar göndermiştir. Bu hükümdarlardan biri de İskenderiye'nin Rum Patrik'i Mukavkıs'tır. Sözkonusu mektubu Mukavkıs'a Hz. Hatib bin Ebi Belta götürmüş, ama O, İslâm'ı kabul etmeyerek -elçiye güzel muamele ederek- Hz. Peygamber'e (s.a.) (s.a) şu cevabı göndermiştir. "Ben bir Nebinin geleceğini biliyorum ama O'nun Şam'dan çıkacağına inanıyorum. Ancak yine de Senin elçini hürmet ile karşılayıp, Sana Kıptî'ler nezdinde saygı değer iki kız gönderiyorum." 'İbn Sa'd) Kızlardan birinin adı, Sîrin, diğerininki Mariye'dir. (Hıristiyanlar Hz. Meryem'e Mariya 'Meri' derler.) Mısır dönüşü, Hz. Hatip her ikisini de İslâm'a davet etmiş, onlar da kabul etmişlerdir. Hz. Peygamber (s.a) kızlar kendisine getirildiğinde, Sîrin adlı kızı Hasan bin Sabit'e cariye olarak vermiş ve Mariye'yi de kendi haremine almıştır. Hicrî 8. yılın Zilhicce ayında, Hz. Peygamber'in (s.a) Hz. Mariye'den İbrahim adlı bir oğlu dünyaya gelmiştir. (El-İstiab, El-İsabe) Hz. Mariye çok güzel bir kadındı. Nitekim Hafız İbn Hacer, El-İsabe'de Hz. Aişe'den bu sözü nakleder. "Ben hiçbir kadını Mariye kadar kıskanmadım. Çünkü O çok güzeldi ve Rasulullah'ın hoşuna gitmişti." Bu konuda birçok kanalla rivayet edilen hadisleri şöyle özetleyebiliriz. Birgün Hz. Peygamber, Hz.Hafsa'nın odasına gelir ve O'nu bulamaz. Bunun üzerine Hz. Mariye Rasulüllah'ın (s.a) yanına gelir ve birlikte Hz. Hafsa'nın odasında bir süre kalırlar. Hz. Hafsa bundan çok gücenir ve öfkeyle Hz. Peygamber'e (s.a.) çatar. Bunun üzerine Hz. Peygamber de (s.a) O'nu memnun etmek için, bir daha Hz. Mariye ile mübaşerette bulunmayacağına söz verir. Başka bir rivayette yemin ederek bunu yaptığı söylenmektedir. Bu rivayetlerin çoğu, Tabiinden mürsel olarak nakledilmiştir. Bazı rivayetler ise, Hz. Ömer, İbni Abbas ve Ebu Hureyre'den mervidir.
İbni Hacer bu kadar rivayet karşısında Fethu'l-Bari adlı eserinde, "Bu hadisenin gerçek bir yanı olmalıdır" demektedir. Ancak Kütüb-ü Sitte'nin hiçbirinde bu olayın zikri geçmemektedir. Sadece Nesei'de Hz. Enes'ten nakledilen bir hadiste, Rasulüllah'ın (s.a) bir cariye ile temettu ettiği, Hz. Hafsa ile Hz. Aişe'nin baskı yapmaları sonucunda Hz. Peygamber'in (s.a.) o cariyeyi kendine haram kıldığı ve bunun üzerine, "Ey Peygamber, eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helal kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun?" ayetinin nazil olduğu zikredilmektedir.
İkinci hadise, Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei ve birçok hadis kitabında Hz. Aişe'den nakledilmiştir ve şu şekildedir. Her ikindi namazı sonrasında eşlerinin odalarına uğramak Hz. Peygamber'in (s.a) adetiydi. Hz. Peygamber (s.a) bir süredir Zeynep binti Cahş'ın odasında daha fazla kalmaya başlamıştı, zira O'na bir yerden bal gelmişti ve Rasulüllah balı çok severdi. Dolayısıyla O'nun odasında bal şerbeti içiyordu. Hz. Aişe (r.a) şöyle anlatıyor. "Bunu çok kıskandım ve Hafsa, Sevde, Safiye ile birleşip, Rasulüllah (s.a) yanımıza geldiğinde, herbirimiz O'na ağzından meğafir kokusu geldiğini söylemeyi kararlaştırdık. Meğafir, özel kokusu olan bir çiçektir. Şayet arı, balını bu çiçekten alırsa, balında meğafir kokusu olur. Hepimiz de Rasulullah'ın (s.a) çok titiz olduğu ve kendisinden kötü bir koku yayıldığında, bundan çok rahatsız olacağını biliyorduk. Bu yüzden Hz. Peygamber'in (s.a) Hz. Zeynep'in yanında çok kalmaması için bu hileye baş vurduk. Ve gerçekten de hile tesirini gösterdi. Hanımlarının "ağzından meğafir kokusu geliyor" demeleri üzerine, Hz. Peygamber (s.a) bal yememeye söz verdi." Bir rivayette Rasulullah'ın (s.a) sözü şu şekildedir: "Yemin ederim ki ona (bala) bir daha dönmeyeceğim." Başka bir rivayette ise, "Ona bir daha dönmeyeceğim" denilmektedir. "Yemin" kelimesi yoktur. İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre lafız, "Allah'a yemin ederim ki içmeyeceğim" şeklindedir. (İbn Münzir, İbn Ebu Hatim, Tabarani ve İbn Merduye)
İleri gelen birçok alim ikinci hadisenin daha doğru olduğu sonucuna varmış ve birinci hadiseye pek güvenmemişlerdir. İmam Nesei, Hz. Aişe'nin bal hakkındaki rivayetinin sahih olduğunu, Rasulüllah'ın Hz. Mariye'yi kendine haram kılması olayına ise itibar edilemeyeceğini söylemektedir. Kadı İyaz ise, "Bu ayet Hz. Mariye hakkında değil, bal hakkında nazil olmuştur" demektedir. Kadı Ebu Bekir İbn El-Arabî bal rivayetinin daha sahih olduğunu söylerken, İmam Nevevi, Hafız Bedrettin el-Aynî'de aynı görüşü savunmaktadırlar. İbn Hümam, Fethu'l-Kadir adlı eserinde şunları yazmaktadır: "Bal hakkındaki rivayetler Sahîhayn'de, Hz. Aişe'den mervidir. Bu bakımdan bu görüş daha güvenilirdir." İbn Kesir ise, "Bu ayetin Hz. Peygamber'in (s.a.) kendisine balı haram kılması üzerine nazil olduğu görüşü daha doğrudur" demektedir.

(...Allah gafûr ve rahimdir.) Yani, hanımlarını memnun etmek amacıyla helal birşeyi kendisine haram kılmak Rasulüllah'a (s.a) bulunduğu konum dolayısıyla yakışmazdı. Yoksa bu kendisinin hesaba çekilmesini gerektiren bir cürüm değildir. İşte bu yüzden Allah Teâlâ sadece O'nu ikaz edip, bu davranışını tashih etmekle yetinerek, O'nun bu zaafını bağışlamıştır.


Yukarı dön Göster AbdulVedud's Profil Diğer Mesajlarını Ara: AbdulVedud
 
aliaksoy
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 05 subat 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 989
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı aliaksoy

Selam Abdulvedud;

Pegamberin bir şeyi cümle insanlara haram kılması, kendi nefsine haram kılmasından elbette daha mühim bir meseledir. Sonuçları itibariyle, daha hafif olanın dahi meşru olmadığının bildirildiğini görüyoruz. Artık sonuçları daha ağır olanın meşru olduğu nasıl iddia edilebilir ?

"Eğer buna müdahale edilmese idi ümmet bunu kendisine de haram bilebilirdi"

Bu yöndeki iddianız kendi delillerinizle uyuşmuyor. Peygamberin ağzı yok mu idi, "bu sadece bana özgüdür" desin.

Hz. Peygamber'in "miras" bırakması meselesini örnek veren siz değil misiniz ?

Sonuç olarak sevgili kardeşim, ben sizin ne demek istediğinizi çok iyi anlıyorum, siz de benim ne demek istediğimi çok iyi anlıyorsunuz.

Hakikat şu ki, ben Allah'tan başka hüküm koyucu tanımıyorum.

Ve siz kardeşimi, Hicr 91-92 ile uyarıyorum.

Resul konusunda verdiğiniz ve delil edindiğiniz ayetleri siyak ve sibakıyla okuduğunuzda sizi ne ile uyardığımı iyice anlarsınız.

Muhabbetlerimle....


__________________
"(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Yukarı dön Göster aliaksoy's Profil Diğer Mesajlarını Ara: aliaksoy Ziyaret aliaksoy's Ana Sayfa
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats