HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Alıntılar, Makaleler
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Alıntılar, Makaleler
Konu Konu: Ey Din Baronu, Ey Simsar, Dinle Kitaptan! Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
savasen
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 24 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 331
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savasen

Ey Din Baronu! Ey simsar! Dinle Kitap’tan…


“Baron” kelimesi Orta Latince’de “engel” anlamına gelen “barra” dan geliyor. Fransızca’ya “barre”, İngilizce’ye de “bar” olarak geçmiş… Türkçe’de kullanılan bar, ambargo, bariyer, baraj, barfiks, barmen, baro kelimeleri de bu kökten.


Bunların hepsinde “engelleme, çevirme, bir yerde toplama” manası var. Hatta bizde Erzurum ve Artvin yöresi halk oyunlarına Ermenice’den geçen grup, topluluk, insan çemberi anlamında “bar” deniyor. Bu durumda bar, çember halinde yapılan dans oluyor;


Bahçası var bağı var

Ayvası var narı var

Atamızdan yadigâr

Bizde ata barı var


Demek ki “baron”; engelleyen, çeviren, çembere alan, bir yerde toplayan, kendi tekeline alan, çembere aldığı şeyin etrafına “baraj” ören, buna uymayana “ambargo” uygulayan demek…


Bu durumda “din baronu” da, dini sembol ve değerleri tekeline alan, bunların etrafına çember ören, “baro” gibi herkesi bu çatı altında toplamak isteyen, “bar” gibi herkesin burada oynamasını isteyen, dışta kalana “ambargo” uygulayan ve aforoz eden, dini değerlerin etrafına “baraj”, önüne de “bariyer” koyarak kendi tekeline alan demek oluyor…


“Simsar” kelimesi ise Arapça’ya tâ Aramice’den geliyor. Aramice’de “srsür/spsir” aracı, mahabbet tellalı demek. Yüzyıllar boyu aynı anlamı koruyarak Arapça’ya aracı, komisyoncu manasında geçmiş. “İstismar” da birinin iyi niyetini kötüye kullanmak, sömürmek demek…


“Simsar” ile “sülük” arasında şöyle bir benzerlik var: Sülük, tatlı sularda yaşayan, vücudunda yirmi iki sindirim kesesi olduğu için bir kezde ağırlığının sekiz katı kan emebilen bir hayvan.


Simsar da öyle…


Hele din simsarı tam bir sülük. O da tatlı sularda yaşar, eziyete fazla gelemez, kolay yoldan kazanmayı çok sever. Dine sülük gibi yapışır ve yirmi iki sindirim sistemi olduğu için ağırlığının kat kat fazlası rant emer…


“Simsar” çok eski bir kelime olduğuna ve Aramice gibi Arapça’nın atası bir dile yüzyıllar öncesinden girdiğine göre simsarlık çok eski meslek…


Bu nedenle simsarlar tarih boyunca Allah, Kitap , Peygamber gibi “tatlı suların” etrafında bitmişler ve bunlara sülük gibi yapışarak emmişlerdir.


***


İslam’ın ilk doğuş yıllarında “kahin” ve “mecnun” denilen kişiler devrin simsarları, Ebu Leleb, Ebu Cehil ve Velid bin Muğire gibi tefeci bezirganlar da baronlarıydılar..


Kahinler kehanetlerde bulunur, mecnunlar gizli güçlerle konuşarak onlardan gelecekle ilgili haber aldıklarını söylerler, tefeci bezirganlar da Kabe’nin etrafını çevirerek gelen hediyeleri iç eder ve onlardan geçinirlerdi. 7-8 büyük tefeci bezirgan Mekke’nin kaderine el koşmuştu. Kabe’ye gelen kurbanlık (hedy), deve ve sığırları (en’am) iç etmeye dayalı bir düzen kurmuşlardı (Yeda Ebu Leheb).


Yani anlayacağınız Mekke’deki dini sembol ve değerler etrafında tam bir simsarlık ve baronluk hüküm sürüyordu. Mekke’nin ileri gelenleri Kabe’ye sülük gibi yapışmış emiyorlardı.


Kahinler ve mecnunlar da halkın dini duygularını, umutlarını ve gelecek beklentilerini sömürüyorlardı. Firavun’un büyücüleri gibi buradan besleniyorlardı. Verdikleri sırlı, tılsımlı, büyülü bilgiler ve kehanetlerden dolayı rant elde ediyorlar, din iman işlerinin sadece kendilerinden sorulacağını, bu işin kompedanının kendileri olduğuna inanıyorlardı.


Günlerden bir gün ümmi yani “halkın bağrından çıkan”, din baronu ve simsarı çevrelerin hiç birisinden gelmeyen bir “öksüz” çıkıp da “Yıkılsın Ebu Leheb’in düzeni, yıkılsın!” (Tebbet yeda Ebu Leheb ve tebbe) diye haykırınca telaşa kapıldılar ve onu asla affetmediler. Türlü düzenler kurarak, önüne “bariyer”ler çekerek, “ambargo”lar uygulayarak engellemek istediler. Çünkü onlar Kabe’nin “baronu” ve “simsarı” idiler. Allah bula bula bu öksüzü mü bulmuştu? Vahiy Mekke’nin ve Taif’in iki “baronu”ndan birine indirilmeli değil miydi?!!

***

Kur’an daha ilk ayetlerde dedi ki: “O, ğayb hakkında cimri değildir.” (Tekvir; 24)


Yani peygamber ğaybtan bilgiler veriyor, vahiyler alıyor; fakat onu kâhinlerin ve mecnunların kendilerine saklamaları gibi kendine saklamıyor. Hepsini açıklıyor ve bu açıklamalarından dolayı kâhinler ve mecnunlar gibi ücret istemiyor. Vahiy onun mesleği, aldığı bilgiler de servet kaynağı değil… Bu vahiyleri kendini zengin etmek için okumuyor. O bir din tüccarı, iman simsarı, Kabe baronu, umut hırsızı, kâhin, rahip, mecnun veya parlak sözlerle göz boyayıp insanların cebine göz diken bir şarlatan değil… Allah’tan aldığı ne varsa onu olduğu gibi ileten vicdanın ve merhametin evrensel sesi o!...


Kur’an’ın daha ilk ayetlerde ısrarla peygamberin bir kahin, mecnun veya sihirbaz olmadığını söylemesi bu nedenle çok manidardır. Aslında bu, tarih boyunca Tanrı, Kitap, Peygamber gibi dini değer ve sembollerin yakasından bir türlü düşmeyen din baronları ve simsarların köküne kibrit suyu dökmek demekti.


Demek ki risalet, kahinlik, mecnunluk ve bezirganlık gibi baron ve simsar yatağı asla değildir!


***


Dahası var…


Bakın, “Alak” suresinden hemen sonraki “ilk mesajlar” da ne denmişti;


Sen ey yalnızlığa bürünen!

Kalk ve uyanışı başlat!

Haykır: Allahuekber!

Güzel ahlâkı kuşan!

Kötülüğe bulaşma!

Servet yığma hayallerine kapılma!

Daima Rabbinle birlikte ol ve güçlüklere göğüs ger” (Müddesir; 1-7)


Sondan bir önceki ayete dikkat ediniz…


Genellikle meallerde “Yaptığın iyiliği başa kakma” diye çevrilen fakat aslında “Servet yığma hayallerine kapılma” (Ve la temnun testeksir) demek olan bu ayet din baronluğu ve simsarlığının panzehiridir.


Ayette geçen “umn/umniye” hayal, kuruntu, temenni, istiksâr da çoğalmak, zengin olmayı istemek, servet biriktirmeyi talep etmek demek. Nitekim Tekâsür suresinde de bu anlamda kullanılmıştır; “Bir zenginlik yarışıdır (tekâsur) gidiyorsunuz; tâ mezarlarınıza varıncaya kadar süren…” (Tekâsur; 1)


Demek ki daha ilk ayetlerde, yani daha işe yeni başlamışken, hareketin henüz başındayken, peygamberliğe daha yeni başlamışken peygamber uyarılıyor:


“Çoğalma (istiksâr) temenni etme!”


Yani: Yapacaklarını getiri beklentisiyle yapma… İyiliği yay ve yaşa ama iyilikten servet yığan, onu para, makam, mevki elde etmenin aracı olarak görenlerden olma... Yaptığın peygamberlikten dolayı maddî karşılık bekleme… Allah’ın peygamberi olmanın getireceği ayrıcalığı zengin olmak için atlama tahtası olarak kullanma… Din baronları gibi ayet alıp ayet satma… Din istismarından uzak dur! Sadece Allah rızası için, sırf iyilik için çalış… Peygamberliği servet yığılan bir meslek olarak görme… Allah’ın dini üzerinde sektör oluşturulmasına asla izin verme... Şu Kâbe’deki Tanrı ve kutsallık istismarına dayalı dini oligarşiyi yık! Bir zamanlar İsa da mabede girerek masaları sandalyeleri din adamlarının başına çalmış ve “Allah’ın evini ticarethaneye çevirdiniz, ey engerek soyu!” diye haykırmıştı… Çünkü Allah’ın evi servet kapısı değildir! Din sektör, vahiy meta, peygamber pazarlamacı, sana inananlar da müşterin değildir! Bunlar üzerine kurulu istismara son ver! Çünkü din yalnızca Allah’a has kılınmalı, vicdanın ve merhametin yalın sesi olmalıdır…


***


Tabi bunlar peygamberimiz bunları yapacağından söylenmiyor. Sonraki çağlarda peygamberin yolundan yürüyen, onun kürsüsünden konuşan, Allah, Kitap, Peygamber davası güden, her devirde yeniden uyanış hareketleri başlatmak isteyen, bunun için “hizmete” soyunanlara sesleniliyor.


Deniyor ki: Yani “Allahuekber” diyerek meydanlara atılanlar! Rabbinin büyük adını yüceltmek isteyenler! Büründüğü yalnızlıktan çıkıp ayağa “kalkarak” insanları uyanışa çağıranlar!


Önce kendi elbisenizi temiz tutun. Yani güzel ahlak sahibi olun. İnsanlar sizin elinizden ve dilinizden emin olsun. Her biriniz birer el-Emin olun. Kokuşmayın, tefessüh etmeyin, pisliğe, hırsızlığa, yolsuzluğa bulaşmayın. Kendi ahlaki enerjinizle yükselin. O sizi götüreceği yere götürecektir.


Sonra bu işlere başlarken servet yığma hayallerine, zengin olma sevdalarına kapılmayın. Allah, Kitap, Peygamber davası bunun kapısı değildir. Bu kürsüden konuşuyorsanız bunun bedeline katlanmak zorundasınız. Bu bedeli ödeyerek yaşayacaksınız. Aksi halde o kürsüden inin. Servet ve zenginlik arıyorsanız bunun yolu Allah, Kitap, Peygamber davası değildir. Rızkın onda dokuzu ticarettir. İnsanların barınma, giyinme, yeme ihtiyaçlarını giderecek işler yapın mesela; dağları delin, kervanlar oluşturun, atölyeler kurun, ihracat, ithalat yapın, alın, satın… Şeriatta bütün bunlar caizdir ancak kazandığınızı yine bölüşmek, paylaşmak şartıyla…Fakat bu kapı yani Allah, Kitap, Peygamber kapısı servet yığma ve zenginlik yarışına girme yeri değildir. Aksi halde “din baronu” ve “din simsarı” olursunuz. Yolundan gittiğiniz peygamber bunları ortadan kaldırmak için gelmişti. Okuduğunuz Kitap insanlıkta artık bunlara son vermek için nazil olmuştu…


***


Dikkat ediniz!


“Müslümanlar hep fakir kalmalıdır” demiyoruz. “Müslümanlar din üzerinden servet yığamazlar” diyoruz. Başka kapıya!


Allah bunu daha ilk ayetlerinde peygamberine yasaklamıştır. O da ömrü boyunca buna bağlı kalmıştır. Bu bilinçli bir tercih, asil bir tavır, klas bir duruş, evrensel bir mesajdır.


Allah, Kitap, Peygamber davası aynı zamanda bir “kamu” davasıdır. İyilik, adalet, özgürlük gibi insanlık davasıdır.. Yüce değerler ve evrensel ülkülerdir. Bunlar paraya, servete tahvil edilemez. Kişisel rant için araç ve atlama tahtası olarak kullanılamazlar.


Bu davaya atılanlar, örneğin her biri birer “kamu” alanı olan belediyelerden, devlet kurumlarına kadar, tıpkı peygamberin yaptığı gibi, Mekke’de nasılsa Medine’de de öyle yaşar, Hira’dan indiği elbise ile Aişe’sinin kucağında hayata veda eder.


Bugünkü tabirle çeketi ile gelir ve çeketini alır gider….


Baron ruhlu ve simsar tiynetli olanların bunu anlaması hayli zor ama “Servet yığma hayallerine kapılma” (ve la temnun testeksir) ayetinin çağları aşıp gelen evrensel mesajı bu değilse nedir?


***

“Bilmiyorum belki çıkamam bir daha buraya

İşte sırtım! Hakkı olan gelsin almaya

Hayır! gidemezsin kim gitti dersi vurun

Hayyulayemuttur yaşayan yerinize oturun

Hazırlan dedi Cibril karardı mehtap

Geride birkaç kap ve Kitap…

Kara toprak bile anladı da

Bir insan anlamadı bizi”


Recep İhsan ELİAÇIK


haber10.com



__________________
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
Birbirini anlamayan...
Can Yücel
Yukarı dön Göster savasen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savasen
 
misak08
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 27 ocak 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 11
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı misak08

savasen Yazdı:

Ey Din Baronu! Ey simsar! Dinle Kitap’tan…


“Baron” kelimesi Orta Latince’de “engel” anlamına gelen “barra” dan geliyor. Fransızca’ya “barre”, İngilizce’ye de “bar” olarak geçmiş… Türkçe’de kullanılan bar, ambargo, bariyer, baraj, barfiks, barmen, baro kelimeleri de bu kökten.


Demek ki “baron”; engelleyen, çeviren, çembere alan, bir yerde toplayan, kendi tekeline alan, çembere aldığı şeyin etrafına “baraj” ören, buna uymayana “ambargo” uygulayan demek…


Bu durumda “din baronu” da, dini sembol ve değerleri tekeline alan, bunların etrafına çember ören, “baro” gibi herkesi bu çatı altında toplamak isteyen, “bar” gibi herkesin burada oynamasını isteyen, dışta kalana “ambargo” uygulayan ve aforoz eden, dini değerlerin etrafına “baraj”, önüne de “bariyer” koyarak kendi tekeline alan demek oluyor…


“Simsar” kelimesi ise Arapça’ya tâ Aramice’den geliyor. Aramice’de “srsür/spsir” aracı, mahabbet tellalı demek. Yüzyıllar boyu aynı anlamı koruyarak Arapça’ya aracı, komisyoncu manasında geçmiş. “İstismar” da birinin iyi niyetini kötüye kullanmak, sömürmek demek…


“Simsar” ile “sülük” arasında şöyle bir benzerlik var: Sülük, tatlı sularda yaşayan, vücudunda yirmi iki sindirim kesesi olduğu için bir kezde ağırlığının sekiz katı kan emebilen bir hayvan.


Simsar da öyle…


Hele din simsarı tam bir sülük. O da tatlı sularda yaşar, eziyete fazla gelemez, kolay yoldan kazanmayı çok sever. Dine sülük gibi yapışır ve yirmi iki sindirim sistemi olduğu için ağırlığının kat kat fazlası rant emer…


“Simsar” çok eski bir kelime olduğuna ve Aramice gibi Arapça’nın atası bir dile yüzyıllar öncesinden girdiğine göre simsarlık çok eski meslek…


Bu nedenle simsarlar tarih boyunca Allah, Kitap , Peygamber gibi “tatlı suların” etrafında bitmişler ve bunlara sülük gibi yapışarak emmişlerdir.


........................

Allah bunu daha ilk ayetlerinde peygamberine yasaklamıştır. O da ömrü boyunca buna bağlı kalmıştır. Bu bilinçli bir tercih, asil bir tavır, klas bir duruş, evrensel bir mesajdır.


Allah, Kitap, Peygamber davası aynı zamanda bir “kamu” davasıdır. İyilik, adalet, özgürlük gibi insanlık davasıdır.. Yüce değerler ve evrensel ülkülerdir. Bunlar paraya, servete tahvil edilemez. Kişisel rant için araç ve atlama tahtası olarak kullanılamazlar.

 

kelimelerin kökeni çok güzel anlatılmış ve önemli noktalara dikkat çekilmiş..

 

 

 

 

 

 

Yukarı dön Göster misak08's Profil Diğer Mesajlarını Ara: misak08
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats