HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Hükümleri ve Kavramları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Hükümleri ve Kavramları
Konu Konu: nisa 34.ayetin açıklanması Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
mesut1974
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 12 kasim 2006
Gönderilenler: 25
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı mesut1974

Nisa süresi 34.ayeti, günümüzde kadın ve erkek ilişkileri içerisinde tartışılan iki konuya değinmektedir.

 

Evlilik kurumunun yönetilmesi

Evlilik kurumunda sorunları çözülme yolları

 

 

1.     Evlilik kurumunun yönetilmesi

 

Ayetin ilk bölümü bu konuya ayrılmıştır. Bu bölümü şu şekilde açıklanmıştır:’’Allahın bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından infak etmeleri sebebiyle erkekler kadınlar üzerinde koruyucudur(gözetip bakarlar).’’

 

Ayeti ilk okuduğumuzda anladıklarımız şunlardır.

 

1.      Allah erkeği kadına ‘’gözetleyici ve denetleyici’’ yapmıştır.

 

2.      Erkeği yönetici yaparken iki gerekçeye dayandırmıştır. Bir kısmının bazı yönlerinin diğerlerinden daha üstün olması ve mallarından harcama yapmaları.

 

3.      ‘’Erkekleri kadınlardan üstün tuttuğu için’’ şeklinde bir ifade yerine ‘’Bir kısmını diğerlerine üstün tuttuğu için’’ şeklinde bir ifade kullanılmıştır. Böylece her iki cinsin de diğerine göre bazı yönlerde üstünlükleri olduğuna işaret etmiştir.

 

4.      Ayetin bu iki gerekçeye dayandırılması ve üstün tutmayı cinsiyet bağlamında ele almaması, erkeğe verilen bu denetleyicilik görevinin mutlak otoriterlik ifade etmediğini, şartlarla hareket etmesi gereken bir yöneticilik olduğunu ve söz konusu şartları taşımadığı takdirde bu vazifesinden alınabilecek bir icra kurumunun başı özelliğini taşıdığını göstermektedir.

 

Evlilik, sosyal bir tür olan insanların ilk ve en küçük kurumunun adıdır. Toplumu oluşturan en küçük mekanizma olması sebebiyle İslam aile üzerinde özellikle durmuştur. Bu açıdan öncellikle bu kurumun yönetilmesini tespit etmiştir. Bunu belli şartlar dâhilinde erkeğe vermiştir.

 

Birincisi, bazı özelliklerinin diğerlerinden üstün olmasıdır. Ancak bunun ne olduğu açıklanmamışsa bile ayetten anlaşılan erkeğin ‘’denetleyicilik ve yöneticilik’’ özelliğidir. Fakat ayette ’Erkekleri kadınlardan üstün tuttuğu için’’ şeklindeki bir ifade yerine ‘’Bir kısmını diğerlerine üstün tuttuğu için’’ şeklinde bir ifadenin olması erkeklerin bir tür olarak üstünlüğe sahip olmadıkları bazı konularda ise kadınların üstün olduğunu göstermektedir. Ayrıca tüm insanlık için genel bir prensip bildiren şu ayet, üstünlüğün ölçüsünü vermiştir.’’Allah katında en değerliniz ona karşı gelmekten en çok sakınanızdır’’(Hucurat:13)

 

İkinci özellik de çalışılarak elde edilen malı harcamadır. Erkeğin evin geçimini üstlenmesi yöneticilik hakkını da ona vermiştir. Ancak genel olarak böyle olmasına rağmen bazı yerlerde ve zamanlarda bu sosyal statü değişebilir. Kadın sosyal hayatın içine karışıp mal sahibi olabilir ve hatta bazı konularda erkeğinden daha dayanıklı olabilir. Nitekim bazı ailelerde bunu görüyoruz. İslam hukukçularına göre koca, karısını beslemekten, zarurî ihtiyacını karşılamaktan aciz ka­lırsa, o takdirde koruyuculuk ve idarecilik vasfını yitirmiş olur. Bu durum­da kadın kadıya başvurup nikâhının feshedilmesini isteyebilir. Kadı du­rumu inceleyip iddianın doğruluğunu anlayınca ayırmaya karar verir. Veya koruyuculuk ve idarecilik vasfı kendine geçer. Çünkü ayet bu görevi erkeğe ifa edebildiği zaman vermiştir.

 

2. Evlilik kurumunda sorunları çözme yolları

 

a) Konu için önbilgiler

 

Ayette iyi bir kadının özelliği anlatıldıktan sonra geçimsiz bir kadını durumu ele alınmıştır. Ayeti tahlil etmeden önce dikkat edilmesi gereken bazı konular vardır.

 

1. Bu çözüm tedbirlerine, cinslerden birinin diğerine karşı ikinci plana itilmesi olarak değil, ev kurumunun düzenini bozan bir üyenin ıslah edilme yolları olarak bakılmalıdır. Eğer böyle olmasaydı aynı sürenin 128.ayetinde kocanın huysuzluğu karşısında kadının da tedbirlere de başvuracağı belirtilmezdi.

 

2.   Bu tedbirlerin ailenin diğer üyelerinin gözleri önünde gerçekleşeceği ile ilgili bir işaret yoktur. Tedbirlerin dördüncüsü olan aile hakemlerine başvurmaya kadar konu iki kişi arasında olduğundan tavsiyeler de bu iki kişiye yöneliktir. Eğer ilk düzenlemeler ailenin diğer üyeleri önünde olsaydı ilk başlarda aile hâkimlerine başvurulurdu. Buradan mümkün olduğu kadar karı koca meselelerinin üçüncü kişilere götürülmemesi gerektiği anlamını çıkartabiliriz.

 

3. Eğer bu önemli kurumun ortakları arasında uyum varsa bu önlemlerin hiç birine yer yoktur. Bu açıdan bu tedbirlerin hiçbiri İslam’ın emri olarak görülemez. Sorunun meydana gelişi ile beraber devreye giren müeyyidelerdir.

 

4. Hz. Muhammed’in aile hayatını yazan onca kitaplar, hayatının bu ayette önerilen tedbirlerle ters düştüğünü göstermektedir. Bu durum ilgili düzenlemelerin tarihsel olma ihtimalini güçlendirmektedir. Kuranın geldiği toplumun ataerkil ve hanımına şiddet uygulayan bir toplum olmasından dolayı bu şekilde bir düzenlemenin istendiği düşünülmüştür. İslam’ın hükümlerini aşamalı olarak yürürlüğe soktuğu düşünülürse burada da ilk aşamanın verilmiş olabileceğini düşünmek gerekir.

 

5. Bu düzenlemelerin evrensel olduğunu düşünsek bile bilinen bir husustur ki, Allah insan bütününün her iki yarısını, yani kadını ve erkeği ile insanı onurlu kılmıştır. Kadın hakları, onun insan olmasından kaynaklanan temel haklardır. Müslüman kadın, tüm vatandaşlık haklarına sahiptir. Bunların yanı sıra erkeğin yönetimi altında olacağı ilkesi, kadının kendi hayat arkadaşını seçme özgürlüğünü, şahsı ve malı ile ilgili tasarruf yetkisini ortadan kaldırmaz.

 

6. Bu önlemler, -dik kafalılık tehlikesi belirince- koruyucu birer tedbir olsunlar diye yürürlüğe konmuşlardır. Amaçları nefisleri ıslah etmek ve problemleri kaynaklarında çözmektir. Yoksa bu önlemler kalpleri daha çok kırmak, kin ve nefretle doldurmak yahut aşağılık kompleksine ve öç duygularına yuva yapmak için ortaya konmamıştır. Böyle bir şey asla İslâmî değildir. Böyle bir uygulama bazı dönemlerin toplumsal geleneği olabilir. Bu sadece erkeğin ya da sadece kadının alçalmasından, yozlaşmasından değil, bir bütün olarak "insan"ın alçalmasından ve izzet erozyonuna uğramasından kaynaklanan onur kırıcı bir gelenektir. Eğer toplum bu ayetteki tebirleri bahane ederek şiddeti uygulamışsa sadece kendi anladığını uygulamıştır.

 

  

b) Ayetin düzenlemeler bölümünün açıklanması

 

 

‘’Korktuğunuz’’ kavramı

 

Tefsirciler,’’huysuzluğundan endişe ettiğiniz kadınlar’’ da geçen endişe etmek ve korkmanın iki anlama geldiğini söylemişlerdir. Bir kısmı zannetmek olarak diğer bir kısmı bilmek olarak açıklamıştır. Tefsircilerden Zeccâc, zannetmek görüşünü şöyle diyerek eleştirmiştir: "Buradaki "korkarsanız" tabiri "(ortada) bir hatanın olduğunu iyice anlarsanız" manasınadır. Çünkü biz, gerçek manada bir şikâkın (aralarının açılmasının) olduğunu anlarsak, iki hakem göndermeye ihtiyaç hissetmeyiz."

 

Dolayısıyla Ayetlerde geçen "huysuzluğundan korkarsanız" kısmı "huysuzluğunu bilip görürseniz” dir. Çünkü bu ayetlerdeki korku, bilgi manasına kullanılmıştır. Eğer korku ve endişe manasına alınsa, o zaman zan üzere hareket edileceğinden çok defa haksızlık yapılabilir. Oysa İslâm kesin bilgi olmadan bir konu hakkında konuşmayı ve harekete geçmeyi yasaklamıştır. Yani İslâm, insanları temelde suçsuz ve haklı kabul eder. Ancak suçuna ve haksızlığına kesin delil olursa, o zaman suçlu ve haksız olduğunu kabul eder.

 

Nüşuz(diklenmek) kavramı

 

Nüşuz, Nisa süresinin hem 24.ayetinde hem de 128.ayetinde geçimsizlik kavramı yerine kullanılan kavramdır. Bu açıdan bu kavramın ne anlama gelebildiği konusu da tartışılmıştır. Her iki ayette de aynı konuyu ele almasına rağmen bir kısım tefsirci; kadın için ‘’serkeşlik’’, koca için ise ‘’huysuzluk’’ olarak açıklamıştır. İffetsizlik olarak açıklayanlar olmuşsa da kesinleşen bir durum olsa cezanın bunlar değil İslam ceza hukukunun zina ile ilgili hükümleri olacağı muhakkaktır. O halde; burada anlatılan, şiddetli geçimsizliktir.

 

Huysuzluğundan korktuğunuz kadınlara nasihat ediniz.

 

Bu ayet hakkında söylenecek bir şey yoktur. Ancak ilk tedbir olması hasebiyle huysuzluğun ilk reçetesinin nasihat olduğunu bildirmektedir. Çoğu insanın sandığı gibi üçüncü tedbir ilk reçete değildir. Hatta İslam hukukçuları, bu aşamada kadını dövmenin veya yatağını ayırmanın haram olduğu konusunda görüş birliği içerisindedir. Yani İslam’ın geçimsizlik için önerdiği ilk ve temel çare nasihattir. Bu da sorumluluklarını hatırlatma bağlamında nasihatlerdir.

 

Müslüman ailelerin genelde bu aşamada düzeldikleri görülmüştür. Dolayısıyla diğer tedbirlere gerek kalmadan aile içi geçimsizlik bitmiştir. Bu tedbirleri dillerine dolayanlar dinini daha iyi yaşayan Müslümanların hiç de aile içi geçimsizlik yaşamadıklarını görmelidir.

 

Eğer nasihatle düzelme olmazsa yataklarda onları terk edin

 

İkinci tedbir, birincisinin fayda vermediğinden emin olduğunda devreye girer. Yatakta terk etmenin ne anlama geldiğini de tefsirciler tartışmışlardır. Yataklarında terk etmek kavramını bir kısım İslam bilgini, cinsel ilişkiyi bırakmak, kimisi yatakta sırt dönmeyi kimisi ise yatakların ayrı tutulması olarak yorumlamıştır. Birden fazla kadınla evli olan için bunlar uygulanabilir şeyler ise de tek eşli olanlar için bu yaptırımın (her üç anlama biçimiyle de) aynı zamanda erkeğin kendisini de cezalandırması olduğunu düşünüyoruz.

 

Eşler birbirlerine kırıldığında ve taraflardan biri diğerini affetmediğinde zaten iki tarafında isteğiyle gelen bir soğukluk olmaktadır ve buna yatakta beraberliği bırakmak da girer. Eğer konu büyük bir iffetsizlik ise zaten cezası ya uygulanır veya tevbeye çağrılır. Nitekim Hz. Muhammed eşi Hz. Ayşe’ye iffetsizliğinden şüphelendiği esnada tevbe tavsiye etmiştir.Bu durum,eş sayısının henüz dörtle sınırlanmadığı ve çoğu erkeğin onlarca eş sahibi olduğu bir dönemde inmiş olabileceğinin ihtimalini vermektedir.

 

Eğer yatak ayırmakla da düzelmezlerse onları dövün(veya uzak tutun)

 

Yukarıdaki ayetin de diğerleri gibi uygulama alanı bulup bulmadığına bakacak olursak, bunun da olmadığını yine Hz. Muhammed’in hayatında görüyoruz. Hafsa ve Aişe ile yaşadığı bir sorun Kurana da yansımış ancak kendisi bunlarla ne yatak ayırma ne de onları dövme yoluna gitmemiştir. Ki olay nerdeyse boşama aşamasına gelecek düzeyde ilerlemesine rağmen yine bu yollara başvurmamıştır. Hemen aile hakemliğine başvurmuştur. Böylece sadece dövmeyi değil yataklarında yalnız bırakmayı da es geçerek dördüncü tedbir olan aile hakemliğine çıktığını görüyoruz.

 

Ayetteki darb kavramının dövme anlamını barındırdığını söyleyenler dövmenin sembolik olduğu ile ilgili rivayetlere bolca yer verilmiştir.Misvak ağacı vs. ile..Ancak bence bu durum komik olmaktan başka işe yaramaz.Çünkü eğer bu tedbirlerin amacı vazgeçirmek ise ve yatak ayırma gibi önemli bir cezadan geçen bir insanın ister acıtacak şekilde dövme olsun ister sembolik dayak şeklinde olsun etkisinin olmayacağı ortadadır.Bu bakımdan sonraki tedbirin daha kapsamlı olması gerekir.

 

Dolayısıyla ayetteki ‘’darb’’ kavramının uzak tutma veya boşanmaksızın ayrı tutulması anlamında geldiğini söyleyen görüş daha önem kazanmaktadır. Çünkü bu anlam sözlük anlamı ile çelişmediği gibi cezai müeyyidenin gidişatı bakımından da uygun gözükmektedir. Yatak ayırması kısmi mekân ayrılığını başlatmıştı. İşte burada genel bir ayrılık söz konusu olmaktadır. Ayrıca bu aşamadan sonra aile mahkemesinin de devreye girmesi artık tam bir ayrılık içine girdiklerini ve olayın iki kişi arasındaki sır aşamasını bitirdiğini olayın üçüncü kişilere yansıdığını göstermektedir. Eğer dövme olsaydı olay hala iki kişi arasında olacaktı.

 

Ayetin devamında düzelmenin sağlanması durumunda aleyhlerinde bir yol aranmaması istenmiştir. Bu bile cezai müeyyidelerin ıslah amaçlı olduğunu göstermektedir. Ayrıca itaatin de zorla değil gönüllü olduğunu gösterir. Ardından her iki taraftan bir hakemin arabulucu olmaları önerilmektedir.Bu olayın boşanma ile sonuçlanmaması için başvurulabilecek son girişimdir ki bu aşamayı da açıklamayı gerekli görmüyoruz.

 

Yukarı dön Göster mesut1974's Profil Diğer Mesajlarını Ara: mesut1974
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

erkekler kadınlar üzerinde koruyucudur

Arapça metne bakın: er ricâli "kavvam"ûne ale'n nisâ. KAVVAM koruyucu diye tercüme edilmiş. Doğru mu yapılmış? 

KAVVAM aynı sûrenin 135. ayetinde de var: İnananlar! Adalete (koruyucu?) olun! -Ya eyyuh ellezîne émenû! Kûnû "kavvam"îne bi'l kıst.

Allah'ın "İşletin!" dediği aklınızı işletin. Size muhtaç hale getirilip sizin korumanıza terkedilmiş olan ADALET adalet midir? O korumanıza karşılık siz ona neler yaptırmazsınız?

Nisâ 135'teki bölümün mevcut "meal"lerinden örnekler:

Adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun (DİB). Adaleti tam yerine getirerek Allah için şahitlik edenler olun (Elmalıl, Mevdudi, S Ateş). Adaleti dimdik ayakta tutarak Allah için tanıklık edenler olun (Y N Öztürk).

Kadınları KAVVAM etmek söz konusu olunca erkeklerin "koruyucu"luk bahanesiyle tahakküm damarları kabarıyor ama iş adaleti KAVVAM etmeye gelince maskeler düşüveriyor.

Allah'ın Kitabı bu iki yüzlü muameleye müstehak mı?

 

Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
bembeyaz
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bembeyaz

Yüce Allah Nisa suresi 4/34 ayette geçen "darebe" fiili ile erkeklere "kadınlarınızı dövünüz" dememektedir.


     Nitekim; bu ayeti iyi anlayabilmek için "darebe" fiilinin anlamlarına bakmak gerekmektedir. “Darebe” fiili pek çok anlama gelmektedir.


Mesela; “bir şeyin üzerinde bir şey oluşturmak” bu anlamlardan biridir. Bir şey üzerinde bir şey oluşturmanın ise tabii olarak bir çok yolu ve yöntemi vardır. O nedenle sözcük mecazi olarak yüzlerce anlamda kullanılabilmektedir. Örneğin herhangi bir şeyin üzerine, el ile, ayak ile, sopa ile, kılıç ile, bir şey oluşturulabilir. Mesela; bir şey üzerinde el ile bir şey oluşturulmasına, dövmek, çarpmak; sopa ile olduğunda kırmak, parçalamak; kılıç ile olduğunda ise kesmek, yaralamak ve çizmek anlamları verilebilir. Tüm bu eylemler “darebe" fiilinin anlamı içerisindedir.


Yine herhangi bir metal parçası üzerinde oyma veya kabartma yapılabilir. Bu da “darebe” sözcüğüyle ifade edilir. İşte bu eylemden dolayı metal para basımına “darb”, para basılan yere de “darbhane” adı verilmektedir. (Osmanlı paralarının üstünde “duribe fi kostantıniyye" yani; İstanbul’da basılmıştır) ibaresinin mevcut olduğu unutulmamalıdır. Yine "bir şey üzerine bir şey oluşturmak" anlamı parelelinde “yollarda ayak ile iz oluşturmak" yani; rızık, ticaret veya savaş amacıyla yola çıkmak de “darebe fiili ile ifade edilmektedir. Ayrıca Araplar misafire “dârib (yol tepen, yola çıkan, yoldan gelen)” derler. Bu darebe fiili mecazî anlamı itibariyle “dövmek ve çarpmak” anlamlarıyla meşhur olmuş olsa da başka anlamlara da gelmektedir. "Yağmurun topraktaki izi, Musa’nın denizde İsrailoğulları’na asasıyla yol açması, tuvalete defi hacet için hızlı gitmek, çiş yapmak, bir yere bir şey dikmek, erkek hayvanın dişisinin üstüne çıkması, bir şeyi bir şeye çarpmak, karıştırmak, koyun boyamak, suda yüzmek, akrep sokması, kalp atışı, nabız vuruşu, bir şeyi kaldırmak, el ile işaret, sıkı tutmak, kavgadan, beladan kaçmak, bir yere varıp dikilmek, örnek vermek, uzaklaştırmak, ayırmak” gibi pek çok anlam “darebe” fiiliyle ifade edilmektedir. (Bkz. Lisanu’lArap, 5/477, 483; el-Müfredat s. 294.)

 

     Dolayısıyla mezkur ayette geçen "darebe" fiiline bakıp buradan, sadece anlamlarından biri olan "dövmek"i almak ve peygamberin hiç yapmadığı ve tavsiye de etmediği bir sonuca ulaşmak bize yeterince doğru ve ikna edici gelmemektedir. Bu zamana kadar yapılan uygulamada ve anlamlandırmada ısrar ederek bütün bu diğer anlamları göz ardı etmek Kur'an'ın anlaşılmasını zorlaştırmak olarak değerlendirilebilir.

 

 


     Nitekim, kendi anlayışlarını Kur'an'a söyleterek, bu ayetin "dövmeye" işaret ettiği sonucuna ulaşanların ve yıllarca aynı yanlış uygulamayı savunanların bugün dünyada İslam'ın doğru tanıtılmasına ne gibi olumlu veya olumsuz katkılar sağladıklarını yeniden gözden geçirmelerinin zamanının gelip geçtiğine inanmaktayız.


     Bu düşünceden hareketle; bu ayette ifade edilenler ve bu sıralama şu şekilde olmalıdır diye düşünmekteyiz.

 

     1. ETKİLİ İLETİŞİM...


     2. CİNSEL YALNIZLIK...


     3. MEKANSAL AYRILIK....

 

     Konuyu biraz daha açıklamaya çalışalım.

     1. ETKİLİ İLETİŞİM. Yani; güzel öğüt:


eşiyle karşılıklı iyi ve etkili bir iletişim kurma, güzel güzel konuşma, güzel örnekler verme, ona değer verdiğini hissettirme, samimi olma, sevgisini en iyi şekilde gösterme, bu yuvanın yıkılmasını istemediğini en güzel şekilde ona anlatma, onu düşünmeye sevk edecek sorular sorma, hatasını kavramasını sağlama, onun anlayacağı şekilde konuşma, eşini dinleme, onu da anlamaya çalışma, ona sevgi ve merhametini gösterme, ona kendi sadakatini ispatlama, yuvanın önemini kavratma... vs. vs…


    
2. CİNSEL YALNIZLIK. Yani; yatakta yalnız bırakma:


Onu aşağılamadan, kızmadan, küstürmeden, kırmadan, hakaret etmeden, küçük görmeden cinsel birliktelikten uzaklaşma, gerekçesini iyi bir şekilde ona açıklama, kendisini onun yanlış davranışlarının üzdüğünü ona hissettirme, onun yanlış tavırlarının (nüşüz) aile yuvasını tehlikeye attığını ona fark ettirme, böyle bir uygulama ile onu derin düşünceye sevk etme, işin ciddiyetini ona anlatma, bu fiilî durumu anlamasını, idrak etmesini sağlamaya çalışma… vs. vs


    
3. MEKANSAL AYRILIK. Yani; evden uzaklaştırma:



Babasının evi olabilir, kadın sığınma evi olabilir. Veya kendi imkanlarıyla taşınacağı bir başka ev olabilir. Eğer kadının hiç gidecek bir yeri yoksa, bu takdirde koca evden ayrılabilir. O bir başka yere taşınabilir. Bir kaç ay da bu şekilde düşünebilirler. Birbirlerinin değerini belki o zaman çok daha iyi anlayabilirler...


     Kanaatimizce "darebe" fiili bu ayette
"dövme" anlamında değil, "evden uzaklaştırma" anlamında kullanılmıştır.


     Hala sorun çözülmüyorsa, tayin edilmiş hakemler de bu konuda başarılı olamamışlarsa, o karı-kocanın ayrılmaları artık elzem olmuştur. Mahkeme kararı ile boşanırlar ve herkes kendi yolunu kendisi seçer. Kimse artık bir diğerini suçlayamaz. Çünkü bütün haklarını her iki tarafta kullanmış ve kendi kararlarını kendileri özgür iradeleriyle vermişlerdir.


     Özetle ifade edecek olursak,
etkili iletişim sorunu çözemediği zaman, kadının cinsel yalnızlığa terk edilmesi ona değer verilmemesi (bu arada erkeğin de kendini sorgulaması) ve hatasını anlaması tavsiye edilmektedir. Bu da sonuç vermediğinde ise, daha iyi düşünmelerini sağlayacak "mekansal ayrılık" maddesi devreye girmektedir. Bunun Kur'an'da verilen sıralamaya da uygun olduğunu düşünmekteyiz. "Hayır biz döveriz. Kadın milleti dayaktan anlar. Dövüyorsak aile yuvasını kurtarmak için dövüyoruz. Onun iyiliğine yapıyoruz. Dövmek Kur'an'da vardır. Dayak cennetten çıkmıştır. Bazı sahabeler de dövmüştür. Peygamber dövmese de biz döveriz kardeşim" diyenler kıyamete kadar elbette olacaktır. Bu da bir vakıadır. Böyle tipleri değiştirmek de oldukça zordur. Bu da o kişilerin kanaatidir. Bize göre ise son derece yanlıştır.

     Dolayısıyla bu tür söylemler, şu an "olan"lardır ve “yaşananlar”dır. Bizim yukarıdaki tespitlerimiz ise "olması gereken"lerdir diye düşünmekteyiz. Medeni müslümanlara yakışan da budur. Adaletli olandır. Zulümden uzak bulunandır. Bütün dünyanın örnek alabileceği uygulamalardır.


     Sonuç olarak; bütün dünya bu ayeti konuşurken, kadınlar bu ayetin yanlış yorumlarıyla suistimal edilirken, yahut kışkırtılırken, bu ayet vesilesiyle Batı dünyası İslam'a her fırsatta saldırırken, doğru yorum üzerinde kafa yormamız biz Müslümanların boynunun borcudur. Yanlışta ısrar etmek de doğru değildir.

 selam ve dua ile...



__________________
Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!

www.ahmeteminseyhan.blogcu.com/

selam ve dua ile...
Yukarı dön Göster bembeyaz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bembeyaz Ziyaret bembeyaz's Ana Sayfa
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats