HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: Meleil a’la nerede? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
ibrahimim
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 17 ekim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ibrahimim

                                    Meleil a’la nerede?

لَا يَسَّمَّ 93;ُونَ اِلَى الْ&# 1605;َلَاِ الْاَعْل 48;ى وَيُقْذَ 01;ُونَ مِنْ كُلِّ جَانِبٍ

La yessemmeune ilel meleil a'la ve yukzefune min külli canib

Onlar mele-i a'lâyı dinleyemezler, tard için her taraftan sıkıya tutulurlar. (37/Saffat/8 - Elmalılı Hamdi Yazır Meali)

مَا كَانَ لِىَ مِنْ عِلْ&# 1605;ٍ بِالْمَل 14;اءِ الْاَعْل 48;ى اِذْ يَخْتَصِ 05;ُونَ

Ma kane liye min ılmin bil meleil a'la iz yahtesımun

" Benim mele-i a'lâya ne ilmim olurdu onlar münakaşa ederlerken? (38/Sad/69Elmalılı Hamdi Yazır Meali )

 

Bu konularda ilmi açıdan yeterli olmamama rağmen, işin ehli olanlarını bu konuya dikkat kesilmeleri ve meseleye yakından bakmaları ümidiyle bir şeyler araştırarak ve haddimin farkında olarak projektörümüzü meleil a’la sözcüğüne çevirdik. 

Kuran'da sadece Saffat suresi 8 ve Sad suresi 69 ayetlerde geçen meleil a’la sözcüğü neye işaret ediyor? Bir bakalım...

 

الْمَلَأ 16; الْاَعْل 48;ى   Meleil a’la

الْمَلَأ 16; Mele´sözcüğü; bir düşüncede/görüşte ve-ya inançta birleşip güzel görünümleriyle, büyüklükleriyle ve hoşluklarıyla gözleri dolduran topluluk [1]

Bir toplumda ileri gelenler, söz sahibi yöneticiler, müşavere yapan yetkin kadro, kafir kavimin ileri gelenleri, kafir kavmin önderleri ekabir takımı vb.[2]

Bundan başka " ...filan kimse, kendisini gören nezdinde büyük, muazzam biridir." anlamında" (filan kimse gözler dolusu) denir. Yapı, bünye, endam ve güzellikle dolu bir huy gibi anlamları da var[3]

  الْاَعْل 48;ىA’la yüce, üstün/galip, yüksek vb…[4]

 

Kavramsal tanımdan sonra, “Meleil a’la” nın Kuran’da hangi anlamda kullanımına geçmeden önce, bazı görüşlere yer vermeyi uygun buldum.

 

Fahrettinrazi

“Mele’-i a’la”

Ayetteki, "Mele-i A'lâ hakkında onlar aralarında münazara ederlerken, benim hiçbir bilgim yoktu" ayetine gelince, bil ki Allah Teâlâ mükellefleri, bu dört meselede ihtiyatlı olmaya teşvik etmiş ve şu açılardan bu teşviki pekiştirmiştir:

a) Bunlardan herbirisi "en büyük haber"dr. Büyük haberde ise, ihtiyatlı olmak gerekir.

b) Mele-i A'lâ, bu hususta pekişmişlerdir. Bu konuda söylenenlerin en güzeli, bunun Cenâb-ı Hakk'ın ''(Allah) ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" dedi. (Melekler) dediler ki: "Orada fesad çıkaracak ve kan dökecek kimse mi yaratacaksın? Hâlbuki biz, seni hamdile tesbih ediyor ve takdis ediyoruz." (Allah) dedi ki: "Ben, sizin bilmediğinizi biliyorum"(Sakara.30) ayetinde beyan edilen husus olmasıdır. Bu, şu manayadır: O melekler, "İnsanlar, şehvetlerini yerine getirmekle meşguller iken (ki bu husus ayette, "Orada fesad çıkaracak..." ifadesiyle anlatılmaktadır) ve öfkelerini uygulamakla meşguller iken, (ki bu da ayette "kan dökecek kimse" ifadesiyle anlatılmaktadır) biz ise, seni hamdinle teşbih ederken, insanın yaratılmasında hangi hikmet ve fayda vardır?" demek istemişlerdir. Bunun üzerine Allah Teâlâ da, "Ben, sizin bilmediğinizi biliyorum" diyerek cevap vermiştir.

En iyisini Allah bilir ya, bunu şu şekilde izah ederiz: Aklın yaptığı taksimata göre mahlûkat dört kısma ayrılır:

a) Kendilerinde akıl ve hikmet bulunup, nefs ve şehvet bulunmayan varlıklar. Bunlar, sadece meleklerdir.

b) Kendilerinde nefis ve şehvet bulunup, ilim ve hikmet yer almayanlar. Bunlar, hayvanlardır.

c) Bu iki kısımdan uzak olan varlıklar. Bunlar, cansız varlıklardır.

d) Bu taksime göre geriye dördüncü bir kısım kalır. Bu da, kendisinde bu iki hususun birlikte bulunduğu varlıklardır. Bunlar İnsanlardır. İnsanın yaratılış maksadı, cehalet, taktid, tekebbür ve temerrüd (inad) değildir. Çünkü bütün bunlar, hayvanların ve yırtıcı hayvanların sıfatlarıdır. Aksine insanın yaratılış maksadı, ondan ilim, hikmet ve taatın zuhur etmesidir.[5]

 

Taberi tefsiri

“Mele’-i a’la”

69- Yüce varlıklar birbirleriyle münakaşa ederken benim onlar hak­kında hiçbir bilgim yoktur.

70- Bana ancak benim apaçık bir uyarıcı olduğum vahyolunuyor.

Ey Muhammed, kavminden, senin peygamber okluğunu ve senin getirdi­ğin şeylerin yalan olduğunu söyleyen müşriklere de ki: "Bu Kur'an büyük bir haberdir. Fakat sizler ondan yüz çeviriyorsunuz ve onunla amel etmiyorsunuz. Onun delillerini düşünüp öğüt almıyorsunuz. Ey Muhammed, yine kavminin müşriklerine de ki: "Bana vahiy gönderilmeden önce yüce varlıklar olan melek­lerin, Adem'in yeryüzüne halife olarak gönderilmesindeki tartışmalarına dair hiçbir bildiğim yoktu. Bunları rabbim bana vahiyle bildirdi. Benim size bunlan bildirmem, Kur'anın Allah tarafından gönderilmiş olduğuna dair apaçık bir de­lildir. Çünkü sizler de Kur'an inmeden önce, benim bu hususlarda herhangi bir bilgimin olmadığım çok iyi biliyordunuz.

*Bu izahtan da anlaşıldığı' gibi âyette zikredilen "Yüce varlıklardan maksat, meleklerdir. Onların tartışma konulan, Hz. Âdem'in nefis sahibi bir be­şer olarak yeryüzüne halife olarak gönderilmesidir. Bu husus başka bir âyet-i kerimede şöyle ifade edilmektedir. "Bir zaman rabbin meleklere: "Ben yeryü­zünde bir halife yaratacağım." demişti. Melekler de: "Orada bozgunculuk yapa­cak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Halbuki biz seni överek teşbih edi­yoruz ve tenzih ediyoruz." dediler. Allah da onlara: "Şüphesiz ki ben, sizin bil­mediklerinizi bilirim." dedi[6].

 

El-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an imam kurtubi

“Mele’-i a’la”

"Onlar birbirleri ile tartışırlarken benim Mele-i A'la'ya dair bir bilgim yoktur" buyruğunda sözü geçen "Mele-i A'la" İbn Abbas ve es-Süddî'nin açık­lamasına göre meleklerdir. Onlar Âdem (a.s) yaratıldığında durumu hakkın­da tartışmışlardı ve: "Orada bozgunculuk yapacak... bir kimse mi yaratacak­sın?" (el-Bakara, 2/30) demişler, İblis de: "Ben ondan hayırlıyım." (el-Araf, 7/12) demişti. İşte bu, Muhammed (sav)'ın Âdem ve diğerlerinin kıssaları hak­kında haber verdiğini açıklamaktadır. Böyle bir şey ise ancak ilâhi bir te'yi-din varlığı ile mümkün olabilir, düşünülebilir. O halde bu yolla onun doğ­ru söylediğine dair mucize de ortaya konulmuş olmaktadır. O halde peygam­berin doğruluğunu bilmek için Kur'ân'ın üzerinde gereği gibi düşünmekten ne diye yüz çevirdiler? İşte bundan ötürü (bu buyruklar) yüce Allah'ın: "De ki: O büyük bir haberdir. Siz ise ondan yüz çevirmektesiniz" buyruğu ile bitişik gelmiştir.

İkinci görüşü Eşheb, el-Hasen'den rivayet etmektedir. el-Hasen dedi ki: Rasulullah (sav) buyurdu ki: Rabbim bana sordu ve dedi ki: Ey Muhammed! Mele-i A'la da neyin hakkında tartışmışlardır? Ben: Keffaretler ve dereceler hakkında dedim. Keffaretler nedir? diye sordu. Ben: Yürüyerek cemaat na­mazlarına gitmek, soğuklarda iyice abdest almak, bir namazı kıldıktan son­ra diğer namazı beklemek suretiyle ardı arkasına mescidlere gitmektir. Pe­ki dereceler nedir? diye sordu. Ben: Selamı yaymak, yemeği yedirmek ve in­sanlar uykuda iken geceleyin namaz kılmak dedim." Bu hadisi bu manası ile Tirmizî, İbn Abbas'tan rivayet etmiş ve hakkında garib bir hadistir demiştir. Muaz b. Cebel'den de rivayet etmiş olup: Bu hasen, sahih bir hadistir demiş­ttir hadisi "Kitabu'l-Esna fi Şerhi Esmaillahi'l-Hüsna" adlı ese­rimizde bütünüyle kaydettik ve açıklanması gereken yerleri orada açıkladık, yüce Allah'a hamdolsun.

Daha önce de Yâsîn Sûresi'nde (36/12. âyet, 2. başlık ve devamında) mes-

cidlere yürüyerek gitmeye, atılan adımların kötülüklere keffaret olup dere­celeri yükselttiğine dair açıklamalar geçmiş bulunmaktadır.

Âyet-i kerimede sözü edilen "Mele-i A'la"nın melekler olup "tartışırlar­ken" lafzındaki zamirin iki ayrı fırkaya ait olduğu da söylenmiştir. Bununla da aralarından: Melekler Allah'ın kızlarıdır diyenler ile melekler (Allah'tan baş­ka kendilerine) ibadet edilen ilâhlardır diyenler kastedilmektedir.

Buradaki Mele-i A'la'nın Kureyşliler olduğu da söylenmiştir. Bununla onların kendi aralarındaki tartışmaları kastedilmiş olmaktadır. Allah da pey­gamberini bu tartışmadan haberdar etti.

"Bana, ben ancak apaçık bir korkutup uyaran olduğum için vahyolu-nuyor." Yani bana ancak korkutup uyarmam (inzar) vahyediliyor, demek­tir.

Ebu Cafer b. el-Ka'ka, " Ancak" lafzındaki ikinci hemzeyi kesreli olarak okumuştur. Çünkü vahiy de bir söz (sözden sonra gelen "elif, nun"un elifi esreli okunur)dür. Sanki şöyle demiş gibidir: Bana deniliyor ki: Sen an­cak apaçık bir uyaransın.

Bu hemzeyi üstün okuyanlar ise, ref konumunda kabul ederler. Çünkü meçhul bir fiilin ismi (naib-i faili, sözde öznesi) olmaktadır.

el-Ferra dedi ki: Şöyle demiş gibidir: Bana ancak korkutup uyarmak vah-yolunuyor. en-Nehhas dedi ki: " Ancak... için" anlamında nasb ko­numunda olması da mümkündür. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.[7]

 

Sayın Porf. Dr. Süleyman ATEŞ’in görüşü

“Mele’-i a’la”

Onlardan bir grup fırladı: "Yürüyün, tanrılarınıza bağlı kalın. Çünkü bu, arzu edilen bir şeydir." (Sâd: 38/6)

Kavminden ileri gelenler dediler ki: "Biz seni açık bir sapıklık içinde görüyoruz!" (A'râf: 39/60)

O(şeyta)nlar mele-i a'lâyı (yüce melekler topluluğunu) dinleyemezler; her yandan kendilerine (ışınlar atılır). (Sâffât: 56/8)

Mele' aynı düşüncede olup, görünüş ve heybet bakımından göz dolduran cemâat demektir. Mele'-i a'lâ (yüce topluluk) da gök ehli, meleklerin ve yüce ruhların oluşturduğu topluluktur. Yere karşılık olarak gök halkına mele-i a'lâ denmiştir. Sözgeliminden mele-i a'lâ'nm, Allah'ın, meleklerin ve yüce ruhların bulunduğu meclise dendiği anlaşılır. İşte Yüce topluluk tartışırlarken (arala­rında) neler geçtiği hakkında bir bilgim yoktu." (Sâd: 38/69) âyetinde, o mecliste geçmiş bir tartışmanın, elçi olarak görevlendirilen Hz. Muhammed'e vahyedildiği anlatılmaktadır. Yine sözgeliminden, bu tartış-manın, Sâd: 38/71-85. âyetlerde anlatılan tartışma olduğu anlaşılmaktadır.

Mele' kelimesinin geçtiği diğer âyetler: A'râf: 39/ 66, 75, 88, 90, 109, 127; Nemi: 48/29, 32, 38; Kasas: 49/20, 28; Hûd: 52/27; Yûsuf: 53/43; Mü'minun: 74/24, 33; Bakara: 92/246. [1]

Cinlerin Gökten Haber Çalması:

"O(Kur'â)nı şeytânlar indirmedi, bu onlara yaraşmaz ve zaten yapa­mazlar da. Çünkü onlar (meleklerin sözlerini) işitmekten uzaklaştırılmış­lardır." (Şu'arâ: 47/210-212) âyetinde cinlerin yüce topluluğu dinleme imkânından soyutlandıkları, o makamdan uzaklaştırıldıkları anlatılmak­tadır.

"Andolsun biz gökte burçlar yaptık ve onu bakanlar için süsledik ve onu her kovulmuş, taşlanmış şeytândan koruduk. Ancak kulak hırsızlığı eden olursa onu da parlak bir ışın kovalar." (Hicr. 54/16-18)

"Biz en yakın göğü bir zinetle, yıldızlarla süsledik. Ve onu itaat dışına çıkan her türlü şeytândan koruduk. Onlar yüce topluluğu dinle­yemezler; her yandan kendilerine ışınlar atılır. Kovulurlar. Onlar için sürekli bir azâb vardır. Yalnız (yüce topluluktan) bir söz kapan olursa, onu da delici bir ışın izler." (Sâffât: 56/6-10)

"Andolsun biz en yakın göğü lambalarla süsledik ve onları şeytânlar için taşlamalar yaptık, onlara çılgın ateş azabını da hazırladık!" (Mülk:77/5)

Rücûm: Recm'in çoğuludur. Recm: taşlamak, kovmak, kendisiyle taş atılan araç, öldürmek anlamlarına gelir. Mülk Sûresi'nin beşinci âyetinde göğü süsleyen yıldızların, şeytânları taşlama, kovma aracı yapıldığı vurgu­lanmaktadır. Yıldızların kendileriyle değil, saldığı ışınlarla şeytânlar ya­kılır, onların gök ehlinden haber çalmaları önlenir. Allah, dünyaya en yakın göğü yıldızlarla süslemiş ve onu Allah'ın emrine başkaldıran, söz dinlemez şeytânlardan korumuştur. Şeytânlar (kötü cinler) yüce topluluğun sözlerini işitemezler. Yüce topluluğun konuşmalarını işitmek için çabala­yan, onlara kulak kabartan şeytânların üzerine ışınlar atılarak meleklerin sözlerini duymalarına engel olunur. Kur'ân, şeytânların üzerine salınan ışınlara şihâb demektedir.

Şihâb kayan yıldız gibi görünen şeydir. Işığı ile karanlığı deldiği için şihâb-ı sâkıb ve necm-i sâkıb denilir. Şihâb-ı sâkıb, ışığı ile göğü delen çok parlak şihâb (kıvılcım, ışın) demektir. "Ancak kulak hırsızlığı yapan olursa onu da apaçık bir şihâb izler" âyeti de gök halkından haber çalmaya kalkışan şeytânların, salınan ışınlarla kovalanıp yakılacak­larını bildirmektedir.

Şihâblar yıldız değil, küçük cisimlerdir. Şihâblardan çıkan ışık, bun­ların atmosfer tabakasıyla sürtünmesinden oluşur. Ancak âyetlerde şey­tânları izleyip yakan ışık, güneş çevresinde dönen küçücük cisimler değil, mele-'i a'lâ'dan şeytânların üstüne salınarak onları yakan ma'nevî ışın (nur) olmalıdır.

Gök taşları da gezegenler arası uzaydan yere düşen taş veya maden parçalarıdır. Bunlar dünyanın çekim alanına girince, Dünyânın üstüne doğru düşmeğe başlar. Atmosferden geçerken sürtünmeden ötürü şihâb gibi yanar. Bir kısmı da yere düşer.

Eskiden gök taşları için kullanılan "Akan yıldız" veya "Kayan yıldız" gibi deyimler, bugün astronomlarca kullanılmaz. Bunun yerine yalnız gök taşlarından söz edilir. Gök taşlarının atmosferden geçerken sürtünme­den doğan ışık olaylarına genel bir deyimle meteor denilir.

Ayrıca şeytânlar, âhirette de sürekli azâb içine atılırlar. Âyetlerden, şeytânları kovmak üzere üstlerine salınan ışınların, onları çılgın alev gibi yaktığı anlaşılmaktadır. Onları izleyip yakan bu ışın azabından ayrı olarak onlara, cehennemde de çılgın alev azabı vardır. Şeytânlar gök haberlerini çalmağa çalışınca üzerlerine salınan yıldız ışınlarıyla kovulurlar. Ruhsal varlıklar olan cinlerin, kendilerinden daha üstün olan melekler toplu­luğundan haber çalması mümkündür. Cinlere atılan kıvılcımlar, meteor taşlarının hava ile sürtünmesinden çıkan ışıklar değil, onların yüceler âlemine yaklaşmalarını önleyen nurlardır. Bunlar, maddi gözle görülemez. İnsan duyularının uzanamayacağı ruhsal konularda akıl yürütmelerle hü­küm vermek doğru olmaz.[8]

 

 

 

 

 

Melei-a'la il ilgili görüşler 1)Göklerdeki melekler 2) Allah'a en yakın olan melekler 3) Adem'in yaratılışını sorgulayan melekler 4) Kureyş'in ileri gelenleri

 

 

Göklerdeki melekler, Allah’a en yakın olan melekler ve Âdem’in yaratılışını sorgulayan melekler, Olabilir mi?

Öncelikle bu görüşler bizim melek kavramından anladıklarımızla uyuşmuyor, melek kavramına getirdiğimiz tanım; Kısaca Kuvvet, Yönetim gücü, elçi ve haber verici, ayetler ve evrenin işleyiş yasaları, fizik kuralları, yapılan her türlü amelin karşılığı, Allah’ın taktir ettiği kader, Allah’ın sünneti, yaratıklar üzerinde iş ve oluşun uygulanışı vb… Allah’ın ayetleri, Allah’ın iş ve oluşu gerçekleştirdiği yasaları. Kozmik akışta trafiği sağlayan her türlü kaderin, sünnetin, yasanın ve kuralın adıdır.

 

Sad suresi 69,70 ayetlerde "Melei al’a tartışırlarken neler geçtiği hakkında bir bilgim yoktu." "Ben ancak apaçık bir uyarıcı olduğum için bana vahyediliyor." Buyruluyor, eğer meleklerin Allah’ın yapacakları hakkında bilgileri varsa, daha önce adem hakkında neden bir bilgileri yoktu?

“Bir zamanlar Rabbin meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife atayacağım," demişti. "Orada bozgunculuk yapan, kan döken birisini mi halife atayacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz?" dediler. Ben sizin bilmediklerinizi bilirim," dedi”. 2/30

Melekler bilen bir topluluk olsaydı böyle sorarlar mıydı? Saffat 8 ayete getirilen yorumlarda sanki melekler gaybı biliyormuş gibi, oysa gaybı Allah’tan başka kimse bilemez.

 

Kur’an’da iki yerde geçen melei-a’la sözcüğü kureyş’in ileri gelenleri olabilir mi? Her iki ayette de bu manada geçmesi mümkün değildir, bu çok zorlama ve sorunlu bir yorum olur, peygamberin vahyi alarak öğrendiği şeyin kureyş’in ileri gelenlerinin aralarında görüştüğü şeyin olması imkânsız bir şeydir. Kureyş’in konuştuğu konuları o kabilede yaşayan biri olarak Muhammed (a.s) bilmemesi olası değildir, zaten ayetlerin sıyakı ve sıbakı buna müsait değildir.

 

Kur’an’da iki yerde (Saffat/8 ve Sad/69) geçen melei-a’la kavramının, bir birine yakın iki anlamı olduğunu düşünüyorum.

Benim bu konu’(MELEİ-A’LA) da ki Kuran’dan anladığım ise; belli bir ilim seviyesi, hikmeti kavrama derecesi, yüksek seviye makamı’mahmud ve bu seviyeden olanlar topluluğu, ilim meclisi, âlimler topluluğu vb…

Saffat 8 de geçtiği haliyle belli bir ilim seviyesi, hikmeti kavrama derecesi, yüksek seviye makamı’mahmud vb…

Saffat suresi 8. Ayette geçen male-i’ala

Onlar ne kadar çırpınsalar da o yüce konseyi (ilimde derinleşme/rasihun derecesini) dinleyemezler. Ve her taraftan atışa tutulurlar; (Saffat/8)

Aşağıdaki alıntıladığım ayetler sanırım bu konuya ışık tutacaktır. Cahillerin, şeytanların (ki soyut bir kavramdır), ulaşacağı derece değildir.

Gerçeği görmek, basiretli olmak Allah’tan korkmakla olur.

İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da yine böyle türlü renkte olanlar var. Kulları içinden ancak bilginler, Allah'tan (gereğince) korkar. Şüphesiz Allah daima üstündür, çok bağışlayandır. (FATIR/28)

Burada da görülüyor ki ancak Allah’tan korkanlar görür, bilir, anlar, dinler ve ulaşırlar, art niyetli şeytanlar ulaşamaz.

Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir. (ENFÂL/29)

O'ndan başka yalvardıklarınız ise, ne size yardım edebilirler, ne de kendilerine yardım ederler. Onları hidayete çağırırsanız, işitmezler. Onların sana baktıklarını sanırsın, oysa onlar görmezler. Affı al, iyiliği emret, cahillere aldırış etme. Ne zaman şeytandan bir kötü düşünce seni dürtüklerse, Allah'a sığın; çünkü O, işitendir, bilendir. Allah'tan korkanlar, kendilerine şeytandan gelen bir vesvese dokunduğu zaman düşünür, (gerçeği) görürler. Kardeşleri ise onları, azgınlığa çekerler, hiç yakalarını bırakmazlar. Onlara bir ayet getirmediğin zaman: "Bunu da derleseydin ya!" derler. De ki: "Ben, ancak Rabbimden bana vahyolunana uyuyorum. Bu (Kur'an), Rabbinizden gelen basiretler(gönül gözlerini açan nurlar, gerçeğe ileten kanıtlar)dır ve inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmettir!" (A'RAF/197-203)

Kendileri inkâra şartlanmış olanlar gerçeği işitseler de, gerçek bütün çıplaklığıyla etraflarında da olsa, ulaşamaz duyamazlar.

Kur'an okuduğunda seninle, ahirete inanmayanlar arasına gizli bir perde çekeriz. Kalpleri üzerine onu anlamaları için kabuklar geçiririz, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Rabbini Kur'an'da yalnız Kur'an'da andığın zaman, nefretle geriye dönüp kaçarlar.(İsra/45,46)

Sad 69 da geçtiği haliyle de “Toplumun bilenleri/âlimleri” şeklindedir.

“Yüce konseyin kendi aralarındaki tartışmalarından, benim hiçbir ilmim/bilgim yoktur. (Sad/69)

Bu ayette geçen mesele, özellikle Kur’an’ın henüz inmediği dönemlerde şekillenmiş ehli kitaptan ilim sahibi, toplumun değer verdiği ve sık sık Resulullah’a soru gönderen ileri gelenler olma olasılığı çok yüksek.

Sad suresini incelediğimizde! “Zikir (öğüt) aramızdan onun üzerine mi indirildi?” ”Nuh’un kavmi, Ad, kazıklar sahibi Firavun, Semud, Lut’un kavmi ve Eyke ashabı…” “Davud’u hatırla” “Süleyman’ı da bahşettik Kulumuz Eyyüb’ü de hatırla!” “İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u da hatırla!” “İsmail’i, Elyasa’yı, Zü-l Kifl’i de an”. “Hepsi de hayırlı kimselerdendir” vb… Resulullah’ın daha önce bilmediği kısalardan bahsetmekte ve “bana bu vahiyle bildirilmektedir, yoksa ben nereden bileceğim. Sizde biliyorsunuz ki benim mele-i’al (ehli kitap bilginlerinin) aralarında bahsettiği kıssalardan geçen konuşma/tartışmadan hiçbir bilgim yoktur.” Denildiğini anlamaktayım.

Kur’an’a baktığımızda bazı sorulara/iddialara cevaplar verildiğini; “Muhammed bunları birilerinden öğreniyor”, “öğrenim görmüş bir deli”, “bir topluluk da kendisine yardım ediyor” ve “öncekilerin (ehli kitabın) masalları” vb… gibi sorular olduğunu görmekteyiz…

Biz onların, "Ona bir insan öğretiyor!" dediklerini biliyoruz. Hak'tan saparak kendisine yöneldikleri adamın dili a'cemi (yabancıdır, açık değildir), bu ise apaçık Arapça bir dildir. (NAHL/103)

İnkâr edenler: "Bu, yalandan başka bir şey değildir. (Muhammed) onu uydurdu, başka bir topluluk da kendisine yardım etti." dediler ve kesin bir haksızlığa ve iftiraya vardılar.

Dediler: "Evvelkilerin masalları, onları yazmış, sabah akşam onlar kendisine yazdırılıyor." De ki: "Onu, göklerdeki ve yerdeki gizleri bilen indirdi. O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. (Furkan/4-6)

"Bunu (bu aktarılan tarihsel tartışmayı) o uydurdu" mu diyorlar? (Ey Muhammed) De ki: "Onu ben uydurmuş isem, suçumdan ben sorumlu olacağım ve sizin işlediğiniz suçlarla da benim bir ilişkim yok." (Hud/35)

Sonra ondan yüz çevirdiler ve, "Öğrenim görmüş bir deli!" dediler. (Duhan/14)


(Ey Muhammed) Bunlar sana vahyettiğimiz, görünmez âlemin haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye (kur'a) oklarını atarlarken sen onların yanında değildin; birbirleriyle çekiştikleri zaman da sen yanlarında değildin. ( Ali-imran 44

Bu ayetlerin de yardımıyla şunu anlıyoruz ki Sad 69 da geçen mele-i’ala o toplum tarafından bilinen bilgin/âlim kimselerdi.

Özetle: Kur’an’da iki yerde (Saffat/8 ve Sad/69) geçen melei-a’la kavramının, bir birine yakın iki anlamı olduğunu, belli bir ilim seviyesi, hikmeti kavrama derecesi, ilimde derinleşme ve yükselme seviyesi ve bu seviyeden olanlar topluluğu, ilim meclisi, âlimler topluluğu vb…

Saffat 8 de geçtiği haliyle belli bir ilim seviyesi, hikmeti kavrama derecesi, yüksek seviye makamı’mahmud vb…

Sad 69 da geçtiği haliyle de “Toplumun bilenleri/âlimleri” şeklindedir.

En doğrusun bilen ancak Allah’tır.

 



[1] Müfredat Ragıp el-isfahani çeviri Yusuf TÜRKER pınar yayınları sayfa 1393

[2] 2/246, 7/60,66,75,88,90,109,127, 11/27, 23/33, 28/20,38

[3] Müfredat Ragıp el-isfahani çeviri Yusuf TÜRKER pınar yayınları sayfa 1394

[4] 16/60, 20/68, 30/27, 37/8, 38/69, ayrıca 3/139, 42/32

[5] Razinin sad suresi 69. Ayetin açıklaması

[6] Taberi tefsiri sad suresi 69. Ayetin açıklaması

[7] El-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an imam qurtubi sad suresi 69. Ayetin açıklaması

[8] Prof. Dr. Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, Küba Yayınları: 13/152-154. Süleyman ATEŞ



__________________
Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
Yukarı dön Göster ibrahimim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ibrahimim
 
baybora
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 06 eylul 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 547
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı baybora

selam ibrahim kardeş,

38:69'un 38:71 ile bağlantılı olma durumu var mıdır?

yine 37:8'in sibak ve siyak'ıyla bağlantısı nedir?

iki olayda "meleklerin" ve "şeytanların" yer alması "bize bir ipucu verebilir mi?"

selam ve dua ile,

rıdvan



__________________
Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
Yukarı dön Göster baybora's Profil Diğer Mesajlarını Ara: baybora
 
ibrahimim
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 17 ekim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ibrahimim

baybora Yazdı:

selam ibrahim kardeş,

38:69'un 38:71 ile bağlantılı olma durumu var mıdır?

yine 37:8'in sibak ve siyak'ıyla bağlantısı nedir?

iki olayda "meleklerin" ve "şeytanların" yer alması "bize bir ipucu verebilir mi?"

selam ve dua ile,


Aleyküm selam sevgili Rıdvan!

 

38:69'un 38:71 ile bağlantılı olma durumu var mıdır? Demişsin.

İlişkilendirenler var hem de ağır ekser, fakat ben öyle olmadığını düşünüyorum, çünkü ayette

 

Rabbin meleklere demişti ki: "Ben çamurdan bir beşer yaratacağım."

"Onu biçimlendirip ona ruhumdan üflediğim zaman derhal ona secdeye kapanın!"

Meleklerin hepsi tüm olarak secde ettiler. (SÂD/71-73)

“Bir zamanlar Rabbin meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife atayacağım," demişti.  "Orada bozgunculuk yapan, kan döken birisini mi halife atayacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz?" dediler. Ben sizin bilmediklerinizi bilirim," dedi”. (Bakara/30)

 

Melekler bilen bir topluluk olsaydı böyle soru ("Orada bozgunculuk yapan, kan döken birisini mi halife atayacaksın?) sorarlar mıydı?  Saffat 8 ayete getirilen yorumlarda sanki melekler gaybı biliyormuş gibi, oysa gaybı Allah’tan başka kimse bilemez.

eğer meleklerin Allah’ın yapacakları hakkında bilgileri varsa, daha önce adem hakkında neden bir bilgileri yoktu?

 

 

yine 37:8'in sibak ve siyak'ıyla bağlantısı nedir? Demişsin

 

Elbette bağlantısı var hatta Hicr 16-18 ayetlerle bile bağlantısı var

 

Selam ve saygılar.

 





__________________
Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
Yukarı dön Göster ibrahimim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ibrahimim
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats