HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Yeni yıl Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Camimizde dün yatsı namazından sonra Muharrem 1'in yıl başılığını görüşmek üzere toplanmaya karar verildi. Gitmedim. Müslümanlar için gerçek yıl başı Ocak ayının 1'i değil, Muharrem ayının 1' imiş: "Hicri kameri 1429 yılını geride bırakıyor ve 1 Muharrem ile 1430. yıla giriyoruz. YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN!"

Oysa HİCRÎ takvim İslama musallat edilen en büyük felakettir. Çünkü Yüce Allah'ın "Küfüre küfür katar" diyerek lanetlediği NESÎ fesadını otomatiğe bağlamıştır.

NESÎ, dolunayı ertelemek yani bir sonraki "süre"ye devretmek demek, ki Allah’ın ölçüp biçerek kurduğu düzene fesat sokmaktır; amansız zulümlere teşnedir.

"DEVRETMEK küfüre küfür katar. Kafirler Allah’ın yasak ettiğini SAYIMA uydurmak için onu bir yıl haram bir yıl helal ilan ederler ve onunla saptırılırlar." (9:37).

Bakın şunlar 2008, 2009, 2010 yıllarına ait dolunayların dökümü. NESİ fesadının uygulamasını burada inceleyelim. T: temmuz, a: ağustos, e: eylul, e: ekim...

18T-16a-15e-14e-/13k-12a-11 Oc 2009-9ş-11m-9n-9m-7h
7T-6a-4e-4e-/2k-2a-30a-30 Oc 2010—28ş-30m-28n-27m+26h
26T-24a-23e-23 EKİM/21k-21a…

Tevbe 36'da "erbaatun HURUM" diye geçen "dört YASAKLAR" ilk dört dolunaydır. Örneğin, 2010'nun (üçüncü sıradaki) 26 Temmuz, 24 Ağustos, 23 Eylul, 23 Ekim'i. Buna göre 2010'nun "dört YASAKLAR"ı 26 Kasımda en kızıl dolunayın görülmesiyle başlar ve 21 Kasımdaki dolunayın görülmesiyle sona erer.

Önemlidir; tekrar ediyorum: 23 Ekim dolunayı ERBAATU’N-HURUM yani "dört yasaklar"ın içindedir. Allah’ın yasak ettiği bu.

Hz Muahmmed zamanındaki kafirler, Allah’a inat, o dolunayda avlanmaya azimlidir. İsteklerini gerçekleştirmek için ne yaparlar?

Allah "Allah'ın ındinde dolunayların SAYILMASI on ikidir -IDDETE'ş şuhuru ındellahi 'snâ aşere şehran" diyor ya. SAYARLAR. On ikinci dolunaya gelince "SAYI tamam!" derler; ve artan on üçüncü dolunayı bir sonraki süreye devrederler.

NESİ fesadına uğratılan süreler şu hale gelir:

18T-16a-15e-14e-/13k-12a-11 Oc 2009-9ş-11m-9n-9m-7h
7T-6a-4e-4e-/2k-2a-30a-30 Oc 2010—28ş-30m-28n-27m+
26h-26T-24a-23e/23 EKİM-21k-21a…


Allah’ın haram kıldığı 23 EKİM dolunayı görüldüğü gibi beşeren helal ilan edilmiştir. Ardı yumak söküğü gibi gelir. Sıradaki 23 Eylul dolunayı helal ilan edilir, ardından 24 Ağustos dolunayı, sonra 26 Temmuz ve 26 Haziran. Av yasağı fiilen ortadan kalkar.

Oysa o dönem, av hayvanlarının yavrulama ve yavrularını büyütüp eğitme zamanıdır. Yasak ortadan kalkınca yavrular buna fırsat bulamaz. Büyüyemeden ve avcıya av olmak nedir öğrenemeden onunla burun buruna gelirler. Avcıyı koklayıp yalamaya kalkarlar. Anaları kendini ortaya atar. Sonra?

*

"Size HELALKEN avlanın -Ve izâ HALELTUM festâdû!" (5:2). "Size YASAKKEN av hayvanı öldürmeyin –lâ taktulû’s sayde ve entum HURUM." (5:95).

Uydurulan dinin hicrî TAKVİMCİ mensupları bir de "Ve entum HURUM" diyen Allah’ın "size YASAKKEN" anlamına gelen sözlerini "siz İHRAMLIYKEN" diye çarpıtırlar.

İyi de Arapların eskiden giydiği o donsuz giysiden av hayvanlarına ne?

Keramet ihramda olduğuna göre ve yalnızca iki gün süren hac ibadetinin dışında o da giyilmediğine göre av yasağı anlamında HARAM AYLAR (eşhurun hurum) fiilen iptal edilmiştir.

ALLAH'I HAYATIN DIŞINA BÖYLE ATTILAR. O’nu hayatın içine tekrar sokmak amacında samimi iseniz önce bu küfrün tanısını yapacaksınız sonra tedavisini.

Samimi muminler Hicrî yılın 1 Muharrem'ini yıl başı sayıp kutlayamaz. Olmaz öyle imansızlık.

Muharrem 1 amansız zulümlere teşne NESÎ fesadını otomatiğe bağlayan HİCRÎ yılın ilk günüdür. Felaketler kutlanmaz. Ha "MUHARREM 1'İNİZ KUTLU OLSUN!" demişsiniz ha "FELAKETİNİZ KUTLU OLSUN!"

Fe subhanallah.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

Hicri ve Miladi yıllarımız hayırlı uğurlu olsun!


Bugün 1430'uncu hicri yılın başında, birinci ayı olan Muharrem'in de ikinci günündeyiz.

İdrak ettiğimiz bu hicri yılımızla, idrak edeceğimiz miladi yılımızın İslam alemine ve insanlık dünyasına hayırlar getirmesini diliyor, inancımıza uygun şekilde yaşamamıza vesile olmasını Rabb'imizden niyaz ediyoruz.

Bize göre her iki yılbaşının da temelinde din vardır, peygamberler söz konusudur. Nitekim miladi yılbaşında İsa Aleyhisselamın (ihtilaflı) doğumu, hicri yılbaşında da Hazret-i Muhammed Aleyhisselam'ın (ittifaklı ) hicreti vardır.

Dolayısıyla bizler yılbaşı kutlamalarında çığırından çıkarılmış yılbaşı eğlencelerinin, doğumu esas alındığı söylenen Peygamber'i rahatsız edeceğini düşünüyor, hele Müslüman'ın yabancıların ahlakî zaaflarla dolu yılbaşı kutlamalarına ortaklık etmesinin hiç yakışmadığını özellikle ifade etmek istiyoruz.

Önemli bulduğumuz bu noktaya böylece küçük bir işaretten sonra hicri yılbaşımızın nasıl başlayıp nasıl karara bağlandığını kısaca bir gözden geçirmeyi gerekli görüyoruz. Şöyle ki:

Tarih: 622. Mekke'de Müslümanlara yapılan zulüm ve baskı, sabır sınırlarını aşan boyutlara ulaştığından dolayı uzun zamandır beklenen hicret izni nihayet çıkmıştır.

İlk hicret kafilesi (Ebu Seleme'den sonra) Cahş ailesinden 20 erkek, 8 kadınla birlikte Medine'ye doğru 450 km'lik çöle süzülerek gece karanlığında gözlerden kaybolmuşlardır. Muharrem ayı boyunca sürdürülen bu gizli hicret, peşinden gelen Safer ayında da devam eder, ay boyunca Mekke'yi terk edenlerin sayısı 150 sahabeyi geçer.

Artık hicret sırası, kendisine iman edenleri gizlice yolcu ederek hayatlarını emniyete almış olan Kainatın Efendisi'ne gelmiştir.

Nitekim Muharrem'in peşinden gelen Safer ayının 27'sinde Efendimiz (sas) Hazretleri de evinin etrafını sarmış bulunan silahlı müşriklerin arasından gece karanlığında çıkıp yol arkadaşı Hz. Ebu Bekir'le birlikte bir buçuk saatlik uzaktaki Sevr mağarasına ulaşır. Üç gün boyunca bu mağarada ek hazırlıklarını tamamlayan Efendimiz, Rebiul'evvel'in başında Medine'ye doğru dört kişilik bir kafile halinde yola çıkarlar. Sekiz günlük yorucu bir çöl yolculuğu sonunda Medine'nin 4 km.lik kenarındaki Guba köyüne ulaşırlar. 15 gün kaldığı Guba'da bir mescid inşa eden Efendimiz (sas) Hazretleri, cemaatle birlikte namaz kılınmasını sağlar.

Buradan da cuma günü Medine'ye doğru yol alırken gelen ayetlerle farz olan cuma namazını Ranuna denen yerde kıldırdıktan sonra büyük bir kafile ile nihayet hicret yolunun sonu olan Medine'ye ulaşır, bugünkü mescidin bulunduğu yerde çöken devesinin misafir olacağı evi işaret ettiğini ifade ile Halid bin Zeyd'in evine misafir olur. Böylece 53 yaşında Rebiul-evvel'in başında günde 56 km yol yürüyerek başladığı hicret yolculuğunu ayın sonunda Medine'de tamamlar. (7 Ekim 622)

***

İşte bu muhteşem tarihi yolculuktan tam 16 yıl sonra Halife Hazreti Ömer (638) Medine'de meşveret meclisini toplar, Müslümanlara ait bir takvim tespitine ihtiyaç olduğunu, hangi olayı tarih başlangıcı olmaya layık gördüklerini sorar.

Efendimiz'in doğumu, vefatı gibi büyük olayları tarih başlangıcı olmaya layık gördüklerini ifade edenler olursa da en ilgi çekici teklif Hazreti Ali'den gelir:

- Müslümanların İslam'ı yaşamak ve yaymak için her şeylerini Mekke'de bırakarak Medine'ye hicretlerini tarih başlangıcı olmaya en layık olay olarak görmekteyim, der.

Bu teklife meşveret meclisinden tasvip sesleri yükselerek karar kesinleşir.

Halife Hazreti Ömer'in başkanlığındaki meşveret meclisinin bu kararını kapıda bekleyen Abdullah, Medine sokaklarında halka şöyle ilan eder:

- Ey Müslümanlar! haberiniz olsun, ilk hicret kafilesinin yola çıktığı Muharrem birinci ay, bu ayla başlayan sene de birinci sene olarak tespit edilmiştir. Birinci Muharrem ayınız ve 16. hicret yılınız hayırlı, uğurlu olsun!

Biz de Abdullah'ın o günkü duasına bugün de amin diyor, tüm Müslümanlara '1430'uncu hicret yılımız hayırlı ve uğurlu olsun!' dileğinde bulunuyoruz.

ahmed  şahin




__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

Fatih'in vezirlerinden ünlü şair Ahmet Paşa bir gazelinde,Ey kamer-tal'at kaşın kavsin görüp takvîmdeAy başında fitne var deyü müneccimler yazarbuyurmuş.

Aşağı yukarı, "Ey yüzü dolunay gibi parlayan sevgili! Müneccimler, o dolunayın üzerinde senin kaşının kıvrımını görünce takvimlerine, "ay başında fitne var" diye bir açıklama yazdılar." gibi bir anlam içeren bu beytin derinliğini anlatmak bir hayli zor. Nedenine gelince:

İnsanoğlu güneşin, ayın ve yıldızların hareketlerine bakarak en ilkel dönemlerden itibaren zamanı ölçmeye ve dilimlere ayırmaya çalışmış, bunları taş üzerine, ağaç gövdelerine çentikler atarak zapt etmiş. Bilgilerimize göre Sümer'de takvim yoktu, Mısır ve Babil'de her saltanat döneminin yılları ayrı ayrı sayılırdı, eski Yunan'da kuşak zaman (1 kuşak şimdiki 27 yıl) kullanılmıştı ve ilk düzenli, bilimsel takvimi Romalılar hazırlamıştı. Roma'nın kuruluşunu başlangıç kabul eden bu takvime göre Hz. İsa 753. senede doğmuştur. İsa'nın doğumundan 45 sene evvel Jullius Sezar bu takvimi İskenderiyeli Suzijen'e yeniden tedvin ettirdi ve Jullien takvimi adıyla kullanılmaya başlandı. Bu takvim hesabına göre 128 senede bir gün artıyordu ve 1582 yılında Papa 13. Gregovar bu hatayı düzeltecek yeni bir takvim hazırlattı: Gregoryen Takvimi. Hz. İsa'nın doğumunu esas alan bu takvim bütün Hıristiyanlık âlemince kabul gören Miladî takvimdir.

Tarih boyunca Kalde, İbranî, Mısır, Kıpt veya Çin takvimleri gibi Türklerin de bir takvimleri vardı: Oniki Hayvanlı Türk Takvimi. Buna göre sıçan (sıçgan), sığır (ud), tavşan (tavışgan), ejder (lu), yılan (ılan), at (yunt), koyun (koy), maymun (biçin), domuz (tonguz), pars (bars), tavuk (tabuk) ve köpek (it) yılı birbirini takip eder ve her günde gece ve gündüz olmak üzere onikişer çağ (saat) bulunurdu.

Osmanlı çağında atalarımız Rumi (Malî) ve efrencî (Miladî) takvimleri bilmekle birlikte resmi işlerde daima hicrî (kamerî) takvimi kullanmışlardı. Açık gök altında her yerden izlenebilen ayın hareketleri esasına dayalı olan bu takvim Hz. Ömer'in hilafeti zamanında kabul edilmiştir. Ashaptan bazıları ilk vahyi, bazıları Hz. Muhammed'in irtihalini yıl başlangıcı olarak teklif etmişlerse de Mekke'den Medine'ye hicretin milat olma görüşü ağırlık kazanmış ve o yılın on yedinci hicret yılı olduğu kabul edilmişti. Bu takvime göre yıl, her bir ay diliminde 28 veya 29 gün itibarıyla 354 küsur gün olarak hesaplanmıştır. Gök cisimlerinin nadiren görüldüğü Batı toplumlarınca kullanılan ve ayların 30 ve 31 gün olduğu miladi takvime göre hicri takvim, her yıl devlet lehine on günlük bir nispî kazanca imkân veriyordu.

Şimdi gelelim meselenin başka bir boyutuna:

Bir milletin takvimi onun tarihi demektir. Takvim bize geriye doğru düşünme imkânı verir ve kodlarımızın derinliğini, sağlamlığını, kadimliğini gösterir. Mesela Çin bizim on iki hayvanlı takvimimize benzer bir takvim kullanır ve bir Çinli bu geleneksel takvim sayesinde on beş bin yıl geriye doğru kendi tarihinin sınır taşlarını hatırlar, söz gelimi sekiz bininci yılda milletinin başına gelenleri hafızasında tutar. Bu ona kimlik verir. Yahudiler 29 veya 30 günlük ayları olan ve bir yılı on iki, bazen on üç ay süren bir kameri takvimi altı bin yıldır kullanırlar. Bu onların genlerinde geçmişe doğru bir aidiyet hissini ayakta tutar ve tarihi unutturmaz. Japon takvimi Şinto kaç bin yıldan beri hâlâ aynıdır ve bir Japon bununla gurur duyar. İmdi, bu takvimlerin Miladi takvime göre çok kullanışlı olduğu söylenemez, ama hiçbir Yahudi veya Japon bunu değiştirmeyi düşünmez. Üstelik değiştirmedikleri sürece dünya milletleri arasında geri kaldıkları, çağdaşlıktan uzak düştükleri fikrine de kapılmazlar. Onlar bilirler ki takvim değiştirmek, hafızayı değiştirmektir. Sanki zamanı bir yerinden yırtıp asıl parçayı saklamak gibi... Takvimi değiştirdiğiniz vakit kimliksiz, tarihsiz, hafızasız bir millet olma tehlikesi vardır. Çünkü o zaman size kimlik veren geçmiş olayları kendi medeniyet birikiminize göre değil, kabul ettiğiniz yeni takvime göre anlamlandırmaya başlarsınız. Hatırladığınız tarih ve geçmiş, sizin yaptığınız tarih değildir artık. Siz orada etken konumdan edilgen hale düşersiniz ve tarihsel başarılarınız, icatlarınız, keşifleriniz, dünyaya yaptığınız katkılar hep yeni takvimin sayfalarına işlenir. Mesela Konstantinepol 857'de değil 1453'te fethedilmiş olur ve tabii "Belde-i Tayyibe" fikri aradan kalkıverir. Ayasofya algısı Eyüp Sultan algısından önde durur ve İstanbul'un Konstantinepol kimliğini baskın kabul etmeye hazır hale gelirsiniz. En basit tanımıyla Hicret'ten koparılıp Noel'e bağlanır, Noel kutlamaları için özel ve tüzel hazırlıkları arttırırsınız. İşin ilginç yanı bu değişikliği de laiklik adına yapmış, Hicri takvimden kaçıp Gregoryan takvime kapılanmışsınızdır. Hak Peygamber'den kaçıp Papa'ya sığınmak yani...

Şimdi gelin, bir de, kendi atalarınızdan yadigâr kalmış şu dizeleri anlayamıyoruz diye şikâyet edin!..

Ey kamer-tal'at kaşın kavsin görüp takvîmde

Ay başında fitne var deyü müneccimler yazar

Bu beyitte nelerin anlatıldığını merak ediyor musunuz?!.. Açın bir ansiklopediyi, bir tarih sözlüğünü, bir bilimsel araştırmayı, eski takvime göre dolunayın evrelerini, kavis haline gelişini, ay başında incelip hançere döndüğünü, astrolojide yükselen burçları, fitne çıktığı vakit yapılacakları, müneccimlerin ne işlerle uğraştıklarını ve müneccimbaşılık müessesesini, rasathaneleri vs. okuyun, okuyun, okuyun... Oniki hayvanlı Türk takvimini kullanıyormuş gibi Ötüken'e kadar, hicri takvimi kullanıyormuş gibi Hira'ya kadar okuyun. Ancak o vakit miladi takvim bizim için anlam kazanacak.

BERCESTE

Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkıt ne bilür

Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat

En uzun gecenin hangisi olduğunu ne zaman ayarcıları, ne takvim hazırlayanlar bilir!.. Gecelerin kaç saat olduğunu sen asıl gam müptelasına sor (uzun gecenin ne demek olduğunu ancak o bilir).

Sâbit


iskender pala

__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
muhliskul
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 nisan 2007
Yer: Australia
Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı muhliskul

 Her takvim  dinsellikten uzak olup insani nitelik tasir, dolayisiyla hepside haktir. Fakat gunumuzdeki yasam tarzina uygunluk acisindan degerlendirildiginde gunes takvimi kanaatimce daha isabetli bir tercih olur.

Sadece klasik Islam degil, farkli takvimleri halen kullanan azimsanmayacak bir dunya nufusuna sahip olan Cin gibi ulkeler mevcuttur. Geleneksel olarak halen antik takvimlerini uygulamaktadirlar. Tatillerini belirlerken bu gelenek esasli olarak yapmaktadirlar. 

Bu zenginliklerin hangisini tercih ederse etsin herkesin kendi yilbasisi kutlu olsun.

Fanatikligin her turunden Allah'a siginirim. Takvim fanatikliginden de.

 

Allah'a emanet

 

Yukarı dön Göster muhliskul's Profil Diğer Mesajlarını Ara: muhliskul
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

NESÎ fesadını dile getiriyorum. Allah'ın Tevbe 37'de "küfüre küfür katar" diyerek lanetlediği fesadı. Bunu dile getirmenin takvim aşırılığı sayılmasını benim anlamam mümkün değil.

Lütfen körleri sağırları oynamıyalım. Ya "nesî"nin bir fesat olmadığını ve HİCRÎ takvim yoluyla otomatiğe bağlanmadığını ve İslama musallat edilmediğini anlatın ya da nefret ettiğiniz aşırılık etiketini bana yapıştırıp hakaret etmeyin. Ayıptır.

*

NESÎ, dolunayı ertelemek yani bir sonraki "süre"ye devretmek demek, ki Allah’ın ölçüp biçerek kurduğu düzene fesat sokmaktır; amansız zulümlere teşnedir.

"DEVRETMEK küfüre küfür katar. Kafirler Allah’ın yasak ettiğini SAYIMA uydurmak için onu bir yıl haram bir yıl helal ilan ederler ve onunla saptırılırlar." (9:37).


Bakın şunlar 2008, 2009, 2010 yıllarına ait dolunayların dökümü. NESİ fesadının uygulamasını burada inceleyelim. T: temmuz, a: ağustos, e: eylul, e: ekim...

18T-16a-15e-14e-/13k-12a-11 Oc 2009-9ş-11m-9n-9m-7h
7T-6a-4e-4e-/2k-2a-30a-30 Oc 2010—28ş-30m-28n-27m+26h
26T-24a-23e-23 EKİM/21k-21a…

Tevbe 36'da "erbaatu'n-HURUM" diye geçen "dört YASAKLAR" ilk dört dolunaydır. Örneğin, 2010'nun (üçüncü sıradaki) 26 Temmuz, 24 Ağustos, 23 Eylul, 23 Ekim'i. Buna göre 2010'nun "dört YASAKLAR"ı 26 Kasımda en kızıl dolunayın görülmesiyle başlar ve 21 Kasımdaki dolunayın görülmesiyle sona erer.

Önemlidir; tekrar ediyorum: 23 Ekim dolunayı ERBAATU’N-HURUM yani "dört yasaklar"ın içindedir. Allah’ın yasak ettiği bu.

Hz Muahmmed zamanındaki kafirler, Allah’a inat, o dolunayda avlanmaya azimlidir. İsteklerini gerçekleştirmek için ne yaparlar?

Allah "Allah'ın ındinde dolunayların SAYILMASI on ikidir -IDDETE'ş şuhuru ındellahi 'snâ aşere şehran" diyor ya. SAYARLAR. On ikinci dolunaya gelince "SAYI tamam!" derler; ve artan on üçüncü dolunayı bir sonraki süreye devrederler.

NESİ fesadına uğratılan süreler şu hale gelir:

18T-16a-15e-14e-/13k-12a-11 Oc 2009-9ş-11m-9n-9m-7h
7T-6a-4e-4e-/2k-2a-30a-30 Oc 2010—28ş-30m-28n-27m+
26h-26T-24a-23e/23 EKİM-21k-21a…


Allah’ın haram kıldığı 23 EKİM dolunayı görüldüğü gibi beşeren helal ilan edilmiştir. Ardı yumak söküğü gibi gelir. Sıradaki 23 Eylul dolunayı helal ilan edilir, ardından 24 Ağustos dolunayı, sonra 26 Temmuz ve 26 Haziran. Av yasağı fiilen ortadan kalkar.

*

"Size HELALKEN avlanın -Ve izâ HALELTUM festâdû!" (5:2). "Size YASAKKEN av hayvanı öldürmeyin –lâ taktulû’s sayde ve entum HURUM." (5:95).

Uydurulan dinin hicrî TAKVİMCİ mensupları bir de "Ve entum HURUM" diyen Allah’ın "size YASAKKEN" anlamına gelen sözlerini "siz İHRAMLIYKEN" diye çarpıtırlar.

İyi de Arapların eskiden giydiği o donsuz giysiden av hayvanlarına ne?

Keramet ihramda olduğuna göre ve yalnızca iki gün süren hac ibadetinin dışında o da giyilmediğine göre av yasağı anlamında HARAM AYLAR (eşhurun hurum) fiilen iptal edilmiştir.

ALLAH'I HAYATIN DIŞINA BÖYLE ATTILAR. O’nu hayatın içine tekrar sokmak amacında samimi iseniz önce bu küfrün tanısını yapacaksınız sonra tedavisini.

Samimi muminler Hicrî yılın 1 Muharrem'ini yıl başı sayıp kutlayamaz. Olmaz öyle imansızlık.

Muharrem 1, amansız zulümlere teşne NESÎ fesadını otomatiğe bağlayan HİCRÎ yılın ilk günüdür. Felaketler tebrik edilmez. Ha "Muharrem 1'iniz kutlu olsun!" demişsiniz ha "FELAKETİNİZ KUTLU OLSUN!"



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
cin13
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 23 ocak 2007
Gönderilenler: 385
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı cin13

İyi geceler.
Hepinizin yeni yılı kutlu olsun.
Yeni yılın hepinize mutluluklar getirmesini dilerim.
Sevgiler.


__________________
Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
Yukarı dön Göster cin13's Profil Diğer Mesajlarını Ara: cin13
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats