HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Kurumsallaşmış Din Olmaz (Diyanet) Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
bulenttttttt
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 29 mart 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 115
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bulenttttttt

Arkadaşlar bildiğiniz üzere haber türk ekranlarında balçiçek pamirin sunduğu "söz sende" adlı bir program var. Orada 27 ocak 2009 tarihinde Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salih Akdemir, diyanetin bir kurum olduğunu, halbuki dinin kurumsallaşmaması gerektiğini, çünkü dinin Allah ile kul arasındaki değerler bütünü olduğunu ifade etti. Bu o kadar doğru ki diyecek söz bulamadım ve sizinle paylaşmaya karar verdim. İnşallah bu gerçekler iki üç nesil sonra çok daha yayılacak ve diyanetin içi boşaltılıp bir din kurumu olmaktan çok Kuran insanı yatiştiren Laik değerlere sahip bir yer olacak; Feytullah Gülen ya da Timurtaş Uçar gibilerin dergahı değil... 

__________________
bulenttttttt
Yukarı dön Göster bulenttttttt's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bulenttttttt
 
gondolcu
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 07 haziran 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 450
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı gondolcu

bulenttttttt Yazdı:
Arkadaşlar bildiğiniz üzere haber türk ekranlarında balçiçek pamirin sunduğu "söz sende" adlı bir program var. Orada 27 ocak 2009 tarihinde Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salih Akdemir, diyanetin bir kurum olduğunu, halbuki dinin kurumsallaşmaması gerektiğini, çünkü dinin Allah ile kul arasındaki değerler bütünü olduğunu ifade etti. Bu o kadar doğru ki diyecek söz bulamadım ve sizinle paylaşmaya karar verdim. İnşallah bu gerçekler iki üç nesil sonra çok daha yayılacak ve diyanetin içi boşaltılıp bir din kurumu olmaktan çok Kuran insanı yatiştiren Laik değerlere sahip bir yer olacak; Feytullah Gülen ya da Timurtaş Uçar gibilerin dergahı değil... 

okyonus ötesinde yaşayan adam bu oluşuma izin verecekmi?

 



__________________
saygılarımla

Aaydın
Yukarı dön Göster gondolcu's Profil Diğer Mesajlarını Ara: gondolcu Ziyaret gondolcu's Ana Sayfa
 
bulenttttttt
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 29 mart 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 115
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bulenttttttt

Allah Atatürk gibi bir Kuran İslamcısını nasip ettiyse o adam ve benzerlerinin de yok oluşunu nasi edecek demektir.



__________________
bulenttttttt
Yukarı dön Göster bulenttttttt's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bulenttttttt
 
Saffet Metin
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 07 ekim 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Saffet Metin

 

Sayın arkadaşlar,

Diyanet gerekli bir kurumdur.

Ama siyasi baskıya açık bir kurumdur.

Seçmen baskısı, oy kaygısı nedeniyle, bağlı bulunduğu başbakanlığın baskısındadır.

Her konuda çok kolay yorum yapamaz.

Organ bağışı konusunda en doğru, en çağdaş yorumu yapabilir. Bu konuda bazı ters görüşlü, tarikatlar hocalar olabiliyor. Ama hiç biri bu konuda  siyasi baskı kuramazda olamazda.  Çünkü Diyanetin bu konuda kararı hem doğru, hem insancıldır. Bir de Allah göstermesin,insanın başına gelme durumu olabilir, organ bağışına karşı bir insan olabilirsin de, Allah sana veya bir yakınına tedavisi organ bağışı olan bir dert verebilir.

 Ama aynı rahatlık türbanda, faiz de yok. X hoca tarikatı  başbakana, partiye baskı yapar.Başbakanda Diyanet işlerine baskı yapabilir. Ne oldu, halk siyasete baskı yaptı, siyaset halka baskı yaptı.

Ayrıca diyanetin başındakiler, yönetimindekiler çok bilinçli, yüksek düzeyde din eğitimi almış kişilerdir. Kur'anı da bilir. Hadisi de bilir. Bu konularda akademik unvanları vardır.

Çok güleryüzlü, çok bilgili , insana dini sevdiren hocaları da vardır.

Artık nasılsa kadroya girmiş, belki eski kafa adamı sinirlendiren hocaları da vardır.

Biz beğenelim, beğenmiyelim. Diyanet gibi bir yapıya ihtiyaç vardır.

Diyanetin en büyük görevi, dini insanlara sevdirmektir.

En büyük işi  din hizmetini insanlara en iyi şekilde verilebilmesidir.

Bu yapının daha gelişmesi, daha özgürleşmesi, daha rahat hareket edebilmesi gerekir.

Bu yapının insan kaynaklarında bilinçli Kur'an kültürü almış, cami hocalarına ihtiyaç var. Yani Hafızlığın aşılması gerekiyor.

Diyanet bir Şeyhülislamlık değil,

Bir şeriyye ve Evkaf bakanlığı değil,

Bir papalık, patrikhane benzeri kurum değil.

Hepsinin görevlerinden bir parça alan kurum ve çok lazım bir kurum.

İnsanların yapıcı veya yıkıcı eleştirileri olabilir.

Farklı örgütlenmeler, istenebilir , önerilebilir. İşin içine din hizmeti verilen başka mezhep ve dinlerin de karışması, din hizmeti açısından farklı  anlayışlar önerilebilir.

Ama şu günün şartlarında kolay kolay kaldırılamaz. Diyanet kalksın işi tarikatlara bırakalım, Laik devlette diyanet gibi kurumlar olmaz derseniz. Bu teoride tartışılan bir durumdur. Fransa örneği vardır. Fransa Katolik kilisesini ayırmış ve dini konularda ne  yaparsan yap, ben laikim demiştir.

Türkiyede ve diğer islam ülkelerinde  kilise tarzı bir örgütlenme olmamıştır. Hep şeyhülislamlık, şeriyye ve evkaf  vekaleti türü örgütlenmelerle yürütüldüğü için Cumhuriyette buna benzer bir yapı kurmanız gerekir. Bu yapıyı kurmazsanız din, tarikatların elinde kalır. Onların da durumu malum. Anında Afganistana döneriz. Maazallah.

Fransa tipi bir laiklik uygulaması MFÖ nün bir şarkısında dediği gibi,

Teori dersen zehir gibi,

Pratik dersen sallanmakta     gibi bir durum olur.  

Dini, bilgi ve hassasiyeti bizim gibi olmayan hukuk, siyasal  hocaları var.  Ama onlar bile belki kendi özel hayatlarında Diyanet İşleri ile alakaları yok, ama toplum yönetimine gelince hiç biri bu kurumun gerekliliğini gözardı edememektedir.

Herkese selamlar.

 



__________________
Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Yukarı dön Göster Saffet Metin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Saffet Metin
 
medeni0002
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 936
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı medeni0002

Kıymetli arkadaşlar,Osmanlıdan sonra kurulmuş yeni rejimi kuranlar bir karara varmışlardı,sistem tamamen dinden arınmalıydı,fakat bir problem vardı,o da halk.Halk ne olacaktı,bu din tamamen ortadan kaldırılma girişimine maruz kaldığı zaman halk buna toptan öfkelenipte ayaklanırsa ve o rejim yanlılarını tarumar ederse ne olacaktı?,işte sorun burdaydı,işte bunun çözümü de bulunmuştu.Hem kendi can emniyetleri için hemde bir makyajda bulunmak amacıyla yöntem belirlenmişti.Sistem dinden soyutlanmaya hemen gitmeyecek bu aşama aşama yapılacaktı,yani alıştıra alıştıra yapılacaktı hemde fazla tepki almayalım diye camiler açık tutulacaktı,namaz gibi oruç gibi şahsi ibadetler serbest bırakılacaktı,camilerdeki rejim aleyhine faaliyetlerin olmaması içinde camiler başıboş bırakılmayacak onu kontrol ve idare etmek amacıyla da Diyanet Riyaseti kurulacaktı ve böylede yapıldı zaten.

Gelelim Dinin asıl yapısına,İslam dinini eski alimlerde ve sünni alimlerde dahil olmak üzere genel olarak şöyle tanımlarlar.İslam,Kaynağı Kur'an olan,ve müslüman ahali tarafından uygulanan içinde siyasi,iktisadi,ibadet,ahlaki,ukubat ve muamelat kısımlarınında bulunduğu bir inanç sistemidir''.diye tarif etmişlerdir.pekala osmanlıdan sonra kurulmuş bu sistem,ne yapmış oluyor?

  Kısacası islamı budamış oluyor,sadece ibadet kısmını halka serbest bırakmış(onuda kontrollü olması şartıyla)geriye kalan müessselerini kendisi zaptetmiş oluyor.Yani siyaset,iktisat,ceza hukuku gibi bütün yapıları halkın elinden almış onlar adına onların inanmadığı bir sistemi onlara dayatmış oldu.Pekala bu dayatma sistem sağlıklı yürüyebildi mi?tabiki yürüyemedi,ilk tokadı 1950 seçimlerinde halktan yediler ve tamamen iktidardan uzaklaştırıldılar.Rabbim sanki onların başına gelecek felaketi asırlar önce haber vermişti ama alan kim?

Bakara85:''Kitabın bir kısmına inanıp,bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Aranızda böyle yapanın cezası ancak dünya hayatında rezil olmaktır. Ahiret gününde de azabın en şiddetlisine onlar uğratılırlar.
Allah yaptıklarınızdan ğafil değildir.''buyurulmuştur.

iktidardan uzaklaştırılmışlardı ancak sistem aynı sistemdi,sistem o kadar derinlemesine nüfuz etmiştiki bu derinlik derin devlete 2000li yıllardaki ergenekon terör örgütüne kadar geldi,zaten şükürler olsun onlarda yakalananlarda tek tek şimdi hesap vermektedirler.Halk düşmanlığı yaptıkları gün yüzü gibi açığa çıkmıştır.

O yüzden Diyanet Riyaseti de çok temiz amaçlarla kurulmuş bir riyasetti diyemiyoruz zaten dine hizmet yönü Kur'ana göre bile sakat olan bir kurumun getirileri de sakat olacaktı.Şimdiye kadar binlerce ve dairelerine,bürokratlarına,personeline milyonlarca belki trilyonlarca lira para harcandı bu kadar paranın karşılığı nedir,yani halk bundan neler kazandı?.Belki namaz kılan insanların sayısı 3 bin ise 4 bine çıkmıştır,manasını bilmeden okuduğu Kur'anı bilenlerin sayısı 3bin ise belki 4bine çıkartılmıştır,oruç tutan insanların sayısı eskiden 3bin ise belki diyanetin gayretleriyle 4 bine çıkartılmıştır.Soruyorum şimdi bu çok büyük bir gelişme midir?Yani bu kadar trilyonları başka konulara harcansa örneğin işsizliğin önlenmesi için sanayileşme alanına aktarılmış olsaydı belki şu anda işsizimiz bile kalmazdı,pekala bu durumda bazı insanlar diyecektir,manevi şeyler parayla ölçülmez diyecektir.

Pekala o namaz kılanların,oruç tutanların,kur'an okuyanlarınların(arapçasını) sayısının artması sayesinde ne oldu?maneviyatımız gerçekten daha da iyileşti mi?ülkede işlenen cinayetlerin oranında gittikçe bir düşüşe mi sebep oldu?ülkede gittikçe artan hırsızlıkların düşüşüne mi sebep oldu?hangi ahlaki iyiliklerin artmasına vesile oldu?bence bu gibi haksızlıklar,adaletsizlikler,yalancılıklar,rüşvetçilik,ahlak sızlıklarda gittikçe artış oldu.

Yani anlayacağınız şekilsel ibadetler ve onun kurumu ne islam adına nede halk adına çok fazla iyiliği olmamış,götürüsü getirisinden fazla kurumlar arasında tarihteki yerini almaya devam ediyor.Ama bu hep böyle gitmeyecektir.Zamanla halk aldatıldığını anlayacak ve sistemi tamamen değiştirip onuda tarihin derinliklerine diğer derincilerin yanına gönderecektir.
selamlar,sevgiler.


__________________
medeniyet
Yukarı dön Göster medeni0002's Profil Diğer Mesajlarını Ara: medeni0002 Ziyaret medeni0002's Ana Sayfa
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Selam sana sevgili Medeni,

Sizden rica etsem yazılarınızı kısa paragraflar halinde yazabilirmisiniz..çok katılımcı birisiniz ama yazdıklarınız gözümü yoruyor ve çoğu kez okumadan geçmek zorunda kalıyorum..Muhabbetle..

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
medeni0002
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 936
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı medeni0002

Kıymetli Dermanbeg kardeş,ben bir yazıyı gerçekten okumak istersem,yazının küçük veya büyüklüğü veya parağrafının uzunluğu bana mani olamaz,niye mi?çünkü yazıyı font boyutları kısmından büyültürüm yine okurum.yeterki okumak isteği olsun bende.selamlar,sevgiler.

__________________
medeniyet
Yukarı dön Göster medeni0002's Profil Diğer Mesajlarını Ara: medeni0002 Ziyaret medeni0002's Ana Sayfa
 
Saffet Metin
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 07 ekim 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Saffet Metin

Medeni yazdı:

Kıymetli arkadaşlar,Osmanlıdan sonra kurulmuş yeni rejimi kuranlar bir karara varmışlardı,sistem tamamen dinden arınmalıydı,fakat bir problem vardı,o da halk.Halk ne olacaktı,bu din tamamen ortadan kaldırılma girişimine maruz kaldığı zaman halk buna toptan öfkelenipte ayaklanırsa ve o rejim yanlılarını tarumar ederse ne olacaktı?,işte sorun burdaydı,işte bunun çözümü de bulunmuştu.Hem kendi can emniyetleri için hemde bir makyajda bulunmak amacıyla yöntem belirlenmişti.Sistem dinden soyutlanmaya hemen gitmeyecek bu aşama aşama yapılacaktı,yani alıştıra alıştıra yapılacaktı hemde fazla tepki almayalım diye camiler açık tutulacaktı,namaz gibi oruç gibi şahsi ibadetler serbest bırakılacaktı,camilerdeki rejim aleyhine faaliyetlerin olmaması içinde camiler başıboş bırakılmayacak onu kontrol ve idare etmek amacıyla da Diyanet Riyaseti kurulacaktı ve böylede yapıldı zaten. 

Sayın medeni Diyanet işleri , Osmanlının Şeyhülislamlığının Meşihat dairesinin bire bir kopyasıdır. Osmanlı döneminde dinin, din adamlarının, camilerin yönetimi nasıl yapılıyorsa bu aynen Cumhuriyette de böyledir. Yani Cumhuriyet bu konuda en ufak bir değişiklik yapmamıştır. Cumhuriyet önceden şeyhülislamlığa , sonra şeriyye ve evkaf vekaletine bağlı vakıfları , vakıflar genel müdürlüğü yaparak, meşihatı da diyanet işleri reisliği yaparak başbakanlığa bağlamıştır, o kadar.

Gelelim Dinin asıl yapısına,İslam dinini eski alimlerde ve sünni alimlerde dahil olmak üzere genel olarak şöyle tanımlarlar.İslam,Kaynağı Kur'an olan,ve müslüman ahali tarafından uygulanan içinde siyasi,iktisadi,ibadet,ahlaki,ukubat ve muamelat kısımlarınında bulunduğu bir inanç sistemidir''.diye tarif etmişlerdir.pekala osmanlıdan sonra kurulmuş bu sistem,ne yapmış oluyor? 

Burada yanılıyorsunuz sayın medeni, o sistem Osmanlıdan sonra kurulmadı. O sistem Tanzimat la kuruldu.  Ayrıca  dinin  kaynağı için sadece Kur�an değil. Kur�an ve Hadisler  deseniz daha doğru olur.  O zamanın, hatta şimdinin din alimlerinin çoğu Hadisi de Kur�an la   eşdeğer tuttuğundan, o zamanın aydınlarına,  din veya dinler diyelim o zamanın aydınlarına çok akla uygun bir düşünce gelmiyordu. Aslında problem buydu. 19. yüzyıl aydınlarının ki bunlar Auguste Comte ın positivizm felsefesine inanırlar. Bu hemen hemen dünyada bütün aydınlar için geçerlidir. Büyük çoğunluğu pozitivisttir. Tanrıyı kabul eder. Allahla sorunları yoktur. Ama Vahyi kabul etmezler. Neden çünkü senin vahiy dediğin O zamanın Osmanlısında mızraklı ilmihal kültürüdür. Kur�an çevirisi 1926 dan evvel yoktur. Hatta hadis çevirileri de yoktur.( Türkiyede 1984 lerde tamamlandı)  .  Din kültürü ilmihal kültürüdür. Hatta çoğu kişi ilmihal bile okumadığından, hocasından, şeyhinden sorup öğrendiği sözel bir kültürdür.  İnsanlar bilinçsiz cahil olduğu için kışkırtmalara açık yobaz bir kültürdür.  Bugün Türkiyede deseniz ki ben dinin kaynaklarını Türkçe incelemek istiyorum. Kuran çevirileri, hadis çevirileri hazırdır. Ama 1920 lerde böyle bir şey  işi din alimi olan kimseler için bile mümkün değildi.

Onun için o zamanın aydınlarını suçlamıyorum. O insanlar devletin ekonomik, sosyal ve askeri alanda geri kalmasına, hatta yıkılmasına karşı  bir çözüm bulmak için ellerinden geleni yaptılar. O zamanki dini düşünceyi ve uygulamayı devletin geri kalmasına yol açmış bir problem olarak gördüler. Bu zaten dünyada da böyleydi. Yakınçağ dediğimiz çağın,  temel felsefesi dinlerin yerine insan aklının ön plana getirilmesi. Dünyada hakim düşünce bu. 1770 lerden beri.  Zaten yakınçağ bu. Vahyin yerine akıl.  Tabii vahiy  Yahudilere göre tevrat, Hristiyanlara göre tevrat ve incil , biz müslümanlara göre Kur�an + Hadis . Şimdi ben Aklı tevrat, incil ve Hadis in önüne koyuyorum , onların bir sürü hurafe, çelişki içerdiğini hem görüyor, hem inanıyorum. Ama Kur�an başka. Kur�an islamı geleneksel islamdan çok başka.  Şimdi 1920 lerdeki pozitivist bir insanın islam dinini  hurafelerle dolu görmesi ,  Filozof  Ernest Renan  ın dediği gibi İslamiyet terakkiye engeldir  önermesine  katılması gayet normal.

  Kısacası islamı budamış oluyor,sadece ibadet kısmını halka serbest bırakmış(onuda kontrollü olması şartıyla)geriye kalan müessselerini kendisi zaptetmiş oluyor.Yani siyaset,iktisat,ceza hukuku gibi bütün yapıları halkın elinden almış onlar adına onların inanmadığı bir sistemi onlara dayatmış oldu.Pekala bu dayatma sistem sağlıklı yürüyebildi mi?tabiki yürüyemedi,ilk tokadı 1950 seçimlerinde halktan yediler ve tamamen iktidardan uzaklaştırıldılar.Rabbim sanki onların başına gelecek felaketi asırlar önce haber vermişti ama alan kim?. 

Alakası yok. 1790 larda bütün Avrupada dini hukuk sistemlerinden vaz geçildi. Onun yerine önce medeni yasalar (ilki ve en ünlüsü Fransız Medeni Kanunu Code Civil veya Napoleon yamanında yapıldığı için Code Napoleon )  yapıldı. Sonra Ceza, ticaret kanunları yapıldı.  Bu olay Osmanlıda Tanzimat la başladı. Cumhuriyetle değil. Bir mecburiyetten. Dünyanın gidişine uyma zorunluluğundan. Zamanın en güçlü devleti İngilterenin baskısından. Tanzimattan beri Osmanlıda faiz de serbesttir. Cezalandırma Kur�ana göre değil, Belçikadan alınma ceza kanununa göredir. Hırsızlık ta el kesme, zinada recm falan kaldırılmıştır. Medeni kanunlar dışında bütün kanunlar batıdan alınmıştır. Medeni kanun Halkın tepkisinden çekinildiğinden Fransadan  alınmamış, onun yerine islam hukukuna uygun mecelle adıyla Ahmet cevdet paşaya  yaptırılmıştır.   1950 deki seçim yenilgisinin bu dayatma ile ilgisi yoktu. Eğer CHP, kalkıp ezanı Türkçeye çevirmek gibi bir gaflete düşmeye idi, halkın teveccühünden düşmezdi. Yaptığı tek yanlış budur.


Bakara85:''Kitabın bir kısmına inanıp,bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Aranızda böyle yapanın cezası ancak dünya hayatında rezil olmaktır. Ahiret gününde de azabın en şiddetlisine onlar uğratılırlar.
Allah yaptıklarınızdan ğafil değildir.''buyurulmuştur.

Siz bu kapsama  hadis uydurarak, onları Kur�ana eşdeğer tutarak  (Hatta ondan da öne koyarak, Kur�anı Hadise neshettirerek) , dini İslamiyetten hadisiyyete çevirenleri de dahil ediyormusunuz. Bugün bile öyle kitaplar var ki, herhangi bir konuda bol bol hadislerden örneklerle hüküm veriyor. Konuyla ilgili bir tane  bile ayet göstermiyor hatta gösteremiyorlar. 

İnsanların dinden uzaklaşmasında sorumlu olanlar insanların önüne indirilen değil uydurulan dini koyanlardadır. Bu uydurulan din = Vahiy derseniz biraz aklı olan kimse inanmaz, ben almıyayım alana da mani olmayayım der.  


iktidardan uzaklaştırılmışlardı ancak sistem aynı sistemdi,sistem o kadar derinlemesine nüfuz etmiştiki bu derinlik derin devlete 2000li yıllardaki ergenekon terör örgütüne kadar geldi,zaten şükürler olsun onlarda yakalananlarda tek tek şimdi hesap vermektedirler.Halk düşmanlığı yaptıkları gün yüzü gibi açığa çıkmıştır.

CHP nin iktidardan seçimle  uzaklaştırılması, yerine DP,AP,ANAP, AKP  gibi sağ partilerin gelmesi sistemi değiştirmemiştir. Çünkü sorun Geç kalmış Kapitalizm di.  CHP hiç değilse dürüsttü. Halk dalkavukluğu yapmadı.  Doğru bildiğini uygulamaya çalıştı. Halka rağmen halk için çalıştı. Yaptığı tek yanlış ezanı Türkçe okutmak oldu. Hay okutmaz olaydı. İnsanları namaza çağıran bir araç  Arapça olsa ne olur, Türkçe olsa ne olur. İngilizce, Almanca, Rusça veya Latince olsa ne olur. Ama o zamanın insanları için ezan da vahiy cümlesinden dini bir kutsal algılandığından, Türkçe okunması, dine karşı bir saldırı gibi algılanmıştır. Bugün bile aynı şey yapılsa tepkinin aynı, hatta da şiddetli olacağından eminim.   

O zamanki  CHP  çok şeyler yaptı. Devlet bugün Ekonomik gelişmişlikte 17. sıradaysa, o zaman yapılan işlerin oluşturduğu devletin temeli sayesindedir. Sosyal gelişmişlikte 60 larda olması da  biraz ekonomiye öncelik verilerek, köylülüğe taviz verilmesidir. Onun için kadınların, çocukların  göstergeleri Afrika seviyelerindedir ve Türkiyeye yakışmamaktadır.  

O yüzden Diyanet Riyaseti de çok temiz amaçlarla kurulmuş bir riyasetti diyemiyoruz zaten dine hizmet yönü Kur'ana göre bile sakat olan bir kurumun getirileri de sakat olacaktı.Şimdiye kadar binlerce ve dairelerine,bürokratlarına,personeline milyonlarca belki trilyonlarca lira para harcandı bu kadar paranın karşılığı nedir,yani halk bundan neler kazandı?.Belki namaz kılan insanların sayısı 3 bin ise 4 bine çıkmıştır,manasını bilmeden okuduğu Kur'anı bilenlerin sayısı 3bin ise belki 4bine çıkartılmıştır,oruç tutan insanların sayısı eskiden 3bin ise belki diyanetin gayretleriyle 4 bine çıkartılmıştır.Soruyorum şimdi bu çok büyük bir gelişme midir?Yani bu kadar trilyonları başka konulara harcansa örneğin işsizliğin önlenmesi için sanayileşme alanına aktarılmış olsaydı belki şu anda işsizimiz bile kalmazdı,pekala bu durumda bazı insanlar diyecektir,manevi şeyler parayla ölçülmez diyecektir.

Pekala o namaz kılanların,oruç tutanların,kur'an okuyanlarınların(arapçasını) sayısının artması sayesinde ne oldu?maneviyatımız gerçekten daha da iyileşti mi?ülkede işlenen cinayetlerin oranında gittikçe bir düşüşe mi sebep oldu?ülkede gittikçe artan hırsızlıkların düşüşüne mi sebep oldu?hangi ahlaki iyiliklerin artmasına vesile oldu?bence bu gibi haksızlıklar,adaletsizlikler,yalancılıklar,rüşvetçilik ,ahlak sızlıklarda gittikçe artış oldu.

Yani anlayacağınız şekilsel ibadetler ve onun kurumu ne islam adına nede halk adına çok fazla iyiliği olmamış,götürüsü getirisinden fazla kurumlar arasında tarihteki yerini almaya devam ediyor.Ama bu hep böyle gitmeyecektir.Zamanla halk aldatıldığını anlayacak ve sistemi tamamen değiştirip onuda tarihin derinliklerine diğer derincilerin yanına gönderecektir.
selamlar,sevgiler.

Sayın medeni , din zaten Türkiyede Osmanlı zamanından beri  öyle uygulanıyordu. Bunun Cumhuriyetle falan alakası yok. Sizde sanki Cumhuriyet dönemi ile ilgili yanlış algılamalar var. Türkiyede din hiçbir zaman güzel ahlak olarak, Kur�an hükümleri olarak algılanmadı ki. Takke, seccade, sakal, Türban, içki karşıtlığı, kadına baskı, modernite düşmanlığı gibi  hep sembollerle algılandı.  Hala da öyle. Öyle olmasının sebebi sosyolojiktir. Türkiye nufusunun % 75 i şehirlerde oturmakta ,yeni yeni.Bunların  yarısı daha 20 sene evvel köylerinde oturuydu. Yani lümpenler. Onlar  köy sosyolojisini aşamadılar. Aşiretler var, Töreler var, Gecekondu mahalleleri var, mahalle baskıları var, cemaatler, tarikatlar var. Bu yapılar hep sembol dinciliği ile halkı etkilemekte.

Diyanet işleri 1990 larda Mehmet Nuri Yılmaz zamanının da daha aktifti. Abant, Tarabya  toplantıları yapılıyor. Bir çok konuda din adamları ve akademisyenler bir araya getirilip bir çok konuda ortak kararlar alınıyor. Camilerde, hutbelerde ilk defa, halka Kur�an meali okunmasının sevap olduğu gibi şeyler söyleniyordu. O zaman görevini yapıyordu, yapmaya çalışıyordu. Tabii yapılacak çok şeyler vardı ama güzel bir başlangıçtı.   Hükümetler serbest bıraksa , Diyanet çok şey yapacak. Ama AKP döneminde bir duraklama olduğunu düşünüyorum. Diyaneti daha geleneksele çektiler.

Maalesef bizim halkımızın  Cübbeli Ahmet hoca, Mustafa Karataş, Nihat Hatipoğlu  hoca gibi din adamlarına daha fazla rağbet ettiği, onun anlattığı çoğu tevrat kaynaklı hadis hurafeleri din diye dinlediği bir gerçektir.  Din konusunda yapılacak şeyler bir organizasyon işidir. Diyanet işlerinin kaldırılması, dinin başıboş bırakılmasıdır. Bu Siyaseten çok tehlikelidir. Anında Afganistana döneriz. Yunan işgalinden beterdir, bilesiniz.  Bunu ne osmanlı yapmış, ne de Cumhuriyet yapacaktır. Mümkün değildir böyle bir şey.  Türkiyede en büyük sorunlardan birinin geleneksel din anlayışı olduğu açıktır. Bununla ilgili gerekli çalışmaları da ancak Diyanet gibi büyük bir organize güç başarır. Bunun için Teşkilat daki personel yapısının büyük çapta ilahiyat mezunu kişilerden oluşması, din hizmetinin niteliğini ve etkinliğini olumlu etkileyecektir.



__________________
Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Yukarı dön Göster Saffet Metin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Saffet Metin
 
medeni0002
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 936
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı medeni0002

(Mavi yazılar senin)

Burada yanılıyorsunuz sayın medeni, o sistem Osmanlıdan sonra kurulmadı. O sistem Tanzimat la kuruldu.  Ayrıca  dinin  kaynağı için sadece Kur'an değil. Kur'an ve Hadisler  deseniz daha doğru olur.  O zamanın, hatta şimdinin din alimlerinin çoğu Hadisi de Kur'an la   eşdeğer tuttuğundan, o zamanın aydınlarına,  din veya dinler diyelim o zamanın aydınlarına çok akla uygun bir düşünce gelmiyordu. Aslında problem buydu. 19. yüzyıl aydınlarının ki bunlar Auguste Comte ın positivizm felsefesine inanırlar. Bu hemen hemen dünyada bütün aydınlar için geçerlidir. Büyük çoğunluğu pozitivisttir. Tanrıyı kabul eder. Allahla sorunları yoktur. Ama Vahyi kabul etmezler. Neden çünkü senin vahiy dediğin O zamanın Osmanlısında mızraklı ilmihal kültürüdür. Kur'an çevirisi 1926 dan evvel yoktur. Hatta hadis çevirileri de yoktur.( Türkiyede 1984 lerde tamamlandı)  .  Din kültürü ilmihal kültürüdür. Hatta çoğu kişi ilmihal bile okumadığından, hocasından, şeyhinden sorup öğrendiği sözel bir kültürdür.  İnsanlar bilinçsiz cahil olduğu için kışkırtmalara açık yobaz bir kültürdür.  Bugün Türkiyede deseniz ki ben dinin kaynaklarını Türkçe incelemek istiyorum. Kuran çevirileri, hadis çevirileri hazırdır. Ama 1920 lerde böyle bir şey  işi din alimi olan kimseler için bile mümkün değildi.

      Kıymetli Saffet Metin kardeşim,siz burada diyorsunuzki,dine karşı tanzimatın başlattığı şeyi cumhuriyet sadece devam ettirdi diyorsunuz,pekala halkın vekilleri olan bu yönetim yapacağı devrimleri halka sorma lutfunda niye bulunmadıki,veya alimlere niye sormadıki?örneğin elmalılıya bir tefsir hususunda talimatlar yazıp tefsir yazmasına sebep olmuş,alimleri asıp kesmek yerine onlara şöyle bir soru sorabilirdi veya şöyle bir teklifte bulunabilirdi,biz bir dinsel reform yapmak istiyoruz,ülkenin kalkınmasını istiyoruz,fakat dinin içindeki hurafelerin bu gelişmeye mani olduğuna inanıyoruz,siz araştırın ve dinin içine sızmış,ülkenin zararına olan,maddi ve manevi refah ve ilerlemelerimize mani olacak bütün hurafeleri tespit edip şunlar şunlar zararlı şunlar şunlar faydalı diye bir ayıklama yapın,bizde bu eserleri hükümet kaynaklarıyla bastırıp çoğaltalım halka gerekirse ücretsiz dağıtıp halkı aydınlatalım diyebilirlerdi,hem bu sayede gereksiz isyanlar ve ayaklanmalarda olmamış olurdu.Halk huzur içinde işine gücüne bakardı,türkçe ezanlara karşı da bu kadar gereksiz tepkilerde bulunmazlardı,ama amaç bu olmayınca tabiki hurafelere de prim verilmiş oldu,bu hurafeler gittikçe artış gösterdi.işte bunun sonucundada o hurafecilerin tepkileri seçimlerde onları iktidardan uzaklaştırmış oldu.yani sanki eştikleri kuyuya kendileri düşmüş oldu,ha bana sorarsanız ben bu duruma tabiki üzülüyorum,isterdimki hurafelerin temzilenme işi ciddiyetle takip edilmeliydi.bu ciddiyetsizliğin zararlarını hala bu nesiller çekmektedir.

 



Bakara85:''Kitabın bir kısmına inanıp,bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Aranızda böyle yapanın cezası ancak dünya hayatında rezil olmaktır. Ahiret gününde de azabın en şiddetlisine onlar uğratılırlar.
Allah yaptıklarınızdan ğafil değildir.''buyurulmuştur.

 

 Sayın medeni , din zaten Türkiyede Osmanlı zamanından beri  öyle uygulanıyordu. Bunun Cumhuriyetle falan alakası yok. Sizde sanki Cumhuriyet dönemi ile ilgili yanlış algılamalar var. Türkiyede din hiçbir zaman güzel ahlak olarak, Kur'an hükümleri olarak algılanmadı ki. Takke, seccade, sakal, Türban, içki karşıtlığı, kadına baskı, modernite düşmanlığı gibi  hep sembollerle algılandı.  Hala da öyle. Öyle olmasının sebebi sosyolojiktir. Türkiye nufusunun % 75 i şehirlerde oturmakta ,yeni yeni.Bunların  yarısı daha 20 sene evvel köylerinde oturuydu. Yani lümpenler. Onlar  köy sosyolojisini aşamadılar. Aşiretler var, Töreler var, Gecekondu mahalleleri var, mahalle baskıları var, cemaatler, tarikatlar var. Bu yapılar hep sembol dinciliği ile halkı etkilemekt

 Bu cümlelerin çok mantıklı.

Diyanet işleri 1990 larda Mehmet Nuri Yılmaz zamanının da daha aktifti. Abant, Tarabya  toplantıları yapılıyor. Bir çok konuda din adamları ve akademisyenler bir araya getirilip bir çok konuda ortak kararlar alınıyor. Camilerde, hutbelerde ilk defa, halka Kur'an meali okunmasının sevap olduğu gibi şeyler söyleniyordu. O zaman görevini yapıyordu, yapmaya çalışıyordu. Tabii yapılacak çok şeyler vardı ama güzel bir başlangıçtı.   Hükümetler serbest bıraksa , Diyanet çok şey yapacak. Ama AKP döneminde bir duraklama olduğunu düşünüyorum. Diyaneti daha geleneksele çektiler.

        Aslında sizde bazen çelişkiye düşüyorsunuz,çünkü hem ancak bu reformlar böyle diyanet gibi büyük bir organzasyonla yapılabileceğini söylüyorsunuz,hemde bu cılız reformları sadece nuri yılmaz zamanında biraz olduğunu söylüyorsunuz.reformculukta sizde samimi iseniz bizim onlara karşı eleştirimizin nesini niye eleştiriyorsunuz?eğer bu reformlar bir kişinin insafına kaldıysa asırlarca beklememiz mi gerekecek?yoksa tek tek,halk halk bu işi hiçbir kuruma havale etmeden Hanifçi din kardeşlerim mi üstlenecek,bence diyaneti beklerseniz daha çok beklersiniz,Hanifçiler bu reformları on sene önce başlattı bile,şimdi halk aşamasındalar zamanla kurumsal aşamaya da gelecekler.buna inanıyorum.o zaman bunları diyanetten beklediğiniz için bu tenkitlerinizden dolayı utanacaksınız.

 

Maalesef bizim halkımızın  Cübbeli Ahmet hoca, Mustafa Karataş, Nihat Hatipoğlu  hoca gibi din adamlarına daha fazla rağbet ettiği, onun anlattığı çoğu tevrat kaynaklı hadis hurafeleri din diye dinlediği bir gerçektir.  Din konusunda yapılacak şeyler bir organizasyon işidir. Diyanet işlerinin kaldırılması, dinin başıboş bırakılmasıdır. Bu Siyaseten çok tehlikelidir. Anında Afganistana döneriz. Yunan işgalinden beterdir, bilesiniz.  Bunu ne osmanlı yapmış, ne de Cumhuriyet yapacaktır. Mümkün değildir böyle bir şey.  Türkiyede en büyük sorunlardan birinin geleneksel din anlayışı olduğu açıktır. Bununla ilgili gerekli çalışmaları da ancak Diyanet gibi büyük bir organize güç başarır. Bunun için Teşkilat daki personel yapısının büyük çapta ilahiyat mezunu kişilerden oluşması, din hizmetinin niteliğini ve etkinliğini olumlu etkileyecektir.

 Kıymetli Saffet Metin kardeşim,isterseniz diyanetteki tüm imamhatiplileri atıp yerine hep ilahiyatçıları koyun yine değişen bir şey olmayacaktır.çünkü sistem aynı sistem.o sistemden beslenen bir yapı var.onuda diyanetin içinden belkide yüzyıl sonra çıkacak bir iki nuri yılmazla yapacaksanız boşa beklersiniz.Bu reformları yine hanif kardeşlerim yapacaktır.başladılar bile.Başlamak bitirmenin yarısıdır.Allah tüm hanif kardeşlerime yardım etsin

selamlar,sevgiler.

 



__________________
medeniyet
Yukarı dön Göster medeni0002's Profil Diğer Mesajlarını Ara: medeni0002 Ziyaret medeni0002's Ana Sayfa
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats