HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Alıntılar, Makaleler
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Alıntılar, Makaleler
Konu Konu: süleyman ateş ten cevaplar... Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

Ölümden kıyamete kadar ruh, kendine özgü cismiyle kalır

SORU: İnsan öldükten sonra ahirete sadece ruhu gideceğine göre öteki dünyada bedensiz mi olacağız? (Berkin Atayman)

CEVAP: Ruhun da cismi vardır. Ancak ruhun cismi şeffaftır. Bizim bildiğimiz biçimde yoğun değildir. Rüyada gördüğümüz kişiler bize bildiğimiz bedenleriyle görünürler. Ölümden kıyamete kadar ruh, kendine özgü şeffaf cismiyle kalır. Kıyamette ise Allah ruhları yeni bedenler içine sokacaktır ama o bedenlerin mahiyetini bizim bilmemiz mümkün değildir. O bedenler için ölüm söz konusu değildir. Çünkü ahirette ölüm yoktur. Ruhun sürekliliğini kanıtlayan pek çok veri var. Bunlardan birini size aktarayım:

Dostum Sabit Yıldız’ın 26 yaşındaki oğlu kansere yakalanmıştı. Bu gencin 3 yıl önce yapılan düğününe gitmiştim. O zaman da kanserdi ama sevdiğine kavuşmak için evlenmek isteyince babası buna izin vermişti. Hastalığı günden güne ilerleyen genç sonunda yatağa bağlı kalmıştı. Babası bir ay önce bana geldiğinde, her an sonu beklediklerini belirtmişti. Daha sonra fenalaşan genci hastaneye kaldırmışlar. Güçlükle nefes alıyor, can çekişiyormuş. Sabaha doğru monitörün başında hastasını gözetleyen hemşire gördüklerini şöyle anlatıyor: “Hasta yatağından doğruldu. Bana bakıp gülümsedi. Hastanın bedeni yatakta olduğu halde daha aydınlık bir bedeni doğrulup yükseldi ve kayboldu.” Bu olaydan çok etkilenen hemşire olayı başhekime ve hastanın kız kardeşine anlatıyor. İşte ruhun bedenden çıkan ayrı, şeffaf bir bedene sahip bulunduğunu, ölümün yok olmak değil, ruhun fiziksel bedenden çıktığını gösteren somut kanıtlardan biri. Böyle pekçok olay tespit edilmiştir.

Duaları sesli okumak

SORU: Eskiden namaz kılarken aklım başka şeylere kayıyordu. Ben de “Böyle namaz olmaz” diyerek bırakıyordum. Şimdi tamamen konsantre olabiliyorum. Çünkü duaları sesli okuyorum. Bu yaptığım doğru mu?

CEVAP: Namaz kıl da sesli veya sessiz oku, fark etmez. Eğer konsantrasyonunuza yardımcı oluyorsa sesli okuyun. Ancak öğleyle ikindi namazlarında kendinizin işiteceği bir sesle okumanız, akşam, yatsı ve sabah namazlarını da camide imamın okuduğu gibi yüksek sesle okumanız daha uygundur.



__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

“Çalışan Allah’ın sevgilisidir”

Almanya’dan Hidayet Koçak, “İsrail neden güçlü?” başlıklı yazım üzerine gönderdiği teşekkür mektubunda diyor ki: “İsrail’in güçlü oluşunun nedenlerini açıkladığınız yazıya o kadar sevindim ki... Allah razı olsun. Bizim çoğu hocalarımızda kendilerini yetiştirme, ilmi geliştirme arzusu ya yok gibi ya da çok az... Almanya’ya kaliteli, bilgili hocalar gönderiliyor. Buna rağmen birçok hocamız sabit fikirli oluyor. Mesela bugüne kadar hep, ‘Allah bizi sadece ibadet ediniz diye yarattı’ derlerdi. Geçen gün bir hoca, ‘Hayır efendim sadece ibadet için değil bana kulluk etsinler diye yarattım cümlesi hayatın bütün işlerini içine alıyor’ dedi. Bu beni gerçekten çok mutlu etti.”

Çalışan, üreten kazanır

CEVAP: Hoca önemli bir noktaya parmak basmış. Doğrusu, Allah’ı tanıyarak hayatın her dalında O’nun buyurduğu üzere çalışmak ibadettir. Çünkü Allah’ın Elçisi, “Çalışan Allah’ın sevgilisidir” buyurmuştur. İbadet kulluğun gereğini yapmak demektir. Sadece namaz kılmak, oruç tutmak değil, çoluk çocuğun geçimini sağlamak üzere dürüst çalışmak, helal rızık kazanmak da ibadettir. Yaratanın doğaya hükmeden yasalarını keşfetmeye çalışmak da ibadettir. Ağaç dikmek, ülkeyi yeşillendirmek, insanların rahat etmesi için park alanları yapmak, çevreyi temiz tutmak da ibadettir. Temizlik İmandandır, imanın yarısıdır. Çalışan, üreten kazanır.

Hazıra konan toplumlar

İsrail’i telin mitinglerinde hamasi nutuklar atmak, lanetler okumak, sövüp saymakla bir yere varamayız. Bu davranışlar bizi yükseltmez, geriye götürür. İsraf haramdır. Hırsızlık haramdır. Vakit nakittir. Yani zaman, insan ömrünün her saniyesi paradır. Hem de en değerli para... Ömrünü boşa harcayan toplumların kazanacağı bir şey yoktur. Hep kaybederler. Maalesef biz de dahil hemen bütün İslâm âlemi çalışma, okuma, kafa yorma, orijinal şeyler üretme yerine oburca tüketen, başkalarının eserlerini çalan, taklitçi, hazıra konan toplum haline gelmiştir.



__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

 İbadet inancı güçlendirir

SORU: Askerde namaz kılamadığım için ben de fırsat buldukça uygun yerlerde ayakta rükû ederek veya yatağa girdiğimde kalple namaz kılıyorum. Kabul olur mu?

CEVAP: Eğilip kalkma imkânı bulamıyorsanız yatağınızda namaz dualarını okuyun. Namazın temeli Allah’a yönelmedir. Bunu yaparsanız namaz kılmış olursunuz. Allah kendisine yönelen kulunu mahrum etmez. Komutanlarımızın da askerin istirahat zamanında isteyenlerin ibadetlerini yapmalarını sağlamaları gerekir. İbadet inancı güçlendirir, insana moral verir. Askerin temel görevi vatan uğruna savaşmaktır. Şehitliğe inanan savaştan korkmaz. Kur’ân-ı Kerim, güçlü iman sahibi 20 kişinin 200 kişiye bedel olduğunu vurgular.

İnancın, savaşta insana nasıl bir güç verdiğini Atatürk’ün anılarından bir örnekle anlatayım. Atatürk şöyle diyor: “Çanakkale İslâm’la korundu. Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir fütur (yılgınlık) bile göstermiyor. Sarsılmak yok. Okuma bilenler, ellerinde Kur’ân-ı Kerim cennete girmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler, kelime-i şehadet getirerek yürüyor. Bu, Türk askerlerindeki ruh kuvvetini gösteren, şaşılacak ve övülecek bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebesi’ni kazandıran bu yüksek ruhtur.”

Atatürk, Türk ordusunun dindarlığını ve kahramanlığını şu cümlelerle vurguluyor: “Türk Ordusu! Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam askere rast gelinmemiştir. Her zaferin mayası sendedir. Her zaferin en büyük payı senindir. Kanaatinle, imanınla, itaatinle hiçbir korkunun yıldırmadığı demir gibi temiz kalbinle düşmanı sonunda alt eden büyük gayretin için gönül borcumu ve teşekkürümü söylemeyi kendime aziz bir borç bilirim”

(Atatürk’ten Seçme Sözler, Derleyen: Cihat İmer. ******** Kitabevi 1989, s. 136-138).

*****

Konferansa davet

BUGÜN saat 13.30’da Kadıköy’de bulunan Erzurumlular Vakfı’nda bir konuşma yapacağım. Arzu eden herkes katılabilir. Saygıyla duyurulur. Adres: Erzurumlular Vakfı Rıhtım Caddesi Nemli Zade Sokak No: 13 Kadıköy Tel: 0216 550 25 25


__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

 “Namaz kılarken salli barik okumak şirk midir?”

SORU: Kur’ân, “namazda Allah’la beraber başkasına yakarmayın” derken neden salli barik okunuyor ve ettehiyatü duasında Peygamberimize salavat ediliyor. Bu şirk değil mi? Ben namazda bu duaları okumaktan korkuyorum. Üstelik bunların namazdan sonra okunmasının daha doğru olduğunu söyleyen din adamları da var. Sizin yorumunuz nedir?

CEVAP: Salli barik, Peygamber’den bir şey talep etmek manası taşımaz. Allah’tan bizim affımızı istiyoruz. Bu arada Peygamberimize de acımasını, onu bağışlamasını, makamını yüceltmesini diliyoruz. Bu niçin şirk olsun? Şirk, Allah’tan başkasından bir dilekte bulunmaktır ki bu, o kimseyi tanrılaştırmak olur.

Biz salli barikte Hz. Muhammed’den bir şey mi istiyoruz? Hayır. Allah’tan, Ona acımasını, makamını yükseltmesini diliyoruz. Nitekim ardından anamızın, babamızın, bütün müminlerin bağışlanmasını da diliyoruz. Anamızı babamızı anmamız, onların bağışlanmasını dilememiz şirk midir? Sözünü ettiğiniz kişinin önerisinin hiçbir değeri yoktur. Biz namazımızı böyle kılarız. İnananlar da böyle kılarlar. Namazla hiç arası olmayanların önerileri bir anlam taşımaz.




SORU: Cami dışında kılınan vakit farz namazlarından önce okunan kamet sadece erkeklere mi özgüdür?
CEVAP: Ezan da kamet de toplu namaza çağrıdır. Birincisi çağrı, ikincisi namaza başlanmakta olduğunu duyurup cemaati safa durmaya davettir. Tıpkı askerde içtima borusunun çalması gibi... Ezan ve kametin temel görevinin bu olduğu düşünülünce cemaatle değil bireysel namazda bunun gerekli olmadığı anlaşılır. Peygamber döneminden beri mazeretsiz erkekler sürekli camide toplanıp cemaatle namaz kıldıkları için onların camide toplanmaya çağrılması (ezan) ve camide toplananların da oturdukları yerden sıraya dizilmelerini anons etmek için (kamet) okunmaktadır. Bunun için erkeklere ezan ve kametin sünnet olduğu fıkıh kitaplarında belirtilir. Kadınlar camiye gelirlerse zaten onlar da erkeklerle beraber namaza duracakları için kameti dinlerler. Ama kadınlar cemaate gelmekle yükümlü tutulmamışlardır. Bu da aile işlerinin aksamaması, kadının yükünün daha hafif tutulması içindir.
Onlar evlerinde bireysel namaz kıldıklarına göre artık namazın başladığını duyuran kamete gerek yoktur. Ayrıca namaza çağrıya da yani ezana da gerek yoktur. Şayet kadınlar için bir mescit olsa ve orada toplanıp sürekli cemaatle namaz kılsalar o zaman onların da kamet okumaları uygundur. Çünkü namazın başladığı ancak bu suretle duyurulur. Ama Peygamberimizden sonra kadınların cemaate gelmeleri pek istenmemiş, onların evlerinde kendi başlarına namaz kılmaları tercih edilmiştir. Tabii bunu yapanlar da erkek hukukçular, fıkıh uzmanlarıdır.
Böylece kadınların ezan ve kamet okuyamayacakları hükmü kitaplara girmiştir. Oysa kamet okuyamayacakları hükmü ağırdır. Kadın kamet okursa günah işlemiş olmaz. Okursa bir zararı yok ama gerekli değil. Çünkü kendisinden başka namaza kalkacak kimse yok. O halde “kad kametissalah (namaz başladı)” demenin ne anlamı var? Kanaatime göre erkek de kendi başına kılıyorsa ezan ve kamet şart değildir. Zaten bunun namazın gereği değil sadece sünnet olduğu, okunmasa da namazın geçerli olduğu fıkıh kitaplarında belirtilir. Fıkıh kitaplarına göre namazı evinde veya dükkânında kılanlar, ister cemaatle, ister yalnız kılsınlar ezan ve kameti terk edebilirler. İkisinin de terk edilmesinde kerahet yoktur.




__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

 Yesevi ve Hacı Bektaş hakkında asılsız yorumlar

SORU: Bir yazınızda Bektaşilikle ilgili bilgi verirken “... niyaz (namazın yerini alan yalvarma)”dan bahsetmiştiniz. Namazın yerini başka bir şeyin alması mümkün mü? Bir arkadaşım bu konuda şunları söyledi: “Ahmet Yesevi, Lokman-ı Perende, Hacı Bektaş gibi yol önderleri namaz ibadetini zamanla iyice genişletmişlerdir. Mesela Ahmet Yesevi, dergahında musikiyle, aşk ve raks halinde ibadet edermiş. Aleviler de cem yaparlar. Namazı niyazla bütünleştirip kıyam, kıraat, rükû, secde, tespih, tehlil, tevhit, zikir, aşk ve raks halinde ibadet, musikiyle ibadet, Kur’an okuma, Hz. Muhamed’i ve Ehl-i Beyt’i anma gibi unsurları kendi cemlerinde uygularlar. Yani cem, bu yolda gidenlerin namaz yorumudur.” Acaba sizin bu konudaki düşünceniz nedir?

CEVAP: Yazımı dikkatle okuduğunuz takdirde sonradan Bektaşiliğe sokulan düşünceleri aktardığımı görürsünüz. Bektaşiliğin prensiplerini açıklayan o yazımın ikinci kısmında şöyle demiştim: “Bektaşilikte dört kapı inancına bağlı dört inanç daha vardır: İbadet (Allah’ın birliğini içtenlikle kabul etme), niyaz (namazın yerini alan yalvarma), adak (dergaha verilen para, koyun gibi armağanlar), vuslat (mutlak güzellik olan Allah’a ulaşma). Bektaşiliğin önemli kavramlarından ikisi de tevella ve teberradır. Tevella, Peygamber soyunu sevmeyi, teberra da Ehl-i Beyt düşmanlarına düşman olmayı ifade eder.

Bektaşi inancı zamanla Anadolu’da yayıldıkça Şii inancından, İran’dan veya İran üzerinden gelen Mani, Mazdek ve Buda öğretilerinden, eski Yunan, Roma ve Türk dinlerinden bazı unsurların, hatta Hitit, Lidya ve Frigya inançlarından kalıntıların da eklendiği çok renkli bir mozaik halini aldı. Şerbet yerine şarap içilmesi, evlenmeme (mücerret kalma), şeriatın haram saydığı birçok şeyi mubah sayma (ibahe), hurufilik (harf ve rakamların birtakım gerçeklerin simgesi olduğu) inancı hep Bektaşiliğe sonradan girmiş inançlardır.”

Hacı Bektaş-ı Veli’de asla dinin özüne aykırı şeyler yoktur. Ahmet Yesevi’de ise hiç yoktur. Ne raks vardır, ne çalgı. Zikir, zikr-i erre, mezar gibi penceresiz yerlerde erbain (kırk çıkarma) vardır. Kolay şey değildir. Sonradan yapılan eklemeler, saptırılan yorumlar bu büyük insanları bağlamaz ve onlara eksiklik ve kusur getirmez. Siz bu konuda merhum Prof. Dr. Esat Coşan’ın kitaplarını okuyun.



__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

 Bakara Suresi’nde Peygambere Kabe’ye yönelmesi emredildi

SORU: İslâmiyet’in doğuşuyla bütün Müslümanların kıblesinin Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa’ya dönük olduğunu birçoğumuz biliyoruz. Aradan iki sene geçtikten sonra hangi emirle 180 derece geriye kutsal Kabe’ye dönüldü? Acaba sünnet olmak gibi, domuz eti yememek gibi, oruç tutmak gibi her şeylerini taklit ettiği Musevilerden farklı bir şey yapmak mıydı amaç? (Barış Saban)

CEVAP: Kim demiş kıble Mescid-i Aksa diye? Mescid-i Aksa neresi? Kudüs sanıyorsunuz ama Kudüs’te Peygamber zamanında mescit var mıydı? Yahudiler kendi mabetlerine mescit demiyorlardı ki. Mescid-i Aksa, Mekke civarında Arafat bölgesinde bir mescitti. Peygamberimizin Mescid-i Aksa’ya dönerek namaz kıldığına dair Kur’ân’da en ufak bir işaret yoktur. Mekke’deyken herkes gibi o da Kabe’ye dönüyordu. Medine’ye geldiği zaman Yahudilere dinin temelde birliğini göstermek için onların durduğu yöne yani Kudüs’e doğru yönelip namaz kıldı. Bu, 17 ay kadar sürdü. Daha sonra Bakara Suresi’nde Peygamber’e, Kabeye yönelmesi emredildi. İşte kıble emri sadece bu ayette geçer. Ondan önce herhangi bir yöne yönelme emri yoktur.



__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

Herkes yaptığının karşılığını görür

SORU: Bir yazınızda “Cennet hiç kimsenin tekelinde değildir. Kim dürüstçe yaşar, güzel işler yaparsa cennete gider” diyorsunuz ama bazı kişiler cennete gidecek kişileri şöyle tarif ediyor: “İlk şart Müslüman olmak ve görevlerini yapmak. Bir kişi Müslümanlığı kabul etmiyorsa dünyada çok güzel bir iş yapsa da sadece dünyada kalır. Ahirette geçerli değildir.” Bu söylenenler için sizin yorumunuz nedir?

CEVAP: Bunları söyleyenler yüzeysel kişilerdir. Hem peygambere inandıklarını söylüyorlar hem de onun getirdiği mesajı kabul etmiyorlar. O zaman peygambere inanmanın ne anlamı kalır? Ben “herkes cennete gider” demedim, “Bir hak peygambere inanan, onun buyruklarınca hareket edip Allah’a kul olan, güzel işler yapan herkes cennete gider” dedim. Böyle bir kimse aslında İslâm’ın ruhunu yaşıyor demektir. Çünkü İslâm, Allah’a teslim olmak, O’na tapmak, güzel işler yapmak, doğru olmak demektir. Bu anlamıyla adı ne olursa olsun her Hak din İslâm’dır. Dileyen inanır, dileyen inkâr eder. Herkes yaptığının karşılığını görür. İman nasip işidir. Nasibi olmayan inanmaz. Burada körü körüne nefsinin peşinde sürünen, ahirette de kör olarak Hakk’ın huzuruna çıkar.



__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

“Böyle birine Müslüman diyebilir miyiz?”

SORU: Teyzemin oğlunu size kısaca şöyle tanımlayayım: Çok yalan söyler. İçki içer. Birkaç kız arkadaşı var ama onun amacı cinsel ilişki yani kızları kullanmak. Bazen birilerinin hakkını vermez veya parasını ödemez, böyle şeylere hiç değer vermez. Evli kadınlara dahi kötü gözle bakar. Ramazan’da oruç tutmaz, namaz kılmaz... Ben onun bu durumundan utanıyorum. Maalesef annesi babası da bazı şeylere destek veriyor. İyi bir Hıristiyan veya iyi bir Yahudi’yi bile ondan üstün görüyorum. Ona Müslüman gözüyle bakamıyorum. Sadece Allah’ı bir bilir, peygamberimize inanır, kitaplara inanır. Bu kişiye Müslüman gözüyle bakmamam yanlış bir davranış mı? Bunları size niye anlatıyorum biliyor musunuz? Çürkü bu kişi aileme de zarar veriyor. (E. G.)

CEVAP: Böyle insanlar öğüt verirsiniz, dinlemezse kendi haline bırakırsınız. Müslümanlık sadece “inandım” demekten ibaret değildir. Öylelerinin durumu İslâm bilincine ermemiş kaba bedevininin durumuna benzer. “Göçebe Araplar ’İnandık’ dediler. De ki: İnanmadınız fakat ’İslâm olduk’deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi” (Hucurat: 14). Ankebut Suresi’nin 2’nci ayetinde de insanların sadece sözle “inandık” demelerinin yeterli olmadığı, çeşitli olaylarla denenip imanda samimi olup olmadıklarının ortaya çıkarılacağı vurgulanmaktadır. Bu ve benzeri ayetler, imanlarının gereğini davranışlarıyla yerine getirmeden sadece dille “inandım” demenin yeterli olmadığını belirtmektedir. Gerçek Müslümanlık Kur’ân’a göre yaşamaktır. Ahirete kesin inanan yalan söylemez, zina etmez, haksızlık etmez. Size, Asr Suresi’ni okumanızı tavsiye ederim. Orada bütün insanların, ömürlerini ziyan ettikleri, boşa geçirdikleri, yalnız inanıp güzel işler yapanların, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin ömürlerini değerlendirdikleri vurgulanmaktadır. İman insanın ahlakına bir şeyler katmalı ki iman olsun. Yoksa kuru sözden ibaret kalır.



__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats