HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: YENİ SINIFIN İDEOLOJİSİ: Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
berguzar
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 20 ekim 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 262
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı berguzar

 

ALINTIDIR.
............................................

KARİYERİZM VE KONFORMİZM


Dünyadan el etek çekmek bir yana, bilakis içine içine dalıp bir taraftan “hak ve adalet” istemeli, bunun için “kitabı” rehber almalı, insanlar arasında hassas teraziler (mizan) kurmalı; sadece adaletten yana taraf olmalı, ayırımcılık, kayırımcılık yapmamalı, adaletin “demir” yumruğunu sadece ve yalnızca zulme indirmeli, diğer taraftan da bunları yaparken oyuna, eğlenceye, süse, gösterişe, böbürlenmeye, güç ve zenginlik yarışına kendimizi kaptırmamalıyız. Güç (demir) elimize geçince şımarmamalı, geçmeyince de karalar bağlamamalıyız. Emvâl (mal, mülk) ve evlâd (adam, güç, çevre, şan, şöhret) hırsından arınmalı ve fakat adalet coşkusu ile dopdolu olmalıyız…

Eskiden emperyalizm, komünizm, siyonizm, faşizm vs. vardı.

Artık bunlardan bahsetmek “ideolojik takılmak” oluyor.

Şimdi yükselen trend veya yeni sınıfın ideolojisi: Kariyerizm ve Konformizm!

Sağcı, solcu, İslamcı, liberal, Kürtçü, Türkçü, Atatürkçü fark etmiyor. Bu yeni “izm” değil dört eğilimi; bütün eğilimleri, grupları, fraksiyonları tek bir bayrak altında birleştiriyor.

Sloganı şu: Dünyanın bütün ‘bir yere gelmek’ isteyenleri! Birleşin!

Felsefesi de şöyle: İhale kap, köşeyi dön, malı götür. Bir baş ol; istersen soğan başı!

Tarihsel diyalektiği de şöyle kuruluyor: 20’sinde radikal, 30’unda realist, 40’ında hümanist, 50’sinde hortumcu olunur. Hayatın diyalektik akışı hortumculuğa doğru zorunlu bir süreç takip eder.

Ortak özellikleri de şunlar: Paraya taparlar, kariyeri yüceltirler, konfora bayılırlar. Komünizm, sosyalizm, İslam, liberalizm, Türklük, Kürtlük, Atatürkçülük vs. “bir yere gelmek” için sadece bir araçtır. Önemli olan bir yere gelmek, soğan başı da olsan bir baş olmak, odun da olsan aday olabilmektir. Bir yere gelince, bir baş olunca her şey biter.

Solcuysan “emperyalizm, proletarya, sermaye” vs., sağcıysan “Türk-İslam davası, İ’lay-i Kelimetulah” vs., İslamcıysan “Allah, kitap, peygamber” söylemlerini terk edersin. Yeni pozisyonda artık bunlar gayet “ideolojik” kaçan şeylerdir. Yeni sınıfın argümanlarını benimsersin. “Küreselleşen dünyada…” diye cümleler kurarsın. Dünyaya ayak uydurmaktan, değişmekten, gömlek çıkarmaktan filan bahsedersin. Mücahit/müşahit/müteahhit “zorunlu” süreçlerinden geçerek en sonunda her şeye müsait hale gelirsin. “İdeolojik” konuşmaz, boyuna “hizmet”ten bahseder, sessizce “ihale” götürürsün.

“Yenilenmek” gibi alemin ruhu olan asil bir çabayı, kartalın yaşamını uzatmak için tırnaklarını sökmesi gibi “zorlayıcı bir içkinle” değil; kariyer ve konfor gibi gayet bencil ve aşağılık bir amaç için kullanırsın. Tırnakların hala yerinde durduğu için aslında bu yenilenme filan da değildir…

Kariyeri ve konforu bir tür “nirvana” olarak görürsün. Buna kitlenmiş bir zihin için “satış” gayet kolaydır. Anında tornistan hiç de zor almaz. Fena fi’l-kariyer ve fena fi’l-konfor en büyük manevi hazzın olur. Ona ulaştın mı artık varlık nihayete erer; bütün söylemlerin, ihtirasların, kavgaların sükuna erer. İyice yumuşar, yavşar, mayışır ve alemi seyre dalarsın…

Peki, nice koç yiğidi yavşatan, öleni öldürüp kalan sağları kendine meftun eden bu “aşufte” (kariyerizm/konformizm) ne menem bir şeydir? Gücünü nereden almaktadır? Dahası bunun bir panzehiri olmalı, ama ne?

***

“Kariyer” Latince carrus (yük arabası) sözcüğünden geliyor. İtalyanlar carriara (araba yolu), carro (araba) diyorlar. Fransızca’da ise carriere (güzergah, tutulan yol, meslek) anlamında kullanılıyor. Türkçe’deki kargo da bu kökten… Demek ki kariyer, “bir yere gelebilmek” için yapılan yolculuk oluyor. Kariyerist de bu yolda giden kişi. “Kariyeri yok” dediğinizde “bir yere gelmek için yola çıkmamış” demiş oluyorsunuz. “Kariyer hesapları” da bir yere gelebilmek için dolap çevirmek, ölçüp biçmek demek oluyor…

“Konfor” ise Latince fors (güç, kuvvet) kökünden geliyor. Fransızca’da conforter (teselli, rahatlama, rahatlık) olarak kullanılıyor. Bu durumda conformisme genel kurala uyma eğilimi, se conformare de aynı biçimi alma demek oluyor. Türkçe’de kullandığımız fors, form, format, de-form, re-form kelimeleri de bu kökten… Demek ki konformizm iddialarından vazgeçerek genel forma uyma, girdiği kabın biçimini alma ve bunun için “fors’a” ulaşma ve rahatlama demek oluyor.

Şu halde kariyerizmin ve konformizmin nihai hedefi işte bu “fors’a” ulaşabilmek için yol katetmek, ulaşınca da girdiği kabın (fors/form) biçimini almak ve bu fors/form ile rahatlamak, bolluk, refah ve konfor içinde bir hayat sürmek demektir…

Öyle ki hiçbir şey bunun önüne geçemez. Hiçbir şey bundan daha değerli olamaz. Hayat kariyer ve konfordan ibarettir. Hayatta en hakiki mürşit bir yere gelmek (kariyerizm) ve girdiği kabın biçimini almak (konformizm) şeklinde ifade edilen “yüce değerler”dir. Bu nedenledir ki, bütün o eski “izm”ler buna ulaşabilmek için birer araç olmaktan öte bir anlam ifade etmezler.

İşte buna yeni sınıfın ideolojisi: Kariyerizm ve Konformizm diyoruz…

***
Kanımca, bu, değil Müslümanlığın, insanlığın baş belası bir hastalıktır. Yeni bir dünyanın kurulması için ortayı çıkan bütün dinler ve devrimler, acılar ve ızdıraplar içinde doğmalarına rağmen işte bu kariyerizme ve konformizme yenilmişler ve bu devran hep böyle sürüp gitmiştir.

Ben bu zehirin daha çok “dinin afyon yüzünden” gelse de, paradoksal biçimde panzehirinin de yine aynı yerden ve fakat “dinin vicdan yüzünden” geleceğini düşünmekteyim.

Bu nedenle “gerçek hayat kitabına” bu açıdan bakmakta fayda var.

***

Kur’an’da kariyerizm ve konformizme tekabül edebilecek kavramın ne olduğuna baktığımızda bunun “mele’” ve “mütref” olduğunu görüyoruz.

Sözcüklerin dilsel analizine dikkat edin aradaki benzerliğe hayret edeceksiniz.

“Mele’” Arapça’da kök olarak 1- Bir şeyi doldurmak 2- Yola girmek, yolda yürümek demek. Dolmak (imtila’), dolmuş, dolu, tombul, etine dolgun (mumteli’) birinci, koşmak, hızla yürümek (melv), genleşmek, genişlemek (muluv) ikinci anlamdan gelir… Bu durumda mele’, kendini dolu hale getirmek için yola giren, yolda yürüyen, bunun için bir makam ve mevkiye gelmeyi ve orada olmayı amaç edinen demek olur. Yukarıdaki “kariyer” ile aynı manayı çağrıştırır. Bir toplumun kariyer sahipleri, makam ve mevkileri dolduranları, bir yere gelmişleri, önde gelen yönetici takımı (cebini doldurmuşları, doymuşları, şişmişleri) demektir; “Sihirbazlar Firavun’a geldi ve ‘Eğer yenersek büyük bir ödül var değil mi’ dediler. Firavun ‘Gayet tabi en iyi mevkilere geleceksiniz’ dedi.” (A’raf; 113-114)…

“Mütref” de Arapça’da “Bolluk içinde olan, şımarmış” demek. Bitkinin taze ve sulu olması, bolluk ve nimet içinde olmak, şımarmak (teref), bolluğa kavuşturmak, şımartmak, nazlatmak (itrâf), şımartmak, nazlatmak (tetrîf), konfor içinde olmak, nimetler içinde yüzmek (teterrûf), konfor, rahatlık, lüks, şımarıklık (teref) kelimeleri de bu kökten… Demek ki mütref bir toplumun rahatlık ve konfordan şımarmış, “fors” sahipleri demektir… Bu durumda Kur’an’da sık sık geçen mele-i mütref bir toplumun kariyerist ve konformist ileri gelen takımı demek oluyor. Bunlar Firavun’un sihirbazları gibi hep “Bize ne var” ona bakarlar. En büyük amaçları “en iyi mevkilere gelmek” tir. Bunun için yapamayacakları şey, atamayacakları takla yoktur. Öyle ki asayı yılana çevirir, olanı başka türlü gösterebilirler. “Bir yere gelmek” için biçimini alamayacakları kap, bürünemeyecekleri renk yoktur; yeter ki fiyatta anlaşılsın. Yani makamlar şahane gerisi bahanedir…

Demek ki kariyerist (mele’) ve konformist (mütref) her toplumda görülen kadim bir tipolojidir. Her tür ideolojik guruptan devşirilmeleri mümkündür. Zamanla “dünyayı değiştirmek” ve “yeni bir dünya kurmak” iddialarından vazgeçen ve “girdiği kabın biçimini alan” her tufeyliyi (başkasından geçineni, paraziti, asalağı) ifade eder.

***

Peki, bunun panzehiri var mıdır?

Vardır.

Şimdilerde dönüp bakanı olmasa da, İslam kültüründen gelenler için söylüyorum, unutulmuş/terkedilmiş (mehcur bırakılmış) bir kavramın bunun panzehiri olduğunu görüyoruz: Zühd!

Şu halde nedir zühd?

“Zühd” Arapça’da yüz çevirmek, önem vermemek demek. Vazgeçirmek (tezhîd), sofu, zahit (zâhid) kelimeleri bu kökten… Neye önem vermemek? Ne olursa olsun bir yere gelme hırsına (kariyerizme), rahatlık ve lüks uğruna girdiği her kabın biçimini alma fırdöndülüğüne (konformizme) önem vermemek, bunlardan yüz çevirmek…

“Sofu” aslında bu demek… Yarım saatte abdest alan, bir saatte namaz kılan, kırk kez hacca giden değil. Dünyadan el etek çeken, sefalet içinde yaşayan hiç değil.

Ali Şeriati’nin “devrimci zahidlik” dediği şeyden bahsediyorum.

Devrimci zahitlik şunu der; “dünyanın başına dünyada gözü olmayanlar geçmelidir!”

Mistik zahitlikten bahsetmiyoruz.

Kur’an’da dünyanın yerilmesi ile ilgili ayetler, dünyayı kötülemek için değil; yeryüzünün/ülkelerin önderleri yapılması istenen ezilenlerin (mustazafların) gözünün ve gönlünün mal mülk hırsına kaymaması içindir. Böylece dünyanın/ülkelerin başına dünyada (malda, mülkte, zenginlikte) gözü olmayanlar geçmiş olacaktır. Aksi halde ciğer kediye teslim edilmiş olacaktır ki bu yeryüzünün/ülkelerin başına gelebilecek en büyük felakettir…

***

“Devrimci zahitlik”, Kur’an’da çok yerde ele alınır ama en çapıcı olanı Hadid suresindekidir.

Bakın nasıl.

“Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, eğlence, süs, aranızda övünme, güç ve zenginlik yarışından ibarettir. Yağmuru düşünün… Bitirdiği ot çiftçileri imrendirip heyecanlandırır. Bir de görürsün ki sararıp solmuş sonra da çerçöp olmuş! Ahirette ise ya şiddetli bir azap, ya da bir bağışlama ve hoşnutluk vardır. Dünya hayatı gelip geçici bir zevkten başka bir şey değildir… Bu nedenle siz Rabbinizin affına nail olmaya bakın. Allah’a ve Peygamberine iman edenler için hazırlanmış olan yerler ve gökler kadar geniş cennet için yarışın. İşte bu Allah’ın lütfudur ki onu lâyık gördüğüne verir. Allah çok büyük lütuf sahibidir… Yeryüzünde ve insan hayatında size isabet eden hiç bir şey Bizim irademiz olmadıkça meydana gelmez. Bu Allah’a göre kolaydır; bundan hiç şüpheniz olmasın… Bu şundan dolayıdır; elinizden gidene üzülmeyesiniz ve elinize geçenle de şımarmayasınız. Çünkü Allah kendini beğenmiş şımarıkları sevmez… Bunlar hem cimrilik ederler hem de insanlara cimriliği emrederler. Her kim vermekten kaçınırsa bilsin ki Allah zengindir, övgüye layık olan O’dur.” (Hadid; 57/20-24).

Demek ki bir oyun, eğlence, süs, aramızda böbürlenme (tefahur beynekum), güç ve zenginlik yarışı (tekasür amvalüküm ve evladukum) olan, çer çöpe dönen bahçeye benzeyen, gelip geçici bir zevklenmeden ibaret “dünya malı” elimize geçtiğinde şımarmamalı, geçmediğinde kederlenmemeliyiz. Bilakis “dünyada adalet” istemeli ve buna talip olmalıyız. Hemen sonraki ayetlerde buna geçilir;

“Biz peygamberlerimizi söze dayalı apaçık delillerle gönderdik. Onlarla birlikte insanlıkta adalet daim yaşasın diye kitabı ve mizanı indirdik. Ve kendisinde hem çetin bir sertlik, hem de insanlar için birçok faydalar olan demiri indirdik. Bütün bunlar Allah’ın kendisine ve peygamberlerine içtenlikle/gıyabında yardım edenlerin kimler olduğu bilinsin içindir. Allah çok güçlüdür, üstündür; bundan hiç şüpheniz olmasın.” (Hadid; 57/25).

Demek ki dünyadan el etek çekmek bir yana, bilakis içine içine dalıp bir taraftan “hak ve adalet” istemeli, bunun için “kitabı” rehber almalı, insanlar arasında hassas teraziler (mizan) kurmalı; sadece adaletten yana taraf olmalı, ayırımcılık, kayırımcılık yapmamalı, adaletin “demir” yumruğunu sadece ve yalnızca zulme indirmeli, diğer taraftan da bunları yaparken oyuna, eğlenceye, süse, gösterişe, böbürlenmeye, güç ve zenginlik yarışına kendimizi kaptırmamalıyız. Güç (demir) elimize geçince şımarmamalı, geçmeyince de karalar bağlamamalıyız. Emvâl (mal, mülk) ve evlâd (adam, güç, çevre, şan, şöhret) hırsından arınmalı ve fakat adalet coşkusu ile dopdolu olmalıyız…

Hemen sonraki ayette de devrimci zahidliğin, miskin zahitliğe (ruhbanlık) dönüşmemesi için dikkat çekeliyor ve uyarılarda bulunuluyor;

“Sonra onların ardından öteki peygamberlerimizi gönderdik. Keza Meryem oğlu İsa’yı gönderdik. Ona İncil’i verdik ve ona uyanların kalplerinde bir şefkat, sevgi ve merhamet meydana getirdik. Rahipliğe gelince, onu onlar uydurdular. Biz onlara böyle bir şey emretmedik. Allah’ın rızasını aramak amacıyla böyle yaptılar, fakat gereğini de yerine getirmediler. Biz de içlerinden iman etmiş olanlara mükâfatlarını verdik, ama çoğu yoldan çıkmıştı.” (Hadid; 57/27).

Demek ki zühd ruhbanlık demek değil.

Zühd, ne olursa olsun bir yere gelmeyi (kariyerizm) ve içine girdiği (makam, mevki, mal, mülk) kabının biçimini almayı reddetmek demek. “Eline geçince şımarma, geçmeyince üzülme” denmesinin anlamı bu…

Bunun için Hz. Peygamber, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Ali birer “devrimci zahid” idiler. Mal ve mülk önlerinde seriliydi, isteseler Karun gibi zenginleşmeleri içten bile değildi. Bilinçli bir ideolojik duruş ve asil bir tavırla bambaşka bir yol tuttular ve ne olursa olsun bir yere gelmeyi ve içine girdikleri kabın biçimini almayı (kariyerizmi ve konformizmi) reddettiler. Bunu anlamayanlar bu dinden hiçbir şey anlayamazlar ve “1400 yıl öncesine mi döneceğiz” der dururlar…

***

***

Peygamberin hayatına baktığımız zaman onun ne kadar sade-basit-gösterişsiz bir hayat yaşadığını görmemiz mümkündür. “Canım o zaman öyleydi, imkanlar azdı, fakru zaruret içindeydiler, ama şimdi öyle değil…” diyorsanız fena halde yanılıyorsunuz. Tam tersi; fırsat ellerine geçtiği halde bile isteye böyle yaşadılar. Çünkü eşya ile ilişkileri, varoluşsal duruşları farklıydı. Dünyanın tam içindeydiler evet, hatta üzerine üzerine yürüdüler ama ona bambaşka bir yerden bakıyorlardı. Dahası tam bir mü’min yüreğine ve imanına sahiptiler. Allah’a güvenleri muazzam, ahirete imanları derin, ölümle yüzleşmeleri korkusuzdu. Malla, mülkle kendilerini güvene ve garantiye alma derdine düşecek kadar “düşmüş” değildiler. Şu kapitalist çağın insanları ve hatta Müslümanları olarak onları anlamakta ne kadar da zorlanıyoruz, değil mi?

Demek ki zühd tespih çekmekle, zikir yapmakla, abdestsiz gezmemekle, sarıkla, cüppeyle, türbanla, kandil geceleriyle, gül yağıyla, hacılara su dağıtmakla, Kabe’nin örtüsünü değiştirmekle, kırk kez hacca gitmekle ilgili bir şey değil.

Eşya ile, mal ile kurduğun ontolojik ilişkiyle ilgili….

Eşyaya bağlanan, güveni malda gören özgür olabilir mi, bununla ilgili…

Ne olursa olsun bir yere gelme (kariyerizm) ve geldiği yerde içine girdiği kabın biçimini alma (konformizm) ile ilgili…

Kur’an’ı okuyun hangi sayfada olursa olsun boyuna bizi bundan kurtarmaya çalıştığını görürsünüz.

Müslümanların düştüğü yer burasıdır.

Kalkış da buradan olacaktır.



__________________
benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm bütün alemlerin rabbi olan ALLAH içindir.
Yukarı dön Göster berguzar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: berguzar
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats