HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: salat kelimesinin lugat anlamları Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

 Salât Kelimesinin Lügat Anlamları


1. Sırtın ortası


“الصلا  وسط الظهر منا و من كل ذى اربع  ”1
Salâ, sırtın ortasıdır. Asâ veznindedir, İnsanın  ve her dört ayağı olanın sırtının ortasına salâ denir.2

2. Kuyruk sokumu bölgesi


“ما انحدرمن الوركين او الفرجة بين الجاعرة والذ نب او ما عن يمين الذ نب
و شماله و هما صلوان”3
Her dört ayağı olanın uyluklarının bitiştikleri yere denir ki yancak tabir olunur yahut dübür ile kuyruğu aralığına denir yahut kuyruğun sağ ve sol taraflarının her birine denilir,  iki tarafına salevân (صلوان) denir ki tesniye’dir (ikili), cem’i salevât (صلوات) ve fetha ile aslâu       (ا صلاء)  gelir.4

3. Duâ


“الدعاء  : Kelimenin mânâlarının aslı budur. Cevherî (v.400/1009) bunu özellikle belirtmiştir.5 “و صل عليهم  ”6 âyeti bu mânâda olup; ‘onlara duâ et’ anlamındadır. Birisine duâ edilince “صلى على فلان ” denilir. A’şâ’nın7 beytinde de: “صلى على د نها وارتسم” yani, “küpüne ekşimesin, bozulmasın diye duâ etti”8 şeklinde kullanılmıştır. Hadis-i şerîf’te de “و ان كان صائما  فليصل ”9 şeklinde buyurulur; “hayır ve bereketi için duâ etmek” mânâsındadır. Her duâ eden “musallî” dir.”10
“هو الذي يصلي عليكم”11 âyetinde olduğu gibi, salât’ın, Allah (c.c.)’tan olunca “rahmet” mânâsına geldiği12, Kullardan olunca, “duâ” anlamında olduğu, Allah (c.c.)’tan olursa, “mağfiret”, meleklerden olursa “istiğfâr” anlamında kullanıldığı söylenmiştir.13 Âyetteki Allah (cc.c.)’ın kullarına salât’ı hakkında, müfessirler beş görüş öne sürmektedirler:
1.Rahmeti [رحمته],14
2.Mağfireti [مغفرته],
3.Senâsı [ثناؤه],
4.Kerâmeti/İkrâmı [كرامته],
5.Bereketi olduğudur [بركته].
Meleklerin salâtı hakkında ise, iki görüş nakledilmektedir:
1.Duâları [دعاؤهم],
2.İstiğfârları olduğudur [استغفارهم].15  
 “Salât Allah azze ve celle’nin Rasûl’ü (s.a.v.) üzerine “hüsn-ü senâsı” dır denilmiştir. “اؤلائك عليهم صلوات من ربهم و رحمة ”16 ayetinde bu anlamdadır.”17
Salât, duâ anlamına geldiği gibi Kur’ân-ı kerîm’de “dua etme” fiilinin salât anlamına kullanıldığı da söylenmiştir. Örneğin, “  الذين يدعون ربهم بالغداة والعشي” âyetinin18 tefsîrinde Mücâhid (d.21-v.103), “قال يعني صلاة المكتوبة ”der.19 Yine “ولا تطرد الذين يدعون ربهم بالغداة والعشي   ” âyet-i celîlesi20 ile ilgili olarak “ يعني المصلين  ” der.21 En’âm sûresinde yer alan bu âyeti celîle ile ilgili olarak Kurtubî (v.671/1272), yine Mücâhid’e atfen “burada duâ’dan maksad, farz namazları cemaatle kılmaya özen göstermektir” demektedir.22

4. Lüzum/Bağlanma


“Saliye’r-raculu -رضي gibi-  “لزم ”23 mânâsınadır. Zeccâc (v.311/923)’ın dediğine göre, “salât’ta asıl olan mânâ budur.”24 Namaz bu şekilde (salât diye) isimlendirilmiştir, çünkü namazda, Allah’ın farz kıldığına bağlanma vardır. Aynı zamanda namaz, kendisine bağlanılması emredilen farzların en büyüklerindendir.”25

5. Yarışta ikinci gelen


“Hz. Ali (r.a.)’ye nisbet edilen bir sözde26 şöyle geçmektedir;
“سبق رسول الله و صلي ابو بكر و ثلث عمر و حبطنا الفتنة فما شاء الله”
Yani, “Rasûlullah (s.a.v.) birinci oldu, Ebû Bekir birincinin ardından ikinci oldu, Ömer üçüncü oldu. Fitneler bizi oyaladı, bu da Allah’ın bir dilemesi...’”27
“Bu ifâdenin aslı, at yarışından alınmadır;
“اذا تلا السا بق  صلي الفرس تصلية ”28
Koşu atlarının birincisinin hemen ardından gelen at, bu şekilde ifâde edilir. Birinci atın hemen ardından gelen ata “ مصلي/“musallî” denir, zira onun başı birincinin “salâ / صلا ” 29 kısmının hizâsındadır.” 30

6. Nebiye tabi olma


Râğıb el-İsfehânî (v.425/1034), “ لم نك من المصلين”31 âyeti için, “ أي: من اتباع النبيين” yani, “Nebî’lere tâbi olanlardan değildik” mânâsındadır, der.32

7. Yardım


Ebu’l-Bekâ (v.1094/1683), İbn-i Abbâs (v.68/687)’ın33 talebelerinden olan Tabiîn müfessirlerinden, Mücâhid’den şu nakli verir:
“قال مجاهد: الصلاة من الله التوفيق والعصمة ومن الملائكة العون والنصرة ومن الأمة الإتباع ”
Salât, “Allah’tan tevfîk ve ismet, Melekler’den inâyet ve yardım, ümmet’ten ise ittibâ’dır.”34

8. İn’itaf/Eğilmek


Ebu’l-Bekâ, Külliyât’ında şöyle der:
“Hakikatte salât kelimesinin mânâsı konusunda şüphe edilse de tamamen bir asla rücû eder, müşterek lafız olduğunu da zannetmiyoruz. İstiâre de değildir. Salât’ın mânâsı ma’kûlen ve mahsûsen “ عطف / atf”tır.35 Gerçekten de salât, aslında cismânî olarak in’itâf’tır, çünkü onda salaveyn’in hareketi söz konusudur. Daha sonraları rahmet ve duâ için kullanılmaya başlanmıştır ki ikisinde atf-ı manevi  vardır.”36

9. Salât Mekanı


“Salevât Yahûdîlerin Havra’larıdır.37 Bunun İbn-i Abbas’ın açıklaması olduğunu İbn-i Cinnî (v.392/1002) bildirmiştir. İbâdetlerinin mekânı olduğu için böyle isimlendirilmiştir. Salevât Kur’ân-ı Kerîm’de şu âyette geçer, “...yokolur giderdi savâmi’, biye’, salevât, mesâcid”38 “İbrânice aslının ‘salûta’/ صلوتا  olduğu söylenmiştir. Bu kelime çeşitli şekillerde okunmuştur.39 Bu kıraatlerin en kuvvetlisi, çoğunluğun okuduğu şekil olup o da Salevâttır, sonra onu, sılevat, sulevat, suluvat40 şeklinde okuyuşlar takip eder. Diğer okuyuşlar tahriftir. Süryâni ve Yahûdi lügatine bağlama vardır.41 Kelbî’nin dediğine göre, salevât Yahûdîlerin mescidleridir, Cahderî’ye42 göre ‘salus’ (صلوث ) Hristiyanların mescidleridir, Kutrub’a43 göre ‘salus’ (صلوث ) bazı Hristiyan beytleridir.”44

10. İbâdet-i Mahsûsa


Râğıb el-İsfehânî şöyle der:
“Salât rüku’lu secde’li bir ibâdettir.45 Şeriatlerdeki uygulanış şekli değişse de Şeriat’in kendisinden vazgeçmediği bir ibâdettir; bundan dolayı Cenâb-ı Allah “ ان  “الصلاة كانت علي المؤمنين كتابا موقوتا.  buyurmuştur.”46 Zebîdî, hocasının salât kelimesine dâir Râğıb’ın bu yorumu için yaptığı açıklamayı verir. Bu açıklama, kelimenin Arap dilinde kullanılışı ile Şeriatin terbiyesinden geçmiş bir zihnin kelimeye yüklediği anlam arasındaki farkı vurgulaması açısından önemlidir;
“Şeyhimiz dedi ki; “Bu şer’i bir hakikat’tir, Arabın kelâmında buna delâlet yoktur, ancak duâyı kapsadığından dolayı böyle denmiştir ki, asıl mânâsı budur.”
Zebîdi, bu ibâdetin neden salât olarak isimlendirildiğine dâir nakilleri verir ve şu bilgileri aktarır: “İbnu’l Esir, “bazı cüzlerinden dolayı böyle isimlendirilmiştir ki onun kapsadığı cüzlerden birisi de duâ’dır” demiştir.47 Misbâh’ta, “duâ’yı iştimâlinden dolayıdır” şeklinde geçer.48 Râğıb, “bu ibâdet, kapsadıklarıyla isimlendirilen şeyler gibi isimlendirilmiştir” demiştir.49 Denildiğine göre salât, lügatte duâ, ta’zim, rahmet ve bereket için kullanılan müşterek bir kelimedir.”50

11. Ateşle İlgili Anlamları

a. Ateşte Doğrultma, Ateş ile Doğrultma
“ صلي عصاه علي النار تصلية و تصليها لوح.”51 “Baston ve benzeri şeyleri ateşe tutma, ateşte fırınlama/eskitme bu şekilde ifade edilir. Sıhâh’ta belirtildiğine göre “leyyenehâ ve gavvemehâ” denir, yani “yumuşatma ve kıvama getirmek için ateşe tutma” bu şekilde ifâde edilir. Kays b. Zuheyr52 şöyle demiştir:
فلا تعجل بامرك وا ستدمه   فما صلي عصاك كمستديم 53  “İşinde acele etme ve devam et... bir işe devam eden gibi asanı doğrultan olmaz.”
b. Ateşe atma
“صلاه: القاه في النار للاحراق كاصلاه و صلاه / تصلية / ادخله اياها واثواه فيها .”54 Salâ, “yakmak için ateşe atmak demektir, ateşe sokma ve oraya yerleştirme demektir.”
c. Kebab yapma, Kızartma, Güneşte Pişirme
“صلي اللحم و غيره با لنا ر  ” Et ve benzeri şeyleri ateşte pişirme, eti kebab yapma anlamına gelir. Güneşte pişirilmiş et için ‘ مصلية /maslıyye’ dendiğine dair Zemahşeri’nin (v.538/1143)55 bildirdiği bir söz vardır.” 56
d. Ateş Tutuşturma, Ateş Yakma, Ateşle Isınma
“الصلاء ”, ‘وقود .’ Yani ‘yakacak’ demektir. Kendisiyle ateş yakılan şeylere denir.  اصطلي :   إ ستدفأmânâsındadır. İstedfee: ‘ateşle ısındı’ demektir, yine aynı şekilde,اصطلي با لنار  , ateşle ısındı demektir. “ لعلكم تصطلون” âyetinde57 bu şekildedir.”58
e. Ateşten Kurtulma
Râğıb el-İsfehânî şöyle der:
“Sallâ’r-racülü ifâdesinin anlamı kişinin kendisini bu ibâdet ile tutuşturulmuş ateşten koruması demektir. Bu fiilin binâsı ‘ مرض’ fiilinin binâsı59 gibidir. “Merraza” fiili hastalığın izâlesi anlamına geldiği gibi ‘sallâ’da böyledir.”60

f. Ateşin Hararetine Tahammül, İşin Şiddetini İfade Etme
صلي باالنار : “ قاسا حرها  ” şeklinde anlamlandırılmıştır. “Ateşin hararetine katlanmak, tahammül etmek” demektir. “Bir işin şiddetine ve zahmetine katlanmayı, tahammül etmeyi ifâde etmek için “ صلي بالامر” denir.”61

12. Yüz


“Salâye  صلاية /veya hemze ile salâe صلائة / , lügatte cephe/öntaraf mânâsındadır.62  “نظرت الي مصطلاه  ” ifâdesi  “yüzüne baktım” anlamındadır. Buradaki “mustalâhu” kelimesi “ وجهه و اطرافه ” yani, “yüzü ve etrâfı mânâsınadır”, bu bilgiyi Zemâhşerî63 nakletmiştir.”64

13. Vurmak, Hile, Tuzak


“Mecâzî olarak birisine dalavere yapmak, aldatmak, kandırmak, tuzak kurmak mânâsındadır.65 صليت أوصليت لفلان  denir, sülâsi ve rübâi olarak kullanılır. Sıhâh’ta ve Tehzîb’de “birisine zarar vermek, birisini helak etmeye çalışmak” mânâsına geldiği söylenmiştir.”66
 الصلو / es-Salvu, Sâd’ın fetha ile okunuşuyla bir kişinin yada dört ayağı olanların       “صلا / salâ” denilen yerlerine vurmak demektir.67 “Mıslât مصلا ة / , mim’in kesra ile okunmasıyla “ شرك ينصب للصيد” av için kurulan tuzak demektir. Tehzîb’de “kuşlar için”68 hazırlanan tuzak şeklinde geçer. Cemisi ( مصالي)’dir.”69

14. Eşeğin Dişisini Yola Sokması


“ صلي الحمارأ تنه  تصلية طردها و قحمها الطريق ”70
Erkek eşeğin dişilerini yola sokması bu şekilde ifade edilmektedir. “صلي الحمار أ تنه ”, “Erkek eşek dişilerini yola soktu” demektir.71

15. Bir tür bitki


“ صليان, “Devenin ekmeği” diye isimlendirilen bir tür bitkidir. مصلاة , mîm’in fethiyle, “sıllıyân / الصليا ن denilen bitkinin çok olduğu yere” denir.”72

16. Bir Tür Taş


صلاية, attarların kullandıkları ve koku ezdikleri, somaki dedikleri bir taştır.73
“Salâye: ‘ مدق الطيب’, yani, ‘kokunun ezildiği bir tür taş veya havandır.’ Sıhâh’ta74 fihr75 olarak açıklanmıştır. İmru’l-Kays şöyle der:
مداك عروس او صلاية حنظل ”76
İmru’l-Kays bu beytinde atının sırtını salâye’ye benzetmiştir. Salâye ise; “Ebû Cehil karpuzlarının kurudukları zaman çekirdeklerinin ezildiği düz ve geniş taşa denir.”
“Salâye,  شريحة خشنة غليظة من القف .”77 Salâye; “kuruluktan dolayı sert ve sağlam olan ince uzun deri şeritlere denmektedir.”


kaynak kuranda salat kavramı adlı yüksek lisans tezinden bir bölümdür...

tezin sahibi yaşar doğru...

her cümlenin kaynakları tezde belirtilmiştir...

o kaynakları eklemedim...

 bu bölümü  de tez sahibinin izni olmaksızın buraya ekledim...

umarım affeder...






__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
UlulElbab
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 488
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulElbab

Teşekkürler sevgili asım kardeş.

Emeği geçenlerden Allah razı olsun.

Bazıları teknik olarak S-L-V Kök anlamından türememiş

sadece sesdeş...Ancak yine de Salat HERŞEY dir.

Söylemimize uymuş.

sevgi ile...

metehan

__________________
Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Yukarı dön Göster UlulElbab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulElbab
 
UlulElbab
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 488
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulElbab



Bir kelimenin, söz üslubunda, siyakında ve sibakında kazandığı tali anlamlar, ilk anlamı kadar önemlidir. Daha doğrusu
her kelime gerçek anlamını ve tesir kuvvetini deyimlerde ve sözdeki yerinde bulur. Özellikle kadim doğu dillerinde
sözcüğün anlamı ancak sözdeki yerinde tamdır. Ne var ki modern mantık; ince farkları aynılaştırmaya, sözü küçümsemeye,
üslubu hafifsemeye, siyak ve sibakı bölmeye düşkündür.

Dinde ihlâsı arayanlar, bu tür keyfilik ve kolaycılıktan kaçınmalıdır.

S-L-V kök harflerinin izlemek anlamına geldiğine, bu nedenle Kur’ân üslubunda kimi zaman vahye de izlenmesi gereken
cihetiyle salât dendiğine, zayiinden söz edilen salâtın da izlenmeyen vahye işaret olabileceğine temas etmiştik. Peki,
muhafaza edilmesi gereken salât nedir? Nasıl muhafaza edilir?

Evet, izlenmesi cihetiyle vahyin adı salât, hatırlatması nispetiyle de zikirdir. Zikri Allah indirmiş ve onu korumayı da
kendisi üstlenmiştir. (Hicr 15/9) Ama bu korumanın sebebi, zikrin kullar tarafından yaşanacak olmasıdır. Bu nedenle
Allah’ın hıfzı, kullarının elinde gerçekleşmelidir.

Kullar vahyi yazar, hıfzeder, okur ve tebliğ ederler. Böylece vahyin metni ve telaffuzu korunmuş olur. Buna bir de
uygulamanın eklenmesi gerekir. Böylece anlam da korunacaktır. Nitekim Kur’ân, bazı peygamberlerin Tevrat’la hükmettiğini,
ulemanın da onunla hükmederek korumakla yükümlü olduklarını söylemiştir. (Mâide 5/44)

Salâtı korumayı konu edinen ayetlerdeki koruma, acaba bazılarının dediği gibi vakitli salâtları kaçırmamak için acele
etmek veya onlara devam etmek midir? Yoksa Kur’ân dilindeki salat sözcüğü kapsamında ne varsa onu hıfz ve himaye etmek
midir?

Salâtın korunmasını konu edinen ayetler, nüzul zamanlarıyla, siyak ve sibaklarıyla dikkatle okunursa, korunması istenen
şey vakitli salat anlamına alınsa bile bunun, Kur’ân’ın tebliğinin daha bidayetinde, Mekke ve çevresinde bilinen şekilde
ve sayıdaki salât olduğu anlaşılacaktır. Şu ayetteki gibi:

“Bu, sana indirdiğimiz, kendinden öncekileri onaylayan mübarek bir kitaptır. Ana-kent ile çevresinde yaşayanları uyarasın
diye. Ahirete inananlar buna da inanırlar, onlar salâtlarını muhafaza ederler. (En’âm 6/92, Ayrıca bkz. Mü’minûn 23/7-11,
Me’âric 70/34)

Bu ayetlerde salâtın beraberinde zekât yerine, emanet, ahit ve kitaptan bahsedilmiş, hıfzetme yerine de muhafaza fiili
getirilmiştir. Muhafaza fiilinde ise, iman, emanet ve ahitte olması gereken karşılıklılık vardır. Salâtın
karşılıklılığına, ayrıca Kitap ve zikirle olan yakınlığına da işaret etmiştik. Bu durumda salâtın muhafazasının,
izlenmesi gereken vahyin muhafazasıyla ilişkisi anlaşılmış olur.

Hicretten sonra nazil olan ve hukuki meselelerin tam ortasında yer alan şu ayetteki gibi:

“Salavâtı muhafaza edin.” (Bakara 2/238)

Muhafazası istenen salatın burada da vahiy olduğu açık değilse de, vakitli salât olduğu da sarih değildir. İstenen şey,
delaleti tayin edilmemiş mutlak "salâtlar"ın muhafazasıdır. Ayet şöyle devam eder:

"Salavâtı muhafaza edin ve vustâ salâtı.”

Salavât kelimesinin anlamı daraltılarak sırf bazı vakitlerde salât ikame etmeye indirgenirse, “vustâ salât”ın hangi vakit
olduğu belirlenemez. Ayrıca aynı mantığın modern takipçileri, bu sayfadaki vakitli salata, hukuki meselelerin arasından
daha uygun bir yer aramaya koyulurlar.

Oysa burada; önce tayin edilmemiş anlamıyla salavatın muhafazası istenmekte, ardından “vüstâ” salât tembih edilmekte,
daha sonra da yeni bir “ve” ile vakitli salâta işaret edilmektedir:

“Salâtları muhafaza edin ve vusta salâtı ve Allah için kanit olarak durun.”

Demek ki muhafaza ancak "kanit" bir "kıyam"la mümkündür. Salavâtın muhafazası, izlenmesi gereken ayetlerin ve bu
ayetlerde zikredilen can alıcı aile hukukunun, vakitli salavâtta kıraatiyle muhafazasıdır. Nitekim sonraki ayette şöyle
denir:

“Eğer korku halinde iseniz yaya veya süvari giderken de (durun). Güvene erdiğinizde ise bilmediğiniz şeyleri size
öğrettiği gibi Allah’ı zikredin.”

İmdi sen eğer samimi isen, kimi zaman muhaliflerini ölümle cezalandırmış olan siyasi mezheplerin ilk nesline bakıver.
Düşman kardeşler bile vakitli salâtta ve onun her şartta kalıcı ve değişmez tek öğesinin kıraat olduğunda ittifak
ettiler.

Bunu biliyorken, nasıl olur da vahyi ve bu sayfada temas edilen ilkeleri salât kavramının dışında tutabilirsin?

Ya da Fıkhi olsun, Kelami olsun, siyasi olsun, hiçbir anlayışta kıraatsiz vakitli salât yokken, vakitli salâtı vahiyden
ve bu ilkelerden nasıl ayırabilirsin?

Şimdi de diyeceksin ki; peki, güvene erilince nasıl zikredileceğini Allah müminlere ne zaman öğretti?



fikri takipten alıntıdır.


__________________
Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Yukarı dön Göster UlulElbab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulElbab
 
UlulElbab
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 488
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulElbab

İlk müfessirlerden kimileri, vahiy bağlamında zikredilen bazı “salât”ların Kur’ân
demek olduğunu açıkça beyan etmişlerdir. (İsrâ 17/107-110, Ankebût 29/45, Bkz. Taberî)

Bu ayetlerde Kur’ân yerine salât denmiş olmasının sebebi ise, izlenmesi gereken özelliğini
öne çıkarmaktır. Aslında bu, tıpkı kuşların kevni vahyi izlemelerine salât denmiş olması
gibi, nebevi vahyi izlemeye de salât demekten ibarettir.

Meselenin daha iyi anlaşılması için vahyin, Kitab, zikir ve Kur’ân” yakınlaştıran, bunlara
bir de salâtı ekleyen ve hatta birini diğerinin yerine kullanan genel üslubunu hatırlamak
yeterlidir.

Çünkü dinde izlenmesi gereken elçiler olsa da, onların da izlediği vardır ve bu sadece
vahiydir. Zikir, kitap, ilim, hüda, sebil, din ve millet de bu cümledendir. (En’âm 6/50,
Mü’minûn 23/71, Kasas 28/49, Bakara 2/38,120, Ra’d 13/37, Gâfir 40/7, Âl-i İmrân 3/73, Nisâ
4/125)

Vahiy, belirlemeler yapmasıyla kitap, lakin bilgilerimizi hatırlatmasıyla zikirdir. Tebliğ
edilen cihetiyle vahye Kur’ân dense de bilinçlendirmesi yönüyle ilim denir. Sorumluluklar
yüklemesiyle din, fakat yol edinilmesiyle sebîl olur. Doğruya götürmesiyle hüdâ fakat
izlenmesi gereken özelliği ile de salât olmaktadır.

Tıpkı heva ve hevesini izleyen toplumun Şuayp peygambere itirazlarındaki salât gibi:

“Salâtın mı, atalarımızın taptıklarını terk etmemizi veya mallarımızda dilediğimizi
yapmamamızı emrediyor sana?” (Hûd 11/87)

Atalarımızın taptıklarını terk etmemizi veya mallarımızda dilediğimizi yapmamamızı, ardına
düştüğün kitabın mı emrediyor sana? Müfessirler kelimenin bununla birlikte din anlamına gelme
ihtimaline de işaret ederler. Bu durumda salâtı izlemeyenler heva ve heveslerine uymak
zorunda kalacaklar demektir:

“Onların ardından bir güruh halef oldu, salâtı zayi ettiler ve şehvetlerini izlediler.”
(Meryem 19/59)

Bu ayetteki salât üzerine de –geleneğe rağmen- düşünmemizi gerektiren birkaç nokta vardır.
Bunlardan birisi, ayetin öncesinde vahye, sonrasında da tövbeye yapılan vurgudur. Bu vurgu,
zayi etmenin inkar etmek anlamına geldiğine, zayi edilen şeyin de vahiyle ilgilisi olduğuna,
ayrıca zayi etmenin ancak iman ve amelle telafi edilebileceğine işaret etmektedir.

Tekfir için kullanılabileceğinden, buradaki salâtı daraltan bir anlam toplumsal sıkıntıları
da beraberinde getirecektir. Maalesef böyle de olmuştur.

Ayet üzerinde düşünmemizi gerektiren bir başka husus, genelde olduğu gibi salâta mukabil
“zekat verme”nin değil, karşı olarak “şehvet izleme”nin getirilmiş olmasıdır. Bu üslup, salât
için, daraltılan bir anlamdan farklı bir arayışı gerektirmektedir.

Bunlara mutlaka eklenmesi gereken bir husus daha vardır. Bu ayetin üslubunun tekrarlandığı
başka bir pasajda “Onların ardından halef olan” bu güruhun “kitab”a varis olduklarının
açıklanmıştır. (Bkz. A’râf 7/169).

Bütün bu hususlar, “zayi edilen salât”ın, Tevrat olduğunu göstermektedir. Nitekim
İsrailoğulları’nın Tevrat’ı zayi ettikleri tarihte meşhur bir vakıadır, rivayetlere tam da
ayetteki kelimeyle “ezau’t-Tevrâte” şeklinde girmiştir.

Salât yani izlenmesi gereken kitap ve din. “Şehvet izlemek” deyimi de bu anlamı teyit
etmektedir. Yani ayette zayi edilen şey, izlenmesi gereken özelliği ile hatırlatılmaktadır.

Bu durumda ayetin siyak ve sibakı ile tam tevili şu olur: Kitap ehli! Siz Kitabı zayi
ettiniz. Heveslerinize uyup küfre düştünüz. Eğer Kur’ân’a meyleder ve hayatınızı ona göre
tanzim ederseniz kurtulursunuz.

Peki “zayi” edilmemesi gereken salât eğer kitap ise, “muhafaza” edilmesi gereken “salâtlar”
ile kast edilenler neler olabilir?


__________________
Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Yukarı dön Göster UlulElbab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulElbab
 
sasha
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 27 kasim 2009
Gönderilenler: 368
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı sasha

Selam,

Yorumumun ne kadar katkisi olur bilemem ama ekleyeyim istedim.

Ilk mesajda, "kuyruk sokumu" bolgesi islenmis bir kisimda..

Kuyruk sokumu, omurgada digerlerinden farkli bir yapida olup, acilip kapanan(esneyen) kucuk omurlara sahip bir bolge..

Oyle ki eger yaratilistan boyle olmasaydi, ne bir anne cocugunu dogurabilirdi(dogum vakti geldiginde rahiminde olur kalirdi), ne insan soyu (kadin-erkek)buyuk abdestini yapabilirdi. Bu hayvanlarin cogu icin de boyle..

Simdi Meryem 19/59 'a baktigimizda sonraki neslin, sehvet yuzunden ziyan, zayi ettigini gormekteyiz salat'i..

Halbuki Salat'in ayakta kalabilmesi icin, yeni nesiller (yani insanin uremesi) gerekir temel sart olarak..

Anne bu islevi, Allah tarafindan verilen  kuyruk sokumundaki omurlari kullanarak icra eder.

Fakat yeni neslin Salat'i icrasi icin, oncelikle haramdan, zinadan vs. kacinmasi gerekir. (Ayetteki sehveti bu sekilde anliyorum)

Yani hem aleni zina yapip, hem Salat'i icra edemez zira insan...

Ama Salat'i yapabilmek icin herseyden once, dogmus olmasi gerekir insanin..

Ve gerek bir baba, gerekse anne salt bir dogumda dahi Salat eder. Sukreder, tesekkur eder.


Kuyruk sokumu bolgesi, bu yuzden dikkatimi cekti.

Simdilik aklima gelenler.


__________________
sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Yukarı dön Göster sasha's Profil Diğer Mesajlarını Ara: sasha
 
hizmetkar
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 28 agustos 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 36
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hizmetkar

MAİDE   SURESİ  6  NCI  AYETTE.  EY  İMAN  EDENLER (İZE KUMTUM İLE SALATİ  ) SALAT  ETMEYE  KALKTIĞINIZ  ZAMAN   ŞU  ŞEKİLDE  ABDEST  ALIN  DİYOR.  BURAYA  Bİ  AÇIKLAMA  GETİRECEK  OLAN  VARSA  LÜTFEN  YAZSIN.  YADA  SALATI  ORTADAN  KALDIRMAK  İÇİN  UĞRAŞMASIN.



__________________
haydarı kerrar
Yukarı dön Göster hizmetkar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hizmetkar
 
Yorumcu
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 08 mart 2010
Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Yorumcu

 

Ey inananlar,uykudan uyanıp,güne başlayacağınız zaman,ellerinizi,yüzünüzü yıkayın,traşınızı olun,dişlerinizi fırçalayın,saçlarınızı tarayın,ayakkabılarınızı silin veya boyayın.Gece cinsel ilişkiye girdiyseniz veya terlediyseniz duş alın...5/6

İsterseniz,ayetin devamını da yazarım.Yani size teyennüm"ün ne olduğunu da anlatırım.Ve bize anlatılan teyennüm"ün ne komik bir şey olduğunu görürsünüz.

Ey din adamları,ilahiyatcılar,Kur"an okurları,Kur"an"ın verdiği mesajları,fiii tarihine giderek alamaz,anlayamazsınız.Çünkü Kur"an,geçmişe değil,içinde bulunulan an"a,yani içinde bulunduğunuz güne,topluma veya zamana hitap eden bir kitaptır.

Yukarda verdiğim ayetin,verdiği mesaji Allah"ın izniyle,mota mot aldım ve size de açıkladım.Anlayana sivri sinek saz,anlamayana davul zurna az.Yani ayet güne başlayacak veya işe gidecek veya toplum içine çıkacak müslümanların şık ve temiz olmalarını emrediyor.

Selam ile.

Yukarı dön Göster Yorumcu's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Yorumcu
 
Yorumcu
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 08 mart 2010
Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Yorumcu

 

ululElbab"ın yazdığı veya astığı makaleleri yeni okudum ve hayret ettim.Ben hep söylüyorum.Her dönem veya her zaman,Kur"an"ı doğru anlayıp,doğru algılayan Kur"an ehli müslümanlar olmuştur ve olacaktır inşallah.

Ama toplumlara,söz konusu Kur"an ehlinin müslümanlık anlayışı değil,toprak ağası,aşiret lideri ve siyasilerin,bilinçli olarak tahrif ettikleri din anlayışları hakim olmuştur.Ululelbab"ın astığı makaleler,çok mükemmel makaleler.Doğrusu hayran kaldım.Çok teşekkür ederim.

Selam ile.

Yukarı dön Göster Yorumcu's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Yorumcu
 
bisaniye
Groupie
Groupie
Simge

Katılma Tarihi: 19 haziran 2007
Yer: Nauru
Gönderilenler: 97
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bisaniye

selam ile
 
bismillahirrahmanirrahiym;
 
uzun zamandır işlerim nedeniyle uğramadığım bu foruma yeniden dönmüş bulunuyorum.
 
şimdi ise doğru soruyu sorma zamanın geldiğini düşünüyorum
 
Rabbimiz Olan Hz. Allah CC nun Doğruya ulaştırması için gerekli aracılarını vesile eylemsi duaları ile inşallah
Yukarı dön Göster bisaniye's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bisaniye
 
Yorumcu
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 08 mart 2010
Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Yorumcu

selam ile
 
bismillahirrahmanirrahiym;
 
uzun zamandır işlerim nedeniyle uğramadığım bu foruma yeniden dönmüş bulunuyorum.
 
şimdi ise doğru soruyu sorma zamanın geldiğini düşünüyorum
 
Rabbimiz Olan Hz. Allah CC nun Doğruya ulaştırması için gerekli aracılarını vesile eylemsi duaları ile inşallah
 
Hoş geldin kardeş.Sormayı düşündüğün doğru soruyu merak ettim.Sorulara cevap yetiştirmeye bayılırım da:) Peşinen söyleyeyim.Benim cevap veremeyeceğim,hiç bir soru yoktur.En sevdiğim cevap"ta,"ben bu konuyu bilmiyorum"dur.
 
Selam ile.
 
 
Yukarı dön Göster Yorumcu's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Yorumcu
 

Sayfa 14 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats