HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Tasavvuf -Din Felsefe- Bilim Kurgu
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Tasavvuf -Din Felsefe- Bilim Kurgu
Konu Konu: VAHDET-İ VÜCUD DEYİP GEÇME ŞİRKİN ÂLÂSI O Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Kirpi
Groupie
Groupie
Simge

Katılma Tarihi: 10 aralik 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 60
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Kirpi

VAHDETİ VÜCUDA DAİR

Değerli kardeşlerim;bu gün vahdeti vücudu ve vahdeti vücud öğretisine dai,Kur'an'da Ayetler varmıdır? Bu gün bunu konuşacağız.Bazı akıl fukarası kimseler vahdeti vücudu,sadece bir tasavvuf terimi olarak görmekte ve vahdeti vücuda dair Ayetlerin olmadığını inkar ederek akılları sıra,vahdeti vücudun uydurulmuş bir ilim olduğunu zannediyorlar. Neden böyle yapıyorlar acaba? Cevap çok basit ve öz! Vahdeti vücut öğretisinde,insanları Allah ile aldatıp çıkar sağlamak yoktur. Bu öğretide tek varlık olan Yüce Allah'dan başka varlıkların yani,çıkar taifesi'nin ekmekleri ellerinden gidecek korkusu olduğu için,Allah ile aldatan zümrelerin bu ilme çamur atmaları sırf bu yüzdendir. Tahammülsüzlükleri ise had safhadadır.
Nedense bazı akıl fukaraları,Allah'ın Ayetleriyle ispatı ortada olan vahdeti vücud öğretisini inkar etmektedirler ve bu ilmi okuyan insanları da açıkça sapık ilan etmektedirler. Ama,ne yaparlarsa yapsınlar Güneş'i balçıkla sıvayamazlar. Aslına bakarsanız,vahdeti vücud öğretisi Allah'ın Kehf Suresi'nin 65.ci Ayetinde bildirdiği "İlm-i Ledünni'dir."Bakın dervişler,Ayet aynen şöyle buyuruyor.Anlayana!.

18 Kehf 65: "fevecedâ abden min ibâdinâ âteynâhü rahmeten min indinâ ve allemnâhü min ledünnâ ilmâ" ( Orada ) kullarımızdan bir kul buldular ki,biz ona katımızdan bir rahmet vermiştik ve ona katımızdan bir ilim öğretmiştik. Bakın kardeşlerim.Bu ayet vahdeti vücudu işaret ediyor demiyorum! Vahdeti vücut öğretisi'nin özü bu ayettir diyorum! Aslında vahdeti vücudu inkâr etmek,Yüce Yaradan'ın her şeye Kadir olduğunu red ve inkâr'dan başka bir şey değildir.
Şimdi kim söyleyebilir! Allah'dan başka vücud sahibi olduğunu söyleyen? Kimse kusura bakmasın ama;bunu söyleyen yalancıdır ve şirk ehlidir.Yüce Yaradan'ın yanında vücud sahibi olduklarını iddia edenler varsa,bunu acilen ispat etmeleri lazım gelir. Her kim ki ben vücud sahibiyim,bu vücudu bana Allah verdi diyorsa o vakit o kişi kendisine şu soruyu sorsun!.Madem ki ben bu vücuda sahip oldum. Bunun karşılığında ne verdim de bu vücuda sahip oldum?.Cevap veremez!.Aslında kişi kendisine şu üç sorunun cevabını versin kendine. Ben bu vücudu kimden nerede ve ne karşılığında aldım? eğer ben bu vücudu aldıysam,aldığım varlığı görmüş olmam lazım.Gördüm mü?! Nerede aldım? Aldığım yeri görmüş olmam lazım. Ne karşılığında aldım? El-Cevap Sen hiç bir şey almadın. Sadece aldın zannı var sende!.Bu yüzden de koca bir yalancısın! Çünkü;Rabb'in den ve Rabb'inin huzurundan Bî habersin,Rabb'ini tanımıyorsun çünkü görmedin. Kendine vücut biçmekle şirk'in ağdalısındasın heberin yok.Körsün Rabb'ini görmüyorsun! Sağırsın Rabb'inin sesini duymuyorsun! Kalbin mühürlü,çünkü orada Allah'dan gayrı masivaları doldurmuşsun! Ola ki sen;dört ayaklı hayvandan daha aşağıdasın!.
Bakın sevgili derviş kardeşlerim.Şimdi,vahdeti vücud öğretisine dair Ayetleri görelim ve gözleri perdeli körlere gösterelim. O Ayetler hangileriymiş bakalım. Hicr Suresi Ayet 29:

Onun yaratılışını tamamlayıp kemale getirerek ruhumdan ruh üfürünce derhal ona karşı secdeye kapanın.

Sad Suresi Ayet 72:

Onu tamamlayınca ve ona, ruhumdan üfürünce karşısında yerlere kapanıp secde etmişlerdi.

Yukarıdaki Ayetlerde Cenabı Hak buyurmuş ruhumdan ruh üfürünce demekki bizim ruhumuz Allahın ruhundan bir parçadır yani bizde Allahın parçası var..Ayetlerden net olarak anlaşılıyor Vahdeti Vücudun Kur'an kaynaklı olduğu...Ama görmek isteyene söylüyoruz çünkü taşlaşmış fikirlere sahip kişilere Ayette söylesen inanmazlar. Kur'an'dan sanki bu kişiler için inmiş bir ayet var:
ARAF SURESİ AYET 146: Yeryüzünde haksız yere ululuk satanlara ayetlerimizi idrak ettirmeyeceğiz, zaten onlar, hangi delili görseler inanmazlar, doğru yolu görseler o yola gitmezler, fakat azgınlık yolunu gördüler mi hemen o yola gitmeye koyulurlar; bu da ayetlerimizi yalan saymalarından ve onlardan gaflet etmelerinden ileri gelir
Cenabı Hak ne demiş..... zaten onlar, hangi delili görseler inanmazlar,

Canabı Hak kimseyi bu kullardan eylemez işallah....

Seyyid Nesimiden Vahdeti Vücud anlayışı ilgili nefes...

Ey kendinden habersiz, gel Hakk'ı tanı, zira o sendedir. Vücudun şehrine girip seyret. Onun sende olduğunu görürsün. / Zanna kapılıp nerdedir diye şaşkın şaşkın gezersin. Boşuna her yeri gezip durma. Çünkü canın mekanı sendedir. / Ben Hakk'ım senden ayrı olduğunu nasıl söyleyebilirim? Çünkü Hakk'ım nizamının sende olduğunu gözümle görmüşüm./İlahî bir bülbül isen başka bir gül bahçesi arama.


Görüldüğü gibi Vahdeti Vücud anlayışı Kur'an kaynaklıdır ama malesef çoğu islam alimi kabul etmez Vahdeti Vücud anlayışını işallah gerçeği en kısa zamanda görecekler.Tabii ki görecek gözleri varsa?!


Allah dostlarından Zeynep Arıcan hanımefendi annemiz hazretleri bir ilahisinde şöyle buyuruyor konu hakkında.

TERK EYLE VARI

Be hey dâvâcı,

Hakmı güdersin?

Nereden geldin,

Nere gidersin?

Geç her dâvâdan,

Çık masivadan,

Başın havadan

Toprağa ersin.

Terkeyle varı,

Bulasın yârı,

Nâmusu,ârı

Perde eylersin.

Bil birliğini,

Bul dirliğini,

Şairliğini

Zeyneb nidersin?

Vahdeti vücudu;Vahdeti Mevcud ile karıştıranlar bu iki öğretiyi bir zannetmelerinden dolayıdır ki,asırlardır,vahdeti vücutçuları kafirlikle şuçlamışlar ve bunun gibi bir çok asılsız ithamlarda bulunmuşlardır. Vahdti vücudçuları şirk ehli olmakla itham edenler bilsinlerki kendileridir en büyük ortak koşucular...

Yüce Rabb'im den bütün ihvanımızın vahdeti vücud anlayış ve yaşantılarının baki olmasını diler,cümle canlara hayır dualar ederim.Cümleniz Allah'a emanet,İlm-i Ledünn'e mukayyat olunuz.Aşk-ı Niyaz ile... Huu...

Fakirullahmelâmî.

14/01/2011/Cuma.



Kaynak: http://www.fakirullahmelami.com/?Syf=22&Mkl=104766

 



__________________
Ben FEHMİ'yim âr etmem Kuş gibi karâr etmem

Bu kafesten uçarım Hiç beni gören olmaz

www.fakirullahmelami.com
Yukarı dön Göster Kirpi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Kirpi Ziyaret Kirpi's Ana Sayfa
 
Kirpi
Groupie
Groupie
Simge

Katılma Tarihi: 10 aralik 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 60
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Kirpi

Sayın Tevhid Eri ve aynı düşünceye sahip olanlara hediyemdir.

MEVLAYI ARZULARSIN

Hayvanlığı terk etmeden
İnsanlık arzularsın
Rüşd-i Hakk'a ermeden
Mevlâ'yı arzularsın

Taklîdi terk etmeden
Hem tahkîka ermeden
Sırr-ı Kur'an bilmeden
İrfânlık arzularsın

Sermâyesiz bezirgân
Kârı olmaz bir zaman

Ne sergin var ne dükkân

Zenginlik arzularsın

Kuyuya atılmadan
Kervâna katılmadan
Kul olup satılmadan
Sultânlık arzularsın

TALBÎ evrâd ile
Bir keçe külâh ile
Hemen bir hırka ile
Hilâfet arzularsın



__________________
Ben FEHMİ'yim âr etmem Kuş gibi karâr etmem

Bu kafesten uçarım Hiç beni gören olmaz

www.fakirullahmelami.com
Yukarı dön Göster Kirpi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Kirpi Ziyaret Kirpi's Ana Sayfa
 
Kirpi
Groupie
Groupie
Simge

Katılma Tarihi: 10 aralik 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 60
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Kirpi

Molla akıl fukarası Molla.Sen Vahdet-i Vücûd'a dair âyet ve Hadis yok diyorsun ama akılsız olduğundan ve Kur'an'ı Kerîm'den ve dahi hadislerden bî haber olduğundan bilmeden inkâr ediyorsunda haberin yok azizim.Bak sazan kardeşim.Sana bir iki âyet ve bir iki de hadis yazıyorum.Vahdet-i Vücudu tastikleyen.İyi oku da biraz bilgilen ahmek herif.

 18 Kehf 65: "fevecedâ abden min ibâdinâ âteynâhü rahmeten min indinâ ve allemnâhü min ledünnâ ilmâ" ( Orada ) kullarımızdan bir kul buldular ki,biz ona katımızdan bir rahmet vermiştik ve ona katımızdan bir ilim öğretmiştik.

 

Hicr Suresi Ayet 29:

Onun yaratılışını tamamlayıp kemale getirerek ruhumdan ruh üfürünce derhal ona karşı secdeye kapanın.

Sad Suresi Ayet 72:

Onu tamamlayınca ve ona, ruhumdan üfürünce karşısında yerlere kapanıp secde etmişlerdi. 


 ARAF SURESİ AYET 146: Yeryüzünde haksız yere ululuk satanlara ayetlerimizi idrak ettirmeyeceğiz, zaten onlar, hangi delili görseler inanmazlar, doğru yolu görseler o yola gitmezler, fakat azgınlık yolunu gördüler mi hemen o yola gitmeye koyulurlar; bu da ayetlerimizi yalan saymalarından ve onlardan gaflet etmelerinden ileri gelir

32 Secde 5: Allâh gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetendir.

 

11 Hud 56: Kımıldayan hiç bir varlık yoktur ki, O'nun alnından yakalayıp hükmü ve tasarrufu altında tutmasın.

 

15 Hicir 85: Biz âlemleri Hakk olarak yarattık.

 

37 Saffât 96: Oysa ki, sizi de ve yapmakta olduklarınızı da Allâh yarattı...

 

16 Nahl 68 - 69: Rabb'in bal arısına; dağlardan, ağaçlardan ve insânların yaptıkları çardaklardan kendine evler edin. Sonra meyvelerin her birinden ye ve Rabb'inin sana kolaylaştırdığı yayılım yollarına gir, diye öğretti. Onların karınlarından renkleri çeitli bir şerbet çıkar ki, o'nda insânlar için şifâ vardır. Elbette bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır.

 

Allâh gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetendir." (Secde,32/5) bu nedenle "O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez." (Enam,6/59)

 

".... Elbet Allâh, kendi emrini yine kendisi yerine getirip gerçekleştirendir." (Talak, 65/3)

 

 Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:“Biz insana şah damarından daha yakınız.” (Kaf: 16)

 

Resulüm! Kullarım sana beni sorunca haber ver ki, ben onlara yakınım.” (Bakara: 186)

 

Evvel O, âhir O, zâhir O, bâtın O...” (Hadid: 3)

 

Bu Allah’ın fazl-u ikramıdır, kime dilerse ona verir.” (Cumâ:4)

 

Allah dilediği kimseyi nuruna kavuşturur.” (Nur: 35)

 

10 / YÛNUS - 100: Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır." ve " 8-ENFAL: 22 - Çünkü yeryüzünde dolaşan canlıların Allah katında en kötüsü anlamayan ve düşünmeyen sağırlarla dilsizlerdir.

Ey akıl fukarası embesili beyinliler;bakınız Allâh ayetinde ne diyor akılsızlara ve cinlere!.

 

7 / A'RÂF - 179: Ve lekad zere’nâ li cehenneme kesîren minel cinni vel insi lehum kulûbun lâ yefkahûne bihâ ve lehum a’yunun lâ yubsırûne bihâ ve lehum âzânun lâ yesmeûne bihâ, ulâike kel en’âmi bel hum edallu, ulâike humul gâfilûn(gâfilûne).

Andolsun ki; Biz cinn ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır; anlamazlar, gözleri vardır; görmezler, kulakları vardır; duymazlar. Onlar; hayvanlar gibidirler, hatta daha da sapıktırlar. İşte onlar; gafillerin kendilerdir.

Son olarak:

Bakın sevgili derviş kardeşlerim buhri'nin naklettiği bir hadisi şerite şöyle buyuruyor Hazreti Resulullah (s.a.v.) : “Allah var idi ve Allah’tan başka bir şey mevcut değildi.” (Buharî. Tecrid-i sarih: 1317)
Sonra varlığını ve kemalini duyurmayı, hikmetiyle kâinatı ve insanları yaratmayı irade buyurdu ve dilediği şekil ve nizam üzere yarattı.
Bakın hadisi iyi okuyun sevgili canlar. Ne diyor hadis'te Cenab-ı Resulullah (s.a.v.) demek ki Allah; kemali ile kendi varlığını yarattığı kullarına sesini duyurmak için halk etti tüm kainatı, ama bizlerde bırakın Allah'ın kendisin görüp konuşmayı!. Varlığını ve kemalini bile duyamıyoruz neden? Çünkü aklımız yok da ondan,kalplerimiz mühürlü de ondan, Allah'ı ayrı kendimizi gayrı görüyoruz da ondan sahhibimizi tanımıyor ve sesini duyamıyoruz. Şimdi söyleyin bana kabahat kimin,Allah'ın mı yoksa biz kalpleri mühürlü kör ve sğır kulların mı?!.Uymuşuz nefislerimize,düşmüşüz Cennet arzusuna,cehennem korkusuna!. Bunları düşünen ne kul olabilir ne de insan!.Ayeti kerime de buyurduğu gibi,cehennem ehli yaratıklarız, hayvandan da daha aşağıdayız çünkü sahibimiz olan Yaradan Allahımızı bilmiyor tanımıyoruz. Anlattığım yaşanmış hikayedeki köpek bile yedi sene görmediği shibini sesinden tanıyosa ve bizler gerçek sahibimizin sesini duyamıyor tanıyamıyorsak vah halimize. O köpek bile biz insan geçinen mahlukattan bile daha insandır diyebilirim o vakit. Bakınız değerli canlar Zeynep Arıcan hanımefendi Annemiz bir ilahisinde ne diyor cinlere ve insanım diyenlere!.

GAFL'OLMA

Bendesin ey sevgili bendesin ey güzel yâr,

Tende can oldun bana, canda senin aşkın var.

Nuru ilâhi ile nurlanan aşıkların

Nârı ilâhi ile gönlü tutuşur, yanar.

Hakikat güneşiyle kalbi aydınlanmayan

Zulmet içinde şaşkın çırpınır haşre kadar.

Günâh, sevabı olmaz Hak yolcusu olanın

Hakikati bilene birdir hem yâr, hem ağyâr.

Sitem ok'u fırlatmaz, ok değse yaralanmaz,

Kahrı, lûtlu bir bilir Hakk'a ârif olanlar.

Can cânândan ayrılmaz, cânân candadır elbet,

Bu hikmetin sırrını irfan sahibi anlar.

Bülbül-i şeydâ gibi gül için ah edenin

Gönlü taşra arayıp, bağrı firkatla kanar.

Nefsi zebunu olup, şirk-i hafi de kalmaz,

Bire iki diyemez gafletten kurtulanlar.

Hakk'tan bir nefes dahi gafil olma ey Zeyneb

Sen seni terkeyle ki senden görüne didar.

 



__________________
Ben FEHMİ'yim âr etmem Kuş gibi karâr etmem

Bu kafesten uçarım Hiç beni gören olmaz

www.fakirullahmelami.com
Yukarı dön Göster Kirpi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Kirpi Ziyaret Kirpi's Ana Sayfa
 
Kirpi
Groupie
Groupie
Simge

Katılma Tarihi: 10 aralik 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 60
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Kirpi

7 / A'RÂF - 179

7 / A'RÂF - 179: Ve lekad zere’nâ li cehenneme kesîren minel cinni vel insi lehum kulûbun lâ yefkahûne bihâ ve lehum a’yunun lâ yubsırûne bihâ ve lehum âzânun lâ yesmeûne bihâ, ulâike kel en’âmi bel hum edallu, ulâike humul gâfilûn(gâfilûne).

Andolsun ki; Biz cinn ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır; anlamazlar, gözleri vardır; görmezler, kulakları vardır; duymazlar. Onlar; hayvanlar gibidirler, hatta daha da sapıktırlar. İşte onlar; gafillerin kendilerdir.

Değerli kardeşlerim bugünkü sohbetimiz Araf suresinin 179.cu ayeti üzerinde olacak inşallah. Bu güzel ve manidar olan ayeti iki yönü ile ele alacacağız,biri zahir yönü,ikincisi mana yönü ile işleyeceğiz. Ama evvela ayette muhatap tutulan Cin ve İnsanlardan bahsedelim biraz. Allahü Teala Cinlerden ve İnsanlardan oluşan Cehennem ehlinden söz ediyor. İnsan'ın aklına ilk olarak hemen şu soru geliyor! Hadi insanlar görünüyor,sesleri duyuluyor ama ya cinler!.Acaba cin denilen tayfa insan gibi ama insandan ayrı bir varlık olarak mı yaradıldı acaba?.Yoksa cin denilen varlık insanın düşünce boyutunda mı gizli ve zaman zaman açığa çıkıyor?.Tabii ki Hakikat de Cin denilen varlıklar insanın dışında yaradılmış ikinci bir varlık değil,insanın ta kendisidir.Nasıl olur bu?.İnsanoğlunun sadece cin yönü yoktur,bunun yanında Melek,Şeytan,cennet ve cehennem yönü de insanoğlunun kendi düşünce boyutunda mevcuttur.Dedik ya Cin,Şeytan,Melek gibi varlıklar ayrıca yaradılmış ikinci üçüncü varlıklar değildir. Bunlar insanın kendisine ait olan varlıklardır. Düşünün ki bir insan hep iyilik peşinde,iyi ameller işliyor,kimseyi kırmıyor kendisini kısalar da incinmiyor. Nefsini Mutmain etmiş,her fiilin failinin Allah olduğunu anlayıp Allah'tan gelen hayır ve şerre Razı olmuş. İşte bu insan melek mesabesindedir düşünce boyutunda. Bir insan ki düşünün,başta ailesi olmak üzere çevresine,arkadaşlarına,eşine dostuna,akrabalarına ve dahası memletetine karşı her an şer işler işliyor ve yaptıklarından da büyük keyif alıyor. İşte bu tip kişi / kişilerin durumu da düşünce boyutunda Cin ve Şeytan mesabesinde olmuş oluyor.

Cennet ve Cehennem de düşünce boyutunda olduğu için,şer işler yapan cin ve şeytan fikirli insanlarda oluşan bu hayvanilik,sapıklık,bu insan türünün cin ve şeytan durumuna düşmesinden dolayı,düşünce boyutunda olan Allah'ı tanımamazlığından ötürü,Cehalet denen Cehennem çukurunda yanıp kavrulur ama bunun bilincinde olmadığından yaptığı şer işler ona güzel gösterilir. Kim tarafından güzel gösterilir! Nefsi tarafından. Şer işler yapan bu insan türü aslında,İnsan olmadığı halde,insan suretinde hayvandır ve bu yüzden kulakları duymaz,gözleri görmez,Kalbi mühürlenmiştir. Sen ona ne yaparsan yap,nasıl yaklaşırsan yaklaş onun o hayvani durumunu değiştiremezsin,ancak Allah isterse olur. Şimdi değerli kardeşlerim,bakınız bu cin ve şeytan fikirli insan görünümündeki hayvanat,işlediği şer işlere rağmen,Namaz kılar,Oruç tutar,Hac eder vesair ibadatlarını da yapar ve aklı sıra insan olduğunu zanneder de Cin,Şeytan ve Melekleri kendi dışında başka bir dünya da olduğunu zanneder durur.

Sevgili dervişler,şimdi bu fakir'e, ya hu efendi tamam güzel de,Cin ve şeytanlar namaz ve diğer iabatlar yaparlar mı diyeceksiniz? Hem de alasını yaprlar ve yapıyorlar da!.Kardeşlerim bir düşünün bakalım hangi ibadet eden insan ve cin taifesi ibadatlarında Allah'ı görmüşler,Allah ile konuşmuşlar!.Kime sorsak tövbe haşaaaa Allah görünmez diyecekler. Peki kim sahibini bilmez,sahibiyle görüşüp konuşmaz,kim yapar bunu?!.Bakın kardeşlerim sizlere,babamın anlattığı bir hikayeyi ama yaşanmış bir hikayeyi anlatayım. Babamın Bulgaristan'dan gelen bir arkadaşı anlatmış babama da.Demiş ki adam,Bulgaristan da köyümdeyken küçük yavru bir köpek aldım ve onu bir iki sene kadar baktıktan sonra Türkiye'ye geldim ve Yedi yıl hiç köye gitmedim. Yedi yıl sonra Bulgaristan'da ki köyüme gittiğimde evimin bahçesinde kocaman bir köpek gördüm,bu benim aldığım yavru olacak herhalde diye düşünmüş.Köpek bunu görünce ilk baştan tanımamış ve saldırgan bir halde havlamaya başlamış. Adamcağız Köpeğinin o olduğunu anlayınca Bobi gel oğlum deyince hayvan birden durmuş ve sahibinin sesini alır almaz koşmuş adamı yere yıkıp başlamış göz yaşları içinde sahibini yalamaya. Adam başından geçen bu olayı anlatırken ağlayarak anlatmış babama.

Yaaa İşte böyle değerli dervişler,hayvan bile hayvanlığı ile,yedi sene görmediği sahibini sesinden tanıyıp gözyaşları içinde ağlayarak sahibine koşup onu yalamaya başlamış da!. Bizler kendimize insan dediğimiz halde bizlere hayat can veren,yaşamamız için bizlere bir dünya kuran asıl sahibimiz olan Yaradan Allahımızı tanımıyorsak,sesini duymuyorsak,söyleyin kardeşlerim bizler ne kadar insanız,ya da İnsanmıyız Allah aşkına?!. Hem insanım,ibadet ediyorum,iyi kötü işleri yapıyorum ve sonra bana sayısız nimetler veren Rabbim Allah'ı Tanımıyor,görmüyor,sesini duymuyorum O zaman ben, Ayette dediği gibi hayvandan da daha aşağıdayım. İşte ahkâm-ı şeriye ile yaşayan insan görünümündeki Cinlerin halleri bunlardır. Ayette dediği gibi,görmezler,duymazlar,kalpleri mühürlüdür,sonra ben insanım,yok böyle bir şey çünkü cin oğlu cinsin. Gelelim bunun hakikatde ki değerlendirmesine yani Tevhiddeki değerlendirmesine ve acaba biz tevhid ehli diye geçinenler de cinmiyiz diye bir görelim bakalım hallerimizi ne haldeyiz. Biz insanlar nasıl olur da cehennemde yanarız,cehennem deyince ne anlamalıyız?!.Avam-ı Nas-ı bilemem ama biz dervişlerde cehennem de yanacağız ve sonra cennete gireceğiz diğer insanlar ve cinler gibi. Ama bizim cennetimiz ve cehennemimiz,şeriat ehlinin ki gibi değildir.Bizim Cennet ve Cehennem anlayışımız,başka bir zaman da ve insanın dışında bir mahal değildir. Bizlerin Cennetleri. Efal,Sıfat,Zat Cennetleridir.Cehennemimiz ise Fenai efal,fenai sıfat ve fenai zatımızdır!.İşte biz dervişler bize ait olmadığı halde kendimize nispet ettiğimiz üç fenamızı sahibine iade etmediğimiz müddetçe Cehennemdeyiz hem de ebedi cehennemdeyiz. Her kim ki üç fenasını ifna etti.Hakk'ı Hak ile tevid etti işte cennet kapıları aralandı o dervişe. Bir derviş,efalini,sıfatını zatını ifna edince ispata ulaşır. Yani makam-ı Cem'e varır ve ora da cehennemi yaşar.Neden böyle? Çünkü o makam Hakk makamı olup Hakk'dan başkası yoktur ve sıkar dervişi,çünkü orada halk gizlidir,derviş bu makam da muhatap bulamayınca,her baktığı yer Hakk olunca sıkılır ve hayatı cehenneme dönüşür,kendisine yapılan cümle kötü fiillerin Hakk'tan olduğunu kabul ve müşahade ettiği için,başına gelen her tür şer işleri kabul eder ve çok zararlar görür,zarar da verir. Haşa,ya kendini Hakk görüp zarar verir kendine,Ya da Halk'ı Hakk görüp gene zarar verir kendine. İşte bu makam yakar kül eder dervişi ama sonra bir üst makam olan Hazretü-l Cem makamına geçince,muhatap bulur kendine ve cennete girmiş olur.Ne demek bu?. Yani her fiilin failinin Hak olduğunu,bu sefer de enfüsünde ve afakında şuhıda başlar,eğer iyi kötü her fiilin failinin mutlak Allah olduğunu kabul ettiyse işte cennet ehli oldu.Cehennem de yandı ve Cennete girdi.Eğer ki iyi kötü her fiilin failinin Allahü Teala'nın olduğunu kabul edemediyse,cin haline büründü ve ebedi cehenneminde yanmak üzere bıraklıdı.

Sevgili İhvanlar,değerli dostlarım,Hasan Fehmi Efendi Baba Hazretleri bir ilahisinde söyle sesleniyor,hayvanlığı terk edemediğimiz halde insanlık arzulayan biz insan müsveddelerine.

MEVLAYI ARZULARSIN

Hayvanlığı terk etmeden
İnsanlık arzularsın
Rüşd-i Hakk'a ermeden
Mevlâ'yı arzularsın

Taklîdi terk etmeden
Hem tahkîka ermeden
Sırr-ı Kur'an bilmeden
İrfânlık arzularsın

Sermâyesiz bezirgân
Kârı olmaz bir zaman

Ne sergin var ne dükkân

Zenginlik arzularsın

Kuyuya atılmadan
Kervâna katılmadan
Kul olup satılmadan
Sultânlık arzularsın

TALBÎ evrâd ile
Bir keçe külâh ile
Hemen bir hırka ile
Hilâfet arzularsın

Hasan Fehmi Efendi Baba Hazretleri,bizlere bu ilahisiyle aslında 7 / A'RÂF - 179.cu ayetin açıklamasını gayet net bir şekilde açıklamış. Hem hayvanlığımızı terk edemiyor ve hem de insanlık arzusuyla cennet bekliyoruz. Ya hu mübarekler boşuna mı diyorum her an da düşünelim,düşünelim ama cenneti cehennemi,günahı sevabı değil. Yaradan Rabbimiz Allah'ı düşünelim,onu bir an evvel bulup konuşalım,sesini duyalım. Hiç bir şey yapamıyorsak bari bizi yoktan var eden ve biz kullarına sonsuz,sınırsız rızıklar veren sahibimizi bulup ona teşekkür etmek için arayalım ve onunla konuşalım teşekkürümüzü yapalım. Zor değil mi bu?.Allah'ı nerede bulup konuşalım da ona teşekkürümüzü edelim. Allah cisim değil beden değil ama bedenin dışında da değil sevgili sultanlar. Ne diyor Allah bizlere başka bir ayette!. 20 TaHa suresi 46: ... Ben sizinle beraberim; görür ve işitirim... Bu ayete göre de Allah;demekki bizimle berabermiş,beden değil,kalıp değil ama beden ve kalıbın dışında değlmiş.Bakın ayet ortada!. "....Ben sizinle beraberim; görür ve işitirim...." Allahü Teala görür ve işitirim derken sakın ola ki göz ve kulağı Allah yapmayalım çünkü Allah;gözüm,kulağım demiyor! Ya ne diyor. Görür ve işitirim,bu ne demektir? Bu şu demektir!. Allah gözümüzden görendir ama göz değildir,Kulağımızdan duyandır ama kulak değildir,bizimle beraberdir beden değildir!.Ama bu bedenlerde yaşayan tek varlık Allah'tır Allah!..

Bizler Cin fikirlyiz ya, sözde, olmayan bir zamanda ve mekan da bulunan başka bir yer bekliyoruz cennet ve cehennem diye!.Yok böyle bir düşünce kardeşlerim.Hakikat de yok böyle bir kavram.sadece ve sadece Cin ve insanların zanlarından yarattıkları varlıklardan başka bir şey değildir bu yerler. Ne demiştik sözümüzün başında!.Cehalet cehennemdir,İrfaniyet ise Cennettir.İşte avam ile havas'ın cennetleri bu yüzden ayrıdır. Havas olan arifan girmez avam cennetine,çünkü onlar cenneti irfan eylediler kendilerine ve insan mertebesine erdiler. Belkide bu sohbetimi bazılarınız kabul edemeyecek ve bana ağır ithamlar da bulunacak bazılarınız belki de beni dinsizlikle,imansızlıkla suçlayacak ve bana ağıza alınmayacak küfürler edeceksiniz. Hakkımda kim ne düşünürse düşünsün,kim ne derse desin,hakikati konuşmak bu fakirin boynunun borcudur.

Bakın sevgili derviş kardeşlerim buhri'nin naklettiği bir hadisi şerite şöyle buyuruyor Hazreti Resulullah (s.a.v.) : “Allah var idi ve Allah’tan başka bir şey mevcut değildi.” (Buharî. Tecrid-i sarih: 1317)
Sonra varlığını ve kemalini duyurmayı, hikmetiyle kâinatı ve insanları yaratmayı irade buyurdu ve dilediği şekil ve nizam üzere yarattı.
Bakın hadisi iyi okuyun sevgili canlar. Ne diyor hadis'te Cenab-ı Resulullah (s.a.v.) demek ki Allah; kemali ile kendi varlığını yarattığı kullarına sesini duyurmak için halk etti tüm kainatı, ama bizlerde bırakın Allah'ın kendisin görüp konuşmayı!. Varlığını ve kemalini bile duyamıyoruz neden? Çünkü aklımız yok da ondan,kalplerimiz mühürlü de ondan, Allah'ı ayrı kendimizi gayrı görüyoruz da ondan sahhibimizi tanımıyor ve sesini duyamıyoruz. Şimdi söyleyin bana kabahat kimin,Allah'ın mı yoksa biz kalpleri mühürlü kör ve sğır kulların mı?!.Uymuşuz nefislerimize,düşmüşüz Cennet arzusuna,cehennem korkusuna!. Bunları düşünen ne kul olabilir ne de insan!.Ayeti kerime de buyurduğu gibi,cehennem ehli yaratıklarız, hayvandan da daha aşağıdayız çünkü sahibimiz olan Yaradan Allahımızı bilmiyor tanımıyoruz. Anlattığım yaşanmış hikayedeki köpek bile yedi sene görmediği shibini sesinden tanıyosa ve bizler gerçek sahibimizin sesini duyamıyor tanıyamıyorsak vah halimize. O köpek bile biz insan geçinen mahlukattan bile daha insandır diyebilirim o vakit. Bakınız değerli canlar Zeynep Arıcan hanımefendi Annemiz bir ilahisinde ne diyor cinlere ve insanım diyenlere!.

GAFL'OLMA

Bendesin ey sevgili bendesin ey güzel yâr,

Tende can oldun bana, canda senin aşkın var.

Nuru ilâhi ile nurlanan aşıkların

Nârı ilâhi ile gönlü tutuşur, yanar.

Hakikat güneşiyle kalbi aydınlanmayan

Zulmet içinde şaşkın çırpınır haşre kadar.

Günâh, sevabı olmaz Hak yolcusu olanın

Hakikati bilene birdir hem yâr, hem ağyâr.

Sitem ok'u fırlatmaz, ok değse yaralanmaz,

Kahrı, lûtlu bir bilir Hakk'a ârif olanlar.

Can cânândan ayrılmaz, cânân candadır elbet,

Bu hikmetin sırrını irfan sahibi anlar.

Bülbül-i şeydâ gibi gül için ah edenin

Gönlü taşra arayıp, bağrı firkatla kanar.

Nefsi zebunu olup, şirk-i hafi de kalmaz,

Bire iki diyemez gafletten kurtulanlar.

Hakk'tan bir nefes dahi gafil olma ey Zeyneb

Sen seni terkeyle ki senden görüne didar.

Hakk'dan bir nefes dahi gafil olma,sen seni terk eyle de sen den görünsün Allah!.Ben beni terk edememişim,sen seni terk edememişsin,Allah'ını başka bir zaman da ve mekan da düşünürsün. Allaha vuslat olmayı değil, Allah'ın bulunmadığı cennetin peşindesin, sonra İnsanlık arzularsın. Evet,dedik ya,insan olmak zor zenaattır. İnsan olabilmek için üç fenanı ifna edeceksin, Hakk'ı Hakk ile Tevhid edeceksin,sonra insanlık arzulayacak,insana varıp insan olacaksın bunları yapmadığın müddetçe Cin Oğlu Cin'sin arkadaş,yok bunun daha ötesi. Hasan Fehmi Efendinin dediği gibi,hayvanlığı terk etmemiş,insanlık arzularsın,Rüşd-i Hakk'a ermeden,mevlayı arzularsın.Yok öyle bedavadan Mevlaya kavuşmak. Mevlaya kavuşmak için canını verip ölecek,sonra cananı alacaksın ve Hakk'da Hakk ile kul yani insan olacaksın. Görüntün insan sureti ama için "Hayvan!" Nefsi emmaren sapasağlam yerinde,dimdik ayakta dururken insan olman çok zordur,hatta mümkün değildir a dostlar. Bu yüzden sevgili can kardeşlerim, Allahü Teala biz Tevhid ehli kullarını makamsal ve düşünce boyutunda olan cennetlerden yani,Efal,Sıfat,Zat,Cem,Hazretü-l Cem,Cemü-l Cem ve Ahadiyyetü-l Cem Cennetlerinden çıkmamayı müesser eylesin inşaallah. Zikrimizi zikrullah,aşkımızı aşkullah,fikrimizi fikrullah eyleyip kalplerimizde gayrullahı hiç bırakmasın inşallah Amin. Cümle ihvana aşk-ı niyaz eder,saygılar sunarım. Allah'a emanet,ilminize mukayyet olmanızı dilerim. Huu...

Fakirullahmelâmî.

İstanbul.

30/01/2011/Pazar.

Kaynak: http://www.fakirullahmelami.com/?Syf=22&Mkl=110176

 



__________________
Ben FEHMİ'yim âr etmem Kuş gibi karâr etmem

Bu kafesten uçarım Hiç beni gören olmaz

www.fakirullahmelami.com
Yukarı dön Göster Kirpi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Kirpi Ziyaret Kirpi's Ana Sayfa
 
Kirpi
Groupie
Groupie
Simge

Katılma Tarihi: 10 aralik 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 60
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Kirpi

Ahirzamanda öyle bir zümre
zuhur edecek ki, bunlar yaşça genç, akılca kıttırlar. Bunlar konuştukları zaman
mahlukatın en hayırlı sözünden (yani Kur'an-ı Kerim'den ve hadis-i şeriften)
bahsederler. Kur'an-ı Kerim'in kendi lehlerine olduğunu zannederler. Halbuki
kendilerinin aleyhinedir. Ancak imanları gırtlaklarından(mide doyurma sevdası)
öte geçmez. Okun hedefi delip geçmesi gibi, dine girip
çıkarlar."

İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ
Yayınları: 13/456-457


__________________
Ben FEHMİ'yim âr etmem Kuş gibi karâr etmem

Bu kafesten uçarım Hiç beni gören olmaz

www.fakirullahmelami.com
Yukarı dön Göster Kirpi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Kirpi Ziyaret Kirpi's Ana Sayfa
 
Kirpi
Groupie
Groupie
Simge

Katılma Tarihi: 10 aralik 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 60
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Kirpi

Vahdet-i Vücut mu? Vahdet-i Mevcut mu?

Merhaba!
Geçen sayıdaki aradan sonra tekrar sizinleyiz. Bütün dostlara merhaba...
Bu yazımızda başlıktan da anlaşılacağı gibi tasavvuf ehlinin ifade ettiği Vahdet-i Vücut ile batılı bir ekol kabul edilen Vücudiyye (Panteizm) mezhebinin, felsefesinin iddia ettiği Vücut birliğinin ne anlama geldiği üzerinde durmaya çalışacağız.
Bu iki konu genellikle karıştırılmış ve Vahdet-i Vücudu, manevi bir terbiye ve süluk sonunda zevken ve şuhuden yaşamamış olanlar, mutasavvıfların bu fikirleri, panteistlerden devşirdiği gibi aşırı iddialara kadar gitmişlerdir. Veya ehil olmayan kimseler, yani hâl ehli olmayan kişiler, diğer bir ifade ile Hakk-el Yakîn mertebesinde olmayanlar, Vahdet-i Vücut ile panteistlerin savunduğu vücut birliğinin ( ki biz ona vahdet-i mevcut diyeceğiz) aynı olduğunu zannederek, türlü zanlarda bulunmuşlar, daha da ileri giderek tevhit ehlini zındıklıkla, küfürle suçlamışlardır.
Tevhidin bu çetin konusunu Allah’ın izniyle ifade etmeye çalışacağız. Bunun için öncelikle tasavvuf ehlinin ifade ettiği Vahdet-i Vücut üzerinde durmaya çalışalım.
Vahdet-i Vücut kelime anlamı ile varlığın birliği anlamına gelmektedir. Yani kendiliğinden var olan vücut birdir, o da Hakk’ın vücududur. Bu vücut (varlık), vacip (olması kendinden olan, olması zorunlu), kadim (başlangıcı bilinmeyen) ve ezelidir (başlangıcı olmayan). Bu vücut çoğalma (taaddüt), parçalanma (tecezzi), değişme, yenilenme (tebeddül) ve bölünme (taksim) kabul etmez. O’nun şekli, sureti, sınırı ve benzeri yoktur. Buna vücud-u mutlak da denir. Yani sırf ve halis vücut demektir.
Zaten yukarıda ifade edilen özellikleri yani varlığın tekliği, benzersizliği ve birliğini Zat-ı İlahi bizlere İhlâs suresinde bildirmektedir: “Bismillahirrahmanirrahim. De ki: O Allah Ahad’dır. Allah Samet’tir. O doğurmamış ve doğurulmamıştır. Hiçbir şey O’na eş ya da denk değildir.”
Surenin birinci ayetinde ifade edilen Ahad sözcüğü eşsizliği, benzersiz bir tekliği ifade etmektedir. Yani sayısal teklik anlamında değildir. Sayısal olarak tekliği ifade eden kelime Vahid’dir. İkinci ayette ifade edilen Samed ismi hiçbir şeye muhtaç olmayan, her şeyin kendisine muhtaç olduğu anlamındadır. Yani vacip ve kadim olduğunun anlatımıdır. Üçüncü ayette doğurmamış ve doğurulmamıştır ifadesi ile O’nda çoğalma, parçalanma, bölünme, değişme olmadığı kesin olarak ifade edilmektedir. Dördüncü ayette hiçbir şeyin O’na eş olmadığı, O’nunla beraber başka bir şeyin olmadığı, en kesin biçimde ifade edilmektedir.
Görüldüğü gibi bu sure son derece kesin bir şekilde bu konuyu açıklamaktadır. Bu nedenle mutasavvıflar: “Allah vardır ve O’nunla birlikte başka bir şey yoktur.” demişlerdir ve doğru söylemişlerdir. Bizim bu konuyu açıklamaya çalışmamızın nedeni ise konu hakkında ileri geri sürülen fikirlerdir.
Şimdi tekrar mutasavvıflara kulak verelim. Hakk’ın varlığı kâinata, evrene nispetle bir ayna gibi olup akıl ve hisle tanımlanan bütün eşya (şeyler) O’nda zahir olur, görünür. Allah zatı itibariyle değil sıfat ve fiilleri yönüyle bütün suret ve şahıslarda mutlak olmaktan çıkmaksızın, asla bir değişikliğe uğramaksızın tezahür ve tecelli etmektedir. Evrenin tamamı Hakk’ın vücudu ile varlığını sürdürmektedir, var olmaktadır (kaim). Allah’ın isimlerinden birisi de Kayyum’dur. Anlamı, kendi zatı, varlığıyla var olan ve kendisinin (zatının) dışındakileri varlığıyla var edip muhafaza eden demektir.
Ebru sanatının tasavvuf ehlince benimsenmesi de bu keyfiyetle ilişkilendirilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu sanatta su üzerinde renklerle değişik desenler meydana getirilmektedir. Çok basite indirgersek burada su, vücudu; üzerinde oluşan renk ve desenler ise sıfat ve fiilleri ifade etmektedir. Baktığımızda renk ve desenleri görürüz ama onları taşıyan, latif olan suyu göremeyiz. Çokluk (kesret) ve çoğalma, bu vücudun açığa çıkmasında, görünmesinde olup kendisi bunlardan münezzehtir (bir sıfatla nitelenmeyen, arı, temiz). Işık kaynağından çıkan ışığı bir prizmadan geçirirseniz farklı renklerden oluşan bir tayf görürsünüz, tıpkı yağmurun peşinden gördüğünüz gök kuşağında olduğu gibi. Bu renklerin kendi asılları yoktur, onlar ışığın sıfatlarının, özelliklerinin görüntüsüdür. Asılları ışığın kendisi olup kendi başlarına varlıkları yoktur. Kendi başlarına varlıkları olsaydı, ışık yokken de var olmaları, görünmeleri gerekirdi. Yine biliyoruz ki, bu renkleri tekrar topladığımızda ışığın kendisini görürüz.
Evren (âlem), Hakk’ın zahiri (bir şeyin dış görünüşü, meydanda olan biçimi);
Hakk, evrenin batınıdır (iç yüz, görünmeyen yan, sır). Mutlak varlık Allah’ın zatının aynıdır. Bir mevcudun hakikati onun ezelde, ilahi ilimdeki taayyünü (Belirme, ortaya çıkma) ve suretinden (dıştan görünen biçim) ibarettir. Buna ehlullah dilinde “Ayn-ı Sabite” denir. A’yan-ı Sabite ve ilmi suretler varlığın (vücudun) kokusunu bile duymamıştır.
Vücut, Zat-ı İlahi için sıfat olarak tanımlanamaz. Öyle olsaydı, zatın vücut ile vücudun da başka bir şeyden meydana gelmesi gerekirdi. Vücut yaratılmış (mahlûk) değildir. Evren, Hakk’ın vücudu ile kaim ve Hakk’ın vücut aynasında görünen birtakım fani ve geçici suretlerden oluşmaktadır. Bu suretlerin belirmesi ve zuhuru da akıl ve hislere nispetledir. Eşyanın hakikati kendi nefislerinde, kendileri ile sabit değil, Hakk’ın vücuduyla sabittir. Onların aslı yokluktur.
Cenab-ı Hak, vücut ve hakikatin ta kendisidir. İnsan bu hakikatte görünen, tezahür eden bir suretten ibarettir. İnsan kendisinde gördüğü vücudu idrakten acizdir. Onu kendi vücudu zanneder, bu kendi aklının vehmidir. Bütün âlem Cenab-ı Hak ile mevcuttur. Yalnız Cenab-ı Hak nefsi için vücud ile nitelendirilebilir, kendi nefsiyle kaim, kayıtlı olmayan mutlak vücuttur.
Gelelim yazımızın başlığına. Vahdet-i Mevcut mu? Diye sormuştuk. Gerçekte vücud ile mevcut ayrı şeylerdir. Vücut, zat-ı ilahi demek olduğundan onda, ifade ettiğimiz gibi değişme, bölünme, çoğalma yoktur. Mevcut ise kendi üzerine vücut etki eden, bu nedenle görünen şeyler anlamındadır. Evrende algılanan bütün mahlûkat ve yaratıkların tümü için mevcudat tanımı kullanılır. Bunlar birden çok olabilir, çoğalabilir, değişebilir, biri yok olup yenisi oluşabilir. Tasavvufta da mevcut kelimesi kullanılır. “Lâ Mevcude İllâllah” cümlesindeki ifade Allah’tan başka varlığın/mevcudun olmadığıdır. “Mevcut bir şey yoktur, yalnız Allah vardır” anlamındadır.
Neden Vahdet-i Mevcut ifadesini Panteistlerle ilişkilendirdik? Çünkü panteistlere göre görünen her şey, bütün eşya Allah’tır. Onlara göre Allah ile âlem aynı şeydir. Panteistlerden Zenon (M.Ö. 490) ve ona tabii olanlar, Aristo ve öğrencileri, âlemi faal (etkin) diğeri mufail (pasif) iki şeyin yani faal olan ruh ile pasif olan maddenin birleşmesi olarak görüyor. Bu iki etken ayrılmaları mümkün olmayacak şekilde birleşerek âlemi meydana getiriyorlar. Yani Allah âlem ile ayrılmayacak şekilde birleşmiş oluyor. Bu doğrultuda insan ruhu da bedeniyle ayrılmayacak şekilde birleşmiştir. Buna göre ruh bedenle beraber son buluyor. Yani insan için bu hayattan başka bir hayat ve korkulacak bir şey yoktur.
Yine bunlardan Bruno’ya (öl.1600) göre de Allah bu âlemin hem sebebi hem de kaynağıdır. Ruhun bedenle birleştiği gibi o da âlemle birleşmiştir. Âlemin kendisi de sonsuz ve canlıdır. Bunların en tanınmışı olan Spinoza’ya (öl. 1677) göre de mahlûkatta hakikat yoktur. Onlar görünüşten ve gölgeden ibarettir. Bütün hakikat, tek cevher olan sonsuz mevcuttur. Cevher bizatihi mevcut olan şeydir. O, mahlûk olamaz. Allah’ın tezahürleri zaruridir, insan ruhu da bunlardandır.
Şimdi bunların sözlerine yüzeysel olarak baktığımızda bizimle aynı şeyi söylüyorlar gibi görünebilir. Örneğin Spinozanın vahdet-i vücut gibi görünen sözleri vardır ama dikkatlice baktığınızda her şeyi akla dayandırdığını, dini Allah tasavvurundan veya ilahi aşktan doğan emel ve fiillerin bütünü olarak tanımladığını görürüz. Ona göre de insan ruhuyla beraber ölür ve ebediyen mahvolur. Yine ona göre kader de yoktur. Allah hiçbir şeyi önceden tasarlamamıştır. Bunlar gibi yüzlerce örnek verebiliriz. Gördüğünüz gibi Allah’ı, âlem ve maddeyle, O’nun yarattığı şeylerle kayıtladıkları için “Vahdet-i Mevcut mu?” diye sorduk. Tamamen akli olarak ortaya konulan bu fikirler, eski Hindu felsefelerinden alıntılara ve aynı kaynağa dayanmaktadır. Tamamen materyalist bir felsefedir.
Gerçekte biliriz ki, iki şeyin birleşmesi (ittihat) veya bir şeyin başka bir şeyle iç içe geçmesi (duhül) katiyen yoktur. Yine biliriz ki her şey O’na muhtaç, O ise hiçbir şeye muhtaç değildir. Bu nedenle âlem sonludur, bâki olan Allah’tır. Ruh ve bedenin birleşmesi de söz konusu değildir. Ölüm son değil, tam tersi başlangıçtır.
Yine tasavvuf ehlinin söylediği gibi Allah âlemin bütünü, toplamı değildir. Âlem ayrı bir vücuda sahip olmayıp, Hakk'ın vücudu ile var ve kaim olduğundan, vücut yönüyle Hakk'ın aynı ise de, eşyanın zatı ve özellikleri yönüyle Cenab-ı Hak eşyanın gayrıdır. Cenab-ı Hak bir an için varlık vermeyi, nurunu kesiverse, tecelli etmese bu âlem anında yok olur gider. İbn-i Arabî’nin dediği gibi “Allah, Allah’tır. Âlemin mevcut olması veya olmaması eşittir.”
Öncelikle Vahdet-i Vücut ifade edildiği gibi anlaşılmalıdır. Bazı şeyleri akla yakınlaştırmak için verilen örnekler de iyi düşünülmelidir. Âlem için 'gölge gibidir' denilmesi bir varlığının olmadığını anlatmak açısındandır. Yoksa ona bir varlık isnat etmek yönüyle değildir. Diğer taraftan Gaybi’nin “Sana âlem görünen hakikatte Allah’tır. Allah birdir vallahi sanma ki birkaç ola.” Dizeleri âlemin hakikatinin Allah olduğunu söylemektedir. Yoksa âlem Allah’tır dememektedir.
Bu konuda çok şeyler yazabilir, çokça örnek verebiliriz. Başarı Allah’tandır. Dua edelim bizi doğru yoldan ayırmasın. Temiz bir kalple samimi olarak O’na tevekkül edersek, yani O’na yaklaşırsak, O bize her adımımıza karşılık on adım, yüz adım yaklaşacaktır. Allah vaadinden dönmez. “Peygamberlerine vaat ettiklerini bize de ver” diye dua etmemizi kitabında O öğretiyor. Biz de öyle dua edelim. Allah kabul etsin. Âmin. Allah’a emanet olun.

Kaynak: http://www.melami.com/YaziDetay.Asp?YAID=72&YID=14

 



__________________
Ben FEHMİ'yim âr etmem Kuş gibi karâr etmem

Bu kafesten uçarım Hiç beni gören olmaz

www.fakirullahmelami.com
Yukarı dön Göster Kirpi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Kirpi Ziyaret Kirpi's Ana Sayfa
 
el_turki
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 15 mayis 2008
Gönderilenler: 425
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı el_turki

Kirpi Yazdı:
Ey ahmak,ey enbesili kafalı Tevhid Eri.Sen se senin gibi enbesililerin unuttuğu ya da bilmediği,bilmek istamediği bir şey var!.Nedir o biliyormusun?.Vahdet-i Vücud ile Vahdet-i Mevcudu birbirinden ayırt edemeyecek kadar et beyinli olduğunuzdur.Ahmak herifler.Asıl şirk ehli olanlar sen ve senin gibi,aklını başkalarına kiralayan ve düşünemeyen embesililerdir.



17/İSRÂ-85 : Ve sana ruhtan sorarlar. De ki: “Ruh, Rabbimin emrindendir.” Ve size, (ruha ait) ilimden sadece az bir şey verildi.

şimdi:maşaALLAH içindeki bütün kini kusmuşsun.tasavvuf bile seni ehlileştirememiş.asabiyetini atamamış heralde.
ruh hakkında çokşey biliyorsun heralde.tasavvuf ehlinin bu konuda bilgisi çok yine heralde.

alıntıladığım yazından birsonraki yazın ise resmen saçmalık.soruların soru değil karşılığında cevap veresin.
bak arkadaş:ben bir vucud sahibiyim.etten,kemikden,mideden,bağırsakdan....sinirlerden. .vs
oluşsan bir vucud sahibiyim.terleyen,yorulan,uyuyan,ALLAH ın izniyle uyanan bir vucud sahibiyim.
ben ruh ve vucud bütünlüğü içinde bir varlığım.vucudum ruhumun bir elbisesi.
ruhu ben var etmediğim gibi elbiseyide ben var etmedim.herşeydeki ilim nasıl ALLAH a aid ise vucudumdaki ilimde O na aiddir.ruhumun ayakda kalması nasıl O nun kudreti ile oluyorsa,vucudumun ayakda durması var olmasıda O nun kudretiyle oluyor.
iş bana kalsaydı ben bu vucuda sahip olamazdım.bende o ilim,o kudret olmazdı.bunlar farklı şeyler.bunlar senin bir bedenin olduğu gerçeği ile farklı konulardır.
sen ve senin gibi tarikat ehli sapıklar karıştıra karıştıra işin içinden çıkamaz bir yol yaptınız kendinize.sen kin kustun kızma birazda ben kin kusayım.

__________________
De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
Yukarı dön Göster el_turki's Profil Diğer Mesajlarını Ara: el_turki
 
Özben
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 16 mayis 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 126
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Özben

Selam.

Kirpi arkadaş yoktan var etme bilgisi varmı sende? Nerden edindin!



__________________
Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve sözü doğru söyleyin. (Ahzab Suresi, 70)
Yukarı dön Göster Özben's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Özben
 
Kirpi
Groupie
Groupie
Simge

Katılma Tarihi: 10 aralik 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 60
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Kirpi

Ey kendine vücud isnad eden el-türki!.Kendine isnad ettiğin onca şeyi nerede,ne zaman,kimden ve ne karşılığı aldın söyleyebilirmisin?.Bizim gibi asabi bir spığı konu hakkında aydınlatabilirmisin mümkünse?!.Tekrar ediyorum!.Kendine isnad ettiğin cümle varlığı nerede,ne zaman,kimden aldın?.

__________________
Ben FEHMİ'yim âr etmem Kuş gibi karâr etmem

Bu kafesten uçarım Hiç beni gören olmaz

www.fakirullahmelami.com
Yukarı dön Göster Kirpi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Kirpi Ziyaret Kirpi's Ana Sayfa
 
Kirpi
Groupie
Groupie
Simge

Katılma Tarihi: 10 aralik 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 60
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Kirpi

Özben Yazdı:

Selam.

Kirpi arkadaş yoktan var etme bilgisi varmı sende? Nerden edindin!

Aleyküm Selâm Özben kardeş. Yoktan var etme ilmi bizde mevcuttur.Nereden aldığımıza gelince;bizzat Allâh'ın kendisinden aldık.İsteyene okutuyoruz.Okumak istermisin,onu de hele?.Aşk ile huu...



__________________
Ben FEHMİ'yim âr etmem Kuş gibi karâr etmem

Bu kafesten uçarım Hiç beni gören olmaz

www.fakirullahmelami.com
Yukarı dön Göster Kirpi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Kirpi Ziyaret Kirpi's Ana Sayfa
 

<< Önceki Sayfa 11 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats