HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an'da Dinde Olanlar/Olmayanlar
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an'da Dinde Olanlar/Olmayanlar
Konu Konu: NAZAR VEYA GÖZ DEĞMESİ Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
okuryazar
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 12 aralik 2005
Gönderilenler: 12
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı okuryazar

NAZAR DİYE BİR ŞEY VAR MI?

Nazar ya da göz değmesi konusunda halk arasında ve din bilginleri arasında yaygın inanç, onun sanki iman esaslarından biri olmasıdır.

 

Daha doğrusu onlara göre imanın altı şartı vardır. Yedincisi nazara, sekizincisi büyüye, dokuzuncusu muskaya, onuncusu hocaefendiye, onbirincisi türbeye, onikincisi mezheplere, onüçüncüsü tarikatlara, ondördüncüsü cevşene, onbeşincisi... Bunlara inanmazsanız, sizler sapkın kabul ediliyorsunuz. Tüm bunlara hadisleri kanıt getiriyorlar. Bir taraftan da inanç esaslarına ancak mütevatir(kitlesel rivayet biçimi) haber kanıt olabileceğini söylüyorlar. Ne var ki bu konularda kendi ölçülerine göre bile bir tane mütevatir haber yoktur.

 

 

BAKIŞLARDAKİ YIKICILIK NE KADAR GERÇEKÇİ VE İNANDIRICIDIR?

 

Nazar: Nazar değmesi, yerleşik tanımıyla, bazı kişilerin; çevrelerindeki insanlara, canlılara, hatta bazı kişilere ait eşyalara zarar verici, bakışlarındaki yıkıcı, çarpıcı ve öldürücü gücü ifade etmektedir.

Nazar inancı sonucu sosyal, siyasal ve ekonomik sektörler doğmuştur: Okuyup üfleyen, hatta tüküren üfürükçüler, nefesi güçlü hocaefendiler, nazarlıklar, mavi boncuklar, kumaş parçaları, kurşun dökmeler, muskalar, tılsımlar, hamaylılar, cevşenler, nazar boncukları ve daha onlarca fetiş(doğaüstü gücü olduğuna inanılan canlı veya cansız varlık: tapıncak veya put) inançlar... Bu inancın yayılması için derin bir uğraş içinde olanlar, bu ve benzeri yollarla halkı kendilerine muhtaç etmesini bilmişlerdir.

Nazar ya da göz değmesiyle birçok insan maddi, manevi veya bedensel zarar gördüğüne inanmaktadır. Hatta nazara inanmayanları inançsızlıkla suçlamaktadırlar. Yukarıda da ifade edilmiş olduğu gibi, onlara göre imanın altı şartı vardır; sanki yedinci şartı nazara inanmak(!), sekizinci şartı büyüye inanmak(!), dokuzuncu şartı efendilerine inanmaktır(!) Eğer inanmazsanız, size kuşkuyla bakmakta, hatta kolaylıkla dindışı görebilmektedirler. Nazar değmesi yoluyla; kimisinin ev eşyalarının kırıldığı, kimisinin elektrik ve elektronik aletlerinin bozulduğu, kimisinin yüzünde çıbanların veya sivilcelerin çıktığı, kimisinin yatağından uzun süre kalkamadığı, kimisinin onulmaz hastalıklara yakalandığı ve doktor doktor dolaştığı, kimisinin işinde veya okulunda başarısız olduğu, kimisinin dostça ilişkilerinin bozulduğu, kimisinin de depresyona girdiği söylenmektedir. Acaba bu, gerçek neden midir? Olayı nazara bağlarsak, bu sorunları gerçek anlamda çözebilir miyiz? Nazara bağlamak çok mu mantıklı? Hayatımızda gördüğümüz zararların yüzde kaçının, yüzdeyüz nazara bağlı olduğuna somut bir biçimde tanık olduk? Yoksa bir iki kendi kuruntumuz, yüzlerce de başkalarının kuruntularıyla mı olaya gerçeklik kazandırıyoruz?

 

Nazara bilimsel kılıf arama gibi bir hezeyan kulaktan kulağa oldukça yayılmıştır. Dünyadaki din mensuplarının birçoğu, kendi uydurma inançlarına hep bilimsel bir dayanak arayarak, inandıklarını meşrulaştırma yoluna gitmiştir. Oysa bir konunun bilimsel olup olmadığını anlamanın açık bir yolu vardır. Eğer bir çalışma uluslar arası düzeyde kabul görmüş bir bilim dergisinde makale olarak yayımlanmışsa, bu konu bilimsellik kazanmıştır demektir. Bu dergilerin sayısı çok fazla değildir. Bu dergilerin, bilimsel çalışmayı yayımlama kriterleri vardır. Bu kriterlere uyuyorsa, o takdirde yayımlanabilir; yoksa siz 50 yıllık profesör olsanız, 500 kitap yazmış olsanız dahi, bu ölçütlere uymuyorsa yayımlanmaz. Bu dergilerde yayımlanmış bazı konuların bilimsel olup olmadığı yeni baştan tartışılabilir. Ama burada yayımlanmamış bir konunun bilimsel olarak ispatlandığı iddia edilemez. Bu bilimsel dergilere iki örnek vermek istiyorum: Science(Bilim) www.science.com ve Nature(Doğa) www.nature.com. Nazarın veya başka konuların bilimsel olarak kanıtlandığını iddia eden bir kafa, bu konunun hangi bilim dergisinin hangi sayısında olduğunu belgelerse, bunun bilimsel olduğunu düşünebiliriz.

 

Nazarın dindeki kanıtına Kur’an ve hadis kitapları gösterilmektedir. Şu bilinmelidir ki Kur’an ‘da açık-net biçimde nazarı ifade eden bir ayet yoktur. Ancak ayetlerin anlamını zorlayarak mantıkdışı birçok konu için her türlü sonucu çıkarmak olasıdır. Bu, Kur’an ‘ın istismara açık olmasından değil, tüm erdem ve adalet kitaplarının kapsamlı ve ince ayarlı oluşundan dolayı istismarcıların kendilerine pay çıkarabilmesidir. Nazarın açık kanıtını hadis kitaplarında bulabiliriz. Hadis kitapları; esenlik dileğinde bulunduğumuz Peygamber ‘in ölümünden yaklaşık ikiyüz yıl sonra yazılmış, içerisinde doğru sözlerin yanısıra, uydurma sözlerin de karıştığı onlarca ciltlerden oluşan Peygamber ‘e yakıştırılan sözleri içeren kitaplardır. Bir hadis(Peygamber ‘e yakıştırılan söz), Kur’an ‘a aykırı ise, o söz Peygamber ‘e ait değil, başka birine ait uydurma bir sözdür. Meşhur altı hadis kitabında 4041-4042-4043 ve 7004 no’lu hadisler, nazar konusundaki hadisleri aktarmıştır. Bu hadislerde, nazarın hak olduğunu, nazarı değen kimseye abdest aldırılıp, hatta bacaklarını da yıkatıp, abdest suyunu nazardan etkilenen kişinin üzerine sırtından dökmek gerektiğini anlatır. Bu sözün kesin doğru olduğuna inanıyorsanız, bu tedavi yöntemini tartışamazsınız.

 

Anlamsal zorlamalarla Kur’an ‘dan nazara kanıt olarak getirilen, nazar duası veya nazar ayeti, 68Kalem/51-52 ‘dir.

 

68/51-“İnkar edenler, Kur’an ‘ı dinlediklerinde, bakışlarıyla seni neredeyse devireceklerdi. (Peygamber hakkında)O, bir delirmiştir, diyorlardı.”

68/52-“Oysa o(Kur’an), tüm insanlık için bir öğüttür.”

 

Bu ayetlere dikkat edilirse, eğer nazar varsa, diyelim ki var;

a)Allah ‘a inananların değil, inkar edenlerin nazarları değmektedir(!)

b)Yine nazar varsa, inkar edenlerin nazarları her zaman değil, Kur’an ‘ı dinledikleri zaman değmektedir(!)

c)Nazarları değince de, Peygamber ‘e zarar vermek istemişler, ama zarar verememişlerdir(!) Çünkü ayette neredeyse diyor, demek ki zarar verememişler.

d)Aynı ayette, Peygamber ‘i delirmişlikle suçladıklarına göre, bu durumun, kıskançlıklarından değil, öfke, kin ve nefretlerinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

 

Ayette asıl konu Peygamber değil, Kur’an karşıtlarının Kur’an ‘a tahammülsüzlükleri olduğunu öğrenmekteyiz. Dinde kendisine önemli bir rol yükleyen katı bir inanır, Kur’an ‘dan kendi inancına ters bir bilgi geldiğinde, bunun savunucusunu bakışlarıyla delmek, devirmek ve yıkmak istemez mi?

 

Nazara diğer bir kanıt olarak Kur’an ‘dan Felak ve Nas sûreleri getirilir. Bu iki sûrede de nazara doğrudan bir vurgu yapılmaz.

 

Felak sûresinde; kötülüklerden Allah ‘a sığınmadan söz edilirken, kıskancın yapabileceği kötülüklerden de Allah ‘a sığınılır. İnsanların birbirine yaptığı yüzlerce kötülük varken, nazarın akla gelmesi dinin mantıkdışına itilmek istenmesinden kaynaklanmaktadır.

 

Gerici dini anlayışlarda; mantığı, doğal dürtüleri ve kadını, ya bastırmak veya dışlamak egemendir. Kıskançlığa en somut örnek, eşlerin veya sevgililerin birbirlerini kıskanmasıdır. Bu kıskançlıkta eşler, acaba gözleriyle mi, yoksa sözleriyle ve davranışlarıyla mı birbirlerini rahatsız ederler?

 

Bu arada, eğer nazar varsa, Müslüman olmayanlar, Felak ve Nas sûresi gibi duaları bilmediklerine göre, nazarla ilgili sorunlarını nasıl çözecekler? Yoksa sadece Müslümanlara mı nazar değmektedir? Müslüman olmayanları nazar etkilemez mi(!)?

 

 

YAŞADIĞIMIZ SORUNLARI DIŞ ETKENLERE BAĞLAMAK NE KADAR GERÇEKÇİDİR?

Kur’an ‘da nazara inanmak bir tarafa, nazar inancını reddeden ayetler oldukça net ve açıktır. 42Şura/30-“Başınıza gelen her türlü musibet(bela, kötülük, olumsuzluk), sizin kendi ellerinizin işlediklerinden kaynaklanmaktadır. Allah, çoğunu da affetmektedir.”

 

İkinci ayet, 4Nisa/78-79 ‘da buna kanıttır. 4/79-“Sana gelen her iyilik, bil ki Allah ‘tan ‘dır. Sana gelen her kötülük de, kendindendir…” Bu ayetlere göre, insanı derinden etkileyen her türlü olay, BÜYÜ, UĞURSUZLUK, ŞANSSIZLIK, KADER, BURÇ, MUSKA VEYA NAZAR kaynaklı değildir. Kendi yaptıklarımızdan dolayıdır.

 

Allah ‘ın bilgisi ve kontrolü dışında hiçbir şey gerçekleşmez-6En’am/59 Bu gerçeği göz ardı edip, olayı bu kavrama bağladığımızda ya da bu kavramın gücüne inandığımızda, Allah devredışı kalmış olmuyor mu? Allah ‘ı edilgen, etkisiz ve yetersiz görmüyor muyuz? Allah ‘tan başkasına insanüstü veya doğaüstü güç yakıştırmak, Allah ‘a ortak arayışı olmaz mı?

 

İnsanların bakışlarıyla birbirlerini rahatsız etmeleri veya endişeye düşürmeleri dışında bilimsel olarak ispatlanmış elimizde herhangi bir bilimsel bulgu yoktur. Her dinde mensuplarından birçoğunun bilimsel kılıf uydurmaya kalkışmaları, bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da geçerlidir.

 

Oldukça kuraldışı(istisna) olarak görülen, özel eğitimden geçmiş bazı kişilerin gösterileri, zâten bu kapsamda değerlendirilmemektedir. Özel eğitimle, hokkabazlıkla ve illüzyonla yapılan gösteriler, konumuzun dışındadır.

 

Bir kasabanın, bir ilçenin veya bir ilin tüm insanlarını incelemeye alalım: Bakışlarıyla, bir binayı, bir ağacı, bir insanı deviren kaç kişi bulabiliriz? Bakışlarıyla televizyonu yerinden indiren, arabayı durduran, insanın kolunu-bacağını kıran, gözünü çıkaran, bir elbiseyi yırtan, üzerimize taş fırlatan, altımızdan koltuğu çeken kaç kişi vardır? Bu ve benzeri inançlar, halkı uyutan ve uyuşturan, kendisinden ve kendi gölgesinden bile korkutan inançlardır. Böylesi inancın yaygarasını koparanlar; nazar ve büyü teraneleriyle, evinde eşya bozulunca faturayı komşuya, çocuk başarısız olunca faturayı bir başkasına çıkararak halkı farkına varmadan birbirine düşürmektedirler. Çünkü onlara göre, nazarın kim de olacağı belli olmaz, kimin kime zarar vereceği de belli olmaz. Onlar; nazar, büyü vb. inançlarla insanların başarısızlıklarını, sıkıntılarını, hastalıklarını ve zararlarını gizemli bir şekilde başkalarına yıkmakta, sorumluluğu başkalarına yüklemekte ve insanları birbirlerine düşman etmektedirler.

 

Nazar; toplumda dedikoduyu, arkadan çekiştirmeyi(gıybeti) ve ikiyüzlü ilişkileri besleyen, insanları birbirine düşman eden, sevgi ve dostluk ilişkilerini ortadan kaldıran, insanları kendi gölgesinden bile korkutan bir anlayışı körüklemiştir. Yaşadığı çoğu sorunu nazara bağlayanların insan ilişkileri son derece yapaydır. Sevgi iddiaları, çürüktür. Saygı gösterileri yapmacıktır. Nazara bağladıkları olaylar, ya kulaktan dolmadır veya kandırmacadır, ya da malzeme olarak kullanacağı binde bir olay, inatçılığı yüzünden önüne çıkarılmış ve sapmasına bir neden bulmuştur. Zaten her türlü uydurma inanç için de kullanacağı bir malzeme ve bahane yok mudur(!)?

 

ŞANS, NAZAR, UĞUR, TESADÜF, RASTLANTI

Kur’an ‘da nazar, büyü ve uğur gibi gizli ve gizemli güçlere bağlı  bir inanç yoktur. Her şeyin Allah ‘ın kontrolünde olduğuna, Allah dilemedikçe kimsenin sıkıntı ve zarar veremeyeceğine-6/17,71 7/191-198 10/18, 106-107 21/66 22/12-13 33/17 39/38 46/4-5 48/11 ve başımıza gelen sıkıntıların kendi işlediklerimizin sonucu olduğuna-4/78-79 42/30 dair bu ayetler incelenebilir.

 

Nazar(bakışlardaki yıkıcılık) inancının tutarsızlığı(Şans/ büyü/ uğur/ tesadüf-rastlantı / yazgıcılık)

1.    Allah, bizi hak etmediğimiz bir nedenden dolayı, sırf birisi baktı(nazar etti) diye cezalandırmaz. Cezalandırması, O’nun adalet anlayışına ters düşer-11/101 16/118 43/76

2.    İnsanın başına gelenler, kişinin kendi yapıp ettiklerindendir-42/30 4/79

3.    Birisine(bir çocuğa) veya bir eşyaya sevgiyle baktık diye onun başına gelenlerden biz sorumlu tutulamayız-52/21 74/38

4.    Birisine(bir çocuğa) veya bir eşyaya sevgiyle bakmak kınanmamıştır-3/14

5.    Allah isteyip uygun görmedikçe kimsenin sıkıntı ve zarar veremez-6/17,71 7/191-198 10/18, 106-107 21/66 22/12-13 33/17 39/38 46/4-5 48/11

6.    Kötülüğü ve zararı başkasından bilmek Kur’an ‘ın öğretisine aykırıdır-4/78-79

7.    Kur’an ‘da nazara(bakışlardaki yıkıcılık) olur  veren bir ifade ve nesnel(somut) olarak kanıtlanmış bilimsel bir bulgu yoktur. 68/51 ‘de, Tanrıkarşıtlarının vahiyelçisi Muhammed ‘e olan öfkelerini ve onu doğru yoldan kaydırma isteklerini anlatmaktadır. Nitekim benzer ifadeler başka ayetlerde de vardır-17/73-76

8.    Nazara(bakışlardaki yıkıcılığa) inanmak; sorumsuzluklarımızı, başarısızlıklarımızı, eksikliklerimizi, hatalarımızı, kusurlarımızı başkalarına yüklemektir.

9.    Nazara(bakışlardaki yıkıcılığa) inanmak; toplum içinde insanları birbirine düşürmek, dedikodu ve bölücülük yapmak, dertlerimiz, sorunlarımız, sıkıntılarımızın kaynağını yanlış yerde aramak ve böylece sorunları katlanarak sürmesine neden olmaktır.

10. Milyonda bir olasılığın gerçekleşmesi, bizim kaderimizde yazılı olması, tesadüf, rastlantı veya şansla değil, dürüstlüğümüz, emek ve çabamızladır. ÖSS sınavı gibi.

 



__________________
Dürüst olarak mücadele verin ki geleceğe umutla bakabilesiniz.
Yukarı dön Göster okuryazar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: okuryazar
 
Abdullah16
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 21 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 727
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Abdullah16

  Selam Okuryazar kardeş.bu sitenin ağabeyi(!)LOL olarak hoşgeldin demek bana düşüyor.Önemli bir halk safsatası olan nazar inancını çok güzel açıklamışsınız.Ama bizim halkımız bozuk tiynetindenmidir bilmem senin bu söylediklerini dinler dinler,sonra birde gider yobaz bir cami hocasına sorar.Onun söylediği kıytırık bir söz yada uydurma bir hadisi senin doğru sözlerine değişiverir.bundan dolayı ben bu konularla ve bunları soranlarla uğraşmıyorum.mümkün olduğu kadar onu Kurana yönlendirip doğruyu kendinin bulmasını sağlamaya çalışıyorum.Zaten yalnız kuran deyipte nazara inanan hiç kimseyi ben tanımıyorum,eğer tanıyan varsa şahsen tanışmak isterim,en azından şunu sormak için:Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?Dead

__________________
''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Yukarı dön Göster Abdullah16's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Abdullah16
 
blindpoint
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 05 mayis 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 275
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı blindpoint

slm;

sizin bu nazar dediğiniz şey enerjiden ibaret!! manyetik enerjiler?

Kalp bile kendi ürettiği elektrikle çalışır.iş asılnda elektrik değil maqnetik alanda

Dinamoyu düşünün ilk haraket enerjisiyle rotorlar statorları keser ve magnetik akı oluşturur.Manyetik akı  dan da elektirk elde edilir.

insanın kendi kendine veya çocuğu gibi çok yakınına hiç bir kötü amaç taşımadan ürettiği negatif enerji şeklidir. Beyinde sürekli kodlanan bir kelime mevcuttur: Maşallah Bu kelime söylendiği anda nazar değmeyeceğine beyin şartlandırılırsa veya başka bir deyimle kodlanırsa, beyin bu kelime söylendiğinde negatif enerji üretimini yapmamaktadır. Ama o Maşallah kelimesi söylenmediği anda negatif enerji üretmeye başlıyor.  nazara kesinlikle inanmayan insanlarda bu enerji üretim tarzı harekete geçmeyecektir. Dolayısıyla böyle insanlara nazar değme olasılığı çok zayıf olacaktır. bu sadece bir örnek herşey inanmada başlar Gerçekten inanıyorsan olur. İnandığın şey negatif yüklü ise olma olasığı daha da yükselir.

diğer bir yönüde insanın bir başkasına nazar etmesidir. Beyin kıskançlık duygusu ile hareket ettiğinde yine negatif enerji üretimine yol açar. Bazı insanlarda bu türde kıskançlık duygusu çok yüksek olduğundan o insanların nazarı daha çok değer. Daha doğrusu yaydıkları negatif enerji çok yoğun olur. Bir hayli maddi veya manevi zarar verebilirler. İnsan beyni negatif veya pozitif enerjiyi sadece %50 kadar üretir.

nazar esneme gibidir. İnsan esnerken ağızını kapatır.  üzerindede çok göz varkende nazar boncuğu taşır  eğer üzerinde hasedlik kıskançlık bakımından göz varsa (ki bu her insanda olmayan nazar) nazar  değeceğine inanan kişinin yanındaki bu nazarlık  tıpkı bir anten görevi görerek bioenerjik-biomaqnetik enerjiyi emer ve bir"Kondansatör" görevi görerek üzerine dopalar gereğinden fazla enerji olursa tıpkı Kondansatör gibi "Bomba" gibi patlar  ya da sadece çatlar. bu o anda olan bişey (tesadüf yokta....!) Tesadüfen mi oluşmuştur o anda? bu örneğe binlerce örnek veme gereği duymadım!

Bunu şu veya bu ile bağlamayla alakası olmaz kıyaslanamaz. Kelimeleri tartışırken anlamlarını iyi bilerek savunmak lazım!

Yanımızdaki arkadaşımız esnerken bizimde esneyeceğimiz gelir. Hatta esneme benimde uykumu getirdin deriz. Esneme de nazar gibi salt doğal bir enerjidir. doğal olduğu içinde yapıcılığı ve etkisi çoktur.Bunun sebepi tamamen o esneyenin "manyetik alanlanıyla(uzaklık/yakınlık( çevre)  Auralarıyla ilgilidir)".  ilgi  Bu satırı düşünerek okuyan ların bile bir kaç tanesinin esneyeceğini düşünüyorum.

nazar la aynı paralelde bir örnek daha!

Müzik; hava da yayılan bu frekanslar ses dalgaları oluşturur(bunu şimşek gibi düşünün)  Vücudu bu ses dalgalarını emer!! bu emilen mmanyetik ses dalgaları insanın kalp atışını kan dolaşımını hızlandırır. Bilinç altı ve üstü bazı bekledeki yerlere giderek vücudumuzu kontrol altına alır ve + - frekansa bağlı olarak etkiler.

Kişinin dinlediği arabesk müzikse  façayı atar ya da  "bu akşam ölürüm şarkısında" intahar edenler gibi atlar köprüden. yukarıda yazılanlar ise  Pop müzik dinlerken için için ağlamak kadar saçma! ve boş.  Bu gerçeği kabullenin.  

bu mesaja çok yazı gelecek şimdilik bu kadar yazıyorum. ve bi Hatırlatma yapayım o boncuktan/taştan  medet uman boşluktaki boş kişililikli insanları karıştırmadım.Kişiler değil gerçekler görülsün.

Taş demişken de şu an da kullandığınız bilgisayarın "mikroişlemcisinin" de yarısı "Taş" tır. Quarz taşı. bana kalkıp taştan boncuktan medet umuyor denmesin. Gözleri bozulan adam boşuna gözlük takmaz! Bilgisayar kullanan adamda boşuna ekran koruyucu takmaz.



__________________
Yukarı dön Göster blindpoint's Profil Diğer Mesajlarını Ara: blindpoint Ziyaret blindpoint's Ana Sayfa
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Selam Dostlar

Ben nazarın varlığına inanıyorum.

Bir şeyin Kur'anda anılmaması onun yok olduğunun delili değildir. Örneğin telepati. Hepimiz az çok yaşamışızdır. Bir arkadaşımızı düşünürken bizi telefonla aradığına yada aniden karşımıza çıkıverdiğine şahit olmuşuzdur. Bu hal bazılarında tesadüften öte bir durumdur.

Benzer şekilde durugörüye de inanıyorum, astral seyahate de. İnanmaktan öte bir takım deneyimlerim de olduğundan dolayı bizzat biliyorum. Metafizik hadiseleri böyle bir çırpıda yoksayan hanifleri de fazla materyalist buluyorum.

Bir şeyin Kur’anda anılmaması onun gerçekte yok olduğunun delili olmadığı gibi bir şeyin Kur’anda anılmış olması ama henüz bilimsel bilgi haline gelmemiş olması da onun yok olduğunun delili değildir.

Örneğin Hz. Yusuf’a rüya tabirleri ilmi öğretilmişti. Nedir rüya? Rüyalarda görülen simgeler bilimsel anlamda ne kadar önemseniyor? Ama bu bir ilim dalı, hem de Allah öyle söylüyor. Rüyalar yoluyla yapılan psikanaliz çalışmaları ne kadar anlamlı?

Örneğin Hz. Süleyman’ın yanındaki şahsın Belkıs’ın tahtını bir anda getirivermesi. Birkaç milisaniyede eşyanın nakline şimdi bilim ne diyor? Bilimsel bilgimize göre örneğin Hz. Süleyman’ın cinleri dünyevi işlerde kullanması ne kadar anlamlı? Ya hayvanlarla konuşması ne kadar anlamlı?

Sözün özü bir şeye “Kur’anda var ama bilimsel değil onun için yoktur” demek de yanlıştır. Her birimizin az çok gözlemlediği ve deneyimlediği ama günümüz biliminin şu anda varlığını ispatlayamadığı şeylere “yoktur” demek de anlamsızdır. Bu iki saha aslında iç içedir. Örneğin belli donelerden yola çıkarak dua için “yönlendirilmiş elektrobiyomagnetik dalga” tanımlaması yapan bir insana bir çırpıda “hadi oradan”  diyemeyiz, dememeliyiz. Elimizde öne sürülen bu bilgiyi çürütecek bilimsel veri yoksa onun bu tezini nasıl olur da aniden sallamasyon olarak nitelendirebiliriz.

Nazar konusu da böyle. Bilim insan bedeninin bir de enerji beden denilen aura ile kaplı olduğunu ve bu ışımanın psikolojik durumla direkt bağlantılı olduğunu kabul ettiği halde bizler nasıl olur da hem de elde yokluğunu ispatlayacak herhangi bir bilimsel veri olmaksızın nazarı anında yok ilan edebiliriz.

Örneğin radyestezi. Bir doktor arkadaşım bu yöntemle hastalıkları teşhis ediyor. Elinde hayvan organlarının numuleri mevcut. Bu numunelerle insan bedenindeki organları yaydıkları ışıma açısından karşılaştırarak sonuca ulaşıyor. Bu yönteme düne kadar saçmalık gözüyle bakan bilim dünyası şu anda ne yapıyor? Sağlıklı her bir organdan farklı renkte ışıma oluyor yani farklı frekansta radyasyon yayılıyor. Adamlar trilyonluk cihazlarla örneğin 30.000 sağlıklı insanın organlarının yaydığı normal ışımayı kaydetmişler ve buna göre kişinin bedenini tarıyorlar. Hastalıklı organ farklı frekansta radyasyona sahip olduğundan ötürü hastalığın yeri ve özelliği de böylece anında ortaya çıkarılmış oluyor. Geniş bilgi için: http://www.dunyam.com.tr/dunyam/index.asp

Bir veriyi yanlışlamanın yolu onun Kur’anda zikredilmemesi değildir. Yoksa Kur’an 600 sayfa olmazdı. O veri bilimsel yöntemlerle yanlışlanmalıdır ki yokluğu ispatlanmış olsun. Fakat aslında bu son cümle bile doğru değil. Çünkü bilimsel yanlışlama önemlidir ama o tek başına ölçüt bile değildir yada mutlak değildir. Zira bilim eldeki verilerle ve zihinsel düzeyimizle direkt sınırlı.

Hal böyleyken “nazar yoktur” diyenlerin onun yokluğu hakkındaki delilleri nedir? Neye göre yoktur deniliyor? “Yoktur” demek bu kadar ucuz mu olmalı? Bir şeyin varlığını iddia etmek de ucuz yoldan olmamalı ama o en azından kişisel deneyimlere ve hatta toplu tecrübelere dayanıyor. Ya bir şeyin yokluğunu iddia etmek neye dayanıyor? Yada dayanmalı?

Nazara “yoktur” diyen kişiler bedenimizin yaydığı aura hakkında ne derler? Kirlian Işıması hakkında ne düşünürler? Bu ışımanın yada radyasyonun pozitif yada negatif ruh hali içinde oluşumuzla direkt alakalı oluşu hakkında ne derler? Bedenimiz tarafından yayımlanan bu enerjinin bedenimize yapışık olmadığı, bir şekilde transfer edilebilir olduğu hakkındaki görüşler hakkında ne derler? Yoktur yada olamaz demek ne kadar anlamlı?

İnsanların ve tüm canlıların bedenlerinden "aura" adı verilen bir enerji yayılmakta. Ben bu radyasyonun nazarla direkt alakalı olduğuna inanıyorum. Negatif ruh halindeyken ortama yaydığımız negatif tesir bir şekilde diğer aura sahiplerini de etkileyecektir.

Felak suresinde Hased eden kişinin değil hasedinin öne çıkarılması hem de hased ettiği zamanın öneminin vurgulanması bu açıdan dikkate değer. Çünkü kişi başka zaman değil hased ettiği an negatif bir ışıma yayar.

[113.005] [TK] Ve hased ettiği zaman, hasetçinin şerrinden.

Şahıslara takılmadan verdiği bilgileri değerlendirme adına kirlian ışıması ve psikolojik dünyamızla alakası hakkında biraz daha detaylı bilgi edinmek isteyenler için:

http://tr.fgulen.com/a.page/eserleri/varligin.metafizik.boyu tu/ruh/a1482.html

 

 



__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
okuryazar
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 12 aralik 2005
Gönderilenler: 12
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı okuryazar

NAZARI REDDEDENLER, ÖZELLİKLE KENDİ ADIMA NE DEMEK İSTİYORLAR?

1)Nazarın dinsel bir dayanağı yoktur, var olan da çürüktür, sağlam temellere dayanmaz. Nazarla insanları korkutmak pagan kültürün işidir.

2)Nazar bilimsel dayanaktan yoksundur. Varsa bunun kanıtı getirilmelidir.

NAZARI KABUL EDERSEK NE TÜR DİNSEL SORUNLAR YAŞAMAKTAYIZ?

Birilerinin Allah kadar veya ona yakın güçte olduğuna inanmış oluyoruz? Yaşadığımız sorunları gerçekçi yoldan çözmek yerine, kendimizi avutucu ve geriletici, sorunları daha da büyütücü yöntemlere başvuruyoruz.

Büyücü, falcı veya nazarcı diye birilerinin insanüstü veya doğaüstü gücü(kutsal) olduğuna inanmış oluyoruz.

İnsanları, nazarcılar ve nazarsızlar kategorize ediyoruz. İnsanlar sizleri nazarcı diye adres gösterse tavrınız ne olurdu?

Hadiste böyle bir bilgi olmasaydı insanların böyle bir inancı olmayacaktı. Kur’an nazarın aleyhinde kanıtlarla doludur. Allah izin vermeden kimse kimseye zarar veremez. Allah bana bir iyilik isterse kimse bunu önüne geçemez. Başımıza gelen şeyler kendi yaptıklarımızdan dolayıdır. Allah kimseye haksızlık etmez. 6/17,71 7/191-198 10/18, 106-107 21/66 22/12-13 33/17 39/38 46/4-5 48/11

NAZARI KABUL EDENLER NE DEMEK İSTİYORLAR?

Aslında hadisleri Kur’an süzgecinden geçirmeye yanaşmadıkları için, kendi inançlarını meşrulaştırmak için konuya bilimsel bir kılıf arıyorlar ve böylece hadis konusundaki tartışmaları ortadan kaldırmış oluyorlar.

Nazar inancınızın bir unsuru değilse ve varsa, neden NAZARA İNANDIĞINIZI söylüyorsunuz? Var olan bir şey kabul edilir.

Elektro, magnetik, astral, aura ve daha bir çok bilimsel sözcüğü kendi inancınıza bilimsel kılıf olarak getirmeyiniz lütfen. Bunlardan bir kısmı zaten, bilimsel olarak ölçülebilir, sınanabilir, tekrarlanabilirdir. Diğer bazıları, yeterince ölçülemese de, sınanamasa da bizim inancımıza ket vurmaz. Oysa nazar denilen ne idüğü belirsiz illet, herkesi korkutucudur. İnsanlar yaşadıkları sorunları nazara bağlarlar. Bunun için birilerini suçlarlar, dedikodu üretirler. Tedavi için efendiler ve kurumlar türetilir. Ayetleri normal anlamak varken zorlanarak başka yerlere çekilir ve çarpıtılır. Bakınız 113Felak/5 ‘de “Haset ettiği zaman, hasetçinin şerrinden” ayetini, neden çarpıtırız ki! Bir insan haset ettiği zaman yapmayacağı kötülük yoktur. Bir eş bile haset ettiği zaman kendisine en yakın eşine bile korkunç zarar verme yoluna gidebilmektedir. Neden ayeti, bu yönde işlemeyiz de komşunun karısı geldi, sizin çocuğunuza veya eşinize baktı, onunkeskin bakışları herşeyi altüst gibi gerici anlayışlara kapı aralarız?

Kur'an ve bilim dışında bir şey olamaz mı? Elbette vardır. Hurafeler, putlaştırma, fal, büyü, yatır kültü, medyumluk, cezbe, rabıta, muska, cevşen, virtler, Peygamber@ ‘e ait eşyalarda doğaüstü güç olduğuna dair inançlar, Peygamber ruhunun ortalıkta dolaştığı ve daha bir sürü safsata. Nazarı dine mal etseniz de lütfen bunu İslam dinine mal etmeyin, Hinduizm bunun için ideal bir kaynak.

Rüyalar konusunda Allah net bilgi veriyor. Ama bizler Yusuf@ 'un rüyayı yorumlaması veya Allah 'ın bilgilendirdiği kulun yorumlaması gibi rüyalarla toplumu yönetemeyiz.

Süleyman@ 'ın sahip olduğu güç Allah tarafından bildirilmiştir. Eğer birileri bilimsel olarak benzer bir şeyi gerçekleştirirse, deriz ki Kur'an 'da da bunun örneği vardı.

İnsanlar ne diye ısrarla bu inancın savunucusu olmaktadırlar? Çünkü hadis kitaplarında nazarın var olduğu anlatılmıştır. Tüm Ehli Sünnet bile, mütevatir(bilinen organize tüm dini mezheplerce kabul gören hadis) olmayan hadisin inanç konusunda delil olamayacağını binlerce kez söylemelerine rağmen ve nazarla ilgili hadisler mütevatir olmamasına rağmen, nazara inanmaya kanıt getirilmektedir.

NAZARIN HADİSTEKİ KANITI

Göz değmesi(nazar) gerçekten var mı ve çözümü nedir?

4041-İbnu Abbâs  anlatıyor: "Resulullah  buyurdular ki: "Göz değmesi  haktır. Eğer kaderi (delip) geçecek bir şey olsaydı, bu   göz değmesi olurdu. Yıkanmanız taleb edilirse yıkanıverin." [Müslim, Selam 42, (2188); Tirmizî, Tıbb 19, (2063), Tirmizî'de "Göz değmesi haktır" ibaresi yoktur.]

7004-Hz. Aişe  anlatıyor: "Resülullah  buyurdular ki: "(Göz değmesinden) Allah'a sığının. Zira göz değmesi haktır."

4042-Ebu Hüreyre'den: "Resulullah 'ın: "Göz değmesi haktır"  dediği rivayet edilmiştir. Buhârî dışındaki rivayetlerde: "Dövme yapmayı da yasakladı"  ziyadesi vardır.(64) [Buhârî, Tıbb 36, Libas 86; Müslim, Selam 41, (2187); Ebu Dâvud, Tıbb 15, (3879).]

HADİSLERE GÖRE NAZAR DEĞMESİ DURUMUNDA PROBLEM NASIL ÇÖZÜLEBİLİR?

4043-Hz. Âişe  anlatıyor: "Göze değene (âin) abdest alması emredilir, onun abdest suyu alınır, bununla göz değmesine uğrayan (maîn) yıkanırdı." [Ebu Dâvud, Tıbb 15, (3880).]

NAZARCININ ABDEST SUYU (HATTA AVRET BÖLGESİNİN DE YIKANTISI) NAZAR MAĞDURUNUN SIRTINA DÖKÜLÜR!

4044-Babam Sehl  (Cuhfe yakınlarındaki) Harrâr nam mevkide yıkandı.  Üzerindeki cübbeyi çıkardı. Bu sırada Âmir İbnu Rabî'a ona  bakıyordu. Sehl, bembeyaz bir tene, güzel görünüşlü bir cilde sahipti. Âmir: "Ne bugünkü bir manzarayı, ne de böylesine ancak çadıra çekilmiş bâkirede bulunabilen bir cildi hiç görmedim" dedi. Sehl daha orada iken hummaya yakalandı ve rahatsızlığı şiddet peyda etti  [ve yere yıkıldı]. Durum Resulullah 'a haber verildi ve: "Başını kaldıramıyor" dendi. Halbuki Sehl orduya kaydedilmişti. "Ya Resulallah o, sizinle gelemez Vallahi başını bile kaldıramıyor!" dediler. : "Onunla ilgili olarak herhangi bir kimseyi ittiham(SUÇLAMA) ediyor musunuz?" diye sordu. "Âmir İbnu Rebîa var" dediler. Resulullah, onu çağırtıp kendisine kızdı ve: "Sizden biri niye kardeşini öldürüyor? Niye  bir "Bârekallah!" demedin? Onun için abdest al!" buyurdu. Bunun üzerine Âmir yüzünü, ellerini, kollarını, dizlerini ve ayaklarının etrafını ve izarının(belden aşağıyı örten giysi/peştemal) içini bir kaba yıkadı. Sonra, bir adam bu suyu onun (Sehl'in) üzerine arkasından döktü; derken o ânında iyileşti." (Muvatta, Ayn 1, (2, 938).] AÇIKLAMA: ...Bu hadisenin bir benzeri şudur: (Bazı) hayızlı kadınlar  vardır, ellerini süt kabına koydukları zaman süt bozulur, halbuki temizlik zamanında koysalar hiç bir şey olmaz. Keza böylesi kadınlar, hayız halinde bir bahçeye girseler, elini değmese bile birçok bitkiye zarar verirler. Bu meseleye başka benzer örnekler de var. Sözgelimi sapasağlam insan, göz ağrısı olan birine baktığı zaman o da göz ağrısına yakalanır... FİİLÎ TEDBİR: Göz değmesi, başkasının hoşlanıp gıpta ettiği bir güzellik sebebiyle vukûa geldiği için,  birçok büyükler, göz değmesine tedbir olarak güzellikleri izhar etmeyip, setretmeyi yani kişinin kendisini olsun evladını olsun fazla süsleyip dikkat çekmemesini tavsiye etmiştir. İmam Begavî'nin nakline göre Hz. Osman yakışıklı bir oğlan görünce,  sahiplerine çocuğa göz değmemesi için yüzünü biraz karartarak çirkinleştirmelerini tavsiye etmiştir.*

NAZARCIYA KARŞI  RESMÎ TEDBİR:

1)EV HAPSİ!

2)PARA CEZASI!

3)DİYET!

4)KISAS(GEREKİRSE ÖLDÜRME)!

Nazar bahsinin İslam Uleması nezdindeki ciddiyetini gösteren bir husus, bazı âlimlerin bu meselede vermiş olduğu bir fetvadır. Bu fetvayı kaydetmeden önce şunu belirtmek isteriz: Nazar değmesi bahsine yer veren şârihlerimiz, bu fetvaya herhangi bir tenkid getirmek şöyle dursun, onu tasvib  ifade eden sözlerle aynen tekrar ederler. Pratikte bunun fiilî bir uygulaması olmuş mudur bilemiyoruz. Bu hususta örneğine rastlamadık. Sırf nazariyatta da kalsa fetvayı bilmede fayda olduğuna inanıyoruz:"Bir bölge yetkilisinin (İmam), gözü değen kimseyi bilmesi halinde halka karışmasını önlemesi ve evinde kalmasını sağlaması uygun olur. Şayet fakirse (ve kazanç için  çıkmaya mecbursa) maîşetini de sağlar. Zira onun zararı, cüzzamlının zararından daha fazladır. Hz. Ömer bir cüzzamlıyı halka karışmaktan men etmişti. Keza o, Resulullah'ın cemaate gelmekten men ettiği sarımsak soğan yiyenden daha fazla zararlıdır."Nevevî der ki: "Bu söz doğrudur, açıktır, muhalif bir görüş beyan eden  kimse bilinmemektedir."* TECZİYE Mİ?Resmî tedbir meyanında, âlimler, gözü değenin kadı tarafından cezalandırılması meselesini de münakaşa  etmiştir. Kurtubî der ki: "Gözü değen kimse bir zarara  sebep olsa onu tazmin eder, ölüme sebep olursa, üzerine kısas veya diyet gerekir. Şayet bunun vukûu, bir âdet halini almış olacak şekilde ondan tekrarla vâki olmuşsa..." İbnu Hacer der ki: "Şâfiîler, bu hususta kısasa hükmetmezler, bilakis, kısası yasaklarlar. Derler ki: "Böyle birisi öldürülmez, mühlik (zarar vermiş) de  addedilmez." Hatta Nevevî, er-Ravza'da der ki: "Bu şahsa ne diyet ne de kefâret gerekir, çünkü hüküm, istikrar kesbetmiş umumî  hallere terettüp eder, bazı ahvale tâbi olarak bazı şahıslarda görülen istikrar bulmamış hususî hallere değil. Nitekim, kişiden  göz değme hadisesi, hased gayesi veya onun mazhar olduğu nimetin zevalini temenni etmesi halinde vâki oluyor. Keza, göz değmesinden neş'et eden şey, bazan o şahsa herhangi bir kötülüğün husûlüdür, bu kötülük hayatın zevâline has kılınamaz. O kimseye, göz değmesinin tesiriyle başka surette de bir kötülük gelebilir." İbnu Hacer derki: "Buna ancak, sihirbazın öldürülmesiyle ilgili hüküm uygun düşer. Çünkü, bunun hali onun haline uygundur, ikisi arasında fark bulmak zaten zordur." Nazar Değen Kimseye Yapılacak Tedavi:1- Kişinin nazarı değmemesi için tavsiyede bulunan Resulullah, herşeye rağmen nazar değmesine uğrayan gözzedenin tedavisine de reçete vermiştir. 4044 numaralı hadis  mezkur reçeteyi beyan eder. Kısaca şudur: "Kimin gözü değmişse ona bir leğenin içinde abdest aldırıp, leğende toplanan su, gözzedenin üzerine dökülecektir."Ancak, hemen belirtelim ki, burada zikredilen abdest, tam bir namaz abdesti değil, 4044 numaralı hadiste görüldüğü üzere bir nevi abdesttir. Bazı hadislerde abdest (vudû) kelimesi kullanılırken, bazılarında gusül ve iğtisâl kelimeleri kullanılmıştır. Şu halde bunu namaz abdesti veya cenabet guslü olarak anlamayacağız. Rivayetlere göre bu bir nevi abdest'in tarifleri farklıdır. Bu tariflerden biri zikri geçen rivayette yapılmışsa da, bazı mühim noktalar var. Sözgelimi, "ayaklarının etrafı" tabiriyle "sağ sol ayaklarının parmak dipleri"nin kastedildiği, bir başka rivayette açıklanmıştır. Ebu Ümâme'den Zührî tarikiyle Nesâî ve diğer bazı kaynaklarda gelen bir rivayette şöyle anlatılır: "Resulullah 'la bir grup  çıkmıştı, yanlarında bende vardım. Bir su kaynağına geldik. Cuhfe'deki Harrar geçidine varınca Sehl İbnu Huneyf (açıkta) yıkandı. Beyaz tenli, beden ve endamca yakışıklı idi..." Hadiste 4044 numaradaki gibi anlatılır. Bazı farklılıklar şöyle: "Resulullah'ın emri üzerine Âmir yüzünü, ellerini, dirseklerini, dizlerini, ayaklarının yanlarını (parmaklarla birleşen yerleri), izarının iç kısmını bir kab içerisine yıkadı. Sonra birisi, bu suyu, hastanın arka tarafından başına ve sırtına döktü. Sonra kabı bıraktı. Bunu yapar yapmaz Sehl halkla birlikte hiçbir şey yokmuş gibi yürüdü."Şunu da belirtelim ki, bir kısım âlimler gözü değen kimsenin bu abdesti alması işine vacib demişlerdir. Yani bu maksadla abdest alması taleb edildiği takdirde talebi reddetmez. "Zira derler, Resulullah 'ın "kardeşin için abdest al" veya "...yıkanıver" şeklindeki buyrukları vücub ifade eder." Zürkânî devamla der ki: "Kimseye, kardeşine fayda verecek bir şeye mani olması veya zarar vermesi uygun olmaz, hele bu  zarar kendisi yüzünden olmuşsa. Aksi takdirde ona karşı cinayet işlemiş olur. Öyleyse  nazarı değen kimseye bu sebeple gusletmesi (abdest alması) vacibtir." * Gözü değen kimse, bilindiği takdirde yıkanmaya hükmedilir.* Yıkanma faydalı  rukyelerdendir.* Mâ-i müsta'mel (abdest suyu) temizdir.* Göz değmesi bazan ölüme sebep olabilir.* Kalbe "hususi guslün"  eseri en ince ve en çabuk nüfuz eden yerlerden ulaşır, bu  su ile, gözün tahrik ettiği ateş söner.3- 4044 numaralı hadisten açık yerde, avret yerleri açılmamak kaydıyla yıkanılabileceği hükmü çıkarılmıştır.

 

 



__________________
Dürüst olarak mücadele verin ki geleceğe umutla bakabilesiniz.
Yukarı dön Göster okuryazar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: okuryazar
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Selam Okuryazar

 

1) Nazarın dinsel bir dayanağı yoktur, var olan da çürüktür, sağlam temellere dayanmaz. Nazarla insanları korkutmak pagan kültürün işidir (okuryazar)

 

Benim işaret ettiğim nokta nazarın dinsel dayanağının olması yada olmaması değildi. Bir şeyin dinsel dayanağının yok olması o şeyin yokluğunu ispat etmez. Mesele bu. Örneğin auranın farklı adlarla yüzlerce yıldan beri dile getirilmesi ama bunun Kur’ani bir dayanağının bulunmaması ve üstelik birkaç onyıla kadar yüzlerce yıl öncesinin söylemi olan bu hususun “uydurma” olarak nitelenmesi.

 

Şimdi eskilerin tecrübi olarak bildiği bu konunun gerçekliğinin ispatlanmış olması, dikkat çektiğim nokta bu.

 

Nazarın hadislerde işlenmiş olan bir konu olması neyi değiştirir? Zaten mesele Auradaki gibi tecrübi yani deneyimlerle bilinen bir konu. Bu konuda “Hadisler öyle diyor o halde doğrudur” demiyorum ki. Dediğim şu: Birçok tecrübi olarak bilinen husus ilerde bilimsel olarak ispatlanabilmektedir. Bu konuda katı tavır takınarak ve erken davranarak bazı konuları uydurma olarak nitelendirmemeliyiz. Hatta nitelendiremeyiz.

 

Nazar neden Pagan kültürün işi olsun? İnsanlar birbirlerine görünür nedenlerden dolayı zarar verirlerken ve bu bazı insanların Tanrılıklarını göstermezken görünür olmayan nedenlerden dolayı zarar verebilen insanlar sözkonusu olduğunda neden konu Paganizmi çağrıştırır olsun? Örneğin Elektromagnetik dalgalar sayesinde beyin kontrolü spekülasyonlardan kurtulup gerçek olsa milyonlarca insan bazı insanların kumandasına girecek. Nazar gibi iki kişiyi ilgilendiren bir husus paganizmi çağrıştırıyorsa bu uygulama neyi çağrıştıracak acaba?

 

Konu hakkında bir site: http://ozgurlukprojesi.cjb.net/

 

 

Tabiki her şey Allah’ın izniyle oluyor. Bunun aksini iddia edecek değilim. Fakat sünnetullahın yani adetullahın soyut konularda etkileşimi kapsamadığını iddia edebilmek de neyin nesi?

 

Örneğin Enam 128’de insanların çoğunluğunu yoldan çıkarma adına cinlerin bizlere göre üstün ve etkin olduklarını görürüz. Görünmeyen ama zarar veren canlılarla muhatabız. Bu sünnetullaha aykırı(!) değil mi?

 

2)Nazar bilimsel dayanaktan yoksundur. Varsa bunun kanıtı getirilmelidir (okuryazar)

 

Birşeyin gerçekte varolup olmadığı ile bilimsel dayanağının olması yada olmaması arasında her zaman doğru bir orantı yoktur.

 

Örneğin Bilim bir zaman önce ışığa parçacık özelliklidir demiştir. Bir zaman sonra da hayır dalgacık özelliklidir demiştir. Sonra ise duruma göre vaziyet alabilen ve her iki özelliği de bünyesinde barındırabilen bir hususiyete sahip olduğu anlaşılmıştır. Newton’un birkısım görüşü Heisenberg tarafından çürütülmüştür. Einstein da birçok varsayıma aykırı görüş ortaya koymuş ve bazılarının yanlışlığını bizzat göstermiştir. Örneğin evren bir zaman önce durağan bir yapıya sahip sanılmış ama sonra Big-Bang ile bu varsayımdan vazgeçilmiştir. Yarın ne olur??? Bugünkü gerçeklerle ayetleri yorumlayanlar yarın ne duruma düşer?

 

Sözün özü bilimin ne dediği önemlidir ama bilim dün ak dediğine bugün kara diyebilmektedir. Bilim sürekli gelişimde olduğundan dolayı mutlak kesinlik ve yegane doğruluk içermez. Düzey geliştikçe dün bilimsel sanılan şeyler bugün bilimdışı olabilmektedir. Birilerinin tecrübi olarak bildiği ve doğruluğuna böylece inandığı şeyleri bilimin bugün inkar etmesi bu açıdan kesin doğru varsayılmamalı.

 

Hem bir şeyin yokluğu (göreceli bile olsa, en azından o dönemki zihin seviyesi için)  onun birçok kişi tarafından net birşekilde yokluğunu ispatlanması ile olur. Nazarın yokluğu bilim tarafından ispatlanmış mıdır? Bilim nazara (belki) sebebiyet veren aura’yı bile yeni keşfetmişken bu elektrobiyomagnetik ışımanın transferi konusunda ne söyleyebilir?

 

Örneğin bilim birileri tarafından tecrübi olarak deneyimlendiği iddia edilen örneğin Tayyı Mekan ve Tayyı Zaman hakkında şu an ne diyebilir?

 

Diyeceğim o ki; Nazar konusu Kur’anda geçmiyor olabilir. Bu onu ne dindışı kılar ne de (günümüzün bilim seviyesiyle kayıtlanmazsak) bilimdışı kılar.

 

Saygılar

 



__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
Akik
Ozel Grup
Ozel Grup
Simge

Katılma Tarihi: 25 nisan 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 450
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Akik

68/51 O kafirler Kur'ân'ı işittikleri zaman neredeyse seni gözleri ile devireceklerdi. Bir de durmuşlar «o bir deli» diyorlar.

Not: Orijinal metinde RaE, değil BeSaR kelimesi var!

Ben şimdilik fikrimi belirtmiyorum. Ne büyü ne de nazar konusunda....



__________________
Asaf'ın miktarını bilmez Süleyman olmayan. Bilmez insan kadrini alemde, İNSAN olmayan.
Yukarı dön Göster Akik's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Akik Ziyaret Akik's Ana Sayfa
 
okuryazar
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 12 aralik 2005
Gönderilenler: 12
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı okuryazar

Merhabalar,

Sanırım birbirimizi anlama yoluna gitmiyoruz. Ne yapmaya çalışıyoruz? Aslında hiçbir şeye hayır demeyelim. O da var, bu da var. Sen de haklısın, ben de haklıyım, o da haklıdır. Fala inanma, falsız da kalma, türünden şeyler.

39Zümer/36-Allah, kuluna Kâfi değil mi, yetmiyor mu? Seni, O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah kimi saptırırsa artık ona kılavuzluk edecek yoktur.

Nazar, İslam ‘a aykırı bir inançtır; Bir batıl inançtır, bir hurafedir. Ama ona inananlar ya dinden veya bilimden kanıt bulmaya çalışıyorlar. Buldukları kanıt yeterince ikna edici olmayınca, bu kez, bir şeyin dinsel veya bilimsel dayanaktan yoksun olması onun yokluğu anlamına gelmez, noktasına vardırmak istiyorlar.

Tekrar ediyorum. Nazar, İslam ‘a aykırı bir inançtır.

 

Alperen Yazdı:

Nazar neden Pagan kültürün işi olsun? İnsanlar birbirlerine görünür nedenlerden dolayı zarar verirlerken ve bu bazı insanların Tanrılıklarını göstermezken görünür olmayan nedenlerden dolayı zarar verebilen insanlar sözkonusu olduğunda neden konu Paganizmi çağrıştırır olsun? Örneğin Elektromagnetik dalgalar sayesinde beyin kontrolü spekülasyonlardan kurtulup gerçek olsa milyonlarca insan bazı insanların kumandasına girecek. Nazar gibi iki kişiyi ilgilendiren bir husus paganizmi çağrıştırıyorsa bu uygulama neyi çağrıştıracak acaba?

 

Görünür nedenlerle zararlar: Cinayet, yaralama, hırsızlık, fuhuş vd.

Görünür olmayan nedenlerle zararlar: Hile, ikiyüzlülük, bencillik ve kıskançlık kaynaklı zararlar. Nedir bunlar? Yine cinayet, yaralama, hırsızlık, fuhuş vd.

Masum bir insan parkta oturuyor. Oradan geçen onlarca insandan biri, hiçbir fiziksel güç kullanmadan orada oturan kişinin felç olmasına neden oluyor? Bunun kaynağını, ne felç olan, ne de felç olmasına neden olan kişi biliyor. Buna inanan bir halk, paranoya içinde yaşamaz mı? Allah ‘tan başkasından Allah kadar korkmasında haklı olmaz mı? Örneğin kazalara karşı alabileceğimiz bir önlem vardır, ya buna? Bu ülkedekiler sahip oldukları nazar duasını okuyacaklar. Ya Kamboçya ‘dakiler?

Kıskançlığa Kur’an ‘dan çok net örnekler var:

1)Adem ‘in iki oğlundan birinin kıskançlığı: Sonuç nazarla değil, cinayetle sonuçlanmıştır.

2)Yusuf ‘un kardeşlerinin Yusuf ‘u kıskanmaları: Sonuç nazarla değil, cinayete teşebbüsle sonuçlanmıştır.

3)Çoktanrıcıların Muhammed peygamberi kıskanması: Sonuç nazarla değil, verilen zarar baskı, şiddet ve yurdunu terk etmeye mecbur etmeye kadar varmıştır.

4)Kur’an ‘da kıskançlık anlamına birkaç sözcük kullanılmıştır: Bunlar, insanın kendi içindeki iççatışmaları anlatırken, başka insanları yansıması somut zararlardır.

a)Hased-2/109 4/54 48/15 113/5

b)Şuhh-4/128 33/19 59/9 64/16

c)Bağy-2/90,213 3/19 7/33 16/90 42/14,39 45/17

d)Ğayz-3/119,134 9/15 33/25

 

Alperen Yazdı:

Örneğin bilim birileri tarafından tecrübi olarak deneyimlendiği iddia edilen örneğin Tayyı Mekan ve Tayyı Zaman hakkında şu an ne diyebilir? 

 

Dikkat edin! "İddia ediliyor" diyorsunuz.  Bu iddia sahipleri, vahdet-i vücutçu, tarikatçı öğreti savunucularıdır. Onlar başka neleri iddia etmektedirler? Tarikat pirlerinin:

a)Uçtuğunu,

b)İçimizden geçirdiklerimizi  bildiklerini,

c)Allah kadar güçlerinin olduğunu,

d)Allah ‘la, öyle peygamberler gibi melek aracılığıyla değil, direkt görüştüklerini,

e)Allah ‘ın yansıması, tecellisi, hatta bizzat Allah ‘ın kendilerin olduklarını, ama avamın bunu anlayamadığını,

f)Bir anda birçok yerde görülebildiklerini,

g)Evreni onların idare ettiğini ve onlar sayesinde evrenin ayakta durduğunu,

h)Onlara artık hiçbir şeyin haram olmadığını,

i)Onlara artık hiçbir şeyin emredilmediğini,

j)İstedikleri her şeyi anında yapabilecek güç ve kudrete sahip olduklarını,

k)Onların kimsenin, hele bizim gibi cahillerin(!) asla anlayamayacağını, -oysa gerçek cehalet babaları kendileridir-,

l)Onlar için her şeyi mübah olduğunu,

m)Onların hiçbir zaman ölmediğini,

n)Cennet ve cehennemin onların kontrolünde olduğunu,

Böyle birileri varken, insanların Allah ‘a mı tapması yoksa bu efendilere tapması beklenir? Eğer gerçekten(!) böyle birileri varsa, haşa Allah ‘a ihtiyaç var mı(!)?

Özgürlük projesi diye verilen adres, bu konuya hiç de ışık tutmamaktadır. Manipülatif, müdahaleci, özel eğitilmiş, uzaktan kumandalı ve komplocu yaklaşımlar konumuzun dışındadır. Nazar denilen olay, ne manipülatiftir(başkasının müdahalesiyle), ne özel eğitilmiş birilerinin işidir, ne de uzaktan kumandalı bir iştir. Kabul gören anlayış tamamen otomatik, kendiliğinden, spontanedir, hatta kişinin kendi elinde bile değildir.

Nazar inancıyla toplumda cadı, uğursuz, lanetlik, meş’um, hayırsız, kutsuz, iblis gibi insanlar yaratılmaktadır.

Bakın, elektromagnetikle ilgili terim kalabalığı ancak, konuya vakıf olmadan izin özünü araştırmayanları ayartabilir. Olabilir, olasılık vardır, peki buna ne dersin gibi afaki ve desteksiz yaklaşımlar, ne yazık ki konuya gerçekliğe kavuşturmaz.



__________________
Dürüst olarak mücadele verin ki geleceğe umutla bakabilesiniz.
Yukarı dön Göster okuryazar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: okuryazar
 
okuryazar
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 12 aralik 2005
Gönderilenler: 12
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı okuryazar

Nazarla ilgili Türkçe bir çalışma

 

 

Nazar hakkında ansiklopedik bilgi:

Nazar, batıl inançtır

Nazar, lanetlik/uğursuz görme inancıdır

Nazar, mitolojik bir inançtır

 



__________________
Dürüst olarak mücadele verin ki geleceğe umutla bakabilesiniz.
Yukarı dön Göster okuryazar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: okuryazar
 
ilahibilgi
Ozel Grup
Ozel Grup
Simge

Katılma Tarihi: 18 nisan 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 214
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ilahibilgi

okuryazar Yazdı:

Tekrar ediyorum. Nazar, İslam ‘a aykırı bir inançtır.

 

Selam!

Sizi diğer forumlardan takip ediyorum! Konulara akılcı yaklaşıyorsunuz! Ama siz de biliyorsunuz ki her insanda olan önyargı sizde de var! Arapça bilginiz yeterli mi değil mi, yanınızda bulunmadığım için bilemem ama siz şu ayeti nasıl çevirirdiniz?

68/51 Mesajı işittikleri zaman, inkarcılar neredeyse seni gözleriyle yiyeceklerdi. "O, delidir!" diyorlardı.

وان يكاد الذين كفروا ليزلقونك بابصارهم لما سمعوا الذكر ويقولون انه لمجنون

Basar=göz, görme, kalp gözü, idrak vb. anlamlarına gelir ... Putdüşmanı gibi başka anlam çıkartacak mısınız bunlardan ayrı bilemem! Ayette, mesajı işiten kafirlerin bakışlarını kullandıklarını yazıyor! Açık yani!

Peşin hükümlü olmayın! Neden derseniz, bakışlarıyla etkileyen canlılar vardır yeryüzünde! Örneğin babam (ki 53 yaşında) anlatır durur hep, "falan köyde bir garip adam vardı, birisinin meyvasına (nazarî) baksa ağacı kuruturdu, hayvana baksa hayvan ölürdü ... derdi! Bu tip insanlar belkide çoktur! Biraz dışa açılsak diyordum hani!!! 

Bakalım buradaki kelime başka ayetlerde hangi anlamda kullanılmış?

2/17 Durumları, ateş yakan kimselerin şu durumuna benzer: Ateş çevrelerini aydınlatmaya başlayınca ALLAH onların ışığını giderir ve onları karanlıklar içinde görmez bir halde bırakır.

Yorum: Karanlıkta ne görebilirsin? Karanlıkta gözün ne işe yarar! Önünü bile göremezsin o esnada değil mi? Böyle istasnai durumlarda bakışların etkili olamayacağı açıktır! Ama anlam aynıdır "bakış-görüş". 

7/179 İnsanlardan ve cinlerden çok sayıda kişiyi cehenneme mahkum ettik. Kalpleri var, fakat kavrayamazlar; gözleri var, fakat görmezler; kulakları var, fakat işitmezler. Onlar, çiftlik hayvanları gibidir, hatta daha da kötü... Ve onlar, olup bitenden habersizdirler.

Yorum: Neyi görmezler? Gerçeği! Gerçek nedir? Allah'ın ayetleri! (18/28-29) Yani öyle insanlar vardır ki ayetleri gözüne soksan da görmez, göremez! Gözleri perdelidir! Basiretsizdirler! İşte bunu destekleyen bir ayet daha,

7/198 Onları hidayete çağırsan işitmezler. Onların sana baktığını görürsün; fakat onlar görmezler.

Son kısma dikkat edelim! Baktığı halde göremezler diyor! Öküzün trene baktığı gibi bakarlar yani! Oysa bakışlarda bir anlam olmalı! Boş boş bakan insanlar başka insanlara ne gibi mesaj verebilir! Sen ona "bak arkadaşım Allah böyle diyor ama siz böyle yapıyorsunuz" desen, "yok ya! sen mi biliyon doğrusunu, atalarımız yanlış biliyor yani öylemi?" diyor! Bu örnek size biraz ilgisiz gelebilir! Ama bir ilgisi var işte! Örneğin;

6/35 Yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, bilesin ki, yerin içine bir delik açmaya ya da göğe merdiven dayamaya gücün yetse de bir mucize ortaya koysan yine kar etmez.. ALLAH dileseydi onları doğru yola toplardı. Öyleyse cahillerden olma.

Yani öyle taşlaşmış insanlar vardır ki, ne dersen de - nasıl bakarsan bak anlamazlar! Gönül gözleri kapalıdır! Gerçek dışında herşeyi görebilirler! 7/198'deki "basar" kelimesi iki anlamda kullanılmıştır! Hem mecazi hem sözlük anlamıyla!

Sözü uzatmaya gerek yok! İnsan bakışlarında negatif veya pozitif etkileme olabilir de olmayabilir de! Bu konuda bilimsel bir değerlendirme yapılmalı! İlgili ayette "mesajı işittiklerinde seni bakışlarıyla devireceklerdi/yiyeceklerdi" diyor! Mesaj işlerine gelmediği için öfkelenip kin ile elçiye bakmış da olabilirler! Veya bakışlarda bir etkinin olacağını bildikleri için (bunu kullanarak) elçiyi etkilemek istemiş de olabilirler! Bir şeye vardır veya yoktur demeden önce iyice bi konuyu tetkik etmek gerekmektedir!

Unutmayalım Kuran'daki kavramlar tek bir anlamda kullanılmazlar!!! Örneğin buradaki "basar" kelimesinde olduğu gibi!

Selametle!!

 



__________________
16/4 İnsanı küçük bir damladan yarattı, fakat buna rağmen o, apaçık bir düşman kesildi.
Yukarı dön Göster ilahibilgi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ilahibilgi Ziyaret ilahibilgi's Ana Sayfa
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats