HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Vatan Millet Sakarya Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
yusuf
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 09 mart 2005
Yer: United States
Gönderilenler: 100
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı yusuf

Konu bayat gibi görünebilir ama, çok su kaldırmış, kaldıran ve kaldıracak bir pilav olduğundan, yazabiliriz... Üstelik 'zafer haftasını idrak' etmiyor muyuz, demek ki 9 Eylül gününe kadar lafın yolu var.

Kurtuluş savaşımızın yalnızca bir Türk-Yunan savaşı mı olduğu, yoksa gerçekten 'yedi düvele' karşı mı verildiği tartışılıyor.

Attila İlhan da, 'kurtuluş savaşı tarihi aslında bildiğimiz gibi değildir' demiş. Evet, değildir.

Rauf Bey'in de (Orbay), 'bu milletin övüneceği bir tek kurtuluş savaşı var, anılarımı yazıp onun da tadını kaçırmayayım' demiş olduğu rivayet edilir...

Kurtuluş savaşımızda, önce doğuda Ermeni güçleriyle savaşıp o işi çabucak bitirdik. Bunlar düzenli ordu falan değil, dandik çetelerdi. Sonra batıya, Yunan ordusuna döndük.

Başka bir ülkeyle de savaşmadık! Yoksa savaştık da ben mi hatırlamıyorum?

Haaa, İngiltere'yle 'çekiştik' tabii (Amerika, o zamanlar kolu buralara uzanmadığı için, karışmıyordu.)

Yedi düvelden ikincisi olan Fransa önce bize ters bakıyordu ama, güç dengesi bize döndüğü zaman, karşı çıkmak bir yana, bizi açıkça destekledi (1921 Ankara Antlaşması diye bir şey duymuş muydunuz?)... Bunda elbette 'emperyalistlerin kendi iç çelişkilerinin ve çıkar çatışmalarının' da payı oldu.

Asıl, çiçeği burnunda Sovyetler Birliği, başından beri yanımızda ve arkamızdaydı. Bize hem (altın) para verdi hem de silah.

Bu nedenle, Kızılordu'nun Kafkasya'yı adım adım yeniden ele geçirmesine de ses çıkarılmadı, göz yumuldu! Bir anlamda, soydaşlarımızı 'kaderlerine terk etmek' zorunda kaldık. 'Sattık' dememek için böyle dedim.

İşin matrağı, Fransa'dan da top ve silah satın aldık.

Bir de Yunanistan'daki gelişmelere bakalım.

Yunanistan'da, 14 Kasım 1920 Pazar günü büyük bir olay, müthiş bir değişim oldu, akıl almaz bir dönemeç dönüldü.

Anadolu'ya saldırmış olan Venizelos seçimleri kaybetti! İktidara, büyük savaşta 'Almanya'ya yatmış' olan Kral Konstantinos ve adamları geri döndüler, başbakan da, berikinin can düşmanı Dhimitrios Ghounaris oldu.

Bu adam, Anadolu 'serüvenine' başından beri karşıydı; iktidara 'küçük ama şerefli Yunanistan' sloganıyla gelmişti. Yunan halkı savaş da istemiyordu, Ege bölgemizi de istemiyordu! Burada yaşayan soydaşları da çok fazla umurlarında değildi.

Fakat, 'hazır ordu ilerlemişken niçin geri çekilelim, enayiliğin lüzumu yok' diye düşündü ve bu hatasını bozgundan sonra kurşuna dizilerek ödedi (hapishanede tifoya yakalanmış, ateşi varmış, ayakta duramıyormuş, dizüstü ıhtırıp çökertmişler de öyle vurmuşlar, Hemingway anlatır...)

Yunan ordusunda bütün 'Venizelosçu' subaylar hemen tasfiye edildiler ve yerlerine kralcı, fakat üçüncü sınıf, yeteneksiz adamlar atandılar. Zaten dikkat ederseniz, İnönü çarpışmalarında 'makus talihin' lehimize dönmesi de bu olaylardan hemen iki ay sonradır! Ellerinde, bizim komutanlarımızın çapında adam yoktu.

Yunan ordusu feci şekilde bölünmüştü, iliklerine kadar politikaya bulaşmıştı, disiplin misiplin de kalmamıştı; örneğin Venizelosçu assubaylar ve erbaşlar, kralcı subayların emirlerini dinlemiyorlardı!

Üstelik bolşevizm de Yunan ordusunda çok yayılmıştı, Yunan siperlerinde kızıl bayrak çekenler, 'Türk emekçi kardeşlerimizle savaşmak istemiyoruz' diye alenen slogan atanlar vardı!

İşte Yunan ordusunu pişmiş armut gibi kucağımıza düşüren etkenler azıcık da bunlardır.

Ve çok iyi tanıdığımız birisi de, 'Hacıanesti, şimdi ...... ananı!' diye bağırmıştır...

Çünkü, Trikoupis'ten önceki asıl Yunan cephe komutanı General Hadzianestis, 26 Ağustos 1922 sabahı bizim toplarımız konuşmaya başladıklarında, cephede değil, İzmir'de Kraemer Palace Hotel'in odalarından birinde (bugünkü Alsancak Meydanı'nın boşluğunda yer alan o zamanın en büyük İzmir oteli), herhalde kral dairesinde, ünlü kantocu Karantinalı Dhespina'nın koynundaydı!... Karıyı, İzmir merkez komutanı Albay Nikolaos Zafiriou'dan devralmıştı!

Elbette bütün bunlar, müthiş ve büyük başarımıza, yarattığımız mucizeye halel getirmezler. Bu cümleyi eklemek zorunda kalmam da ülkemizin 'demokratik sefaletini' yeterince kanıtlar.

General De Gaulle durup durup iki şeyi ısrarla ileri sürerdi. Bir, Fransa’nın kurtuluşunda Amerika’nın ve İngiltere’nin pek öyle dişe dokunur bir katkısı olmamış, Fransa kendi kendini kurtarmış...

İkincisi de, bütün Fransa “yekvücut”, savaş boyunca onun arkasındaymış!

Hem muhalifleri, hem Washington, hem de Londra buna hem kızarlar hem gülerlerdi...

Amerikan ordusu Paris’e gireceği zaman “ayıp olmasın” diye General Leclerc komutasında bir Fransız zırhlı tümenini “önden göndermişlerdi”... Ünlü fıkrada olduğu gibi, hamamın namusunu kurtarmak için.

Savaşta da bir avuç, ama gerçekten bir avuç direnişçi Alman ordusuna pusular falan kuruyordu ama işbirlikçi sayısı çok daha yüksekti. Fransız halkının asıl büyük çoğunluğu da sotaya yatmış, kim kazanırsa ona koşulmak üzere savaşın sonucunu bekliyordu...

Buna benzer bir durumu Türkiye’de de yaşadık.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Sahnenin Dışındakiler” romanını bilir misiniz? Kurtuluş savaşı olup biterken İstanbul’da “kendi işinde gücünde” yaşayıp giden insanları anlatır...

Fakat Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun ünlü “Yaban” romanını mutlaka bileceksiniz, o da Anadolu köylüsünün savaşı yönetmeye koşan aydınları nasıl yadırgadığını, nasıl ittiğini, nasıl dışladığını, nasıl sevmediğini anlatır!

Yani bir “ordu-ulus bütünleşmesi” falan yoktu ortada!... Bu ve benzer efsaneler, savaşı kazandıktan sonra Ankara tarafından üretilmişlerdir. Bugün de bilir-bilmez yinelenirler.

Nitekim Yakup Kadri’nin söz konusu romanı yayınlandığında ufak çapta bir kıyamet de koptu Ankara’da... Üstad gerçekleri “açık etmişti”, buna ne gerek vardı?...

Ortada bir ulus yoktu ki... On yıldır savaşan yorgun, bezgin bir halk ve gene yorgun ama yılmamaya kararlı, kahraman bir subaylar kitlesi vardı. Ulus, savaştan sonra yaratılacaktı.

Halk kendini Türk olarak değil, Müslüman olarak tanımlıyordu ve kurtuluş savaşına da “gâvura karşı” katıldı.

İşte dinciler bunun için, savaşı birlikte yürüttükleri İttihatçılar’ın savaştan sonra ipleri ellerine geçirip kendilerine kazık attıklarını düşünürler!

Gönüllü falan da yazılmadı halk, Ankara “otoritesi” tarafından askere alındı. Vergi konusunda da böyle oldu, eskiden İstanbul’a giden vergi, yolunu Ankara’ya çevirdi.

Savaş da, evet, işgalci Yunan ordusuna karşı verildi ama önce ve büyük ölçüde “iç asilere” karşı da verildi. 1920 yılında isyanları büyük ölçüde bastırdıktan sonra ancak 1921 ve 1922 yıllarında dış düşmana karşı dönebildik!

Savaşı kazanan subaylar ve onların emrindeki sivil aydınlar, tıpkı General De Gaulle gibi, bir “yekvücut millet” efsanesi yaratmak gereğini duymuşlardır. “Tek particilik” yapabilmek için şarttı bu.

Sonra buna kendileri de inanmışlardır ve Cumhuriyet Halk Partisi 1946 yılından bu yana hiçbir serbest seçimi tek başına kazanamayınca pek şaşıyorlar!

Halkın cahil olduğu, kandırıldığı için gidip gidip “ötekilere” oy verdiğini sanıyorlar.

Ve bunun için aralarından zaman zaman “halkı halktan kurtarmaya” sopayla kalkışanlar da çıkıyor!

Evet, doğrudur, “ayın altında kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon’a doğru” ama, Tekâlif-i Milliye Kanunu’nun “amir hükmü mucibince” gidiyordu... Çamaşır ve malzeme vermeyen, cepheye mermi taşımayan kendini İstiklal Mahkemesi’nde bulacaktı. Bu mahkemenin iki çeşit kararı vardı, beraat ya da idam. Kararlar da “gayrı kabil-i temyiz” idiler, itiraz edilecek bir üst mahkeme yoktu.

Elbette bütün bunlar, yarattığımız mucizeyi, gösterdiğimiz büyük özveri ve kahramanlığı zedelemez. Şu cümleyi eklemek zorunda kalmam da ülkemizin “demokratik sefaletini” özetler.

Yukarı dön Göster yusuf's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yusuf
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats