23. BÖLÜM

KURAN’I ÜFÜRÜK KİTABI YAPANLAR

Kitabımızda Kuran dışı kaynakların neden din olamayacağını anlatma gayretindeyiz. Bunu yaparken özellikle mezhepler ve hadisler aracılığıyla yapılan tahribatı belgelemeye çalışıyoruz. Bu bölümde farklı olarak mezhep ve hadislerde bile yer almamasına rağmen, kimi cahillerce din sanılabilen hurafeleri ve bu hurafeleri dinci kılıklı adam veya yayınevlerinin sahiplenmesiyle dinimizde yapılan tahrifatı göstermeye çalışacağız.

EVLİYALARDAN MEDET UMMA

Evliya diye bilinen kimselerin mezarlarında ip bağlamak, mum yakmak, tel çekmek en sık rastlanan hurafelerdir. Bir yazar şahit olduğu trajikomik olayı şöyle anlatır: “ Bir Bursa gezisinde Osman Gazi türbesinin ve itfaiye kulesinin bulunduğu tepeye çıkmıştım. Etrafı demir korkuluklarla çepeçevre sarılı tepede bir bankın üzerine oturmuş, şehrin o güzelim manzarasını seyrediyordum. Bir ara korkulukların yanında kümelenmiş bir grup kadının yamaçtan yükselen ağaçların dallarına bezler ve ipler bağladığına tanık oldum. O kubbeli mubbeli türbeleri bırakıp da neden bu ağaca dadandıklarını merak ederken söz konusu ağacın el yetişmesi mümkün olmayan, hatta kuşların bile zor konacağı dallarının üzerinde de birtakım bez parçaları bulunduğunu görünce hayretler içinde kaldım. Merakla sağa sola sordum. Bir bilen çıkmadı. Yamaçtaki ağaçların zirvesine o bezlerin nasıl takıldığını kimse açıklayamadı. Sonunda o bölgenin yerlilerinden biri doğru açıklamayı yaptı. Meğer eskiden iftar ve sahur zamanlarını bildirmek için otuz metre ötedeki itfaiye topları kullanılırmış. Bu topların ağzına sıkıştırılan bez parçalarının bir kısmı yamaçtaki ağaçların dallarına çarpıp takılırmış. Böylece türbeleri ziyarete gelen kadınlar tarafından evliya türbesi olduğu zannedilmiş ve ip bağlanmaya başlanmış. Şimdi buraya gelen kadınlar, burada büyük bir evliyanın yattığına ve duaların kabul edildiğine inanıyorlarmış!” Ne yazık ki günümüzde böyle garip adetli, mumlu, bezli türbe ziyaretlerini yapanlar kendilerini “ inançlı” diye adlandırıyorlar. Halkın bir kısmı da bu tarz, İslam’a zıt davranışlar sergileyenlerin “inançlı kişi” olduğuna inanıyor. Oysa bu inanç her neyse Kuran’ın inancı olmadığı kesindir. Bu tarz fiilleri sergileyenler, Kuran’ı üfürük kitabı gibi değerlendirirken, ıslık çalma, gece aynaya bakma tipindeki yasakları dîni bir hüküm, dînin bir gereği sanmaktadırlar.

Dine sokulan ve dinin bir parçası olarak gösterilen bu hurafeleri, bunları savunan kaynaklardan öğrenmek istiyorsanız size Pamuk yayınevinin “Kuranı Kerim’in Havas ve Esrarı” kitabı ile Kudret Şandra’nın derlediği “ Dert Sizde, Derman Bende, Şifa Reçeteleri” kitabını öneriyoruz. Gerek yayınevi, gerek kitabın ismi, gerek yazarın kimliği kitapların dîni kimlik kazanmasına sebep olmaktadır. Zaten binlerce hurafe ile dinin zorlaştırıldığı yetmiyormuş gibi, “dîni özel bilgiler” gibi takdim edilen hurafeler, Kuran’ın güzel dinini tanımayanların dîni; saçma, mantıksız, uydurma sanmalarına sebep olmuştur. Size yüzlerce hurafeyi sayamayacağımız için, bu iki kitaptan on örnek hurafeyi yazmakla yetineceğiz. Bu hurafelerde Allah’ın mübarek kelamı, rehberimiz Kuran’ın surelerinin nasıl kullanıldığı ayrı bir ibret vakasıdır:

1. Örnek Hurafe: Rum suresinde geçen bu üç ayeti kerime ile, Es Saffat suresindeki bu üç ayeti kerimeyi okumayı adet haline getiren kimselerin denizler, yahut da çöllerdeki kumlar kadar günahı olsa yine de Cenabı Hak bağışlar derlerdi. Bir kimse bu surenin tamamını ağız kısmı dar olan cam bir kap içerisine yazar ve hasta olmasını istediği kimsenin evine bırakırsa, o evde bulunanların tamamı derhal hastalanırlar. Hatta o eve, evin yabancısı olan bir kimse dahi girse derhal hastalığa yakalanır...

Örnek Hurafe:Sancıdan kıvranan bir hasta üzerine Mücadele suresi okunursa sancısı geçer ve tatlı tatlı uykuya dalar. Gece ve gündüz bu sureyi okumaya devam eden kimse hırsızlara karşı korunur. Surenin tamamı bir kağıt üzerine yazılıp herhangi bir mahsul üzerine atılırsa, o mahsul her türlü haşerenin tahribatından kurtulur, bolluk ve bereket meydana gelir.

Örnek Hurafe:Bir kimse Maun suresini ev eşyası üzerine okuyup üfürse, kırılmaktan ve kaybolmaktan kurtarılmış olur. Bu surenin okunmasını alışkanlık haline getiren kimsenin sözü her yerde geçerli olur. Hiç kimse bir dediğini iki edemez.

Örnek Hurafe:Para biriktirip zengin olmak isteyenler her namazın sonunda Humeze suresine devam etmelidirler. Bir kimseyi teşhir etmek için de 101 adet biber üzerine okunup, niyet edilene yakılır.

Örnek Hurafe:Sık sık hamamcı olan kimseler, bir şap üzerine Tarık suresi’ni okuyup, yastığın altına kor ve bu şekilde uyuduğu taktirde hamamcı olmaktan kurtulur.

Örnek Hurafe:Basur hastalığına yakalanan kimse namazların sonunda Ala suresini yedişer defa okursa hastalığı geçer. Cuma ezanında yazdırıp üzerine alan, kıskançlık, nazar ve sihre karşı kendini korur.

Örnek Hurafe:Felak suresini bir kağıt üzerine baştan sona yazıp, ayın son Cumartesi günü güneş doğmadan ve yedi kuyudan alınacak, güneş görmemiş kuyu suyuna çivit mürekkebi ile yazılıp silinerek, herhangi bir düşmanın üzerine, 41 kere de kapı eşiğine okunarak, o evde geçimsizlik çıkmasına ve ayrılmalara sebep olunur.

Örnek Hurafe:Bir çirişe 7 ilmik atılır. Birinci ilmiğe ..., ve yedinci ilmiğe Surei Kevser okunur. Her düğümde: “Yarabbi filanın şehvetini, cinsel organını aklını fikrini 360 beden azası ile 72 endamı ile bağladım ve düğümledim.” Bu çiriş rüzgara karşı asılır. İcap ettiğinde çözmek için kaybolmaması da şarttır.
Örnek Hurafe:İçinde 17 Mim harfi bulunan Ayetel Kürsi’yi yine bir çiriş alıp bakire bir kıza 17 kez düğümlenecek şekilde ilmik attırılır. Her ilmiğe 10 adet Ayetel Kürsi okunur... Kimin için niyetleniyor, ne için isteniyorsa “ Ya Rabbi falanın şehvetini, dilini ya da yolunu bağlıyorum. Ayetel Kürsi’deki İsmi Azamın ve esmai ilahiyenin yüzü hürmetine düğümledim.” diyerek bakire kıza bir düğüm attırılıp, işaretle hiç konuşmadan 17 ilmik böylece düğümlenir ve 170 adet Ayetel Kürsi okunmuş olur. Bu okunmuş çiriş karanlık bir yerde ağır bir taş altına konarak muhafaza edilir.

Örnek Hurafe:Erkekliği bağlı bir şahsın çözülmesi için; temiz bir kağıda Ayetel Kürsi, diğer bir kağıda da Surei Haşr’ın son dört ayeti ile Amener Resuli ayeti kelime olarak ayrı harf harf yazılır. Ayetel Kürsi sağ kola, diğer yazılı Amener Resuli ve Haşır Suresi sol kola bağlanır. Sonra hiç kullanılmamış bir baltanın deliğinden bağlı erkeklik uzvunu geçirip işer...

KURAN ÜFÜRÜK KİTABI DEĞİLDİR

Kuran’ın bu istismar edilişi Edip Yüksel “İlginç Sorular” kitabında benzer örneklerle anlatılır ve devamında şöyle der:

Kuran Bizleri doğruya ulaştıran bir rehber (Huda) Yolumuzu aydınlatıcı bir ışık (Nur) Doğruyu yanlıştan ayıran bir ölçü (Furkan) İhtilaf içinde bocalayanlara bir delil (İlim) Tüm beşeriyet için bir mucize (Ayet) Kalplerinde manevi hastalık bulunanlara bir ilaç (Şifa) Sıkıntıdaki müminlere bir müjde (Büşra) Tüm insanlara bir öğüt ve hatırlatma (Zikr)

Her şeyi detaylı olarak açıklayan bir yasa (Mufassal) Düşünenlere bir bilgelik kaynağı (Hikmet) Her şeyi açıklayan bir kitap (Tıbyan) Haklıyı belirleyen bir kanıt (Beyyine) Müminler için bir bağış (Rahmet) Geride kalmayıp ilerlemek isteyenler için bir uyarı (Zikra) Akleden müminler için apaçık bir kitap (Kitabul Mümin) Adalet arayan toplumlar için evrensel bir yasa (Hüküm) Peygamber’in risaletini devam ettiren ölümsüz bir elçi (Resul) Birbirine düşmüş insanları birleştirici bir ip (Hablullah) Müslümanlar için kıyamete dek yaşayan bir önder (İmam) Dirileri uyarsın diye gönderilen bir kitap (Kuranun Mübin)

İşte böyle nitelikteki bir Kitab’ın tüm bu niteliklerini gizlemek ve amacı dışında kullanmak için insanlardan ve cinlerden olan şeytanlar elele vermişler ve ne yazık ki bu şeytani tuzaklarına insanların çoğunu düşürmüşlerdir. İnsanları ortak koşuculuğun ve zulmün karanlığından Allah’a imana ve adaletin aydınlığına çıkaracak bir rehber olan Allah’ın kitabını yüzyıllardır sahtekarlar ve cahiller bir aspirin veya bir merhem gibi değerlendirmiş ve mikroplu üfürükleriyle istismar etmişlerdir. Allah’ın yüce kelamını basur, ishal, kabızlık gibi hastalıkları iyileştirmede büyüvari yöntemlerle kullanarak Kuran’a hakaret eden ve uydurdukları yalanları Allah adına halka yutturan üfürükçüler ve muskacılar toplumumuza çok büyük zararlar vermişlerdir.

1De ki: Sabahın Rabbine sığınırım. 2Yarattıklarının kötülüğünden 3Çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden 4Düğümlere üfürenlerin kötülüğünden 5Ve kıskandığı zaman kıskananın kötülüğünden.
113 Felak suresi 15

Allah düğümlere üfürenlerin kötülüğünden, bu tip büyüvari hareketlerin kötülüğünden kendisine sığınmamızı Kuran’da söylerken, Kuran’ı üfürme, düğümlere üfleme gibi yollarda kullanmak ne yaman bir çelişkidir! Uyduruk karelerde sureleri ve Arapça harfleri kullanarak yazılan muskalara, tılsımlara, efsunlara kudsi, mübarek, dîni bir hava verilmiş ve din namına özellikle halkın cahil kesimleri yüzyıllardır kandırılmıştır. Kuran’ın musikisi yerine manası, üfürülmesi yerine okunması, ölülere hitabı yerine canlılara hitabı asıl olmadıkça bu kaos, bu rezalet ne yazık ki devam edecektir.

EVLİYA ALDATMACASI

2 Bu kitap onunla uyarman için ve inananlara hatırlatıcı olarak indirildi. Öyleyse bundan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın

3 Rabbinizden size indirilene uyun. O’ndan başka evliyaya(dostlara) uymayın. Ne kadar az hatırlıyorsunuz?

7. Araf Suresi 23

Allah Kuran’a uymamızı ister. O’ndan başka evliyaya uymamamızı söyler. Oysa günümüzde hurafelerle dolu bir çok kitabın yazarı Kuran’da kullanılan “evliya” kelimesiyle isimlendirilip kitapları Marifetname(bir sonraki bölümde inceleyeceğiz) diye, ilmihal kitabı diye, hadis, tefsir, mezhep kitabı diye satılmaktadır. Kuran’ın insanların uyduğu yanlış adres olarak evliyayı göstermesi ve günümüzde Kuran dışı kaynak ve insanlara uyanların bu kaynak ve yazarları Kuran’da geçen aynı kelimeyle isimlendirmeleri ilginçtir. (“Evliya” Arapça’daki “veli” kelimesinin çoğulu olup “dostlar” demektir.) Kuran’ın kelimeleri bu şekilde kullanmasına rağmen mezhepçi zihniyet kendi mezhep büyüklerinin evliyalık delillerini göstererek(!) (Kuran’ın bu tarz kullanımına karşın mezhepçi literatürde evliya kelimesi insanüstü, adeta süpermen kişi manasında kullanılır) onların eserlerinin de dinin kaynağı olduğunu ispatlamaya gayret eder.

Para için önüne geleni basan yayınevleri, aklından her geçeni yazan yazarlar, bunları rekortmen yapan cahil alıcılar, Kuran’ı rehber yerine üfürük uygulayıcısı yapanlar oldukça, halimiz bakalım ne olacak!.. Hele bir de bu üfürükçüleri din adamı, hoca sananlar yok mu!.. Bu üfürükçülere gidip muskasına, göbeğine efsunlu dualardan yazdırıp medet umanlar... Bunlara paraları verip şifa isteyenler, fakat Allah yolunda zekata geldi mi üfürüğe harcadığının yarısını harcamayanlar... Kurşun dökmeye üşenmeyip, namaz söz konusu olduğunda üşenenler... Kuran’ı 40 bohça içinde duvarda tutup, eline alıp manasını anlamak, hayatın rehberi yapmak için okumayanlar...