Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamün
Aleyküm! Kocacnara ve Mircan Kardeşim!
Tebbet suresi, diğer adıyla Mesed suresi, Fatiha suresinden sonra
Mekke`de altıncı sırada inmiştir. Beş ayettir. Adını surede geçen “تبّت Tebbet” ve “مسد Mesed
(lif)” sözcüklerinden alır.
Rahman ve Rahîm Allah adına.
Ayetlerin meali:
1- Ebuleheb`in iki eli/iki gücü yok oldu. Ve o yok oldu.
2- Malı ve kazandığı şeyler ona fayda vermedi.
3- Yakında alevli ateşe atılacak.
4, 5- Karısı da. Boynunda liften bir ip odun taşıyıcısı olarak
Ayette Ebuleheb olarak tanıtılan şahsın,
Kureyş eşrafından Abdül Uzza b. (oğlu) Abdülmuttalib b. (oğlu) Haşim
olduğu ve karısının da Ümmü Cemil (Avrâ) olduğu, herkes tarafından tartışmasız
kabul edilmiştir.
Ebuleheb ismi Abdül Uzza`ya başlangıçta,
yüzünün canlılığı, yanaklarının kırmızılığı ya da hiddet ve şiddeti sebebiyle
övgü maksatlı olarak verilmiştir. Zaten ayetteki Cinas sanatından da bu
anlaşılmaktadır. Ebuleheb ismi Abdül Uzza`ya bu sure inmeden önce verilmiştir.
Bu sure ise bize, Abdül Uzza`nın peygamberimize ve davet ettiği İslâm`a karşı
adeta ateş püskürmek suretiyle cehennemdeki yerini hazırladığını
bildirmektedir. Bundan sonra da, “ateş kaynağı olmak”, “ateşi sevmek” vasıflarını
da içeren Ebuleheb ismi “cehennemlik” unvanı ile özdeşleştirilmiş ve yaptığı
işler ile, davranışları itibariyle bu unvanı hak edenler için “cehennemin
babası” anlamında bir özlü söz olarak kullanılmıştır.
Bu şahıs peygamberimizin hem komşusu, hem
dünürü ve en önemlisi de amcasıdır. Peygamberimizin Ümmü Gülsüm ve Rukıyye
isimli kızları, Ebuleheb`in Uteybe ve Utbe isimli oğullarıyla evli idiler.
Fakat Tebbet suresinin inişini takiben Ebuleheb`in baskısıyla boşanmışlardır.
Ebuleheb, son derece zengin, iri cüsseli,
kırmızı suratlı, çabuk hiddetlenen birisi idi. Hayatının sonuna kadar hep
İslâm`a karşı savaşmış, her zaman müşriklerin başında veya yanında yer
almıştır. Meselâ Bedir savaşına bizzat iştirak etmemiş ama yerine ücretli bir
asker göndermiştir. Hezimeti öğrendiğinde ise son derece üzülmüştür.
Doğum yılı bilinmeyen Ebuleheb, 624 yılında
Mekke`de “karakızıl” denilen vebaya benzer bir salgın hastalığa yakalanmış ve
yedi gün içinde ölmüştür. Hastalığın bulaşıcı olması sebebiyle cesedine
oğulları dahil kimse yaklaşamamış, ölüsü üç gün öylece kalmış ve kokuşunca,
uzun sırıklarla bir çukura itilip üstü kapatılmış, merasim yapılmamıştır.
Ebuleheb`in karısı, Harb`in kızı, Ümmü Cemil
(Avrâ) dir. Bu kadın aynı zamanda Ebu Sufyân b. Harb`in kız kardeşi,
Muaviye`nin de halasıdır.
Peygamberimiz görevi gereği pazar
pazar, panayır panayır dolaşıp Hakk`ı tebliğe uğraşırken Ebuleheb de onu bir
gölge gibi takip ediyordu. Onu etkisiz hâle getirebilmek için her yolu
deniyordu. Toplantılarını sabote ediyor, “Bu benim yeğenim mecnundur, ona kulak
asmayın” diyerek herkesi etkilemeye çalışıyordu. Bazen fiilî saldırılarla
peygamberimizi taciz ediyordu. Bazı yerlerde de “Eğer kardeşimin oğlunun
dedikleri doğru ise, çoluk çocuğumu ve malımı fidye olarak verip kendimi
azaptan kurtarırım” diye alay ediyordu. (Bu inanç o günün müşriklerinde
yerleşik bir
inançtı.   ;
Ebuleheb`in peygamberimize karşı duyduğu kinin
bir başka sebebi de, Ebuleheb`in eski bir tarihte kardeşi Ebu Talib ile yaptığı
bir kavgada peygamberimizin, diğer amcası olan Ebu Talib`e yardım etmiş
olmasıdır. Yani eskilere dayanan bu kişisel düşmanlık, şimdi çıkardan
olma korkusuyla büyümüş ve mahiyeti itibariyle din düşmanlığına dönüşmüştür.
Ebuleheb peygamberimize olan düşmanlığını
yukarıda anlatıldığı gibi taciz boyutunda sergilerken karısı da boş durmuyor,
peygamberimizin evinin etrafına ve sokağına dikenler serperek, peygamberimiz
aleyhinde dedikodular yayarak kocasına destek veriyordu. Bu desteği o kadar
içten veriyordu ki, çok sevdiği ve devamlı boynunda taşıdığı gerdanlığını bile
bu uğurda, peygamberimize yapılacak kötülüklerin ödülü olarak harcadı. Bir çok
tefsirci, 6. ayette geçen “boynunda liften bir ip” ifadesinin, bu meşhur gerdanlığı
temsil ettiğini düşünmektedir. (Tüm siyer ve rivayet kaynakları)
Böyle bir engellemenin en yakın akrabaları
tarafından yapılması peygamberimizi çok üzüyordu. Çünkü onların engellemeleri
ve menfi propagandaları nedeniyle istediği başarıyı gösteremiyordu.
Amcasının verdiği zarar başkalarının verdiğinden kat kat üstün oluyordu.
Bazıları, “amcasının bile inanmadığına biz niçin inanalım” diyebiliyorlardı.
İşte böyle bir ortamda peygamberimizi teselli
etmek, desteklemek, moral ve güç vermek için bu sure indi.
Daha önce inmiş olan Alak, Kalem, Müzzemmil ve
Müddessir surelerinde, mal, mülk, çevre ve güç sahibi olduklarından dolayı
şımarıp azarak ahiret gününü yalanlayanların Allah`a havale edilmesi gerektiği,
onların cezalarının Allah tarafından verileceği bildirilmiş idi. İşte o
surelerde sıfatları ile, karakterleri ile konu edilenler, bu surede Ebuleheb`in
kişiliğinde somutlaştırılmışlardır.
Kur`an`ın adlarını açıkça andığı, helâklerini
ve ebedî lânete sürüklendiklerini haber verdiği kişiler yalnızca Ebuleheb ve
karısıdır. Bu durum, onların düşmanca davranışlarının peygamberimizin tebliğine
ne denli zarar verdiğini göstermektedir.
Kur`an zaman ve mekân üstü, evrensel bir mesaj
olduğu için, bu mesajın sadece belli bir tarih aralığına ve belli bir
coğrafyaya ait olduğunu düşünmek yanlıştır. Kur`an bir konu hakkında örnek
verirken tarih, yer ve isim belirtmez. Örnek verdiği kişilerin davranışlarını,
sıfatları ve karakterleri ile birlikte ortaya koyar ve böylece verdiği örneğin
her zaman ve her yerde geçerli olmasını sağlar.
Bu surede de, günümüzde varlıklarının bir
zerresi bile kalmamış olan Abdül Uzza (Ebuleheb) ve karısı Ümmü Cemil sembolize
edilerek, bunlar gibi olanların, sergiledikleri tavırlar dolayısıyla
uğrayacakları akıbet vurgulanmaktadır. Yani, zenginlikleriyle şımarıp azmış
olan, Kur`an`ın davetine hakaretle cevap veren, Kur`an`ın gösterdiği dosdoğru
yol üzerine dikenler serpen Abdül Uzzaları, Ümmü Cemilleri bekleyen kötü son anlatılmaktadır.
Burada örneği verilen Ebuleheb ölmüştür ama Ebuleheblik her yerde ve her zaman
var olacaktır.
Bu konuda İşte Kur'an adlı sitede daha
doyurucu izahlar bulacağına inanıyorum.
ALLAH'A EMANET OLUNUZ.
__________________ Halil Ay
|