Selam sevgili Sehim Güney;
Öncelikle yazdıklarımı dikkatli değerlendirmediğinizi görüyorum. Şehitlerin şimdiden cennete olduğunu çok açık bir şekilde ispatlayan ayetlere örnek olarak verdiğim ayetleri atlıyorsunuz bu yüzden.
Bunda da size ruhçu öğretiden aşılanan "ruhlar alemi" ve "tekamül" hurafelerinin sorumlu olduğunu görüyorum.
Biliyorum kolay değil bunca yıldır inandığınız şeylerin Kuran dışı olduğunu benimsemeniz.
Öncelikle tekrarlayalım "cehennemin yaklaştırılması, tutuşturulması" vb. ifadeler cehennemin olmadığını değil, sadece, kıyamet gününde yargılanan insanlara tüm ihtişamıyla yaklaştırılmasını anlatır.
Cennet ve cehennem şimdiden varlar ve yine şimdiden içlerinde yaşayan istisna insanlar var. Bunları çok net bir şekilde ayetlerle gösterdim.
Cehenneme uğramaktan da kasıt yakılmak değil bildiğiniz üzere. Şehitler de erkenden cennete giderken, aynı gelecekte cennete girecek insanlar gibi cehenneme uğrayabilirler. Burada hiçbir çelişki yok.
İstisna olarak şimdiden sonsuz hayatı yaşamak konusuna dönecek olursak, Kuran'da böyle birçok istisnadan bahsedilir. Konuyla ilgili eski bir iletimi aktarıyorum:
Sevgili dostum, şehitlerin şimdiden cennete olduğunu ayrı bir ayette veriyor Rabbimiz. İlla ki istisnalar aynı ayetin içinde verilecek diye bir şart yok. Burada bir çelişki yok, tam tersine birbirini tamamlama var.
Başka örneklerden de gösterelim:
Enbiya
76. Nûh'a gelince, o da daha önce bize yakarmıştı. Yakarışına cevap verdik de onu ve
ailesini, o büyük sıkıntıdan kurtardık.Ama bu aileden bir istisna olduğunu başka bir ayette öğreniyoruz:
HUD
41. Nûh dedi: "Binin içine! Onun akıp gitmesi de demir atması da Allah'ın adıyladır. Benim Rabbim elbette ki Gafûr'dur, Rahîm'dir."
42. Gemi onları, dağlar gibi dalgalar üstünden yürütüp götürüyordu. Nûh onlardan ayrı bir yerde duran oğluna seslendi: "Oğulcuğum, bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma."
43. oğlu cevap verdi: "Bir dağa sığınacağım, beni sudan korur." Nûh dedi: "Allah'ın merhamet ettiği dışında bugün hiç kimse için Allah'ın kararından kurtaracak yoktur." Ve ikisi arasına dalga girdi de o, boğulanlar arasına katıldı.
Nuh'un oğlu iman etmediği için diğer aile bireylerinden müstesna-istisna oluyor.
Devam ayetlerinde Allah ona "o senin ailenden değildi" diyor ve bazıları bunu "o çocuk Nuh'tan değildi, eşi gizlice başkasından yapmış olabilir" şeklinde de yorumluyor ama böyle zanla bu işler olmaz biliyorsun. Burada bambaşka bir yerde istisna belirtiliyor.
Bak şimdi "günah yüklenme konusuna" örnek vereyim dostum:
Fatır Suresi 18
Hiçbir günahkâr, bir başkasının günahını yüklenmez. Yükü ağır gelen, onu taşımaya çağırsa bile, kendisinden hiçbir şey yüklenilmez. Akraba bile olsa... Sen ancak Rablerinden için için korkanları ve namaz kılanları uyarırsın. Arınıp temizlenen, kendi benliği için arınıp temizlenir. Dönüş Allah'adır.
------------------------------------------------------------ --------------------
Zümer Suresi 7 Eğer nankörlüğe saparsanız şu bir gerçek ki, Allah size muhtaç olmayacak bir Gani'dir. O, kulları için inkar ve nankörlüğe razı olmaz. Eğer şükrederseniz bunu sizin için rızasına uygun bulur.
Hiçbir günahkar bir başkasının günahını yüklenmez. Sonunda dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O size, işlemiş olduklarınızı haber verecektir. O, göğüslerin saklamakta olduklarını çok iyi bilir.
Ama yine istisna bir durumun olduğunu başka bir ayetten öğreniyoruz:
Nahl Suresi 25 Şunun için ki onlar, kıyamet günü kendi
günahlarını tamamen yüklendikten başka, ilimsizlik yüzünden saptırdıkları kişilerin günahlarının bir kısmını da yüklenecekler. Bakın, ne kötü şey yükleniyorlar!
Şimdi burada bir insan başka bir insanı saptırıyorsa, veya onu suça yöneltiyorsa, bu günaha o neden olduğundan, otomatik olarak saptırdığı veya kötülük yaptırdığı kişinin işlediği "ilgili" tüm günahlardan yüklenmiş oluyor. Yani ortak oluyor.
Bak yine kıyamette kimsenin şefaat yapamayacağı söyleniyor. Ama bunun bir istisnası var: Allah şefaat edebilir. Şimdi bu durum da başka ayette açıklanır:
Bakara Suresi 123 Kimsenin kimse yerine birşey ödemeyeceği, kimseden fidye kabul edilmeyeceği,
şefaatin hiç kimseye yarar sağlamayacağı ve onların hiçbir yardım göremeyecekleri o günden korkun.
Bakara Suresi 254 Ey iman edenler! Alış-verişin, dostluğun,
şefaatin olmadığı o gün gelmeden önce size verdiğimiz rızıktan infak edip dağıtın. Küfre sapanlar zalimlerin ta kendileridir.
Şimdi istisnayı görelim:
Zümer Suresi 44 De ki: "
şefaat, tümden ve sadece Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü/yönetimi O'nundur. Sonunda O'na döndürüleceksiniz."
Meryem Suresi 87 Rahman katında söz almış olandan başkaları şefaat imkânı bulamazlar. (Allah'ın şefaatına ulaşmaktan bahsediliyor)
------------------------------------------------------------ --------------------
Sebe Suresi 23 O'nun katında, bizzat kendisinin izin verdiği kimseden başkasının şefaatı/kendisinin izin verdiği kimseden başkası için şefaat yarar sağlamaz. Sonunda, kalplerinden korku giderilince: "Rabbimiz ne dedi?" derler. "Hakkı söyledi, O'dur Aliyy, O'dur Kebîr."
Yani sen tutup bir veya birkaç ayeti cımbızlarsan "şefaatin olmadığı gün", "kimse şefaat edemez" gibi ifadelerden sanki şefaatın olmadığını zannedebilirsin.Ama Kuran'ın tamamını okursan, aslında şefaatın olduğunu ve yalnızca Allah'ın şefaat ettiğini öğrenirsin. Yani bir istisnayla şefaat varmış, o da Allah'ın şefaatı.
Daha birçok konuda böyle istisnalar başka ayetlerde verilmiştir. Bunlarda bir çelişki yok, tam tersine birbirlerini tamamlıyorlar. Yeter ki kitabı bütünlük içinde ele al dostum.
Zaten açıkça şehitlerin şimdiden Rabbin Katı adı verilen ahiret evreninde nimetlenmeye başladıkları, diğerleri ölü iken yani dirilmeyi beklerken, şehitlerin şimdiden yaratılıp cennet yaşamlarına başladıkları bilgisi veriliyor.
**************
Bu eski iletimde de gösterdiğim üzere, Kuran "şu şöyledir" der bir ayette ve bunun bir istisnası varsa bunu başka bir surenin içindeki başka bir ayette de gösterir.
İşte şimdiden cennete olan şehitlerin durumu da aynıdır. Onların istisna olduğu , diğer insanlar ölü iken onların şimdiden Rabbin Katı'ndaki cennette diri oldukları, nimetlendirildikleri ve diğer insanları da aralarına bekledikleri çok ama çok net bir şekilde anlatılıyor. Bunun tartışılacak bir yanı dahi yok aslında:
-Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanmayın! Aksine onlar hep hayattadırlar, Rablerinin katında rızıklandırılırlar.
—Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği mutlulukla sevinç duyarlar ve
arkalarından şehit olarak kendilerine katılmamış olan mücahitler hakkında: "Onlara hiçbir korku yok ve onlar üzüntü de duymayacaklardır. " müjdesinde bulunurlar. (Ali İmran suresi 169-170)
Açıkça görüldüğü üzere diğer ölüler gerçekten ölü olarak beklerken, şehitler şimdiden istisna olarak cennette canlılar ve daha sonra kendilerine katılacak olan insanları yanlarına bekliyorlarmış. Burada en ufak bir şüpheye ve tartışmaya bile yer yok sevgili Sehim Güney.
------------------------------------
Peki şimdiden bir takım insanların cennette olduğu apaçık. Buna karşılık bir takım insanların da cehennemde olduğu da kesin bir şekilde belirtiliyor mu?
Bakara 24
1.
fe
: o zaman, öyleyse, fakat
2.
in lem tef'alû
: eğer yapamazsanız
3.
ve len tef'alû
:
4.
fettekû (fe ittekû)
: o zaman, öyleyse sakının
5.
en nâre
: ateş
6.
elletî
: ki o
7.
vakûdu-hâ
: onun yakıtı
8.
en nâsu
: insanlar
9.
vel hicâratu (ve el hicâratu)
: ve taşlar
10.
uiddet
: hazırlandı
11.
lil kâfirîne (li el kâfirîne)
: kâfirler için, kâfirlere
Ali İmran 131
1.
ve ittekû
: takva sahibi olun
2.
nâre elletî
: o ateş ki
3.
uiddet
: hazırlandı
4.
li el kâfirîne
: kâfirler için, kâfirlere
- Ateş; onlar, sabah akşam ona karşı sunulur dururlar. Kıyamet kopacağı gün de: "Tıkın firavun ailesini en şiddetli azaba!" (denilir). (Mümin Suresi 46. Ayet )
Görüldüğü üzere cehennem çoktan tutuşturulmuş ve bazı istisna misafirlerini ağırlamaya başlamış bile.
Burada ispatlarımı tekrar tekrar size sunarken, umarım bundan sonra yine eskiden kalma inançlarınızın etkisinde delillere sırtınızı dönmezsiniz.
Cennet ve cehennem şimdiden vardır ve bazı insanlar şimdiden buralarda ağırlanmaya başlamışlardır.
---------------------------------------------------------
Ruh konusuna gelecek olursak;
Kuran'da ruh vahiy ve vahiy meleği anlamlarında kullanılmaktadır dedik ve gösterdik. İşte ayetlerde "hakkında size çok az şey verilmiştir" denilen şey bunlardır. Yoksa Kuran bir bilinmeyen ve sırlar kitabı değildir. Hatta bu ifade, sizin ianndığınız şekilde bir ruhun olmadığının başka bir ispatını daha sunar. Çünkü insana ait sözde ruhla-hayaletle ilgili binlerce kitap ve çalışma vardır bildiğiniz üzere. Kuran'ın bahsettiği ruh yani vahiy ve vahiy meleği hakkında ise çok az bilgi verilmiştir.
İsa kendisindeki vahiy yani ilahi bilgi ve Cebrail'in yardımı ile hastaları iyileştirebilir ve ölüleri diriltir. Yoksa kendinden bir parça aktararak gerçekleştirmiyor bunu. Hele ki Rabbimiz kendinden parçaları kimseyle paylaşmamış ve kimseyi ortak etmemiştir kendisine. İnsanın içinde tanrısal parça olduğu yalanı, insanları şirke batırmak için cinler tarafından aşılanmaktadır ustaca. Bize aktarılan ilahi bilgidir-vahiydir.
Ahiret evreninde yeniden yaratılmaya gelince;
Orada da yaratılmak için bir hortlağa ihtiyacın yok. Tıpkı şu anda olduğu gibi maddeden ibaret olacaksın. Nefs ise beden ile yaşam enerjisinin(canın) buluşması sonucu ortaya çıkan bize özgü karakterdir-benliktir. Yoksa bedenden ayrı yaşayabilen-düşünebilen bir hayalet falan değildir.
Ahiret evreninde yeniden yaratılınca tıpkı şu anda olduğu gibi bedenin olacak. Zaten şu dünyada bile hücrelerin her 10 yılda bir tamamen yenileniyor. Yani her 10 yılda bir yepyeni bir bedene kavuşuyorsun sıfırdan.
KAF
2 İş sanıldığı gibi değil! Kendilerine içlerinden bir uyarıcı geldi diye şaştılar da şöyle dediler o küfre batanlar: "Acayip şey bu!"
3 Ölünce mi, biz toprak olunca mı? Çok uzak bir dönüştür bu."
4 Toprağın onlardan neyi eksilttiğini pek iyi bilmişizdir biz. Her şeyi saklayıp koruyan bir Kitap var katımızda.
İnkarcılar, öldükten sonra bedenlerinin tamamiyle yok olacaklarını düşünüyorlar.
Ama 4. ayette onlara gerekli cevap veriliyor.
Parmak uçlarına kadar tüm bilgiler kayıtlıdır ve yeni yaratılışta yine "aynı insanlar" olarak var olacaklardır.
-------------------------------------------------------
Kuran'da beden dışı yaşam, madde ötesi yaşam gibi saçmalıklar yoktur. Tam tersine, Kuran bu pagan inançla mücadele için gelmiştir.
Tüm yaratılmışlar maddidir ve Allah'tan ayrıdır. Bu yüzden de şirk büyük günahtır.
Ama ruhçu öğreti "ruhlar alemi", "evrim-tekamül", "reenkarnasyon" hurafelerini aşılayarak insanları şirke batırmış ve hatta kendine tapar ve zulmeder hale getirmiştir.
Bu gerçeği sizin de görmeniz dileğiyle. Başka türlü ruhçu öğretiyle fikri mücadelenizde başarılı olamazsınız zaten. Çünkü zaten onlardan dinlere aşılanan ruhlara, tekamüle iman ederken, onların bir kardeşi olan reenkarnasyonu kabul etmemişsiniz hiçbir işe yaramaz.
Gelin bu hurafe öğretiyi toptan red edin. Ruhlarıyla, tekamülüyle, tasavvufu ve reenkarnasyonuyla.
Yine konuyla ilgili videomuzu bir kez daha incelemenizi rica edeceğim:
Selam ve sevgiler.