Yazanlarda |
|
baybora Ayrıldı
Katılma Tarihi: 06 eylul 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 547
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam,
çeviri gerekçelerimi ve anladığımı dipnotlarda zikrettim;
Rahman, Rahim Allah ismiyle,
"De: “Bana[1] vahyolundu[2] Gerçekten, (Mekkelilerce) iyi tanınmayan[3] bir grup[4] işitip[5] şöyle dedikleri: “Gerçekten Biz, şaşılacak[6] bir okuma[7] işittik,[8] (1).[9] Doğruluğa[10] hidayet ediyor.[11] Artık ona[12] inandık,[13] asla birini[14] Rabb'imize[15] ortak koşmayacağız[16] (2). Gerçekten O,: Rabb'imiz[17] aslı[18] aşkındır,[19] ne kız arkadaş[20] edinmiştir,[21] ne de oğul[22] (3).[23] Gerçekten, (şimdi anlıyoruz) ahmaklarımız,[24] Allah’a hakkında saçma-sapan[25] (şeyler) söylüyormuş[26] (4). Gerçekten biz, zannediyorduk[27] ki asla “hiçbir varlığın”[28] Allah’a hakkında bir yalan söylemeyeceğini![29] (5).[30] Gerçekten o, iyi tanıdığımız[31] adamlar,[32] tanımadığımız adamlara[33] sığınıyorlar;[34] böylece (birbirlerinin) kara (düşüncelerini)[35] artırıyorlardı;[36] (6). Ve gerçekten onlar da zannediyorlarmış[37] -bizim zannettiğimiz[38] gibi- Allah asla birini göndermeyecek[39] (7). Gerçekten biz, (vahiy almak için) “göğe[40] dokunduk[41]” [42] göğü “şiddetli[43] bekçilerle[44] parlak yıldızlarla[45] dolu[46] bulduk[47]”[48] (8). Gerçekten biz, gökten[49] (vahiy) işitmek için[50] oturacak yerlere[51] otururduk;[52] ama şimdi[53] kim işitmek istese,[54] onu bir gözcü[55] “parlak yıldızlar[56] buluyor[57]”[58] (9)."
Elbette Cehd bizden Tevfik Allah(a.c)'den
selam ve dua ile,
rıdvan
Peyamber(a.s), Nübüvvetin on birinci yılına (620) rastlayan hac mevsiminde Yesrib(Medine) halkından bir grupla Akabe’de karşılaştı ve onlara İslam’ı tebliğ etti. Hazrec kabilesine mensup olan “altı kişilik” bu grub İslamiyeti kabul edince, Peyamber(a.s) onlardan kendisini Yesrib’e götürüp Himaye etmelerini ve böylece İslam dinini yaymasına yardımcı olmalarını istedi. Onlarda Evs kabilesiyle aralarında yıllardır süre gelen savaşların yol açtığı düşmanlığın ortadan kalkacağını, bu yeni din vasıtasıyla iki kabile arasında birlik ve beraberliğin yeniden doğacağını ümit ettiklerini ifade ettiler. Medine’ye döndüklerinde Hazrec ve Evs kabilelerine İslam’ı anlatacaklarını söylediler ertesi yıl Peyamber(a.s)’la buluşmaya söz verdiler. 621’de bir sene sonra 12 kişiyle geldiler 10 Hazrecli ve iki Evs’li (Birinci Akabe). Bu küçük Müslüman grubun Medine’de gösterdiği faaliyet sayesinde bir çok kişi İslamiyeti kabul etti. Peyamber(a.s) Mus’ab b. Umeyr’i Yesrib’e gönderdi. Nübüvvetin on üçüncü senesi(622) hac mevsiminde Peyamber(a.s)’ı Medine’ye davet etmeye karar veren, ikisi kadın yetmiş beş (bu sayı üç-beş oynuyor.) Medineli, asıl niyetlerini gizli tutarak hac için Mekke’ye giden müşrik Medineliler’le birlikte yola çıktılar. Mekke’ye varınca Hz. Peygamber’le gizlice haberleşerek hac vazifasinin ifasından sonra bir gece Akabe’de buluşmayı kararlaştırdılar.
Akebe biatları Peyamber(a.s)la Medineli dostları arasında hep gece yapılmıştır. Hac Mevsiminde hac’a gelip amaçlarının Peygamber(a.s)la Mekke’lilere farkettirmeden buluşmak olduğuna göre geceyi seçmeleri en uygun davranıştır. Mekke’lilere farkettirmek istemiyorlardı çünkü Mekke’liler Habeşistan’a giden Müslümanların peşine düşmüşler, onları geri getirebilmek için her yolu denemişlerdi. Medine ise Mekke’ye zaten komşu idi. Hareketin orada bastırılması, engellenmesi kolaydı. ilk altı kişiyi bertaraf etmek Mekkeliler için kolay bir işti Mekke’de yaptıkları zulüm ve boykot göz önüne alındığında Medineli altı kişi için neler yapacaklarını kestirmek güç olmasa gerek. İşte bu noktada niçin bu kişilere “cin dendiğini” anlayabiliyoruz. Mekkelilere bu kişileri deşifre etmemek. Mekkeliler Hz. Peygamber’in konuştuğu her kişiye musallat oluyor, tebliğin ulaşmasını engelliyorlardı. Bu davranışları tarihi kaynaklar aktarmaktadır. Mekke’de ilk Müslümanların Habeşistan’a niye göç ettikleride düşünülürse bu düşüncemize hak verilecektir. Akabe biatları ve Medine’ye hicret planları Mekkelilerden gizlenmişti.
[1] Bak. 3:55
[2] ÛHiYe: 6:93,106,145, 18:27, 20:48, 29:45, 39:65, 43:43, 72:1
Bak. 6:19
Arapların, “el-Vahyu el-Vahyu” “hızlı hızlı git” deyimlerine racidir.
[3] el-CiNNi: 6:128,130, 7:38,179, 18:50, 27:17,39, 34:12, 41:25,29, 46:18, 46:29, 55:33, 72:1, 72:6 (Hepsi Hicretten Önce)
Bak. 6:100, 34:41, 51:56
Bak. 34:14
[4] NeFeRun: 72:1
Bak. 18:34, 46:29,
Bak. 9:122
[6] ACeBên: 10:2, 18:9, 18:63, 72:1
[7] KuR’ÊNên: 13:31, 20:113, 39:28, 41:3,44, 42:7, 72:1
Bak. 75:18
Bak. 12:2, 43:3
Bak. 17:78
Bak. 10:61
Bak. 85:21
[9] Bak. 46:29
Ayet-i kerimeden Peygamber(a.s)’ın “cinlere” Kur’an okuduğu ve onların da bunu dinlediklerini, sonra da bunları kavimlerine tebliğ ettiklerini anlıyoruz. Buradan “Cinlerin” Arabça bildiğini çıkara biliriz.
[10] er-RuŞDi: 7:146, 72:2
Bak. 2:256
[14] EHaDên: 5:20,115, 9:4, 18:19,22,26,38,42,47,49,110, 19:26, 24:28, 33:39, 59:11, 72:2,7,18,20, 26
[15] bi-RaBBinê: 20:73, 72:2
[18] CeDDu: 72:3
“CeDD”, babanın babası, annenin babası demektir. Bunlar, insanın, varlığı kendisine dayanan temelidir. Burada “CeDD” kelimesi, temel ve asıl anlamı veren mecazi bir ifadedir. (Râzî)
[20] SâHiBe(ten): 72:3
Bak. 6:101
[23] Yani “Ne yukarıya ve nede aşağıya soyu yoktur”
[25] ŞeTaTân: 18:41, 72:4
[29] KeZiBên: 6:21,93,144, 7:37,89, 10:17, 11:18, 18:5,15, 20:61, 23:38, 29:68, 34:8, 42:24, 72:5
[30] Şimdi Kur’an’ı dinleyince anladık ki yalan söylemişler.
[31] el-İNSi: 6:112,128(2), 72:6
[32] RiCêLun: 7:46, 9:108, 24:37, 33:23, 48:25, 72:6
[35] RaHeKân: 72:6,1
Bak. 10:26, 80:41
[36] feZêDû-hum: 72:6
Bak. 2:10, 3:173
[38] ZaNeN-tum: 41:22,23, 48:12, 59:2, 72:7
Bu uslub için bak. 68:21-25, 71:23, 20:57,62-64, 88, 21:3, 26:34-37, 37:97, 12:8-10, 29:12, 12:80-82, 3:72-74, 18:19-21, 21:62-68,
[39] yeBASe: 6:65, 28:59, 40:34, 72:7
[40] es-SeMêE: 6:6, 11:52, 17:92, 21:16,32,104, 22:65, 37:6, 38:27, 41:12, 67:5, 71:11, 72:8
[42] LeMS: MeSS anlamında olup, “tecessüs etti, araştırdı; yokladı” manasında, istiare yoluyla kutlanılmıştır. Çünkü dokunan kimse, arayan ve tanımak isteyen kimsedir. Nitekim Arapça'da, “Dokundu; dokundu, araştırdı...” denilir (Razi).
[46] MuLiEt: 72:8
Bak. 7:18, 11:119, 32:13, 38:85
Bak. 18:18
Bak. 37:66, 56:53
Bak. 3:91
[48] Yani “Böyle bir şey gerçekleşmedi”
[56] ŞiHêBên: 72:9
Bak. 15:18, 37:10
Bak. 27:7
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Rıdvan!
Bir kaç hususa değinmek ve bir kaç da soru yöneltmek istiyorum.
Önce değinmek istediklerim:
1-"Kurânen acebé": şaşılacak ... yerine "harika bir/eşsiz bir... (bedî')demek,
2-"Teâlé ceddu rabbiné" : Ceddu, ciddu (cimin kesriyle) de okunmuştur. Ciddu/ceddu rabbiné'nın anlamı; "Rabbimizin azameti, mülkü, saltanatı, zenginliği..." "Teâlé ceddu rabbiné mettxaze sâhibeten ve lé veleden"in anlamı: "Rabbimiz, bir eş ve bir çocuk edinmekten müstağnidir /çok yücedir".
3-"Fe zédûhum raheqâ": Onların azgınlığını, baskılarını arttırıyorlardı.
Sorulara gelince:
1- İns denince kimler, cin denince net olarak kimler anlaşılıyordu? 6. ve 7. ayetlerde bahsi edilen ins ile cinden kimler kastedilmiş? Cinlere sığınan ins kim, sığınılan cin kim? Net larak söyleyebilir misiniz?
2- "O, iyi tanıdığımız adamlar tanımadığımız adamlara sığınıyorlardı(!) Bir birlerinin kara düşüncelerini arttırıyorlardı" diyorsunuz! Bu iki grubun da tanıdık olmaları veya tanımadık olmaları (Mekkelilerce) gerekmez mi? Bu sığınanlarla sığınılanlar bir birinini tanıyorlar mı tanımıyorlar mı?
3- "Onlar da znnediyorlarmış -bizim zannettiimiz gibi- Allah asla birini göndermeyecek." diye çevirmişsiniz! Neden? Halbuki, "...sizin zannettiğiniz /inandığınız gibi" şeklinde çevirmeniz gerekmez miydi? Onlar kim, siz kim?
4- "Biz (vahiy almak için) göğe dokunduk göğü şiddetli bekçilerle parlak yıldızlarla dolu bulduk! Biz gökten (vahiy) işitmek için oturacak yerlere otururduk; ama şimdi kim işitmek istese onu gözcü parlak yıldızlar buluyor!"
Bu sözleri kimler söylüyor, Allah'ın kimseyi göndermeyeceğine inandıkları halde? Bu ne anlama geliyor? "Biz gökten (vahiy) işitmek için oturacak yerlere otururduk..." ifadesi tuhaf değil mi? Bununla ne demek istiyorlardı? "Ama şimdi kim işitmek istese, onu bir gözcü parlak yıldızlar buluyor." Bu itiraf ne anlatıyor? Neden önceleri işitebiliyorlardı da şimdi parlak yıldızlar buluyor?
Başarılar dilerim.
|
Yukarı dön |
|
|
efrayim58 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 subat 2007 Gönderilenler: 1098
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Efrayim
Sevgili dostlar
Dikkat ederseniz biz müslümanlar cinlerden çok, cin çarpmasıyla ilgiliyiz.Cin çarpması, kitabımızın hiç bir yerinde geçmediği halde neden bu çin çarpmasıyla ilgiliyiz?
Havva, Habil, Kabil, Amin, Vaiz, Sela,gibi Kuran-ı Kerim'de yer almayan ancak Tevrat'ta yer alan bu terimler, nasıl islami terimler gibi bizim içimize nufuz etti biz onları içimizden söküp atamıyorsak,hatta bu konuyu dile getirenler 'zındık'la suçlanıyorsa
Kuran- ı Kerim'de yer almayan ancak Tevrat'ta yer alan bu 'cin çarpması' da diğer islami terimler gibi bizim içimize nufuz etti ve biz onu içimizden söküp atamıyoruz,hatta 'cin çarpması' Kuran-ı Kerim'de yer almaz denildiğinde, 'cin' ayette yer almıyormu diyerek' cin çarpması' ile 'cin' konusunu aynı kefeye koyulduğunu, aynı kefede değerlendirmeye karşı gelenleri de 'zındık'la suçlayabilmektedirler.
Konunuza farklı bir açıdan da bakmak istedim.
Sevgi ile,
|
Yukarı dön |
|
|
baybora Ayrıldı
Katılma Tarihi: 06 eylul 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 547
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam,
Abdurrahman bey, cevabımı geç verdiğim için özür dileyerek başlıyorum;
1. -"Kurânen acebé": şaşılacak ... yerine "harika bir/eşsiz bir... (bedî')demek,
Evet bu doğru, fakat ben kelimenin “10:2, 18:9,63”deki anlamını da gözeterek böyle bir tercih yaptım. Fakat yinede çeviri önerinize bir itirazım olamaz.
2. "TeâLé ceddu rabbiné" : Ceddu, ciddu (cimin kesriyle) de okunmuştur. Ciddu/ceddu rabbiné'nın anlamı; "Rabbimizin azameti, mülkü, saltanatı, zenginliği..." "Teâlé cddu rabbiné", mettxaze sâhibeten ve lé veleden" in anlamı: "Rabbimiz, bir eş ve bir çocuk edinmekten müstağnidir /çok yücedir".
Yukarıdaki yazdıklarım bu madde içinde geçerli, “Sahibe(ten)” eşi şeklinde çevrilebilir. Fakat kelimenin Kur’an’ı Kerim’de kullanımlarının “arkadaş,yandaş” çevrilmeye müsait. Yani “onun bırakın bir eşinin olmasını bir kız arkadaşı bile yoktur”u vurgulamak istemiştim. Başarısız kalmış olabilirim
Benim anladığım “46:29”da “Cinlerin” söylemlerinde bunların “Musa(a.s)’ın Kitabını bilen “Cinler “ olduğu”. Yine Cin suresinde “Göğü yoklamaları” onların “bir peyamber beklediklerine” işarettir. Bu iki ipucunu birleştirdiğimde bunların “Kitab halkından” ve “Musa(a.s)’ın kitabınının takipçileri olduğu” sonucuna varıyorum. “Mesih bekleyenler” yine onlardır. Elbetteki bu “Cinler” “Arab’çada biliyorlar”. Uzun süre payamber beklemişler, bu beklentileri sonuçsuz kalmıştır. Muhammed(a.s)’ın tebliğini dinlediklerinde/işittiklerinde “vahiyle/şihabla” karşılaştıklarını anladılar ve iki surede de onların “hem itikadlarını” hem de beklentilerini anlatmaktadır.
Kur’an’ı Kerim’de “86:2-3” Karanlığı delen yıldız onların “şimdi kim işitmek istese”demelerine neden olan yıldız/vahiylerdir. Artık göğü yoklamalarına gerek yoktur. Peyamber(a.s) yanlarındadır.
Göğü yoklamak hem “kehanet” (37:6, 67:5,15:17,18 37:7-9) hem de “gökten haber almaya(26:212)” işaret eder.
Kur’an’ı kerim’in inzal olmasıyla Arabça bilen, Yahudi itikadına sahib bu “cinlerin” hurafeleri yıkılmıştır.
Benim anladığım “Cin ve Ahkaf” surelerinin iniş zamanları “Akabe biatları” zamanlarıyla örtüşmektedir.
Bütün bunlardan sonra “Medine”den gelen “Yahudi itikadına sahib” “Araplar” olduğunu düşünüyorum.
Elbetteki Alim olan Allah(a.c)’dir
Cehd bizden Tevfik O’dan
Selam ve dua ile,
rıdvan
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
|
Yukarı dön |
|
|
baybora Ayrıldı
Katılma Tarihi: 06 eylul 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 547
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam,
Bu başlık altında konuyu daraltarak;
Cin suresi ve ahkaf suresinde geçen ve Süleyman(a.s) kıssaları bağlamında geçen "Cinlerin" aynı kategoriye girmesi gerektiğini düşünüyorum.
Diğer "cin ve cinler" den bahseden Ayet-i Kerimelerin farklı kategorize edilmesi gerektiğini, bu vesile ile Kur'an'ı Kerim'de geçen bütün "cin ve cinler" anlamına gelen kelimelerin aynı şeyden bahsetmediğini belirtmeliyim.
Selam ve dua ile,
rıdvan
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamün Aleyküm Rıdvan Kardeşim,
cin'ler ile ilgili düşüncelerim şu şekildedir :
" CİN " LERİN VARLIĞI KUR'AN-İ BİR HAKİKATTIR.
Yüce Allah'a emanet olunuz.
Veddua
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|
Yukarı dön |
|
|
baybora Ayrıldı
Katılma Tarihi: 06 eylul 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 547
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam,
Hasan kardeşim, (yine konuyu cin, ahkaf ve süleyman(a.s)'la ilgili ayetlerde geçen "cin" kelimesiyle sınırlayarak)
mesela;
21:82, 34:12-14, 38:36-38 Ayet-i kerimeleri nasıl anlaşılması gerekir?
Süleyman(a.s) bu "Cinlere" nasıl kelepçe vuruyor?
Şeytanlar nasıl dalgıçlık yapıyor hemde bir peyamberin emrinde?
sorularına cevab verilmelidir.
Kur'an'ı Kerim'de "Cin" kavramının kategorik ayrımları ıskalanırsa sorulacak
başka sorularada cevab verilmelidir.
bende sizi Allah(a.c) emanet ediyorum.
Selam ve dua ile,
rıdvan
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
|
Yukarı dön |
|
|
baybora Ayrıldı
Katılma Tarihi: 06 eylul 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 547
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam,
Kur'an'ı Kerim'deki "Cin" kavramını gördüğüm luzum üzerine nasıl kategorize ettiğimi izah etme gereğini duydum;
1. Yaratılış konusundaki ayetlerin bağlamında geçen "Cin" kavramı,
2. Mekke Müşrikerinin özelinde çeşitli kavimlerin inançları bağlamında geçen "Cin" kavramı,
3. Cin suresi, ahkaf suresi ve Süleyman(a.s) kıssaları bağlamında geçen "Cin" kavramı
4. "İns ve Cin" terkibinin geçtiği ayetler.
şidilik bununla yetinmek istiyorum,
Selam ve dua ile,
rıdvan
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bütün bunlardan sonra “Medine”den gelen “Yahudi itikadına sahib” “Araplar” olduğunu düşünüyorum. (rıdvan)
Selam Rıdvan!
Cinler, Yahudi itikadına mensup Araplar ise, bunlara istiaze eden ins kimler ola?
|
Yukarı dön |
|
|
baybora Ayrıldı
Katılma Tarihi: 06 eylul 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 547
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam Abdurahman bey,
Benim tarihsel malzemeden yardım alarak anladığım,
Yesrib/Medine de "Beni Kurayza", "Beni kaynuka" ve Beni Nadir" Yahudi kabilelerdi,
Yine Yesrib/Medine'de iki büyük Arab kabilesi "Evs" ve "Hazrec" bulunmaktadaydı.
Yahudi Kabileler Evs ve Hazrec arasında uzun yıllara dayanan savaşlarda ikili oynuyorlar ve ikisinden birine muttefik oluyorlardı.
Surede geçen "İns'ten adamların Cin'den adamlara sığınması" sözü yine Surede "Cin" diye geçen kimselere ait. Yani suredeki "Cin"lerle "ünsiyet kuranlarla" (İns) yine "Cin"lerle "ünsiyet kurmayan/ötekiler" (cin)den.
devam ederiz İnşAllah,
selam ve dua ile,
rıdvan
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
|
Yukarı dön |
|
|
|
|