Yazanlarda |
|
muvahhit Ayrıldı
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam,bu konu hakkında forumu biraz araştırdım ancak olsa bile gözümden kaçmış olmalı yada yok bu nedenle başlık açtım,
sizce anadilde ibadet doğru bir tavır mı?
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Muvahhit
namazda kuranı türkçe okumak
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|
Yukarı dön |
|
|
Azure Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 28 mayis 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 80
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam,
"namazda kuranı türkçe okumak" demek anadilde ibadet etmek anlamına gelmez.ibadet etmek bir iş, hizmet veya benzeri bişey yapıp birine sunmak demektir.dolayısıyla insan düşündüğü dilde ibadet eder.
|
Yukarı dön |
|
|
meteor23 Newbie
Katılma Tarihi: 07 ekim 2006 Gönderilenler: 11
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
olmaz turkce okunamaz...
Turkce dua yapilabilir ancak Kur'an okunamaz....
|
Yukarı dön |
|
|
ABCDF Ozel Grup
Katılma Tarihi: 11 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 412
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Yazdığınız yazılar sadece sizin sonuçlarınız..
bu sonuca nasıl vardığınız konusundaki süreçlerden nedense bahsetmiyorsunuz/bahsedemiyorsunuz...
|
Yukarı dön |
|
|
erdemli Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 06 temmuz 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 96
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam,
Hem anadilde ibadet hem anadilde dua konusunda neden kuran merkezli bir tavır sergilenmiyor?
Anlamlı bir diyalogda anlamsız kelimeler, anlamını bilmediğimiz sözcükler kullanabilir miyiz? Ne dediğimizi bilmeden ağzımızdan çıkanlar dua olurmu? Dua tam olmayınca, anlamlı olmayınca kıldığımız namaz namaz olur mu?
Allah ile olan ilişkimizin anlamlı ve bilinçli olması gerekmez mi? Allah, namaz kılarken bilinçli olmamızı ve ne dediğimizi bilmemizi istemiş ve bu konuda en uç örnek olan sarhoşluk halini vermiştir.
4/43. Ey inananlar, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye
ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç- gusül edinceye kadar namaza
yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan
(hacet yerinden) gelmişseniz yahud kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, bu
durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinze
sürün. Şüphesiz, Allah bağışlayandır, esirgeyendir
Ve 14/4 de Allah, gönderdiği elçileri kendi kavminin dilinde gönderdiğini söylüyor. Dil konusu toplumların anlaması ve anlamlandırması anlamında kilit durumdadır. Dil, iletişim aracımız ise Allah ile olan iletişimimizin anlamlı olması kendi dilimizde yakarmamız ile olacaktır... Sonuçta Allah tüm dilleri biliyor değil mi? Arapça üzerinde bu derece durmanın bir gerekçesi ve kanıtı olmalı....
14/4. Biz hiç bir elçiyi kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki
onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp-saptırır, dilediğini
hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Allah ile ilgili konularda bilinçli olmalıyız, Allah hiç bir ayette kendinden geçişi, şuursuzluğu meşru görmez...
Bu ve bunun gibi din konularının tümünde dünyevi konularda olmadığımız kadar duyarlı ve bilinçli olmalıyız.....
Bu konuda detaylı bilgi için; Cengiz Özakıncı'nın Dünden BUgüne Türklerde Dil ve Din kitabını öneriyorum....
Selametle
__________________ Allah temiz akıl sahiplerini sever!
|
Yukarı dön |
|
|
TRUES Newbie
Katılma Tarihi: 03 eylul 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 38
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ABCDF Yazdı:
Yazdığınız yazılar sadece sizin sonuçlarınız..
bu sonuca nasıl vardığınız konusundaki süreçlerden nedense bahsetmiyorsunuz/bahsedemiyorsunuz...
|
|
|
Selamlar,
Kişi Allah' a seslenişini neden kendisi için yabancı olan bir dilde yapmalıdır? Lütfen bunun dayanağını gösterin.
Tayyip Erdoğan, Bush la görüşmek için ingilizce bir metin ezberlese ve gidip onu orada okusa komik duruma düşer. Bu yüzden tercümanlar kullanılıyor, yani diyoloğun dil bilinci ile yapılması gerek..
Aynı şey Allah' a seslenişde de tuhaf bir durum doğuruyor.Ezberlenmiş, anlamlandırılamayan metinler..
Bu konuda aşağıdaki yazının incelenmesini öneririm; kaynak:
http://www.kurandakidin.net/bolumler/40anadildeibadet.htm
30 Rum Suresi 22
Eğer Allah dileseydi sizi bir tek ümmet yapardı, ancak bu sizleri verdikleriyle sınaması içindir. Tümünüzün dönüşü Allah'adır.
5 Maide Suresi 48
Ey insanlar! Gerçekten biz sizi bir erkekten ve bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler yaptık. Allah açısından en üstün olanınız en çok sakınanınızdır.
49 Hucurat Suresi 13
Bu ayetleri örnek gösteren Cengiz özakıncı şunları söyler: "Kuran'ı benimsemiş bir kişi kendi bildiği dilden başka bir dille, kendi soyundan başka bir soyla, kendi toplumundan başka bir toplumla, kendi yazısından başka bir yazıyla karşılaştığında bunları Tanrı'nın bir ürünü olarak görecek, bir üstünlük ya da aşağılık duygusuna kapılmayacak, bunları tanımaya, anlamaya, öğrenmeye girişecektir. Daha açığını söyleyelim: Kuran’a göre bir Müslüman Arap, Türkler’in ulus olarak varlığını, dilini, yazısını ancak bir inceleme, araştırma, öğrenme, yararlanma konusu edinebilir. Türkler’in ulus olarak varlığını ortadan kaldırmaya, ya da eritmeye girişmesi durumunda Tanrı katında suçlu olacaktır. Türkçe'yi at, Arapça'yı kullan, ya da kendi yazını at, Arap yazısını kullan diyemez. öteki ulusları Araplaştırmaya yeltenemez. Eğer yeltenirse, bu girişimi Tanrı'nın buyruklarına aykırı olur. Geçmişte Tanrı'nın buyruklarını çiğneyen pek çok Müslüman Arap, Müslüman Türk çıkmış, Türkler'in dilini, yazısını Araplaştırmaya girişmiş ve bunu belli oranda başarmışlardır. Bundan 900 yıl önce kimi Arap, kimi Türk kandırıcı kişiler Tanrı ile Türkler'in arasına dilden bir engel koydular. Türkler'in Tanrı'ya Türkçe seslenmesinin Tanrı'yı kızdıracağını söyleyerek, Türkler'i bu yalana inandırdılar. Türkler Tanrı'nın yalnızca Arapça seslenişlere ilgi gösterdiğine kandırıldılar. Tanrı'nın yalnızca Arapça dilekleri, yakarıları işleme koyduğunu söyleyen bu tilkilere inanan Türkler ağızlarını Arapça sözcüklerle açtıklarında, kullanımdan düşürdükleri Türkçe sözcükleri peynir gibi yitiren kargalar konumuna düşmüş, dilleri bozulmuş, imgelemleri bulanmış, anlama, anlatma yetileri devingenliğini, diriliğini, türetgenliğini tüketmiş durumdadırlar." (Cengiz özakıncı, Dil ve Din, sayfa 120 ve 156)
Alıntıladığımız ayetlerden anlayacağımız gibi Arapça da, Türkçe de, İngilizce de, Fransızca da, tüm diller de Allah'ın isteğiyle oluşmuştur, tümü Allah'ın delilleridir. İnsanlar bu renkliliği yok etmeye değil, bu farklılıkların içinde kaynaşmaya, tanışmaya çalışmalıdırlar. Her dil bir güzelliktir. Hiçbir dilin kutsallığı yoktur. Allah'ın beğendiği bu çeşitliliği uydurma kutsal etiketiyle yok edenler Allah'ın kitabı Kuran ile çelişmektedirler.
Allah, meleklere Hz. Adem'in üstünlüğünü açıklarken, Hz. Adem'e isimleri öğretmesine ve Hz. Adem'in isimlerle tanımlamalar yapmasına dikkat çekmektedir. İsimlendirerek tanımlama, kelimelerle düşünme gibi dilin temel fonksiyonları, insanı üstün kılan özellikleridir. Hiç şüphesiz dilin bu tarz kullanımında, ne söylediğinin bilincinde olma unsuru vardır. Aklı işletme faaliyeti kelimelerle isimlendirmenin sonucunda yapılan bir faaliyettir. Kullanılan akıl ise insan olmanın ayırt edici özelliğidir.
Kuran'ın herkesin anladığı dilde, tercümesinden okunmasının önemini Prof. Dr. Beyza Bilgin de şu sözleriyle vurgulamaktadır: "Kuran'ın anlaşılması esastır ve vahiyler yoluyla tebliğ ve yol gösterme daima milletlerin konuştuğu dilde yapılmıştır. öyleyse, milletin fertleri, Allah'ın Kitabı'nı anlamak, ondaki haber ve öğütlerden yararlanarak terbiye olmak, davranış geliştirmek için, onu yabancı dilde değil, konuştukları dilde ve anlayarak okuyacaklardır. Böyle bir okuyuş temin edilmedikçe, Kuran belli bir zümrenin, bir azınlığın elinde kaldıkça, ondaki ilahi amaca yönelik yöntem etkinliğinin ve anlam zenginliğinin meydana getirebileceği bütün gelişmelerden mahrum kalınacaktır. Kuran'ın vahyolunduğu dönemde, Arap edebiyatı çoğunluğun ilgilendiği, zevk alarak izlediği bir alandı. Kuran, şiirle nesrin birleştiği bir üslûpla, yeni konulardan söz ediyordu.
Kuran'ı dinletmeyin. Kuran okunduğunda gürültü yapın, belki bu yolla ona galabe edebilirsiniz.
(41 Fussilet 26)
Anlamışlardı ki, Kuran dinlenir ve anlaşılırsa, onunla başa çıkamayacaklardır. Oysa geleneklerimizden gelen günümüzdeki okuyuşta, musiki ile okuyuştan etkilenmekten söz edilebilir ama o şiirli üslûp kullanılarak verilmiş olan haber ve öğütlerden etkilenmekten söz edilemez. Kuran'ı inanarak, güvenerek, sevgi ile okuyan insanlar, onu okurken, onda anlatılanları, onu üslubu ile anlayarak okusalar, bilgilenseler ve etkilenseler, duyguları o yönde aksa, o yönde içerik kazansa, neler olabilir, kabiliyetli müminler onları nasıl kullanır, bir düşünülse! Güzel sanatların bütün dalları, şiir, roman, film, tiyatro, müzik, estetik, gazete, dergi, radyo, televizyon gibi güçlü araçlar, onları kullanan inançlı insanların belleklerinde yüksek fikirlerle seslense, sevgiyi, güzelliği, temizliği, merhameti, adaleti, barışı ve yardımlaşmayı ifadeye dökseler, ülkede ince bir ruh hali, bir yüksek terbiye, bir bilgiseverlik, bir aydınlanma meydana gelmez mi? Meydana gelen bu aydınlık dışa vurmaz mı?! (1. Kuran Sempozyumu, sayfa 82)
__________________ "Hakk Rabb'indendir."
|
Yukarı dön |
|
|
Hasan Akcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 11 ekim 2005 Gönderilenler: 767
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bir cami imamına, "Mehmet Ali Erbil'in besmelesine dikkat ettiniz mi?" dedim. "Hayır. Nasıl?" "Bismillarahmanırrahim," diyor. "O da bi şey mi, hocam," dedi. "Cemaatimden mismillah," diyenler bile var.
"Mismillah"ın hiçbir anlamı yok. Bismillarahmanırrahim ise "rahman olmayanın adıyla" demek.
Arapça besmele çekerken dahi ağzından çıkanı kulağı duymadığı için Allah hakkında "rahman olmayan" gibi saygısız şeyler söyleyenler öteki ayetleri okurken acaba ne okkalı küfürler ediyorlar...
Kara mizah.
Sevgi ile, Hasan Akçay
|
Yukarı dön |
|
|
barış Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 eylul 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 339
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İlkokulda arapça namazsureleri ezberlediğimiz günlerden itibaren ve üniversite yıllarının sonlarına kadar, neredeyse her gece dua ettim,yani arapça sureleri okudum.
Kandil gecelerinde olsun, arada manen ihtiyaç duyduğum zamanlarda olsun, dua kitaplarından arapça (başta Yasin olmak üzere) Kuran okudum.
Kendimce dua ediyor, Allah'ı anıyordum. Şimdi geçmişe baktığımda bu anış ve dua ve Kuran okumanın hayatımı yönlendirmemdeki rolünü düşünüyorum, bu arapça ibadet bana dinimi öğretti mi, elimi harama uzatmama engel oldu mu, bana rehber oldu mu ? Yaptığım yanlışlara baktığımda hayır demem hiç zor değil...(Belki daha kötü durumda olurdum orasını Allah bilir ya.)
Birgün Türkçe Kuran meali okumamla başladı herşey. Yaşadığım iç hesaplaşmalar, hayatımı sorgulamam, kendi elimle kendimi soktuğum yanlışlar ve sonuçları, üstelik bunları yaşarken dua edip kendimce ibadet etiğimi sanmam...
Daha 3-4 sure okumuştum ki, namaz kılmayı öğrendim, Allah'ın izniyle namaza başladım.Duyduğum korku, yaşadığım iç fırtınam yavaş yavaş dindi, ama sürekli Kuran meali okumaya devam ettim, ediyorum.
Her gün ve her gün yeni bir şey öğreniyorum, hayata geçiriyorum, çabalıyorum. Derin bir soluk alıp başlıyorum güne, yaşamak bu işte diyorum, şükrederek. Türkçe ibadet ediyorum, namazdaki Kuran dahil. Bundan da vazgeçebileceğimi sanmıyorum. Arapça bilmiyorum çünkü. Küçükken yanlış telaffuz ederek öğrendiğim arapça sureleri düzeltemiyorum bir türlü zaten, sürekli yanlış okuyorum.
Ben hala Arapçasına geriye ket vurup doğrusunu öğrenemezken, 5 yaşındaki kızım, namazda okuduğum Türkçe duaları ezberlemiş de, anlamını öğrenmeye çalışıyor şimdi. Geçen akşam, ben de dua biliyorum dedi. Söyle bakalım dedik. Önce Fatihayı sonra da Bakara'nın son ayetindeki duayı okudu. Sorduğu sorularla boğuşuyorum şimdi ve kendimle kıyaslıyorum. Ben fatihanın anlamını 35 yaşında öğrendim çünkü...
Türkçe, yani anladığım dilde ibadet başka. Namazda okurken dahi bir sureyi, ayet ağzımdan çıkıyor, içimden hamd ve şükrediyorum Allah'a.Hem lafzıyla hem ruhuyla çıkıyor kelimeler ağzımdan.
Arapça bilmeyen bir Türk için ibadet Türkçe olmalıdır.
Sevgiyle.
|
Yukarı dön |
|
|
adalet Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 ekim 2006 Gönderilenler: 1195
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Trues alıntıladı:
Kuran'ı dinletmeyin. Kuran okunduğunda gürültü yapın, belki bu yolla ona galabe edebilirsiniz.
(41 Fussilet 26)
Anlamışlardı ki, Kuran dinlenir ve anlaşılırsa, onunla başa çıkamayacaklardır. Oysa geleneklerimizden gelen günümüzdeki okuyuşta, musiki ile okuyuştan etkilenmekten söz edilebilir ama o şiirli üslûp kullanılarak verilmiş olan haber ve öğütlerden etkilenmekten söz edilemez. Kuran'ı inanarak, güvenerek, sevgi ile okuyan insanlar, onu okurken, onda anlatılanları, onu üslubu ile anlayarak okusalar, bilgilenseler ve etkilenseler, duyguları o yönde aksa, o yönde içerik kazansa, neler olabilir, kabiliyetli müminler onları nasıl kullanır, bir düşünülse! Güzel sanatların bütün dalları, şiir, roman, film, tiyatro, müzik, estetik, gazete, dergi, radyo, televizyon gibi güçlü araçlar, onları kullanan inançlı insanların belleklerinde yüksek fikirlerle seslense, sevgiyi, güzelliği, temizliği, merhameti, adaleti, barışı ve yardımlaşmayı ifadeye dökseler, ülkede ince bir ruh hali, bir yüksek terbiye, bir bilgiseverlik, bir aydınlanma meydana gelmez mi? Meydana gelen bu aydınlık dışa vurmaz mı?
Altına imza atacağım sözler.Bugün namazda kuran yalnızca arapça okunmalıdır diyenlerin de yukarıdaki ayetin muhatabı olduklarını düşünüyorum.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|
Yukarı dön |
|
|
|
|