Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 10 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 39
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Kuran'a göre boşama ancak üç ayda tamamlanabilen bir işlemdir. Her ayda (ay ile kasıt, iki âdet dönemi arasıdır) ancak bir boşama geçerlidir. Bir ayda 100 talak da verse bir talak sayılır. Çünkü Talak Suresi'nde kadınları temizlik dönemi içinde boşamak ve iddetin sayılması emredilmektedir. Bu, öyle bir sözle bitecek iş değildir. Zira ayetin sonunda, "bilemezsin, belki Allah bir iş ortaya çıkarır" buyurulmaktadır. Kastedilen, bu süre içinde eşlerin birbirine dönme eğilimi, yuvanın yıkılmamasıdır. Erkek, ilk ayın içinde talakından vazgeçebileceği gibi ikinci ve üçüncü ayın içinde de vazgeçip karısına dönebilir. Adetinden temizlenen karısına hiç yaklaşmadan onu boşar, ay içinde dönmezse, kadın bir âdet daha görüp temizlenince tekrar boşar.
Bu ay içinde de dönmezse, kadın bir daha âdet görüp temizlik içine girdiği zaman bu bir ay içinde de ona dönebilir. Ama dönmez de kadın bir daha âdet görürse ve bu ayların içinde her defa talak vermişse artık üç ayın sonunda dönme hakkı kalmaz. Şayet üç ay içinde sadece bir defa boşamış ama dönmemiş de kadın üç ayını geçirmişse o zaman küçük ayrılık hasıl olur. Karısına yeni bir mehir ve nikâhla dönebilir. Ama bu durumda kadının muvafakati gerekir. İşte Kuran'da ve sünnette anlatılan boşama şekli budur.
YANİ YOBAZLARIN DEDİĞİ GİBİ BOŞOL BOŞOL BOŞOL DEMEKLE BOŞANILMIYORMUŞ.KİMBİLİR BUİNSANLARA UYUPTA KAÇ YUVA DAĞILDI,KİMLER HÜSRANA UĞRADI.BU KADAR İNSANLARIN VEBALİNİ NASIL VERECEKLER? ALLAH'IM ŞEYTANIN ŞERRİNDEN YANLIZ VE YANLIZ SANA SANA SIĞINIRIM.........UYANIN EYY İNSANLAR ARTIK UYANMA VAKTİ GELMEDİMİ?
Selam Minis, Sen uyanmışsın ya bu yeter şimdilik.Sıra geldi diğer uyuyanlara.Hoş geldin ve hudaya bağlılığın bizim seviyemize yükselsin ve hatta geçsin inşallah..
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Katılma Tarihi: 10 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 39
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
adalet yazdı
Selam Minis, Sen uyanmışsın ya bu yeter şimdilik.Sıra geldi diğer uyuyanlara.Hoş geldin ve hudaya bağlılığın bizim seviyemize yükselsin ve hatta geçsin inşallah..
HOŞBULDUK ADALET.AMA ÇOK TA FAZLA HOŞGÖRÜLMEDİK HERHALDE.(YOKSA BENMİ FAZLA ALINGANIM)
ben bu konuyla ilgili çevremden en az 3 kişinin evliliğinin bitmiş olduğunu biliyorum.(ben direkten döndüm)BU KONU TOPLUMUMUZUN KANAYAN BİR YARASIDIR...
Katılma Tarihi: 02 ekim 2007 Yer: Netherlands Gönderilenler: 6
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
TALAKIN SAYISI
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
O talak iki defa olur. Her birinden sonra kadını ya iyilikle tutmak, ya da güzellikle ayırmak gerekir. Onlara verdiklerinizden bir şey almanız size helâl olmaz. Eşler, Allah'ın koyduğu sınırlarda duramayacaklarından korkarlarsa başka. Allah’ın koyduğu sınırlarda duramayacaklarından siz de korkarsanız kadının fidye verip kendini kurtarmasında her ikisi için de bir günah yoktur. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır; onları aşmayın. Kim Allah’ın koyduğu sınırları aşarsa, işte yanlış yapanlar onlardır.
Ayetteki "O talak iki defa olur” hükmü, Allah’ın, ölçüsünü belirlediği yukarıdaki talakın en fazla iki kere olabileceğini gösterir.
“… Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır, onları aşmayın. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa, işte yanlış yapanlar onladır” hükmü ise bu ölçüye uymayan talakların geçersiz olduğunu gösterir.
Şarta veya belli bir zamanın gelmesine bağlanan talâk çeşitleri de bu ölçüye uymadığından geçersizdir. Üçüncü boşamada yukarıdaki kurallar geçerli olmaz.
“Erkek üçüncü defa boşarsa, artık bu kadın ona helal olmaz. Kadın evlenir, bu koca da boşarsa bakarlar; Allah’ın koyduğu sınırlarda duracakları kanaatine varırlarsa birbirlerine dönmelerinde bir günah yoktur. Bunlar Allah'ın sınırlardır. Allah bunları, bilen bir topluluk için açıklamaktadır.” (Bakara 2/230)
Talakın üç ile sınırlanması fıtrata uyar. Çünkü istenmeyen bir işten sonra en çok iki kez özür kabul edilir, üçüncüsünde kabul edilmez. Bunu Musa aleyhisselam ile Hızır olayında da görürüz.
Musa Hızır’a: "Sana öğretilenden bana da bir olgunluk bilgisi öğretmen için seninle gelebilir miyim?" dediği zaman Hızır: "Gel, ama sen benimle beraber olmaya dayanamazsın. İç yüzünü bilmediğin bir şeye nasıl dayanacaksın?" Bana uyarsan, ben sana anlatıncaya kadar hiç soru sorma!" demişti. Musa aleyhisselam iki kere soru sorunca Hızır’a "Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam benimle arkadaşlık etme. Çünkü artık benim tarafımdan beyan edilecek son özür noktasına ulaştın" demişti. Üçüncü soruyu da sorunca Hızır, “İşte bu benimle senin aranı ayırır” demişti. Üçüncüden sonra artık özür kabul edilmez.
Tıpkı bunun gibi üçüncü talaktan sonra kocanın özür beyan etme imkanı sona erer ve eşler birbirinden ayrılırlar. Bu da fıtrata uygun bir boşama olur.
Bundan sonra herkes kendi yoluna gider. Bu arada kadın bir başka erkekle evlenir, o erkek ölür veya onu usulüne uygun olarak boşarsa, bu kadın kendini daha önce üç talakla boşamış olan eşiyle yeniden evlenebilir. Bu husus, yukarıdaki âyetin hükmüdür.
Cahiliye Arapları talakı bilirlerdi. Fakat bunun belli bir sayısı yoktu. Koca karısını boşar, iddet esnasında ona döner ve bu işi istediği kadar yapabilirdi. Böylece karısına ne kocalık yapar ne de başkasıyla evlenmesi için onu serbest bırakırdı. İddeti bitse dahi evlenmesini yasaklayabilirdi. İslam, sınırsız talak hakkını üçe indirdi ve ilk ikisinde kocaya iddet içinde dönme hakkı tanıdı. Üçüncü boşamadan sonra bu hakkı tanımadı. Dolayısıyla karısını, âdetten temizlenmişken, ilişkiye girmeden boşayan kişi, bir boşama hakkını kullanmış olur. Süre sonunda ayrılığa karar vermenin bu konuda bir etkisi yoktur. Evliliği devam ettirme kararı verilirse boşama meydana gelmiş fakat evlilik yeniden kurulmuş olur.
H- ÜÇ TALAK KONUSU
Mevcut mezhepler, doğru talakın yukarıdaki gibi olduğunu kabul ederler ama o ölçülere uymayan talakı geçerli sayarlar. Bunun sebebi, Talak sistemini kurarken Talak Suresinin ayetlerini temel almamaları, diğer ayetlere de şartlı yaklaşmalarıdır. Bu sebeple talakla ilgili ayetleri ve hadisleri büyük ölçüde değerlendirme dışı bırakmışlardır. Bu hususa aşağıda küçük bir örnek verilecektir.
Dört mezhebe göre erkek eşini, adetli iken veya onunla ilişkiye girdiği temizlik döneminde bir talakla boşayabileceği gibi birden fazla talakla da boşayabilir. Eğer eşine; “seni üç talakla boşadım” demişse aynı anda üç talak meydana gelir ve evlilik tamamen sona erer. Şarta veya belli bir zamanın gelmesine bağlanan talâk da geçerlidir. Ne boşama sırasında, ne dönme sırasında ne de iddet bitiminde ayrılırken şahit bulundurma şartı vardır. Erkeğin eşine dönmesi halinde iyi niyetli olup olmadığına da bakılmaz. Bütün bunların Kur’ân’a aykırı olduğu açıktır.
Şimdi mezhepleri bu duruma getiren gelişmelere üç talak örneğini verelim.
1. Peygamberimizin dönemi
İbn Abbâs’ın bildirdiğine göre Abdu Yezîd, karısı Ümmü Rukâne’yi boşamış, Müzeyne kabîlesinden bir kadınla evlenmişti. Kısa bir süre sonra kadın Allah’ın Elçisine gelmiş ve Abdu Yezîd’in iktidarsız olduğunu ima için başından aldığı bir kılı göstererek, onun bana ancak şu kıl kadar faydası olabilir. Benimle onun arasını ayır.” demişti. Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellem buna öfkelenerek Adamın oğlu Rukâne’yi ve kardeşlerini çağırdı. Sonra orada bulunanlara o iki çocuğu göstererek: “Bunu şu ve şu bakımlardan, diğerini de şu ve şu bakımlardan Abdu Yezîd’e benzer buluyor musunuz?” diye sordu. “Evet” dediler.
Allah’ın Elçisi Abdu Yezîd’e: “Onu boşa” diye emretti. O da isteneni yaptı. Sonra, “Önceki eşine; Rukâne’nin annesine dön.” dedi. Abdu Yezîd: “Ey Allah’ın Elçisi! Ben onu üç talakla boşadım.” dedi. “Biliyorum, sen ona dön” dedi ve şu âyeti okudu: “Ey Peygamber! Kadınları boşadığınızda iddetleri içinde boşayın ve iddeti sayın.” (Talak, 65/1)
İbn Abbâs’ın bildirdiğine göre Abdu Yezîd’in oğlu Rukâne de babası gibi karısını üç talak ile boşadı, sonra buna fazlasıyla üzüldü. Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellem ona, karısını nasıl boşadığını sordu. “Üç talakla”, dedi. “Bir mecliste mi?” diye sordu. “Evet”, dedi. “Bu bir talaktır, istersen ona dön” dedi. O da hemen döndü.
2. Sahabe dönemi
İbn Abbâs’ın bildirdiğine göre Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellem ve Ebû Bekr devri ile Ömer’in halifeliğinin ilk iki yılında üç talak, bir talak sayılırdı. Hattâb oğlu Ömer: “İnsanlar ihtiyatlı olmaları gereken bir konuda aceleci davranmaktalar. Acaba onu, onların aleyhine geçerli saysak mı?” dedi ve geçerli saydı.
Kaynaklar, bu tarihten sonra fetvaların şaşırtıcı bir şekilde değiştiğini göstermektedir. Yukarıdaki hadisleri rivâyet eden Abdullah b. Abbâs da görüş değiştirmiştir. Mücâhid diyor ki; İbn Abbâs’ın yanındaydım, bir adam geldi, karısını üç talakla boşadığını söyledi. İbn Abbâs bir süre sessiz kaldı. Karısını ona döndüreceğini sandım. Sonra söze şöyle başladı: “Biriniz tutup ahmaklık yapıyor, sonra İbn Abbâs! İbn Abbâs! demeye başlıyor. Allah şöyle buyurmuştur: “Kim Allah’tan korkarsa o ona bir çıkış yolu yaratır.” (Talak, 65/2)
Sen Allah’tan korkmadın. Ben de sana bir çıkış yolu görmedim. Rabbine isyân etmişsin. Karın senden ayrılmıştır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Ey Peygamber! Kadınları boşadığınızda iddetleri içinde boşayın.” (Talak, 65/1) .
Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Mes’ûd, Ömer b. Abdülaziz ve Mervan b. el-Hakem’in de buna göre fetva verdikleri bildirilmiştir.
3. Fukaha dönemi
Hanefî, Şafiî, Mâlikî ve Hanbelî mezhepleri de bir lafızda verilen üç talakı, üç talak saymışlardır. Yani bir erkek eşine, “seni üç talakla boşadım” dedi mi, ister adetli, ister temiz olsun, ister o temizlik dönemi içinde eşiyle ilişkiye girmiş bulunsun, isterse hiç gerdeğe girmemiş olsun onu üç talakla boşamış olacağını söylemişlerdir. Bunlardan bir kısmı “الطلاق مرتان O talak iki defa olur.” (Bakara 2/229) âyetindeki ال’ın cins için olduğunu iddia etmiştir.
Bu; “Erkek karısını en fazla iki kere boşayabilir” demektir. Fakat boşamanın üç defa olduğu konusunda ihtilaf yoktur. Bu sebeple ال’ın cins için olduğunu savunanlar cümlenin yapısını kökten değiştirmek zorunda kalmışlardır. Serahsî şöyle der: “Mubah talakların tamamı iki defadır ve üçüncü defadır.” “Üçüncü defadır” ilavesi Bakara 230’daki “Erkek eşini tekrar boşarsa..” hükmünden alınmıştır. Bu hükmü katma mecburiyeti varsa “ال”in cins için olma ihtimali kalmaz. Çünkü الطلاق مرتان isim cümlesidir. Devam ve sübut ifade eder. Arapça bilen herkes burada yapılanın yanlış olduğunu kolayca anlar.
İbn-i Hümâm’a göre bu âyet, sünnete uygun talakın iki kere olacağını gösterir. Çünkü üç talakın bir lafızda vaki olacağı yolunda ittifak vardır. Bu görüş de kabul edilemez. Âyetlere aykırı bir ittifak, âyeti etkilemez. Bir çok fakih, الطلاق مرتان âyetindeki مرة = merra kelimesinin bir zaman dilimini gösterdiğini söylemiştir. Hanefîlerden el-Kâsânî’nin sözleri şöyledir: Allah Teâlâ’nın “O talak iki keredir” sözü, iki defadadır, demek olur Biri diğerine iki dirhem verse, iki defada vermedikçe iki kere verdi, denemez.
Âyetin zahiri haber cümlesi olmakla birlikte emir cümlesi an-lamındadır. Çünkü ona zahiri anlamını yüklemek, haberinin âyete ters düşmesi ihtimali olmayan (zatın) ona ters düşmesine yol açar. Çünkü bazen birden fazla talak bir arada verilir. Ha-ber cümlesinin emir yerine kullanıldığı da olur. Nitekim “Boşanmış kadınlar kendi başlarına beklerler…” âyeti “… beklesinler” anlamında; “Anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler” âyeti de “… emzirsinler” anlamınadır. Böyle başka âyetler de vardır. Burada da öyledir; sanki Allah Teâlâ “onları boşamak istediğiniz zaman iki defada boşayın” demiştir.
Ayrı ayrı boşamanın emredilmesi bunların bir arada yapılmasının yasaklanması demektir. Çünkü ikisi birbirine zıttır. O zaman talakları birleştirmek haram veya mekruh olur.
Bu konuda Peygamberimize dayandırdıkları tek söz, onun talakların ayrı ayrı olmasını emrettiğidir. Diyorlar ki, ayrı yapılmasını emir, birleştirmeyi yasaklamadır. Bu da talakları birleştirmenin haram veya mekruh olduğunu gösterir. Yani haram veya mekruh olmakla birlikte geçerli olur. Talakları birleştirmeyi Allah ve Resulü yasaklamış, fakihler ise “yasaktır ama geçerlidir” demişlerdir. Bu tavrın kabul edilebilir bir yanının olmadığı açıktır.
Tefsirler de ne مرة (merra) kelimesi üzerinde durmuşlar, ne de Bakara 229 ile Talak Suresi arasında ilişki kurmuşlardır. Şimdi bu görüşlerin tutarsızlığını bir başka açıdan görmeye çalışalım: “الطلاق مرتان O talak iki defa olur” (Bakara 2/229) âyetinde defa diye tercüme edilen مرة kelimesi, zaman dilimi “جزء من الزمان cüz’ün mine’z-zaman” anlamı içerir. Talak 1. âyet, bunun iddet süresi kadar olduğunu açıklamıştır. Koca karısını, bu süre içinde, ancak bir kere boşayabilir.
İkinci âyet şöyledir: “Kadınlar sürelerinin sonuna vardıkları zaman onları ya iyilik (mâruf) ile tutun veya iyilikle ayırın...”
Dolayısıyla kadını, bir iddet süresi içinde birden fazla boşamak mümkün değildir.
Sonuç olarak fıkıh kitaplarında yer alan talakla Kur’an’da yer alan ve Peygamberimiz tarafından uygulanan talak arasında hiç bir ilgi yoktur.
Katılma Tarihi: 10 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 39
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Kuran'a göre boşama nasıl olur?
sevgili Hazar hekimoğlu Kuran'ı kerime göre gerçek boşanma şekli aşağıdaki gibidir:
Cevap: Kuran'a göre boşama ancak üç ayda tamamlanabilen bir işlemdir. Her ayda (ay ile kasıt, iki âdet dönemi arasıdır) ancak bir boşama geçerlidir. Bir ayda 100 talak da verse bir talak sayılır. Çünkü Talak Suresi'nde kadınları temizlik dönemi içinde boşamak ve iddetin sayılması emredilmektedir. Bu, öyle bir sözle bitecek iş değildir. Zira ayetin sonunda, "bilemezsin, belki Allah bir iş ortaya çıkarır" buyurulmaktadır. Kastedilen, bu süre içinde eşlerin birbirine dönme eğilimi, yuvanın yıkılmamasıdır. Erkek, ilk ayın içinde talakından vazgeçebileceği gibi ikinci ve üçüncü ayın içinde de vazgeçip karısına dönebilir. Adetinden temizlenen karısına hiç yaklaşmadan onu boşar, ay içinde dönmezse, kadın bir âdet daha görüp temizlenince tekrar boşar.
Bu ay içinde de dönmezse, kadın bir daha âdet görüp temizlik içine girdiği zaman bu bir ay içinde de ona dönebilir. Ama dönmez de kadın bir daha âdet görürse ve bu ayların içinde her defa talak vermişse artık üç ayın sonunda dönme hakkı kalmaz. Şayet üç ay içinde sadece bir defa boşamış ama dönmemiş de kadın üç ayını geçirmişse o zaman küçük ayrılık hasıl olur. Karısına yeni bir mehir ve nikâhla dönebilir. Ama bu durumda kadının muvafakati gerekir. İşte Kuran'da ve sünnette anlatılan boşama şekli budur. Alıntı :Süleyman Ateş
Gelenekçilere göre nikahta karşılıklı rıza,
yakınların tanıklıkları ve imamın(?) onayı şarttır ama boşanmada
erkeğin ağzından çıkacak bir iki kelime yeterlidir.
Nikah için
prosedür var, boşanma ise erkeğin elinde daha doğrusu dilinde. Neden
böyle? Boşanma nikahın tersi yani sözleşmenin feshi ise yine karşılıklı
rıza, yakınların tanıklıkları ve kamu otoritesinin onayı şart olmalı
değil mi?
Mezhepçi anlayış kendi içinde bile çelişkide.
Bir
de komedi sergilenmekte. Camilerde perşembe geceleri yatsı namazı
sonrası erkekler kendi başlarına nikah tazeleme duaları yapmakta. Hem
de çoluk çombalak, hep birlikte. Dua yapıyorsun, nikahın tazeleniyor.
Bak sen şu işe. Hatunun nikahı mı? ne gerek var? Kadın o, bayat olsa da
farketmez(!).
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Katılma Tarihi: 18 haziran 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 3
Gönderen: 02 temmuz 2009 Saat 19:29 | IP 78.191.94.103
selam arkadaşlar ben yeni üye oldum bu yüzden konu açamıyorum mecburen buraya yazmak zorundayım benim sorum şu talak suresinde kadınları boşayacağınız zaman aranızdan adalet sahibi iki erkeği şahit tutun diyor bu elmalılı hamdi yazır mealinden benim biraz kafam karıştı diğer meallere baktım hiçbirinde erkek demiyor adalet sahibi iki kişi diyor şimdi doğru olan hangisi elmalılı hamdi mealimi yoksa diğer meallermi beni aydınlatırsanız çok sevinirim.teşekkür ederim
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma