| Yazanlarda | 
         | 
          
      
        
         
         veyselicnumbers Groupie 
          
  
  Katılma Tarihi: 26 ocak 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 60
          | 
        
         
          
           | Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
		     | 
                    
            		  
           | 
           
          
           
  | 
           
          
Not:
 Önceki mesajda bahsettiğim 
 www.VeyselicNumbers.com
  sitesinde EN TEPEDE  "TURKCE" butonu var, türkçe 
 açıklama için lütfen ona basınız. Teşekkürler
         | 
        
       
        | Yukarı dön | 
         
          
          
         | 
        
       
       
        |   | 
       
        
         
         veyselicnumbers Groupie 
          
  
  Katılma Tarihi: 26 ocak 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 60
          | 
        
         
          
           | Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
		     | 
                    
            		  
           | 
           
          
           
  | 
           
          
 ---------------------------------------------------------
 -----------------------
 
 --Subject: Sag/sol?
 --Date: Thu, 24 Jan 2013 09:56:35 +0200
 --From: xxx@xxx.com.tr
 --To: veyselperu@hotmail.com
 
 Veysel’cim, Açıkça anlamıyorum. Özle ilgisi olmayan 
 şekilsel kavramlar; sadece biz omurgalıların biyolojisi 
 ile ilgili olan sağ ve sol kavramları seni neden bu kadar 
 ilgilendiriyor?
 
 Sağ/sol üzerine düşündün mü biraz? Sadece ön ve arka diye 
 bir tanım yaptığında manası olan şeyler bunlar. Bizim 
 gibi bütün omurgalı hayvanlarda ön ve arka tanımlı. Bu 
 yüzden sağ ve sol da tanımlı. Deniz anası, deniz 
 kestanesi yahut beş bacaklı deniz yıldızı olsak üst ve 
 alt var fakat ön/arka – sağ/sol tanımlı bile değil.
 
 Alemlerin rabbine ulaşmaksa amaç, yolun bence yanlış. 
 Sahi amacın bu mudur? Bu değilse nedir 
 
 Sevgiler. 
 
 --From: Veysel Peru [mailto:veyselperu@hotmail.com] 
 --Sent: Thursday, January 24, 2013 1:06 PM
 --To: Xxx yyy
 --Subject: RE: Sag/sol?
 
  
 
 Merhaba,
 
 Sağ/sol üzerine çok düşündüm. Hatta şunu da düşündüm, 
 Kuran'da (mesela Vakıa suresinde) Ashabul yemin(sağcılar) 
 ve Ashabüş şimal(solcular) geçiyor ya? Bunlar ahirette 
 nasıl sıraya dizilecekler, bir grup sağda, bir grup solda 
 ama kime göre? diye (herhalde birbirlerine göre olabilir, 
 yani arkalarından bakınca 0'lar solda ve 1'ler sağda 
 00000000001111 şeklinde) .
 
 Özle ilgisi bence var. Sadece omurgalıların biyolojisiyle 
 ilgili olan kavramlar değil sağ ve sol. Mutlak ve İlahi 
 birer kavram bunlar. Kuran'da da geçiyor. ("gökler de sağ 
 eliyle dürülüp bükülmüştür" 39:67) 
 
 Mesela Allah'ın kaç eli var? Cevap olarak bir rakam 
 istiyorum. Bence 2. Bunlardan biri sağ el, ki bu Kuran'da 
 geçiyor. Diğeri sol el mi ben onu bilmiyorum, ben elleri 
 0 ve 1 olarak numaralandırıyorum, sağ el 1 nolu el, 
 diğeri 0 nolu el. Müşebbihe mücessime gibi düşüncelerde 
 değilim, ama bir şekide benim Kuran'dan anladığım 
 Allah'ın iki eli (elden ne kastediliyor onu tefsirciler 
 bilir) var. Bir tanesi de sağ el.
 
 Bu hayat bir oyun ve eğlence. Peki oyunun tarafları kim? 
 Bence sağcılar ve solcular, yani cennetlikler ve 
 cehennemlikler. (Vakıa suresinde bir de sabıkun yani 
 öncüler diye bir grup daha var, ama onlar da cennete 
 gidiyor.)
 
 Yani 2 sayısı var değil mi? O zaman Binary sistem de var, 
 iki de digit var o zaman. 1 ve 0 
 
 Bunlar mutlak şeyler, iki şey varsa eğer, iki de yön 
 ortaya çıkıyor, sağ ve sol, bunlar da mutlak, yani iki 
 şeyden üstün olan sağa geçiyor, diğeri sola geçiyor. Daha 
 doğrusu sağ ve sol varsa, bunlardan biri üstün. Mesela 
 hayır ve şer gibi iki şey var, bunlardan biri üstün. 
 Melek ve şeytan var. Bunlardan biri üstün. İblis(Şeytan) 
 ve İnsan var. Bunlardan biri üstün. 
 
 Sayılar ve sağ/sol yönleri mutlak kavramlar. Kuran'da da 
 geçiyor. Yok farzedilemez
 
 Şimdi, Solcular bir gol atmış, Hintliler sayıları soldan 
 sağa yazmış, Arap'lar ve tüm Dünya da golü yemiş, bunu 
 kabul etmiş, Araplar sağdan sola yazdıkları halde 
 sayıları soldan sağa yazmışlar. Kuran mushaflarında da da 
 bu böyle. Yani BiDi. Yani çelişki.
 
 Benim amacım bunu düzeltmek, yani sağcılar adına bir gol 
 atmak. Bunu yaparken amacım ne? Sizin gibi okumuş etmiş 
 bir insan bile sağ/sol kavramını anlamamış, ikisi de aynı 
 şey, ne farkeder diyorsunuz? Bence farkeder. Mutlak 
 olarak Sağ soldan üstündür. Bir ile sıfır yanyana 
 gelecekse 1 sağdadır. Size ve insanlığa bu farkı anlatmak 
 istiyorum.
 
 Benim amacım bir çelişkiyi, bir yanlışı düzeltmek, bu 
 bana ne katar bilmiyorum, insanlığa ve müslümanlığa çok 
 şey katar düşüncesindeyim. Alemlerin Rabbine ulaşmak 
 tabiki amaç. Mutlak olan "sayılar" ve "sağ/sol" 
 kavramlarıyla İslami kavramlar arasında bir bağıntı var 
 diye iddia ediyorum. (Detayları sitede var.)
 
 Alemlerin Rabbine ulaşmak için, bir gol atmak istiyorum, 
 bu fikir bir şekilde bana nasip oldu. Benden başka hemen 
 hemen herkese ters geliyor. Size de ters geliyor. Çünkü 
 herkes ALIŞMIŞ. Ama ben bunu ölene kadar da savunacağım. 
 Ya da birisi çıkıp fikrimi çürütene kadar ki şimdiye 
 kadar çıkmadı. 
 
 Ben biliyorsunuz solakımdır, sol elle yemek yemeğe 
 alışmıştım, ama değiştirdim, şimdi sağla yiyorum(bazan 
 unutup solla yesemde). Alışkanlıkları değiştirmek zordur. 
 Ben de zor olanı yapmaya çalışıyorum. 
 
 Benim amacım gol atmak. Kime? İblis'e yani Şeytan'a, ve 
 onun tayfasına, yani Ashabuş şimale, yani sol'un 
 ashabına. Bu bana ne kazandırır bilemiyorum, ama 
 insanlığa ve müslümanlığa çok şey katacağı kanaatindeyim. 
 "Bu seni Allah'a ulaştırmaz" diyorsunuz, ne ulaştırır 
 peki? 
 
 Saygılar   
 
 
 ---------------------------------------------------------
 -----------------------
 
 --Subject: RE: Sag/sol?
 --Date: Fri, 25 Jan 2013 18:31:21 +0200
 --From: xxx@xxx.com.tr
 --To: veyselperu@hotmail.com
 
 Sevgili Veysel,
 
 “Mecaz”ın kelime anlamını bilmediğinden şüpheleniyorum. 
 Kuran’daki sağ/sol ve hatta Allah’ın eli mecazdır. 
 Allah’ın kemik dokusu ve kas dokusu olan eli olmaz. Benim 
 önceki yazdıklarımı bir kez daha okumanı rica edicem
 
 Fiziksel hayatta, biz üç boyutlu omurgalılar için sağ ve 
 sol, ancak ve ancak ön ve arka tanımlı olduğunda 
 tanımlıdır. Önü ve arkası tanımsız olan durumlarda sağ ve 
 sol olmaz.
 
 Bu cümleyi iyi anlaman lazım. Karşılıklı satranç oynanan 
 masalar vardır.  O masalardan birisine oturduğunu farz 
 et. Tahtaya boş bir kağıt koy ve içine yan yana iki 
 birbirine eşit daire çiz; birini sağa birini sola. İki 
 kadeh doldur. Birine şarap, birine üzüm suyu. İki 
 kadehten hangisini hangi daireye koyman lazım? Koy. Benim 
 bildiğim Veysel şarabı sağa koymaz. Buraya kadar sorun 
 yok.
 
 Ta ki odaya ben girip karşındaki sandalyeye oturuncaya 
 kadar. Ben sana Veysel bunlar yanlış olmuş mu diyeceğim? 
 Ben de bir Veysel olsam derim.
 
 Burada değişen nedir? Ön ve arka. Benim önüm seninki ile 
 ters yöne bakınca benim sağım, senin solun oluyor.
 
 Üç boyutlu evrende tanımlı ön ve arka diye iki yön 
 olmadığına göre, sol ve sağ da olamaz.
 
 Şekilcilik Hristiyanlar’ın düştüğü bir tuzaktır. Sen de 
 kitabın dışındaki bir şeyin şekline saplandın. Sanki 
 Kuran’ın yazıldığı font yanlış der gibisin. Ya da 
 cildinin rengi yanlış der gibi.
 
 From: Veysel Peru [mailto:veyselperu@hotmail.com] 
 Sent: Saturday, January 26, 2013 7:09 AM
 To: Xxx yyy
 Cc: Xxx yyy
 Subject: RE: Sag/sol?
 Importance: High
 
  
 
 Sevgili XXX Bey,
 
  
 
 Ben de sizin literal kelimesini pek anlamadığınızı 
 düşünüyorum, mecaz olayını fazlaca abartıyorsunuz. 
 Kuran'daki sağ/sol'un ilk anlamı bence 
 
 mecaz değildir, bildiğiniz literal sağ ve soldur(değilse 
 nedir?). Bunu sizin yaptığınız gibi bir örnekle 
 anlatayım, TEŞBİHTE HATA OLMAZ:
 
  Diyelim ki eski zamanda, satranç masasına Yavuz Sultan 
 Selim'in oturduğunu farz edelim. Abdest alıp, masaya bir 
 Kuran koyuyor, yirminci sayfayı açıyor. Diyor ki "Bu 
 sayfa numarası 20 şeklinde, sıfır sağa yazılmış, 2 
 sıfırdan üstündür, sağ da soldan üstündür, yerleri 
 değiştirile!". Buraya kadar sorun yok.
 
  
 
 Ta ki odaya birisi girip, elinde bir ahtapotla karşındaki 
 sandalyeye oturuncaya kadar. Diyor ki "Benim elimdeki 
 Ahtapota göre sağ/sol diye birşey yoktur. Hem bana göre 
 sağ/sol olsa bile, işte sıfır zaten soldadır. Burada bir 
 yanlışlık yoktur."
 
  TEŞBİHTE HATA OLMAZ parantezine devam ediyorum.
 
  
 
 Padişah bu durumda ne diyebilir? Bence:
 
 "Behey gafil, SEN VE AHTAPOTUN KURANA TERSTEN 
 BAKIYORSUNUZ, onun için 'sıfır zaten solda' diyorsun. Hem 
 ben  arzın halifesiyim, '2 yön var, bu taraf sağ, şu 
 taraf soldur, sağ soldan hayırlıdır.' dersem bitmiştir, 
 işte o kadar."
 
  
 
 O da şöyle diyebilir:
 
 "Ama Kuran'a doğru taraftan baksak bile sıfır ikiden 
 üstündür, sağda olması doğrudur; çünkü sıfır saftır, önce 
 gelir,yaşlıdır; iki katışıktır(iki parçadan oluşmuştur, 2 
 = Binary 10) , hem sonra gelir."
 
  
 
 Cevap şu olabilir:
 
 "Ben sana iki sıfırdan üstündür (secde et!) demedim mi? 
 Bana yalancı mı diyorsun? Atın şunu zindana!"
 
  
 
 -"Bana mühlet verin." (Bi satranç maçı yapalım, 
 sıfırlarla ikiler arasında anlamında.)
 
 -"Sen mühlet verilenlerdensin." (Burada çoğul ifade 
 kullanıyor padişah)
 
 -"Benim kafamı karıştırmana yemin olsun ki onlara 
 önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından 
 sokulacağım ve kafasını karıştıracağım. Göreceksin, çoğu 
 taşını alacağım onun." (Yeneceğim diyemiyor tabi.)
 
 -"Elbette onlardan kim sana tabi olursa, mutlaka sizin 
 hepinizden cehennemi dolduracağım." (7/18)
 
  
 
 ---------------------------------------------------------
 ------------------------
 
 "Şekilcilik Hristiyanlar’ın düştüğü bir tuzaktır. Sen de 
 kitabın dışındaki bir şeyin şekline saplandın. Sanki 
 Kuran’ın yazıldığı font yanlış der gibisin. Ya da 
 cildinin rengi yanlış der gibi." diyorsunuz. Yanlış! Ben 
 özcüyüm. Şekil ise öze uymalıdır. Öze uymuyorsa o şekil 
 bozuktur. Rakam ile yazılmış sayılar Kuran'ın içinde yok, 
 doğru, ama insanlar mushafa koymuş, kitabı da elinize 
 alırsanız orada varlar, yani kitabın içinde. Font doğru, 
 sağdan sola, fakat sayılar yanlış, soldan sağa. 
 
  
 
 Siz şu soruma cevap verin: Allah'ın kaç eli var? 
 
 "Kaç" diye soruyorsam bir sayı söylemelisiniz, mesela yok 
 diyorsanız sıfır, birse bir, ikiyse iki.
 
 Bence, halifesinin kaç eli varsa Allah'ın da o sayıda eli 
 var. Elden kastedilen nedir? Onu bilmiyorum, (belki 
 hayır-şer olabilir), ama sayısını biliyorum, 2
 
  Allah, ahtapotu değil, ön arkası olan ve omurgalı olan 
 İnsan'ı halife tayin etti. Halife de (Allah'tan gelen 
 hint ile) sağ/sol nedir ve hangisinin hayırlı olduğunu 
 beyan etti.
 
  Sağ/sol vardır ve mutlaktır. Referans ta Allah'tır. 
 Çünkü Allah var, ve o da sağ/sol vardır diyor. 
 
 İblis bile sağ/solu kabul etmiş, hatta "önlerinden, 
 arkalarından, sağlarından, sollarından" diye cümle içinde 
 kullanmış, siz de edeceksiniz :)
 
  Selamlar
 
 
 ---------------------------------------------------------
 -----------------------
 
 Subject: RE: Sag/sol?
 Date: Sat, 26 Jan 2013 17:12:40 +0200
 From: xxx@xxx.com.tr
 To: veyselperu@hotmail.com
 
 Sevgili Veysel,
 
 Kabul! Pes ettim! Dikkat, benim argümanım başından beri 
 “söylediğin yanlış” değildi. Çok üzerinde durmaya gerek 
 yok diyordum. Ama belli ki önemli olduğuna ikna olmuşsun. 
 Öyle olsun. Mecaz değilse literal olmalı.
 
  From: Veysel Peru [mailto:veyselperu@hotmail.com] 
 Sent: Monday, January 28, 2013 10:59 AM
 To: Xxx yyy
 Cc: Xxx yyy
 Subject: RE: Sag/sol?
 Importance: High
 
  
 
 Sevgili XXX Bey,
 
 Sizi seviyorum, ne dediğimi dinleyen nadir 
 insanlardansınız. Mesajımı anlamışsınız.
 
  Teşekkürler.
 
  
 
  
 
 Subject: RE: Sag/sol?
 Date: Mon, 28 Jan 2013 11:29:22 +0200
 From: xxx@xxx.com.tr
 To: veyselperu@hotmail.com
 CC: xxx@hotmail.com
 
 Sevgimiz, Saygımız karşılıklı :)
 
 ------------------------
 fyi
 VeyselicNumbers.com
         | 
        
       
        | Yukarı dön | 
         
          
          
         | 
        
       
       
        |   | 
       
        
         
         Guests Guest Group 
          
 
  Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
          | 
        
         
          
           | Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
		     | 
                    
            		  
           | 
           
          
           
  | 
           
          
İKRA = Oku! diye öğretilen kelimenin ASLI :
 
 İkra sözcüğü, karae fiilinin emir kipidir. Bu sözcük 
 İbranice ve Süryanicede de mevcuttur. Meselâ, şu anda 
 bile Süryanicede "okumak" sözcüğü için kıryono 
 kullanılır. İkri sözcüğü de "adımla, oku" anlamındadır. 
 Araştırmacılar ikra sözcüğünün hangi dilden diğerine 
 geçmiş olduğu konusunda kesin bir kanaat sahibi 
 değildirler.
 Henüz defter-kitap ortada yokken karae sözcüğü, "hayız 
 kanının rahîmde toplanması ve dışarı atılması" anlamına 
 üretilmiş [vaz edilmiş] ve zaman içerisinde de kadınların 
 hayızlı günleri ile hemen arkasından gelen kanamasız 
 günleri kapsayan dönemlerin adı olarak kullanılmıştır.
 Nitekim sözcüğün Bakara Sûresinin 228. Âyeti'ndeki 
 kullanımı da bu anlamdadır.
 
 ve el mutallakâtu : ve boşanmış kadınlar
 yeterabbasne : dururlar, beklerler
 bi enfusi-hinne : kendi kendilerine
 selâsete : üç
 kurûin : dönem (hayz zamanı)
 
 Daha sonra sözcük, istiare = ödünç alma yoluyla "bir 
 şeyleri biriktirip onu dağıtmak, başka yerlere nakletmek" 
 anlamında kullanılmaya başlanmıştır. "Develerin hamile 
 kalarak yavruyu rahîmde taşıyıp sonra da doğurmasına" 
 karaet'in-nâkatu denilirdi.
 
 Aynı sözcük, yukarıdakilere ek olarak "harfleri, 
 kelimeleri, cümleleri ya da bilgileri bir araya getirip 
 bir başkasına nakletme" eylemi için de kullanılmaktadır. 
 Zaten bu sözcüğün "okumak" anlamında kullanılma nedeni de 
 budur.
 
 Ne var ki, karae sözcüğünü "okumak" diye çevirmek yeterli 
 olmadığı gibi, böyle çevrilmesi onun Kur'ân'da neden 
 kullanıldığını anlamak bakımından da yanlış sonuç verir. 
 Çünkü Türkçede kullanılan "okumak" sözcüğünün karşılığı, 
 Arapçada tilâvet 'tir. Buna, hazırdaki bir metni okumak 
 diyebiliriz.
 
 Ancak Kur'ân'ın ikra sözcüğü ile bu anlamda bir okumayı 
 kastetmediği açıktır. Nitekim Biz sana biriktireceğiz ve 
 dağıttıracağız, sen de unutmayacaksın/terk etmeyeceksin. 
 A'lâ Sûresinin 6. ile Kıyâmet Sûresinin. 17–19. 
 Âyetlerinde tekrarlanan benzer ifadeler de göstermektedir 
 ki, kıraat, "önce bir şeyleri zihinde, kitapta vs. 
 toparlayıp-hazırlayıp, sonra başkalarına sözlü ya da 
 yazılı olarak aktarmaktır." Bir gazeteyi, dergi veya 
 kitabı sessizce okuyup bir şeyler öğrenmek, kıraat 
 sözcüğünün ifade ettiği "okumak" değil; tilâvet 
 sözcüğünün ifade ettiği "okumaktır." Görüldüğü üzere ikra 
 sözcüğünün temel anlamı tek bir sözcükle ifade 
 edilememektedir. Meal ve tahlilde ikra sözcüğüne "oku" 
 diye anlam vermiş olsak bile, doğrusu açıkladığımız 
 gibidir. Bu husus dikkatten kaçırılmamalıdır.
 
 Bu durumda, konumuz olan ikra emrinden, Peygamberimizde 
 bir şeylerin biriktirileceğinin ve sonra da bunların yine 
 ona dağıttırılacağının anlaşılması gerekir. Diğer bir 
 ifadeyle, Peygamberimiz Allah'tan bir şeyler öğrenecek; 
 öğrendiklerini de insanlara sözlü veya yazılı olarak 
 öğretecektir. Kendisine ikra ile emredilen [verilen 
 görev] işte budur. Bu konuda şu Âyetlere bakılabilir: 
 İsrâ Sûresinin 14, 45, 93, 106; Nahl Sûresinin 98; Şu'arâ 
 Sûresinin 199; A'râf Sûresinin 204; İnşikak Sûresinin 21; 
 A'lâ Sûresinin 6. ve Müzzemmil Sûresinin 20 . Âyetleri.
 
 Ancak unutulmamalıdır ki, bu Âyetler kendisine 
 vahyolunduğu zaman Peygamberimiz henüz neyi okuyacağını, 
 zihninde neyi toparlayacağını, neyi depolayacağını, neyi 
 taşıyacağını ve neyi dağıtacağını bilmemekteydi.
 Hûd Sûresinin 1. Âyetinde belirtildiği gibi, Kur'ân'ın 
 önce ihkam [yasalaştırma], sonra tafsil [detay, ayrıntı] 
 üslûbu doğrultusunda olmak üzere, Kur'ân'ın önsözü 
 mahiyetinde olan bu Sûrede işaret edilenler, ileriki Âyet 
 ve Sûrelerde detaylandırılacaktır.
 Kur'ân sözcüğü de bu kökten türetilmiş "furgan" kalıbında 
 mastar ve isimdir. Allah'ın son vahyine isim olarak 
 koyduğu bu sözcük, "emir, nehiy, kıssa, toplanıp 
 dağıtılan [Allah'tan alınıp, kullara tebliğ edilen], 
 Allah'tan öğrenilip kullara öğretilen" anlamına 
 gelmektedir.
 
 Özetle, ikra emri, toplamak ve dağıtmak anlamı ekseninde 
 "vahyolunacakları zihninde toparla/oku/dağıt, tebliğ et" 
 anlamına gelir.
 Verilen görev, Yaratan Rabb adına olup yerine getirilecek 
 görevde kişisel bir amaç ve çıkar söz konusu değildir. 
 
 Not= Bu yazının büyük bölümü hemşehrim İzmirde yaşayan 
 Hakkı Yılmaz hocamızın yazılarından alınmıştır.kendisine 
 teşekkürlerimi bildiririm.
 
 metin durali
 
 
 not:sn.moderatör,sizden rica etsem bu yazıyı "alak 
 suresinin ilk beş ayetine farklı bir açılım"başlığına 
 asarmısınız..başlığı kapalı yapmışsınız o yüzden bu bilgi 
 notunu yazıyorum.saygılar
         | 
        
       
        | Yukarı dön | 
         
          
         | 
        
       
       
        |   | 
       
        
         
         veyselicnumbers Groupie 
          
  
  Katılma Tarihi: 26 ocak 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 60
          | 
        
         
          
           | Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
		     | 
                    
            		  
           | 
           
          
           
  | 
           
          
Selamun Aleykum,
 
 Konunun baş tarafında geçmiş olan ve çok önemli bir 
 konu olan Allah'ın(cc) "iki eli" hakkında Muhyiddin 
 Arabi'nin bir yorumuna rastladım, onu sizlerle 
 paylaşmak istiyorum.
 Kaynak: Hayal Alemleri(ibn arabi ve dinlerin 
 çeşitliliği meselesi) William Chittick
 "  
    İbni Arabi ve Takipçileri, vücut yönünden birliği 
 mi yoksa Allah'ın ilminin gereği olan tafsil yönünden 
 çokluğu mu gösterdiklerine bakarak ilahi isimleri iki 
 kategoriye ayırırlar. Çoğunlukla birliğe ait isimler 
 "rahmet", "lütuf" veya "cemal" isimleri olarak 
 adlandırılır ve bunlar Allah'ın benzerliği ile(teşbih) 
 yakından ilişkilidir. Özellikle çokluğa ait isimler 
 "gazab" veya "celal" isimleri olarak adlandırılır ve 
 bunlar Allah'ın karşılaştırılamazlığıyla(tenzih) 
 yakından ilişkilidir.
 
    İlk kategorideki isimler yakınlık, harmoni, 
 uygunluk, bütünlük, aynılık ve bilinci gerektiren 
 yaratılmışların Hakk ile olan ilişkilerini işaret 
 eder. İkinci kategori, Allah'tan uzaklaşmayı, Hakk ile 
 uyuşmamayı, dengesizliği, parçayı, farklılığı ve 
 cehaleti gerektiren ilişkileri işaret eder. Bu iki 
 kategori Allah'ın Adem'in çamuruna şekil verdiği "iki 
 eli"dir..(8)
 
    Bu iki isim kategorisi ya da Allah'ın iki eli, 
 hayal aleminde birbirleriyle karşılaşan ruh ve beden 
 dahil olmak üzere alemdeki her kutupluluğa ve 
 birbirini tamamlayıcılığa yol açar. Eğer Allah'ın sağ 
 eli bir insanın boyanmasında hakim olursa, birliğe ve 
 nefs uyanıklığına ait nitelikler, yani vücudun kendi 
 kendini bulması hakim olur. Allah'ın sol eli hakim 
 olduğu kadarıyla da insan ayrılık, cehalet ve 
 karanlığa yenilir.
 
 (8) Allah'ın iki eli ve İbn Arabi ile şerh 
 sahiplerinin bunları iki grup isim altında açıklaması 
 için bkz. Murata, Tao of Islam, Bölüm 3. 
 "
 
 Selamlar
 Veysel Peru  
 Mushaflarda çelişki
         | 
        
       
        | Yukarı dön | 
         
          
          
         | 
        
       
       
        |   |       
      | 
    
   
  |