Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 01 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 8
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Değerli Müslüman kardeşlerim,
Bildiğiniz gibi vaktini Allah’tan başka kimsenin bilmediği ve kopacağı kesin olan büyük kıyametten başka bir de küçük kıyametler vardır ki bunlar
toplumlardaki küçük kıyametler (isyanlar,fitneler,hırsızlıklar,gasplar,ihtilaller, bir ülkenin batması, altının üstüne gelmesi gibi “Biz bir ülkeyi batırmak istediğimiz zaman,onun servet ve refahla şımarmış kesimlerine emirler veririz. Ve onlar, bu emirlere sırt döner, yönetimi kötülüğe alet ederler. Bunun üzerine, o ülkeye batmak gerekli olur ve biz onun altını üstüne getiririz. İsra 16”
Doğanın getirdiği küçük kıyametlerSeller, tayfunlar, kasırgalar, zelzeleler v.s
İnsan vucudundaki küçük kıyametlerhastalıklar, kazalar v.s
toplumda fırtınalar koparan, bölünmelere, kinlenmelere ayaklanmalara, gösterileresebep olan türban meselesi debence bu toplumun yaşadığı küçük kıyametlerdendir. Bütün meselenin ayetlerin kasten veya bilmeden yanlış tercüme veya yorumlanma-sından ve öğretilmesinden kaynaklandığı kesindir.
Şimdibütün bu tartışmalara sebep ola Nur suresi 31 ayetine bazı meallerde verildiği şekliyle bir göz atalım
İnanan kadınlara söyle,gözlerini kıssınlar (başkalarının ferclerine/ayıp yerlerine) bakmasınlar, kendi ferclerini(ayıp yerlerini/cinsel organlarını) da saklasınlar (başkalarına göstermesinler). Ziynetlerini (takılarını) apaçık göstermesinler. Ancak kendiliğinden gözüken (meydanda olan) bunun dışındadır. Örtülerini(veya başörtüle-rini) yakalarının (gerdanlık ziynetlerinin) üzerine kapatsınlar(da gerdanlık ziynetleri örtünsün korunsun) kadınlar ziynetlerini (gerdanlık ve benzeri takılarını) apaçık yapmasınlar, ancak şu kimseler için hariç (bu sayılacak kimselere ziynet takılarını apaçık edebilir, gösterebilirler) kocalarına veya babalarına veya kocalarının babalarına (kayınpederlerine) veya oğullarına veya kocalarının oğullarına (üvey oğullarına) veya kardeşlerine veya kardeşlerinin oğullarına (yeğenlerine)(burada erkek kardeşlerin oğulları kastediliyor çünkü sonra kız kardeşlerinin oğulları geliyor) veya kızkardeşlerinin oğullarına (Dayılar ve amcalar sayılmamıştır. Çünkü maksat mahremiyet değil, ziynet takılarının korunmasıdır) veya kadınlarına (yakını olan kadınlara) veya sağları/sağ elleri ile sahip olduklarına (yani erkek köle ve kadın cariyelerine), veya erkeklerden (ziynet ve benzeri şeylere)ihtiyacı olmayan (size) tabi olan kimselere veya kadınların tehlikeli (korkulu) yerlerini (ziynetleri taktıkları yerleri) anlamayan (ziynetin, takının kıymetini bilmeyen) çocuklara (ziynetlerini,takılarını) gösterebilirler. Kadınlar ziynetlerinden (halhalları)bilinsin diye ayaklarını (birbirine veya yere) vurmasınlar. Ey inananlar toplu halde Allah’a tevbe edin (O’ na yönelin) ola ki felaha(kurtuluşa, rahata) erebilirsiniz.
Nur suresi 31
Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar. Süslerini/zînetlerini, görünen kısımlar müstesna, açmasınlar. Örtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler: Kocaları yahut babaları yahut kocalarının babaları yahut oğulları yahut kocalarının oğulları yahut kardeşleri yahut erkek kardeşlerinin oğulları yahut kız kardeşlerinin oğulları yahut kendi kadınları yahut ellerinin altında bulunanlar yahut ihtiyaç içinde olmayan erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar yahut kadınların kaygı duyulacak yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. Süslerinden, gizlemiş olduklarının bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, Allah'a topluca tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz!
Nur Suresi 31. Mü'min kadınlara da söyle: "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz."
Şimdi ayrı ayrı meallerden aldığım üç adet Nur suresi 31. ayeti inceleyelim;
Arapça lisanını iyi bilen ve kendini Kur’an’daki islama/islamı kur’an’dan öğretmeye adamış olan kimseler kur’an da geçen orijinal kelimenin Ferc olduğunu bunun da ön ve arka ayıp yerleri/Ön ve arkada bulunan cinsellik organları olduğunu söylemektedir Buna göre burada örtünmesi, saklanıp korunması ve bakılmaması istenen bu organlar(Fercler) olduğu açıktır. Fakat bu kelimeye değişik meallerde korunması lazım gelen namus/iffet/ ırz/Mahrem yerleri/kişilik ve edepler/edep yerleri/avret yerleri/bakılması yasak olanyerler gibi anlamlar verilmektedir. Gözlerini harama çevirmek diye bir ibare yoktur. Ve Allah bu organları haram ilan etmemiştir. Bunları Allahın emrettiği şekilde kullanmamak haramdır.
Gelelim ayetteki ziynet kelimesinin ayrı ayrı meallerde, o meali yazan kimselerin verdiği anlamlar
süs
takı (Kolye,gerdanlık,boyun kısmına takılan zincir vs )
göğüs (meme)
zinet takılan yer
ziynetlerin takıldığı boğaz, baş, gerdan, kol, bacak ve kulaklar
cezbedici yerler ve güzellikler
alımlı yerler
Zaten kıyamet iki tane kelimeye yüklenen anlamlardan kopmaktadır. Biri Ziynet diğeri ise hımar
Ziynet kelimesine meallerde daha ziyade iki anlam verilmekte bunlardan biri Takı/süs (kolye,gerdanlık,zincir vs), diğeri ise göğüsler/memeler
Hımar kelimesine meallerde hemen hepsinde taşıdığı zihniyete eşdeğer olarak başörtüsü anlamı verilirken bazı yerlerde de bunun yalnızca örtü manasına geldiği söylenmektedir.Mesela masa hımarı=masa örtüsü, tepsi hımarı=tepsi örtüsü gibi
Şimdi gelelim örtülmesi lazım gelen kısma:
Bu kısım, meallerde, yakaların üstü, göğüslerinin üzeri, (göğüs)yırtmaçlarının üstü, yakalarının üstü (göğüs ve boyunlarını göstermemek için), cezbedici yerler ve güzellikler, gerdanlar ve gerdanlıklar diye belirtilmektedir.
Benim anladığıma göre herkez ayetin bu kısmını ele alarak anlaşmazlıklara düşmek- tedirler.Şimdi bir an düşünelim ve ziynet’ten maksadın takılar olduğunu varsayalım. Bunların yani takıların gösterilebileceği kişiler arasındadeğişik meallerde şöyle denilmektedir.
1-yahut ihtiyaç içinde olmayan erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar yahut kadınların kaygı duyulacak yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar.
2-ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler.
3-ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler.
4-cinsel iktidara sahip olmayan erkek hizmetkarlar ve işçiler ve kadınların cinsel yönlerini henüz anlamayan çocuklar hariç. Gizledikleri alımlı bölgelerini
Diğer meallerde de böyle devam etmektedir. Ayetin bu kısmının cinsellik duygusuyla ilgili olduğu açık seçik bellidir.Benim anlamadığım ve samiyetle cevap beklediğim husus ise takı ile cinsellik arasında ne gibi bir bağlantının olduğudur. Yani takıları şehvetten kesilmemiş bir kimse gördüğünde onun şehevi duyguları kabarıyorsa vay kuyumcuların haline, tasallutauğramamış bir tek kuyumcu yok demektir.
Eğer kelimeyi takı manasına alıyorsak o zaman aşağıdaki sözleri namusluluğundan ve dürüstlüğünden, hırsızlık yapmıyacağı veya takıları ele geçirmek için öldürmeyece-ğinden emin olduğumuz kölelerle, takıların değerinden hiç haberi olmayan çocuklara gösterebilirsin diye değiştirmek lazımdır bu iki cümlenin/çevirinin uyumluluğu bakımından mantığa daha uygun gelmektedir. Ayetleri de keyfine göre değiştiremeye-ceğine göre ve bunun da çok büyük bir vebal olduğuna göre yukarıda ki ziynet kelimesi “şehvetten kesilmiş erkek köleye gösterebilirsin”ifadesiyle bir bütünlük sağlaması açısından, bana göre kadının “göğsü/ memeleri” manasını taşıması daha uygun gibi geliyor.
Ayette Başörtüsü kelimesi geçmemektedir. Arapçada kesin olarak başörtüsü manasına gelen kelimelerin başka kelimeler olduğu söylenmektedir. Burada hımar geçmekte ve bunun da örtü manasına geldiği bilinmektedir ki bunlar örtü, başörtüsü, eşarp, şal, kaşkol, atkı vs olabilirler. Ama kesin olan bir şey var ki hiçbir mealde gözükmemektedir o da ayette “Başlarınızı örtün sonra kalan uçlarını da yaka yırtmaçlarınızın üstüne vurun” gibi bir ibarenin bulunmamasıdır. Bu da gösteriyor ki bu ayette başınızı örtün hele hele bir tane saçınızın dahi görünmeyeceği şekilde örtün gibi bir emrin bulunmamasıdır. Burada söylenen örtünüzü/başörtünüzü/eşarbını-zı/şalınızı/atkınızı boynunuzdan aşağıya doğru salarak yaka yırtmaçlarınızı örtün de takılarınız/göğüsleriniz gözükmesin denmektedir.
Doğrusunu isterseniz bir erkek olarak düşünün ve hiç kendinizi aldatmaya kalkmayın açıkta gözüken bir kadın göğsü (görüp de hemen kafasını çevirebilenler müstesna) erkekler için bir cazibe merkezi ve şehvet duygularını tahrik edici bir unsur olmuştur ve olagelmektedir. Gözlerin de ilk dikildiği yer kadınların göğsüdür. Bu erkekler açısından inkar edilemeyecek bir gerçektir. Bundan dolayı da örtülmesi gereken yerin kadının göğüsleri olduğu ve Rabbim de şehvetten kesilmiş erkek köleler görebilir diyorsa bunu da, “köle sahibesiyle evlenebilir kimselerdendir böyle yapılırsa yani kadın göğsünükölesine gösterirse fuhşa teşviktir diye bir hüküm vermek Allah’ın iradesine karşı gelmek demektir. Oysa ki Allah şehevi hisleri kalmamış bir köleden bahsetmek-tedir. Biz bilmeyiz Allah bilir.
Rabbim orada ziynet kelimesini kullanmış ise bunu niye tek bir manaya indirgerler onu da anlamış değilim.Bununla Rabbim hem takı’yı hem de kadınların göğsünü kastetmiş olamaz mı? Ki bir çok ayette rabbimiz tek bir kelimeyle birçok manaya gelen birçok şey söylemiyor mu yani?
Gelelim ayetteki son cümlelere,
Gizledikleri ziynetleri/süsleri bilinsin diye/saklı ziynetlerine dikkat çekmek için, ayaklarını da vurmasınlar ( bazı meallerde ayaklarını yere vurmasınlar, bazılarında ayaklarını birbirlerine veya yere vurmasınlar diye geçmektedir )
Televizyondaki şampuan reklamlarında ayaklarını yere vura vura yürüyen hanımların o uzun saçlarının ve göğüslerinin nasıl hopladığını herhalde görüyorsunuzdur.Doğrusunu isterseniz bilhassa sütyensiz hanımlarımızın hoplaya hoplaya yürüdükleri zaman göğüslerinin de nasıl hopladığı da görünen ve bilinen bir şeydir ve doğaldır. Bunları da göz önüne aldığımızda “ziynet” ten maksadın kanaatime göre kadının göğüsleri oldu-ğu anlaşılmaktadır. Doğrusunu Allah bilir.
Slm,kardesim,tesbitlerinize katiliyorum, nur31 gecen "hamr"humur,kelimeleri baska yerlerde de gecmekedir. cogunlukla "icki"diye ceviriler mevcutdur,diyelimki dogru, ozaman, kadinlarda icecek yerleri nereidir,kesinlikle memeler,iste Rabbimiz onlarin örtülmesini istiyor. Düsündüklerim. 1.Erkelerde,minimum giyim tarzi:ön ve arka nin kapanmasi 2.kadinlarda:ön,arka,memeler. 3.Evlerinden disari cikarken,TANINIP INCINMEMELERI icin,dis örtülü olmalaridir. Simdi düsününki 600yillari, sütyen varmiydi,insanlar nasil giyinirdi?? Kilot,atlet vs,nezaman icad edildi. benim anladigim kadar Kuran dan bunlar,birde düsünüyorum, ya, bu insanlar,ianan ve inanmayan YÜZMELERE DENIZE gidiyor,yeri geldimi HAYAT da kurtariyorlar,ayetlere baktigimizda da HAYAT kurtarmanin nekadar büyük sevap oldugunu anlariz. Yüzme bilmeyen aninda mücadele edemez...e.. sana kim yasak kildi yüzme ögrenmemeni???? Atalarinmi? Ozaman onlar sana Rabbimize karsi nasil yardimci olabilir? Cevap:beni dinlemeseydin,zorladimmi seni vs vs. Selametle.
Katılma Tarihi: 01 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 8
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Değerli kardeşim Muhsin,
Yaptığım tespitlere katılmanızdan çok memnun oldum, Kur’an’dan biraz nasibi olan kimselerin de bu tespitlere sizin gibi olumlu yaklaşması lazım geldiğine inanıyorum. Kur’an’daki islamı ne diyanetten, ne mezheplerden, ne tarikatlardan, ne cemaatlerden ne de hacı, hoca, şeyh, şıh, hazret, efendi ve pîrlerden öğrenemeyeceğimize göre, Allah’ın kur’an’da bize bildirdiği
“Yemin olsun ki, biz Kur’an’ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık” kamer 54/17,22,32,40”
“Biz ayetleri tam bir biçimde ayrıntıladık”En’am 6/98”
“Sana bu kitabı indirdik ki, her şey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun”Nahl 16/89”
“Allah size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah’ın dışında bir hakem mi arayayım”En’am 6/114”
“Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık”En’am 6/38”
Ayetlerine dayanarak Kur’an’daki islamı öğrenmek için herhangi bir tereddüde düşmeden Kur’anın bizim anlamamız için kolaylaştırıldığına, her şeyi bütün detaylarına kadar anlattığına ve Kur’an’da hiçbir şeyin eksik bırakılmadığına dair Allah’ın bildirdiklerine tam bir inançla kur’an’ı anlayarak ve üzerinde düşünerek defalarca okumamız gerektiğine inananlardanım. Tabii bu arada Yalnız ve yalnız Kur’an’daki islam’a gönül vermiş ilahiyatçıların yazdıkları eserlerden de fayda-lanmanın çok yararlı olacağını söylemek isterim.
Belirttiğiz gibi kur’anda mutlak örtülmesi lazım gelen kısımların, ön ve arka ayıp yerler ile kadınların göğüs kısmı olduğu anlaşılmaktadır.
Sizin bahsettiğiniz Ahzap/59 ayette bildirilen “Dışarıçıkarken üzerlerine dış giysilerini/cilbaplarını” almaları durumu ayetin iniş sebebi ile izah edilmektedir. Sebep ortadan kalkarsa ayetin yürürlükte olması, durumun eski hale dönmesine kadar askıda kalır demektedirler. Mesela veba hastalığı olan bir yere girilmemesi emredildiğinde veba hastalığı, yani yasağın sebebi ortadan kalktığında, hastalığın tekrar baş göstermesine kadar şehre girmeme emri ortadan kalkar demektedirler. Bu mantıklı bir yaklaşımdır. Bu çağda cariyeler bulunmadığı ve sokakta üzerlerine dış giysi/cilbap almamış kadınların da cariye zannedilmeleri gibi birşey olmadığına göre ve bu yüzden o devirdeki gibi taciz olayları bulunmadığından kadınların tanınmaları yani hür kadın olduğunu belli etmeleri için, üzerlerine bir dış giysi almaları lazım gelmemektedir kanaatindeyim. Ayet nesh mi edilmiştir. Haşa nesh edilen ayet yoktur. Durum o zamanki devre dönene kadar kadınların dışarı çıktıklarında dış giysilerini üzerine alma gibi bir durumun olmadığını düşünüyorum. Devrin cariyelerin ve hür kadınların bulunduğu ve hür kadınlara cariye zannedilip taciz olaylarının başladığı bir devre döndüğünde ayetin hemen yürürlüğe girmesi lazım geldiğine inanıyorum.
Allahın kadınlardan istediği bir şey de Ahzap suresi 33 de belirttiği gibi kadınların cahiliye teşhirciliği gibi açılıp saçılmaması ve teşhircilik yapmamasıdır.
Aşagıda yazılanlar benım Kurandan anladığım yorumumdur.En doğrusunu yüce rabbimiz bilir.
Kuran arap toplumunun o günkü problemlerine birebir neşter vurarak peyderpey nazil oluyordu. Kuranda belirtilen hükümlere(emir,yasak,Helal,haram) baktığımızda o günkü toplumun mevcut şartlarını o hükmü uygulayış biçimini sağlam rivayetler eşliğinde araştırıp.Sonra kuranda belirtilen konu hakkındaki hükmün arkasına önüne ve esasen vurgulamak istediği temel inanca bakmak gerekir diye düşünüyorum. Kuran,hayatı düzenlemeye,iyileştirmeye,ahlaki toplum oluşturmaya yönelik yol gösterici ve hidayet kaynağı bir kitaptır. Rivayetlere baktığımızda başörtüsünün çok eski peygamberlerden bu yana dini emir olarak uygulandıgı görmekteyiz.O günkü arap toplumunda tüm kadınlar başlarını örtuyorlardı inançları gereğince.Ama dinin fesada ugradıgı gibi baş örtme meselesi toplum tarafından fesada ugratılmıştı.Sahabe eşleri başörtülerini sadece saç bölümünü örtüp gerdan,kulak yanı ziynet eşyaları gözukecek şekılde teşhir ediyorlardı.Aynen günümüzde bazı kadınların Başörtusu takarak akabinde makyaj yapıp,vucut hatlarını bellı edecek şekilde giyinmesi gibi o gün arap kadınlarıda böyle giyiniyorlardı. Kuranda varolan bir hüküm hakkında Rabbimizin yolladığı ayetlere baktıgımızda yeniden hüküm yerine uygulanan şekli düzenlemeye yönelık ayetler görürüz.Örnek verecek olursak Namaz ılk peygamberlerden bu yana uygulanageldıgı için kılınış şeklı yer almaz.çunku toplum bılıyordu uyguluyordu.Dolayısıyla Başörtusu konusunda Rabbımız mümin kadınlara taktıkları başörtülerini düzenleme adına bu ayeti indirmiştir diye düşünüyorum. Birazda ayeti bugun yaşadıgımız toplum üzerinden değerlendirdiğimizde mümin kadınların yaşantısının yanında şekilsel olarak ta örnek olmaları gerektiğine inanıyorum. Başörtüsü kadının güvenliğidir. Başörtüsü toplumda erkegı kadından ayırt etmeye yönelık bir semboldur. Değerli Dost1 Hocamın başka bir konu hakkında yazısını okurken etkilendiğim bir pasajı paylaşmak isterim.
'Çünkü benim Rabbim inancımdan dolayı ibadet ettiğime, neden ibadet ettin diye hesaba çekmez, ama koymadığı bir yasaktan dolayı, böyle bir haram olmadığı halde, neden kendinize ibadetleri men ettiniz diye hesaba çeker.
Sonuç olarak hesap günü Rabbımız Başörtusu hükmü olduğu halde neden uygulamadın diye hesaba çekerse boynu bükük kalır müminelerin.Ama inancından dolayı uygulamış olduğu amelden dolayı hesaba çekmez.
Hayrettin KARAMAN Hocanın başörtüsü ile ilgili yorumu:
Başörtüsü Allah resulu zamanından beri vardır. "Allah resulu zamanında, 4 halife zamanında, Müslüman'lar için örnek olan 3 nesil, ashab, sonraki nesil tabiun, etbauttabiin zamanında, 4 mezhep, 14 mezhep, 24 mezhep yaşantılarında, kitaplarında ve oradan gelmiş geçmiş tüm ulemanın kitaplarında yazılanı söylüyorum ben. Bu saydığım kaynakların tamamına göre İslam'da tesettür vardır. Tesettür örtünmek demektir. Ve baş, yani saç buna dahildir. Bundan sonra farklılıklar vardır. Yüz ötülecek mi, el örtülecek mi vb.. Erkeğin de tesettürü vardır, kadının da ve kadının tesettürüne baş dahildir.
Örtünmede baş yani saçlar dahildir. İşte delili: Eski klasik ifade ile Kitap, sünnet, icma ve kıyastır. Kur'an-ı kerim'de örtünme var, tesettür, bunun içinde başörtüsü de var. Sadece baş değil, gerdan da var. Rahmetli Butto modasıdır, gerdan açık kalabilir. Ama Kur'an'da gerdan kısmının da örtülmesi de emrediliyor. Bu 24 numaralı Nur Suresi'nin 30-31. ayetlerinde emrediliyor.
Birde Ahzap suresi var. Ashap Suresi'nde 'Ey Peygamber, sen eşlerine ve Mümin'lerin hanımlarına söyle onlar dışarı çıkacakları zaman, onları örten bir dış giysi giysinler, bir anlamda çarşaf gibi bir şey, devam ediyor ayet, çünkü bu onların cariyelerden ayrılıp hür oldukları anlaşılıp taciz edilmemeli için daha uygun bir tercihtir diyor. Bunun tesettürler alakası yoktur. Tesettür ayeti bu değildir. Bunu neden söyledim. Kimileri bak ayet çarşafı emrediyor. Neden çarşafı değil de tesettürü öne sürüyorsunuz diyorlar. Yanılıyorlar. Çünkü ayette gerekçe apaçık anlatılıyor. Tesettür ayetinde gerekçe iffeti korumakla alakalıdır.
Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Şüphesiz en doğrusunu Allah Bilir. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________ ZÜMER-2739/27 Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türden örnekler verdik ki düşünüp öğüt alabilsinler.
Yaptığım tespitlere katılmanızdan çok memnun oldum, Kur’an’dan biraz nasibi olan kimselerin de bu tespitlere sizin gibi olumlu yaklaşması lazım geldiğine inanıyorum. Kur’an’daki islamı ne diyanetten, ne mezheplerden, ne tarikatlardan, ne cemaatlerden ne de hacı, hoca, şeyh, şıh, hazret, efendi ve pîrlerden öğrenemeyeceğimize göre, Allah’ın kur’an’da bize bildirdiği
“Yemin olsun ki, biz Kur’an’ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık” kamer 54/17,22,32,40”
“Biz ayetleri tam bir biçimde ayrıntıladık”En’am 6/98”
“Sana bu kitabı indirdik ki, her şey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara/Teslim olanlara/ da bir müjde olsun”Nahl 16/89”
“Allah size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah’ın dışında bir hakem mi arayayım”En’am 6/114”
“Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık”En’am 6/38”
Ayetlerine dayanarak Kur’an’daki islamı öğrenmek için herhangi bir tereddüde düşmeden Kur’anın bizim anlamamız için kolaylaştırıldığına, her şeyi bütün detaylarına kadar anlattığına ve Kur’an’da hiçbir şeyin eksik bırakılmadığına dair Allah’ın bildirdiklerine tam bir inançla kur’an’ı anlayarak ve üzerinde düşünerek defalarca okumamız gerektiğine inananlardanım. Tabii bu arada Yalnız ve yalnız Kur’an’daki islam’a gönül vermiş ilahiyatçıların yazdıkları eserlerden de fayda-lanmanın çok yararlı olacağını söylemek isterim.
Belirttiğiz gibi kur’anda mutlak örtülmesi lazım gelen kısımların, ön ve arka ayıp yerler ile kadınların göğüs kısmı olduğu anlaşılmaktadır.
Sizin bahsettiğiniz Ahzap/59 ayette bildirilen “Dışarıçıkarken üzerlerine dış giysilerini/cilbaplarını” almaları durumu ayetin iniş sebebi ile izah edilmektedir. Sebep ortadan kalkarsa ayetin yürürlükte olması, durumun eski hale dönmesine kadar askıda kalır demektedirler. Mesela veba hastalığı olan bir yere girilmemesi emredildiğinde veba hastalığı, yani yasağın sebebi ortadan kalktığında, hastalığın tekrar baş göstermesine kadar şehre girmeme emri ortadan kalkar demektedirler. Bu mantıklı bir yaklaşımdır. Bu çağda cariyeler bulunmadığı ve sokakta üzerlerine dış giysi/cilbap almamış kadınların da cariye zannedilmeleri gibi birşey olmadığına göre ve bu yüzden o devirdeki gibi taciz olayları bulunmadığından kadınların tanınmaları yani hür kadın olduğunu belli etmeleri için, üzerlerine bir dış giysi almaları lazım gelmemektedir kanaatindeyim. Ayet nesh mi edilmiştir. Haşa nesh edilen ayet yoktur. Durum o zamanki devre dönene kadar kadınların dışarı çıktıklarında dış giysilerini üzerine alma gibi bir durumun olmadığını düşünüyorum. Devrin cariyelerin ve hür kadınların bulunduğu ve hür kadınlara cariye zannedilip taciz olaylarının başladığı bir devre döndüğünde ayetin hemen yürürlüğe girmesi lazım geldiğine inanıyorum.
Allahın kadınlardan istediği bir şey de Ahzap suresi 33 de belirttiği gibi kadınların cahiliye teşhirciliği gibi açılıp saçılmaması ve teşhircilik yapmamasıdır.
Örtünmede baş yani saçlar dahildir. İşte delili: Bakara 196 (Medenî 87) 196 "Haccı "da umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer engellenirseniz, esir veya köle âzatlamak, Kâbe'ye kurbanlık hayvan veya başka bir şey sunmak şeklinde bağışta bulunmanın kolayınıza geleni yeterlidir. Bağış, kendi yerine varıncaya kadar رُءُوسَك 15;مْ başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olan yahut başından rahatsızlığı bulunan oruç tutarak yahut sadaka vererek veya kurban keserek/Allah'a yakınlık için Kâbe''ye bir şey bağışlayarak fidye yoluna gitsin. Güvene kavuştuğunuzda, hacca kadar umreden yararlanmak isteyen, esir veya köle âzatlamak, Kâbe'ye kurbanlık hayvan veya başka bir şey sunmak türünden kolayına gelen bir bağışta bulunsun! Bunu bulamayan oruç tutsun: Bu, üç günü hacda, yedi günü döndüğünüzde, tam on gündür. Bu, ailesi Mescid-i Haram'da oturmayan kişi içindir. Allah'tan sakının ve bilin ki, Allah'ın azabı çok şiddetlidir. Mâide 6 Ayetlerde bilebir taraf tutulmakda oldugunu ilim sahiblerigörebiliyor! (Medenî 112) 6 Ey iman sahipleri! Namaza/duaya duracağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; بِرُءُوس 16;كُمْ başlarınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı meshedin/yahut yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice temizlenin! Hasta yahut yolculuk halinde iseniz yahut biriniz tuvaletten gelmişse yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız temiz bir toprakla teyemmüm edin: Yüzlerinizi ve ellerinizi ondan meshedin. Allah size zorluk çıkarmak istemiyor. Ancak sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor ki, şükredebilesiniz.Ayetlerde bilebir taraf tutulmakda oldugunu ilim sahiblerigörebiliyor! İsrâ 51 (Mekkî 50) 51 "İsterseniz gönlünüzde büyüyen herhangi bir yaratık olun." Diyecekler ki: "Peki bizi yeniden kim yaratacak?" De ki: "Sizi ilk kez yaratan kimse, o!" Bunun üzerine رُءُوسَه 15;مْbaşlarını sana doğru alaylı bir biçimde sallayarak şöyle konuşacaklar: "Ne zaman o?" De ki: "Çok yakın olabilir!" Hac 19 Ayetlerde bilebir taraf tutulmakda oldugunu ilim sahiblerigörebiliyor! (Medenî 103) 19 İşte şu iki hasım, Rableri hakkında çekişip durmuşlardır. Sonuçta küfre sapanlar için ateşten giysiler biçilmiştir. رُءُوسِه 16;مُ Başlarının üstünden de kaynar su dökülmektedir. Secde 12 (Mekkî 75) 12 Günahkârları, Rablerinin huzurunda رُءُوسِه 16;مْ başlarını eğmiş olarak şöyle derken bir görsen: "Rabbimiz; gördük, duyduk, geri gönder bizi ki, barışa/hayra yönelik iyi iş yapalım. Artık kesin olarak inanıyoruz." Sâffât 65 (Mekkî 56) 65 Tomurcukları tıpkı şeytanların رُءُوسُ başlarıdır. Fetih 6 (Medenî 111) 6 Ve Allah hakkında kötü sanılar besleyen erkek münafıklarla kadın münafıklara ve erkek putperestlerle kadın putperestlere, o kötülük girdabı رُءُوسَك 15;مْ başlarına dönesilere azap etsin diyedir bu. Allah onlara öfkelenmiş, onları lanetlemiş ve kendilerine cehennem hazırlamıştır. Kötü bir varış yeridir o. Fetih 27 (Medenî 111) 27 Yemin olsun ki Allah, resulüne o rüyayı hak olarak doğru çıkarmıştır. Allah dilerse رُءُوسَك 15;مْ, başlarınızı tıraş etmiş, saçlarınızı kısaltmış olarak güven içinde, korku duymadan Mescid-i Haram'a mutlaka gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi de bundan önce size yakın bir fetih nasip etti. Nûr 31 (Medenî 102) 31 Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar. Süslerini/zînetlerini, görünen kısımlar müstesna, açmasınlar. Örtülerini/başörtülerini بِخُمُرِ göğüs yırtmaçlarının üzerine(nerde res kelimesi burda??) vursunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler: Kocaları yahut babaları yahut kocalarının babaları yahut oğulları yahut kocalarının oğulları yahut kardeşleri yahut erkek kardeşlerinin oğulları yahut kız kardeşlerinin oğulları yahut kendi kadınları yahut ellerinin altında bulunanlar yahut ihtiyaç içinde olmayan erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar yahut kadınların kaygı duyulacak yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. Süslerinden, gizlemiş olduklarının bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, Allah'a topluca tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz! Mâide 91 (Medenî 112) Şeytanخَمْرِ içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi? Nur31de ve maide 91deki hmr,anlamlarini iyice incelemek gerekir. Ya Allah askina artik gina GELDI, bunca ilim ve delillerden sonra artik KIMLERIN SöZLERINE INANIYORSUNUZ???
"Ademoglu okadar INATCI olmuski,bu INADI yüzünden tüm Insanlari kendi taraftarini bile Harcamakdan kacinmamisdir,sadece kendi Cikarlarini yürütmek icin." Not:bu benim sahsi görüs ve tespitlerimden dir,kimseyi baglamaz!" Düsününki Musa ve Harun Peygamberimiz Israilogullarini kurtardiktan sonra,Musa peygamberden"bize de böyle bir Put yap!demeleri ne kadar Düsündürücü degilmi?
sözü fazla uzatmak istemiyorum. Endogrusunu Yüce rabbimiz bilir. selametle.
Hımar kelimesinin baş örtüsü anlamına gelir. Bunun tersini söylemek peygamberi, ayetin manasını anlamamakla itham etmek olur ki ben kendisine hanif diyen birisinin bu cürmü işlemesine şaşıyorum.
Katılma Tarihi: 01 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 8
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Değerli kardeşlerim,
Benim kesin olarak inandığım bir şey vardır ki oda din=Kur’an. O da Kur’an’da bildirilen ve yaşam boyunca uygulayacağımız veya kaçınacağımız kurallar bütünüdür. Allah Kur’an’nın apaçık bir kitap olduğunu, herkesin anlaması için O’nu kolaylaştırdığını, O’ndaki bir konuyu anlayabilmemiz için defalarca değişik biçimlerde anlattığını, ve Kur’an’da hiçbir şeyi eksik bırakmadığını söylemektedir. Peygamberimize de biz sana onu okuyacağız/okutacağız ve sende onu unutmayacaksın dediğine göre indirildiği şekliyle Allah’ın koruması altında olarak bugüne kadar gelmiştir. Allah Kur’an’da geçen bir kelimenin nasıl okunacağı hususuna kadar peygamberimize öğrettiğine göre bugünkü din alimlerinin bu kelime şöyle de okunur böyle de, şöyle okursan bu manaya gelir böyle okursan şu manaya gelir gibi sözlerine verilecek cevap dahi kur’an’da varken ve sen de hocam Allah kelimenin nasıl okunacağını peygamber efendimize öğretmiş. Sen onu bul öylece oku ve ona göre manalandır ve bize doğruyu öğret deme durumundayken rivayetlere dayanarak din oluşturmamız doğru değildir. Sorulacak sual bu husus Kur’an’da varmıdır yokmudur. O kadar. Eğer varsa amenna yoksa o husus Allah tarafından serbest bırakılmış demektir. “Namazın nasıl kılınacağı Kur’an’da yoktur” diyen de hem kur’an’a hem de Allah’a iftira etmektedir çünkü Kur’an’da Hz İbrahim zamanından beri herkes tarafından ne olduğu bilinen Kıyam, rükû ve secde den söz edilirken namazın nasıl kılınacağına dair rekat sayısına kadar bilgi bulunmaktadır. Çünkü Allah bilmemiz lazım gelen her şeyi kur’an’da açıklamış ve hiçbir şeyi eksik bırakmamıştır. Buna insan bütün kalbiyle inanması lazımdır. Çünkü bunun böyle olduğu herhangi bir kul tarafından değil Allah tarafından söylenmektedir. Ve Allah hiç kimseyi hükmüne ortak etmediğine (Bk 18/26) ve peygamberler dahi Allah’ın hükmüne tabi olduğuna göre kim olursa olsun Allah dışında din oluşturmak hususunda hiç kimsenin hüküm verme yetkisine sahip olmadığına inananlardanım.
Katılma Tarihi: 01 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 8
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
misafir123 Newbie
Hımar kelimesinin baş örtüsü anlamına gelir. Bunun tersini söylemek peygamberi, ayetin manasını anlamamakla itham etmek olur ki ben kendisine hanif diyen birisinin bu cürmü işlemesine şaşıyorum.
Misafir 123’e cevaptır
Daha evvelki yazılarımda
“Hımar kelimesine meallerde hemen hepsinde taşıdığı zihniyete eşdeğer olarak başörtüsü anlamı verilirken bazı yerlerde de bunun yalnızca örtü manasına geldiği söylenmektedir.Mesela masa hımarı=masa örtüsü, tepsi hımarı=tepsi örtüsü gibi”
“Arapçada kesin olarak başörtüsü manasına gelen kelimelerin başka kelimeler olduğu söylenmektedir. Burada hımar geçmekte ve bunun da örtü manasına geldiği bilinmektedir ki bunlar örtü, başörtüsü, eşarp, şal, kaşkol, atkı vs olabilirler.” Demiştim.
Ben uzun zamandan beri Kur’an’la meşgul olmaktayım. Dinimi mezheplerin, tarikatlerin, cemaatlerin kitaplarından değil de İçinde Allah korkusuolan kimselerin Kur’an’a bağlı olarak yazdıkları kitaplardan öğrenmekteyim. Burada Hımar kelimesinin eski arap yazılarına bakıldığında yere konulan, masaya örtülen veya herhangi bir örtüyü tarif ettiğini görürüz denilmektedir.Hımar başı örterse başörtüsü olur,masaya konursa masaörtüsü olur denilmektedir. Allah eğer “hımar” kelimesi ile başın örtülmesini isteseydi ”hımarürres” gibi bir vurgulama ile başörtüsü diyebilirdi. Böylece “res” kelimesi ile baş bölgesi vurgulanır ve örtü kelimesi olan “hımar” ile beraber başörtüsü net bir şekilde anlaşılırdı. Nitekim abdest alınmasıyla ilgili ayette başın sıvazlanmasını söylerken, baş kelimesi Arapça karşılığı “res” ile vurgulanır. Üstelik ayette kapatılacak yerin yaka açığı olduğu geçer. Yani hımarın başı kapatması değil, ayette açıkça yaka dekoltesini örtmesi istenir. (Yaka açığı manasına gelen “cuub” kelimesi hem bu ayette kapanılacak bölgeyi belirtmek için, hem de Musa’nın yaka açığına elini soktuğunu belirten ayetlerde geçer) “Hımar” kelimesi sırf başörtü manasına gelse bile bu ayetten başı örtmek değil, yine yaka dekoltesini kapatmak anlaşılacaktı. Üstelik başörtüsünü Kur’an’a maletmek isteyen zihniyet,açık bir saptırma yaparak “felyedribne” fiilini “salsınlar” diye tercüme etmeye kalkmıştır. Böylece ayeti okuyan “baş örtüsünü yaka açıklarına salsınlar” şeklinde okuyacaktır. Oysa hiçbir şekilde “darabe” kökünden türeyen “felyedribne” fiili salsınlar manasına gelmez. Bu fiille örtünün yaka açığına konulması yani kapatılması anlatılır. Kur’an’da salsınlar, indirsinler manasında “felyüdnine” kelimesi kullanılır. Allah böyle bir ifade kullanmak isteseydi “felyedribne” fiili yerine “felyüdnine” fiilini kullanabilirdi. Bu örnek bize gelenekçi zihniyetin, kendi fikirlerini doğru çıkartmak uğruna gereğinde Kur’an’daki kelimelerin manasını kaydırmaktan çekinmediğini göstermektedir. Denmektedir
Görüldüğü gibi mesele hanif olup olmamak değil gerçeklerin nasıl saptırıldığını ortaya koyan Kur’an erlerinin yazmış oldukları Kur’an’daki islamı anlatan kitapları okumaktan geçmektedir. İşin özü budur.Selametle kalınız
Meme üstlerini mi örtün der ki orayı cazip görürsünüz...
İnsan oralarını illa başka bir parçaylamı örter
Masa örtüsünü getir memelerinin üstüne koy...
H/Ğimar başörtüsüdür ve sadece başı örterse bu türban olur..
Yüce Allah türban olmasın diye başörtünün yakaların üzerine kadar vurulmasını emreder ve böylece başörtüsü boyun kısmını da örtmüş olur...şekil şemel ortaya çıkmış olur..
selamlar
Memesini örtmesi gömlekle olur giyecekle olur niye illa ayrıca örtü örtmek zorunda kalsın ki...
Ama baş elbiseyle olmaz umarım anlatabilmişimdir...
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma