HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: KUR’ANDA DUA AYETLERİ Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
abdullah63
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 27 ekim 2005
Yer: Bosnia Hercegovina
Gönderilenler: 30
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı abdullah63

 Dost1 yazmış:

   "Alemlerin Rabbi olan Allah’ıma salat ederken Peygamber Efendimize dua edebilecek miyim, edemiyecek miyim? Lütfen siz düşünün.

Salatda /namazda dua ederken, duada sözünü ettiğin kişiyi mi anmış oluyorsun “ Allah’a mı yakarmış” oluyorsunuz? Lütfen düşünün."

  Aleykümselam Dost1.İşte bütün mesele burada değilmi?Rabbimiz peygamberler arasında ayrım yapmamızı yasaklıyor iken,biz kalkmışız sadece Allah için yapmamız gereken ibadette bile son peygamberimize torpil geçiyoruz.Niye öbür peygamberler değil de sadece son peygamber?Öbürlerinin haşa ne günahı varda,varsa yoksa Hz Muhammed?

 Benim cevabım Hz Muhammedin bir kült,bir idol haline getirildiği ve hanif bir müslümanın,Kuranda bir sürü dua varken,bunu okumaktan kaçınıp şirke bulaşmaması şeklindedir vesselam.



__________________
Allah'tan başkasına ibadet yapmamak için bize ayrıntılı olarak açıklanan Kur'ana gönül verenlere selam olsun.
Yukarı dön Göster abdullah63's Profil Diğer Mesajlarını Ara: abdullah63
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamün Aleyküm! Abdullah 63 Kardeşim!

 

Abdullah 63 yazdı.

“Rabbimiz peygamberler arasında ayrım yapmamızı yasaklıyor.”

 

Bakara 285 :“…la nuferriku beyne ehadun min rusuluhi..”

Hamdolsun! Şükürler olsun! Rabbimizin bu emrine uyuyoruz.

 Bununla birlikte;

“…biz kalkmışız sadece Allah için yapmamız gereken ibadette bile son peygamberimize torpil geçiyoruz.”

Diyorsunuz.

 

Alemlerin Rabbi olan Allah Peygamber Efendimiz için;

 Ahzab 56 da:

 “İnnellahe ve melaiketihu yusallune alen nebiyy. Ya eyyühellezine amenu sallu aleyhi ve sellimu teslima.”  buyurmuştur.

  Elhamdülillah emrine  uyuyoruz.

 En ileri tekamül örneği olan Peygamber Efendimiz Alemlerin Rabbı olan Allah’a en ileri derecede hamdle yaklaşmış olmalı ki öyledir.

Alemleri yaratan Allah tarafından;

İsra 79:”Ve minel leyli fetehecced bihi nafileten leke.asaen yeb’aseke rabbuke mekamen mahmude.”

“Ayrıca sana özgü olarak gecenin bir kısmında da Kur’an okumak üzere uyan!  Rabbinin, seni Makam-ı Mahmud’a / övülmüş bir makama ulaştırması umulur.”

 diye müjdelenmiştir.

Bunun için dua ediyoruz.

Tevbe128’de:

 “Lekad ceaküm resulun min enfusiküm:Andolsun içinizden size öyle bir elçi geldi ki

Azizün aleyhi ma anittum: sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir.

harisun aleyküm: size düşkündür

bil mü’minine Raufun Rahimun:Mü’minlere ise şefkatli, merhametlidir.

diye  anılmıştır.

Bizler için şefkatli ve merhametli olan Peygamber Efendimize bunun için dua ediyoruz.

 

Yazısını;

 

“Allah'tan başkasına ibadet yapmamak için bize ayrıntılı olarak açıklanan Kur'ana gönül verenlere selam olsun.” diye  bitiren Kur’an’a gönül veren bir kişidir.

 

 Kur’an’a gönül veren biri olarak; “biz kalkmışız sadece Allah için yapmamız gereken ibadette bile son peygamberimize torpil geçiyoruz.” diye

 kullandığınız ifadeleri lüfen gözden geçiriniz.

   

 İbadet yalnız Allah için yapılır. Allah için yapılmayanın adı da ”ibadet” değil “şirktir”.

 

Elhamdülillah salatlarımızda:

 Fatiha’yı.

 

5/ FATİHA (Açış) SURESİ

 

Rahman ve Rahîm Allah adına.

 

        1-  Rahman Rahîm Allah adına…

        2 -  4-  Hamd/övgü, âlemlerin Rabbi, Rahman, Rahîm, Din Günü`nün sahibi Allah`adır.

        5 - Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım isteriz.

  6 - 7 - Bizi, üzerlerine gazap dökülmüşlerin ve şaşkınlığa saplanmışların yolunun dışındaki, kendilerine nimet verdiklerinin yolu olan dosdoğru giden yola ilet!

 

İhlası ,

 

22/ İHLÂS (İçtenlik) SURESİ

 

Rahman ve Rahîm Allah adına.

 

 

       1-  De ki: “O, bir tek olan Allah`tır,

       2-  Samed olan Allah`tır,

       3-  doğurmamış ve doğurulmamıştır.

       4-  Ve hiçbir şey O`na; sadece O`na denk olmamıştır.”

 

 Ve diğerlerini de bilinçle okuyoruz.

 

Ağzımızdan çıkanı kulağımız da gönlümüz de duyuyor.

 

 İbadet, şirk, tevhid, sıratı müstakim sözcükleri ile ilgili düşüncelerimi sunuyorum.

 

             Arapça bir sözcük olan “ ibadet”, mastardır. Sözlük anlamı; kulluk yapmak, kölelik etmek, kayıtsız şartsız teslim olmak, itaat etmek ve boyun eğmek demektir.

             İnsanların belirli kişilere, güçlere, ideolojilere, otoritelere gösterdikleri mutlak itaat ve tamamen teslimiyet bu kapsamdadır. Bunun örneğini Kur`an, Müminun suresinin 45-47. ayetlerinde anlatılan Firavun ile İsrail oğulları ilişkisinde vermiştir.

 

             Dinî açıdan ise ibadet; kulun sahibine/yaratanına karşı, sahibi/yaratanı tarafından verilen görevleri kayıtsız şartsız kabullenip yerine getirmesi demektir. Gerçekte de Allah bir talimatname (Kur`an) ile kullarına bir takım görevler bildirmiş ve bu görevlerin dünyada, kayıtsız şartsız bir itaat ve teslimiyet içinde yapılmasını istemiştir. Seçtiği peygamber de usta bir öğretmen gibi verilen görevleri önce kendisi uygulamış, sonra diğer kullara göstermiş ve öğretmiştir.

             İşte ibadet/kulluk yapmak; yukarıda bahsedilen görevlerin kullar tarafından yerine getirilmesidir. Bir başka ifade ile ibadet; Allah`ın hoşnut ve razı olduğu bütün eylem ve davranışlarda bulunmak suretiyle Allah`a gösterilen saygı ve hürmetin en yüksek derecesinin sergilendiği bir tutumdur.

 

             Ancak, ibadet kelimesi dilimize Türkçe bir karşılık verilmeden aynen alındığı için, geniş halk kesimleri anlamını tam olarak bilmedikleri bu kavramdan, yine anlam ve içeriğini bilmedikleri üç-beş tane davranışı anlar olmuşlardır. Oysa ibadet, “İslâm`ın şartı beştir” gibi belirli davranışlarla sınırlı değildir. Allah`a ibadet etmek; insanın her adımında, her hareketinde, her sözünde, O`nun koyduğu kurallara uymak, O`nun hükümlerini yerine getirmek ve O`nun gösterdiği yoldan yürümek demektir.

             Yalnızca O`ndan;

             - yardım istemek,

             - korkmak,

             - başkasını veli edinmemek,

             - başka koruyucu, kollayıcı kabul etmemek

             Ve yalnızca O`na;

             - dayanmak,

             - güvenmek,

             - sığınmak,

             Allah`a ibadetin boyutlarını oluşturur.

 

             İbadetin sadece Allah`a yapılacağı ise Kur`an`da tekrar tekrar vurgulanmış, peygamber bile olsa Allah`tan başkasına yapılacak ibadetin şirk olacağı açıkça belirtilmiştir.

 

             Şirk:

 

              Şirk, sözlükte; mülk ve saltanatta ortaklık demektir. Dinî açıdan ise; Allah`ın yetki ve imtiyazlarından, zatî ve sübutî sıfatlarından, en güzel isim ve sıfatları arasında yer alan sıfat ve tasarruflarından birinin ya da bir kaçının, Allah`tan başka somut ya da soyut herhangi bir şeye yakıştırılması, verilmesi ya da uyarlanmasıdır.

             Bu inanç ve eylemde bulunana “müşrik” denir. Müşrik; sadece tanrı ikidir, üçtür vs. diyen değildir. Allah`a inanıp da bu inançla birlikte yedek ve yardımcı bir takım ilâhları da kabul edenler de müşriktir.

 

            

 

Tevhid:

 

             ا Tevhidin sözlük anlamı; “birleme” demektir. Dinî açıdan da “Kelime-i Tevhit”de (lâ ilâhe illâllah) ifade bulduğu şekliyle; önce tüm ilâhları reddedip, sonra ilâh olarak sadece Allah`ı kabul etmektir. Pek tabiî ki bu kabul yalnızca bir söz halinde kalmamalı, tüm düşünce ve eylemlerde de kendini göstermelidir.

             Kelime-i Tevhit`in yapısına dikkat edilirse, önce tüm ilâhların reddedilmesi gerekmektedir. Bunu yapabilmek için ise, insanın neyi reddedeceğini bilmesi, yani yapay ilâhları ve ilâh yerine konulanları iyi tanıması gerekir. Ancak bu yapıldıktan sonradır ki, ilâh olarak sadece Allah`ın kabulü yapılacaktır. Allah`ın tek ilâh olarak kabul edilmesi ise Allah`ı tanımadan sadece “kabul ettim” demekle mümkün olmaz. Bunun için Allah`ın zatî, sübutî sıfatlarının ve güzel isimlerinin Kur`an`dan tanınması ve bunlara inanılması lâzımdır.

             Aksi takdirde;

             - sahte ilâhlar belirlenip tanınmazsa, reddedilmesi mümkün olmaz ve

             - Allah gerektiği gibi tanınmazsa, tevhit inancı korunamaz.

 

             Tevhit kelimesi Kur`an`da geçmez. Buna karşılık tevhit inancı çeşitli yönleriyle pek çok ayette dile getirilir. Özellikle Mekke`de inen ayetler, tam olarak kavranması amacıyla tevhit inancı üzerinde yoğunlaşır. Kur`an, tevhit inancını Allah`ın zatı, tekliği, sıfatları, evren ve insanla ilişkileri açılarından çeşitli boyutlarıyla ortaya koyar.

 

 

Sırat-ı müstekim:

 

             Bu tamlama Kur`an ayetleri ışığında değerlendirilirse; “Allah`ın yolu”, “Hak yol”, “Allah`ın kitabı”, “İslâm dini”, “İslâm milleti” anlamları ortaya çıkar. Zaten en güzel tarif de bu surede verilmiştir: “Üzerlerine gazap dökülmüşlerin ve şaşkınlığa saplanmışların yolunun dışındaki, kendilerine nimet verdiklerinin yolu olan dosdoğru giden yol”

             Sırat-ı Müstekım ile ilgili şu ayetlere göz atabilirsiniz: Âl-i Imran; 51, En`am; 126, 153, Hıcr; 41, Nahl; 76, Meryem; 36, Ya Sin; 61 ve Zuhruf; 64.

 

İbadet,şirk, tevhid, sıratı müstakim sözcükleri ile ilgili düşünceleri böyle olan biri hakkında dilediğiniz gibi düşünüp yargılayabilirsiniz.

 

Rabbim; bağlısı olduğumuz Kur’an’ı iyi okuyup anlamayı ve amel etmeyi cümlemize nasip eylesin.

Rabbim cümlemizi İFRAT ve TEFRİT’ten korusun.

 

 ALLAH’A EMANET OLUNUZ.

 

 

 

 

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
Abdullah16
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 21 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 727
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Abdullah16

 Selam Dost1,

  Ben hala sözümün arkasındayım ve gönül verdiğim kitabı da doğru anladığıma inanıyorum.Bana yazdığın/alıntıladığın tanımlar ise maalesef kuşatıcı olmamış.İbni teymiyye ve Mevdudinin görüşleriyle paralellik arzden bu tanımlar pek de yaşanan hayatla ve ayetlerle örtüşmüyor.Örneğin şirkle ilgili olarak yaptığın tanım Kurani değildir.

   Kuranın şirk tanımı ilahi olanla beşeri olan birbirine karıştırmak olarak belirlenebilir.Örneğin bir insan Allaha yalvarır gibi,ölü ve diri insanlara yalvarır ve onları özel olarak zikrederse bu şirktir.Allahın beni anmak için salat et dediği namazımda hem Allahı,hem de yaratılmış varlıkları zikredersem bu şirktir.Allahın onları övmesiyle,benim övmemi eğer bir tutarsam bu bile insanı şirke götürür.Çünkü ayrımı yalnızca Allah yapar,bana ayrım yapma derse,buna uymam gerekir vesselam.

    Rabbim cümlemizi şirkin her türlüsünden korusun.



__________________
''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Yukarı dön Göster Abdullah16's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Abdullah16
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamün Aleyküm! Abdullah 63 veya Abdullah 16 Kardeşim!
“Bana yazdığın/alıntıladığın tanımlar ise maalesef kuşatıcı olmamış.İbni teymiyye ve Mevdudinin görüşleriyle paralellik arzden bu tanımlar pek de yaşanan hayatla ve ayetlerle örtüşmüyor..”
Diyorsunuz.
 Şirk ile ilgili tanımlar :Ragıp el Isfahani;el-Müfredat
  Prof. Suat Yıldırım; Kur’an’da Uluhiyet’ tendir.
 
Örneğin şirkle ilgili olarak yaptığın tanım Kurani değildir
Kuranın şirk tanımı ilahi olanla beşeri olan birbirine karıştırmak olarak belirlenebilir.Örneğin bir insan Allaha yalvarır gibi,ölü ve diri insanlara yalvarır ve onları özel olarak zikrederse bu şirktir.Allahın beni anmak için salat et dediği namazımda hem Allahı,hem de yaratılmış varlıkları zikredersem bu şirktir.
Diyorsunuz.

 

      Değerli Kardeşim!

 

       Kur’an’i dediğiniz şirk tanımınızla; bir önceki iletimde de olan:

“Şirk, sözlükte; mülk ve saltanatta ortaklık demektir. Dinî açıdan ise; Allah`ın yetki ve imtiyazlarından, zatî ve sübutî sıfatlarından, en güzel isim ve sıfatları arasında yer alan sıfat ve tasarruflarından birinin ya da bir kaçının, Allah`tan başka somut ya da soyut herhangi bir şeye yakıştırılması, verilmesi ya da uyarlanmasıdır.

             Bu inanç ve eylemde bulunana “müşrik” denir. Müşrik; sadece tanrı ikidir, üçtür vs. diyen değildir. Allah`a inanıp da bu inançla birlikte yedek ve yardımcı bir takım ilâhları da kabul edenler de müşriktir.”

 

 şirk tanımının arasındaki farkı idrakinize ve vicdanınıza bırakıyorum.

 

 

    İbrahim Peygamberimizin:"Rabbic'alnî mugîm'es-salati ve min zurriyyetî. Rabbena ve tegabbel duaî. Rabbeneğfirlî ve li-valideyye ve lil-muminîne yevme yegûm'ul-hisab."

“Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelen salih kimseleri, namazını dosdoğru kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! Duamı kabul eyle! Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba çekileceği günde, beni, anamı, babamı, ve bütün müminleri affet!”

Duasındaki “..anamı, babamı, ve bütün müminleri affet!” derken şirk mi işlediğini;yoksa yaradanına mı yakardığını ;

Süleyman Peygamberimizin: "Rabbi evzi'nî en eşkura ni'metikelletî en'amte aleyye ve alâ valideyye ve na'mele salihen terzahu ve edhilnî birahmetike fî ibadik'es-salihîn."

“Ey Rabbim! Bana, ana ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat.”

Duasındaki “…Bana, ana ve babama verdiğin nimete şükretmemi…” derken şirk mi işlediğini, yoksa yaradanına mı yakardığını anlayacağız? 

Bu soruların yanıtını herkesin vicdanına bırakıyorum..

 

 

 Allah`a ibadet etmek;

 insanın her adımında,

 her hareketinde,

 her sözünde,

 O`nun koyduğu kurallara uymak,

 O`nun hükümlerini yerine getirmek

 O`nun gösterdiği yoldan yürümek demektir.

 

             Yalnızca:

O`ndan;

             - yardım istemek,

             - korkmak,

             - başkasını veli edinmemek,

             - başka koruyucu, kollayıcı kabul etmemek

             Ve yalnızca O`na;

             - dayanmak,

             - güvenmek,

             - sığınmak,

             Allah`a ibadetin boyutlarını oluşturur.

 

         Alemle rin Rabbi olan Allah’ım Tebliğini de Mübelliğini de tanıyanlardan eylesin bizleri İnşallah.

 

 

ALLAH’A EMANET OLUNUZ.

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
Abdullah16
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 21 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 727
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Abdullah16

 Selam Dost1,

  Alıntı yaptığın şahıslardan Suat Yıldırım denen kişi ilmine güvenilmeyen birisidir,diğerinin ise kelimelere verdiği anlamlar Kuranla birebir örtüşmüyor,niye bunları delil olarak gösteriyor da doğrudan ayetleri kanıt olarak göstermiyorsun?

 Daha da önemlisi konu burada Allahümme-Salli barik gibi şirk içeren duaları okumak iken sen kalkmış bana başka şeyler söylüyorsun?Dolayısıyla sorumun cevaplarını vermemişsin.

    Şirk tanımıyla ilgili yapığın ilaveler kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor.Şimdi ben Allah için kıldığım namaza son nebiyi katıyorsam, o zaman diğer nebileri niye katmayayım.?

   Sizin yaptığınız resmen resül ayrımcılığı olup aslında bu tür dualarınızla Yüce Allahı kızdırmaktan başka birşey de yapmıyorsunuz.Yani Rabbim benim elçilerim arasında ayrım yapmayın diyor,siz kalkmış sadece Allah için olan namazda son elçiyi kayırması için dua ediyorsunuz?Bunun en azından ahlakiliği sorgulanmalı değilmi?

   Önceki iletinde ise son resülü sevmekten ziyade onu ikonlaştırıcı ifadeler gördüğümü belirtmeden geçemeyeceğim.Resüller arasında ayrım yapmam diyorsun ama alltaki ifadelerin resmen ayrımcılık kokuyor.Yazıyı çok alıntıyla boğman da yersiz.Bu alıntılarla maksadınız   zatı alinizin ne kadar engin bilgiye sahip olduğu duygusu uyandırmak değildir herhalde?

  Elhasılı kelam,sapla samanı karıştırıp kelime oyunları yapmayın lütfen. 



__________________
''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Yukarı dön Göster Abdullah16's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Abdullah16
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

 

 

Selamün Aleyküm ! Abdullah 16 Kardeşim!

 

Abdullah 16 yazdı

 

Alıntı yaptığın şahıslardan Suat Yıldırım denen kişi ilmine güvenilmeyen birisidir,diğerinin ise kelimelere verdiği anlamlar Kuranla birebir örtüşmüyor,niye bunları delil olarak gösteriyor da doğrudan ayetleri kanıt olarak göstermiyorsun.

 

Kur’an dilinin ölümsüz bilgini olarak düşünüp kabul ettiğim “Ragıp el Isfahani” ile ilgili söylediklerinizi, ilmine ve irfanına güvendiğiniz yakın dostlarınızla bir tartışın isterseniz.

 

Kur’an’da türevleriyle birlikte 150 civarında geçen ayetlerden  “şirk” kelimesinin geçtiği ayetler:

(LOKMAN suresi 13. ayet)

 

Okunuş

Ve iz kale lukmanü libnihi ve hüve yeizuhu ya büneyye la tüşrik billah inneş şirke le zulmün aziym

Y.N. Öztürk

Hani, Lukman, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: "Oğulcuğum, Allah'a ortak koşma! Çünkü Allah'a ortak koşmak, gerçekten büyük bir zulümdür."

 

(SEBE' suresi 22. ayet)

 

Okunuş

Kulid'ullezine zeamtüm min dunillah la yemlikune miskale zerratin fis semavati ve la fil erdi ve ma lehüm fihima min şirkiv ve ma lehu minhüm min zahir

Y.N. Öztürk

De ki: "Allah dışındaki o bir şey sandıklarınızı çağırın/onlara yalvarın! Ama onlar, göklerde de yerde de zerre kadar bir şeye sahip olamazlar. O göklerde ve yerde onların ortaklığı da yoktur. Ve O'nun onlardan bir destekçisi de yoktur."

 

(FATIR suresi 14. ayet)

 

Okunuş

İn ted'uhüm la yesmeu düaeküm ve lev semiu mestecabu leküm ve yevmel kiyameti yekfürune bi şirkiküm ve la yünebbiüke mislü habir

Y.N. Öztürk

Onlara çağırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar da size cevap veremezler. Kıyamet günü de sizin onları ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Hiç kimse sana, Habîr olan Allah'ın verdiği gibi haber veremez.

 

(FATIR suresi 40. ayet)

 

Okunuş

Kul eraeytüm şürakaekümüllezine ted'une min dunillah eruni maza haleku minel erdi em lehüm şirkün fis semavat em ateynahüm kitaben fehüm ala beyyinetim minh bel iy yeidüz zalimune ba'duhüm ba'dan illa ğurura

Y.N. Öztürk

De ki: "Allah'ın berisinden yakardığınız şu ortaklarınızı gördünüz mü? Gösterin bana topaktan neyi yarattı onlar!" Yoksa göklerde bir ortaklıkları mı var? Yoksa onlara bir kitap verdik de kendileri o kitaptan bir kanıt üzerinde midirler? Hayır, zalimler birbirlerine aldanıştan/aldatıştan başka hiçbir şey vaat etmezler.

 

(AHKAF suresi 4. ayet)

 

Okunuş

Kul eraeytüm ma ted'une min dunillahi eruni maza haleku minel erdi em lehüm şirkün fis semavat ituni bi kitabim min kabli haza ev esaratim min ilmin in küntüm sadikiyn

Y.N. Öztürk

De ki: "Allah dışında yakarmakta olduklarınızı gördünüz mü? Gösterin bana, yerden neyi yarattılar onlar? Yoksa göklerde bir ortaklıkları mı var? Eğer doğru sözlü kişiler iseniz bundan önceki bir kitap, yahut bir bilgi kalıntısı getirin bana!"

 

Dır. Buradaki ifadeler ile iletilerimde belirttiğim;

 

“Şirk, sözlükte; mülk ve saltanatta ortaklık demektir. Dinî açıdan ise; Allah`ın yetki ve imtiyazlarından, zatî ve sübutî sıfatlarından, en güzel isim ve sıfatları arasında yer alan sıfat ve tasarruflarından birinin ya da bir kaçının, Allah`tan başka somut ya da soyut herhangi bir şeye yakıştırılması, verilmesi ya da uyarlanmasıdır.

 

ifadeler arasında ne tür bir tezat görülüyor ? Doğrusu anlayabilmiş değilim.

 

Abdullah 16 yazdı:

Şirk tanımıyla ilgili yapığın ilaveler kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor.Şimdi ben Allah için kıldığım namaza son nebiyi katıyorsam, o zaman diğer nebileri niye katmayayım.?

 

Şirk ile ilgili kafa karıştırmaktan başka işe yaramayanları bu sitedeki tüm iletilerim dahil gösterirseniz    hem bizi bilgilendirmiş hem de mutlu etmiş olursunuz.  

 

Dualarınıza istediğiniz nebileri katabilirsiniz. Buna ambargo koymak da kimsenin haddine değildir.

 

Allah’ın yüceliği karşısında kulun, aczini itiraf ederek, sevgi ve tazim duyguları içinde lütuf ve yardım dilemesi  olan duânın ana hedefi; insanın Allah’a halini arzetmesi ve O’na niyazda bulunmasıdır ki bu, Allah ile kendine inanan kul arasında bir diyalogu ve yakın ilgiyi ortaya koyar. İşte bundan dolayı duâya “münâcât” (Allah ile gizliden ve ruhsal konuşma) adı da verilmiştir.

Dua yaratan ile yaratılan arasındaki bir olaydır. Nasıl olması gerektiği ile ilgili detaylar da Kur’an’da verilmiştir.

 

Kanaatım;

Kur’an’a gönül veren biri olarak gördüğüm Zati Alinizin de bunları en iyi şekilde bildiğinizdir.

 

  Dua ile ilgili olarak yeterli bilgi edinebilmek amacıyla aşağıda belirtilen ayetlerin bu formu ziyaret eden kardeşlerimizce  okunmasının yararlı olacağını düşünüyorum.

 

Dua Edin:Furkan 77; Mü’min 60 ; Bakara 152,186; Hud 90; Zümer 53;

 

Dua Yalnız Allah’a yapılır: Şuara213; Kasas 88 ; Rad 14; A’raf 194,195; Nahl 20 ; Nisa 117; Hacc 12,13

 

Duanın adabı: Nisa 32,134; A’raf 29,55,56,205 ; Bakara 186 ; Yusuf 86,87; Enbiya 90

 

Abdullah 16 yazdı

Daha da önemlisi konu burada Allahümme-Salli barik gibi şirk içeren duaları okumak iken sen kalkmış bana başka şeyler söylüyorsun?Dolayısıyla sorumun cevaplarını vermemişsin.

 

Bu konu ile ilgili yazdığım iletimin ilgili paragrafları şöyle idi.

 

Salli ve Barik duaları (Ayrılış Duaları):

Bu dualar, genellikle salâvat-ı şerife adıyla bilinmektedir. Salâvat kavramı da maalesef yozlaştırılmış, dinî mecrasından çıkarılmış bir kavramdır. “Salâvat”; “destek olmak, yardım etmek, teslimde güvenlik sağlamak” demektir.

Bu dualarda;

“Allahümme salli ve sellim alâ muhammedin ve alâ âl-i Muhammed. Kemâ salleyte ve sellemte alâ İbrahim ve alâ âl-i İbrahim. İnneke hamidün mecidün” yani,

“Ey Allahım! Muhammed’e ve çevresindekilere yardım et, destek ol. Onların güvenliklerini sağla! Tıpkı İbrahim ve yakınlarına destek olduğun, yardım ettiğin ve güvenliklerini sağladığın gibi. Şüphesiz sen, Hamid ve Mecid’sin” denmektedir.

Görüldüğü üzere, bu dua ile namazlarda Yüce Rabbimizden yapılan son istek, insanın kendisine değil, dini yayan peygambere ve onun yardımcılarına yönelik olup Allah’tan, vereceği destek, edeceği yardımla onların güvenliklerinin sağlanması ve dinin yücelmesi, yayılması dilenmektedir.

Oysa peygamberimiz ve yakınları bugün aramızda yoklar. Şu hâlde dualarımız onların misyonunu yürütenler için yapılmalıdır.

 Meselâ:

“Allahümme salli ve sellim alâ evliyâike ve ensârik. ve alellezîne yücâhidüne fî sebîlik. Kemâ salleyte ve sellemte alâ muhammedin ve alâ âl-i muhammed.Ve kemâ salleyte ve sellemte alâ ibrâhîm ve alâ âl-i ibrâhîm. İnneke hamîdün mecîd” yani,

“Ey Allahım! Yakınlarına, yardımcılarına (dinin yayılması için gayret eden müttekilere) ve senin yolunda çırpınanlara, çaba harcayanlara yardım et, destek ol, onların güvenliğini sağla. Tıpkı Muhammed ve yakınlarına, İbrahim ve yakınlarına yardım ettiğin, destek olduğun ve güvenliklerini sağladığın gibi. Şüphesiz sen Hamid’sin, Mecid’sin.”

Tiyerili kardeşimizin sorusuna ışık olabilir mi düşüncesiyle yapılan bir çalışma bizi nerelere getirdi.

Dua bir tercih olayıdır. Dileyen dilediği şekilde yapar. Kimsenin duasına ambargo konulamaz.Allah ile kulu arasına kimse giremez. Kimse de cennet ve cehennem müfettişliği yapamaz.

 

Abdullah16 yazdı

Sizin yaptığınız resmen resül ayrımcılığı olup aslında bu tür dualarınızla Yüce Allahı kızdırmaktan başka birşey de yapmıyorsunuz.

 

Bunu nasıl yazabildiğinize şaşıyorum.

 

 Cenabı Allah Tevbe 24 de:

 

“De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kızkardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz/menfaat çevreniz, elde ettiğiniz mallar, kesadından korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden konutlar sizin için Allah’tan, Resulunden ve Allah yolunda cihattan daha sevimli ise artık Allah, emrini getirinciye kadar bekleyin. Allah yoldan ayrılmış bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz.”

Diyor.

 

Değerli Kardeşim!

 

Rabbımin emrine uyuyorum.

 

 Dünya alem duysun ve Rabbim olan  Allah da şahit olsun ki:

 

 O’nun  Nebisi ve Resulu olan Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa’yı  ve Ehli Beytini çok seviyorum.

Bunlara olan sevgiyi de ibadet olarak algılıyorum.

 

 Rabbime yakarışlarımda onlar için de niyaz ediyorum.

 

Yazılarımı alıntıya boğmamın (sizin tabirinizle) nedeni bu formu okuyanların sağlıklı bir değerlendirme yapabilmeleri içindir.

 

Kur’an’ı Kerim’in Mekke’de nazil olmuş ayetleri arasında yer alan Musa kıssasını (Kehf 60-80) okuyan bir insanın  ne kadar bilgili ve alim kişi olursa olsun, asla her şeyi bilemeyeceği ve muhakkak önünde öğreneceği daha çok şeyin kalacağını bilmemesi mümkün mü?

 

Bizim derdimiz sizin ifadenizle –alıntı yaptım diye yine  kızacaksınız- “Bu alıntılarla maksadınız   zatı alinizin ne kadar engin bilgiye sahip olduğu duygusu uyandırmak” falan değil. Rabbımizin Hacc 78 deki “..Ve Allah yolunda ona yaraşır bir gayretle didinin .” emrine uymaktır.

 Tek gayem Rıza-i ilahiyi talep etmek eciri de sadece Alemlerin Rabbi olan Allah’ımdan ummaktır.

  “Elhasılı kelam,sapla samanı karıştırıp kelime oyunları yapmayın lütfen.” 

Elhamdülillah ! Biz , sapla samanı karıştırmamaya gayret ediyoruz.  

 

Unutmayın değerli kardeşim!

 

Kusursuzluk sadece Allah’a mahsustur.

 

 Kur’an’a gönül verdiğini söyleyen bir kişi olarak yazdığınız yazılarınızda biraz daha özen göstermeniz  dileğiyle.  Sevgiyle kalın.

 

ALLAH’A EMANET OLUNUZ

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
Abdullah16
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 21 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 727
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Abdullah16

 Selam Dost1,

   Temelde sizinle anlaşamadığımız nokta şu;ben dini yaşama noktasında yalnızca Rabbimin kitabının yeterli olduğuna inanıyor,bunun yanına konulacak her türlü ilavenin Onun otoritesine ortaklık olduğunu ve dolayısıyla şirk olan bir davranış olduğunu,bu nedenle rabbimin otoritesine hiçbir kulunu ortak kılmamayı temel ilke edindiğimi ilan ediyorum.

     Siz ise,yazılarınızdan anlaşıldığı şekliyle Kuran esas olmakla birlikte son peygamberinin sahih olduğuna inandığınız sünneti de işin içine katıyorsunuz.

     Şimdi bu durum senin açıdan büyük çelişki ve özellikle yaptığın şirk tanımı açısından çok büyük çelişki değilmi?Bu sitede son elçinin putlaştırılmasıyla ilgili bir sürü yazı yazıldı.Ama siz bunların hiçbirisini kaale almadan,kendi eteğinizdeki taşları döküyor,varolan geleneksel anlayışı iyice sorgulamadan,salatta dahil yaptıkları herşeye bir kılıf uyduruyorsunuz.

     Bu açıdan sizinle tartışmamızın meşru zemini yoktur.Üstelik salli-barik dualarını meşrulaştırmak için kırk türlü yorum yapıyorsun.Bu yorumlarla uğraşacağına adam gibi kendi dilinden Allaha durumunu arzetsen "ya rabbi bana ve sana şirk koşmadan iman etmeye çalışan bütün kullarına yardımcı ol,destek ol."desen kıyametmi kopar?diline kıranmı gelir,yoksa Rabbim "sen cennet dili olmayan(!)bir dilden bana dua ettin,o yüzden kabul etmemmi "der?

  Dostum biliyorum ezber bozmak ve önyargıları kırmak,atomu parçalamaktan zordur.gel şu önyargılarını kır,Kuranın tekbaşına yeterliliğine inan,ondan sonra atalardan gelen ağır yük ve zincirlerin faydadan çok zarar verdiğine adın gibi inanacak ve kendini kuş gibi hafiflemiş  hissedeceksin ve kıyamette bizi yalnızca kitabından sorguya çekecek olan rabbimize bol bol teşekkür edeceksin vesselam.



__________________
''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Yukarı dön Göster Abdullah16's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Abdullah16
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamün Aleyküm! Abdullah 16 Kardeşim!

 

Abdullah 16 yazdı:

Temelde sizinle anlaşamadığımız nokta şu;ben dini yaşama noktasında yalnızca Rabbimin kitabının yeterli olduğuna inanıyor,bunun yanına konulacak her türlü ilavenin Onun otoritesine ortaklık olduğunu ve dolayısıyla şirk olan bir davranış olduğunu,bu nedenle rabbimin otoritesine hiçbir kulunu ortak kılmamayı temel ilke edindiğimi ilan ediyorum.

 

Siz ise,yazılarınızdan anlaşıldığı şekliyle Kuran esas olmakla birlikte son peygamberinin sahih olduğuna inandığınız sünneti de işin içine katıyorsunuz.

 

     Rabb’in otoritesine hiçbir kul ortak kılınamaz. Kılana da Müslüman denilemez. Edindiğiniz bu ilke, hepimizin her müslümanım diyenin ilkesi olmalıdır zaten.

 

     Dinin tek kaynağı vardır. O da Kur’an’dır. Peygamber de Kur’an’daki dini yaşamıştır. Onun dine ilave yapması, çıkarması ve dine bir ilke koyması söz konusu değildir.

 

     Bununla birlikte Rasülüllah Efendimizin de Kur’an’da’ki dini yaşarken söylediği, davrandığı güzel şeyler bulunursa ve  bilinirse niye benimsenmesin ki?

 

     Müslüman kimse her söze kulak vermek ve en güzel olanı benimsemekle yükümlü değil mi?

 Zümer suresinin 18. ayetini lütfen okuyunuz.

 

“Onlar ki, sözü dinler de en güzeline uyarlar. İşte bunlardır, Allah’ın kılavuzladıkları; işte bunlardır, akıl ve gönül sahipleri.”

 

Güzel söz kimden olursa olsun; ister Rasulüllah’tan, ister sahabeden, ister Buda’dan, ister Konfüçyüs’ten, ister Marks’tan, ister Lenin’den, ister Necip fazıl’dan, ister Mehmed Akif’ten ister Nazım’dan…..

 

     Evet değerli  kardeşim!

     Biz rivayetlere de değer veririz. Ancak; Kur’an’dan aldığımız emirler  doğrultusunda  tüm rivayetlere karşı da ihtiyatlı oluruz. Çünkü Kur’an’dan biliyoruz ki Rasülüllah’ın çevresinde bulunanlardan bir kısmı münafık idi.

Rasülüllah Efendimiz de bunların kimler olduğunu  bilmiyor idi.

 

Tevbe 101:

“Çevrenizdeki Bedevi Araplardan münafıklar var. Medine halkından da münafıklığa iyice alışmış  olanlar var. Sen bilmezsin onları. Ama biz biliriz onları . İki kez azap edeceğiz onlara, sonra da çok büyük bir azaba itilecekler.”

 

Biz de bilmiyoruz. Ancak; yine Kur’an’dan biliyoruz ki bunlardan bir kısmı “süslü sözler” uydurmuşlardır  ve dinin yozlaşmasına gayret göstermişlerdir.

 

En’am 112, 113 ve 121

 

“İşte böyle, biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Bırak onları, düzdükleri iftiralarla baş başa kalsınlar.”

 

“Ki ahirete inanmayanların gönülleri ona ısınsın, ondan hoşlansınlar, elde ettikleri şeylere sahip olmaya devam etsinler.”

 

“… şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için gizlice telkinde bulunurlar. Onlara boyun eğerseniz siz de müşriklerden oldunuz demektir.”

 

     Rivayetlerin (hadis) derlemelerinin başladığı günden  150- 200 sene geriye yönelik yapıldığını ve bunun yapılmasının sonucunda da  ne kadar sağlıklı bilgi alınabileceğinin insanlarca mutlaka düşünülmesi gerektiğini, La reybe fih olan Kur’an’ın süzgecinden geçmeyen hiçbir rivayetin inanç konusunu olamayacağını 1965 yılından bu güne kadar söyleyen ve ölünceye kadar söylemeye devam edecek olan Allah’ın aciz bir kuluyum.

 

  

 

Elhamdülillah!  Rasülüllah Efendimiz’in Kur’an’da tanıtılan kimliğini, kişiliğini örnek alıyorum. Tıpkı İbrahim Peygamberimizi  Kur’an’daki  yönleriyle örnek aldığım gibi.

 Ahzab 21:

“Andolsun Allah resülünde sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü arzu edenlerle Allah’ı çok ananlara güzel bir örnek vardır.”

 

 Mümtehine 4, 6:

“İbrahim’le beraberinde olanlarla sizin için çok güzel bir örnek vardır.Hani onlar toplumlarına şöyle demişlerdi:”Biz sizden de Allah dışındaki kulluk ettiklerinizden de uzağız. Sizi tanımıyoruz.. Sizinle bizim aramızda, siz Allah’a, yalnız Allah’a inanıncaya kadar, sürekli düşmanlık ve nefret olacaktır.” Ancak İbrahim babasına şöyle  demişti:”Senin için hep af dileyeceğim ama Allah’tan sana gelecek şeyi geri çevirme gücüm yoktur.Ey Rabbimiz! Yalnız sana güveniyoruz, yalnız sana yöneliyoruz..Dönüş yalnız sanadır.”

 

“Andolsun onlarda sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü arzu edenlere çok güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirirse şunu bilsin ki, Allah, sınırsız zengindir; tüm övgülerin sahibidir.”

 

     Ah! O günlerde   yanında olsaydım da adım adım izleseydim Allah’ın Resulünü!  Böyle bir şey olamayacağına göre  elimde Kur’an , dilimde Kur’an gönlümde Kur’an . Kur’an’dan öğreniyorum O’nu. Resullük ve Nebilik görevini yüklenip bu alemden ayrıldığı son ana kadar yaptığı ve bağlılarından da yapmalarını istediği tek şeyin de KUR’AN’a uymak ve KUR’AN’ı yaşamak olduğunu biliyorum.

 

    Allah Resulünün beşer ve nebi niteliklerinin olduğunun gözardı edilmemesi gerektiğini; O’nun, din adına bağlayıcı nitelikteki söz ve fiillerinin; nebi olarak söylediği söz ve fiiller olduğunu, bunun da çerçevesinin Kur’an tarafından çizildiğini biliyor ve inanıyorum. İnancım doğrultusunda amel ediyorum.

 

  Abdullah 16 yazdı:

Şimdi bu durum senin açıdan büyük çelişki ve özellikle yaptığın şirk tanımı açısından çok büyük çelişki değilmi?Bu sitede son elçinin putlaştırılmasıyla ilgili bir sürü yazı yazıldı.Ama siz bunların hiçbirisini kaale almadan,kendi eteğinizdeki taşları döküyor,varolan geleneksel anlayışı iyice sorgulamadan,salatta dahil yaptıkları herşeye bir kılıf uyduruyorsunuz.

 

Bu açıdan sizinle tartışmamızın meşru zemini yoktur.Üstelik salli-barik dualarını meşrulaştırmak için kırk türlü yorum yapıyorsun.Bu yorumlarla uğraşacağına adam gibi kendi dilinden Allaha durumunu arzetsen "ya rabbi bana ve sana şirk koşmadan iman etmeye çalışan bütün kullarına yardımcı ol,destek ol."desen kıyametmi kopar?diline kıranmı gelir,yoksa Rabbim "sen cennet dili olmayan(!)bir dilden bana dua ettin,o yüzden kabul etmemmi "der?

 

     “Etekteki taşları dökmek, kılıf uydurmak, kırk türlü yorum yapmak,adam gibi olmak, diline kıran girmek cennet dili olmak..”

 

     Bu nasıl bir hitap tarzı,  nasıl bir ön yargı böyle. Sanki beyniniz söyleyeceklerinize odaklanmış ne sorularınıza verdiğim yanıtları okuyor ne de neler sorduğuma bakıyorsunuz.

Abdi aciz: Kanaatım;Kur’an’a gönül veren biri olarak gördüğüm Zati Alinizin de bunları en iyi şekilde bildiğinizdir.

 Dua ile ilgili olarak yeterli bilgi edinebilmek amacıyla aşağıda belirtilen ayetlerin bu formu ziyaret eden kardeşlerimizce  okunmasının yararlı olacağını düşünüyorum.

 

Dua Edin:Furkan 77; Mü’min 60 ; Bakara 152,186; Hud 90; Zümer 53;

 

Dua Yalnız Allah’a yapılır: Şuara213; Kasas 88 ; Rad 14; A’raf 194,195; Nahl 20 ; Nisa 117; Hacc 12,13

Diyorum. Siz bana “diline kıranmı gelir” diye dua etme dersi veriyorsunuz.

 

Abdi aciz: Cenabı Allah Tevbe 24 de:

“De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kızkardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz/menfaat çevreniz, elde ettiğiniz mallar, kesadından korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden konutlar sizin için Allah’tan, Resulunden ve Allah yolunda cihattan daha sevimli ise artık Allah, emrini getirinciye kadar bekleyin. Allah yoldan ayrılmış bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz.”

Diyor. Rabbimin emrine uyuyorum diyorum.  Siz,  Resulü putlaştırdığım imasında bulunuyorsunuz.

Abdi aciz; hiçbir yazımda Arapça  cennet dilidir duaların bu dilde yapılması  gerekir diye bir şey söylemiyorum. Siz,” Rabbim "sen cennet dili olmayan(!)bir dilden bana dua ettin,o yüzden kabul etmemmi "der?” diyorsunuz.

 

Abdi aciz;Salli ve Barik duaları için “…Oysa peygamberimiz ve yakınları bugün aramızda yoklar. Şu hâlde dualarımız onların misyonunu yürütenler için yapılmalıdır.” Diyorum. Siz, “Bu yorumlarla uğraşacağına adam gibi kendi dilinden Allaha durumunu arzetsen "ya rabbi bana ve sana şirk koşmadan iman etmeye çalışan bütün kullarına yardımcı ol,destek ol."desen kıyametmi kopar?diline kıranmı gelir” diyorsunuz. Kur’an Dostusunuz.İnsanlara Kur’an’ı tanıtmaya çalışıyorsunuz.Ve Böyle bir hitap, böyle bir üslup?

Değerli kardeşim!

Bu sitede bu formlara katılmamın nedeni;farklı bakış açılarını öğrenmek, farklı yorumları anlamak, kendi bakış açılarımı sunmak ve bildiklerimi paylaşmak.

Hiç, ama hiçbir kimseye; “Arkadaşlar bakın! Benim dediğim doğrudur. Benim söylediklerimin dışındakiler yanlıştır.Benim dediğim gibi yapmazsanız Allah’ı kızdırırsınız.” gibi dayatma yapmak niyetinde değilim.

Alemlerin Rabbi olan Allah’ım Peygamber Efendimizin şahsında tüm insanlığa şöyle seslendiği :

Tahrim1:”Ey Peygamber! Allah’ın sana helal kıldığı şeyi, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek neden haramlaştırıyorsun? Allah Gafur’dur, Rahim’dir.

Maide 99:” Resule düşen, tebliğden başka bir şey değildir. Allah sizin açığa vurduklarınızı da gizlediklerinizi de bilir.”

Nur 54:” De ki “ Allah’a da itaat edin, resule de. Eğer yüz çevirirseniz/yüz çevirirlerse, onun görevi ona yükletilen, sizin göreviniz de size yükletilendir. Eğer ona itaat ederseniz yolu bulursunuz. Resule düşen, açık bir tebliğden başkası değildir.”

Şura 48: “Yüz çevirirlerse, biz seni onlar üzerine bekçi göndermemişiz. Sana düşen, tebliğden başkası değildir…

halde bizler ne düşünebiliriz?

Allah’ın dinini tebliğ eden bütün nebi ve resullerin dini sunuş biçimleri nasıl? Bizlerin nasıl olmalı?

Sunuş biçimlerinin “     “Etekteki taşları dökmek, kılıf uydurmak, kırk türlü yorum yapmak,adam gibi olmak, diline kıran girmek, cennet dili olmak…”  böyle olmadığı kanısındayım.

 

 Değerli Kardeşim!

 Bu yazıyı, önceki yazılarımda da olduğu  gibi öğrenmek ve bilgilerimi paylaşmak niyeti ile yazıyorum. Amacım asla kavga değil. “Bu açıdan sizinle tartışmamızın meşru zemini yoktur.” Diyorsunuz ya. Meşru ortamlar düşüncelerin serbestçe paylaşıldığı ortamlardır. Düşüncelerin dayatıldığı ortamlar ise gayri meşru ortamlardır.

    Bu siteyi düşüncelerin paylaşılmasına meşru bir zemin hazırlayan site olarak gördüğümden dolayı da  bu meşru zeminde hem öğrenmeye hem de düşüncelerimi paylaşmaya devam edeceğim. Düşüncelerinizi paylaşıp paylaşmamak size kalmış. Saygı duyarım.

    Site ile ilgili “meşru zemin” düşüncem  yanlışsa, istirham ediyorum site yönetimine, tüm yazılarım silinsin.

 

ALLAH’A EMANET OLUNUZ.

 

Hucurat12: “Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.Sinsi casuslar gibi ayıp aramayın… “

 

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
Abdullah16
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 21 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 727
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Abdullah16

 Selam Dost1,şu alıntı senden:

 

   "Rivayetlerin (hadis) derlemelerinin başladığı günden  150- 200 sene geriye yönelik yapıldığını ve bunun yapılmasının sonucunda da  ne kadar sağlıklı bilgi alınabileceğinin insanlarca mutlaka düşünülmesi gerektiğini, La reybe fih olan Kur’an’ın süzgecinden geçmeyen hiçbir rivayetin inanç konusunu olamayacağını 1965 yılından bu güne kadar söyleyen ve ölünceye kadar söylemeye devam edecek olan Allah’ın aciz bir kuluyum."

         Bu güzel sözüne rağmen maalesef salli-barik zırvalarına getirdiğin özgün(!)yorumdan dolayı yukarıda yazdığın diğer söz ve yazıların benim açımdan sana bakışımı değiştirtmedi.Üstelik sana yaptığım espriyi de kavrayamamışsın.

    Ayrıca ben burda kendi adıma konuşuyor ve seninle tartışmada ortak kabullerimizin pek olmadığını söylüyorum.Bağlamından kopartarak yazdığım cümleleri eleştirmen ise senin sahih(!)dediğin sünnete bağlılığın ile alakalı birşey olsa gerek.

  Buraya yazdığın kadar sünnet ile ilgili asılan yazılarında olduğu yerlere yazarsan,senin doğruluğuna inandığın bazı şeyleri yeniden sorgulayacağını düşünüyorum vesselam.



__________________
''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Yukarı dön Göster Abdullah16's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Abdullah16
 
mindar
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 02 kasim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 373
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı mindar

selam 

Abdullah16 kardeşimizin yanındayım. çünkü o Allahın kitabından örnek veriyor ve ibadetlerimizde Allahtan başkasını katmamak gerekir,diyor..

Eğer birilerine dua etmek istiyorsak bunu namazda değil namazdan sonra veya başka bir zamanda dile getirebiliriz.....

Yukarı dön Göster mindar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: mindar
 

<< Önceki Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats