HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Alıntılar, Makaleler
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Alıntılar, Makaleler
Konu Konu: İslamî devlet? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Hasan Akcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 ekim 2005
Gönderilenler: 767
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay

Ahmet Hakan

HÜRRİYET, 10 ağustos 2006

 

 

Sonra?

 

....

 

İslam’ın bir "devlet düzeni" önermediğini düşünmeye başladım.

"İslami devlet" diye ortaya çıkan kişilerin, aslında (kendi) kafalarındaki sistemi, "ilahi sistem" diye topluma dayattıklarını fark ettim.

 

İnsanların İslam’dan anladıklarını topluma dayatmaları sonucu, bir yeryüzü cennetinin değil de bir yeryüzü cehenneminin ortaya çıkabileceğini dehşetle fark ettim.

 

Mesela herkes gibi ben de "Taliban rejimini"nin nasıl bir "ortaçağ karanlığı" yarattığını fark ettim.

 

Ve özeleştirimi verdim: Radikal İslamcılığı terk ettim.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/4897275.asp?yazarid=131& amp;gid=61

Yukarı dön Göster Hasan Akcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Hasan Akcay
 
aciziz
Groupie
Groupie
Simge

Katılma Tarihi: 15 mayis 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 67
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı aciziz

"ALLAH'IN MAFYASI" OLUR MU?

Haşa! dediğinizi duyar gibi oluyorum.

Benden de bin kez haşa!

Ama gerçek o ki, yeryüzünde kimi Müslümanlar kendilerini "Allah'ın mafyası" gibi görüyorlar. O yüzden cenneti ve cehennemi yeryüzüne indirmeye çalışıyorlar.

İran'daki "Mollatarizm", dini kisveye bürünmüş kaskatı bir "diktatörlük rejimi"dir. Bütün yetkileri elinde tutan "dini rehber"in, yani "velayet-i fakih"in "şah"tan hiçbir farkı yoktur. Kendilerinden başka herkese "cehennem hayatı yaşatan" bu rejimin sahipleri bir tür "Allah'ın mafyalığı" rolüne soyunmuşlardır. Vatandaşlarının ne giyinip giyinmeyeceklerine, sokakta nasıl gezip gezemeyeceklerine kadar gündelik hayatın her alanına "Allah adına" müdahalede bulunan bir "İslam Cumhuriyeti"nde özgürlükten söz etmek elbette olanaklı değildir.

Çünkü özgürlüğün çerçevesini iktidardaki mollalar çizmiştir ve herkes ona uymak zorundadır.

•••

Allah'ın bu dünyada kimi günahlar için öngörmediği cezalar, ne yazık ki "dinci mafyozlar" tarafından en ağır biçimiyle teorize edilmiştir.

Sözgelimi, namaz kılmamanın, başı açık gezmenin veya içki içmenin cezası gibi. "İslam" başlığı altında ortaya konulan ama gerçekte "beşeri" olan "Ceza Hukuku", bu açıdan hayli sorunlu ictihadlarla doludur.

•••

Geçenlerde gazetelere yansıyan bir haberde Somali İslam Yüksek Konseyi'nin (SICS) kurucu üyelerinden Şeyh Abdullah Ali bakınız ne diyor:

"Namaz kılmayan her kişi münafık addedilecek. Şeriat da bu kişinin öldürülmesini emreder."

Kur'an-ı Kerim'de namaz kılmayanın öldürüleceğine dair bir tek kelime geçmez. Peygamberimizin de namaz kılmadığı için birilerini öldürdüğüne dair bir bilgiye sahip değiliz. O halde Şeyh Abdullah'ın şeriat dediği şey nedir acaba?

Namaz kılmamak, kuşkusuz manevi bir günahtır. Ama bunun cezasının bu dünyada "ölüm" olduğuna dair hüküm ise sadece cezacı Müslüman aklın bir ürünüdür.

"Müslüman isen eğer" diye başlayan "zorundalık" dayatması, dinin özüyle bağdaşmamaktadır. Asıl "zorunluluk" sistemi, "münafık"ların sayısını çoğaltır. Bir insan namaz kılmıyor, içki içiyor veya büyük günahlar işliyor diye Müslümanlıktan çıkmaz elbette.

Allah'ın bu dünyada ceza öngörmediği kimi günahlar için olur olmadık cezalar kesmek, hele de "ölüm" gibi telafisi mümkün olmayan "ağır cezalar" ihdas etmek, hem insan haklarına aykırıdır hem de "imtihanın sırrı"na.. Yeryüzünü cehenneme dönüştüren bu tür anlayışlar ve uygulamalar, İslamiyetin pak alnına sürülen kara bir lekedir ayrıca.

( Not:"Allah'ın mafyası" ve "Mollatarizm" tabirleri, Bahçeşehir Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan sevgili dostum Mehmet Çelik'e aittir. Kulakları çınlasın!)

Laikçi cehennem

Özünde bir "özgürlük projesi" olan laikliği, laikçilik biçiminde özgürlükleri boğan bir "devlet ideolojisi"ne dönüştürenler hâlâ vatandaşların kılık-kıyafetiyle uğraşıp duruyorlar. Üstelik "kamusal alan" diye demokrasiyle bağdaşmayan bir anlayışın arkasına sığınarak.

Laikçiler de özgürlüğün çerçevesini kendileri çiziyorlar. Çizginin dışına çıkanları da lanetli ilan edip cezalandırıyorlar.

Başı açık yurttaşlara her mekanı açan ama başı kapalı yurttaşlara bazı mekanları kapatan bir ayrımcılık nasıl laiklik diye tanımlanabilir? "Namaz kılmıyorsan Müslüman değilsin!" diyen İslamcı yaklaşım ile "Başını örtüyorsan laik değilsin!" diyen laikçi yaklaşım arasında ne fark var söyler misiniz?

Her ikisi de ayrımcı, dışlayıcı ve cezalandırıcı...

"Ya bizim istediğimiz gibi olursunuz ya da çekip gidersiniz!" yaklaşımı, ölümden beter bir yaklaşım değil midir sizce de? Ve iki tarafı da aynı zamanda yalnızlaştıran bir yaklaşım...

Her ikisi için de gerekli olan empati sanıyorum. Ayrıca gelişkin ve içselleştirilmiş bir özgürlük anlayışı her iki tarafı daha sağlıklı bir mecraya taşıyabilir. Tahammül kültürünün yaşama aktarılabilmesi için her şeyden önce, farklılıkları bir çatışma gerekçesi olmaktan çıkararak, zenginlik olarak sunmak gerekir.

İşte demokrasi bu yüzden çok anlamlı ve gerekli. Çünkü demokrasinin yeryüzünde ne cenneti var, ne de cehennemi.

Kendi adıma ne kimsenin cennetinde yaşamak istiyorum ne de cehenneminde yanmak...

Ya siz?

Mehmet Metiner tarafından yazılan bu makale, 12 Temmuz 2006 Çarşamba günü yayınlanan Bugün Gazetesindeki köşe yazısıdır.

Yönetilenler olarak, Adaletin ardından koşmadığımız müddetçe sistem şeriat olsa ne, laik olsa ne. İsimler farklı, Dünya aynı.



__________________
Anlatan da aciz dinleyen de aciz, Hamd O Allahüssamed'e ki İlahi Kelam ile seslendi
Yukarı dön Göster aciziz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: aciziz
 
muvahhit
Ayrıldı
Ayrıldı


Katılma Tarihi: 24 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı muvahhit

Akıllarını işletmiyorlar ki ..laikçiler ayrı telden dinciler ayrı telden çalıyorlar...iki zihniyet biraraya gelip ortasını bulamıyorlar....
din yeryüzünde Allahın oluncaya kadar onlarla mücadele edin...yada Allahın dini yeryüzünde hakimiyet sağlayıncaya kadar onlarla mücadele edin...
biri birini katlediyor..mevcut yasalar Allahın yasalarından asla nasibini almamış..ne ırakta ne pakistanda ne arabistanda... nereye istirahat merkezine..bazılarına da özel muamele..nereye dört tarafı denizle çevrili tertemiz havanın solunabileceği bir çeşit karargah ve tatil merkezine...
içlerinde adaletin işlenmesini büyük bir hınçla haklı olarak isteyenler; mevcut sistemin yanlışlığının o zaman farkına varıyorlar..işlerine geldiklerinde yaşasın laik düzen..işlerine gelmediklerinde ise bu nasıl iş böyle..
bu basit bir örnekti..din genel çerçeveler çizer..be Allahın kulları hiç olmazsa o genel çerçevenin dairesine göre bir sisteme onay verin..
katledilen şahsın katiline ailesine Allah sahip çıktığı  ve  aile bu hakkı öldürme yönünde olarak, cezayı öngörmüşse bu ceza da mevcut yasalar ve sistem tarafından uygulanamaz bir hal almış ise yada bu cezayı kısas olarak uygulayacak bir kurum yok ise ...bu duruma karşı hınç sahiplerinden biri bu katilin cezasını oracıkta bizzat kendisi yada ailesiyle kısas etmiş ise..bu kısasa karşın mevcut sistem:hata yaptın! sen ve siz de  suçlusunuz  artık derse...
suçlu olan rejimdir.Dünyada ki yönetimlerin hemen hepsi Allahtan onay alamayacak bir rejime sahiptir..
ne zaman ki Allahın çizdiği genel çerçeve içerisine girilir işte o zaman düzelme başlar..benim:sistemine de düzenine de dediğim serzenişin sebebi budur..yoksa nöbet geçirmem değil!


__________________
Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
Yukarı dön Göster muvahhit's Profil Diğer Mesajlarını Ara: muvahhit
 
savana
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 30 nisan 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savana

Selam

laik düzen din ve devlet işlerinin birbirine karıştırılmaması olarak bizlere öğretildi.Başörtüsü takmak dini inancı sembolize ettiğinden kamusal alanda başıörtülü olmak devletin işlerine din işlerini karıştırmak olsa gerek ki anayasamız bunu yasaklamış:)

 

Biz demokrasisi gelişmemiş bir ülkede yaşıyoruz.Vatandaşların demokratik hakları envaye çeşit konuda ve kurumda o kadar çok ihlal ediliyorki vatandaş hakkının ihlal edildiğinin ve hatta hatta hakkının olup olmadığının bile farkında değil.

Din rantcısı kimi uyanıklar başörtüsü takma özgürlüğü hakkının ihlalini temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp ortaya sürüyorlar.Bunun üzerinden oy topluyorlar prim yapıyorlar.

Siz hiç bir parti görüp duydunuzmu ki mahellenizdeki asfaltın 1 sene içinde 1 den fazla kazılıp altyapı çalışması vatandaşa belediyeye tazminat davası açma hakkını doğurur (biz 2 e razıydık ama en az 5 kere asfaltlayıp asfaltı kırıp kesiyorlar 3 kuruşun tasarrufunu yapıp yaşam mücadelesi veren vatandaşın cebinden kırptıkları paralarla.)

kapkaç hırıslık dolandırıclık vs yapanları salıveren devlete tazminat davası açma hakkınız

hastane kuyruklarında perişan olan mr çektirmek için 18 ay sonraya gün verilen hastaların haklarını aramak çin dava açma hakları olduğunu

bağırıp durduğunu.

şimdi herkes işi gücü bırakmış siyasetcisi, aydını ,bileni bilmeyeni durup dinlenip baörtüsü özgürlüğünü tartışıp duruyoruz.Diğer insan haklarından demokrasi ihlallerinden ne haber?

Bizim herşeyimiz harika tam dört dörtlüğüz asgari ücetimiz 2000 ytl gayri safi milli hasılamız kişi başı 30.000tl herşey şey toz pembe tek sorunumuz ve ihlal edilen hakkımız başörtüsü o yüzden senelerdir bunu tartışıyoruz.

ortadaki durum ben kısırım diyen adama çocuklar nasıl diye sormak:)

 

sosyal bilinç sosyal örgütlenme hukuk sisteminin revize yok revize lafı az oldu  rektifiye:) edilmesi şart.  Az gelişmiş demokrasimizi geliştirip düze çıkmamız şart bunu partiler başaramaz halk ve halkın baskısı başarır.Bilinçli ve haklarının farkında olan halk hükümetlere bunu yaptırır.Biz fakir bir ülkeyiz ve 1 krurşumuzun bile hesabını bilip cebimizden bunu yürütenlere hayır demeyi artık öğrenelim.Hak yemeyelim yedirmeyelim.Hakkını yedirmek hak yemekle eşit derecededir

Her mahelleye adım başı kuran kursu cami inşaa edeceğimize sosyal yardımlaşma dayanışma sosyal tüketici örgütleri kuralım

 

 



__________________
O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Yukarı dön Göster savana's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savana
 
adalet
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 02 ekim 2006
Gönderilenler: 1195
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı adalet

                                        AKP VE İSLAMCILIK?

ABDULVEHHAB EL EFENDİ (Radikal)

22 Temmuz seçimlerinin sarsıcı sonuçları, Türkiye'nin modernleşmesi ve Kemalist geçmişinden kopması yönünde bir adım olarak açıklanabilir. Fakat, seçimlerde ezici bir başarı elde eden AKP birçok önemli değişime önderlik etmek istese bile, parti Türkiye'nin geçmişinden kopmak niyetinde olduğunu açıklamadı...

Laik akımların başarısız olduğu bir zamanda Türk deneyiminden,
ılımlı İslam'ın İslam toplumlarında demokrasiyi geliştirme ve destekleme konusundaki rolüne dair önemli dersler alınabilir.

İslam toplumlarında istikrarın, laik-İslamcı çatışmasının bitirilmesine
ve halk ittifakının sağlam temellere dayanmasına bağlı olduğu şüphesiz.
Fakat 22 Temmuz, bölgenin önde gelen ulus-devletlerinden birindeki önemli etnik çatlağı da ortaya çıkardı. Türk siyasi çevrelerinin arasındaki en büyük çekişme, Kemalist rejimin siyasi ve kültürel olarak anayasa, kanunlar ve siyasi uygulamalarıyla bastırdığı Kürt azınlıkla yaşanıyor.

Baskı karşı milliyetçilik yaratıyor

Kürtlere yönelik baskı, siyasi temsili de kapsıyor. Bu durum Kürtleri mecliste temsil etmeye çalışanları, tıpkı Mısır'daki Müslüman Kardeşler hareketi gibi bağımsız aday olmaya zorladı. Öte yandan, bağımsız Kürt adayların meclise girmesi ve çok sayıda Kürt'ün de AKP listesinden seçilmesi olumlu karşılanabilir. Fakat Kürtlerin başarısı, meclise giren üçüncü partinin temsil ettiği aşırı Türk milliyetçilerinin büyük başarısıyla önemli oranda sınırlandı. Bu milliyetçiler, başka ülkelerdeki aşırı sağcı gruplara -örneğin eski Yugoslavya'daki Sırp aşırılık yanlılarına- benziyor; Ermeni, Kürt ve diğer azınlıklara karşı köktenci bir yöntem izliyorlar. Bu akımdan bazı kişiler, Türk değerlerini ve kimliğini tehdit etmekle suçlanan siyasilere düzenlenen suikastlara karışmakla suçlandı.

Bu kamplaşma, bölge ülkelerinin yaşadığı benzer çekişmelerin gölgesinde daha da önem kazanıyor. Irak mezhepsel ve etnik kavgalar açısından sıkıntı yaşarken, İran, Filistin, Suriye, Mısır ve Mağrip ülkeleri de artan çekişmelere sahne oluyor.

Ulus-devlet modelini bölgeye Türkiye getirdi; İttihatçıların ulus-devlet anlayışı, tek dil ve tek kimliğe dayanıyordu. Bu anlayışı Türkleştirme dayatmasıyla hayata geçirmeye çalışmaları, Osmanlı Devleti'nin sonunu getiren isyanlara yol açtı. O sıralarda, Batılı modernleşme modelini ithal etme düşüncesini savunan Atatürk ortaya çıktı. Mustafa Kemal ve müttefikleri azınlıklara karşı zorla Türkleştirme politikası izledi; Ermeni tehcirinde -soykırım demiyoruz-, Ermeni, Rum ve Kürt azınlıklara baskı yapmakta tereddüt etmedi.

Türk milliyetçileri, dini temellere dayanan ancak Müslüman olmayan azınlıkların da yaşadığı birçok Avrupa bölgesini de içine alan Osmanlı Devleti'ni kurtarmaya çalışırken, İslamcılığı milliyetçilikle değiştirmenin devleti çökmekten kurtaracağını tahayyül etti. Halkların bilincini oluşturan kültürel ve tarihi etkenler göz ardı edilerek 'belirlenen' yapay Türk oluşumu, Balkan halklarının da milliyetçi bilincinin derinleştiğini dikkate almadı. Bu gaflete Araplara ve diğer gruplara Türkleştirmeyi dayatma hatası eklenince, Osmanlı Devleti'nden artakalan toprakların kaybedilmesine yol açan karşıt bir milliyetçi bilinç yaratıldı.

Türk siyasiler bu hatadan ders almak yerine, yeni devletin sınırları içinde kalan azınlıklara da tek bir bakış açısı dayatmayı sürdürdü. Araplar da benzer sorunlarla karşılaştı. Devletin dini değil de milliyetçi temele dayandırılması, görülmemiş çatlaklar yarattı. Örneğin, modern devletin Arap milliyetçiliğiyle 'boyanması', diğer grupları da milliyetçiliğe sürükledi. Türk, İran ve Arap devletleri dil, kültür ve siyaset çeşitliliğini güvence altına alan demokratik bir iklim içinde gelişseydi, bu sorun ortadan kalkabilirdi. Fakat siyasilerin kapalı ve tek bir görüş dayatmakta ısrar etmesi, farklı kimlikleri birlikte yaşama ortamından uzak tuttu. Etnisite ve mezhep temelli yeni kimlikler resmi baskıya doğrudan tepki olarak gelişmeye başladı. Bu şartların ulus-devlet yapısında yol açtığı tehlikeli gerginlikler, birçok Arap ülkesinde gördüğümüz gibi iç savaşların çıkmasına ve devlet oluşumlarının tehdit edilmesine kadar vardı.

Dolayısıyla, bu duruma yol açan dar görüşlü ulus-devlet formülünün gözden geçirilme vaktinin geldiği kuşkusuz. Daha da önemlisi diyalog, kültürel ve sosyal gelişme kanallarının kapatılması yönünde despot eğilimlere sahip siyasilerin rolü, ümmeti birleştiren bir üstkimliğin ortaya çıkmasını engelledi.

'Türkiye'deki seçim depremi' bu soruna son verecek bir yöntemi ortaya çıkarıyor. Zira bu deprem, Türkiye devletinin geleceğine yarım asırdan uzun süredir hükmeden siyasileri siyasi haritadan bir kalemde silerek haritayı yeniden çizdi. İşlerin idaresini eline alan yeni siyasilerse, Türkiye'nin dini, kültürel ve siyasi kültürüne açılımcı bir anlayışla yaklaşıyor. Onlar, ülkenin gerçek kimliğinden ödün vermeden İslam, Avrupa ve uluslararası coğrafyayla uzlaşma gücüne sahip olmanın yanı sıra, devleti idare edebileceklerini de kanıtladı.

Fakat bu siyasiler de yapıcı rollerini engelleyecek türden 'kalıtsal' sorunlarla iç içe. Türk İslamcılar da, aşırılı milliyetçi eğilimi İslamcı düşünceye karıştıran İslamcı hareketlere çok benziyor.

Örneğin İslamcılar, Türk milletinin asker kültürüne büyük ölçüde sevgi duyuyor ve Türk kimliğiyle Kemalist tanımlamaları baz alarak övünüyor.

İslamcılar daha açılımcı olmalı

Ordunun siyasetteki yerini derinlemesine sorgulayamıyorlar. Ayrıca aşırı Türk milliyetçiliğine karşı koymak ve birleştirici İslam kimliği çerçevesinde Kürtlerle yakınlaşmak istemiyorlar. Bazı Türk İslamcı liderlerle, ordunun hegemonyasına ve İsrail ordusuyla yapılan anlaşmalara harcanan milyarlarca dolara karşı çıkan halkçı bir akımın ortaya konulması gereği hakkında konuşmuştum. Biri, orduyu takdir eden Türk halkının askerin eleştirilmesini kabullenmeyeceğini söyledi.
İslamcı yetkili aslında, İslamcı akımın Türk milliyetçilinin askeri eğilimine sevgi beslediğini ifade ediyordu.

İslamcılar, Kürtler ve orduya dair konularda milliyetçilerle yeni bir çekişme cephesi açmak istemiyor. Fakat bu tür tutumlar, ılımlı İslamcıların ulus-devlet krizinin çözümüne etkin katkı yapmasını engeller. Örneğin Sudan, Mısır ve Irak'ta İslamcılar, azınlıklara laiklerden daha sert yaklaşıyor. İslamcıların eğilimlerini gözden geçirmesi, milliyetçi yöntemden uzaklaşması ve çeşitliliğe karşı daha açılımcı yöntemler üretmesi gerek.

İslamcıların ümmetin içinde bulunduğu felaketlere yol açan uygulamaları ve zihniyeti sürdürerek çağdaş ulus-devletin İslam dünyasındaki başarısızlığını tekrarlaması büyük bir trajedi olur.

(Londra'da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, 24 Temmuz 2007)




__________________
"Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Yukarı dön Göster adalet's Profil Diğer Mesajlarını Ara: adalet
 
muhliskul
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 nisan 2007
Yer: Australia
Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı muhliskul

ILIMLILIK MI? ITIDAL MI? 

ILIMLI kelimesini simdilik geciyorum, anlami asagiya uygunsa  itirazim yok.

Allah, Kuran insanlarini vasat toplum olarak tanimliyor,Vasat ummetin ana ozelligi adalet, adaleti  mumkun kilmakda her hususta itidalle mumkun olur.  Adalet ile ayni kok kelimenin turevi olan itidal denge olayidir. Dengeyi bozmamaktir. Bu yuzden gece ve gunduzun birbirine denk oldugu zamani tarif icin kullanilmistir.Itidal terazisi ile olcerek karar adaleti dogurur, hakki savunur.  Insan fitrati itidalde iken en iyi peformansini verir cunku bu onun otomatik ayaridir.

Itidalin bitisi zulmun baslangicidir.Her tur dengesizlikler bayram senligiyle meydana cikarlar. Denge kurulmasin diye tartida hile yapilir.Asiriliklar takdis edilir.

Karanligin nurda bogulmasi  , batilin hak ile iptali,zulmun itidalle sona ermesi

ayni davanin farkli ifadesi.

Saygiyla

Yukarı dön Göster muhliskul's Profil Diğer Mesajlarını Ara: muhliskul
 
muhliskul
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 nisan 2007
Yer: Australia
Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı muhliskul

 Karaktersiz  insanlar  neci olursa olsun O'culuklarinin basina Karaktersiz  vasfini takinirlar. Fikirleri  alinti yapilanlar neci olursa olsun ama karakterli olsunlar. Islamci gecinirken o cevrenin her turlu nimetinden cikar gozeterek istifade eden ahlak seviyesi yerleri supuren,   fikirsel arayis icinde bulunan genc kizlarla gonul eglendiren, radikal olsa ne olur ,ilimli olsa ne olur.

Yukarı dön Göster muhliskul's Profil Diğer Mesajlarını Ara: muhliskul
 
özden
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 11 mayis 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 97
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı özden

muhliskul Yazdı:

Allah, Kuran insanlarini vasat toplum olarak tanimliyor,Vasat ummetin ana ozelligi adalet, adaleti  mumkun kilmakda her hususta itidalle mumkun olur.  Adalet ile ayni kok kelimenin turevi olan itidal denge olayidir. Dengeyi bozmamaktir. Bu yuzden gece ve gunduzun birbirine denk oldugu zamani tarif icin kullanilmistir.Itidal terazisi ile olcerek karar adaleti dogurur, hakki savunur.  Insan fitrati itidalde iken en iyi peformansini verir cunku bu onun otomatik ayaridir.

Gerçekten de insanın en güzel, en güvenilir, en sağlam, en verimli hali; adil olduğu hali değil mi?



__________________
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine..
Yukarı dön Göster özden's Profil Diğer Mesajlarını Ara: özden
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats