HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Hükümleri ve Kavramları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Hükümleri ve Kavramları
Konu Konu: Kuranda "çok eşlilik" yasağı yoktur (Kapalı Konu Kapalı Konu) Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Turk_Ibrahim
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 ekim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 340
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Çok eşlilik Dünya tarihinin her döneminde vardır ve 21. yüzyılda ve 30. yüzyılda çok eşlilik mevcut olacaktır. Ama Bu belki fuhuşla da olacaktır.. "Kurumsal, Sözleşmeli ve Temiz" çok eşlilikle de olacaktır. Takva temelli Kurumsal çok eşliliğin "Tek" tarafı erkek, "çok" tarafı kadınlardır. Bu tamamen yaradılış, soy devamı, "Temiz-Malum-Bilinen- Nesil" ile ilgili temel bir olgudur. Kadın onlarca -sünnetullah- nedeninden ötürü çok eşli olamaz.

Yüce Allah çok eşliliği asla yasaklamamıştır. Hatta kadın hakları konusunda mükemmel bir ivme olan "Kadına Miras"ın Ayete girmesindeki anlam ve hedef (Kadına eşit hak vermek, hakkını çoğaltmak, Cahiliye toplumuna zıt olarak Onu bir birey kabul etmek) bile çok eşlilik konusunda mevcut değildir. Yani tek eşliliğe (takva-ilerleme- anlamında) yönlendirme dahi mevcut değildir. Yönlendirme sadece eşler arasındaki "Adalet" Kavramınadır.

Hiç kimse kendini kandırmasın. Bu kanattan da İslam Dinine Kuran'a saldırmasın. "Çok eşlilik" sözde en gelişmiş toplumlarda dahi "ustaca gizlenen" bir realitedir.

Bu da Kuran'ı haşa küçültmez, İnsan psikolojisinin, girdaplarının, ihtiyaçlarının, kadın+erkek+cinsellik+zina+nesli koruma+adalet+dedikodu+saflık+temizlik gibi en karmaşık konulardaki yaklaşımın bir başka mükemmel yansıması halinde daha da Yüceltir. 

İslam Dininde de bu çağda da Fransa da, Çinde, Amerikada, Suriyede de 30. yüzyılda da çok eşlilik olacaktır. Çok eşlilik "KADIN HAKLARI" ile ilgili bir kavram değildir.

Kişisel ihtiyaç "gereğini" hissediyorsa ve gücü de varsa bir Müslüman, Semtindeki ya da şehrindeki Bekar ya da dul bir bayanla (onun da ihtiyacı varsa ve razı ise) "Tam ya da Kısıtlı bir birliktelik (Kurandaki sözleşmeniz altında bulunanlar..)" sözleşmesi yapabilir. Bayanı her yönden tatmin eder. Karşılıklı Sözleşme ile de Bayanın mevcutsa çocukları (-ve doğacak çocukları) erkeğin maddi-manevi şemsiyesi altına girer. Bu erkek ile Bayanın "Özel bir sözleşme ile birbirine bağlı oldukları" Semt sakinleri tarafından bilinir. Bir şekilde Duyurulur. "Öz" ve "Ahlak" koruma altına alınır.

Günümüzde "Seks Köleleri" haline getirilen ve sonra da çöpe atılan bayanları bir kimliğe bağlama, erkeğin de bir şekilde gözünün temelsiz ilişkilerden uzaklaşması şeklinde sonuç veren ve kadınlarında "belki kısmen" mutlu olabileceği bir birlikteliği Kuran yasaklamamıştır. Erkek ve Kadın RAZI İSE.

(Sosyal anlamda "Acıkınca put yeme" anlamına gelen -Muta Nikahı- ile karıştırılmasın)

Bu sadece Maddiyat ile ilgili bir konu da değildir. Zaten maddi yönden kadınların "tutunma" ihtiyacının çoğaldığı toplumda kadınlara iş ve kendi özgürlüklerini eline alma, çocuklarına helal rızık temin etme çalışmaları daha mükemmel bir sonuç verecektir. Ama, Pekala, İşinin gücünü kurmuş, geliri sağlam ve özgür bir bayan da "Özel ve Samimi bir Sözleşme Çerçevesinde" evli bir erkeğin 2.eşi olmayı kabul edebilir. Beğenebilir. Erkeklik gücüne tutulabilir. Hatta bu sadece yine sözleşme kapsamında seks yönünden tatmin edilme amacıyla da olabilir. Sadece bu amaçla yapılsa dahi, "Zinaya yaklaşmayın" temelindedir. Çok samimi ve içten bir davranıştır. Ahlaki+Dini yönden bir yönelme -Takva ihtiyacı hisseden bunu yapar. Zaten toplum almış başını gitmiş kimsenin derdi bile değil bu.

Buradaki en temel ve hassas kavram. Özellikle kadın-erkek ilişkilerinde Gerçekten çok zor ve uğraştırıcı hale gelen "ADALET"tir.

Çok eşliliğin toplumsal ölçüsü Kurala/Sözleşmeye bağlayarak fuhşu ortadan kaldırma, ikili ölçüsü de işte budur : Ne kadar isteseniz de kadınlara eşit davranamazsınız. Öyleyse tamamen birine yönelip de diğerini askıdaymış gibi bırakmayın. Bu durumu düzeltip erdemli olursanız ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir./ Kuran-ı Kerim

Bunun yanında "Cariye" konusunda bu toplumda artık uygulanmayan bir sosyal sınıf sözkonusu olduğu için uzun uzun yorum ve anlatımlara gerek duymuyorum. Sadece şunu yazıyorum: Özü sözü bir, doğru ve malca da, bedence de güçlü bir işadamı düşünün. Bu işadamının da belirli tarihlerde 2-3 aylık sürelerle yurt dışında kalma durumu olduğunu varsayın. Eğer ki bayan da razı ise ve Allah'ın sınırlarını koruma önemsenerek yanıbaşında bir sekreterle bu gezilere gitmesi, "Özel Sözleşme, Olası hamilelikte sahiplenme, sonradan çöp gibi bir kenara bırakmama anlayışı" ile bu bayanla birlikte hem ticari işlerini yürütmesi hem de ilişkiye girmesi dahi sözkonusu olabilir. Böyle bir yaklaşımın nasıl faydalar getireceğini varın siz düşünün. Rabbimiz "Sınırları korumayı ve sözleşmeyi" öneriyor. Bu son konuda çok önemli 2 handikap var. (-ki Kuran ve inanç temelli değil bunlar) biri Resmi Hukukun doğacak çocuğu ve bu ilişkiyi reddetmesi, diğeri de bu özel anlaşmayı iyi niyetle dahi yapıp çevresine duyuran, "Biz artık birbirimizle birlikteyiz, birbirimize aitiz" duyurusunu yapan insanlara dahi toplumun kötü gözle bakmasıdır. (-ki bu bayan açısından ileri derecede incitici oluyor, kavramlar değişiyor) Ama aynı toplum bedensel ihtiyaç gereği aynı işadamı bir seks kölesi ile yatsa dahi normal bakıyor. Lütfen okuyun, ince ince Düşünün Mekkeyi o dönemi ve karar verin, bir konu daha nasıl güzel anlatılabilirdi: Nur-33. Nikâh imkânı bulamayanlar, Allah kendilerini lütfundan zenginleştirinceye kadar iffetlerini korusunlar. Size bağımlı olanlardan, hürriyetini satın almak isteyenlerin, kendilerinde iyi hal görürseniz, onlarla yazılı anlaşma yapın. Allah'a size verdiği malından siz de onlara verin. Hizmetinizdeki genç kızları, iffetli kalmak isteyip dururlarken, iğreti dünya hayatının basit menfaatini elde etmek için fuhşa zorlamayın. Kim onları baskı altında tutarsa Allah, fuhşa zorlanmalarından sonra onları affedici, esirgeyicidir. / Kuran-ı Kerim

Son olarak size çok iddialı bir cümle yazmak isterim. Ki bu bir iddiadır. Ve arkasındayım. Eğer ki toplumdaki kadın-erkek ilişkileri sözleşmeler kapsamına oturursa ve devlet çok eşliliğin hukuki çerçevelerini çizebilirse sokakta bayanların daha az ilgi çekici ve az dekolteli dolaştığını göreceksiniz. Handikaplara rağmen, Rabbimin serbest bıraktığı her konuyu ben de hür ve serbest bırakmakla yükümlüyüm. Hatta kanun yapıcı konumunda olsam Çok eşliliğin hukuki temelini açıklayan, kurallara bağlayan bir kanun çıkartmak için de uğraş verirdim.

 

En doğrusunu Yüce Rabbim bilir. Yazdığım herşey tartışılabilir. Ancak Kuran'da çok eşliliği yasaklayan hiçbir Ayet yoktur. 

Saygılar.



__________________
"Bak işte günler!Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar edinecektir."3:140
--BLOG--
Yukarı dön Göster Turk_Ibrahim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Turk_Ibrahim Ziyaret Turk_Ibrahim's Ana Sayfa
 
ebu turab
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 08 eylul 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 529
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

selam,türk-ibrahim yazında çok doğru tesbitler var.

Allah açıkça yasak ettiği şeyleri domuz eti,kan,leş vs.net olarak bildirmiş.ama çok eşlilik konusunda açık ve net bir men yok.sadece belli şartlara riayet edildiği taktirde cevaz verilebileceği buyurulmuş ama tek eşlilik tavsiye edilmiş.

esasında bu mesele bence günümüzde önemini yitirdi çünkü günümüz insanı tek eşi zor idare ediyor.hayat koşulları tek eşliliği daha uygun kılmış.



__________________
"sadece iki şey sonsuzdur evren ve insan ahmaklığı..
ilkinden o kadar da emin değilim." (albert einstein)
Yukarı dön Göster ebu turab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ebu turab
 
Turk_Ibrahim
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 ekim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 340
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

ebu turab Yazdı:

selam,türk-ibrahim yazında çok doğru tesbitler var.

Allah açıkça yasak ettiği şeyleri domuz eti,kan,leş vs.net olarak bildirmiş.ama çok eşlilik konusunda açık ve net bir men yok.sadece belli şartlara riayet edildiği taktirde cevaz verilebileceği buyurulmuş ama tek eşlilik tavsiye edilmiş.

esasında bu mesele bence günümüzde önemini yitirdi çünkü günümüz insanı tek eşi zor idare ediyor.hayat koşulları tek eşliliği daha uygun kılmış.

Selam Kardeşim, Öncelikle şunu belirteyim bir diğer başlıkta "Çok eşliliği yasaklayan Ayetler" ibaresinin bulunmasını Allah'ın dosdoğru dininden bir sapma olarak gördüğüm için bunu apayrı bir başlıkla belirtmek istedim. Bu başlığım asla kişisel bir çabadan ya da haklı olma derdinden kaynaklanmıyor. Ben kul olarak Dine sokulan ve çıkarılan herşeyi önemseme durumundayım.

"Günümüz insanı ancak tek eşle idare ediyor" sosyal bir bakış olarak doğru temelde olsa da görecelidir. Tartışılabilir.  Ama başta da belirttiğim gibi öncelikle Kuran'da böyle bi yasaklama olmadığını önemsiyorum. Bundan sonra ilave edeceğim her cümle belki sosyal, belki kişisel olabilir. Yukarıda da düşüncelerimi ilettim. Belki hepsi yanlış ve boş. Kabulümdür. Bu temelde konuşulabilir.

Bu başlığı açma nedenim, Vahy'e yönelmiş Dostların "Çok eşliliği yasaklayan Ayetler" bakışından ve hareket noktasından rahatsız olmalarını sağlamaktır.

Kuran'da çok eşlilik yasağı bulunmamaktadır.

Saygılarımla.



__________________
"Bak işte günler!Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar edinecektir."3:140
--BLOG--
Yukarı dön Göster Turk_Ibrahim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Turk_Ibrahim Ziyaret Turk_Ibrahim's Ana Sayfa
 
Turk_Ibrahim
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 ekim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 340
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

KUR'AN-I KERİM :  "O sizi boşarsa, kim bilir belki de Rabbi ona sizin yerinize sizden daha hayırlı eşler nasip eder: Allah'a teslim olan, iman sahibi, gönülden bağlı, tövbe etmesini seven, ibadete düşkün, yolculuk edebilen dullar ve bâkireler."

KUR'AN-I KERİM : "Yetimler konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, bir tek kadınla yahut andlarınızın sahip olduklarıyla yetinin. İşte bu, haksızlığa sapmamanız için en uygun yoldur."



__________________
"Bak işte günler!Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar edinecektir."3:140
--BLOG--
Yukarı dön Göster Turk_Ibrahim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Turk_Ibrahim Ziyaret Turk_Ibrahim's Ana Sayfa
 
kamer
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 06 kasim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

ebu turab yazdı

esasında bu mesele bence günümüzde önemini yitirdi çünkü günümüz insanı tek eşi zor idare ediyor.hayat koşulları tek eşliliği daha uygun kılmış.Embarrassed

En doğrusunu Allah bilir

EL HAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ALEMİN



__________________
Kamer/17-22-32-40:Ant olsun Biz Kur`an`ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık/hazırladık.O hâlde var mı ibret alıp düşünen?
Yukarı dön Göster kamer's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kamer
 
kamer
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 06 kasim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Peygamberimiz, erkeklerin 12-14 yaşları arasında ergenliğe eriştiği (bulûğa erdiği, yani cinsel yönden olgunluğa eriştiği) bir iklimde doğup büyümüştür. O dönemde çevresinde zinanın, fuhşun yaygın olmasına, iffetsizliğin kol gezmesine rağmen peygamberimiz gayet mazbut bir hayat sürmüş, onun iffetsiz, kadına düşkün, şehvetperest davranışlarda bulunduğu hiç görülmemiş, duyulmamıştır. Peygamberimizin bu özellikleri, doğulu-batılı tüm tarihçiler ve araştırmacılar tarafından da leke kondurulmadan kabul edilmiştir.

Peygamberimiz ilk evliliğini, 25 yaşında, sağlıklı, dürüst, güvenilir bir genç olarak, Mekke’nin soy-sop bakımından köklü ve zenginlik bakımından önde gelen ailelerinin genç kızları ile evlenebilecek durumda iken, kendisinden on beş yaş büyük, başından iki evlik geçmiş dul bir kadın olan Hadice ile yapmıştır. Hadice’nin ölümüne kadar yirmi beş yıl devam eden bu beraberlikte peygamberimiz başka bir kadınla evlenmemiş, tıpkı bekârlığındaki gibi hayatını, iffetine toz kondurmadan, lekesiz olarak sürdürmüştür.

Allah’ın elçisi olarak görevini ilân ettiğinde, bu davadan vazgeçmesi için kendisine liderlik, mal mülk ve Mekke’nin en güzel ve zengin kızlarını teklif edenlere ise, herkesin bildiği o meşhur cevabı vermiştir:
Bir elime gökteki Ay’ı, bir elime Güneş’i koysanız, bu davadan vazgeçemem.
Peygamberimiz gerek bekârlık dönemi için ve gerekse Hadice ile evli olduğu dönem için hiç kimse ve hiçbir kesim tarafından olumsuz eleştirilere konu edilmemiş, edilememiştir.
Hadice öldüğü zaman üzerindeki ağır elçilik görevine bir de öksüz kalan çocukların sorumluluğu eklenmiş, peygamberimiz yapayalnız kalmıştır.
Peygamberimizin bundan sonraki evlilik hayatı ise, üstlendiği görevin gereklerine bağlı olarak, kendi iradesi dışında çok eşli hâle dönüşmüş, ama bu durumdan ne kendisi ne eşleri mutlu olmuşlardır. Peygamberimizin hem kendisinin hem de eşlerinin özverilerini gerektiren bu çok eşli hayatı, en doğru şekilde Kur’an ayetlerinden öğrenilebilir. Dolayısıyla bu konuda başka hiçbir kaynak aramaya gerek yoktur.Ayetlerde görülen odur ki, peygamberimizin eşlerine verilen görev, yatak odası ile mutfak arasında hayat geçirmekten ibaret değildir. Onların görevi; bu işe baş koymak, bu büyük davaya özveri ile hizmet etmek, bu davanın neferi olmak, fitneye fesada fırsat vererek başkalarına açık vermemek, evlerinde duydukları ayetleri, hikmetleri insanlığa açıklamak, anlatmak ve öğretmektir. Ayrıca, İslâm’ı hayatının her anında uygulayan bir insan olan peygamberimizin gece yaşantısında bu uygulamaları nasıl yaptığının halka aktarılması da, gece vaktinde gelen vahylerin yazılmasında, saklanmasında peygamberimize yardımcı olmak da, yine onların görevlerindendir. Kısaca peygamberimizin eşleri, bugüne göre hem sekreter hem zabıt kâtibi hem de basın sözcüsü konumunda olmak durumunda kalmışlardır. (Allah onlardan razı olsun.)
Yukarıdaki açıklamalarımızdan görüldüğü gibi peygamberimiz, bekârlığında da, evliliğinde de iffet örneği olmuş bir kişidir. Hayatının hiçbir döneminde, kadın düşkünü olarak nitelenmeyi gerektirecek bir davranışta bulunmamış, hele şehvet, onun Allah’tan aldığı emir doğrultusunda hep uzak kaldığı bir özellik olmuştur. Bazı İslâm düşmanı iftiracıların onu küçük düşürmek maksadıyla ortaya savurdukları seks manyaklığı ise ancak, onun otuz erkek gücünde olduğu yalanını uyduran sözde Müslümanların hastalıklı beyinlerinde yarattıkları hayalî kişilik için söz konusudur. Eşlerinin kimlikleri ve kişilikleri de yakından tanınınca durumun böyle olduğu daha da açığa çıkmaktadır.
Peygamberimizin çok eşliliği; yapmakta olduğu elçilik görevinde, maddî, manevî, siyasî, sosyal alanlarda yardım ve destek sağlaması ve bu görevde zorluk çekmemesi için sadece kendisine tanınmış bir ayrıcalıktır. Başkalarını hiç ilgilendirmemektedir. Sünnet olarak da başkaları tarafından tatbik ve taklit edilemez.
 

Hakkı Yılmaz

http://www.istekuran.com



__________________
Kamer/17-22-32-40:Ant olsun Biz Kur`an`ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık/hazırladık.O hâlde var mı ibret alıp düşünen?
Yukarı dön Göster kamer's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kamer
 
Turk_Ibrahim
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 ekim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 340
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Bir kez daha belirtme durumundayım : Başlık yanlış anlaşılmasın. Ben çok eşlilik önermiyorum. Sadece yapılan ciddi bir yanlışı konu ediyorum : Kur'an çok eşliliği yasaklamamıştır.

Toplumsal, Kişisel "çok evliliği" konuşuruz. Ama  "Öncelik bu gerçeğin teyidindedir."

Saygılar.



__________________
"Bak işte günler!Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar edinecektir."3:140
--BLOG--
Yukarı dön Göster Turk_Ibrahim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Turk_Ibrahim Ziyaret Turk_Ibrahim's Ana Sayfa
 
ebu turab
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 08 eylul 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 529
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

katılıyorum

__________________
"sadece iki şey sonsuzdur evren ve insan ahmaklığı..
ilkinden o kadar da emin değilim." (albert einstein)
Yukarı dön Göster ebu turab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ebu turab
 
savasen
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 24 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 331
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Aşağıya farklı bir bakış açısı olarak İhsan Eliaçık Beyin yazısını alıntılıyorum.

Çokeşlilik ne Allah’ın bir emri, ne de verdiği bir ruhsattır. Ruhsat sıkışana verilir. Buradaki sıkışma erkeklere yönelik “bekârlığın canlarına tak etmesi” veya “tekeşle yetinememeleri” değildi

"Öksüzlere haksızlık yapmaktan korkuyorsanız hoşlandığınız kadınlardan ikişer, üçer, dörder evlenin. Eğer haksızlık yapmaktan korkuyorsanız tek, ya da sahibi olduğunuz esir kadınlardan birisi ile evlenin. Bu, ilâve yapıp durmamanız bakımından daha hayırlıdır." (Nisa; 4/3)

Bu ayet taaddüd-ü zevcât (çokeşlilik) ayeti olarak meşhurdur.
Kimilerine göre burada Cenab-ı Hak, mümin erkeklere çokevliliğin yolunu açmakta, hatta buna teşvik etmektedir. Çünkü onlara göre açıkça ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder evlenin deniyor. Hatta bazılarına göre bunları birbiriyle çarparsanız, dörtkere dört onaltı; onaltıya, yirmi dörde, okuz ikiye kadar bile yol veriliyor…

Acaba öyle mi?
"İkişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder evlenin" mi deniyor, yoksa "Dörder dörder, üçer üçer, ikişer ikişer, hatta teke kadar (indirerek/azaltarak) evlenin" mi deniyor?
Yani giderek "artma" mı yoksa "azalma" mı amaçlanıyor?

Bunun cevabı gayet basittir.
Çokeşliliğin yoğun, yaygın ve bundan kaynaklanan kimi haksızlıkların da olağan sayıldığı bir topluma ne denmesi gerekirse onu diyor.
Kadın-erkek ilişkilerinde, tarih boyunca mağdur olan, durumu kötü olan taraf kimse onun için ne yapmak gerekiyorsa onu yapıyor.
Mahrumu, mazlumu, mağduru koruma ve kollamayı misyonu belleyen bir hitap, bu konuda ne söylenmesi gerekiyorsa onu söylüyor.

Siz bana olayda mahrumun, mazlumun ve mağdurun kim olduğunu söyleyin, Kuran'ın olay hakkında inen ayetleriyle kimi savunduğunu buradan çıkaralım..
O günkü toplumda mahrum, mazlum ve mağdur durumda olan kimdi? Erkekler mi kadınlar mı? Efendiler mi köleler mi? Zenginler mi yoksullar mı? Kabile ağaları mı, kabilesizler mi?
Önce bunu tespit edelim, gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.
***
O günkü toplumda Arap erkeklerinin kimi "bir adamın içinde iki kalp olabileceğini göstermek için" yani "Erkek dediğinin birçok kadını, cariyesi, malı, oğulları olur. Tek kadını olan da erkek mi yani, hele hiç kadını olmayan adamdan sayılmaz" türünden kof erkeklik böbürlenmesinden dolayı, kimi dullar, yetimler, sahipsiz kızlar vs. açıkta kalmasın diye, kimi de tipik bir ekvator kuşağı Arap örfü olarak zaten çokeşliydi. Ayetler geldikten sonra giderek azalma hatta teke indirme yönünde gelişme olduğunu görüyoruz.

Kuran'ın hitap çevresi, daha çok ekvator kuşağı ikliminde görüldüğü gibi "poligaminin" (çokeşlilik) yaygın olduğu bir toplumdu. Kadınların durumu çok kötüydü. Alınıp satılıyorlar, bırakın mirastan pay almayı kendilerine mirasçı olunuyordu. Boşanmış bir kadının üzerine paltosunu (gömleğini, entarisini, şalvarını) atan erkek onu "kapatmış" sayıyordu. Bırakın şahitliği, evlenirken de boşanırken de onlara bir şey sormak zül addediliyordu. Onlarla evlenmenin ve boşanmanın sınırı yoktu.

Mekkedeki 7-8 büyük tefeci bezirgan (Kâbe çetesi) şehrin kaderine el koymuştu. Kâbe'nin arka sokaklarında lüks genelevleri işletiyorlardı. Gariban Mekkelilere faizle borç veriyorlar, ödeyemeyenin karısına kızına el koyuyorlardı. Onları açtıkları gayet lüks döşenmiş fuhuşhanelerde Yemen'den, Habeş'ten, Mısır'dan, İran'dan vs. gelen zengin tüccarlara sunuyorlardı. Kimi Mekkeliler de ileride bunların eline düşmesin diye çocuğu kız olunca diri diri toprağa gömüyordu. Bu şekilde Mekke'de insanlık dışı, vahşi bir düzen/iktidar (Yeda Ebu Lehep) vardı ve büyük bir dram yaşanıyordu.

Mekke'nin sokaklarında "Ebu Lehep'in iki eli kurusun (Kahrolsun Ebu Lehep iktidarı, kahrolsun!) sesleri yankılanmaya başlayınca, "Bu kız çocukları hangi suçundan dolayı öldürüldü?" diye bir soru ortaya atılınca, bu dramı yaşayanlar, bu düzenin mağdurları bir anda bu sese doğru koştular. Bu sesi yükselten Hz. Muhammed'in (s. a.v) etrafını sardılar. Kılıçlarını çekip arkasında saf bağladılar. Etrafında toplananların daha çok gençler, kabilesizler, yolu kesilmişler (ibnu's-sebil), tefeci bezirgânlara borçlandırılmışlar, köleler, kadınlar, kızlar vs. olması bu nedenle gayet anlaşılabilirdir.

Aynı düzenin bir benzeri Medine'de de vardı. Münafıkların başı İbni Selül'ün bir cariye pazarı vardı. Buradan kazandıkları paralarla müşriklere malî destek sağlamaktaydı. Medine'ye gelen yoksul muhacirler bir ara buna özenince şiddetle eleştirildiler. Öyle ki kadınları fuhşa zorlayanlar hem sert bir şekilde eleştirildi hem de fuhuş mağdurlarına sahip çıkıldı. Evet, yanlış duymadınız, Kuran istemediği halde zorla fuhşa zorlanan, Mekke ve Medine'nin bugünkü tabirle "fuhuş mafyasının" elinde kıvranan kadınlara bile sahip çıktı!

"Dünya hayatının geçici zenginliğini kazanacaksınız diye, sakın namusuyla yaşamak istediği halde elinize düşmüş esir kadınları fuhuş yapmaya zorlamayın. Her kim onları fuhuş yapmaya zorlarsa Allah, kendilerine zorla yaptırılan bu işten dolayı onları bağışlayacak, sevgi ve merhametine alacaktır; bundan hiç şüpheniz olmasın" (Nur; 24/33).
Rivayete göre bu ayet, eline düşen esir kadınları fuhuş sektöründe çalıştırarak para kazanan İbni Selül'ün "köle ve cariye" pazarını kapattırmak için nazil olmuştu. (Razi, İbni Kesir, Kurtubi).

Kadınların son derece kötü durumlarını düzeltmek için işe buralardan giren Kuran, evlenme, boşanma, miras vs. konularında da büyük reformlar yaptı. Doğrusu Kuran ayetlerinin inişi sona erdiğinde, yani yirmi üç yılın sonunda bu işten tabiri caizse en kârlı çıkan kadınlardan başkası değildi. Çünkü Kuran'daki bütün kadınla ilgili ayetler onlara ya bir hak veriyor, ya da koruma ve kollama amaçlı hükümler ihtiva ediyordu.
İşte çokeşlilik ayetini de bu çerçevede düşünmek lâzımdır.
***
Olayı iyi anlamak için ilk muhataplarının bu ayetten sonra ne yaptıklarına bir bakalım.

Bütün rivayetler bu ayetten sonra sahabe arasında evlenme olaylarının ikişer, üçer, dörder "arttığını" değil tam tersi "azaldığını" göstermektedir. (Kurtubi, İbn Kesir, Razi).

Bu ayetten sonra neden çokeşlilik olaylarında değil de, giderek ikişer, üçer, dörder boşanmalarda artış olmuştur? Çünkü sahabe bunu çokeşliliğe teşvik olarak anlamamıştır. Bilakis az önce geçtiği gibi zaten çoğu çokeşliydi. Yani çokeşli olmaktan çekinen yoktu ki üstüne üstlük bunu teşvik için ayet gelsin. Zaten öylelerdi çoğu.
Tam tersi "Cenab-ı Hak bu kadar çokeşli olmamızı istemiyor, az eşli olmamızı, hatta teke kadar indirmemizi; bizim için hayırlı olanın bu olduğunu söylüyor" diye anlamışlar ve dörder, üçer, ikişer… azaltmak suretiyle evliklerini sürdürmüşlerdir.

Demek ki ayetin sevk yönü, çokeşliliği teşvik değil çokeşlilikten sakındırma, en azından dörde, üçe, ikiye hatta sonuçta "teke" indirmek yönündedir. Yani genellikle tekeşli evliliklerin olduğu bir toplumda giderek ikiye, üçe, dörde kadar çoğalma değil, zaten çokeşliliğin yaygın olduğu bir toplumda giderek dörde, üçe, ikiye hatta bire kadar azalma amaçlanmaktadır…

Ayetin sonundaki [zalike edna taulu] ifadesinin çoğu meallerde geçtiği gibi "Arzularınızın çoğalıp taşmaması (azmamanız) için bu daha uygundur" değil, "Eşlerinizi çoğaltıp artırarak haksızlıklara yol açmamanız için bu daha uygundur" şeklinde okumak bu nedenle bağlama uygun düşmektedir.

Öyle anlaşılıyor ki ayetin sonunda geçen [taulu] ifadesi taşmak, azmak (u'luv) anlamında değil, ek, katkı, ilâve, artma, çoğalma (ı'lave) anlamımda kullanılmaktadır (Şafi). Yani yeni eş ekleme, ilâve yapma, bu konudaki çoğalma kastedilmektedir.

Şu halde ayette denmek istenen, Razi'nin nakline göre İkrime'den gelen sebeb-i nuzül bilgilerini de katarak yorumlarsak şudur:
"Ey iman edenler! Sayı sınırı olmadan birçok eşle ve yetimlerle birlikte yaşadığınız görülüyor. Bundan kaynaklanan sorunlar yaşıyorsunuz. Kendi mallarınız yetmeyince eşlerinizi geçindirmek için yanınızdaki yetimlerin mallarına göz dikiyorsunuz. Üst üste evlenmekten, eş üstüne eş ilâve etmekten dolayı sıkıntıya giriyor, hem eşleriniz arasında haksızlık yapıyor, hem de yetimlerin mallarını alıp eşlerinizin geçimine harcamaya kalkıyorsunuz. Eğer hem eşlerinize hem de yetimlere haksızlık etmek istemiyorsanız, eşlerinizin sayısını azaltarak; dörde, üçe, ikiye hatta bire indirerek evlenin. Eğer adaletsizlik yapmak istemiyorsanız böyle üst üste evlilikleri çoğaltıp durmaktan uzak durun. Münasip gördüğünüz, size uygun birisi ile veya savaşta esir aldığınız kadınlardan birisi ile evlenin. O zaman sakıntıya girmez, dolayısıyla evlendiğiniz bu kadar çok kadını geçindirmek için yetimlerin malına dadanmaktan vazgeçersiniz (Razi; İkrime). Bu durum, çoğalıp durmaktan, üst üste kadın almaktan, yani çokeşli olmanın getireceği haksızlıkları giderme bakımından sizin için daha uygundur…" (İ. Eliaçık; Yaşayan Kuran/ Türkçe meal-tefsir/Nisa suresi)
***
Görüldüğü gibi Kuran'ın bu ayetini "çokeşliliğe ruhsat" hatta "teşvik" olarak anlayanlar yanılıyorlar. Burada ruhsat verildiği filan yoktur. Çünkü konu erkeklerin "tekeşle yetinememe" sorununu çözmeye yönelik değildir. Zaten böyle bir sorun da yoktur. Ayetin ilk muhatapları zaten bol bol evlenmişlerdi. Bu ayet indiğinde zaten sahabelerin çoğu, her biri tipik bir Arap erkeği olarak çokeşliydi.

Bilakis ayetin iniş sebebi bu tür evliliklerden doğan sorunları çözmeye yönelikti. Bunlardan en önemlisi de, yukarıdaki İkrime rivayetinde geçtiği gibi çokeşli bir adamın, eşlerini geçindirmek için yanındaki yetimin malını yemesiydi. Bunun için "Eğer tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemekten korkmak diye bir derdiniz varsa, o düzine düzine aldığınız eşlerinize harcamak için yetimin malına el uzatmayın, o çok hoşlanarak evlendiğiniz kadınların sayısını azaltın, hatta bire indirin, evlilikleri böyle yapın" denmek istendi.

Yani ortada dullar ve yetimler kalmış da, bunları ne yapacağız diye sahabe kara kara düşünmüş de, ayet imdatlarına yetişerek onlara çokeşlilik yolunu açmış değildir. Bunlar zaten yapılmıştır. Ortada kalan dullar ve yetimlerle zaten evlenilmiştir. "Arap" bunu zaten yapmaktadır. Ayet bunlar yapıldıktan sonra geliyor ve bunların yarattığı sorunları çözmeye yöneliyor.

Demek ki üzerinde titrenen, erkeklerin "tekeşle nasıl yetinecekleri" sorunu değil, kadınların, öksüzlerin, yetimlerin, kimsesizlerin, ezilenlerin, mağdurların sorunlarının nasıl çözüleceğidir, yani hak ve adalet sorunudur. Kuran bunu gördüğü an âdeta otomatikman harekete geçen virüs programı gibi çalışıyor ve her şeyde ısrarla bunu arıyor. Kuran'ın bu ruhunu anlamayanlar, tabiî ki ellerini sıvazlayarak çokeşliliğe "ruhsat" yorumları yapacaklardır.

Şu halde çokeşlilik ne Allah'ın bir emri, ne de verdiği bir ruhsattır. Ruhsat sıkışana verilir. Buradaki sıkışma erkeklere yönelik "bekârlığın canlarına tak etmesi" veya "tekeşle yetinememeleri" değildi. Dullar ve yetimler ortada bekliyor da değildi. Zaten onlarla evlenilmişti. Yanlarına da yetimleri almışlardı ve yetimlerin mallarını alıp eşlerine harcıyorlardı. Yani o günkü erkekler "elini sallasa ellisi" kadın bakımından gayet rahattılar. Ne ruhsatı?

Bilakis olayda Allah'ın emrinin, çokeşlilere yönelik olarak, kadınlar arasında adaletsizlik yapmamaları, haksızlıklara yol açmamaları, bunun için de ikişer, üçer… azaltarak, hatta bire kadar indirerek evlenmeleri olduğu anlaşılıyor. Ayet, bu durumda olanlara sesleniyor. Zaten bire indirmiş olanlar maksadı gerçekleştirmiş olacağından geriye dönmelerine gerek var mı?
***
Demek ki Mekke ve Medine'de durumları çok kötü olan kadınların durumunu iyileştirmek için Kuran peş peşe büyük reformlar yaptı. Reform ve değişimin dinamiklerini ateşledi.

Çünkü binlerce yıldır birikmiş yığınla sorun vardı. Bunları 23 yıl gibi kısa bir sürede çözmek mümkün değildi. Bunun için, bu işin yani başta kadınlar olmak üzere toplumda kötü durumda olan, ezilen, mağdur edilen herkesin davasına sahip çıkmanın; hak ve adalet davasının, işte bu gibi devrimci adımlarla süreceğini düşünerek, o günkü çağ ve toplumda temel ilke, değer ve ölçüleri verdi.

İlk örnekliğini de indiği toplumun ve çağın verilerini kullanarak gösterdi. Tarihin belirli bir zaman ve mekânında yaşayan ve şu anda hepsi toprak olup gitmiş bir halkı çekirdek olarak ele alıp, bütün çağlar için geçerli temel insanlık değerlerinin neler olacağını ve bunların hangi yol ve yöntemlerle çözüleceğine dair bir "okumada" bulundu..

Bu okumayı her aşamasında yönlendiren metinlerin bir araya getirilmesine de bu nedenle "okunanlardan toplanan" manasına gelen "Kuran", bu okumayı yapan Hz. Peygamber'in ilk örnekliklerine de "sünnet" dendi.

Benim bu okuma ve örneklikten anladığım, Kuran bir iş başlatıyor, arkasının gelmesini, sürdürülmesini bizden bekliyor. Sorunların nasıl çözüleceğine dair perspektif verip bunun ışığında yürümemizi istiyor. Hz. Peygamber'in son hitabesinde (veda hutbesi) "Burada bulunanlar bulunmayanlara bunları anlatsın, belki onların içinden daha iyi anlayan çıkar" demesi bundan olmalıdır. Ben bunu muazzam bir devrimci yönlendirme olarak anlamaktayım.

Demek ki Kuran'ın çokeşlilik konusunda verdiği perspektifin, tıpkı "tek bir özden iki eş varedilerek" (Nisa; 4/1) varlık sahnesine çıktıkları gibi, insanların çifter çifter (bir erkek bir kadın) evlilikler yapması, birbirinin üzerine titreyen (qavvam), şahsiyet, nezaket ve nezafet sahibi eşler olunması, bunlardan erdemli (hayırlı), dürüst (müstaqim), güzel ahlâk sahibi (muhsin) nesiller yetişmesi, aile kurumunun bu şekilde erdemli ve dürüst nesiller yetiştiren ocaklar haline getirilmesi yönünde olduğunu söyleyebiliriz.

Kuran'ın bu perspektifi esas alarak ileriye gideni geriye, geride kalanı ileriye, yukarı çıkanı aşağıya, aşağıda kalanı da yukarıya çekmek istediğini görüyoruz. Matematiksel ifade ile +10'da olana da -10 da olana da "1" gösteriliyor.

İlk hitap çevresini bu perspektifin hayli gerisinde bulmuş olması, tabiri caizse devrimin bütün hedeflerinin gerçekleşmesinin 23 yıla sığmamış olması, onun böylesi bir hedefe yöneldiğini söylememize engel değildir. Dahası bu hedefe doğru yürümemize mani bir şey yoktur.

Bu tür ayetlerle çokeşlilik furyasının önüne geçmeyi amaçladığına dair bir başka kanıt da bizzat Hz. Peygamber'in evliliklerine müdahale edilmesi, sınırlandırılmasıdır.
"Onbir eşi olmanın neresi sınırlandırmadır?" denilebilir. Evet, buradan bakılınca öyle görünüyor. Ama unutmayalım ki Hz. Muhammed giyimi kuşamıyla, sosyal hayatıyla, evlilikleriyle tipik bir Arap erkeğiydi. Ve onun evliliklerine "Bunlardan başkasıyla daha evlenemezsin, bunları değiştiremezsin, senden boşanırlarsa başkalarıyla da evlenemezler" (Ahzap 29/50-53) denilerek açıkça müdahale edilmiş, yönlendirilmiştir.
Burada önemli olan müdahaledir, yönlendirmedir; bunun hangi sayıda kaldığı değil. Müdahalenin yöneldiği "hayırlı olan" teke doğru gidiş 23 yıla sığmamış olabilir. Bu müdahale ve sınırlandırmalarla ne yapılmak istendiğine dair yorumu, "Ehl-i Beyt kimdir?" başlıklı yazıda bir başka açıdan ele almıştık.

Keza Kadı Abdülcebbbar (öl. 415/1025) gibi birçok âlim güç yetirilemeyenin emredilmeyeceği (teklif-i mala yutak) ilkesi gereğince, erkekler için çokeşliliğin "Aralarında adaleti sağlamaya asla güç yetiremezsiniz" (Nisa; 4/129) denilmekle teklif olmaktan çıktığını söylemişlerdir.

Öyle ya, her camide genellikle yatsı namazlarından sonra okunan "âmene'r-resulu" aşrında böyle dua etmemiz istenmiyor mu;

"Ey Rabbimiz! Unutur veya yanılırsak bizi hesaba çekme. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yükler yükleme. Ey Rabbimiz! Güç yetiremeyeceğimiz yükleri bize taşıtma. Günahlarımızı affet, bizi bağışla, sevgi ve merhametini eksik etme üzerimizden. Yâr ve yardımcımız Sensin, kâfirler güruhuna karşı bize yardım et…" (Bakara; 2/286).



__________________
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
Birbirini anlamayan...
Can Yücel
Yukarı dön Göster savasen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savasen
 
savana
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 30 nisan 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP  

Turk_Ibrahim Yazdı:

Bir kez daha belirtme durumundayım : Başlık yanlış anlaşılmasın. Ben çok eşlilik önermiyorum. Sadece yapılan ciddi bir yanlışı konu ediyorum : Kur'an çok eşliliği yasaklamamıştır.

Toplumsal, Kişisel "çok evliliği" konuşuruz. Ama  "Öncelik bu gerçeğin teyidindedir."

Saygılar.



__________________
O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Yukarı dön Göster savana's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savana
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats