HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: HADİSLERİN / SÜNNETİN İNCELEMESİ Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Muhsin
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 subat 2007
Gönderilenler: 401
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Muhsin

selam, kardeslerim, calismalarinizdan dolayi Allah sizlerden razi olur insa Allah.
Devamini bekleriz
saygi ve selamlarim ile.
muhsin

Yukarı dön Göster Muhsin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Muhsin
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

7- BU FİKİRLERİ İLK BİZ SÖYLEMİYORUZ :

ben şundan duydum, bu ondan, o başkasından duydu şeklinde oluşan zincirdeki herkesin doğru sözlü olduğuna kanaat getiren hadisçi, hadisi metnine bakmaksızın sahih( doğru) kabul eder.bu tip hadislere ahad hadisler , ahad haberler denmiştir. Buhari ve Müslim diye adlandırılan en doğru hadis kitapları ve diğer meşhur Kütüb-i Sitte kitaplarını hep bu ahad hadisler oluşturur.Tevhid ehli grupların hadislerin yazılmasına ve DİNİ KAYNAK ilan edilmelerine itirazları, kelamcılardan hadislerin sanı olduğunu söyleyenler, Şafii'nin Kur'an dışında kaynaklara başvurması yüzünden Basra'da girdiği tartışmalar, hadislerin savunulduğu kitaplarda geçmesi, hadis toplama döneminde hadisçiliğin gördüğü itirazlara örnektir. hadisler ilk çıktıklarından beri Dinin Kaynağı olamayacaklarına dair itiraza uğramışlardır. fakat merkezi otoritenin baskı ve dayatmasıyla karşı fikirler susturulmuştur. Kur'an Merkezli , Kur'an'a dayalı İslam baştan beri var olan İslam'dır. bilakis elimizde mevcut bulunan hadislerin çoğu sonradan türemiş ve DİN diye yutturulmuşlardır.

Buhari ve Müslim'in hadisleri , adeta gelmiş geçmiş tüm İSLAM ALİMLERİNİN kabul ettiği , Peygamberin ağzından çıkanı hemen kaleme almış kişiler havasında sunanların birçoğunun , hadislerin mana ile naklinden , bu nakil zincirlerine , hadislerin yazım yasağından , hadisçilerin birbirlerine itirazlarını , bilmediğini üzülerek gözlemliyoruz. bilgilerine rağmen mezheb taassubu ile bunları görmezden gelenlerin olduğu da tabi ki ayrı bir gerçektir. Allah'a şükür ki Allah bize her açıdan yeterli olan Kur'an'ı indirip ölçü ve kıstas gösterdi.

DEVAM EDECEK İNŞAALLAH

 

Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

8-ESBABI NUZUL HADİSLERİ :

Kur'an'daki  Ayetlerin iniş sebeplerini anlatan hadislere esbab-ı nuzul hadisleri denir. Kur'an'ı ŞARTLANMIŞ şekilde belli bir zamana ve olaya hasrederek değerlendirmeye kalkmak, Kur'an'ın her zaman ve olayları kapsayan evrensel somut bakışını gölgelemek ve gereksiz olanla karıştırmak demektir.Kur'an'ın sesini net duymak için diğer frekanslardan gelen sesleri susturup, KULAĞIMIZI YALNIZCA KUR'AN'A ÇEVİRMEK ZORUNDAYIZ. ( 7 A'raf 204 )

'' onların sana verdiği her örneğe karşın biz sana gerçeği ve en güzel yorumu ( ahsena tefsir ) veririz. '' 25 Furkan 33

Allah en güzel yorumu kendisinin verdiğini söylemektedir.Kur'an'da ''yorum'' diye çevirdiğimiz kelimenin Arapça orijinali '' tefsir '' dir. günümüzde esbab-ı nuzul ( Kur'an Ayetlerinin iniş sebebi) hadisleri diye anılan hadisler hep tefsir isimli kitapların malzemesi yapılmışlardır. Allah tefsirin en güzelini ( ahsena tefsir ) kendisinin verdiğini söylemektedir. esbab-ı nuzul hadisleri arasında yalan hadislerin oran olarak diğer hadislerden daha çok olduğu da bir gerçek. bu alanda tefsir kitapları , sahih, zayıf endişesi bile olmadan, hatta İsrailiyat ( eski Musevi hikayeleri ) olduğu açıkça belli olan hadislerle doldurulmuştur. mesela buna örnek verecek olursak :

Ammar İbnu Yasir ( r.a ) anlatıyor:

'' Resulullah (a.s) buyurdular ki : ( Maide suresi 112.Ayette bahsi geçen ) sofra gökten ekmek ve et olarak indirildi.bu mucizeye mazhar olan ( havarilere ) ihanet etmemeleri ve ertesi gün için o yiyeceklerden ayırmamaları emredildi. ancak onlar bunu dinlemediler, hem ihanet ettiler hem de yemeklerden ayırıp ertesi gün için sakladılar.bunun üzerine ceza olarak maymun ve domuz suretine çevrildiler. Tirmizi, Tefsir, Maide ( 3063 )

bu rivayet Kur'an'ın mesajını saptırdığı gibi , Allah'ın övgüsüne mazhar olan ( bakınız Maide suresi 111-115 ) Hz.İsa'nın havarilerine ( yardımcılarına ) da çok çirkin hakaretler içermektedir.

İbnu Abbas anlatıyor :

'' Resulullah ( a.s )'ın arkasında çok güzel bir kadın namaz kılıyordu. cemaatten bazıları onu görmemek için ön safa kaçıyor, bazıları da en arka safa geliyor, rükuya vardığı zaman koltuğunun altından ona bakıyordu.bu durum üzerine Cenab-ı Hakk şu Ayeti indirdi : '' Andolsun biz, sizden önce gelip geçenleri de biliriz, geri kalanları da biliriz. ( Hicr 24 ) ( Nesai, imamet ( 2,118 ) ; Tirmizi tefsir, Hicr,( 3122)

Hicr 24 Ayeti uzaktan yakından hiçbir alakası olmayan karalama iftiralarına delil getirmeleri, sahabeleri sapık göstermek için Ayetleri bağlantılı olduğu kendinden önceki ve sonraki Ayetlerden koparıp, iftiralarına malzeme yapmaları sapık emellerinin, maksatlarının ne olduğunu gösterir. Hicr 24 Ayeti kendinden önceki ve sonraki Ayetlerle beraber incelendiğinde anlatmak istediğimiz daha güzel anlaşılacaktır.

'' doğrusu dirilten ve öldüren biziz ; ve her şey sonunda bize kalır.( Hicr 23 )

andolsun biz, sizden önce gelip geçenleri de biliriz, geri kalanları da biliriz ( Hicr 24 )

şüphesiz Rabbin onları toplayacaktır. (kıyamette diriltip bir araya getirecektir)şüphesiz O,hakim'dir, alim'dir. (Hicr 25 )

Hicr 23.Ayette yaşatanın öldürenin ve mülkün gerçek sahibinin Allah olduğunu Hicr 24.Ayette ölenleri ve geride kalanları bildiğini Hicr 25. Ayette ise kıyamet günü hepsini diriltip bir araya getirip haklarında hüküm vereceğini vurgular.görüldüğü gibi Ayetlerin uydurdukları sapık nuzul hikayeleriyle hiçbir ilgisi yoktur.

Ebu Hureyre anlatıyor :

'' ....................... Resululllah ( a.s ) buyurdular ki : Hz. Adem'in yaşı kırk yıl eksik olarak kesinleşince hemen ölüm meleği geldi.( Adem ( aleyhisselam ) ona : ''  -yani benim ömrümden kırk yıl daha geride kalmadı mı? dedi.Melek : ''  - iyi ama, dedi, sen onu oğlun Davud'a vermedin mi? Adem inkar etti, zürriyeti de inkar etti... '' Tirmizi, Tefsir, A'raf, ( 3078 ). Tirmizi hadisin sahih olduğunu söyledi.

bu rivayette de Kur'an'ın mesajını saptırma ( 16 Nahl suresi 61.Lokman suresi 34 ) ve başta Hz.Adem olmak üzere bütün Peygamberler ve onların yolunda gidenlere , sözünde durmayan yalancılar ithamıyla pervasızca hakaretler içerir. bu iftira ve hakaretleri esbab-ı nuzul kamuflajıyla Peygambere atfederek yapmışlardır.daha bunlar gibi yüzlerce uydurma esbab-ı nuzul hadisleriyle Kur'an'ın mesajının doğru bir şekilde ulaşmaması için uydurulmuştur. bu münasebetsiz uydurma, iftira içerikli hakaretlerden Allah'a sığınır, Peygamberleri de bu tür ithamlardan tenzih ederiz. güya bu esbab-ı nuzul hadisleri olmasa Kur'an anlaşılmaz. tam tersine bu esbab-ı nuzul hadisleri , anlaşılır Kur'an'ı Allah'ın istediği şekilde anlaşılmaması için büyük çoğunluğu kasıtlı bir şekilde kaos çıksın , mesaj bulanıklaştırılıp çarpıtılsın , zihinler şüpheyle karıştırılsın diye uydurulmuştur.

DEVAM EDECEK İNŞAALLAH

 

 

Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

8'in DEVAMI :

aynı Ayetin iniş sebebinin ; bir kavle göre şöyledir, diğer kavle göre böyledir , bir başka kavle göreyse... şeklinde birbiriyle alakasız hikayelerle aynı kitaplarda anlatılması bu sahalardaki uydurmaların çokluğunu gösterir. en önemli sorunların başında AKILLARIN MEZHEPLERE İPOTEKLENMESİ gelmektedir. mezheplerdeki uydurmaların ve akıl dışı izahların çokluğunu hatırladığımızda bunun korkunçluğu ortaya çıkar. mezhebi bir yaklaşımla Kur'an tefsiri yapanlar , Kur'an'ı mezheplerinin doğrultusunda açıklamaya çalışmış ve Kur'an'ın metni ile ilgili alakasız açıklamalar getirmişlerdir. zaten bu esbab-ı nuzul hadislerinin birçoğu hadis yazımı zamanında, Kur'an'ı kendi şahsi ve mezhepsel fikirlerine uydurmak isteyenler tarafından uydurulmuştur.

Kur'an'ı esbab-ı nuzul hadisleriyle açıklamaya kalkmanın İslam dünyasının başına açtığı en büyük dert ; din düşmanı kişilerin bu uydurmaları , Din gibi gösterip , dinimize saldırmaları olmuştur. örneğin Selman Rüştü'nün kitabının temeli bu tip hadislere dayanır. bu uydurma hadislere göre bir gün Peygamber Kur'an okurken şeytan Peygamberin bedeninin içine nüfuz edip , Peygamberin ağzından Lat, Menat , Uzza PUTLARINI ÖVMÜŞ VE ONLARIN ŞEFAATLERİNİN UMULDUĞUNU SÖYLEMİŞTİR . ( İbni Sad , tabakat. Musa Bin Ukbe Megazi. Vahidi esbabunnuzul.İbni İshak siyer. İbni Ebi Hatim. İbni Munzir.Bezzar. Merduye.Taberani.Garanik kıssası olarak bilinen bu olayı Tevillu Muhtelifil Hadis kitabında İbni Kuteybe de kabul eder.

fakat hiç kimse kalkıp da bu olayın gerçek ilk suçlusu olan bu hadisleri kitaplarında kullanmış olanları kınamadı. biz kendimiz Din'e mal edilen uydurmaları din den atmazsak sapmalara ve Din düşmanlarına zemin hazırlanmış olur.

piyasadaki birçok tefsir kitabı esbab-ı nüzul hikayeleriyle doldurulduğunu görüyoruz. ilmihal kitapları nasıl Din ADINA bir şey ifade etmiyorsa , uydurmalarla Kur'an'ı bağdaştırmaya çalışmak da Kur'an'la bağdaşmaz. diğer yandan bu hikayelerle , Kur'an Ayetleri sanki belli bir olay için inmiş , bölgesel ,sınırlı bir zaman dilimine hitap ediyormuş gibi bir hava verilmiştir. bu da Kur'an'ın evrenselliğini , her döneme bakan izahlarını gölgeleyen bir yaklaşımdır. Kur'an'ın izahları bir zaman dilimine ve tek bir hikayeye indirgenemez. Kur'an'ın tüm alemlere bir hatırlatma olduğunu söyleyen 81 Tekvir suresi 27. Ayet ve Kur'an'ın tüm insanların doğruya iletilmesi için indirildiğini söyleyen 2 Bakara 185. Ayet bu mantığı doğrulamaz. Allah istediği zaman Kur'an Ayetlerinin iniş sebebini yine Kur'an'da anlatmıştır. örneğin '' sana soruyorlar , de ki '' şeklindeki Ayetlerde , sorulara mukabil Kur'an'ın Ayetlerinin indiği yine Kur'an'da bellidir.

Kur'an'ın kıstaslığını yetersiz görenler ne yazık ki uydurmalara ihtiyaç duymuş ve Kur'an'ın berrak sesinin kötü frekanslarla karışmasına sebep olmuşlardır. İbn-i Kesir'in Bakara Suresi 29. Ayetini ve Kalem Suresi 1. Ayetini tefsirindeki , aşağıdaki mantık dışı açıklamasında olduğu gibi komik duruma düşmüşlerdir :

'' Allah , yarattıklarını yaratmak isteyince önce sudan buhar meydana getirdi. buhar suyun üzerinden yükseldi ve bu yükselen şeye yükseklik manasında gök dedi. sonra suyu katılaştırdı ve ondan bir tek yer meydana getirdi , sonra bu yerleri parçaladı ve onları iki günde ; pazar ve pazartesi günü yedi yer haline getirdi . yeri balığın üzerinde yarattı ki balık Allah Teala'nın Kalem suresinde ; Nun ve Kaleme andolsun ki diye söz konusu edilen Nun balığıdır.balık sudadır. su ise kayalığın üzerindedir. kayalık ise hiçbir bitki bitirmeyen büyük bir taşın üzerindedir. taş ise, bir Meleğin sırtındadır , Melekte bir kayanın üzerindedir, kaya rüzgardır. işte Hz.Lokman'ın '' ne gök vardı, ne yeryüzü, balık hareket etti ve kımıldadı, yeryüzü sarsıldı ve üzerine dağlar çekilerek durduruldu.bunun için dağlar yeryüzünün üzerine oturtulmuştur '' diye bahsettiği kaya budur. ''

aynı tablodan rahatsız olan Mehmet Akif Ersoy bakın şiirleriyle bu durumu nasıl yeriyor :

hani vaiz diye geçinen maskara şeyler var ya

der ki bir tanesi peştahtayı yumruklayarak :

dinle, Dünya neyin üstünde duruyor hey avanak !

yerin altında öküz var, onun altında balık ;

onun altında da bir zorlu deniz var kayalık,

başka bir şiirinde Mehmet Akif maskara diye nitelendirdiği tipe şöyle çatar :

NEBİ'YE ATF İLE BİNLERCE HERZE UYDURDUN .

YIKTIN DA DİNİ MÜBİNİ YENİ BİR DİN KURDUN .

Mehmet Akif bu Din adamı tipini yererken hiçbir zaman ümitsiz değildir.aşağıdaki mısralarda ise uydurmalara karşı çözümünü dile getirir :

DOĞRUDAN DOĞRUYA KUR'AN'DAN ALARAK İLHAMI .

ASRIN İDRAKİNE SÖYLETMELİYİZ İSLAM'I .

Kur'an'ı , uydurma kutsallarla açıklama çabaları, Kur'an'ı Kur'an'la alakasız bir noktaya getirmekten başka bir işe yaramamıştır.

DEVAM EDECEK İNŞAALLAH

 

 

Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

9- KUR'AN'DAN SONRA HANGİ HADİSE ( SÖZE ) İMAN EDİYORLAR ?

bu alt başlığımız 7 Araf Suresinin 185.Ayetidir.Kur'an , Dinin tek asli kaynağını  yüzlere çıkaracak sözlere mucizevi bir tarzda işaret etmiştir.

'' Bu Kur'an UYDURULACAK bir hadis (söz) değildir. aksine o önündekini tasdikleyici, her şeyi DETAYLANDIRICIDIR. inanan bir topluluk için kılavuz ve Rahmettir .'' 12 Yusuf 111

Allah, Kur'an'ın uydurulan bir hadis olmadığını söylediği bu Ayette, kitabın detaylandırıldığı gibi geleneksel görüş sahiplerinin bir türlü anlayamadıkları bir gerçeği de vurgular.

şimdi sen bu hadise (söze) inanmazlarsa , belki de arkalarından kendini eritircesine üzüleceksin.18 Kehf 6

Ayetten , Peygamberin insanlar inanmıyor diye üzüldüğü yegane hadisin (sözün) Kur'an olduğunu anlıyoruz. Peygamber Kur'an dışında bir hadis'e kimseyi davet etmemiştir. Peygamberin uğrunda mücadele verdiği tek hadis Kur'an'dır. Kur'an'ın hadis kelimesiyle belirtip uymamızı istediği tek hadis de Kur'an'dır. Kur'an kendisi dışında uymamız gereken hiçbir hadise işaret etmez.

'' işte bunlar, Allah'ın Ayetleridir ki, onları sana gerçek olarak okuyoruz. hal böyleyken Allah'tan ve Ayetlerinden sonra hangi hadise inanıyorlar? '' 45 Casiye 6

'' Kimin hadisi (sözü) Allah'tan daha doğru olabilir?'' 4 Nisa 87

'' eğer doğru sözlüler iseler onun benzeri bir hadis getirsinler. '' 52 Tur 34

Kur'an'ın bu izahına karşı Ebu Davud adlı meşhur hadis kitabında Peygamberin kendisine , Kur'an ve benzeri hadis verildiği söylenerek Kur'an'ın benzeri bir hadis olamayacağını söyleyen yukarıdaki Ayetlerle çelişmektedir.

'' insanlardan öyleleri vardır ki, Allah yolundan bilgisizce saptırmak ve o yolu oyalanma aracı yapmak için hadis eğlencesi satın alırlar. işte böylelerine rezil edici bir azap vardır. '' 31 Lokman 6

aynı surenin 7. Ayetinde , Ayetler bu şahıslara okunduğunda yüz çevirdiklerini görüyoruz. Kur'an'da Peygamberimizle ilişkili olarak hadis kelimesi sadece iki defa ve aşağıdaki şekliyle kullanılmıştır:

'' Ey inananlar yemeğe çağrılmadan Peygamberin evine girmeyiniz... yemeği yiyince dağılın, bir hadise (söze) dalmayın.böyle davranmanız Peygamberi rahatsız eder. '' 33 Ahzab 53

hani Peygamber eşlerinden birine gizli bir hadis (söz) söylemişti.derken o bunu haber verip, Allah 'da ona bunu açığa vurunca, o da bir kısmını açıklamış, bir kısmından vazgeçmişti. 66 Tahrim 3

görüldüğü gibi hadis kelimesi Peygamberimizle ilişkili olarak iki defa geçer :

1. si Ahzab 53. Ayette Hadis kelimesi inananlar için

2. si Tahrim 3. Ayette Hz.Muhammed'in sözleri olarak kullanan Ayetin işareti, konumuz açısından çok önemlidir. bazılarının iddia ettikleri gibi hadis kelimesi Dini öğretiler için değil, Peygamberin kişisel sözleri için kullanır. üstelik her iki yerde de hadis kelimesi olumsuz bir bağlamda kullanılır. sünnet kelimesi ise Kur'an'da tek geçerli sünnetin SÜNNETULLAH ( Allah'ın sünneti) olduğu şeklinde geçer. İslam'ın diğer kaynaklarından biri olarak gösterilen icma kelimesi ve türevlerinin Kur'an'daki geçişi de sürekli olumsuzdur. bu da, Kur'an'ın hadis ve sünnet kavramları gibi, icmanın da mucizevi bir şekilde Dinin asli kaynağı olmadığını gösterir.

Not : İcma kelimesi ve türevleri için bakınız :

20 Taha 60,64,  70 Mearic 18,  104 Hümeze 2,  3 Al-iİmran 157, 173,  10 Yunus 58,71,   43 Zuhruf 32 ,  12 Yusuf 19,  17 İsra 88,  22 Hacc 73,  54 Kamer 44, 45,  28 Kasas 78,  7 A'raf 48,   26 Şu'ara 38,39,56

DEVAM EDECEK İNŞAALLAH

 

 

Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

10- DOĞRU HADİSLERİ NE YAPACAĞIZ ? ( SON KONU ) :

buraya kadar aktardıklarımızdan bu sorunun cevabı bellidir. hadislerin içinde binlerce uydurma hadis olduğu kesindir. Kur'an'la çelişen, Kur'an'a ilave hüküm getiren, mantıkla, aklın açık verileriyleçelişen hadislerin yalan olduğu kesindir. Dine ilave yapan hadisler, Kur'an'ın detaylı, her şeyi açıklayan, hiçbir eksiği olmayan kitap olduğunu açıklayan Ayetleriyle çeliştikleri için kesinlikle Peygamber efendimize iftiradırlar. yalan olan hadislerin bir kısmını yukarıdaki ölçülerden tanıyabiliriz. hadis nakleden, hatta toplayanlardan bazıları '' nerede insanların işine yarayan güzel bir söz bulursak başına Peygamber dedi ki demekten korkmayın '' dediği de vakidir. bu oluşum ve ihtimalleri dikkate alarak bizim Kur'an'a hiçbir ilave yapmayan , ( helel, haram, günah, sevap, farz, yasak ve gaybi haber belirtmeyen ve Kur'an'la çelişmeyen tavsiye, öğüt, misal, nasihat ve o dönemle ilgili tarihi bilgi niteliğindeki hadisler kabulü güzeldir ve başımızın tacıdır. bu, hadislere bakış açımızı da oluşturur. fakat Din adına zorunlu olarak uymamız gereken hadis = Peygamberin Elçilik vazifesi gereği Allah'ın kelamını insanlara iletirken, Kur'an olarak ağzından çıkan söz ( hadis ) olmalıdır. aslen Allah'ın sözü olan bu sözleri insanlar, Peygamberin ağzından insan sözü hüviyetinde duymuşlardır. Elçinin ( Peygamberin ) getirdiği bu mesaja uyarak hem Resule ( Elçiye ), hem mesajın kendisine ( Kur'an'a) , hem de aslen mesajı gönderen Allah'a uymuş oluruz.

 

Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
Müceddid
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 27 mart 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 51
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Müceddid

Bismillahirrahmanirrahim..

Önce birkaç ayet tefsiri isteyerek başlıyoruz..

''De ki, işte bu, benim yolumdur. Ben Allah'a çağırıyorum. Ben ve bana tabi olanlar aydınlık bir yol (basiret) üzereyiz''(yusuf 108)

" Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygambere ve sizden olan (!) emir sahiplerine de itaat edin. Eğer bir hususta ihtilafa düşerseniz - Allaha ve Ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah ve Rasulüne götürün. Bu hem hayırlı ve hem de netice bakımından daha hayırlıdır. " (Nisa : 59)

İçlerinden kendilerine Allah'ın ayetlerini okuyan, kötülüklerden, inkardan) kendilerini temizleyen, kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lutufta bulunmuştur. " (ali imran 64)

Alimlerin cumhuru hikmet Kur'an'dan ayrı bir şeydir ki o da Sünneti Nebi (s.a.v.) dir " demişlerdir.(es-sunne Mustafa Sibai s : 50) İmam Şafi (r.a.); Hikmet burada Kur'an'a tabidir. Allah kitabı zikretti ki, O KUR'ANDIR. Hikmeti de zikretti ki, o da Resulünün sünnetidir. es-sunne s : 51) Çünkü Rasulullah " Kur'anla birlikte bana onun gibisi verildi " (ebu davut) buyurmaktadır..

Bu üç ayetin tefsirini istiyorum son ayeti biz kendimizce açıklamış olduk siz de bir açıklama getirin bi zahmet..

 

Şimdi gelelim yazdığınız yazının tenkidine Hadis-i Şeriflerde

Hazır olan sözümü hazır olmayana da ulaştırsın ki, şayet kendinden daha bilgilisine ulaştırabilir.” (Sahih-i Buharî, hadis no: 65, 102, 1625, 4054, 5124, 6551, 6893, Sahih-i Müslim, hadis no: 2179, 3180, Sünen-i İbn-i Mace, hadis no: 229, Müsned-i Ahmed, hadis no: 19492, 19512, 19594, Sünen-i Darimî, hadis no: 1836)

Allah, benim sözlerimi dinleyip, onları koruyarak duymayanlara ulaştıran kulu mutlu kılsın. Birçok fıkıh taşıyan var ki, kendinden daha bilgilisine onu ulaştırır.” (Sünen-i Tirmizî, hadis no: 2580, 2581, 2582, Sünen-i Ebu Davud, hadis no: 3175, Sünen-i İbn-i Mace, hadis no: 226, 227, 228, 3047, Müsned-i Ahmed, hadis no: 3942, 16138, 16158, 12871, 20612, 20608, Sünen-i Darimî, 229, 230, 231, 232)

 Abdullah bin Amr Bin As R.a Anlatıyor :

Ben Resulullah (sav)'dan işittiğim her şeyi yazıyordum. Kureyş bu işten beni men etti. Dediler ki: "Sen her (işittiğin) şeyi yazıyorsun, halbuki Resulullah (sav) bir insandır, memnun ve öfkeli halde de konuşur." Bunun üzerine yazmaktan vazgeçtim. Sonra durumu Resulullah (sav)'a anlattım. Parmağı ile ağzına işaret ederek: "Yaz, nefsimi elinde tutan zata yemin olsun, ondan haktan başka bir şey çıkmaz!" buyurdu. (Ebu Davud, İlm 3, (3646) )

 

Ensardan bir zat Resulullah (sav)'a (hafızasını) şikayet ederek dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Ben senden hadis işitiyorum, çok hoşuma gidiyor, ancak hafızamda tutamıyorum. Resulullah (sav) ona şu cevabı verdi: "Sağ elini yardıma çağır!" ve eliyle yazma işareti yaptı." (Tirmizi, İlm 12, (2668)

Bunlar Hadis ilminin delilleridir..Gelelim sizin verdiğniz hadislere

Resulullah (as) şöyle emrettiler: "Benden Kur'an dışında bir şey yazmayın. Kim, Kur'an'dan başka bir şey yazmış ise, onu imha etsin." (Müslim, Zühd 72, (3004) )

Bu Hadisi Efendimiz Kur'an-ı Kerim'in ayetleri yazılırken ifade buyurmuştur..Dolayısıyla sadece bir durum için geçerlidir...Yoksa yazılmasını istediği hadislerden birkaçını izah ettik..

Devam edeceğim inşaallah birazdan..


 

Yukarı dön Göster Müceddid's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Müceddid
 
Müceddid
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 27 mart 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 51
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Müceddid

Bismillahirrahmanirrahim..

Hadislerin  çokluğuna gelince..Her Hadis Allah Resulunun Ağzından çıkmış düşünürseniz -tabi dar mantıkla- Efendimizin hiç birşey yapmaması sadece konuşması luzum gelir hemde  24 saat durmadan..Lakin siz  işinize gelen ölçüde yazışıyorsunuz şöyle ki  Hadis ilminin temelinden mahrum olunduğu göze çarpıyor..

Sual : Hadis Neye denir veyahut deniliyor  ??

Elcevap : 1-Efendimizin söylemiş olduğu sözler

2-Efendimizin yazdırdığı mektuplar ve evraklar

3-Efendimizin vasıflarını haber veren rivayetler

4-Efendimizin bir durum karşısında izhar ettiği tutum veyahut tavrı içeren rivayetler

5-Efendimizin ahirete göçmeden önce vuku bulmuş olaylara şahidlik edenlerin rivayetleri

6-İmam Malik'in Muvatta'da  yaptığı gibi Ashab'ın ve Tabiin'in fetva ve görüşlerine dahi hadis denmektedir..

Dolayısıyla Hadisler sadece Efendimizin Ağzından çıkan sözler değildir..

Burada şu durum zuhur etti ki sayı konusunda sizin davanız batıldır..

 

2- HADİSLER DİNİN ASLİ KAYNAĞI OLSAYDI DİNİMİZ EKSİK OLURDU :

Bu sizin attığınız başlık  ..Kimse Hadislerin dinin temel kaynağı olduğunu iddia etmiyor

Kur'an ,Sünnet,İcma,Kıyas prensibini duymuşsunuzdur..Dolayısıyla bu attığınız başlık hatalıdır reddediyoruz..

Gelelim  hadislerin uydurulması mevzusuna

'Her kim benim adıma yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın" (Buharî, İlm 38, Cenâiz 33, Enbiyâ 50, Edeb 109; Müslim Zühd 72; Ebü Dâvud, İlm 4; Tirmizî. Fiten 70, İlm 8, 13 Tefsir I, Menâkıb 19:, İbn Mâce, Mukaddime 4; Dârimî, Mukaddime 25, 46; Müsned, II/47, 83, 133, 150, 159, 171).

Bu hadis'in ravilerinden biri de Ebu Hureyre r.a dır ki Bir kısım insan böyle bir zat yok sonradan uyduruldu davası güderek  onun varlığını inkar etmişler..Neyse bura ayrı mevzu..

İmam Buhari meselesine gelelim..Sahih'ini nasıl hazırladığını onun dilinden dinleyelim ''Bir gün, muhaddis İshak b.Rahuye'nin meclisinde bulunuyorduk. Dostlardan birisi "ne olurdu, Hz. Peygamber'in hadislerini bir araya toplayan özet bir kitap yazsaydınız" dedi. Bu istek benim kalbimde yer etti ve topladığım 600.000 hadisten seçmeler yaparak Sahih'imi vücuda getirdim''

Bakın seçmeler yaparak demiş 600,000 den kalanı bir işe yaramaz felan gibi sizin çıkardığınız hükme değinmemiş dolayısıyla  asıl uyduran sizsiniz reddediyoruz...

 

 

Gelelim Buhari'nin Hadis uyduranlara karşı verdiği fetvasına Fetvasında Hadis uyduranlar dövülmeli yola gelmeseler öldürülmeli diyor..Bir başka Muhaddis İbn-i Main diyor ki Öldürün..Hatta kendisi diyor eğer gücüm takatım olsa silahim olsa bu uyduranlarla kendim çarpışırım..

 

 

Yukarı dön Göster Müceddid's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Müceddid
 
Müceddid
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 27 mart 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 51
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Müceddid

Aldığınız Hadisleri ziyadesiyle tamı tamına yazarsanız sevineceğiz..Sizin yazdığınız Hadis :

İbnu Abbas anlatıyor :

'' Resulullah ( a.s )'ın arkasında çok güzel bir kadın namaz kılıyordu. cemaatten bazıları onu görmemek için ön safa kaçıyor, bazıları da en arka safa geliyor, rükuya vardığı zaman koltuğunun altından ona bakıyordu.bu durum üzerine Cenab-ı Hakk şu Ayeti indirdi : '' Andolsun biz, sizden önce gelip geçenleri de biliriz, geri kalanları da biliriz. ( Hicr 24 ) ( Nesai, imamet ( 2,118 ) ; Tirmizi tefsir, Hicr,( 3122)

 

ve hadisin aslı

Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in arkasinda cok guzel bir kadin namaz kiliyordu. Cemaatten bazilari onu gormemek icin on safa kaciyor, (munafik ve cahil takimindan) bazilari da en arka safa geliyor, rukuya vardigi zaman koltugunun altindan ona bakiyordu. Bu durum uzerine Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "Andolsun, sizden one gecenleri de biz biliriz, geri kalanlari da biz biliriz" (Hicr, 24).
Nesai, Imamet (2, 118); Tirmizi Tefsir, Hicr, (3122).

Hadisin aslı belli sizin astığınız hadis belli dolayısıyla saptırmada bulunmuşsunuz..

işte bunlar, Allah'ın Ayetleridir ki, onları sana gerçek olarak okuyoruz. hal böyleyken Allah'tan ve Ayetlerinden sonra hangi hadise inanıyorlar? '' 45 Casiye 6  demişsin kardeşim bu ayetler  muşrikler için inmiştir..Nitekim İbn-i Cerir Et-Taberi tefsirinde bu ayet-i celileyi tefsir ederken şöyle diyor :

''Ey Muhammed, bu âyet ve deliller, rabbinin, yaratıklarına bildirdiği âyet ve delillerdir. Biz onları sana bir gerçek olarak bildiriyoruz. Ey Muhammed, Al­lahın sana bildirdiği söz ve âyetlerinden sonra artık bu müşrikler, hangi söze inanacaklar? Allahtan daha doğru söyleyecek birini nasıl bulacaklar? (Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi tefsiri, Hisar Yayınevi: 7/376.)
 

Merhum Allame Hamdi Yazır'da şöyle tefsir etmiş :

İşte bunlar, dikkat çekilen yaratmakla ilgili bu âyetler ve onları anlatan bu indirilmiş âyetler, bu sûre Allah'ın âyetleridir. Allah'ın kudret ve irâdesini, hikmet ve hükümlerini anlatmak için ortaya koyduğu ve indirdiği delillerdir. Allah ve âyetlerinden sonra artık hangi söze inanacaklar? yani Allah'a ve âyetlerine inanmadıktan sonra o imansızlar hangi söze inanırlar, hiç? (Yani hiçbir şeye inanmazlar.)

dolayısıyla sizler nuzul sebebini bilmeden konuşuyorsunuz..

İkincisi sizden biri Kur'anın nasıl biraraya geldiğini veyahut Kitab'ın nasıl oluştuğunu bana açıklayabilir mi ??

Bekliyoruz ..

Yukarı dön Göster Müceddid's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Müceddid
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

Fereç Hüdür Yazdı :

1-) “(Farz, vâcib, sünnet, müstehab, âdâb adına) Resûl size ne getirmişse onu alın ve sizi neden menediyorsa, ondan da kaçının”(Haşr,59/7)

Âyette geçen ve meçhul şey ifade eden “ me' ism-i mevsûlüyle ister vahy-i metlûv adına Kur’ân olsun, isterse vahy-i gayr-i metlûv adına kudsî hadîs ve hadîs olsun, Resûl’ün getirip tebliğ ettiği her şeyi, “ fe ” edatıyla da, bunlara behemehal ittiba ve itaatin vacib olduğunu ortaya koyuyordu. Aynı şekilde, ister Kur’an yoluyla, isterse içtihadları, yorumları ve tefsirleriyle Allah Resûlü’nün nehyettiği her şeyden de kaçınılması gerektiği sarâhatini veriyordu ki, âyetin devamında: “Allah’tan korkun! ” diyerek, bunun bir takvâ meselesi olduğunu ve kılı kırk yaran bir hassasiyetle görülüp gözetilmesi gerektiğini hatırlatıyordu. Sahâbe bunu çok iyi anlıyor ve Resûlullah’ın her sözüne, her fiil ve takrîrine uymakla takvânın kazanılabileceğini, yani Allah’ın vikayesine girilebileceğini düşünüyor ve hayatını hep O’nun vesayetinde sürdürüyordu. Zaten, âyetin sonu ki: “Şüphesiz, Allah’ın ikâbı çok şiddetlidir” tehdidini de gündeme getirdiğinden, sahâbi gibi kurbet kadrosunun böyle bir riske girmeleri asla söz konusu olamazdı.

CEVAP 1-) :Dikkat edilir ise Yukarıdaki ifadeyi, Peygamber sanki bizimle çağdaş ve yaşıyor intibaıyla vermektedir. Öylesine bir ortam çiziyor ki, sanki peygamber bizimle birebir diyalogda ve bize emirler vermektedir, ve sakın ola ki onun bütün dediklerini yapmamazlık etmeyelim ihtarında bulunuyor. Bu da güncel olarak mümkün olmadığına göre, yani peygamberimiz Muhammed Aleyhissalâtu Vesselâm vefat etmiş olduğuna göre, iddiacının peygambere uymaktan kastı kendi inandığı ve peygambere isnat edilen hadislerin kabulüyle her ne olursa olsun tartışmasız olarak uyulup uygulanmasıdır. Bunlar da, kendisine göre Ehli sünnetin kabul ettiği hadisler olmalıdır, örneğin İmamiyye Şiasının, kabul ettiği el-Kuleyni’ni Usul-u Kâfi deki hadis rivayetleri veya Vehhabilerin kabul ettiği Ahmed İbni Hambelin, Müsned isimli kitabındaki hadis rivayetleri onu sistem olarak ilgilendirmez, zira ilgilendirmiş olursa, ya mezhepsiz hale gelir veya mezhep değiştirmiş olur. Hizip oluşumlara baktığımızda, a) Sünnilere göre, Peygamber Sünni bir peygamberdir, b) Şiilere göre, Peygamber Şii bir peygamberdir, c) Vehhabilere göre, Vehhabi bir peygamberdir, d) Tasavvufçulara göre, Peygamber Sofu bir peygamberdir, v.s. gibi her hizip kendi anlayışına göre peygamberi konumlandırmaya çalışır. Bu açıdan bakıldığında, Kuran’da vasıflandırılan peygamber tanımı dışına çıkıldığında sayısını tespitte dahi zorlanacağımız çok çeşitli peygamber tanımıyla karşılaşırız, ve bu tanımlar bir birlerine uyan tanımlarda değildir, zira tanımlamada hareket noktası her hizbin atalarından devralmış olduğu ve sürdürdüğü çok çeşitli rivayetlerdir. Bunlar öyle şeylerdir ki hem kendi içeriklerinde çelişkili hemde Kuran’la çelişkili oldukları gibi diğer hiziplerin elindeki rivayetlerle de çelişkilidir. Benim peygamberimizle ilgili anlayışım, Peygamberimiz, Muhammed, Aleyhissalâtu Vesselamın Kuran’da tanımlandığı vasıflarla sınırlıdır, Kuran’da O’nun hakkında bilgi verilmekte ve örnek alınması emredilmektedir. Bundan dolayı, O’nu örnek alırken, O’nu hakkında bilgi veren ayetin, peygamberin hangi konumuyla ilgili olduğuna dikkat ederim ve öylece anlarım, kısmet olursa bir sonraki soruyu cevaplandırır iken bahsedeceğim gibi, peygamberimizin çeşitli konumları vardır ve O’nu anlatan ayetlerde bütün konumlarıyla ilgili değil, muhakkak belirli bir veya bağlantılı olarak birden fazla konumuyla ilgilidir, ayetlerin bu şekilde anlaşılmaması halinde, ne ayetten kastedileni anlıya biliriz nede peygamberi örnek edinmenin ne manaya geldiğini anlayabiliriz, Bu anlayışın dışına çikan kimseler, ayetlerle karşılaştıklarında şaşırır kalırlar, anlayışlarını savunurken Kuran’dan delil getirdiklerinde genelde ayetleri tam metin olarak değil, kırparak verirler, yoksa bütün tezleri kaçınılmaz olarak çöker, zira konumlandırma dışına çıktıklarında ayetler onları doğrulamaz. Şöyle ki:

Soruda verdiği ayet örneği , Mealen:

1-) “(Farz, vâcib, sünnet, müstehab, âdâb adına) Resûl size ne getirmişse onu alın ve sizi neden menediyorsa, ondan da kaçının”(Haşr,59/7)

Ayetin tam metni, mealen :

-- Allah’u Teâlâ, Peygamberine ganimet olarak ne verdiyse Allah içindir ve Peygamberi içindir ve akrabaları ve yetimler ve yoksullar ve yolda kalmış kimseler içindir. Tâ ki -bu mallar- sizden zenginler arasında dolaşir bir servet olmasın ve size Peygamber ne verirse artık onu alınız ve sizi neden menettiyse hemen ona nihayet veriniz ve Allah'tan korkunuz. Şüphe yok ki: Allah, azabı şiddetli olandır. 59 Haşr 7

Bana göre bu ayetten, peygamberin devlet başkanı olarak, ekonomi üzerindeki yetkileri anlatılmakta ve vefatından sonra bu örnekten hareketle İslam devlet başkanlarının bu yetkiye sahip olduklarını ifade etmektedir. Bundan dolayı bu ayetten, peygamber adına söylenen hadis iddialarının anlaşılması ve kabul edilmesi şeklinde bir anlayış mümkün değildir. Zaten pratikte bu mümkün değildir, zira peygamber adına ekonomi konusunda olsun veya daha başka bir çok konuda olsun iddia edilen rivayetler hem kendi içeriğinde çeliskili, hemde Kuran ile çelişkilidir, (Bak, incele www.kuran-tekrehber.com da, bir çok örnek. Veya Fereç Hüdür, “Kütüb-i Sitte’nin Eleştirisi ve Kur’an’a arzı” isimli araştırma kitabı. Kişisel yayın. )

2-) Şüphesiz, Resûlullah’ta sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü uman ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir misâl vardır” (Ahzâb, 33/21)


Bu âyet-i nurefşanı, şu eğri büğrü yollarda, şu binbir badire içinde, şu iç içe handikaplar ağında ve gâileli yürüyüşte ancak Resûlullah’ın sünnetine temessükle sahil-i selâmete çıkılabileceğini ilân ediyor!

CEVAP 2-) : Görüldüğü gibi, Âhzap, 33/21 ayetini, sünnete, dolayısıyla hadislere uymaya endeksliyor, bu ise Kuran’a uygun bir anlayış olmadığı gibi, hadislerin tamamına yakını hem bir birleriyle, hemde Kuran ile çelişkili olduklarından Kuran’a uyumluluk ve pratik olma özellikleri yoktur, Hadisleri incelediğimizde bunu açıkça görmemiz mümkün olduğu gibi, ifade de Kuran’a uyulması gerektiğinden hiç bahsedilmemektedir. Kuran barışçı ve adalet yönünden bütün insanların hukukunu koruyan bir kitaptır, peygambere isnat edilen hadislerde ise bu özellik yoktur, çok çelişkili versiyonlar ihtiva etmektedirler, bunun böyle olmadığı yönünde itiraz olması halinde bir çok örnek vermek mümkündür, benim tavsiyem hadis külliyatının bir bütün olarak ele alınıp incelenmesidir. Hal böyle olunca, ayetin veya benzer ayetlerin doğru anlaşılabilmesi için, peygamberin hangi konumuyla ilgili olduğuna Kuran bütünlüğü içerisinde dikkat edilmesine ihtiyaç vardır, Örneğin, peygamberimizi:

a) Nebi konumu, bu peygamberimizin vefatıyla birlikte kıyamete kadar sona ermiştir,

b) Resul konumu, nübüvvetin sona ermesiyle, peygamberlik açısından veya özel olarak gönderilmiş tebliğci açısından, kıyamete kadar sona ermiştir.

Bu iki konumun örnek alınması, ancak, Müslümanların Resullük, nebilik, mehdilik v.s. Şeklinde bir dini paye iddia etmeden, dini tebliğde masumiyet ileri sürmeden, Kuran’dan anladıklarını anlatma şeklindedir.

c) Devlet başkanlığı konumu,

ç) Yargıçlık konumu,

d) Baş komutanlık konumu,

e) Aile reisi konumu,

f) Yaşantı olarak davranışları ve sosyal konumu, gibi,

Bu açıdan, değerlendirildiğinde, hem peygamberimiz, hemde diğer peygamberler konumlandırılarak örnek alınabilirler. Ayetlerin hangi konum için indiklerine Kuran bütünlüğü içerisinde dikkat edilmesi halinde konu kolayca anlaşilır,


3-) (Ey Resulüm) De ki, siz gerçekten Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok esirgeyici ve bağışlayıcıdır.(Ali İmran,2/31)

Ayeti Kerime Peygamberimize uymayı, Allah’a uyma ile eşdeğer tutmakta ve Allah’ın sevgisini kazanmada bir vesile olduğunu belirtmektedir. Bunu Kur’an, bizzat Peygamberimize bu şekilde hitab etmesini istemektedir. Ayetin sonunda, peygamberimize uyanların Affedileceği müjdesi ise, Hadsi-i Şerfilerin ve Sünnet-i Seniyyenin İslamda nedenli önem arz ettiğinin bariz bir göstergesidir.

CEVAP 3-) Bu ayette, İslam Devlet sistemi konu edilmiştir, şöyle ki:

Kuran’dan mealen:

-- De ki: Eğer Allah Teâlâ'yı seviyor iseniz bana uyunuz ki, Allah Teâlâ'da sizi sevsin ve sizin için günahlarınızı yarlığasın. ve Allah Teâlâ gafurdur, râhimdir. 3 Ali İmran 31

-- De ki: Allah Teâlâ'ya ve peygambere itaat ediniz, eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki Allah Teâlâ kâfirleri sevmez. 3 Ali İmran 32

Ayetlerde peygamberin Nebilik ve Devlet başkanlığı konumundan bahsedilmektedir, İstenen itaat emir komuta zinciri şeklindeki bir süreçtir, şöyle ki, peygamber öncelikle yalnız Allah’a itaat edecek, Allah’ın emirlerini insanlara tebliğ ettiğinde de , İnsanlar yaptığı tebliğe itaat etmelidirler şeklinde bir süreç, ayrıca bu sürecin içerisinde başka ayette belirtildiği üzere Ulul - Emre itaatin gerekliliği de emredilmiştir, bütün bunlara toplu olarak baktığımızda İslam devlet sisteminin emir komuta sistemiyle, yargı sisteminin yapısı ortaya çıkar, diğer bir yön olarak idari yapının teşekkülü içerisinde, biat ve şura olayı vardır. Her ne açıdan bakılırsa bakılsın bütün, tebliğ ve devlet sistemi yapılanmasının üzerinde İlahi vahiy, dolayısıyla Kuran tek esastır, zira dini Allah koyar ve din koyma olayında olsun, İlahlık olayında olsun kimseyi kendisine ortak etmez. Bütün bunlar Kuran’da detaylı olarak işlenmiştir. Örnek olması açısından kısmen değinecek olursam.

Kuran’dan, mealen :

-- Ey imân edenler!. Allah Teâlâ'ya itaat ediniz ve Peygamber'e de ve sizden olan emir sahiplerine de itaatte bulununuz. Sonra bir şey hakkında ihtilâfa düşerseniz, eğer siz Allah Teâlâ'ya ve âhi-ret gününe inanır kimseler iseniz onu Allah Teâlâ'ya ve Peygamberine arz ediniz. O hem bir hayırdır, ve hem de netice itibariyle daha güzeldir. 4 Nisa 59

-- Ve onlara eminlikten veya korkudan bir haber geldiği zaman onu yayıverirler. Ve eğer onu Peygamber'e veya kendilerinden olan emir sahiplerine arz etseler elbette onlardan bunun hükmünü çıkaracak zatlar bunu bilirlerdi. Ve eğer Allah Teâlâ'nın lûtuf ve rahmeti üzerinize olmasa idi pek azınız müstesnâ, elbette şeytana uymuş olurdunuz. 4 Nisa 83

Görüldüğü gibi, yönetim sisteminde ve sorunların halledilmesinde, İslam dininde bir hiyerarşi mevcuttur, bu sıralamada, peygamberin sünnetine tabi olduklarını söyleyenlere göre:

a) Allah’a itaati, Kuran’a itaat ile,

b) Peygambere itaati, hadislere uymak ile, ifade edip, peygamberi aramızda güncel olarak yaşıyormuş gibi günümüze taşıdılar. Bu inançlarında samimi iseler, o zaman, kaçınılmaz olarak peygamberimiz zamanındaki Ulul Emrin sözlerini de muhakkak günümüze taşımaları gerekirdi; peygamberin vefatından sonra da Ulul Emr mevcut olmuştur ve bunlar çokturlar bunların sözlerini ne yaptınız, Hadis adı altında peygamberi günümüze taşıdığınızı iddia ettiniz, Ulul Emrin sözlerini n, neden günümüze taşımadınız, zira Ulul Emre itaatin de gerekli olduğu Kuran’da kesin olarak emredilmiştir, Rivayetlerle şahısları taşıyıp güncelleştirme mantığınıza göre bunu yapmanız gerekmez miydi, fakat bu yapılmamıştır, yoksa siz ortaya attığınız kıstaslara rağmen, kitabın bir kısmını kabul edip bir kısmını red mi ediyorsunuz. Böyle yapanların cezası, Kuran ölçüsüne göre, dünyada rezillik ve ahirette şiddetli azap değil midir. (Bak, 2 Bakara 83-84-85 ).

Yapamazdınız, zira bu hem Kuran’a uygun bir davranış olamayacağı gibi, pratikte de mümkün değildi, İslam coğrafyası bir imparatorluktu ve dolayısıyla Ulul Emr binlerceydi. Durum bu olunca, binlerce çelişkili ve Kuran’a uymayan rivayetleri peygambere hadis adı altında peygambere mal edip, bunlarla da atalar dinini insanlara kabul ettirmek için bunca tarihi çabanız niyedir.

Yukarda ki ayetlerde örnek alma yönünde bizden istenen, her devirde güncel olarak, İslam devlet başkanının, Ulul Emrin ve Müslümanların Kuran’a itaat etmeleri, peygamber zamanında peygamberin ve yönetimde ki şahısların, peygamberden sonra da, İslam devletinde yönetimde yer alan şahısların yani devlet başkanlarının ve Ulul Emrin Kuran’a uygun yönetim yapmalarıdır. Bu kaçınılmaz olarak öyledir, zira İslam dinine göre Hüküm ancak ve ancak Allah’ın dır, Allah hükmüne hiç kimseyi ortak etmez, Din koyma veya hüküm koyma bir İlâh’lık olayıdır, Kuran’dan mealen:

-- Ve Rabbin onların sinelerinin neler sakladığını ve neler ilân ettiklerini bilir.

28 Kasas 69

-- Ve Allah, O'dur. O'ndan başka ilâh yoktur. Hamd önünde de sonunda da onun içindir. Ve hüküm O'na mahsustur ve ona döndürüleceksinizdir. 28 Kasas 70

-- Ve aralarında Allah Teâlâ'nın indirmiş olduğu ile hükmet ve onların arzularına tâbi olma. Ve Allah Teâlâ'nın sana indirmiş olduğu şeylerin bazısından seni fitneye düşüreceklerinden dolayı onlardan kaçın. Eğer onlar yüz çevirirlerse artık bil ki, Allah Teâlâ muhakkak diliyor ki, onları bazı günahları sebebiyle musibete uğratsın. Ve şüphe yok ki, insanlardan birçokları elbette fasık kimselerdir. 5 Maide 49

-- Onlar câhiliyet devrindeki hükmü mü arıyorlar?. Allah Teâlâ'dan daha güzel hükmeden kim vardır?. Tam kanaat sâhibi bir kavime göre? 5 Maide 50

4-) “Allah’a ve ümmî peygamber olan Resûlü’ne -ki o, Allah’a ve O'nun sözlerine inanır- iman edin ve O'na uyun ki, doğru yolu bulasınız” (A’râf/7: 158)
Ayeti Kerime, doğru yolu bulmanın Resule uymaktan geçtiğine açıktan ilan ediyor.

CEVAP 4-) 7 Araf 158 de Peygamberin yalnızca Allah’ın vahyine inandığı ve tabi olduğu açıktır, olay bu olunca iddia ettikleri gibi, peygamberin, din konusun da, Kuran vahyi haricinde hareket etmesi mümkün değildir, Kuran’dan mealen:

-- De ki: Ey insanlar!. Şüphe yok ki ben hepinize Allah Teâlâ'nın bir elçisiyim. Öyle Allah ki, göklerin ve yerin mülkü ona mahsustur. Ondan başka ilâh yoktur. Hem diriltir ve hem öldürür. Artık Allah Teâlâ'ya ve bir ümmî peygamber olup Allah'a ve onun kelimelerine inanan Resulüne imân ediniz, ve ona tâbi olunuz ki, hidâyete erişebilesiniz. 7 A’raf 158

Ayette, peygamberin Nübüvvet ve devlet başkanlığı konumu vardır.


5-) “Kim Resûl’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisâ/4: 80)

Ayeti Kerime,peygambere itaatin neden gerekli olduğunu ve itaatin zorunluluğunu ortaya koyar. Âyetler, Rasûlullah’a (s.a.s.) itaati, Allah’a itaat saymıştır.

--- Her kim Peygambere itaat ederse muhakkak Allah Teâlâ'ya itaat etmiş olur. Ve her kim yüz çevirirse -aldırma- çünkü seni onların üzerine muhafız göndermedik.

4 Nisâ 80

CEVAP 5-) Ayette, peygamberin Nübüvvet ve devlet başkanlığı konumu vardır. İddia ettikleri gibi Kuran’ı bırakın, Hadisler Kuran’ı iptal eder , din olarak siz hadislerden sorumlusunuz şeklinde ayeti anlamak mümkün değildir.


6-) “Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum.' (En’âm,6 /50)

Allah Resulu, vahy ile donanmış olduğunu Kur’an beyan etmesini istiyor!

CEVAP 6-) Peygamberin salt olarak yalnız Kuran vahyine uyduğu açıktır, hal böyle olunca peygamberin Kuran dışında sözleri var, hatta bu sözleri Kuran ayetlerini dahi iptal eder diyerek, hadis iddialarına davet etmenin mantığı nedir.

-- De ki: Ben size demiyorum ki: Benim yanımda Allah Teâlâ'nın hazineleri vardır. Ve ben gaybı da bilmem ve size demiyorum ki, ben hakîkaten meleğim, ben bana vahiy olunandan başkasına tâbi olmam. De ki: Kör ile gören kimse aynı olur mu?. Hiç düşünmez misiniz?.

Zaten bütün Müminlerde Mümin olabilmek için Vahye tabidirler, burada sorun ne, sorun hadis iddialarının Vahiy olduğunu yani onlarında, Kuran’dan farksız, hatta nesih olayında Kuran’a baskın yani Kuran’dan üstün olduğunu kabul ettirebilme çabasıdır, somut bir örnek olması açısından, Zina olayın da, Recm etme cezası, Kuran’da olmamasına rağmen, Kuran’ın bu konudaki had cezasını iptal edip, kendilerine göre geçerli olan Recm cezasını uygulamalarını gösterebiliriz.


7-) “şüphe yok ki, sen doğru yola rehberlik edersin. “ (Şu’ra, 42/52)

Efendimiz (SAV) in, doğru yolun Baş Rehberi olduğundan bahsediyor.

CEVAP 7-) İddia dan açıkça anlaşılan, yine hadislere davettir, Ayet metninde ise, Kuran’a davet olduğu açıktır, Kuran’dan mealen:

-- Ve işte sana da emrimizden bir ruh vahy ettik. Sen bilir değildin ki, kitap nedir, îman nedir ve lâkin biz onu bir nûr kıldık, onunla kullarımızdan dilediğimizi hidâyete erdiririz ve şüphe yok ki, sen bir doğru yola rehberlik edersin.  42 Şu’ra 52

8-) Allah ve Resûlü bir meselede hüküm verdiği zaman inanmış bir erkek ve kadına, o meselede kendi isteklerine göre bir tercih hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlü'ne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzâb/33: 36)

Allah ve Resulünün, bir meseledeki hükümlerinin aynı olduğunu ve bu konuda herhangi bir tercih lüksünün lmadığına işaret etmektedir. Tercihi seçenlerin apaçık bir sapıklık içinde olduklarına hüküm vardır!

CEVAP 8-) Burada da, peygamberin yargıçlık konumu vardır, dolayısıyla İslam dininde İslam yargıçlarının konumu da belirtilmiştir. Bunun hadislerle hiçbir ilgisi yoktur.


9-) 'Peygamber size ne verirse onu alın, sizi neden men ederse ondan geri durun...' (Haşr, 7) .

Peygamberimizin sadece önerilerini değil, aynı zamanda nehyettikleri yasaklarıda göz önünde bulundurmamızı emrediyor.

CEVAP 9-) Peygamberin devlet başkanlığı konumuyla ilgili olan 59 Haşr 7 ayeti, hadisleri kabul ettirebilmek için hadis iddiacılarının, ayette bildirilen esas mananın anlaşılmaması için, iddialarına delil olarak ileri sürdüklerinde kırparak yazmak suretiyle en fazla çarpıtmak istedikleri ayettir, ayette ganimet dağıtımı konu edilmişken, hadis adı altında size her ne söylersek kabul edin manasında olduğunu iddia ediyorlar. Kuran’dan mealen :3

-- Allah’u Teâlâ, Peygamberine ganimet olarak ne verdiyse Allah içindir ve Peygamberi içindir ve akrabaları ve yetimler ve yoksullar ve yolda kalmış kimseler içindir. Tâ ki -bu mallar- sizden zenginler arasında dolaşir bir servet olmasın ve size Peygamber ne verirse artık onu alınız ve sizi neden menettiyse hemen ona nihayet veriniz ve Allah'tan korkunuz. Şüphe yok ki: Allah, azabı şiddetli olandır. 59 Haşr 7

Görüldüğü gibi, ayette işlenen konunun, hadisleri kabul etme iddialarıyla hiçbir ilgisi yoktur.

 

Selam Müceddid ,

kitapta verilen hadisler orjinal halidir. yani herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.  parantez içindeki  bilgiler sonradan yorumcular tarafından eklenmiş bir '' şerh '' ten başka bir şey değildir. yani hadisin orjinalinde yoktur.(hadis tamamen aynı hadistir, ona parantez içinde ilave şerhler yapılmış) hem zaten hadiste parantez içinde geçen  sözler de bir şey ifade etmemektedir. başlarında Sevgili Resulün bulunduğu cemaatin o iddia edilen durumu üzerine sözkonusu Ayetlerin indiğini nasıl kabul edebiliyorsunuz hayret etmemek mümkün değil. yani şimdi sen parantezli veya parantezsiz ( şerhli veya şerhsiz her iki hali de uydurma zaten) bu hadis iddiasını kabul edebiliyor musun? ben şahsen kesinlikle her iki halinide tamamen reddediyorum. ve bu hadis iddialarının Sevgili Resule saygı değil, saygısızlık anlamına geldiğini düşünüyorum.

bu vesile ile ,öncelikle alıntısını yapmış olduğum Hadislerin / Sünnetin incelenmesi : Din Adına Bize Verilenleri Kur'an Işığında Sorgulama ( Kılavuz Yayınları) kitabının yazarı Ebu Mücahide'ye bu vesile ile teşekkürlerimi iletirim.

Müceddid kardeş,

görüyorum ki, henüz size tüm sorularınızın cevaplarını kapsayan verdiğim linkleri ve şimdide vereceğim linkleri tam olarak incelemeden , tamamen ön yargılarınızla ve peşin kabullerinizle sadece birkaç paragraf bilgisi ile eleştirmeye çalışıyorsunuz. halbuki bizim asıl derdimiz, hakkı ve hakikatı aramak ,bulunca da hemen teslim olmak olmalıdır,öyle değil mi? 

lütfen, Fereç Hüdür'ün yukarıdaki yazısını objektif ve ön kabulsüz bir okuyun.

daha sonra devam etmek üzere inşaAllah


Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 

<< Önceki Sayfa 26 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats