HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: BEN HANİF MÜSLÜMAN DEĞİLİM Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

 Sevgili İbrahimim.Dediğini yaptım ve konuyla ilgili Kur"an araştırmamı aşağıya kopyaladım.Eleştirilerinizi bekliyorum.

Selam ile.Naci Çelik

Hz. Yahya  İsa
Hz. Zekeriya  İmran

Kur‘an’da, kendisine iki ayrı isimle dikkat çekildiği, en kolay anlaşılan peygamberlerden, bir diğeri de, Hz. Yahya’dır.

«Ey Zekeriya, biz sana bir oğlan müjdeleriz, ismi Yahya’dır. Daha önce ona hiç kimseyi BENZER yapmadık.» (19/7)

Ayetin vurguladığı benzerlikten maksadın, Hz. Yahya’ya verilen kendine özgü peygamberlik mucizeleri olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, peygamber isimleri ile ilgili söz konusu ayrıntıyı bilmeyen İslam alimleri, Hz. Yahya’ya verilen, aşağıda vereceğimiz ayetlerin vurguladığı, en önemli mucizelerden birinin, Hz. İsa’ya da verilmiş olduğunu gördüklerinden, ayetin vurguladığı benzerliğin, sadece, isim benzerliği olduğunu düşündüler.

«Ey Yahya, Kitab’ı kuvvetle tut (dedik) ve ona çocuk iken hikmet verdik.» (19/12 S. Ateş çevirisi)

«(Meryem) Çocuğu gösterdi. Dediler ki: “Beşikteki çocukla nasıl konuşuruz?”

(Çocuk) “Ben Allah’ın kuluyum, dedi. (O) Bana Kitab’ı verdi, beni peygamber yaptı.» (19/29, 30)

İlk verdiğimiz ayet, Yahya ismine dikkat çekerken, ikinci verdiğimiz ayetler, İsa ismine dikkat çekmektedirler.

Ayetlerden, her iki isme de, çocukken kitap verildiği ve peygamberlikle görevlendirildiği açıkça anlaşılıyor. Kanaatimce İslam alimleri, iki isim arasındaki bu ve biraz sonra açıklayacağım mucize benzerliklerinden dolayı, konu başında verdiğimiz ayetin vurguladığı benzerliği, isim benzerliği zannettiler. Halbuki, ayetin vurguladığı benzerlik, sadece isim benzerliği olmayıp, peygamberlik benzerliğidir de.

Çünkü, sonsuz kelime hazinelerinin sahibi olan Yüce Allah’ın, daha önce, herhangi bir elçisine verdiği bir ismi, ikinci kez veya mükerreren bir başka elçisine vereceği veya vermek zorunluluğunu hissedeceği düşünülemez. Yüce Allah, insanlığın bildiği veya kullandığı bir ismi de elçilerine vermez.

“Ey Zekeriya, biz sana bir oğul müjdeleriz, ismi Yahya’dır. Daha önce ona hiç kimseyi BENZER yapmadık.”

Bizim “benzer” diye tercüme ettiğimiz kelimenin orijinali “semiyy” kavramıdır. Bütün Kur‘an meallerinde ADAŞ diye tercüme edilen, söz konusu kelime ile ilgili, Sayın Süleyman Ateş, Kur‘an-ı Kerim Tefsiri’nde şöyle demektedir:

“Yüce Allah, Zekeriya’ya, Yahya adlı bir çocuğu olacağını, ondan önce kimseye bu adın verilmediğini vahyettiği bildirilir. “Semiyy” isimlendirilmiş anlamına geldiği gibi, benzer anlamına da gelir. Birinci takdirde ayetten Yahya adının daha önce kimseye verilmediği, ikinci takdirde de Yahya’nın benzerinin gelmediği anlaşılır.”

Sayın Ateş’in tespitini teyit eden bir rivayetin, Fahrettin Razi’nin Tefsir-i Kebir’inde de yer aldığını hatırlatalım. Bu durumda, “semiyy” kavramı için, iki anlam söz konusu olmaktadır:

1. İsim benzerliği
2. Özellik benzerliği

Kur‘an’da sadece bir yerde daha geçen “semiyy” kavramının; diğer geçtiği yerde (19/65) Yüce Allah’a dikkat çekmesinden, söz konusu deyimin, her iki anlamı da içerdiği anlaşılmaktadır.

Çünkü, gayri ihtiyari de olsa, bütün toplumlar nezdinde, Yüce Allah’ın bütün sıfatlarını içeren Allah ismi, nevi şahsına münhasır olmak üzere, dokunulmazdır, kutsaldır. Allah ismi, Allah’tan gayri hiç kimseye atfedilmez. İnsanlık, yaratma veya yoktan var etme gibi, insan iradesini aşan bütün işlerin, Allah’a ait olduğunu da, ister istemez tescil eder.

Bize göre, söz konusu ayette, Hz. Yahya’ya atfen geçen semiyy kelimesi, Hz. Yahya’nın ismini de içermekle birlikte, öncelikle, Hz. Yahya’ya verilen temel peygamberi özellikleri vurgulamaktadır.

Zaten, dikkat edilirse, bütün peygamberlerin kendine özgü, kendisiyle özdeşleşen veya nevi şahsına münhasır, belli özellikleri vardır. Ancak, müslümanlar peygamberleri gerçek kimlikleri ile tespit edemedikleri için, söz konusu özelliklerini de ayırt edememişlerdir.

Şimdi, Yahya isminin en belirgin özelliklerinden bazılarını vurgulayan, bir grup ayeti verelim:

«Ey Yahya, Kitab’ı kuvvetle tut (dedik) ve ona çocuk iken hikmet verdik.

Katımızdan bir rahmet (bir acıma duygusu) ve temizlik de (verdik, o günahlardan) korunan oldu.

Validelerine iyilik ediciydi, baş kaldıran bir zorba değildi.

Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kaldırılacağı gün ona selam olsun.» (19/12, 13, 14, 15)

Yukarıda verdiğimiz ayetlerin vurguladığı, Yahya ismine ait özellikleri, İsa isminin de taşıdığı, aynı surenin aşağıdaki ayetlerinden anlaşılıyor:

«(Meryem) Çocuğu gösterdi. Dediler ki: “Beşikteki çocukla nasıl konuşuruz?”

(Çocuk) “Ben Allah’ın kuluyum” dedi, (O) bana Kitab’ı verdi, beni peygamber yaptı.

Beni bulunduğum her yerde yararlı kıldı. Sağ olduğum sürece bana namaz kılmayı, zekat vermeyi emretti.

(Beni) Validesine iyilik eder (kıldı), beni baş kaldıran bir zorba yapmadı.

Doğduğum günde, öleceğim günde ve diri olarak kaldırılacağım günde bana esenlik verilmiştir.”

İşte Meryemoğlu İsa. Şüphe edip ayrılığa düştükleri şey, “gerçek söz”e göre budur.» (19/29-34)

Ayetlerden, her iki ismin de çok temel iki özelliği, belirgin bir şekilde sezilmektedir:

1. Her iki ismin de, çocukken kitap verilip peygamberlikle görevlendirilmesi.

2. Her iki ismin de, öldükten sonra diri olarak kaldırılması.

Sadece bu iki benzerlik, Yahya ismi ile İsa isminin, aynı peygambere ait, iki ayrı özel isim olduğunu anlatmaya yeter.

Aksi takdirde, konu başında verdiğimiz ve Hz. Yahya’ya benzer hiçkimsenin olmadığını vurgulayan ayetle, yukarıda verdiğimiz, Hz. İsa’nın benzerliklerini vurgulayan ayetler birbiri ile çelişir.

Yahya ve İsa isimlerinin, çok dikkat çekici bir benzerlikleri de, Kur‘an’ın, her iki ismin de Allah’tan bir KELİME olduğunu vurgulamasıdır.

«Melekler demişti ki; “Ey Meryem Allah seni kendisinden bir KELİME ile müjdeliyor: İsmi Meryem oğlu İsa Mesih’dir; dünyada da, ahirette de yüzde (şerefli) ve (Allah’a) yakın olanlardandır.» (3/45 S. Ateş çev.)

«Zekeriya, mabette durmuş namaz kılarken melekler ona; Allah sana, Allah’ın tasdik ettiği bir KELİME’yi, efendi, nefsine hakim ve iyilerden bir peygamber olacak Yahya’yı müjdeler, diye ünlediler.» (3/39)

Her iki ayette, her iki ismin, Allah’tan bir KELİME olduğunu vurguluyor.

Ancak, İslam alimleri, Yahya ismine dikkat çeken kelimeyi, “Allah’ın tasdik ettiği bir kelime”, yerine, “Allah’tan bir kelimeyi tasdik edici” olarak anlamlandırmışlardır.

Çünkü, İslam alimleri, her iki ismin de, aynı dönemde, aynı topluma gönderilmiş, iki ayrı peygamber ve Yahya isminin, İsa ismini tasdik edip, desteklemek üzere görevlendirilmiş olduğunu zannettiler. Halbuki Kur‘an, Hz. İsa’ya yardım edip, destek çıkan havarilere bile dikkat çekerken, Hz. Yahya’nın, Hz. İsa’ya nasıl destek olduğundan hiç söz etmemektedir. Ayet, aşağıda vereceğimiz ayetlerin tasvir ettiği ve Hz. Zekeriya’nın yaptığı duayı, Yüce Allah’ın tasdik ettiğini vurgulamaktadır.

«Kaf ha ya ayn sad.

Bu Rabbinin, kulu Zekeriya’ya rahmetini anıştır.

Rabbine gizli bir seslenişle yalvarmıştı.

“Rabbim” demişti. “Ben, bende kemik gevşedi; baş ihtiyarlık aleviyle tutuştu.

Rabbım sana dua ile hiçbir zaman bahtsız olmadım.

Doğrusu ben arkamdan yerime geçecek yakınlarımın (iyi hareket etmeyecekler)inden korktum; karım da kısır.

(Ne olur) katından bana bir veli lütfet.

Ki (O) bana ve Yakupoğullarına mirasçı olsun, Rabbim, onu beğendiğin bir insan yap”.» (19/1-6 S. Ateş çevirisi)

Ayetlerden, ömrünün sonuna yaklaşan Hz. Zekeriya’nın, yüce Allah’tan, içinde bulunduğu toplumu irşat edip, onlara önderlik edecek ve kendi yerine geçecek bir halef istediği anlaşılmaktadır.

Aynı ayetlerden, Hz. Zekeriya’nın, karısının kısır oluşundan, Yakupoğullarına mirasçı olmaktan söz edişinden, yerine geçecek kişinin, kendi zürriyetinden olması gerektiği de anlaşılmaktadır. Ancak, adetten kesilinceye kadar, karısının bir erkek çocuk doğurmadığını görünce, toplumunun başsız kalacağından ve en önemlisi, nübüvvet kapısının kapanacağından endişelenerek, Yüce Allah’a yalvarmaya başladı. Çünkü, Hz. Zekeriya, bir halefinin olması için, o yaşına kadar alması gereken bütün tedbirleri almıştı ve çocuğu da oluyordu. İslam alimlerinin, yukarıda verdiğimiz ayetlerin dikkat çektiği olayı, “karım da kısır” diye yorumlaması, büyük bir anlam hatasıdır. Çünkü, Kur‘an’dan anlamlandırıldığında, mütercimlerin “kısır” diye anlam verdikleri deyimin “kesildi, kesilmek” anlamını içerdiği anlaşılıyor.

Ayrıca, söz konusu ayetten veya ayetlerden, bu tür bir anlam çıkartmak akılcılıktan ve bilimsellikten son derece uzaktır.

Çünkü, içinde bulunduğu toplumun halifesi konumundaki bir peygamberin, kendisi kısır olmadığı halde, ömrünün sonuna yaklaşıncaya kadar, bir halefinin olması için tedbir almamiş olduğu düşünülemez. Hz. Zekeriya’nın, zannedildiği gibi, karısı kısır olsaydı, Hz. Zekeriya, beş on yılda, karısının kısır olduğunu anlar ve başka kadınlarla evlenmek suretiyle çocuk sahibi olmaya çalışırdı.

Bize göre, Hz. Zekeriya ve eşinin, evliliklerinin normal dönemlerinde çocukları oluyordu ve Hz. Zekeriya, yukarıda verdiğimiz ayetlerin tasvir ettiği duayı yaptığı sırada da, kendi zürriyetinden bir evladı var idi. Ancak, Hz. Zekeriya, söz konusu evladının konumunu dikkate alarak, bir halefinin olmadığını düşünüyordu.

Şimdi, söz konusu evladın doğumunu, kim olduğunu, nasıl yetiştirildiğini tasvir eden ayetleri verelim.

«Allah Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini seçip alemlere üstün kıldı.» (3/33 S. Ateş çev.)

Bütün alemlere üstün kılınan, dört aileden birinin reisi olan İmran’ın, dünya yaşamından, Kur‘an’ın hiç söz etmediği düşünülebilir mi?

«İmran(Zekeriya)’ın karısı demişti ki: “Rabbim, karnımda olanı tam hür olarak sana adadım, benden kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin”.» (3/35)

Ayetin dikkat çektiği İmran ve karısı, biraz sonra açıklayacağımız gibi, Hz. Zekeriya ve eşidir.

İmran’ın karısının, karnında olanı daha doğmadan, tam hür olarak Allah’a adamasından, doğacak çocuğun, peygamber adayı erkek bir çocuk olmasını çok istediğini vurgulamaktadır. Çünkü peygamberler, Allah’tan başka, hiçkimseye karşı bağımlı ve sorumlu olmazlar. Aşağıda vereceğimiz ayetten de, Zekeriya-İmran’ın karısının, doğumdan sonra büyük bir hayal kırıklığına uğradığı da anlaşılmaktadır.

«Onu doğurunca – Allah onun ne doğurduğunu bilirken yine şöyle dedi: “Rabbim onu kız doğurdum, erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş şeytanın şerrinden sana ısmarlıyorum”.» (83/36 S. Ateş çevirisi.)

“Rabbim onu kız doğurdum, erkek, kız gibi değildir.” Ayetin bu ifadesinden, annenin bir hayal kırıklığı yaşadığı açıkça anlaşılıyor.

“Onu ve soyunu kovulmuş şeytanın şerrinden sana ısmarlıyorum.” Ayetin bu ifadesinden de, annenin, doğurduğu çocuğu tamamen Allah’a ısmarlıyarak, yine de, adağını yerine getirdiği vurgulanıyor.

«Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu; onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi ve Zekeriya da onun bakımını üstlendi. Zekeriya, onun yanına, mihraba her girdiğinde yanında bir rızık bulurdu. “Ey Meryem, bu sana nereden?” derdi. (O da) “Bu Allah katından” derdi. Zira Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.» (33/37 S. Ateş çevirisi)

Ayetin, baba Zekeriya’dan, bakıcı diye söz etmesinin hikmeti; çocuğun tam hür olarak Allah’a adanmış olmasıdır.

Kur‘an’ın, peygamberlere iki ayrı isim verdiğini bilmeyen İslam alimleri, Hz. Meryem’in annesinin, doğuracağı çocuğu, tam hür olarak Allah’a adamasının hikmetini de anlayamadıkları için, Hz. Zekeriya’nın, Hz. Meryem’in öz babası olduğunu tespit edememişlerdir.

“Zekeriya da onun bakımını üstlendi.” Ayet bu ifade ile, ayrıca, çok önemli bir ilahi yasaya da dikkat çekmektedir. Şöyle ki: Her doğan insan, aslında hür ve müstakil bir Ademoğlu olarak doğar. Onun gerçek sahibi ve gerçek koruyucusu, Alemlerin Rabbi Yüce Allah’tır. Anne-babalar, Yüce Allah’ın, onlara verdiği ebeveyn şefkati sayesinde, çocuk veya yavrularını büyük bir ihtimamla gönüllü olarak,bila bedel bakıp, büyütürler.

“Zekeriya, onun yanına, mihraba her girdiğinde yanında bir rızık bulurdu. “Ey Meryem, bu sana nereden?” derdi. (O da) “Bu Allah katından” derdi.

Hz. Zekeriya; ayetin de vurguladığı gibi, elinin altında büyüyüp genç bir kız olan evladı Hz. Meryem’e rağmen, Yüce Allah’a, kendi yerini alacak, kendi züriyetinden bir halefinin olması için hâlâ sürekli dua ediyordu.

«Orada Zekeriya, Rabbine dua etmişti: “Rabbim” demişti, “Bana katından temiz bir nesil ver. Sen duayı işitensin”.» (3/38 S. Ateş çevirisi)

Çünkü, Hz. Zekeriya, zürriyetinin devamı için, mutlaka bir erkek evladının olması gerektiğini düşünüyor idi.

«Zekeriya, mabette durmuş namaz kılarken, melekler ona; Allah sana, Allah’ın tasdik ettiği bir kelimeyi, efendi, nefsine hakim ve iyilerden bir peygamber olacak Yahya’yı müjdeler,” diye ünlediler.» (3/39)

Meleklerin, Hz. Zekeriya’ya müjdeledikleri peygamber, biraz sonra Hz. Meryem’e de müjdelenecek olan aynı peygamberdir. Çünkü, Yahya, Hz. İsa’nın Allah katındaki ilk adıdır.

«Melekler demişti ki: “Ey Meryem, Allah seni, kendisinden bir kelime ile müjdeliyor: Adı Meryemoğlu İsa Mesih’dir, dünyada da ahirette de yüzde (şerefli) ve (Allah’a) yakın olanlardandır”.» (3/45 S. Ateş çevirisi.)

Yüce Allah, Hz. Zekeriya’nın duasını,onun peygamberlik görevini ve zürriyetini, kızının babasız doğurduğu torunu vasıtasıyla devam ettirerek tasdik etti.

İslam alimlerine, Hz. Yahya’nın, Hz. Zekeriya’nın eşinden doğma, ayrı bir peygamber olduğunu çağrıştıran bir ayeti yorumlayarak konuyu bitirelim.

«Zekeriya da, Rabbine: “Rabbim beni tek bırakma, sen varislerin en hayırlısısın” diye dua etmişti.

Onun duasını kabul ederek, ona Yahya’yı hediye ettik.

Onun eşini(zevc)de ıslah ettik.» (21/89, 90)

İslam alimleri, ayetin dikkat çektiği zevc’in (eş), Hz. Zekeriya’nın karısı olduğunu düşündüler. Kur‘an, zevc deyimini karı-koca çiftleri vurgulamak için kullandığı gibi, Allah’tan gayrı, her şeyin çiftlerini vurgulamak için de kullanmaktadır:

«Her şeyi çifter çifter yarattık ki, düşünüp anlayasınız diye.» (51/49)

Ayet, “Onun eşini (zevc)de ıslah ettik” derken, Hz. Yahya-İsa’ya verilen kutsal ruha ve o ruhun büründüğü bedene ve o bedenin de özellikli olduğuna dikkat çekmektedir. Ayet, ayrıca insanın da ruh ve bedenden müteşekkil “bir çift” yaratık olduğunu da vurgulamaktadır.

Hz. Yahya-İsa’nın, çocukken peygamberlikle görevlendirilen yegane peygamber olması, mesih (dokunmak) suretiyle körleri iyileştirmesi, ölüleri diriltmesi, çamurdan yaptığı surete üfleyerek hayat vermesi ve en önemlisi, diriyken, yani, bedeni ile birlikte göğe kaldırılması, onun beden yapısının, diğer peygamberlerin ve tüm insanların, beden yapısından farklı olduğunu vurgulamaktadır.

«Onu İsrailoğullarına (şöyle diyen) bir elçi yapacak: Ben size Rabbinizden bir mucize getirdim. Ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yaratır, ona üflerim. Allah’ın izniyle hemen kuş oluverir; körü ve alacalıyı iyileştiririm; Allah’ın izniyle ölüleri diriltirim...» (3/49 S. Ateş çevirisi)

Hayat iksiri taşıyan bir nefesin, sıradan bir nefes ve o nefesi üreten bedenin, sıradan bir beden olduğu düşünülemez. “Onun eşini de ıslah ettik.” Ayet bu ifade ile, Hz. Zekeriya’nın karısına değil, Hz. Yahya-İsa’nın, dünya yaşamında büründüğü bedenine ve beden yapısına dikkat çekmektedir.

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
yaksoy
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 27 subat 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 23
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı yaksoy

ya siz neden aynı konuya takıldınız siz hiç naci celikin sitesine bakmadınız mı? orda konuştuklarınızdan çok daha saptırıcı konular var.

örneğin:domuz etine helal diyor geneleve helal diyor allaha ve ahirete inanan herkes cennete gider diyor adam en sapık tarikatçıları bile  cennete gönderiyor

"Ehl-i kitaptan inkâr edenleri, ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O'dur. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah (O'nun azabı), onlara beklemedikleri yerden geliverdi. O, yüreklerine korku düşürdü; öyle ki evlerini hem kendi elleriyle, hem de müminlerin elleriyle harap ediyorlardı. Ey akıl sahipleri! İbret alın.

Eğer Allah onlara sürgünü yazmamış olsaydı, elbette onları dünyada (başka şekilde) cezalandıracaktı. Ahirette de onlar için cehennem azabı vardır."59/2-3

yani cennete girmek için ehli kitap olmak bile yetmiyor

hade attın attın bari ufak at be kardeşim

resimde bebek gördünde bizi bebek mi sandın..!



__________________
onlara allahın indirdiklerine uyun denildiği zaman onlar :"hayır biz sadece atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız" derler.peki ya ataları bir şeye akıl erdirememiş ve doğruyu bulamamış idilerse.
Yukarı dön Göster yaksoy's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yaksoy
 
savana
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 30 nisan 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savana

Selam

Naci Çelik arkadaş hınzır kelimesini bozuk et olarak dilimize çevirip bundan yola çıkarak bir takım kurgularda bulunmuş.

Ancak hınzır kelimesi Arapça da domuza verilen ad isim.Bir Arapa 1400yıl önce hınzır(domuz) besliyor musun diye sorulduğunda eğer besliyorsa evet besliyorum  şeklinde cevap verirdi şimdi  de sorulsa aynı cevabı verir.Biz dilimizde domuz hayvanına domuz diyoruz, İngilizler pig ,Araplar hınzır.

 

Hınzır etini pis olarak ilan eden ve yasaklayansa kurandaki ayet.

 

De ki: Bana vahyolunanda (bu haram dediklerinizi) yiyen kimse için haram edilmiş bir şey bulamıyorum. Ancak leş, yahut akıtılmış kan, yahut DOMUZ ETİ (lehmü hınzır) -ki pistir- ya da Allah’tan başkası adına boğazlanmış bir fısk (murdar olmuş hayvan) olursa başka (bunlar haramdır).” (6/145 S. Ateş çev.)

 

 

Şimdi bu ayeti dikkatlice okuyalım ve bakalım Allah bizlere ne demiş.

 

Leş yemek

 

Akıtılan kanı içmek

 

Hınzır eti yemek-ki pistir

 

Allahın adı anılmadan kesilen (yani putlara yada başka tanrılara kurban edilen)

hayvan etlerini yemek yasak

 

Naci Çelik’e göre Allah bu ayette bizlere 2 kez “pis” ” bozuk” et yemeyin demiş.

 

Şöyle ki leş bilindiği gibi kokmuş bozulmuş hayvan etlerinin tümüne verilen addır.

 

Ayetin başında leş yani “bozuk” hayvan eti yemeyin diyen Allah ayetin devamında bunu hınzır eti(bozulmuş et) yemeyin diyerek tekrarlamış.

 

Ve böylece Naci Bey  bu ayete  yaptığı tesfirle ayeti çelişik ve tutarsız hale dönüştürmüş.

 

 

Ben bu ayetin bu şekilde tesfir edilmesini insan mantığının hezayanı olarak görüyorum. İnsan mantığı İlahi emir ve yasaklara sürekli mantıklı nedenler gerekçeler bulmak ister.Mantıklı akla yatkın gerekçeyi bulamadığı zaman ilahi emri kabullenmekte zorlanır.

 

Ben domuz eti yemiyorum çünkü Allah böyle emretmiştir O emir ve yasaklarını koyarken mutlak iradeye sahip olandır biz kullara onun emirlerini sorgulamadan kabul etmek düşer demek yerine

 

Başlarız gerekçeler aramaya …buluruz da domuzun etinde büyüme hormonu oranı çok fazla domuz yiyen obez olur, domuz etinde bazı hastalıklara neden olan bakteriler var o yüzden yenmez,domuz regl olur ondan murdardır yenmez,domuz pisliğini yer ondan yenmez  işte bu gerekçeler üzere  Allah domuzu yasaklamış ondan yenmez der çıkarız işin içinden.

 

Ya sonrası? gün olur devran döner domuzun etinin hijyenik ortamlarda üretilip tüketilmesi sonucu sağlığa zararlı olmadığını görülür ve bu sefer mantık tekrar devreye girip domuz eti timsah eti ,kopek eti dana eti kadar yenilebilir özellik taşıyorsa o halde domuz yenilebilir denir ve bu ayette Allah buradaki hınzır yani domuz terimini "bozuk et" demek için kullanmıştır denmeye başlanır.Böylece ayetin anlamı nefsin, aklın ve mantığın uzlaşmasına göre değiştirilir.

 

 

Oysaki o nefs akıl ve mantık Allahın tüm emir ve yasaklarını koşulsuz kabul etmesi gerektiğini bilmekle yükümlü tutulmuştur. Bizim dünyada imtihan olduğumuz şey budur Artık bunun farkına varmak gerekli.

 

 

Domuz etinin yenmemesi, zina yasağı, hırsızlık etmek, kantarda hile yapmak, namuslu kadına iftirada bulunmak,şirk koşmamak ,iddet süresi beklemek vs gibi emir ve yasakların hepsi Yahudilere konulan cumartesileri balık avlama yasağıyla eş değerdir.Sınanan  Allah tarafından konulan emir ve bu emre insanların özgür iradeleriyle uyup uymayacağı.

 

Kuranla gelen her yasağın ve emrin toplumun sosyal ve ahlaki  yapısını düzenleyici yönü vardır.Bu yönün dışında emre itaatin  sınanmasına yönelik yönü de vardır.



__________________
O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Yukarı dön Göster savana's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savana
 
iblissavar
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 06 subat 2007
Gönderilenler: 363
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iblissavar

 Savana yazdı:
 "Domuz etinin yenmemesi, zina yasağı, hırsızlık etmek, kantarda hile yapmak, namuslu kadına iftirada bulunmak,şirk koşmamak ,iddet süresi beklemek vs gibi emir ve yasakların hepsi Yahudilere konulan cumartesileri balık avlama yasağıyla eş değerdir.Sınanan  Allah tarafından konulan emir ve bu emre insanların özgür iradeleriyle uyup uymayacağı.

 

Kuranla gelen her yasağın ve emrin toplumun sosyal ve ahlaki  yapısını düzenleyici yönü vardır.Bu yönün dışında emre itaatin  sınanmasına yönelik yönü de vardır."


  Evet dostlar,egzantirik görüşlere sahip olan Naci çelik Bey'in meydan boşken,işkembe-i kübradan attığı birçok görüşün tartışmaya açılması faydalıdır ve naci çelik de hatalarından ısrar etmeyip doğru olan görüşe göre yanlışlarını düzeltme erdemini gösterebilmelidir.



__________________
ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
Yukarı dön Göster iblissavar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iblissavar
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Sevgili Savana.Konuyla ilgili yazımı tertil üzere okuduğundan emin değilim.Çünkü söz konusu konuyu çok dikkatli ve tekrar tekrar düşünerek okumak gerekiyor.

İtirazına çok kısaca cevap vermeye çalışacağım.Ama bu konu kısa cevaplarla açıklanabilecek bir konu değildir.

Söz konusu ayet,(6/145) boğazlanmadan ölmüş,bundan dolayı içinde kan kalmış ,bundan dolayı da zarar görmüş her hangi bir hayvan etini tasvir etmektedir.

Size konuyla ilgili bir hatırlatma yapmak isterim.5/5.ayet,istisnasız, hiristiyanların yediği yemekleri,yiyebildiğimiz,yani midemiz kabül  ettiği takdirde,bize de helal kılıyor.Domuz eti hiristiyanların önemli bir yiyeceği  olduğuna göre,demek ki domuz eti de helal kapsamına giriyor.

Bir de atalarımızın,1400 yıldan beri hınzır kelimesinden domuz hayvanını anladığını,dolayesiyle bizimde ayni şeyi anlamamız gerktiğini vurguluyorsunuz.Ben öyle düşünmüyorum.Bana göre,anlaşılmak için,rivayetlere,arap dil grameri veya arap dil tekniklerine,en önemlisi de lugatlere ihtiyaç duyan bir kitap,asla ilahi olamaz.Bundan dolayı, Kur"an,kullandığı tüm kelimelerin lugat anlamlarını,bizzat kendisi verir ve  kendine özgü bir dil tekniği vardır.Bundan dolayı da,arapların veya atalarımızın,hınzır kelimesine yüklediği anlam beni hiç mi,hiç ilgilendirmiyor.

Selam ile.

 

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
Semazen
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 ocak 2006
Gönderilenler: 679
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Semazen

naci celik Yazdı:
Bir de atalarımızın,1400 yıldan beri hınzır kelimesinden domuz hayvanını anladığını,dolayesiyle bizimde ayni şeyi anlamamız gerktiğini vurguluyorsunuz.Ben öyle düşünmüyorum.Bana göre,anlaşılmak için,rivayetlere,arap dil grameri veya arap dil tekniklerine,en önemlisi de lugatlere ihtiyaç duyan bir kitap,asla ilahi olamaz.Bundan dolayı, Kur"an,kullandığı tüm kelimelerin lugat anlamlarını,bizzat kendisi verir ve  kendine özgü bir dil tekniği vardır.Bundan dolayı da,arapların veya atalarımızın,hınzır kelimesine yüklediği anlam beni hiç mi,hiç ilgilendirmiyor

Merhaba,

Bu başlık altında yazılanları mümkün olduğunca dışarıda kalarak tâkip etmeye çalıştım. Ancak, yukarıdaki satırları okuyunca minik bir katkı sağlayabilirim diye düşündüm.

Anlaşıldığı kadarıyla, Naci Bey bu son sözleri ile ele aldıkları konuların ortak inceleme zeminini 9 şiddetinde bir depreme feda etmiş görünüyor. Bu sözler, ilmi açıdan 9,10 şiddetinde deprem demek! Bu yıkımdan sonra ilim konuşmak, ilim üretmek imkânı kalmaz.. Bu tarz bilim (!) yapanların varlığından duyduğum derin endişeyi sıksık dile getirmiş olduğum için detaya girmeme hiç gerek yok..

Rabbimiz ilmimizi artırsın ancak böyle değil..

Manzara çok rencide edici!! Vahim, vahim, çok vahim!! :((

Özür dilerim..

Neyzen_Semazen

Yukarı dön Göster Semazen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Semazen
 
Gitarist
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 05 subat 2007
Gönderilenler: 14
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Gitarist

Naci çeliğin bazı yazılarını sitesinde okudum.

Özellikle genelevlerin serbestliği konusunda..

Bu Forumdaki yazılarını arda arda okudum ve tutarsız/kararsız bir çizgide gittiğini söyleyebilirim. yine de o kendisini bizden daha iyi bilir.

işi somutlaştıdığımızda, ben naci çelik in yakın dostu olsaydım ve bayan olsaydım ve bekar olsaydım ve evlenecek biri olmasaydı etrafta, dostum olarak beni neye yöneltecekti. Ya da erkek olsam...  

İnsanları ya da biz müminleri neye davet ediyorsunuz? Bana göre deyip, sitenize astığınız yazılardaki amacınız nedir?

Yukarı dön Göster Gitarist's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Gitarist
 
savana
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 30 nisan 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savana

evet naci beye göre öyle

Genel ev yada jigololuk vs serbest.Ücret karşılığı bir cins diğerini satın alma hürrüyetine sahip

 

Bir  din  hem eşit ceza ,eşit ödül,herkesin Allah huzurunda eşitliğinden bahsedecek hemde bir cinsin diğerini satın alıp sex kölesi olarak kullanmasına olur diyecek.Nasıl bir din bu kardeş ?



__________________
O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Yukarı dön Göster savana's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savana
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Gitarist yazdı.

işi somutlaştıdığımızda, ben naci çelik in yakın dostu olsaydım ve bayan olsaydım ve bekar olsaydım ve evlenecek biri olmasaydı etrafta, dostum olarak beni neye yöneltecekti. Ya da erkek olsam...

Naci Çelik Yazdı 

Eğer benim yakın dostum olsaydın ve de erkek olsaydın ve gene Türk toplumu içinde yaşiyor olsaydık ve sen hiç evlenmemiş bir genç olsaydın,sana,kız arkadaşlar edinmen gerekir derdim ve konumu müsait bayanlarla,mutlaka çinsel birliktelik  yaşaman lazim derdim.İlerde yapacağın evliliğin daha sağlıklı olması için.Unutma ki, bir gencin etrafında her zaman evlenilecek kızlar vardır ve var olacaktır.Ama sen Hz.Yusuf"un izinden gitmek adına etrafında duvarlar örersen,etrafında evlenecek hiç kimseyi bulamazsın,bulduğunu zannedince de çoook hayal kırıklıkları yaşarsın,derdim.

Eğer bakire bir kız olsaydın,Türkiye şartlarını dikkate alarak,sana evleninceye kadar sabretmeyi ve mutlaka  bekaretini korumayı tavsiye ederdim.

Eğer sen,Allah"a ve ahirete inanan bir hayat kadını  veya bir homeseksüel olsaydın,sana,asla bir orosbu veya bir zaniye veya bir Lut"i gözüyle bakmazdım.Mümine bir kardeşim olarak bakardım.

Selam ile Naci Çelik 

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
Freedom
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 08 mart 2006
Gönderilenler: 32
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Freedom

Nasıl bir inanan toplum profili böyle...

İnanan erkekler sağlıklı evlilik adına, inanmayan bayanlarla cinsel ilişkide bulunuyor.

inanan bayanlarda -erkeklerde olduğu gibi- var olan dürtü, toplum baskısına uygun olarak korunması isteniyor.

Ancak bir yandan Aynı toplum içinde İnanan erkeklerin ihtiyaçlarını karşılayan bir bayan topluluğu yaratılıyor.

Daha sonra inanan erkeklerin ihtiyaçlarına cevap veren bayanlara, o... gözüyle bakmam diye onu onurlandırıyor....

 

ALLAH böyle bir toplulukta yaşamaktan bizi korusun...

Yukarı dön Göster Freedom's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Freedom
 

<< Önceki Sayfa 52 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats