HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Şiir ve Hikaye Köşesi
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Şiir ve Hikaye Köşesi
Konu Konu: Çanakkale Şehitlerine Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
şeyma
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 03 subat 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 179
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı şeyma

Malik kardeşim,

Yaşattılar kelimesi benim kelimem değildi,o fotoğrafı hazırlayanların bir sözüydü..O zaman size şöyle söyliyeyim.Siz bir kurşun yarası alın,ya da başka ciddi bir rahatsızlığınız olsun.Doktora gitmeyin ve ölümü bekleyin..O zaman hastaneler de olmasın,doktorlar olmasın,hemşireler olmasın vd..Konuyu saptırmanıza gerek yok.Yaşamında ölümünde Allahtan olduğunu herkes bilir.Bir fotoğrafa bu kadar takılmak pekte mantıklı değil açıkçası..

selametle..



__________________
FATİHA: 6, 7/ Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.
Yukarı dön Göster şeyma's Profil Diğer Mesajlarını Ara: şeyma
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Malik kardeşim,

Yaşattılar kelimesi benim kelimem değildi,o fotoğrafı hazırlayanların bir sözüydü..O zaman size şöyle söyliyeyim.Siz bir kurşun yarası alın,ya da başka ciddi bir rahatsızlığınız olsun.Doktora gitmeyin ve ölümü bekleyin..O zaman hastaneler de olmasın,doktorlar olmasın,hemşireler olmasın vd..Konuyu saptırmanıza gerek yok.Yaşamında ölümünde Allahtan olduğunu herkes bilir.Bir fotoğrafa bu kadar takılmak pekte mantıklı değil açıkçası..

selametle..

 

selam bacı, konu sapmasın diye not diye  düştüm zaten ama farklı anlaşıldı, doktor hemşire muhabbetine döndü, neyse  hakkınızı helal edin,o notu düşmemiş  farz edin, yazmasaydım daha iyi olurdu,

 benim asıl üzerinde durduğum nokta bu kadar övgü ile bahsedilen bir savaşın ne için yapıldığıdır, bu savaş gerçekten bir savunma namuz savaşımıydı yoksa bir taktik hatası ve iyi niyetli insanların kullanılması mıydı? neyi hayırla yad ettiğimizi bilelim,

selam ve dua ile

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
iblissavar
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 06 subat 2007
Gönderilenler: 363
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iblissavar

 huluengin@hurriyet.com.tr

                 Çanakkale açıkları


İTİLÁF devletlerinin 18 Mart 1915 günü başlatıp, 8 Ocak 1916 gecesine kadar sürdürdüğü Çanakkale-Gelibolu harekátı, Cihan Harbi’nin kaderinde belirleyicilik taşımaz.

İşte en son söylenecek şeyi kasten en baştan söyledim ki, nokta, satırbaşı ve paragraf.

* * *

EVET evet, tarihi nalıncı keseri gibi yontmaya kalkışan bizim "neo-ittihatçılar"ın hamaset uydurmasyonuna boş verin, yukarıdaki gerçek nesnel bir vakıadır.

Çünkü, Almanya’nın Belçika’ya saldırdığı 2 Ağustos 1914’ten, aynı ülkenin teslimiyet mütarekesi imzaladığı 11 Kasım 1918’e dek, Harp’in kaderi daima Batı cephesinde oynandı.

İkinci cephe Rusya dahil, diğer hiçbir muharebe alanı hayatiyet taşımadı. Taşıyamazdı.

Zira, "motor hasım" durumundaki ülkeleri bir yanda Berlin; diğer yanda ise Paris ve Londra başkentli "düvel-i muazzama" devletleri oluşturuyordu.

Söz konusu Rusya’ya ek olarak, Osmanlı ve Avusturya-Macaristan imparatorlukları gibi İtalya, Bulgaristan, Sırbistan vs. de ancak ikincil ve taktik nitelik arzettiler.

* * *

NİTEKİM bunun içindir ki, Prusya kurmayı gibi Fransız, İngiliz kurmayları da bunu daha ilk andan itibaren tüm savaş stratejisini o Batı cephesi ekseninde inşa ettiler.

Alman karargáhının 1870’deki yarma harekátını tekrarlayarak derhal Paris’e inmek planından başlayın ve karşı tarafta müttefik başkomutanlığın bölgesel yayılma operasyonlarını reddetmesine bakmasına uzanın, dört yıl boyunca bütün "ağırlık" hep aynı yerde odaklandı.

Dolayısıyla da, ulusumuz açısından ne denli önem taşırsa taşısın, Anafartalar, Conkbayırı, Mecidiye 1.Cihan Harp’in gidişatında tayin edici bir rol oynamadı.

Müttefikler, savaşı bizim Filistinler’de, Leh ovalarında, Alp geçitlerinde kazanmadılar,

Dixmude, Marne, Verdun, Somme, Chemin des Dames falan, "devler"in geniş bir sınır sathı boyunda burun buruna geldiği ve milyonların öldüğü muharebelerde kazandılar.

* * *

ŞİMDİ bunları söyledim ya, biliyorum ki o "neo-ittihatçılar"dan bazıları "sen şehit kanıyla sulanmış Çanakkale’yi nasıl ’küçümsersin’" diye duman attırmaya kalkışacaktır.

Hayır, ben öz ve be öz ecdámın da yattığı Çanakkale’yi tabii ki "küçümsemiyorum".

Tıpkı, ötekilerin Tanenberg, Mazurya, İsonzo muharebelerini küçümsemediğim gibi.

Ancak bunlar nesnel olguyu, yani 1915’deki Çanakkale-Gelibolu "zorlaması"nın özünde stratejik anlam ifade etmediği ve edemeyeceği gerçeğini değiştirmez.

* * *

ÇÜNKÜ varsayalım ki, Petrograd’ın yakarmaları karşısında ve sıkışmış bir Rusya’yı ferahlatmak için Londra ve Paris’in zoraki kabullendiği Çanakkale harekátı başarıya ulaştıydı.

Dolayısıyla da, İtiláf zırhlılarının taretleri Sarayburnu’na çevrilmişti. Eee, sonra?

Teslim bayrağı mı çekecektik? Belgrad’sız Sırbistan bile çekmedi, biz mi çekecektik?

Payitaht’ın başka yere taşınacak olması, aynı zırhlıların mayınlanmış ve tabyalanmış İstanbul Boğazı’nı da el kol sallayarak geçip Kırım’a demir atacağı anlamına mı gelecekti?

Hadi mucize kábilinden attılar diyelim, Çarlık’a hangi stratejik yardımı getirecekti ki?

Operasyona zoraki ve yarım ağız "he" diyen İngiliz Savunma Bakanı Lord Kitchener ve Fransız Başkomutan Mareşal Joffre, daha ilk andan itibaren, güçlü kara cephesi açılmadığı takdirde harekátın ancak sembolik değer taşıyacağını; fakat kendilerinin de hiçbir şekilde Batı’dan Trakya - Balkan - Karadeniz yönüne asker kaydıramayacaklarını bildirmemişler miydi?

Kaldı ki, Almanya 1917 Bolşevik teslimiyetinden sonra bile aynı Batı’da yenildiğine göre, belki kısa bir süre kazanmak hariç, Şavaş’ın mukadderatında ne değişmiş olacaktı?

Dolayısıyla, Çanakkale 1. Harp’in genel gidişatı açısından bir "kuru sıkı salvo"; o salvoyu atan İtiláf devletleri açısından ise bir "deliliktir" ki, bunu yarın işleyeceğim.

__________________
ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
Yukarı dön Göster iblissavar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iblissavar
 
iblissavar
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 06 subat 2007
Gönderilenler: 363
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iblissavar

 
  Radikal'den Haluk Şahin'in yorumu:
  
"..Bir 18 Mart'ı daha geride bıraktığımız 2007 ilkbaharında, Mehmet Akif'in deyişiyle 'şu Boğaz harbi' hakkında üç temel yorumun çekiştiğini söyleyebiliriz:

  1) Cihadist görüş: Ülkemizde İslamcılığın kabarmasıyla birlikte yükseliş gösteren bu görüşe göre, Çanakkale savaşları Hıristiyan Batı'ya karşı kazanılmış bir 'cihat'tır. Müslümanların iman gücüyle, din adamlarının ve evliyaların da desteğiyle kazanılmıştır. Akif'in de 1919'da yazdığı ünlü şiirinde bu görüşe yakın durduğunu söylemek yanlış olmaz.
Ne var ki, hayat o kadar yalın değil: 'Tek dişi kalmış medeniyet denen canavar'la birlikte Boğaz'a saldıranlar arasında pek çok Müslüman, Osmanlı saflarında çarpışanlar arasında ise birçok gayrimüslim vardı. Üstelik, cihat yaptığı öne sürülen ordunun komutanı bir Alman idi!
2) Nasyonalist görüş: Eskiden 'milliyetçi' ya da 'ulusalcı' diyerek işin içinden sıyrılıyorduk, ama bu iki kesim son aylarda o kadar farklılaştılar ki, artık aynı isim altında anılmak istemiyorlar. Çanakkale konusunda her ikisini birleştiren öğe 'Türklük.'
Bu savaş, öldü sanılan 'Türk'ün ayağa kalktığı ve liderini bulduğu bulduğu tarihsel olay olarak önemseniyor ve 'milli şahlanış' olarak betimleniyor.
Bu iki ana görüş arasında şiddetli bir çatışma olduğunu tahmin edebilirsiniz. Daha çok futbola ilişkin fikirlerinden tanıdığımız Erman Toroğlu bu çatışmayı bir yazısında şöyle dile getirmişti: "Çanakkale destanını Türk milleti yazmıştır...
Türk milleti, Arap milleti boyunduruğundan Çanakkale destanı ile sıyrılmaya başlamıştır."
3) Hümanist görüş: Benim kendime daha yakın bulduğum bu bakış açısına göre, Çanakkale savaşları, tıpkı Troya savaşı gibi, Anadolu halklarının istilacılara direndiği savaşlardan birisidir, belki de en büyüğüdür. Bu toprağın insanları vatanları tehlikeye düşünce kendi aralarındaki ayrımları bir yana bırakıp müstevlilere karşı birlikte mücadele etmişlerdir. Özünde dayanışma, özveri ve saygı vardır. Tabii, kan, şiddet ve acımasızlıkla iç içe....."


__________________
ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
Yukarı dön Göster iblissavar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iblissavar
 
kamer
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 06 kasim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı kamer

 

 

 

Papatya Yayınları 'Destanlaşan Çanakkale' kitabının yeni baskısını yayınladı.

Japonların kendi çocuklarına nasıl bir milli şuur kazandırdıklarının da anlatıldığı bu kitaptan çarpıcı bir Çanakkale olayı aktarmak istiyorum bugün sizlere.

İnanıyorum ki bu mesaj yüklü olayı siz de benim gibi merakla okuyacak, uzun zaman düşünmekten kendinizi alamayacaksınız. Bir zihniyetin yasaklamaya kalkıştığı Çanakkale ziyaretlerini Japon eğitimciler, nasıl bir milli şuur kazanma mekânı olarak tavsiye etmekteler Özal'a bir görelim.

Mustafa Turan'ın 'Destanlaşan Çanakkale' kitabından aynen özetlediğim olay şöyle cereyan eder:

-Eğitim alanında uzman Japon heyeti, zamanın Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler'in de içinde bulunduğu bir heyetle Başbakan Turgut Özal'ın huzuruna çıkar ve davet üzerine geldikleri ülkemizde inceledikleri eğitimimizin gençlerimiz üzerindeki verimsiz sonuçlarını şu soğuk cümle ile ifade ederler:

-Gençlerinizde milli şuur eksiktir! Bu eğitimle gençlerinize milli şuur vermeniz de mümkün değildir!.

Şok etkisi yapan bu tespitten sonra sorular arka arkaya gelir.

-Siz Japonlar gençlerinize milli şuuru nasıl veriyorsunuz, nasıl bir eğitim programı uyguluyorsunuz? Bizimkinden çok mu farklı?. Japon heyetinin sözcüsü şu bilgiyi verir:

-Biz der, eğitime şok testler uygulayarak başlarız. Önce çocukları uçak kadar hızlı giden trenlere bindirir ve çok katlı yollardan geçiririz. En üstün teknolojiyi gösterir, robotlarla çalışan dev fabrikalarımızı gezdiririz. Bu baş döndürücü teknoloji karşısında sarsılan ve şoke olan çocuklarımıza deriz ki:

-İşte gördüğünüz bu hızlı trenleri ve üstün teknolojiyi sizin atalarınız yaptı. Eğer siz daha çok çalışırsanız daha hızlı giden ulaşım araçları yapar, daha üstün teknoloji meydana getirir, daha modern fabrikalar kurarsınız... Sonra çocuklarımızı Hiroşima ve Nagazaki'ye götürüp düşmanın harap ettiği bölgelerimizi gezdirir ve bu defa da deriz ki: Bakın, eğer siz birlik beraberlik içinde çalışmazsanız, işte düşmanlar sizin ülkenizi yakar, yıkar, bu hale getirirler. Ama birlik beraberlik içinde çalışırsanız, güçlü olursunuz, düşmanlarınız size saldırmaya cesaret edemezler. Artık birlik beraberlik içinde çalışmak ve çalışmamak konusunda kararınızı siz verin...

Bu örneklerle çocuklarımız kendilerine gelerek iyi ve çalışan bir Japon genci olma yolunda milli bir şuur ve heyecanla okumalarını sürdürürler..." Japonların bu tespitlerini sundukları sırada geriden bir ses duyulur:

-İyi de bizim sizin gibi Hiroşima ve Nagazaki'miz yoktur ki.. demek isterler.

Japon eğitimci hemen cevap verir:

-Sizin Hiroşima ve Nagazaki gibi yerleriniz bizimkilerden çok daha etkilidir, dedikten sonra şunları ilave eder:

-Bir metrekareye bin merminin düştüğü Çanakkale Zaferi'nin kazanıldığı tarihî savaş alanları sizde. Çocuklarınızın ve gençlerinizin şoke olması için yeter de artar bile. Dünyanın en gelişmiş ve güçlü ordularına karşı Türkler olmazları olduruyor ve bütün dünyayı hayretler içerisinde bırakan bir zafer kazanıyorlar. İşte sadece bu olay, bu bölge ve bu zafer dahi gençlerinizin milli şuur kazanmalarına yetecek örneklerle doludur. Bu sebeple gençlerinizi Çanakkale'ye götürüp gezdirmelisiniz. Bölgeyi bilerek gezmeli, atalarının ne olmazları başardığını gururla görmeli, iftiharla öğrenmelidirler.. Daha sonra onlara demelisiniz ki: Sizler de birlik beraberlik içinde çalışmazsanız, düşmanlarınız yine gelirler, Çanakkale'yi işgal etmeye kalkışırlar, yurdunuzda özgür yaşamayı size layık görmezler... Ama çalışır, teknolojiyi yakalarsanız, ülkenizi kalkındırır, ilerleyen ülke haline getirirseniz, düşmanlarınızın sizi etkileri altına alma cesaretleri yok olur. Özgürlüğünüzü korursunuz.. İki büklüm değil, başınız dimdik yaşarsınız!..

Mesaj yüklü birçok olayı 'DESTANLAŞAN ÇANAKKALE' kitabında okuyucusuna duyurmuş bulunan Mustafa Turan Bey, verdiği çarpıcı örneklerle takdire layık bir hizmette bulunmuştur, diye düşünmekteyim.

 

Ahmet ŞAHİN-ZAMAN



__________________
Kamer/17-22-32-40:Ant olsun Biz Kur`an`ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık/hazırladık.O hâlde var mı ibret alıp düşünen?
Yukarı dön Göster kamer's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kamer
 
iblissavar
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 06 subat 2007
Gönderilenler: 363
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iblissavar

 huluengin@hurriyet.com.tr

                Nasıl bir Çanakkale


WINSTON Churchill’in táli cephe takıntısı, İtilaf devletlerinin hezimetinden sorumlu olduğu 1915 Çanakkale’siyle sınırlı değildir. Fikr-i sabit otuz yıl sonra tekrar depreşti.

Aynı talebi bu defa da, 2. Savaş’ın Normandiya’sına paralel olarak ABD’li müttefiğine sundu. Israrla, Adriyatik yahut Balkan kıyılarına da operasyon düzenlenmesini savundu.

Aslına bakarsanız da, "genç" Churchill birincisinde ne denli yanıldıysa, "olgun" Churchill ikincisinde o denli öngörülü davrandı.

* * *

ÖYLE, çünkü İngiliz Başbakan’ın esas hedefini, zaten mukadder olan Hitler yenilgisi ertesinde Sovyetler’in Doğu ve Orta Avrupa’ya el koymasını engellemek oluşturuyordu .

Dolayısıyla, Kızıl Ordu yaya bırakmasın diye güneyden de harekát talep ediyordu.

Ancak, Londra liderinin haklılığı çok kısa zamanda ispatlansa dahi, Stalin’i "kuzu" (!) sanan naif Amerikalılar buna yanaşmadılar. Teklif reddedildi ki, sonucunu zaten biliyoruz.

Ve, Winston Churchill ’in Roosevelt - Einsenhower ikilisine tezi onaylamaması büyük ölçüde, otuz yıl önce sorumlusu olduğu 1915 Çanakkale macerasından kaynaklandı.

* * *

O Çanakkale ki, "neo-İttihatçı"ların yalan yanlış uydurduğu hamáset bir yana, tabii ki bizim açımızdan kesin bir zafer; İtiláf devletleri açısından ise kesin bir hezimet oluşturur.

Ancak, bunların her ikisi de "t-a-k-t-i-k" nitelik taşırlar. Asla stratejik değildirler!

Yani, Boğaz muharebelerinde yenmiş veya yenilmiş olmamız Savaş’ın nihai sonucunu değiştirmeyecekti. Dersaadet yine mağlup, İtiláf başkentleri ise yine galip safta yer alacaktı.

Dolayısıyla, hem müttefiklerin 18 Mart’ta gerçekleştirdiği deniz fiyaskosu; hem de 5 Nisan’da başlatıp 8 Ocak 1916’da pılıyı pırtıyı topladıkları diğer fiyasko kara çıkartması, çok önemli birer "sembolik değer hariç, tamamen "kuru sıkı" salvo atışına tekábül ederler.

Her iki taraftan da yüzbinlerin pisi pisine öldüğü korkunç bir "kasaplık macerası"dır.

Zaten tarihi inceleyenler bilirler ki, Somme’den Tannenberg’e ve İsonzo’dan Kanal’a, siyasi - askeri hezeyanlar her cephede en az Çanakkale’deki kadar ucuza insan harcanmıştır.

Dolayısıyla da, Anafartalar, Conk Bayırı, Kara Tepe "bize özgü" istisnalar değildir.

Tam tersine, "kıyam" nitelikli Cihan Harbi’nde bir genel "k-a-i-d-e"dir.

* * *

AMA doğru, Somme siperlerinin yahut Mazurya göllerinin vahşetini; düşmanımız ANZAC askerlerinin feláketini; tüm tarafların yaşadığı dehşeti ve tüm tarafların sergilediği kahramanlığı bilmeyenlere Çanakkale bir "mucize"ymiş gelir. Oysa ortada mucize yoktur.

İsteyen harp belgeleriyle denetleyebilir, çünkü bir; tıpkı zırhlılara karşı olduğu gibi kara birliklerine karşı da yer, manevra ve ikmal kábiliyetine sahiptik.

Çünkü iki; tüm muharebe boyunca hep hasmımızdan daha fazla ihtiyat gücümüz oldu.

Nihayet çünkü üç; çıkartmanın çok kötü hazırlanması bir yana, İtiláf bünyesindeki muhalifleri tarafından ciddiye alınmadığı için hiçbir zaman ciddi takviyeyle desteklenmedi.

O halde, savunmamızda "mucize" keşfetmek kendi kendine gelin güvey olmaktır.

* * *

ANCAK tek bir "mucize" vardır ki, o da yukarıda değindiğim sembole tekabül eder.

Birinci olarak Çanakkale, "Türk" ve "vatan" kavramlarının kolektif hafızaya ilk kez kitlesel biçimde yerleşmesinde; yani "ulus" bilincinin oluşmasında hayati rol oynamıştır.

Tabii ki sonsuz önemli bir şeydir, ama efsaneden soyutlanması vakti de artık gelmiştir.

Sonra aynı Çanakkale, hasmımız durumundaki Avustralya ve Yeni Zelanda’nın da söz konusu "ulus" bilinciyle donanmasını sağlamıştır. Bu da onlar açısından çok önemlidir.

Ama semboller manevi işlev görse de maddi tarihin nesnelliğini değiştiremez.

Ve işte, ne azı, ne fazlası, o maddi tarih içinde de "nesnel Çanakkale"nin yeri budur!

__________________
ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
Yukarı dön Göster iblissavar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iblissavar
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

<< Önceki Sayfa 2
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats