HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Alıntılar, Makaleler
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Alıntılar, Makaleler
Konu Konu: Zekat Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Mircan
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1277
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Mircan

Zekâtın zekâtı verilse yoksul kalır mı?


Zekât müessesesi sürekli sağlıklı çalışsa neler olur? Hatta bırakın zekatı , zekatın zekatı dahi verilse bakın nasıl bir manzara ortaya çıkıyor?


 
Zekâtın zekâtı verilse yoksul kalır mı

Dünyada şu anda 946 kişinin elinde 3,5 trilyon dolar bulunuyor. Yine aynı dünyada 852 milyon insan açlık sınırının altında yaşıyor ve her yıl 6 milyon çocuk ölüyor. Türkiye’de de durum farklı değil. Sadece yastık altında bekleyen altınların zekâtı bile Türkiye’deki yoksulluğa kesin bir çözüm getirebilir. Dolar milyarderi 946 kişi İslam’ın toplumsal denge ve barış için kurumsallaştırdığı zekât müessesinin gereklerini yerine getirip malının kırkta birini verse, dünyadaki milyonlarca aç insana dağıtılacak 87,5 milyar dolar zekât geliri elde edilebilir. Özetle, bırakın zekâtı, zekâtın zekâtı verilse dünyada ne gıda savaşı kalacak, ne açlıktan ölen çocuk.

Zeynep Sevde PAKSU'nun haberi

“Geçenlerde hiç aklımda yokken birkaç saatlik bir iş geldi. Durduk yere 400 YTL kazandım. Parayı alınca şöyle bir düşündüm. Benim o anda paraya ihtiyacım yoktu. Evimde yemeğim, üzerimde giyecek kıyafetim vardı. Hemen gittim bir markete 400 YTL’lik alışveriş yaptım ve onları paketlere yerleştirerek ihtiyaç sahiplerine dağıttım.

Kendimi o kadar mutlu hissettim ki, anlatamam. Hiçbir tatil köyü, eğlence yeri bana o zevki yaşatamazdı. Erzakları dağıttıktan sonra aradan bir iki saat geçmişti ki telefonum çaldı. Arayan 2 milyar karşılığında bir iş teklif ediyordu. Telefondaki adam işin ayrıntılarını anlatırken ben tüylerim diken diken olmuş bir vaziyette, Rabbimin ikramına şükrediyordum.”

Bir dost meclisinde konu ihtiyaç sahiplerinden açılınca, bir arkadaşımız bu hatırasını paylaşmıştı bizimle. Gerçekten de tüyler ürpertici bir durumdu. Fâtır Suresi 29-30. ayetlerde yer alan, “Allah’ın kitabını okuyan, namazı dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden gizli ve açık bağışta bulunan kimseler, hiç ziyan ihtimali olmayan bir ticareti ümit edebilirler. Çünkü Allah onların ödüllerini eksiksiz verecek, üstüne de lütuf ve ihsanıyla daha fazlasını bağışlayacaktır. Zira O çok bağışlayan ve şükrün karşılığını verendir” ifadelerinin bire bir yansımasıydı.

Mutlaka infak eden her Müslüman hayatın bir döneminde böyle bir hadiseye şahit olur. Feci bir kazayı yara bere almadan atlatırken yoksul bir adama verdiğimiz sadaka birden gözümüzde canlanır, ihlasla gerçekten ihtiyacı olan bir aileye ulaştırdığımız zekâtın kat kat fazlası sanki ticari bir yatırım yapmış gibi gönderilir…

“Zekât acıyarak yardım yapmak değil”

Her ne kadar zekât verenler, tasadduk edenler bereketini bizzat yaşayıp görüyor olsa da, toplumumuzda zekât kurumunun gereklerinin yaygın bir şekilde uygulandığını söylemek biraz zor. Zekât, İslam’ın toplumsal denge için kurduğu zenginle fakir arasında bir köprü vazifesi görüyor. İslamî kaynaklarda zekât, zenginin fakire acıma duygusuyla verdiği bağış değil, zenginin serveti kendisine bahşeden Yaratıcısı’na bir borcu olarak nitelendiriliyor. İktisat âlimi Prof. Dr. Beşir Hamitoğulları bu durumu şöyle açıklıyor:

“Zekâtı bir cömertlik veya basit bir yardım saymak doğru değildir. Çünkü acıma dürtüsü ile iyilik yapma jesti kişinin inisiyatifine kalmış, bireyci zevke bağlı ve yokluk ile yoksulluğu ortadan kaldırmaya yetmeyen bir tutumdur. Zekât yönteminin temelinde şu düşünce vardır: ‘Onların mallarında hem dilenen hem de iffetinden dilenemeyen için belli bir hak vardır’ ayetinde buyrulduğu gibi zenginlerin servetinde yoksulların hakkı bulunmaktadır. Nitekim Efendimizin buyurduğu gibi zekât, ‘Toplumdaki servetin zenginlerden yoksullara doğru akmasıdır.’ Zenginden alıp yoksula vermek, sadece serveti ve mülkiyeti geniş halk yığınlarına yayarak yaygınlaştırmak, sadece sosyal adaleti gerçekleştirmenin ve sosyal sınıflar arasındaki çelişkiler ve çatışmaları gidermenin değil, yoksulluğu İslam ile bağdaştıramayan bir büyük felsefenin yansımasıdır. İnsanı İslamcı bir yörüngenin doğrultuları içinde yoğurarak Müslüman insan tipini oluşturmanın önemli bir aracıdır. İslam kadar yokluğa karşı çıkan ve yoksulun hakkını koruyan başka bir sistem gösterilemez. Kur’an- Kerim’de, ‘Neyi infak edeceklerini sana soruyorlar. De ki: Fazlayı, artanı’ buyrulmuştur. Bu nedenle ihtiyaç fazlası tüm servet ve gelirlerden zekât vermek gerekir.”

Zekât ne demektir?

Zekât bir Müslüman’ın üzerinden bir yıl geçmiş bekleyen malının yüzde 2,5’ni ihtiyaç sahiplerine vermesini ifade ediyor. Fakat İslam, yardımlaşmayı zekâtla sınırlamıyor. Her yıl belli bir miktar serveti muhtaçlara dağıtmayı mecbur kılarken, diğer yandan sair zamanlarda da ihtiyacı olanlara sadaka vermeyi tavsiye ediyor. Hatta zekâtın yetmediği durumlarda sadaka vermenin de mecburi olacağı İslamî kaynaklarda anlatılıyor. Prof. Dr. Vecdi Akyüz’ün 600 sayfalık, geniş araştırmaların bir sonucu olan kitabı Zekât’ta, sözlük ve terim anlamı olarak zekât ve sadaka kavramı şöyle açıklanıyor:

“Sözlükte zekât kelimesi temizlemek arınmak, bereket, güzel anış ve övmek manalarına gelir. Hukuk dilinde ise zekâtı geniş ve dar manada olmak üzere başlıca iki açıdan ele almak gerekir. Geniş manada zekât kavramı mal zekâtı olarak kabul edilen farz zekât ile beden zekâtı olarak kabul edilen vacip fitreyi içine alır. Sadaka kelimesinin ise iki manası vardır. Sadaka, sadakat ve bildiğimiz sadaka anlamlarına gelir. Sözlük manası itibariyle sadaka Allah’a kulluk konusunda sıdk, sadakat ve merhamet manasına gelir.

“Zekât muhtaçlar açısından sabit bir hak ve Allah’ın farzı, mükellef açısından da müeyyideli bir vergidir. Müslüman Rabbini razı etmek, nefsini ve malını temizlemek, malını çoğaltmak için ihtiyaç sahibine onu ödemedikçe Müslümanlığı sağlam ve imanı tam olmaz. Zekâtı gönlü hoş, minnet ve eziyetten uzak olarak ödemek farzdır. Böylece zekâtın nafile sadakalardan ayrı ve mecburi bir vergi, zenginin bir lütfu değil, borcu, fakirin de bir hakkı olduğu ortaya çıkar.“

“Zekât aynı zamanda sadakadır”

Zekâtın aynı zamanda bir sadaka olduğunu ifade eden Prof. Akyüz şöyle devam ediyor:

“Aslında sadaka kavramı hem zekât ve fitre hem de nafile sadakalar için kullanılan genel bir kavramdır. Nitekim, Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde kullanılan sadaka kelimesi, mecburi zekât için kullanıldığı gibi mecburi olmayan sadakalar için de kullanılır. Sadaka kavramı zekâttan daha geniş kapsamlıdır. Zekât için kullanılan sadaka tabiri, fakirlere verilen ve mecburi olmayan sadaka anlamına gelmez. Dar manada sadaka tabiri mecburi olmayan ve nafile sadakalar için kullanılır. Bu manada sadaka, ne mecburidir ne de miktarı ve ödeme zamanı tayin edilmiştir. Fakirlere verilen sadakanın tam karşılığı “İnfak fi Sebilillah” yani “Allah yolunda harcamaktır.” Sadaka ikiye ayrılır:
1. Mecburi sadakalar: Zekât ve fitre mecburi olan sadakalardır.
2. Nafile sadakalar: İhtiyaç sadakası denen zekât ve fitre dışındaki maddi ve manevi birçok yolu bulunan sadakalar nafile sadakadır. Ancak zekât ve fitre ihtiyacın giderilmesi konusunda yetersiz kalınca bu çeşit sadakalar da mecburi hale dönüşür.”

Zekâtla ilgili en güzel tanımlamalardan birini ise büyük müfessir Fahruddin Razi yapıyor:

“Asli ihtiyaçtan fazla olan malı, insan evinde tuttuğu zaman mal, yaratıldığı maksattan uzaklaşmış olur. Bu ise, ilahî hikmetin ortaya çıkmasını zuhurunu önlemeye çalışmak demektir ki caiz değildir. Böyle olunca Allah malın az bir kısmını fakire vermeyi emrediyor ki böylelikle hikmet büsbütün işlemez halde kalmasın. Fakirler Allah’a muhtaçtır, zenginler de Allah’ın hazinedarlarıdır. Çünkü ellerindeki mal, Allah’ın malıdır. Öyleyse, mal sahibinin hazinedara ‘Hazinedeki o maldan bir kısmını aile efradının muhtaçlarına ver’ demesi garip sayılmaz.”

“Her ay maaşın yüzde iki buçuğunu ver!”
Prof. Akyüz’ün bahsettiği “zekât yetmiyorsa sadaka mecburi olur” hükmü herhalde bugün için söylenmiş bir ifade olmalı. Zira inanan insanların verdiği zekât ülkemizdeki yoksulluğu önleme yolunda neredeyse denizde damla durumuna düşüyor.

 Uzun yıllar İslam’ın hakkıyla yaşanması için çalışan ve bu yolda sayısız talebe yetiştiren merhum Mahir İz Hoca’nın talebesi Prof. Dr. Mustafa Uzun’un naklettiği bir hatırası bu konuda gerçekten bir yol gösterici olarak karşımıza çıkıyor:

Prof. Uzun, Diyanet İşleri’nde göreve başladığı gün hocası Mahir İz şöyle der: “İlk maaşını alır almaz harcamadan bana gel.” O da, üzerinde hayli emeği bulunan hocasının tavsiyesine uyarak maaş aldığı gün gider. Maaşı Mahir İz Hoca’nın önüne koyar.

Hoca, “Bir hesap et bakalım, maaşının yüzde iki buçuğu ne ediyor?” der.
Hocasının neden böyle yaptığını anlayamaz ama dediğini de yapar ve yüzde iki buçuğunu ayırır. Hoca sorar:
“Ayırdın mı?”
“Ayırdım.”
“Hah” der. “Şimdi oldu işte. Bu yüzde iki buçuk, senin maaşının zekâtıdır. Her ay maaşını alır almaz yüzde iki buçuğunu hesapla ve bekletmeden bir fakire, muhtaca ver.”
“Hocam” der öğrencisi. “Benim zekâtım olmaz ki… Etim ne, budum ne benim? Hem ayrıca, nisab-ı şer’î (zekât vermenin farz olması için gerekli olan zenginlik sınırı) ve hevelân-ı havl (zekâtı verilecek malın üzerinden bir yılın geçmesi) diye bir takım ölçüler var zekâtta Hocam, biliyorsunuz. Ben bunların hiçbirine sahip değilim.”

Talebesinin bilgelik tasladığını görünce Mahir Hoca dayanamaz:
“Evladım, sen memur adamsın, ayın birinde maaşını alırsın, on beşinden sonra paran biter. Eğer sen nisâb-ı şer’î ve hevelân-ı havl’ı kollar durursan, belki ömrün boyunca hiç zekât veremezsin. Memleketimizde çok muhtaç insan var. Onların nisâb-ı şer’î ve hevelân-ı havl beklemeye tahammülleri yok. Ayrıca, bekletirsen, sen zaten veremeyeceksin. Onun için, elini zekâta, hayır ve hasenata ilk maaştan itibaren alıştırmaya bak!”
Hayatı boyunca hocasının nasihatini yerine getiren Prof. Dr. Mustafa Uzun, yıllar sonra o günü şöyle anlatır:

“O gün öyle biraz ıkındım sıkındım ama, o tarihten bu yana, her ay maaşımın yüzde iki buçuğunu fakir hakkı olarak verdim. Hem vicdanen rahat ettim, hem de veren kişi olmanın zevkini tattım. Bu durum bana meslek hayatımda –ki o zaman imamdım- çok üstün bir pozisyon kazandırdı. Alan imam değil, veren imam olmak beni daha bir başı dik, alnı açık hale getirdi.”

Prof. Dr. Vecdi Akyüz bu konuyu şöyle yorumluyor:

“Zekât sosyal yönden bir dengeleyicidir. Bir yanda fakir halkın, diğer yanda milyarları olanların bulunduğu millet, pek talihsiz bir millettir. Sadece halkın büyük bir çoğunluğunun bakımsız, çıplak, sağlıksız ve bu yüzden de beceriksiz olduğu için değil belki de bunların yanında milletin sanayi ve ticareti durgunlaştığı ve donduğu için talihsizdir. Krizler baş gösterir. Milletin büyük çoğunluğu fabrikaların art arda imal ettikleri malları ve mağazaların vitrinlerinde teşhir ettikleri eşyayı elde edebilmek için satın alma gücüne sahip değildir. Yığın halindeki stokları için pazar bulamayınca fabrikalar imalatı durdurur. Bu işsizliğe sebep olur ve satın alma gücünü azaltır. Hatta bu yüzden milyonerler bile fakirleşirler. İslam buna çare getirir. İslam milyonlar kazanmayı hedef edinmez ama bütün memlekette bir tek kişinin bile hayatın asgari zaruretlerini temin edilmemiş olarak kalmamasını sağlar. Zekâtı ödemekle zenginler fakirleşmez, ticaret ve sanayideki genişleme dolayısıyla onlar servet kazanmaya devam ederler.

“Kuran sadakayla faizi bu yüzden karşılaştırır: ‘Allah faizin bereketini tamamen giderir. Sadakası verilen malları ise arttırır.’ Faiz bir tren vazifesi yapar, üretimin genişlemesini geciktirir ve fiilen de iktisadi sistemi ‘bütün faydalar’dan mahrum eder. Zekât ve faiz ters orantılıdır. Zekâtın neticesi toplumda eşitlik ve kerem ruhunun yayılması, cemiyet fertleri arasında güvenin sağlanması, insanlar arasında zenginliğin yayılmasıdır. Faizin sonucu ise toplumun malını, fertlerin alın terlerinin mahsulünü bir yerde veya bir kişide veya mümkün olan en az sayıdaki fertlerde istif etmekten ibarettir.”

“Ekonomik kalkınma için zekât şart”

Prof. Hamitoğulları ise zekât ve kapitalizm arasındaki ters orantıyı şöyle açıklıyor:

“Kapitalist sistemde kalkınma modeli şöyledir: Önce firavunlar yaratacaksınız. Yani sermayedarlar. Onları değişik kanallarla zengin yapacaksınız. Teşvik edeceksiniz, vergi almayacaksınız, başkalarını sömürteceksiniz, faizi artıracaksınız, kredi talep edene kredi vereceksiniz…

“Faizsiz bir ekonomi getirdiğiniz zaman sadece o noktada hayat pahalılığı ucuzluyor. Zekât müessesesi devreye girince ne oluyor bu defa, sosyal adalet geliyor, herkes bir şeyler biriktirebiliyor. Bugün Türkiye’de söz gelimi 200 bin kişi servet biriktirir. Onlar yatırıma da gitmezler. Çünkü bir israf ekonomisi içindeyiz. Onun için 50 milyonu yoksullaştırma pahasına zenginleştirilenler, bunlar da yatırıma gitmeyince kalkınma duruyor. Zekât buna imkan vermemektedir işte. Zekât bu sisteme açılacak bütün noktaları tıkayan birçok mekanizmalardan sadece biridir. Zekâtın bize asıl ilham etmesi gereken şey iktisadi kalkınmadır. Zekât sağlıklı bir ekonomik modeli ortaya koyduğu için büyük bir potansiyel olarak ortaya çıkmaktadır.”

946 milyarder ve 852 milyon aç var

Dünyanın her yanında zenginle fakir arasındaki uçurumların oluşmasında, Karûn anlayışının hakim oluşu en büyük sebeplerden biri olarak karşımıza çıkıyor. “Ben çalıştım, ben kazandım, onlar da çalışıp kazansın” yaklaşımı, uçurumu büyüterek mutsuz bir toplum ortaya çıkarıyor. Dünyanın en zengin ülkesi Amerika’nın refah seviyesi en yüksek Connecticut eyaletinde her üç aileden birinin açlık seviyesinin altında yaşaması durumun vahametini ortaya koyuyor. En fakir ülkesinden, en zenginine kadar her bölgede zenginlerin sayısı artarken, açlık da aynı hızla yayılıyor.
2007 Mart ayında Forbes’un Dünya çapında gerçekleştirdiği milyarderler listesinde bu yıl 946 kişi vardı. Hindistan’dan Meksika’ya Almanya’dan Arabistan’a dünyanın her ülkesinden isimlerin bulunduğu listede en zengin ABD’den çıkarken, en fakir milyarder de Ukrayna’dan çıktı. Forbes’un hesaplamasına göre geçen yıla oranla dolar milyarderlerinin serveti geçen seneye oranla 900 milyar dolar artış gösterdi. Bu yıl dünyanın en zengin 946 insanın elinde bulunan toplam nakit para 3,5 trilyon dolar olarak hesaplandı.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün Dünya Gıda Günü’nde açıkladığı rakamlara göre ise bugün dünyada tam 852 milyon insan açlık sınırında yaşıyor. Her yıl açlıktan 6 milyon çocuk ölüyor. Üstelik 1996’dan bu yana 18 milyon artan aç insan sayısı her yıl biraz daha yükseliyor.

Küçük bir hesaplamayla, dünyanın en zengin 946 insanın zekât vermeye niyet ettiğini hayal etsek, sadece bir sene için tam 87,5 milyar dolar zekât geliri elde edilebilir. Sadece 946 insanın vereceği bu zekât sayesinde, 852 milyon insanın en azından karnı doyabilir, 6 milyon çocuk kemikleri sırtına yapışmış halde ölmekten kurtarılabilir. Hatta dünyada açlığın en yoğun yaşandığı bölge olan Afrika’da, sadece petrol zengini Arabistan İslam’ın kendisini yükümlü kıldığı zekâtı hakkıyla verse, Afrika’nın yüzyıllardır süregelen açlık problemi rahatlıkla çözülebilir.

Yastık altındaki altınlar

Toplumsal dengesizliğin tek sebebi milyarderler değil tabii ki. 1987 yılında çeşitli ilim adamlarının katılımıyla İslami İlimler Araştırma Vakfı’nın gerçekleştirdiği “Türkiye’de Zekât Potansiyeli” başlıklı toplantıda Prof. Dr. Beşir Hamitoğulları tezini sunarken Türkiye’deki altın potansiyelinden bahseder. Kuyumcularda, gelinlerin çeyizinde, ailelerin yatırımlarında, yastık altlarında bulunan altını iktisadi verileri göz önünde bulundurarak, Türkiye’nin son elli yılda elinde bulunan altın stoğunu hesaplayan Hamitoğulları yaklaşık 4 bin ton gibi bir rakama ulaşır. Bu durumda her aileye 400 gram altın düşeceğini söyleyen Hamitoğulları, her ailenin 85 gramlık miktar dışında kalan 315 gramın zekâtını yüzde 2,5 olarak ödediği takdirde oluşacak zekât tutarını hesaplar.

Prof. Hamitoğulları’nın 20 yıl önce elde ettiği verileri bugünün rakamlarıyla hesapladığımızda 4 bin ton altın 116 trilyon YTL’ye tekabül ediyor. Küçük bir matematik işlemi sonucu bu meblağın yüzde 2,5’luk kısmı şöyle oluyor:
116 trilyon x % 2,5 = 1,9 trilyon YTL

Günümüzden baktığımızda, yirmi yıl öncesine nazaran bu rakamın oldukça arttığını göz önünde bulundurursak, bugün yastık altında bekleyen, pasif duran altınların zekâtı verildiğinde yoksullukla mücadelede kullanılabilecek en az 2 trilyon YTL’lik bir potansiyel ortaya çıkıyor.
Tabii bu sadece altın potansiyeli. Tarım arazileri, nakit para, gayrimenkuller gibi çeşit çeşit servetin zekât potansiyeli hesaplandığında Bediüzzaman’ın “Zenginler velev zekâtlarının zekâtını milletin menfaatine sarf etseler, milletimiz de başka milletlere yolda karışabilir” sözü daha da anlamlı görünüyor.


Âyetlerde zekât

Kur’an’ın en çok tekrarlanan emirleri arasında yer alan zekât, çoğu kereler namaz ile beraber zikredilirken zaman zaman da “sadaka” veya “infak” gibi deyimlerle ifade edilir. Ümit Şimşek’in kaleme aldığı Ayetlerde Zekât isimli kitapta zekâtla doğrudan veya dolaylı olarak ilgili 100’ün üzerinde ayete yer veriliyor. O ayetlerden bazıları şöyle:
Allah’a borç vermek
“Sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar ile Allah’a güzel bir borç verenlere, harcadıkları şey kat kat ödenir; üstelik onlar için bitmez tükenmez bir de ödül vardır.” (Hadid, 18)
Büyük ödül
“Allah’a ve Resulüne iman edin; size kullanma yetkisi verdiği şeylerden bağışta bulunun. Sizden iman eden ve Allah yolunda harcayanlar için büyük bir ödül vardır.” (Hadid, 7)
Yoksulun payı
“Takva sahipleri Cennet bahçelerinde, pınar başlarındadır. Rablerinin onlara verdiklerini almaktadırlar. Çünkü onlar daha önce iyiliği ilke edinmiş kimselerdi. Geceleri biraz uyurlardı. Seher vakitlerinde Allah’tan af dilerlerdi. Mallarında, isteyen ve istemeyen yoksullar için bir pay vardı.” (Zâriyât, 15-19)
Cimrilik edenler
“Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka nedir ki? Eğer siz iman eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, O sizi ödüllenir. Üstelik Allah sizden bütün malınızı da istemiyor. Eğer sizden bütün malınızı isteseydi cimrilik ederdiniz ve bu da sizin kininizi ortaya dökerdi. Siz öyle kimselersiniz ki, Allah yolunda harcamanız istendiğinde bir kısmınız cimrilik ediyor. Fakat kim cimrilik ederse, kendisi hakkında cimrilik etmiş olur. Çünkü Allah zengin, siz ise muhtaçsınız. Siz yüz çevirirseniz, O sizin yerinize başka bir millet getirir ki, onlar sizin gibi olmazlar.” (Muhammed, 36-38)
Ziyansız ticaret
“Allah’ın kitabını okuyan, namazı dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden gizli ve açık bağışta bulunan kimseler, hiç ziyan ihtimali olmayan bir ticareti ümit edebilirler. Çünkü Allah onların ödüllerini eksiksiz verecek, üstüne de lütuf ve ihsanıyla daha fazlasını bağışlayacaktır. Zira O çok bağışlayan ve şükrün karşılığını verendir.” (Fâtır, 29-30)
Zekât için çalışmak
“Onlar zekât için çalışırlar.” (Mü’minûn, 4)


Yukarı dön Göster Mircan's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Mircan
 
iman
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 16 haziran 2006
Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iman

selam mircan

bu yazı Kuran'daki zekat kavramını açıklamaktan ziyade, bankacılık
gözüyle zekat kavramı araştırmasına benziyor.

Fakat batılının islamdaki zekat kavramını nasıl gördüğünü ve kendi
hayatına nasıl uyguladığını ve sigorta kavramıyla ilişkisi açısından bana
yeni ufuklar açtı.

Bununla birlikte yazıda geçen örnek şahsiyeti araştırdığımda kendisiyle
ilgili pek çok anekddotun yanı sıra geride bıraktığı tek eseriyle ilgili
aşağıdaki alıntı zekatla ilgili görüşleri hakkında da yazıyı okuyana ışık
tutar sanıyorum.

----------------------

Eserin kıymetine göre bu pek kısa ve yetersiz tanıtmadan sonra sonuç
olarak diyebiliriz ki Yılların İz’i:
1. Yazarın I. TBMM’deki görevi dolayısıyla devrin olaylarına sahih tanıklığı,
2. Günümüzde sanıldığının aksine 20. asrın ortalarına kadar kuvvetle
devam eden klasik şiirimize ait araştırıcılara kaynak olabilecek zengin
bilgi, alıntı ve hatıraları,
3. Yazarın, meslekte uzun yıllar geçirmiş münevver bir eğitimci ve ahlakçı
sıfatıyla okuyucuyu yönlendiren yorum ve telkinleri,
4. İspirtizma celseleri, rüyalar ve kehanetler gibi esere ayrı bir tat ve çeşni
veren hurde teferruatı ile hatırat türünün kıymetini daima muhafaza
edecek sayılı örneklerinden biri olarak kalmaya devam edecektir.

-------------------

Kombassan, Altın, bankerlik, mark, dolar borsa ve YTL ye uzanan, şu anda
da kredi kartları ve özelleştirme adıyla kişisel hak ve zenginliklerin kamu
yararı ilkesine sığınılarak demokrasi ya da kişisel özgürlükler adı altında
el değiştirmesi dönemini yaşıyoruz.

ve genelde zekatla ilişkilendirilmiş "yastıkaltı" isimli halkın ekonomik
gücünü zayıflatmaya dayalı, onar yıllık dönemleri kapsayan servet
transferiyle ilgili ekonomik hareketlerin Kuran'daki zekat kavramıyla
cehaletimizin dışında bir ilgisi yoktur.

Yazıda Zekat adına tavsiye edilende vatikanın aylıklardan kesinti veya
yahudinin kolhoz vergisi modelidir.

Kurandaki zekat bu değildir. Bununla birlikte Zekat kavramını
anlayabilmek için önce Hz. isanın çarmıha gerilmesinin nedenlerini, roma
hukukunu ve hahamların Hz isayı neden bilerek inkar ettiklerini
anladıktan sonra, Vergiyle Haraç arasındaki farkın mesnedini, Faizle kar
arasındaki farkla mukayese ederek Kurandan anlatacak bir
incelemenin bilenler tarafından yapılmasının yapılmışsa ilanının yararı
olacağı kanaatindeyim.

Kafamda bunları uyandıran ve eksiklerimi tespitime yardımcı olan yazınız
için şükran duygularımı belirtmek isterim.
Yukarı dön Göster iman's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iman
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamün Aleyküm! Değerli Kardeşlerim!

Devletin, dolaysız ya da dolaylı olarak halkından topladıklarının adı nedir?

Bu toplananlar, niçin toplanır ve nerelere harcanır?

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.

En doğrusunu bilen Allah'tır.

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

Allah'a emanet olunuz.

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
iman
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 16 haziran 2006
Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iman

Aleyküm Selam!

Dost1 yazdı
-------------------------------------
Selamün Aleyküm! Değerli Kardeşlerim!

Devletin, dolaysız ya da dolaylı olarak halkından topladıklarının adı nedir?

Bu toplananlar, niçin toplanır ve nerelere harcanır?

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.

En doğrusunu bilen Allah'tır.

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

Allah'a emanet olunuz.
----------------------------------------

Vergi.

Değerli hocam, Sevgili ağabeyim

Özetle

Demokratik, Laik, ve sosyal Hukuk Devletimizin bekaası için

kamu yatırımlarına harcanmak
Devlet görevlilerine verilmek
ve sosyal adaleti sağlamak amacıyla ihtiyacı olan halka verilmek için

toplanır,

Hanif dostların selameti açısından
harcanan yerleri yazmasam olurmu hocam?
Yukarı dön Göster iman's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iman
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamun Aleykum! Değerli İman Kardeşim!

iman Yazdı:
Aleyküm Selam!

Dost1 yazdı
-------------------------------------
Selamün Aleyküm! Değerli Kardeşlerim!

Devletin, dolaysız ya da dolaylı olarak halkından topladıklarının adı nedir?

Bu toplananlar, niçin toplanır ve nerelere harcanır?

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.

En doğrusunu bilen Allah'tır.

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

Allah'a emanet olunuz.
----------------------------------------

Vergi.

Değerli hocam, Sevgili ağabeyim

Özetle

Demokratik, Laik, ve sosyal Hukuk Devletimizin bekaası için

kamu yatırımlarına harcanmak
Devlet görevlilerine verilmek
ve sosyal adaleti sağlamak amacıyla ihtiyacı olan halka verilmek için

toplanır,

Hanif dostların selameti açısından
harcanan yerleri yazmasam olurmu hocam?

Allah Razı olsun.  Rabbim ilminizi artırsın. İnşaAllah.

Ülkemizde bazı kesimler vergi konusunu atlayarak zekat konusu üzerinde oldukça büyük bir sömürü yapıyorlar.

Ne yazık ki, ilim adamlarımız da susarak buna katkı sağlıyorlar.

Allah'ın Resulu'ndan bu güne kadar halktan toplananların zekat olduğunu, bunu toplayanların zekat memuru olduklarını saklıyorlar.

Cumhuriyet yönetimiyle halktan toplanan zekatın adının vergi olduğunu belirtmiyorlar.

Dünyada, vergi gelirlerinin yüzde yetmişinden fazlasını dolaylı vergilerden oluşturarak başı çeken bir ülkede bir de insanlara ZEKAT VERME nutku çekiyorlar. ( Bu nutukları, bu ay,, televizyonlardan bolca dinleriz)

Sadaka ve infak konularından ise hiç bahsetmiyorlar.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.

En doğrusunu bilen Allah'tır.

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

Allah'a emanet olunuz. 

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
iman
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 16 haziran 2006
Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iman

SelamünAleyküm

BirinciDostum yazdı

----------------------------

Dünyada, vergi gelirlerinin yüzde yetmişinden fazlasını dolaylı vergilerden
oluşturarak başı çeken bir ülkede bir de insanlara ZEKAT VERME nutku
çekiyorlar.

------------------------

Yani hocam
bilerek veya bilmeyerek veya adını gizleyerek
doğal mesnedini kaybettirip,
herkesin ihtiyacı olan zekatın yerine
dolaylı vergilerle har@ç'mı ihdas ediyorlar?
sonrada %95i müslüman ülke mi diyorlar?
böylesi daha mi iyi oluyor kine..
birileri selebe örneğiyle
diğeri laiklik teranesiyle
halktan harççmı alıyorlar böylece.

haaa...

e o zaman ha faiz, ha kar ne olacak diyenlerde
mesnedini burdan alırlar... heralde

ha vergi ha zekat, ha harç ha haraç
ha bize okul infak edenler, ha dolaylı vergi ödüyenler
ha zikir çekenler. ha diskoda dansedenler

haaa...

Allah razı olsun Hocam ya!


sadece gelişmeyi baltalamakla kalmayıp
bunu bilerek gizleyenler, toplumu katlediyorlar ama

olsun

daha rahat anlaşılıyor böyle
misyonerin niye bi işe yaramadıklarıda
gerek yokki uğraşmaya saf bunların alayı ya
bizim biribirimize uyguladıklarımızla

vay anasına

ha bebeğin süt parası, ha dijitürk kirası
ha adamın alınteri, ha haftasonu maç bileti

bak ne güzel gidiyo abi

ha vergi iadesi, ha hayali ihracat getirisi
ha sıcak para, ha hazinenin torbasına yama
ha yabancı sermaye, ha bizim kumarhane

vay be

ha bide acayip kızıyolardı abi, ben ufaktım,
senin param benim param, benim param yine benim param diyenlere
söylenirlerdi kominist bunlar alayını salllandıracaksın diye
hem tarikattan, hükümetten..
şimdi anlıyorum niye kızdıklarını
oyunu çakıyolarmış bazıları

ben biraz talim edeyim.. de
ah o babam yokmu.. vah vah
bize böyle öğretmedilerkine

geç kaldım be abi öğrenmekte

neyse
anarşist barındırıyorlar diye siteyede bişi demesinlerde...
hadi kal selametle...

Yukarı dön Göster iman's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iman
 
iman
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 16 haziran 2006
Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iman

sevgili hocam

biraz haddimi aşarak yazıyı sulandırıyorum belki
ama bu kavram karmaşısından yıldığımdan

akıl dumura uğruyor katliam o kadar büyükki
ve hemen hepsinin temeli ekonomi

ve asıl öğrenmemiz gerekenlerden biri belki

üretim, kar ve zekat ilişkisi ve şehirde insan gibi yaşamak becerisi

-------------------

ahh bi çıksa abi
toto oynayan gence soruyorum napıcaksın parayı
araba alırım ev alırım seyehata çıkarım....
e niye toto oynuyosun o zaman

ne demek yani, kafayımı yedin abi nasıl yapıcam bunları
para bunları yapmazki, para bunların karşılığı sadece
sen bunların kendisini istesene

aman abi kafamı karıştırma şimdi git işine...

(Paranın üstüne oturuyor, paranın üstünde gidiyor, parayla yatıyor sanki,
Eline para geçtiğindede ne yapacağını bilmiyor tabiki. Bunun getirdiği
paranın ne olduğunu bilen biri onun adına parayı kullanıyor tabi.)

-------------------

abi elli lira versene
napıcan
sigaram kalmadı abi
al sana sigara başka
aman abi ya borç istiyoruz diye...

evladım niye borçlanıyosun.. al işte sigara
başka bişi dahamı lazım
yok da

dilencimiyiz abi..?
kredi kartından çekeriz.. kalsın abi ya..

(Borçlanmak sadaka istemekten iyi
nasıl anlatırsın bu adama özgürlükle köleliği)

......................

içten saygı ve sevgilerimi sunuyorum
Allah'a emanet olun
Yukarı dön Göster iman's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iman
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats