HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Homoseksüellik-Eşcinsellik Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Mircan
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1277
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Mircan

islamofbulgaria Yazdı:
muvahhit Yazdı:
selam..

cevap;Nisa suresi;

15. Kadýnlarýnýzdan eþcinsellik/sevicilik yapanlara karþý içinizden dört tanýk getirin;
16. Eþcinselliði içinizden iki erkek yaparsa onlara eziyet edin.


Her halde ayri mealden bakiyoruz!?

Bakiniz Abdulbaki Gölpýnarlý mealinden:

15- Kadýnlarýnýzdan kötülükte bulunanlarýn kötülüðüne, içinizden dört tanýk getirin.

( Kötülükten maksat zinadýr. Bu âyetin hükmü olan hapis cezasý, taþlanma sûretiyle öldürmek emrini bildiren âyetle neshedilmiþtir).

16- Sizden, kötülükte bulunanlar olursa iki tarafý da incitin. ...

(Ve burda anlasilan zina olayidir) ona gore ayrica bakin:
( Bu da Ahmed Davudoglu`nun mealinden)
15- Kadinlarinizdan zina edenlere karsi icinizden......
16 - Sizden zina edenlerin ikisine de eza edin..........

BURDA DA AYRI BIR SEY BAHSEDILIYOR:
(EDIP YUKSEL MEALINDEN)

15- Kadýnlarýnýzdan fuhuþ yapanlara karþý içinizden dört tanýk getirin. Tanýklýk ederlerse, onlarý, ölünceye veya ALLAH onlara bir yol açýncaya kadar evlerde tutun.*[6]

[6] * 4:15 Dört kez zina yaptýðý kanýtlanan bir kadýn kamu saðlýðý açýsýndan tehlike varsayýlarak karantina altýna alýnmalýdýr. Karantinadan sonra tevbe ederse veya evlenirse serbest býrakýlabilir.

16- Sizden zina iþleyen çifti cezalandýrýn. Tevbe edip düzelirlerse onlardan vazgeçin. ALLAH yöneliþleri kabul edendir, Rahim'dir.

Ve daha en az 5 ayri meal bulunmaktadir!

HANGISI DOGRUDUR SIZCESI !?? Hangisine bakmaliyim ve hangisine inanmaliyim!? Ben bu rezil isi yapanlarin cezasini nasil ogrenmeliyim?

Selam,

Bunun cezasini neden bu kadar cok ogrenmek istiyorsun. Ceza verilmesi gereken birilerimi var?

Yukarı dön Göster Mircan's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Mircan
 
muvahhit
Ayrıldı
Ayrıldı


Katılma Tarihi: 24 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı muvahhit

selam...kuranda nesh yoktur bu nedenle abdülbakinin mealinin en azından nesh ile ilgili o parantezli kısmını kabul etmiyorum..hangisinin meali dersen bende derim ki;sonuç olarak onların öldürülmemesi tevbe edinceye kadar hapsedilmesi bu süre içersinde düzelmelerinin beklenmesi yada ölünceye kadar hapis hayatına devam ettirilmeleri...hapsolmak zaten başlı başına bir eziyettir..insanın özgürlüğünü elinden almak ona yapılabilecek belkide en büyük eziyet olabilir..
ben meallerden yaşar nuri öztürkün mealini daha uygun buluyor onun mealinden inceliyorum...bu arada mircanın dikkatini çektiği suale cevabın nedir?
selametle


__________________
Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
Yukarı dön Göster muvahhit's Profil Diğer Mesajlarını Ara: muvahhit
 
islamofbulgaria
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 25 nisan 2007
Yer: Bulgaria
Gönderilenler: 10
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı islamofbulgaria

Sadece dikkatimi cekti, Kurani kendi kafaniza gore yorum yapmaya tercih ediyorsunuz ve simdiye kadar gelmis gecmis hic bir alimi takmiyorsunuz! Bu nedenle israrli davrandim. Herkez kendi kafasina gore yorumlamaya kalktigi zaman neler olur (az da olsa) gostermek istedim. Siz kendi beyendiginiz meallerden cekiyorsunuz ayetleri ben de kendi iyi bildiklerimden, ve sonucta bir suru ayriliklar cikiyor...Arabca bilseydik farkli olmazdi, cunku 10 kisi olsak ayri seyler dusunurduk ve herkez de kendisi (mufessir oldugu icin) dogru zannederdi! Allah yardimcimiz olsun!

__________________
Gayuna Kur`an va Sunnah
Yukarı dön Göster islamofbulgaria's Profil Diğer Mesajlarını Ara: islamofbulgaria
 
ism@
Groupie
Groupie
Simge

Katılma Tarihi: 13 agustos 2008
Yer: France
Gönderilenler: 40
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ism@

inne-kum : kesinlikle siz
le te'tûne : mutlaka varıyorsunuz
er ricâle : erkeklere
şehveten : şehvetle
min dûni en nisâi : -dan Yan, yakın Kadınlar
bel : bilâkis, aksine, hayır
entum : siz
kavmun musrifûne : müsrif, Sınırı geçen, harcanan bir kavim

Bence Burada Biseksüellikten bahsediliyor çünkü Min duni en nisai Kelimesi KADINLARI BIRAKIP Değil tam olarak KADINLARIN YANINDAN demektir

Nikekim Dunillah derkenden ALLAHI BIRAKIP değil ALLAHIN YANINDAN YAKININDAN Anlamındadır arabistandaki Müşrikler ALLAH'ı bırakmamış Aksine Onun yanında Bir takım Putlar edinmişlerdi . . .nitekim başka Kelimeleri Arapçada , Gayri, beri gibi bir çok söz ile ifade edilirken neden Burada bu kelime geçmiştir bu konunun geçtiği şuarada166 aynı konu içerisinde ve tezerûne (Bırakmak) fiili varken Burada D-N-Y kelimesi ilginçtir İnternet üzerinde Bugün yapılan ve adına eşcinsellik denilen Evlisi Çoluğu çocuğu gerçekten Müsriflerdir İsraf oluyor Harcanıyorlardır kendini harcıyorlardır İnanın eşcinsellik yapmıyor  gerçekten Kuranın terimi ile FAHŞA yapıyorlar Bir eşcinsel olmama Rağmen Buna karşıyım

 

Lütfen Bu konuda yardımcı olur musunuz bir de Bu Lutun kavminin tecavüz yol kesme ve Şehvet sarhoşluğu yani düpedüz oğlan kız belkide çoluk çocuk genç yaşlı demeden herkes ile ilişki Kurması bir de En can alıcı nokta İnkar etmeleri Allaha İnanmayıp Onun azabını bize getir diyerek Baş kaldırmaları ve Peygambere ve Onun yandaşlarına Eziyet edip Yurtlarından çıkarmak istemeleri

Bütün Bunlar göz önüne Alındığında Lutun kavmi sadece Eşcinsel değil aynı zamanda Daha Farklı bir şeyler miş çünkü Bunları yapan kişi bugünkü tanımlara göre eşcinsel değildir daha farklı kişilerdir

mesela ben eşcinsel olmama rağmen ilişkim olmadı Bu konuda sakınıyorum kendimi Düşünüyorumda Lutun Döneminde yaşasaydım Ben bir Müslümanım

O azgın haddi gerçekten aşmış kişiler için Lutun ehli olmaz mıydım yani lutun yanında olmazmıydım elbette olurdum Hepsini geç ben bir müslümanım Onun yanında olurdum her şeyden önce Yatak Odam kendimde Kalırdı yine

O zaman Bu halde onlarla Bende Kurtulmuş olurdum öyle değil mi ? Halbuki ben bir eşcinselim neden ??

Söz konusu eşcinsellik değil Vurgulanmak istenen İnkarcı zalim Zorba Olmaları ve cinsel sapkınlığın hat safhaya gelmiş ve Sevgini Yerine şehvetin Konduğu bir diyar tecavüz yol kesme Ve Allaha Başkaldırmada Olunca Olacak Olan budur Bunun Eşcinsellikle bir alakası Yok gibi

Ayrıca Bunları (Tecavüz edenler yol kesenler ve Allaha Başkaldıran  ve topluca group s.x dediğimiz olayı) Yapanlar heteroseksüeller olsaydı Yani Genç Kızlara tecavüz edip yol kesselerdi Allaha Başkaldırıp Peygamberi Yurdundan çıkarsalardı Helak edilmeyecekler miydi ?? elbette edileceklerdi fakat Bu durum onların Heteroseksüel olmalarına mı bağlanacaktı. . . siz eşlerinizi Bırakıp Kandınlara gidiyorsunuz deseydi Burada Kadına Gitmenin Haram olduğunu mu anlayacaktık yoksa  eşi olan bir insanın Bunları yapmaması gerektiğini mi

yani Buradan temel olarak helak edilmelerinin sebebi diğer kavimlerde Olduğu gibi Allahı inkar ve peygambere eziyet Çıkarılsa Çıkarılsa azgın ne yaptığını bilmez afedersiniz anahtar deliğine bile neyse Anlaşılan Anlaşıldı yani en ama en son Buradan Biseksüeller Çıkarılabilir üstelik Allah Eşcinsellik haramdır da Diyebilirdi açıkça burada Kadınlarla ilgili bir eşcinsellik geçmediğine göre Buradaki şey apaçık bugünkü tanımıyla eşcinsellik değildir

 

Bu konuda yardım eder misin Lütfen bilgisi olan yazsın Zaten kafam karışık iyice karıştırmayın . . .

birde Şuara 166 da bu insanların Bir zevci eşi olduğunu öğreniyoruz Bunlar Evli insanlar Artık o döneme göre hemcinsi ile mi Karşıcinsi ile mi bilemiyorum ama bunlar zevcliler.

Yukarı dön Göster ism@'s Profil Diğer Mesajlarını Ara: ism@
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Merhaba,

insan ile ilgili hemen hemen HER ŞEY beyin ile ilgili...

düşünce, akletme, karar verme vs...

cinsellik de bununla ilgili bir durumdur.

Öncelikle cinsellik, ÜREME ve ÇOĞALMA ile ilgili bir durumdur.

üremenin CAZİP hale gelmesi için CİNSELLİK bir ARAÇTIR...

Her şeyde olduğu gibi, ARAÇ, AMAÇ haline getirilirse, SAPLANTI ve SAPKINLIK ortaya çıkar.

kadına kadın gibi hissetmesini sağlayan ÖSTROJEN hormonunun  DAHA FAZLA salgılanması iken, erkeğin erkek gibi hissetmesini sağlayan TESTESTERON hormonudur.

ve ne İLGİNÇTİR ki, bu hormonlar hem kadında, hem de erkektedir ve bu hormonlar BEYİNDEKİ hipofiz bezlerinden salgılanır. aynen insanda iyilik ve kötülüğün BERABER olabildiği gibi.

yani imtihan hayatın HER ANINDA ve HER OLGUSUNDA var.

yukarıdaki notu yazan arkadaşımız, kendisini FRENLEMİŞ. ne mutlu ona. biraz da, beyninde eşcinsel OLMADIĞINI düşünmesi ve kendisini o yönde geliştirmeye çalışması gerekiyor. örneğin, erkeklik organına sahip bir insan, düşünce sistemi ile, zaten DOĞAL olarak testesteron hormonunun daha fazla salgılandığı bir durumdadır. ancak, kız gibi düşünür, kızlar gibi hareket eder (özellikle çocukluktan itibaren) ise, zamanla östrojen hormonunun daha fazla salgılanmasına neden olabilir.

düşünce ve yaşayışın yanında, tıbbi bir tedavi süreci de olabilir. araştırmak gerekir.

üreme organlarındaki problem ise, başka bir konudur. bunun eşcinsellikle ilgisi yoktur. örneğin, kadın; kadın gibi düşünüp, kadın gibi yaşarken, cinsel organında problem olabilir, veya erkek açısından da aynı durum. bu da tedavi ve sabır gerektiren bir konudur. hastalıktır.

özetle;

1. beyinde olayı çözmek gerekir, fıtrata uygun bir şekilde yaşamak ve düşünmek gerekir.

2. katkı olarak, tıbbi destekleyici tedavilere gidilebilir.

bu durumun bir HASTALIK ve EKSİKLİK olarak ele alınması gerekir. aynen hırsızlık, zina, yalan söyleme gibi....

selam müminleredir...

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
mustacanta
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 18 aralik 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 198
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı mustacanta

bu durumun bir HASTALIK ve EKSİKLİK olarak ele alınması gerekir. aynen hırsızlık, zina, yalan söyleme gibi....

hayrullah beye katılıyorum. geçenlerde bir programda bir erkek çocuğunun sürekli bebeklerle oynadığını, kendisine sürekli kız arkadaş edindiğini, erkeklerden kaçtığı gibi şikayetlerini ileten anneye doktor kocasının evde vakit geçirip geçirmediğini sordu. adam tır şöförüymüş eve 4-5 ay gelmedği oluyormuş. çocukta kendine annesini ve çevresindeki kız arkaşalarını model alıyormuş. düzgün bir aile yapısının önemini bir kez daha anladım.

Selamlar..
Yukarı dön Göster mustacanta's Profil Diğer Mesajlarını Ara: mustacanta
 
adalet
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 02 ekim 2006
Gönderilenler: 1195
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı adalet

İslâm ve eşcinsellik meselesi

TARAF-Hilâl Kaplan

Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın “Ben eşcinselliğin biyolojik bir bozukluk, bir hastalık olduğuna inanıyorum. Tedavi edilmesi gereken bir şey bence” sözleri büyük tartışma yarattı. Önce eşcinselliği siyasal bir kimlik olarak savunan dernekler başta olmak üzere pek çok seküler kurum Kavaf aleyhine metinler yayımladı,”hastalık değildir” minvalinde protesto yaptı. Ardından Müslüman temsili olan STK’lar metinler yayınladı, “hastalıktır” diyerek Kavaf’ın sözlerine destek verdi. Hatta bir internet sitesiyle eşcinselliğin hastalık olduğunu tasdik eden bir imza kampanyası bile başlatıldı (http://www.escinsellikhastaliktir.blogspo t.com).

Nüfusunun %99’unun Müslüman olduğu sıklıkla hatırlatılan ülkemizde sanırım tarihsel olarak laiklikle travmatik bir ilişki kurduğumuzdan olsa gerek genelde toplumsal meselelere dair pek fazla İslâmî söylem üretilmiyor. Bu yazıda Müslüman bir sosyal bilimci olarak mevzubahis tekil hadiseyi İslâm ve eşcinsellik meselesinin bir ‘semptomu’ olarak ele alıp irdelemeye çalışacağım. Konu üzerine söyleyebileceğim çok daha fazla sözüm olmasına rağmen yer darlığından dolayı sadece hem Müslümanların hem de ‘seküler’lerin mevzuyla ilgili ürettiği söylemler hakkındaki tenkitlerimi dile getirmekle yetineceğim.

Günâha hastalık demek
Müslümanlar Batı kaynaklı bilgi ve söylemlere ekseriyetle eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşırlar. Hatta daha ileri gidip Batılı/seküler herhangi bir kavram üzerinden dünyayı anlamaya ve açıklamaya çalışan Müslümanlara “liberal, kompleksli, yaranmaya çalışan” gibi kötü sıfatlar yakıştırmakta beis görmeyen başka Müslümanlar bile vardır. Ancak Batılı kavramsallaştırmalara dair bu eleştirel ve şüpheci tavırlarına rağmen Müslümanların eşcinsellik meselesinde hemen “hastalıktır” sonucuna atlayarak Batılı terminolojiyi sahiplenmelerini ilginç ve üzerine düşünmeye değer buluyorum.

Öncelikle belirtmek gerekir ki seküler bilim dalları olan psikoloji ve psikiyatrinin “norm” belirlediği vâki değildir. Onlar genelde sadece norm olmayanın yani anormal/patolojik olanın ne olduğunu vazederler ve tedavi etmeye çalışırlar. Mevzubahis bilgi üretimi ise hiçbir zaman iktidar ilişkilerinden münezzeh değildir. Bu yüzden bir zamanlar iktidar ilişkileri açısından sorun yaratabilecek potansiyelde görülen eşcinsellik, hem tıp alanında eşcinsel doktorların gittikçe güç kazanmasıyla hem de eşcinsel yaşam pratiklerini toplumsal hayata katmanın kapitalist üretim biçimine ve iktidar ilişkilerine herhangi bir tehdit unsuru oluşturmadığının anlaşılmasıyla anormal/patolojik olan kategorisinden çıkarılabilmiştir. Dolayısıyla eşcinselliğin “hastalık” olarak adlandırılması da bu kategoriden çıkarılması da iktidara sahip olanın anormal/patolojik olanı belirlemekteki keyfiyetinden öteye gitmez. O yüzden maruz kaldığımız muhtelif tanımlamaları veya sınıflandırmaları kabul etmeden önce bu bilginin neşet ettiği bilgiiktidar ilişkileri ağını da mutlaka sorgulamak gerekir.

İslâm’a göre eşcinselliğin “fıtrat-ı selîm”e yani güzel fıtrata aykırı olduğu doğrudur. Ancak bir olgunun “hastalık” olduğunu iddia edebilmek için fıtrata uymadığını söylemek kâfi değildir çünkü fıtrata uygun olmayan her şey zaten hastalık değildir, günâhtır. Müslümanlar ne zamandan beri fıtrata aykırı olan her davranışı “hastalık” olarak nitelendiriyorlar? Günâh olan her şeye hastalık diyeceksek neden zina yapanlara da “hasta” demiyoruz mesela? Peki içki içenler? Ya faiz yiyenler? Kavimler sadece eşcinsellik yüzünden helâk olmadı ya, neden bu günâhları da “hasta” kategorisine sokmayalım? Ama bir dakika, Batı’da bir şekilde bunların hiçbiri “hastalık” olarak görülmedi diye mi böyle yapıyoruz? Ya da bu günâhları sekülerleşen toplumla beraber biz de mi normalize ediyoruz acaba? “Günâh” kavramının ağırlığı ve/veya açtığı söylemsel meşruiyet alanı mı bize kâfî gelmiyor yoksa?

Eşcinsellik İslâm hukukuna göre günâhtır ve sapkınlıktır. Ancak hangi ‘norm’dan bir sapma olduğuna tutarlı bir cevap vermek istiyorsak cevabımızı İslâm’ın içinden temellendirmek zorundayız. Zira ya inandığımız dinin özgün diline sadık kalıp onun içinden konuşacağız ya da seküler dünya için bir tür ‘günâh’ tanımı olan “hastalık” kavramının üzerine bina edilen kaygan zemine tutunmaya çalışacağız. Bunların ikisi arasında bir yol yok maalesef ve Müslümanlar için dinin dilinden vazgeçmek gibi bir ‘lüksün’ olmadığı da sanırım çok açık.

Kaldı ki bir Müslümanın, insanların eşcinselliğe temayülü olmasını içkiye, kumara ve özellikle de zinaya temayülü olmasından daha infialle karşılamalarını da anlayabilmiş değilim. Zira on beş asırlık İslâm hukuku (fıkıh) geleneğinde eşcinselliğin (literatürdeki adıyla “livata” ya da “sihâk”) hükmü zinayla aynı görülmüştür (Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, “Livâta”, cilt: 27, s. 198). Evli olmayan iki insanın beraber olmasından farklı bir hükme tâbi kılınmamıştır. Yani eşcinsellik zinanın bir veçhesi olarak ele alınmıştır. Bu anlamda nasıl insanın içinde karşı cinsiyle zina yapmaya dair bir temayül varsa, hemcinsiyle zina yapmaya dair de bir temayül vardır. Bu temayül olduğu için İslâm hukukuna göre kadınların ve erkeklerin hemcinsleriyle beraberken bile uyması zorunlu olan tesettür kuralları vardır.

Eğer İslâm bir hususta kural koyuyorsa, oradaki günâha meyletme potansiyelinin kuvveden fiile geçmesini önlemek için koyuyordur. Ayetin “zina yapmayın” değil, “zinaya yaklaşmayın” şeklinde hüküm bildirmesi de bu yüzdendir. Zinaya giden tüm yolların bertaraf edilmesi içindir. Her insanın içinde olabilecek fıtrata aykırı dürtüler eşcinsellik için de geçerlidir ve Müslümanlar bu dürtülere yol açabilecek yolların söylemsel ve fiili olarak kapalı olması için mücadele ederler. Ancak bu mücadeleyi de yine İslâm’ın öngördüğü söylemsel düzenle çelişmeden yapmaları gerekir. Bu minvalde eşcinsellik bir hastalık değil, günâhtır; günâh olması onun toplumsallaşması ve meşrulaşması ile mücadele etmeye yeter delildir. Kaldı ki eşcinselliğin “günâh” oluşunda ısrar etmek, eşcinselliğinden şikâyeti olan insanların psikolog ve psikiyatristlerden yardım almasına engel değildir, bu zaten isteyene açık olan bir kapı. Bence Müslümanların bu noktada esas vurgulaması gereken eşcinselliğin nefsî bir dürtü olduğu ve Müslümanların bununla mücadele etmesinin yanında olduklarıdır. Ancak eşcinselliğe “hastalık” ibaresi gibi gayri İslamî, küçültücü ve dışlayıcı bir kavramsallaştırmayla yaklaşmak inanan ama günâhtan kaçmakta zaaf gösteren Müslümanları da uzaklaştırmaz mı? Müslümanların “bizden uzak olsun” demek gibi bir seçenekleri var mı?

Mazlum eşcinsel olursa…
Müslümanların mevzuya dair yayınladıkları bildirilerde eşcinsellerin uğradığı hak ihlallerinden hiç bahsedilmemesi hatta Özgür-Der’in bildirisinde “eğer homoseksüellerle ilgili bir şiddet veya cinayet varsa genelde bu şiddet veya cinayetin arkasında ya bir başka homoseksüelin ya da bu homoseksüellerle ilgili bir başka sapkın karakterin olduğunu görmüyor değiliz” denmesiyse ayrı bir vahamet. Bu tavırlar Müslümanların ya bir insanın eşcinsel olması sebebiyle başına gelenleri umursamadığını ya da eşcinsellere yapılan haksızlıklara “su testisi su yolunda kırılır” mantığıyla yaklaştıklarını gösteriyor ki ikisi de Müslüman ahlâkıyla bağdaştırılamayacak duruşlardır.

Eşcinseller polis şiddetinden öldürülmeye kadar pek çok zulme maruz kalıyorlar. Örneğin fuhuş yapmamak için garsonluktan fal bakmaya kadar pek çok iş dalında tutunmaya çalışan Esmeray travesti olduğu için sırf görünümünden dolayı keyfî bir biçimde polisler tarafından dövülüp hastanelik edilebiliyor. Ya da eşcinsel olduğu için sokak ortasında öldürülen Ahmet Yıldız gibi insanlar var. Şimdi Veda Hutbesi’nde Efendimiz’in kutsal olduğunu ilan ettiği “can, mal ve namus” kavramlarını biz de kutsal kabul ediyorsak bu hadiseleri umursamamamız ya da “hak etti” diye düşünmemiz İslâmî bir duruş olabilir mi? Bunun iyiliği emretmek ve kötülüğü men etmek ile nasıl bir alakası var? Ne zamandır polis dayağını ve cinayeti “kötülükten men etmek” kategorisinden görür olduk? Eğer biz böyle görüyorsak, İslâm düşmanı birilerinin de Müslümanları emniyette dövmesine (ki geçenlerde bu tür bir hadise yaşandı) ya da katletmesine hangi ahlâkî gerekçeyle karşı çıkacağız? Peki fıkha göre eşcinsellikle aynı hükme tâbi olan zina günâhına girenlerin de öldürülmesine taraf mıyız? Böylesi bir yaklaşımla adaleti ve merhameti korumaya kararlı olduğumuza önce kendimizi inandırabilir miyiz acaba? “Kim olursa olsun mazlumdan yana” olmak bu mudur?

Açıkçası onlarca İslâmî kuruluşun mevzubahis eşcinsellik olunca biraraya gelmesi bana şu soruyu sordurdu: “Bir insanın haksız yere öldürülmesi, tüm insanlığın öldürülmesi gibidir” diye buyuran Hz. Peygamber’in ümmetinden olan bu kuruluşların üyeleri 2007’de katledilen Hrant Dink’in ruhunun huzur, ailesinin adalet bulması için de biraraya gelebilecek mi? Geç de olsa O’nun için de bir bildiri yayınlayıp tüm üyelerini 19 Ocak’larda Agos’un önünde buluşturabilecek mi? Cinayet, en az eşcinsellik kadar ağır bir günâh değil mi yoksa?

Hülasa, hem kendi nefsimden hem de toplumdan neşet eden her tür kötülüğü dert etmeye çalışan bir Müslüman olarak eşcinsellerin vatandaşlık hakkı diye talep ettiği ve eşcinselliğin meşruiyet kazanmasına sebep olacak her tür girişime karşıyım. Ancak yine tam da bu sebeple bir insanın sırf eşcinsel olduğu için malına, canına ve namusuna halel gelmesine de karşıyım. Buraya kadar olan argümanların hepsini İslâm içerisinden temellendirdiğim için cevap vermek isteyenlerin beni “liberal, kompleksli, vb.” olarak nitelendirmeden aynı benim yapmaya çalıştığım gibi yine İslâm içerisinden cevap vermelerini bekliyorum. Allah her şeyin doğrusunu bilendir…


“Müslümanlar gölge etmesin” ne demektir?
‘Seküler’lerin, Müslümanların eşcinsellikle alakalı duruşlarına dair yaklaşımlarına gelelim. Genelde iki tutum söz konusu. Ya eşcinsellik aleyhine Müslümanların tüm yapıp ettiklerini “homofobi” kavramı altında ele alıp dışlayıcı ve tahkir edici bir yaklaşım var, ya da Müslümanların toplumsal değişim ve demokratikleşmedeki hayatî rollerine binaen “tamam karşı olsunlar ama fazla da ses etmesinler” diye özetleyebileceğimiz bir yaklaşım var.

Anlamaya yönelik herhangi bir çaba taşımayan, sadece muhalefet etmek üzerinden kendini gerçekleştiren bir tutumu içerdiğinden ve açıkçası Allah’ın emrine karşı gelmektense “homofobik” olarak adlandırılmayı tercih ettiğimizden birinci yaklaşım üzerinde durmayacağım. İkinci yaklaşımı bir analojiyle irdeleyelim. Malûmunuz sosyalistlerin iyi, doğru ve güzel bildikleri genelde liberal politikalarla çelişir ve bu yüzden liberalizmin yozlaştırdığını hissettikleri her alanda muhalefet ederler. Toplumsal adaleti çok önemseyen bir Müslüman olarak bu minvalde yapılan sol muhalefet beni genelde mutlu eden bir muhalefet biçimidir. Peki, mevzuyu bir de Müslümanlar açısından düşünelim. Müslümanların da iyi, doğru ve güzel saydıklarını, yozlaşma potansiyeli olarak gördükleri hususlarda dillendirerek muhalefet etmeleri hakları değil midir? Sosyalistlere “şu anda liberal hegemonya altında yaşıyoruz, sosyalistler gölge etmesin başka ihsan istemez” demek ne kadar haksızsa, Müslümanlara da “şu anda seküler hegemonya altında yaşıyoruz, Müslümanlar gölge etmesin başka ihsan istemez” demek de o kadar haksızdır.

Katıldığım bir panelde şöyle sorulmuştu: İslâm’ın toplum düzenine dair getirdiği kuralları Müslümanlar destekledikleri sürece otoriter laikliğin uygulanması şart değil midir? Ben de bu soruyu -bir kısmını devrimcilerin/sosyalistlerin doldurduğu salona hitaben- bir soruyla şöyle cevaplamıştım: Devrimci sosyalizmin toplum düzenine dair getirdiği kuralları devrimciler destekledikleri sürece otoriter faşizmin uygulanması şart değil midir? Bu nokta-ı nazardan bakacak olursak görünen manzara şudur: Kemalistler Müslümanların hemen hiçbir mevzuda İslâm’dan neşet eden bir söylemle ses çıkarmamalarını isterken; anti- Kemalist olduğunu iddia eden ve sosyalizm, liberalizm, anarşizm, feminizm, vb. seküler ideolojilere angaje olan insanlar da kendi fikirleriyle uyuşmadığımız noktalarda pek ses çıkarmamızı istemiyorlar. Örneğin milliyetçilik, ırkçılık, kapitalizm, devletçilik gibi kendileriyle Müslümanların paralel düşünebileceği temel meselelerdeki biraradalığımızdan çok hoşnutken eşcinsellik gibi farklı düşündüğümüz mevzularda susmamız, “gölge etmememiz” isteniyor. O halde Kemalistlerin ideal Müslüman tahayyülü ile ‘anti-Kemalist’ (“latent-Kemalist” de diyebiliriz) seküler insanların ideal Müslüman tahayyülü arasında mahiyet bakımından aslında pek bir fark yok. Olsa olsa sadece sınır çizme açısından bir fark var diyebiliriz. O yüzden bence herkes önce ne kadar “anti- Kemalist” olduğunu bir gözden geçirse fena olmayacak. Zira Müslümanların pek susmaya niyeti yok, benden söylemesi…

Eşcinsellik meselesinde karma gruplarda en çok vurgulanan argümanlardan birisi de şudur: Eşcinseller başörtüsüne özgürlüğü savunuyorlarken siz neden onların özgürlüğünü savunmuyorsunuz? Açıkçası bu argüman kendi içinde bir çelişki taşıyor. Başörtülü kadınlar örtülerini çıkarmayı reddederek hem öğrenim hayatından hem de çalışma hayatından dışlanıyorlar. Ancak tüm bunları göze alarak direniyorlar. Bunun tek sebebiyse topluma/devlete itaat etmektense Allah’a itaat etmeyi seçmeleri. Başörtülü kadınlara “eşcinsel haklarını savun” demekse “Allah’a karşı gel” demekten farksız. Zira hem Kur’an’da hem de Sünnette eşcinselliğin günâh oluşuna dair pek çok delil mevcut. Şimdi başörtülü bir kadın, Allah’a itaat etmek için pek çok zulme göğüs gerecek ama eşcinseller başörtüsü yasağına karşı olduğundan ötürü onların özgürlüğünü savunup Allah’a isyan edecek. Sizce de bu talebin kendisinde bir çelişki yok mu? Bu talebe ‘arz’ eden başörtülü kadın zaten metaforik olarak başörtüsünü ‘çıkarmış’ olmuyor mu?

Son olarak benim “şantajcı demokratlık” diye adlandırmayı uygun gördüğüm bir tavırdan söz etmek istiyorum. Toplumda demokrat kimliğiyle tanınan bazı aydınlarımız, başörtüsü yasaklarıyla ilgili bir metne imza vermeden ya da basın açıklamasına katılmadan evvel “siz eşcinsellerin haklarını savunursanız imza veririm/ katılırım” diyebiliyorlar. Örneğin Alevilik meselesinde “siz de başörtülü kadınların haklarını savunursanız” önşartını koşmak aklına bile gelmeyen aydınlar, başörtülü kadınların hakkını böylesi gayri ahlâkî bir biçimde pazarlığa tabi tutabiliyorlarsa bırakın demokratlıklarını insanlıklarından şüphe etmek gerekir sanırım.

Birarada yaşamanın yolunu aramak
Kemalist hegemonyaya karşı Türkiye’de pek çok farklı grup bir araya gelip karşı-hegemonya mücadelesi veriyor. Biraraya gelmeler çoğaldıkça aramızdaki “uzlaştırılamaz farklılıklar”ı da keşfediyoruz. Bu anlamda mevcut tartışmayı çok faydalı bulduğumu söylemem gerek. Ancak uzlaşamadığımız her noktada bir diğerini suçlamak veya susturmak bana fazlasıyla totaliter bir tutum gibi geliyor. Kaldı ki kendi doğrularını başkasına dikte ederek “yok birbirimizden farkımız” anlayışını tesis etmenin totaliter rejimlerin bir hülyâsı olduğunu söylememe bilmem gerek var mı? O yüzden “var birbirimizden farkımız”ı vurgulamanın ve bu farklılıklar dahilinde nasıl bir toplumsallık inşa edeceğimizi tartışmanın daha sağlıklı olduğunu düşünüyorum. Zira farklılıkları yok etmeye/es geçmeye çalışarak bir yere varılmadığını sanırım en iyi bizim bilmemiz gerekiyor.


__________________
"Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Yukarı dön Göster adalet's Profil Diğer Mesajlarını Ara: adalet
 
Yorumcu
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 08 mart 2010
Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Yorumcu

Yazılanlara biraz göz attım.Ancak ben,eşcinsellerin hasta olmaktan çok,özürlü olduklarını düşünüyorum.Nasıl ki,bazı insanlar doğuştan kör veya topal,yani özürlü doğuyorlarsa,eşcinsellerde öyle doğmaktadırlar.Ve bana göre,ya da benim Kur"andan yaptığım incelemelere göre, eşcinseller mahkeme-i-kübra"ya uğramadan,direkt cennete gideceklerdir inşallah.Çünkü onlar,bu dünya da insan olarak yaratılmış olmanın bedelini,en ağır şekilde zaten ödüyorlar.

Erkeklik organı olan bir erkeğin,toplum içinde kendini kadın gibi hissetmesinin,kadın gibi giyinip süslenmesinin,kadın gibi davranmasının,Kur"an"a göre,ne cezası vardır,ne de günahı.Bana göre bu tür kadınlara,normal kadınlara tanınan hakların hepsi tanınması lazımdır.

Gene bana göre,bu tür kadınlar,kadınlık duygularını illa da bastırmak zorunda değillerdir.

Bu kadınlar,diğer kadınlar gibi cinsel ihtiyaçlarını karşılamak hakkına da sahiptirler.Bu kadınlara,kadın gibi giyindikleri,kadın gibi davrandıkları için zani veya luti muamelesi yapılamaz.Bu kadınlar,4 kişinin görebileceği veya görmesi muhtemel bir ortamda cinsel ilişkiye girerlerse,kendilerine zani muamelesi yapılır.Yani normal kadın veya erkeklere zani muamelesi hangi hallerde yapılıyorsa,bunlara da o hallerde yapılır,yapılabilir.

Bilmem anlatabildim mi? Aksini iddia edenlerle,sonuna kadar tartışmaya hazırım.

Selam ile.

Yukarı dön Göster Yorumcu's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Yorumcu
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Merhaba,

ben aksini iddia ediyorum. çünkü eşcinselliğin bir de lezbiyen tarafı var.

bir önceki notumda belirttiğim gibi, bu da beyin ile ilgili...

sonuçta fıtrata ters bir davranış biçimi var.

benim hastalık veya özür olarak belirttiğim kısmı, üreme organlarının işlevini yitirmesi durumudur.

diğer türlü, nasılsa ben erkek gibi hissediyorum deyip, kadın-kadına olamayacağı gibi, nasılsa kadın gibi hissediyorum, deyip, erkek-erkeğe de olamaz...

kolu olmayan bir insan, protez kol gibi, İYİLEŞTİRME ve FITRATA yaklaşmak için çaba gösteriyorsa, fıtratına aykırı bir şekilde HİS sahibi olan insanların da, FITRATLARINA dönme çabası göstermeleri gerekir...

ism takma adlı kullanıcının belirttiği kısmı ise, sapkınlığın derecesini arttırır.

insanlar yalan söylemek zorunda da değil, ancak kendilerini yalan söylemek ZORUNDA hissettikleri anlar olabilir. dolayısı ile, NE OLURSA olsun YALAN söylememeye ÇALIŞMAK gibi bir gayret gerektirir bu durum da...

selam müminleredir..

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
Yorumcu
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 08 mart 2010
Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Yorumcu

 

Ben,eşcinselliğin genetik bir olgu olduğunu söylemiştim.Yani fıtrata aykırı bir durum yok.Aksine fıtrata uygun bir durum var,diye düşünüyorum.Ancak ben,tam bir eşcinsellikten söz ediyorum.Cinsellikte aşiri gitme veya doykunluğa ulaşma sonucu meydana gelen sapmalardan söz etmiyorum.Bu tür sapmalar sonucu yapılan eşcinsel ilişkiler,nefsine uyup,adam öldüren,adam yaralayan veya hırsızlık yapan insanlar gibidirler.Ben,kendisini hiç bir zaman erkek olarak hissetmeyen erkeklerden veya kendisini hiç bir zaman kadın olarak hissetmeyen kadınlardan söz ediyorum.

Ben Lut kavmi gibi aşırılıkları sonucu sapan veya sapıklaşan insanlardan söz etmiyorum.Çünkü Allah veya Kur"an,gizli,açık her türlü aşırılığı(fahşa)yasaklamaktadır.

Selam ile.

Yukarı dön Göster Yorumcu's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Yorumcu
 

<< Önceki Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats