Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

herkese selam, paramex denilen arkadasin yazdiklarini okurken bu adama ulastim daha dogrusu internet sitesine ulastim...

zannediyorum hanifdostlar olan bir cok arkadasin bu siteyi incelemistir. sitede gezerken bazen cok guldum bazende cok korktum  bilirsiniz dunyada gri olan insanlar vardir bu insanlardan ulkemizdede bir hayli mevcut .demek istedigim bana dokunmayan yilanla bende bin yil yasarim diyenler arastirma yapmayanlar, kurandan okumayanlar onu merak etmeyenler,isittikleri ile kendilerini memnun etmeye zorlayanlar,akillarini isletmeyenler.......vs vs 

simdi bu adamlar canlari sikilipta sitemizi ziyaret ettiklerinde veya herhangi bi sekilde ve ya bu paramexin yazdiklarindan etkilenipte zaten beyinleri bir hayli sulu olan bu vatandaslarimiz bu siteyi kazayla bulup da okuyup da etkilenip de ne olabilir sizce? bu gri olanlar olur kara hemde kapkara hemde kaskara  karadan daha kara olur. bu sitede  hz muhammedi kotulemek icin  kullanilan dil ise hadisi serifce genelde   ama bir kac yerde de kurandan orneklemeler yapilmis bunun gibi;

11. Hud Suresi, 2. ayet: (turan dursun sitesinden alinti)

"Bu Kitap Allah'tan başkasına ibadet etmemeniz için indirildi. Kuşkusuz, ben size O'ndan gelen bir uyarıcı ve müjdeciyim."

Açık şekilde görülmektedir ki bu ayette konuşan Muhammeddir. Bir gaf yaparak ayeti kendi dilinden yazdırtmıştır. Bu gafı farkeden ama örtmeye çalışan kimi mealciler (Kuran'ı Türkçeye çeviren yazarlar), ayetin orijinalinde bulunmayan "de ki" sözcüğünü meale parantez içinde monte etmektedirler. Sitemizde de bulunan bir Kuran mealinde (İslami bir siteden alınmıştır) meal şu şekilde geçmektedir:

(De ki: Bu Kitap) "Allah'tan başkasına ibadet etmemeniz için (indirildi). Şüphesiz ki ben, onun tarafından size (gönderilmiş) bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.

Kuran meali kitaplarında parantez içinde yazılan kelimeler, "Bu sözcükler Kuranın orijinalinde yok ama biz siz daha iyi anlayasınız diye bunu yazdık" anlamına gelmektedir. Yukarıdaki mealde de ayetteki çarpıklık örtülmek istenerek orijinalde bulunmayan "de ki" sözcüğü parantez içinde eklenmiştir.(turan dursun sitesinden alinmistir)

yukarida goruludugu uzere  yapilmak isteneni az cok anlamissinizdir umarim..... sorum ise su hud suresi 2. ayetin arapcasi gercekten boylemidir?

 allah emanet olun

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam,

Burdaki uyarcı ve müjdeci Kuran gibi geliyor. Peygamber değil.

En doğrusun Allah bilir.

Turan Dursun hadislere ve rivayetlere daldığı için ateist olmuş bir insandır. Gerçi ben de hadisleri okurken neredeyse ateist olacaktım ama Allahın yardımıyla Kuranla tanıştım ve yolumu buldum.

Allaha şükürler olsun.

Vesselam.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Empryium,

Temennine gönülden inşallah diyorum, hepimiz için. Yine söylüyorum, şükürler olsun Allaha ki Kuranla tanıştım. Neredeyse hadislerin arasında boğulup gidecektim. Allahın yardımı olmasaydı halim gerçekten perişandı. Allah var ya da yok sınırında iken yardımın gönderdi ve hidayet etti.

Allah herkese hidayet versin.

Vesselam.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selamlar

Turan Dursun ve TÜREVLERİNİN problemi;

İslam anlayışını, Hadis-sünnet-icma gibi kavramlara dayandırmalarıdır. Tüm açılımları (Muhammed Resul ile ilgili olan) Hadis kökenlidir. Kendisi maalesef algılarını Kuran odağına yönlendirmeden, Hadis ve Sünnet (yozlaştırılmış halleri dahilinde) köklerindeki çelişkiler bağlamında nir inkara yönelmiş. Kısacasi DİNİ ALLAHA ÖZGÜLEMEDEN, inkar etmiştir.

Öte taraftan, Kuranı Düzlemsel boyutuyla ele almamış,  Parçadan bütüne değil, Parçadan sonuca ulaşmıştır. Bu Kuran için asla ve kat'a düşünülemez bir algılama metodudur..

Tüm bunlar bu kişinin ne kadar zayıf ve kapalı algılarla düşünmeye çalıştığını ortaya koyar. Mutlak İlah, Allah kavramını inkar etmesine sebep olacak şeyler, kavram karmaşalarından ileri gidemez.

Tüm bunlardan Allaha sığınırım.

Selametle

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam,

Eren kardeşime bir katkı yapayım.

Turan Dursunun metodolojisi bilimsel değil tepkisel bir metoddur. İçinde bulunan kin ve nefreti bir an önce dışa vurmak için acele ederek bu tepkiselliğini çok bariz bir şekilde ortaya koymuştur. Bunu da tabi ki bizimkilerin dört elle sarıldığı, niye sarıldıklarını bilmedikleri hadisler ve rivayetler yoluyla yapmıştır. Kuran ile ilgili söylemlerinde de bunu görmek mümkündür. Elle tutulur bir tarafı yoktur. Tamamen tepkisel hatta bir anlamda duygusal söylemler kullanmıştır.

Yaptığı en büyük yanlışlardan biri de hadislerde anlatılan peygamber tasvirini gerçek zannedip doğal olarak böyle bir adamın Allahtan vahiy almasının mümkün olmadığı gibi bir sonuca vararak Kuranın Muhammed tarafından uydurulduğunu söylemesidir. Haklı olan tarafı gerçekten de Allahtan vahiy alan bir elçinin böyle bir insan olamayacağıdır ki gerçek zaten öyledir. Tam tersini yapıp Kurandan yola çıkmış olsaydı bu tür hatalar düşmeyecekti belkide. Bu durumda yine Kuranla ilgili eleştirileri bir anlamda anlışılabilirdi.

Turan Dursunun ateist söylemleri olanlara en büyük katkısı da ayetleri tırtıklayarak bu niye böyle gibi sorular sormasıdır. Ayetleri Kuranın bütünlüğünden kopararak yorumlamaya çalışmak ister istemez böyle hatalar neden olabilmektedir. Ateistlerin söylemcilerin Turan Dursuna teveccühleri burdan kaynaklanmaktadır. Tabi ki hadis ve rivayetler de cabası.

Vesselam.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selamun Aleykum! Değerli  Kardeşlerim!

Sözü edilen Hud Suresinin 2. ayeti ile ilgili Turan Dursun sitesindeki yazı aşağıdaki şekildedir,

11. Hud Suresi, 2. ayet: (turan dursun sitesinden alinti)

"Bu Kitap Allah'tan başkasına ibadet etmemeniz için indirildi. Kuşkusuz, ben size O'ndan gelen bir uyarıcı ve müjdeciyim."

Açık şekilde görülmektedir ki bu ayette konuşan Muhammeddir. Bir gaf yaparak ayeti kendi dilinden yazdırtmıştır. Bu gafı farkeden ama örtmeye çalışan kimi mealciler (Kuran'ı Türkçeye çeviren yazarlar), ayetin orijinalinde bulunmayan "de ki" sözcüğünü meale parantez içinde monte etmektedirler. Sitemizde de bulunan bir Kuran mealinde (İslami bir siteden alınmıştır) meal şu şekilde geçmektedir:

(De ki: Bu Kitap) "Allah'tan başkasına ibadet etmemeniz için (indirildi). Şüphesiz ki ben, onun tarafından size (gönderilmiş) bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.

Kuran meali kitaplarında parantez içinde yazılan kelimeler, "Bu sözcükler Kuranın orijinalinde yok ama biz siz daha iyi anlayasınız diye bunu yazdık" anlamına gelmektedir. Yukarıdaki mealde de ayetteki çarpıklık örtülmek istenerek orijinalde bulunmayan "de ki" sözcüğü parantez içinde eklenmiştir.(turan dursun sitesinden alinmistir)

 Kuran ‘da  de ki (kul) sözcüğü 263 ayette geçmektedir.

Sözü edilen ayeti bir öncesi ve sonrası ile birlikte ele alalım.

Hud;1:” Elif Lâm Ra Kitabun uhkimet ayatuhu sümme fussılet min ledün Hakiymin Habîyr”
Eliyf, Lâm, Ra.  Ayetleri muhkem kılınmış sonra Hakiym ve Habiyr’in ledünnünden tafsil edilmiş bir Kitab’tır.

Hud;2:” Ella ta'budu illAllah* inneniy leküm minhu neziyrun ve beşiyr”
Allah’dan başkasına kulluk/ibadet etmeyin, diye. “Muhakkak ki ben size O’ndan bir uyarıcı ve bir müjdeleyiciyim”.

Hud;3:” Ve enistağfiru Rabbeküm sümme tubu ileyHi yümettı'küm metaan hasenen ila ecelin müsemmen ve yü'ti külle ziy fadlin fadlehu, ve in tevellev fe inniy ehafü aleyküm azâbe yevmin kebiyr”
“Ve mağfiret isteyin Rabbinizden. Sonra O’na tevbe edin  ki, ecel-i müsemma’ya kadar sizi güzel bir faydalanma ile faydalandırsın ve her fazl sahibine fazlını  versin. Eğer yüz çevirirseniz, sizin için büyük bir gününü azabından korkarım”.

Hud;4:” İlellahi merciuküm* ve Huve alâ külli şey'in Kadiyr”
 “Allah’adır dönüşünüz. O herşeye Kadiyr’dir”.

Değerli Kardeşlerim!

“De ki” ile başlamayan o kadar çok ayet vardır ki, bu ayetin tebliğ edildiği zaman da aynı iddialar yapılmıştır. Yapılan bu iddialar üzerine Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah vahyinde :

Hud;13:” Em yekulunefterah kul fe'tu bi aşri süverin mislihi müftereyatin ved'u menisteta'tüm min dunillahi in küntüm sadikıyn”
Yoksa “O’nu uydurdu” mu diyorlar. De ki: “Hadi siz de onun misli on sûre getirin. Allah’tan ğayrı gücünüz yettiği kim varsa  çağırın. Eğer sözünüzde sadıklar iseniz .”

Hud;14:” Fe illem yesteciybu leküm fa'lemu ennema ünzile bi ılmillahi ve en la ilahe illâ Hu fehel entüm müslimun”
Eğer size cevap vermediler ise,  iyi bilin; O/ Kur’an ancak Allah İlmi olarak  inzal olunmuştur, ve ilah yoktur ancak O. Artık siz  müslimlersiniz  mi?

Enbiya; 25: Ve ma erselna min kablike min Rasûlin illâ nuhıy ileyhi ennehu la ilahe illâ Ene fa'budun;
Senden önce bir Rasûl irsal etmedik ki Ona: “İlah yok, ancak Ben;o halde bana kulluk edin” diye vahyetmiş olmayalım.

Nahl; 36: Ve lekad beasna fiy külli ümmetin Rasûlen enı'budullahe vectenibüt tağut feminhüm men hedAllahu ve minhüm men hakkat aleyhid dalaletü, fesiyru fiyl Ardı fenzuru keyfe kâne akıbetül mükezzibiyn;
Andolsun ki her ümmet içinde: “Allah’a kulluk edin ve tağut’tan kaçının!” diye bir Rasûl ba’settik. Onlardan kimine Allah hidayet etti. Ve onlardan kiminin de üzerine dalalet hak oldu/gerçekleşti. Arz’da seyredin  de yalanlayanların akibeti nasıl oldu bakın?.

Demiştir.

Değerli Kardeşlerim!

Bu bir meydan okumadır.

Kur’an’ın dili hangi harflerden oluşuyorsa Arab'ın dili de bu harflerden oluşmaktadır.

Bu harflerden oluşan böyle bir sûreyi siz söyleyemediğinize göre Muhammed de söyleyemez. Rabbimiz olan Yüce Allah, sureye başlarken bu duruma vurgu yapmıştır

“Buyurun öyle ise siz de bir benzerini getirin !” Bu meydan okuma 1400 yılı aşkın bir süredir ortada durmaktadır.

Kur’an’da “kelime” , “kavl”, “hadis” sözleri kapsamlı olarak incelendiğinde Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğu söylenilir ancak Allah’ın kavli/sözü olduğu söylenilmez.

Haniflerin Babası anlamında Ebu Hanife olarak anılan Numan bin Sabit (İmâm-ı A'zam) de kelâmı mânâ olarak düşündüğü ve Kur'ân'ı Allah'ın soyut düşüncesi (nefsî kelâm) kabul ettiği için mânâ olarak (tercüme ile) okumayı caiz görmüştür. Ona göre Kur'ân'ın temel taşı mânâdır. Lafız ise temel öge değil, mânâyı taşıyan zâid (aracı) bir öğedir. İşte bundan dolayıdır ki Kur'ân kelâmullah (Allah'ın kelâmı), fakat kavl-i Resûldür .

Bu nedenle de sürekli olarak Ehli Kitaptan olan  ve olmayan  odaklar, Allah’ın Resulunu devre dışı bırakmak için ellerinden gelen her türlü oyunu oynamışlardır ve oynamaya da devam etmektedirler.

Bu emellerini  Allah Resulunu övüyor havası vererek hadislerle yaptıkları gibi Kur’an okuyanları şüphede bıraktıracak şekilde  Kur’an’sal kavramlarla  kasıtlı oynayarak da yapmaktadırlar.

Bu iş için de genelde sözde müslümanları kullanmaktadırlar. Biliyorlar ki, dıştan ve  açıktan yapılacak her saldırı   inanan insanların karşıkoymalarıyla  boşa çıkarılacaktır.

Değerli Kardeşlerim!

Abdullahın oğlu Muhammed adıyla anılan ve yetiştiği çevrede güvenilir olarak bilinen bir insan çıkmış ve Allah bana vahyetti diyerek Allah adına konuşmaya başlamıştır. Ben bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim demiştir. Bu sözüne kimi insanlar inanmış kimileri de inanmamıştır.

Aradan 1400 kusur yıl geçmiş hala daha kimi insanlar “Hayır bu yalan söylüyor, Allah’tan vahiy falan almıyor... demekte. Müşrik ve kafirlerdir bunlar.

Kimi insanlar da:Muhammed Allah’ın en son Resuludur. Allah adına konuşmuştur. O bir uyarıcı ve müjdeleyicidir. Allah’dan aldığı tüm vahiyleri Mushaf’da toplamış ve Kur’an/okunacak kitap  demiştir.

Bizler bunun böyle olduğuna inanıyoruz. Allah'ın Resulu/Nebisi dediğimiz Abdullah oğlu Muhammed, Kur’an’da ne varsa hepsini de Allah’ın kendisine bildirdiği şekilde bizlere tebliğ etmiştir...

Demektedir. Mü’minlerdir/inananlardır bunlar.

Bu abdi aciz olan Kardeşiniz olarak  Muhammed Allah’ın en son Resul/Nebisi diyenlerdenim ki şüphesiz siz de böyle diyenlerdensinizdir.

İnsanlar biraz akletseler, aklı başında olan hiçbir insanın kendisinin eleştirileceğini bile bile aşağıdaki sözü yazdırmayacağını bilirler. Tabi ki Allah’ın resulu değil de kendisi yazıyorsa.

Ahzab;37:” Ve iz tekulü lilleziy en'amAllahu aleyhi ve en'amte aleyhi emsik aleyke zevceke vettekıllahe ve tuhfi fiy nefsike mAllahu mübdiyhi ve tahşen Nas vAllahu ehakku en tahşaHu, felemma kada Zeydün minha vetaren zevvecnakeha likey la yekûne alel mu’miniyne harecün fiy ezvaci ed'ıyaihim iza kadav minhünne vetara ve kâne emrullahi mef'ula”
Hani sen Allah’ın üzerine in’am’da bulunduğu ve senin de kendisine in’am’da bulunduğun kimseye : “Eşini kendinde imsak et/yanında-nikahında tut ve Allah’dan ittika et” diyordun ve  Allah’ın açığa çıkaracağı şeyi nefsinde gizliyordun ve insanlardan haşyet ediyordun. Allah, kendisinden haşyet etmene daha hakkdır. Zeyd ondan vetarını /emel-arzusunu bitirince, onu san eş yaptık/seninle evlendirdik ki, evladlıklarının eşlerinde,  onlarla ilişkiyi bitirdiklerinde, mü’minler üzerine bir cünah/ günah, zorluk olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.

Ahzab;38: Ma kâne alenNebîyyi min harecin fiyma feradAllahu leh* sünnetallahi fiylleziyne halev min kabl* ve kâne emrullahi kaderen makdura;
Allah’ın kendisine farz kıldığı şeylerde O Nebî’ye zorluk/günah yoktur. Bu, önceden geçmişler içinde de Sünnetullah’dır. Allah’ın emri planlanmış bir kaderdir.

İnanıyorum ki Allah’tan başka ilah yoktur. İnanıyorum ki Muhammed Allah’ın en son Resulu/Nebisidir ve Allah’tan aldığı vahyi Allah adına bizlere tebliğ etmiştir.

Kusursuzluk sadece Allah’a mahsusdur.

En doğrusunu bilen Allah’tır.

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

Allah’a emanet olunuz.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Dost1 Allah razı olsun senden bende diyorum ki kuran Allahın indirdiği bir kitap saygıdeğer muhammed de onun son rasuludür. yalnız merak ettiğim bir şey var eğer kelam söz demek değilse nedir yani türkçe karşılığı nedir?

hocam ayrıca size sormak istediğim bir şey daha var tabi sırf size değil herkese
insanların bir kısmı kuran korunmuştur diyor fakat bunu yazılı harflere indirgiyor .ve diyorlar ki kuran lafzen korunmuştur ama mana olarak tahrif edilmiştir .ben sanırım bir keresinde daha bunu dile getirmiştim yüce Allah ona sağından solundan batıl yaklaşamaz diyor
çarpıklığı olmayan pürüzsüz arapça ile indirdik diyor buna rağmen anlam olarak tahrif edildiğini söylemek mümkünmü?

üstelik bir şeyin ha harflerini değiştirmişsin ha anlamını değiştirmişsin bu özde aynı şey değil midir? böyle bir durumda korunmasından söz edilebilir mi sizce?

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhaba Arkadaşlar;

İmanın yazdıklarına katılmamak mümkün değil. Ancak önce şunu belirlemek lazım. İnsanımız Kuran okumak deyince ne anlıyor ona bakmak lazım.

Bir müftü arkadaşım var, bir ilçe müftüsü saygı duyduğum. O bazen bana gülerek, bazen gözleri buğulanarak anlatırdı. Bünyesinde görev yapan imamların tamamına yakınının Kuran ayetlerinin manasını bilmediklerini, merak edip okumadıklarını söyledi ve bunun için her hafta hepsine ödev verirdi. Birkaç sure verir, ana dilimizde türkçe karşılığından sınav yapardı onları. Şimdi biz suyun bu tarafındanız, az çok aklımızla Kuran nasıl okunur bunu kavrama gayretimiz var: Ancak suyun öbür tarafındaki insan olalım birden. O imam ne derse onu yaparız, zaten imam da bize Kuran oku derken anladığın dilden değil de orijinalinden oku demektedir. Hiçbir aklı sivri de çıkıp sormaz bunlara, hocam şimdi bu ayette Allah bize ne diyor diye:) Hoş sorsa bile imamın cevabı hazırdır, herkes anlayamaz bu Kuranı (Kendi imam olmuştur ama kendi aklına bile güveni yoktur ki, anlayacağınını düşünmez, çünkü ona da hocaları öyle öğretmiştir).

Ben kendi adıma çok üzülüyorum inanın. Evimde ve işyerimde olmak üzere 2 farklı meal-tefsir var, arkadaşlara diyorum ki, alın istediğiniz zaman okuyun ama yüzüne bakana rastlamadım daha.

Bu konu islam aleminde çok zorlu ve sarmal bir konu haline getirilmiş bilinçli olarak. Bu yüzden üzerimize düşen yükümlülük hayli fazla. Bu bilinçle hareket ederek, kendimizi her gün Allaha doğru yoldan ulaştırma çabasına ek olarak, bu tip insanları da aynı yöne çekme gayretimiz sürekli olmak durumundadır.

Allah hepimizin yardımcısı olsun....

Allaha emanet olasınız...