HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: ahidlerin bozulması.. Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
beyyine_45
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 22 mart 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 131
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı beyyine_45

AHİDLERİN BOZULMASI

 

İnsanlar toplu olarak bir arada yaşadıkları sürece, toplumun her ferdinin, toplumca kabul görmüş, birlikte yaşamanın kural ve kaidelerine uyma zorunluluğu vardır. Bir arada yaşamanın olmazsa olmazı ve vazgeçilmez şartlarından biridir. İlkel kabile toplumlarında sözlü gelenekler geçerli ve belirleyici olup, gelişmiş toplumlarda, beraber yaşamanın kanunları o toplumun yetki verdiği organları tarafından düzenlenir. Daha sonra uyulması gerekli hükümler haline getirildikten sonra, o topluma, yayın organları vasıtasıyla duyurularak, toplumun fertlerinin uyulması istenir. Her fert, içinde yaşadığı toplumla, konulan kurallara uymaları için sözleşme yapar. Sözleşmeler toplumlara göre ya sözlü, yada yazılı olur. Buna biz ahitleşme de (beyatlaşma, misak) diyebiliriz. Antlaşmalarına uymayan veya kendi başına yeni kural koyanlara engelleyici kurallar konur ve yaptırım uygulanır. Bu uygulama vatandaşlıktan çıkarmaya, hatta ölüm cezasına kadar gidebilir. Beşeri sistemlerde ölüm cezası uygulandığında birey için her şey biter, ama ilahi sistemde ölümden sonra yeniden diriltilip, dünyada yaptıklarının hesabını verdikten sonraki yaşayacağı ölümsüz hayat, Rabbinin vereceği hükümle, ya ebedi azap, yada ebedi mutluluk yurdu olarak belirlenir.

 

Yüce Rabbimiz yaşadığımız arzda insanı yaratıp, kendisini tanıması için programladıktan sonra “Ben sizin Rabbiniz değimliyim” diye sorduğunda “Evet” cevabı alınması sonrasında, Yaratıcı Allah (c.c.) ile insan arasında sağlam bir ahitleşme (misak) yapılmıştır ki, kıyamet gününde “Bizim bundan haberimiz yoktu demeyesiniz.” (Araf suresi 172) diye kendi nefsimize şahit tutulmak suretiyle insanın mazeret yollarını kapatmış olmaktadır. Yaşadığımız bu dünyada insanların kendilerine manevi olarak yardımcı olacak bir takım güçler aramaları ve tespit ettikleri maddi manevi güçlere kulluk etmeleri, yaratıcıyı doğru tespit etsin veya etmesin, yaratılışta insanın yaratıcısını bulmak için programlandırıldığı doğrulanmaktadır. Henüz İbrahim (a.s.)’a peygamberlik verilmeden önceki, yıldızı, ayı ve güneşi gördüğünde “İşte benim Rabbim” demesi, sonra kaybolduklarında ben kaybolanları sevmem diyerek vazgeçip doğru ve gerçek Rabbini araması Enam suresi 76,77,78 ayetlerinde anlatılmaktadır. O halde insan, eğer kötü niyetli birileri(şeytanlar) tarafından yönlendirilmemişse doğruyu bulma ihtimali elbette daha yüksektir.

 

Yaratıcımız, insanın yaradılışındaki zayıf, hırslı, şehvetli, mala düşkün, inkarcı, azgın, dünyayı seven özelliğini çok iyi bildiği ve özellikle aldatıcı güç şeytanın, insandaki bu zafiyetleri kullanarak aldatıp, doğru yola girmelerini engelleyeceği için, insanların arasından seçilmiş elçilerle sorumluluklarını öğretmiş, itaat edip yanlışlardan sakınanlara, hesap gününde yaptıklarının karşılığını alacaklarına dair sağlam bir ahit (misak) alınmış, aksi durumda antlaşmanın aksini yaparsa ebedi kalacakları ceza yurduna gireceklerini bildirmiştir “Size ne oluyor da Allah’a inanmıyorsunuz, Resul sizi  daha önce inanmanız için ahitleştiğiniz Rabbinize çağırıyor.” (Hadid suresi 8) ayrıca kitabımızın Ali İmran suresi 187 nci ayetinde “Allah, ehli kitaptan, doğruları gizlemeyip insanlara açıkça anlatmaları için söz almıştı, fakat onlar bu sözleşmeyi çok ucuza satarak arkalarına attılar. Satın aldıkları şey ne kadar kötü.” Rabbimizle aramızda yaptığımız sözleşmeler bizim için mutlak uyulması gerekli olan şartlar. Ne yazık ki daha önce kitap ehlinin yapmış olduğu, kendilerinin uyması ve korumaları gerekli kitabı tahrif ettikten sonra, kendi elleriyle yazdıkları tahrif olmuş kitabın hükümlerine dahi uymamışlar, bunlardan sonra başlarına gelen musibetler ve belalar akıllarını başlarına getirmemiş, Allah’ın hükümranlık hakkını İsa ya, Meryem’e, Cibril’e ve din adamlarına vererek, sürekli Allah adına yalan söylemişler ve Allah’ın dinini bozmuşlar.

Yüce Yaratıcının insanlardan bunca nimetlerine karşılık isteği, güç yetirilemez ağır ve sıkıntılı uygulama değil, bilakis çok basit ve yapılması kolay şeyleri istiyor. Ayetin muhatapları her ne kadar İsrail oğulları olsa da, onlara emredilen bütün insanlara.emredilen hükümlerdir. “Biz İsrail oğullarından, Allah dan başkalarına kulluk yapmamaları, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere ve yoksullara iyilik yapmaları, insanlara güzel söz söylemeleri, namazı kılmaları ve zekatı vermeleri için söz almıştık. Daha sonra bu anlaşmalardan yüz çevirerek pek azınız hariç döndünüz.” (Bakara suresi 83) Yahudi ve Hıristiyanların kitapta anlatılan cüretkar davranışları, olumsuz ve yanlış olduğu tekrar tekrar anlatıldığı halde, kitabımız Kur’an’ın hak ve gerçek doğruya ileten bir hidayet rehberi olduğu bilinmekte olmasına, ayrıca Kitabın içindeki sözlerin yalnızca Allah’a ait olduğunun, içerisinde hiçbir kimsenin katkısının olmadığı bilinmesine ve inanılmasına rağmen, Kur’an’a inandım diyenlerin, kitapta olmayan, Allah adına söylenmiş uydurma sözlere daha çok sarılıp rağbet etmeleri korkunç derecede, verilen söze ihanet ettikleri anlamını taşımaktadır. Bu hususta Allah (c.c) kitabında inananlara şunu hatırlatıyor “Kitaptan öğrendikleri halde, Allah (c.c) adına doğru olandan başka bir şey söylemeyeceklerine dair yazılı bir söz almadık mı.” (Araf suresi 169) Peki bu hatırlatma sadece İsrail oğullarına mı hitap ediyor? Muhatap onlar diye biz hiç üzerimize alınmayacak mıyız? Bizde diyoruz ki, Allah’a ve Kitabına inanan her müslüman, inandım dediği andan itibaren resmen bu sözleşmeye imzasını atmış olup, sorumluluğunu her halükarda yerine getirmesi zorunludur. Bilmedikleri konularda Allah adına hiçbir şey söylememelidirler.

Karşılıklı ahitleşme, anlaşma yapanlar için yerine getirilmesi gereken bir sorumluluk ve aynı zamanda Allah’a karşı kulluk görevi. Özellikle insan olarak Rabbimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirmekle kendimizi Allah’ın azabından korumuş, aynı zamanda merhametine teslim olmuşuz demektir. ”Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu bilenle, kitabı görmemezlikten gelen (kör davranan) bir olur mu? bunu ancak akıl sahipleri düşünebilir. O akıl sahipleri Allah’la olan sözleşmelerine uyarlar, asla verdikleri sözü bozmazlar ve Allah’ın emrettiği nihai nokta olarak belirlediği, ulaşılması gereken yere (Allah’ın rızası, iman, teslimiyet, takvaya ) ulaşanlardır. Onlar Rablerine saygı ile boyun eğenlerden olup, hesabın kötüsünden de korkanlardır. Onlar Allah’ın rızasını kazanmak için sabrederler, namazı kılarlar, kendilerine rızık olarak verilenlerden gizli ve açık olarak infak eder, kötülükleri iyilikle karşılarlar. İşte böyle yapanlar için ebedi kalacakları Adn cennetleri yurt olacaktır.” (Rad suresi l9-24) Rabbimizin antlaşmalarına uyanlar için vaat ettiği sonuç, gerçekten Allah’a ve kitabına teslim olan, antlaşmaların gereğini yerine getirenlerin coşkusunu, azmini, gönülden yönelişini ve Rabbine tevekkülünü artırıyor.

Ahitlerini bozanlara karşı elbette ki yüce yaratanımız nimet yurtlarına koyma ahdini yerine getirmeyecektir. Daha doğrusu verdiği sözleri yerine getirmeyenlere verilen ceza da antlaşmanın bir parçası, böyle bir karşılığın verileceğini, ahdi bozan taraf biliyor, Allah’da vaadinden dönmeyeceğine göre, adil davranan ve asla zulmetmeyendir. Ahdi bozmakla nefisler, yalnızca kendilerine zulmetmektedirler. “Ahitlerini bozmaları, Allah’ın ayetlerini inkar etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve kalplerimiz doğruya kapalı (Başka bilgilerle dolu) demelerinden dolayı, Allah onların kalplerine mühür vurmuş olup, bundan sonra pek azı hariç iman etmezler.” (Nisa suresi 155) Bu kadar açık, hiçbir yoruma ihtiyacı olmayan ayetler karşısında, inatla şeytandan yana tavır alarak direnenleri, Rabbimiz tanıtmaya devam ediyor. “ Ahitlerini bozmalarından dolayı, biz onlara lanet ettik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar Allah’ın sözlerinin yerlerini değiştirdiler, kitabın onlara verdiği  öğütlerden almaları gereken hisseleri unuttular (bıraktılar). Sen pek azı haricinde onlardan hep ihanetle karşılaşacaksın. Artık onları bağışla (yaptıklarından dolayı onlardan hesap sorma), sadece yüz çevir. Elbette ki Allah, iyilik edenleri sever.” (Maide suresi 13) Şeytanlaşmış (kelime anlamıyla : doğrudan uzaklaşmış, doğruya yabancılaşmış ve yozlaşmış) kimseler Allah’ın doğru yolunun üzerine oturmuşlar, kendi yanlışlarını insanlara çeşitli aldatmacalar ile kabul ettirmişlerdir. Daha sonra ilahi mesajlara muhatap olan bu zavallılar, doğrularla karşılaştıkları zaman, doğruları kabullenmeleri çok zor ve imkansız hale gelmiştir. ”Sözleşmelerinden sonra Allah’la yaptıkları ahitleri bozup, Allah’ın uygulanmasını emrettiği hükümlerden uzaklaşıp, yer yüzünde fesat (bozgunculuk) çıkaranlar, işte onlar kendilerine yazık edenlerdir.” (Bakara suresi 27)

Yukarıda önemini anlatmaya çalıştığımız, Rabbimizle, yaratılışla birlikte gelen ahitleşmenin yanı sıra, İnsanların aralarında yapmış oldukları sözleşmelerin önemi üzerinde de durmak ve bunun, Allah’la (c.c.) yapılan ahitleşme kadar önemli olduğunu belirtmemiz, her halde abartılı sayılmaması gerektir. ”Allah’la olan ahitleşmenizi yerine getirin. Aranızda ahitleşme yaptığınızda, Allah’ı sözleşmenize kefil (şahit) göstererek, güçlendirdiğiniz yeminlerinizi bozmayın. Allah bütün yaptıklarınızı elbette biliyor. Örgüsünü sağlamca tamamladıktan sonra, tekrar örgüsünü söken kadın gibi olmayın, Zira sizden bir gurup inanç sahipleri, diğer inanç (Yahudi, Hıristiyan, Mecusi, Ateist) sahiplerinden daha kalabalık olduğuna güvenerek, aranızda yeminleşmek suretiyle yaptığınız ahitleşmelerinizi bozuyorsunuz.” (Nahl suresi 91-92) Beşeri sistemlerin amacı, güçlülerin bir araya gelerek oluşturdukları güç odakları vasıtası ile, kendilerinden daha zayıf topluluklara tahakküm etmek ve her türlü karar aşamalarında belirleyici taraf olarak, güç gösterisinde bulunmaktır. Günümüzde en açık örneği; Birleşmiş Milletlerdeki veto hakkına sahip ülkeler, istedikleri kararları, diğer ülkelere rağmen, rahatlıkla çıkarabiliyorlar. Kendileri alınan kararlara istedikleri zaman uyuyorlar, işlerine gelmediği zaman, kararları tanımadıklarını ilan edip, rahatlıkla ulusal çıkarlarına zarar veriyor bahanesiyle, sözleşmeleri askıya alabiliyorlar. Halbuki Alemlerin Rabbi olan Allah, insanların aralarında adil olmalarını, hükmettikleri zaman, ister fakir olsun, isterse zengin olsun, adaletle hükmedilmesini istiyor. Bununda ötesinde, kendi aleyhimize, ana babamızın aleyhine veya yakın akrabaların aleyhine dahi olsa, Allah’ın adaletinin temsili olan, yeryüzüne insanlar için indirilmiş, dininin ayakta tutulması için, şahitliklerin doğru olarak, özelliklede inandım diyen insanların yapması gerekiyor. “Nisa suresi 135”

Biz, Nahl suresi 92 nci ayette “En tekune ümmetün hiye erba min ümmetin” Sizin ümmetinizin, diğer bir ümmetten fazla (sayıca) olmanız.” geçen “ümmet” kelimesinin çoğunlukla yanlış tercüme edildiğini, veya kelimenin orijinal kullanımını “Ümmet” olarak tercüme edilmeden yazıldığını gördük. Meallerde genellikle topluluk, gurup şeklinde tercüme edilmiş. Doğru manası: Aynı inanç sistemine mensup insanlar topluluğu. Yani aynı dinin mensupları demektir. Örneğin: Müslüman, Yahudi, Hıristiyan, Budist, ateist vs..bunlar kendi aralarında bir ümmettir. Burada Rabbimizin emrettiği, çoğunlukla aynı dine mensup insanların yaşadığı bir coğrafyada, beraber yaşadıkları azınlık sayıdaki diğer din mensuplarıyla yaptıkları her türlü sözleşmelere uymaları gerektiğidir. Sayıca çoğunlukta olan tarafın anlaşmalarını sayı üstünlüğüne güvenerek bozmaları, Yüce Allah’ın (c.c.) öfkesine ve lanetlemesine sebep olduğunu, bunun da ebedi bir azap anlama geldiğini bilmeleri gerektiğidir. Daha iyi anlaşılması için Muhammet Esed’in Meal-tefsirinde “Sırf içinizden bir gurubun, diğerinden daha güçlü olmasına dayanarak… İşaret yayınları Eylül l999  basımı” bu şekilde tercüme edilmiş. Doğru olan şudur: Hiç bir inanç sistemi, başka bir inanç sistemini kendi bünyesinde barındırmaz, devlet içerisinde devlet olmaz, buna tahammülü asla yoktur. İlk fırsatta, fark ettiği andan itibaren bünyesinden temizler. İslam dininde bu tür girişimlere “batıl din” ismi verilerek ret edilmiş, mensuplarının da (müslümanların) yazılı belgelerin, yani Kitabı-Mübin’in dışında, hiçbir unsurun belirleyici olmadığını kabul etmelerini istemiştir. Bu nedenle ümmet içerisinde ümmet olmaz, din anlamında kullanmıştır. Kur’an’ı kerim de ümmet kelimelerinin geçtiği diğer ayetler incelendiğinde anlam daha da netlik kazanacaktır.

Ahitleşmenin ve sorumluluğunun ne kadar ciddi bir mesele olduğunu Allah’ın ayetlerinden anlamaya ve anlatmaya çalıştık. Bu konu bizce İslam dininin onurudur. Mensupları basit çıkarları için, Allah’ın dinini zedelememelidir. Müslümanların yanlışları hak dine mal edildiği için, Rabbimizin belirlediği kurallara titizlikle uymamız, kulluğumuzun gereği olduğunu bilmeliyiz. Yazımızı yine yüce Kur’an dan bir ayetle bitirelim.” Allah katında en şerliler inkar edenler olup, onlar asla iman etmezler. Ahitleşme yaptığın inkar edenler, her seferinde antlaşmalarını bozarlar, çünkü onlar sakınmazlar.” (Enfal suresi 55-56)

   Doğru yolu bizlere gösteren, O şanı yüce Rabbimize sonsuz övgülerimiz olsun. Selamı da tüm Nebiler ve inananların üzerine olmasını Allah’dan dilerim.

                                                                                  

 ilyas yorulmaz.

                                                                                                 

 

                                                                                                             

 

Yukarı dön Göster beyyine_45's Profil Diğer Mesajlarını Ara: beyyine_45
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats