Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

      Efrayim

       Sevgili yakamoz...

        Katılımınız için teşekkür ederim.

         Önerim,medeni kanununumuzda evlenmesi yasak kişiler arasına süt kardeşle ve süt anneyi de ilave edeceksiniz ki, bu başlı başına sistem değişmesi olarak algılanıp'siz laik devlet sistemini değiştirip şeriat yönetimini istiyorsunuz' dediklerini şimdiden duyar gibiyim. Alakası yok ama maalesef Türkiye gerçeği.Sizin ütopya dediğiniz konu bu.Herhalde bunu da aşacağımız günler gelecektir, umarım.

         Aynı dönemde doğum yapan bir çok anne ve eşi ile görüştüm ve çoğunda "süt" problemi vardı. Öncelikle bu sorun nasıl aşılabilir bunun üzerine de fikir beyan etmenizi bekliyorum.Demişsiniz.

          Bu sorunun  %95'i annenin sinirini bozmaları, panik yaptırmaları, korkutmaları v.s. En önemli sebebi de eşinin ailesi ve eşinin de ailesi tarafından olup hanımını panikletmesi.İkinci enbüyük etki konu komşu arkadaşlarıdır.Yani kısacası anne ve bebeğini başbaşa bırakılsa olay çözümlenir.

             Asıl önemli görev, bu durumu ortadan kaldırması gereken doktorlarımızındır. Fakat bazı doktorlarımız,(tabi hepsi değil azınlığı) işin kolayına kaçıp, 'artık süt kadar kıymetli mamalar var onu verin' demektedirler.Bu bir insan hakkı ihlalidir, hatta cinayettir. Ne mama ne inek sütü ne pirinç lapası ne de keçi sütü v.s Anne sütünün yerine geçer. ANNE SÜTÜNÜN ALTERNATİFİ YİNE ANNE SÜTÜDÜR. Bunu yüksek sesle haykırmaz isek Allahın ayetlerini hakim kılamayız bu konuda...İnsanların sağlıklı, sosyal ,ahlaki bir şekilde yetişmesi için ya anne sütü ya da anne sütü, dolayısıyla mutlaka SÜT ANNE

                Sevgi ile,     

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selamlar,

Neden sokak çocuklarının sayısı artıyor?

Ülkemizin hızlı bir endüstrileşme sürecine girmesiyle birlikte oluşan sağlıksız kentleşme sonucunda toplum yapısındaki değişikliklere paralel olarak aile yapısı eskiye göre farklılaşma göstermiştir. Bu farklılaşmaya ayak uyduramayan ailelerde ise bir çok istenmeyen değişimler ortaya çıkmıştır. Bu değişimlerin ilki göç olgusudur. Ekonomik nedenler başta olmak üzere terör ve diğer nedenlerden yaşadığı yeri bırakan ailede aileye para getiren kişi evin babasıyken işsiz kalması sonucu daha kolay iş bulan evin annesi sonra da çocuğu çalışmaya başlamıştır. Başka şehire göç edilmesi sonucu hemşehri dayanışması olsa da geniş ailenin getirdiği birçok avantaj ortadan kalkmıştır. Bu durum en çok çocuğu etkilemiştir. Çünkü büyükbaba, büyükanne, teyze, amca otoritesinden kurtulan çocuk küçük yerden büyük yere gelince disiplinden de hemen kopmuş ve ilk olarak okula devam etmemeye başlamıştır.

Bu süreç içinde ekonomik yoksulluk ve köyden-kente göç sonucu oluşan kültürel çatışmayı da yaşayan aileler kent yaşamının dışına itilmektedir. Kırsal kesimde ailenin geleneksel olarak aldığı psikolojik, sosyal, ekonomik destek kentlerde toplumsal kurumlar tarafından sağlanamadığından, büyük ümitlerle kente göçen yığınların aile ilişkileri olumsuz etkilemekte ve çocukları başıboşluğa sürüklemektedir. Ayrıca boşanmalar, resmi nikah olmaksızın yapılan evlilikler, değişik eşlerden olan çocuklar, ebeveynlerden birinin evi terk etmesi gibi nedenler de çocukların sokak yaşamını seçmesine neden olabilmektedir.

Gecekondu ilk ismiydi şimdiyse varoşlar deniliyor ama genel anlamda tapusuz yeşil alanların ve tepelerin üzerine tuğlalar ve demir filizlerinin oturtulmasıyla kaçak olarak yapılandırılan bölgelerde yaşam kurmaya çalışan aile birimlerinden sokak çocuklarının özellikle sokakta çalışan çocukların çıktığını görüyoruz. Sorun yoğunlukla metropol illerde görülmektedir. Özellikle İstanbul gibi gecekondulaşmanın ciddi boyutlarda sorun olduğu ortamlarda ailelerin kontrolünden çıkan çocuk sayısı günden güne artmaktadır. Soruna kısa süre içinde sistemli bir müdahale yapılmaması durumunda ise bir süre sonra büyük bir olasılıkla suçluluk oranında bir patlama yaşanacak ve sorunun çözümü için daha büyük yatırımlar yapılması gerekecektir.

2828 sayılı Kanun kapsamına giren bu soruna hizmet götürmek Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun görevidir. Ancak bu sorun çeşitli sorunların bileşkesi olduğundan çok yönlü bir işbirliği ve koordinasyonu içeren rehabilitasyonu gerektirmektedir. Belirtildiği gibi bu sorunun gerçek nedeni köyden kente göç, onun sonucu oluşan çarpık kentleşme, bunların beraberinde getirdiği ekonomik yoksulluk, işsizlik ve eğitimsizlikten kaynaklanmaktadır. Sağlıksız aile ortamında yetişen çocuğun eğitimine önem verilmemekte, çocuğun aile bütçesine katkıda bulunması beklenmekte ve çocuk yaşına uygun olmayan ruhsal ve fiziksel sağlığını tehlikeye sokan işlerin yanı sıra bağımlılık kazanmasına neden olan işlerde (mobilya cilası, ayakkabı tamircisi...vb.) çalıştırılmaktadır.

Bu çocuklar para kazandığı için kendini yetişkin gibi hissetmektedir. Çoğu zaman ailenin denetiminden uzaklaşan çocuk eğitimini yarım bırakmakta, akran gruplarından soyutlandığı gibi yetişkinlerin dünyasına da girememektedir. İş ortamına da uyum sağlayamayarak işten ayrılmakta ve sokaktaki sınırsız, sorumsuz özgürlüğü seçerek sosyal yaşamdan tamamen kopmaktadır.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

       Efrayim

       Sevgili gondolcu

        Katılımınız için teşekkür ederim. 

         2828 sayılı Kanun kapsamına giren bu soruna hizmet götürmek Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun görevidir. Demişsiniz.

        Sizin bahsettiğiniz çocukesirgeme kurumları için devlet, milyar dolar harcıyor. Ayrıca çocuklar ailesine yani anne ve babaya kavuşamıyorlar, orada, bize yansıyan ve yansımayan kötü olaylar da işin cabası.

         Bu olaylar bahsettiğim 'SÜT ANNE' konusuyla ortadan kaldırılabilinir. Ama ütopya denilen zihniyetin aşılması gerekir.Bu zihniyetin aşılması için;

          SÜT ANNE KURUMUNUN KURUMSALLAŞMASI, MEDENİ KANUNUMUZDA SÜT ANNE VE SÜT KARDEŞLERİN DE EVLENİLMEYECEK KİŞİLER ARASINA ALINMASI,NUFUS SİSTEMİNİN DE BU DURUMA GÖRE AYARLANMASI, HASTAHANELERDE SÜT ANNE KAYITLARININ TUTULMASI,SÜT ANNE VE SÜT KARDEŞLE EVLENİLMEYECEĞİNİN AYETLE SABİT OLDUĞUNU ÖĞRETİLMESİ V.S. 

          Sevgi ile,

           Not: Ben iddia ediyorum.Halkımız, süt anne ve süt kardeşle evlenmenin yasak olduğunu, gelenek göreneklerden veya hadislerden kaynaklandığını zanneder.Türkiyede yaşayan 100 müslümandan en fazla, sadece %20-25'sinin bu konunun ayette yazdığını bilir. İsterseniz yakınlarınızdan sorup siz de kendi çapınızda bir anket yapabilirsiniz.