HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: KÂBE’NİN KAPISI NİÇİN YERDEN YÜKSEK? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

Kâbe'nin kapısı niçin yerden yüksek
Kâbe'nin kapısı niçin yerden yüksek
24 Ekim 2008 10:20
Hz. Ayşe, Peygamberimize sordu, Kabe'nin kapısı neden yüksekte? Verilen cevap, Türkiye'ye deki bazı durumlara da ışık tutucu nitelikte. Nasıl mı?
<

 
 
 
 
 
 
Hiç düşündünüz mü, Kâbe’nin kapısı yerden neden daha yüksek.
Doğrusu yıllardır merak ettiğim bu sorunun cevabını yakın zamanda okuduğum bir kitapta öğrenme fırsatı buldum. Nedense, okuduklarım Türkiye’nin içinde bulunduğu çağrıştırdı zihnimde. Bilmem katılır mısınız?
Kâbe kapısının yerden yüksekliği yaklaşık 2 metre. (1 metre 97 cm.) Yani ortalama insan boyundan 25–30 cm. daha yüksek. Nitekim gerek Kâbe ziyaret edildiğinde, gerekse de çekilen fotoğraflara göz atıldığında, Kâbe kapısı önünde dua ve niyazda bulunan insanların ellerini yukarıya kaldırdığında ancak kapının eşiğine dokunabildiği görülür.
Kâbe’nin kapısının yerden neden daha yüksek olduğu konusu kitapta şu şekilde yer alıyor.
Hz. Ayşe rivayet ediyor:
“Peygamber (sav)’e sordum:
-         Kâbe’nin kapısı neden yüksekte kalmış dedim.
-         Kureyşliler, diledikleri kimselerin Kâbe’ye girmelerine izin vermek, istemedikleri kimseleri de engel olmak için böyle yaptılar. Kureyş, cahiliyet dönemini henüz geride bırakmış olmasaydı ve itirazlarından çekinmeseydim, Kâbe’nin kapısını yer seviyesine indirirdim” buyurdu. (Ahmet Bayer, Fotoğraflarla Kutsal Yolculuk, Bursa 2008)
Peygamber Efendimizin cevabında iki nokta dikkati çekiyor.
Birincisi, Kâbe’nin kapısı, anahtarları elinde bulunduran Kureyşliler tarafından özellikle yüksek yapılmış ki, isteyen herkes içeriye giremesin, ancak diledikleri ve izin verdikleri girebilsin. Buraya girmek bir imtiyaz, birilerine sunulan lütuf gibi algılansın.
İkinci nokta da, her şeyin bir vakti saati olduğudur. Zamanından önce yapılan bazı işlerin bir takım hazımsızlıkları da beraberinde getirebileceğidir. Benim yukarıda satırlardan anlayabildiğim budur.
Bir fotoğrafın anlattıkları…
Hiç kimse üzerine alınmasın ve yanlış anlamasın. Yukarıdaki satırları ilk okuduğumda, Beyaz Türkler kavramını ilk ortaya atan isimlerden olan Akşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut’un gazetesinin manşetine taşıdığı bir fotoğrafla, “Beyaz Türklerin tasfiyesi mi?” başlıklı bir yazı ile bu fotoğrafı analiz eden satırlar kaleme alan Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün yazdıkları geldi aklıma.
Akşam gazetesi 20 Nisan 2006 tarihli haberinde, o günlerde Merkez Bankası Başkanlığına yeni atanan Durmuş Yılmaz’ın oturduğu evin kapısının önünde çekilen bir fotoğrafa yer vermiş, kapı önünde duran ayakkabılardan yola çıkarak, eve ayakkabısız girilmesini dikkatlere sunmuştu. Fotoğrafta, Durmuş Yılmaz’ın tesettürlü eşi Duriye Hanım’ın, evlerine gelen misafirleri içeri buyur ettikten sonra, kapı önündeki ayakkabıları düzelttiği görülüyordu. 
Durmuş Yılmaz’ın kapısının önündeki görüntü aslında milyonlarca Anadolu ailesinin kapı önü görüntüsünden farklı değildi. Ama bu fotoğrafa yüklenen anlam çok farklı oldu.
Türkiye'nin en "beyaz" genel yayın yönetmeni, evine ayakkabıyla girilmeyen Durmuş Yılmaz hakkında ertesi günü (21 Nisan 2006) ibretlik bir yazı kaleme aldı. Aslında çok da haksız sayılmazdı. Çünkü Merkez Bankası Başkanlığı, Cumhuriyet elitlerinin gözünde, sembolik önemi çok yüksekte olan bir makamdı.
Ertuğrul Özkök, “Beyaz Türklerin tasfiyesi mi” başlıklı konuyla ilgili yazısına, “Merkez Bankası Başkanı'nın eşi Duriye Yılmaz'ın dünkü Akşam Gazetesi'nde yayınlanan fotoğrafını uzun uzun seyrettim” satırlarıyla başladı. Yazının sonunu ise; “Acaba köylerden ve varoşlardan gelen bir "garibanizm ihtilali mi" yaşıyoruz. Acaba bu ihtilal "Beyaz Türklerin tasfiyesi sürecini mi başlattı? Acaba "Beyaz Türkler" tasfiye edilince bu ülke daha mı güzel olacak?” sorusuyla bağladı.
Özkök, Durmuş Yılmaz’ın evine ayakkabısız giriliyor, üstelik eşi de tesettürlü diye, bir Anadolu evladının Merkez Bankası Başkanlığına gelişini garibanizmin ihtilali ve Beyaz Türklerin tasfiyesi olarak değerlendirmekte mahzur görmedi.
Temel gerçek…
Şu an Türkiye’nin yaşadığı temel sıkıntı işte budur. Ülkenin siyasi, ekonomik ve bürokratik yönetimi sadece bazı ‘özel’ hususiyetleri olan seçkinci sınıfın elinde olması istenmektedir. Eğer bir baskıdan söz edilecekse, realitede var olan en temel ve dışlayıcı baskı budur. Azınlığın iktidarı çoğunluğa dayatılmakta ve böyle gelmiş böyle gitsin arzu edilmektedir.
Bir noktaya dikkatinizi çekerim. Ertuğrul Özkök, Durmuş Yılmaz’la ilgili satırları kaleme alırken, Çankaya’da henüz Sayın Abdullah Gül oturmuyordu. Cumhurbaşkanlığı seçimine tam yıl vardı. Şimdi anladınız mı, bir tornacının evladı olan eşi tesettürlü Sayın Gül’ün Çankaya’ya çıkışının neden bu kadar dirençle karşılaştığını. Sayın Gül’ün seçilmesine engel olunamayacağını anlayınca, Ertuğrul Özkök’in neden, “gel bir şovalyelik yap, bu işten vazgeç” diye yazdığını.
Merkez Bankası Başkanlığı’na Sayın Yılmaz’ın yakıştırılamaması gibi, Çankaya’ya da Sayın Gül yakıştırılamadı… Diğer görevler hakeza… Bir vatan evladı bir göreve gelmeye görsün, o göreve atanması için tüm yasal şartlara haiz olduğu halde, belirsiz nedenlerle çeşitli dirençlerle karşılaşılıyor ve bir takım sıfatlar yakıştırılıyor. Birileri sürekli, kilit noktaların anahtarları kendi ellerinde olsun, makam mansıpları sadece kendileri dağıtsın istiyor.
Cumhuriyet Halk Partisi’nden Erzurum ve Rize milletvekilliği de yapan Kemalettin Kamu’nun, Kâbe’nin yerine Çankaya'yı koyduğu o meşhur şiirini, Kâbe kapısını bazı seçkinci Arapların neden yükseltme gereği duyduğu, Sayın Abdullah Gül’ün Çankaya’ya çıkışının önüne de neden bazı maniler konulduğu ekseninde bir daha ibretle okuyunuz ve sembolik de olsa bazı konuların neden önemli olduğunu bir kez daha hatırlayınız.
Ne demişti şiirinde Kemalettin Kamu;
Ne örümcek ne yosun / Ne mucize ne füsun
Kâbe Arabın olsun / Çankaya bize yeter
Tesettürlü hanımefendilerin eğitim hakkından neden mahrum edilmek istendiğini, bunun gerçekte ne anlama geldiğini ve ne amaçlandığını, Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararının satır aralarını, Kureyşlilerin Kâbe kapısını neden yükselttikleri bağlamında bir kez daha düşününüz.
Tarihi okurken lütfen ayrıntıları gözden kaçırmayınız.
Kişisel çıkar ve sosyal pozisyonlarını kaybetmemek için kutsal Kâbe kapısına bile engel koyan zihniyetin izdüşümünün, tarihin her döneminde her yerde egemen olmak isteyebileceğini hatırdan çıkarmayınız.
İbret alınırsa, tekerrür etmeyebilir ve dahi artık etmemelidir.
PROF. OSMAN ÖZSOY - HABER 7

http://www.haber7.com/haber/20081024/Kbenin-kapisi-nicin-yer den-yuksek.php


__________________
Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
kutsalgölge
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 06 ekim 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 148
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı kutsalgölge

bir devlet kurulurken bu tip gruplaşmalırın kurulup ,egemenlik konusunda kilit noktalara yerleşmesi gelişmiş ülkelerde de gelişmemiş ülkelerde de oluşmaktadır.

yalnış hatırlamıyorsam oktay sinanoğlu'nun bir kitabında a.b.d bile bu işin nasıl yürüdüğünü, başkanlık koltuğuna ,pentagona, iktisadi kilit noktalarına vb. vb ülke egemenliğiyle alakalı tüm makamlara belirli yerlerde okuyarak eğitim alan imtiyazlı bir grup tarafından geçirilmiş olduğunu açıklıyordu.

tabi bu tip örnekler ülkemizde de yaşanmış olabilir.yaşanmış diyorum; çünkü bu tip kavramları araştırırken komplo teorisi, abartı, karşı tarafa hegomanya kurmak, gibi aslı astarı olmayan görüşlerlede karşılaşıyoruz.bazen o hale geliyor ki, hangisi gerçek hangisi yalnış ayıklayamıyorsun.kaldı ki elinde delil de olmayınca bir nevi sanı ve zan üzerinede bina kurmuş oluyorsun.

ülkemizdeki bir hikayeden bahsedeyim, siz ister komplo teorisi ister gerçek diyebilirsiniz!

Bildiğiniz gibi dünyadaki en esrarengiz örgütlerden biri mason loncalarıdır.tanzimattan önce başlayan cumhuriyete kadar süren süreçteki bürokrasiyle ,iktisadi kuruluşlarla nice bağlantıları yazıldı çizildi. Nitekim takip ettiğim kadarıyla Atatürk iktirar gücünü eline alır almaz diğer yurt dışı bağlantılı örgütlere uyguladığı kısıtlamaları bunlara da uygulayıp mason loncalarını kapattırır.bu tip kitaplarda bahsedilen ayrıntılara girmeden özetlemeye çalışacağım (dr.mim'in paşaya mason liderliğini teklif etmesi ve karşılaştığı cevap vb. vb.)

Nitekim mason loncaları bir gecede kapatılır.atanın ölümüne yakın dönemlerde anadoluyu "demir yolu" yani demirağlar ile örme faliyetleri hız kazanmıştır.

size "nuri demirağ" adında kendine güvenen, milletine de inanan ve vatanının kalkınması için öz kaynaklarından birşeyler üretme gayesinde olan bir vatandaşın kısaca hayatını anlatıp bir yere bağlamak istiyorum;

   İlk Türk Demiryolu Müteahhidi, ilk kazmayı vurduğu yerden itibaren azminin ve imanın bütün kuvvetiyle ilerlemeye ve bütün geçtiği yerleri, demir ağlarla örmeye başladı." Fakat Nuri Bey'in muvaffakiyeti, Samsun'dan Erzurum'a kadar geçtiği yerleri demir ağlarla örmekten ibaret kalmadı. O büyük iddiasının tahakkukuna calıştı. Samsun'dan başlayan ilk tahakkukuna müteaakip (Fevzipaşa-Diyarbakır) (Afyon-Antalya) (Sivas-Erzurum) (Irmak-Filyos) hatlarında 1012 kilometrelik demiryolu yaparken, diğer büyük inşaat işlerine de atıldı. Bursa'da Sümerbank'in Merinos, Karabük'te Demir ve Çelik, Izmit'te Selüloz, Sivas'ta Çimento fabrikalarıyla, Istanbul'da Hal binasını ve Eceabad - Hava soşesini de yapti. Şunu da ilave etmek lazımdır ki Nuri Bey, bütün bu büyük eserlerinin önünde ve muhitlerinde, hayrat ceşmeler yapmayı unutmamıştı, nitekim bu ceşmelerin adeti kırk sekizi aşmıştır" (2)

Nuri Demirağ, 1936 yılında havacılık sanayiinin ilk temellerini atmaya başladı. İlk iş olarak 10 yıllık devreyi kapsayan bir plan - program hazırlattı. Bu program gereği, Besiktaş Barbaros Hayrettin İskelesinin yanında Tayyare Etüd Atölyesini kurdu. Bu tayyare atölyesi kısa bir sürede dev bir fabrika haline geldi. Yeşilköy'de Elmas Paşa çiftliğini tayyare meydanı yapmak için satın aldı. 1000 X 1300 metre boyutlarında düz bir tayyare alanı yaptırdı. Bunun bir örneği de o sıralar Avrupa'nın en modern havaalanı olan Amsterdam'da vardı. 1937-1938 yılı içinde Türk Hava Kurumu 10 okul uçaği ve 65 planör siparişinde bulundu. İstanbul fabrikalarında yapılan ilk yerli Türk uçağı, 1941 yılı ağustosunda Nuri Bey'in doğduğu yer olan Divriği'ye uçarak gidip gelmişti. Halkı da heyecanlandıran bu tür gösterilerin yararlı olduğunu düşünen Nuri Bey, Eylül ayında 12 uçaklık bir filoyu, Bursa, Kütahya, Eskişehir, Ankara, Konya, Adana, Elazığ ve Malatya rotasında uçurarak halka kendi tayyarelerimizle göklerimizi kendimizin koruyabileceğini göstermek ve onlara inanç vermek istemiştir. Nu.D.38 tipi yolcu ucağı, tamamen Türk mühendis ve işçilerinin ortaya çıkardıkları Türk tipi bir uçaktır. 6 kişilik yolcu ucağının çift pilot kumandası bulunmaktadır. Saatte 325 kilometre hız yapabilmekte ve 1000 KM uçabilmektedir. Türk Hava Kurumu, Nuri Demirağ'ın fabrikalarına sipariş vermiş olduğu bu uçakları almaktan vazgeçmiştir.

Bu vazgeçme sonrasında fabrikaları hızla kapattırılmıştır.tarihe de baktığımızda artık ata yaşamamaktadır.mason loncalarıda ismet bey döneminde zararsız görülerek açılmıştır.

nuri demirağ'ın her işine köstek vurulmaya başlanması ile birlikte örnek olarak; o zamanlar ülkenin vergi rekortmenleri arasında nuri bey varken ,ankara'nın vergi ödeme sıralamasının ilk 20 si içinde tanıdık bir isim vardı= vehpi koç!

nuri demirağ gibi ülkenin yerli sermayesi ile üretim yapıp gelişmesine çalışan ilk milyonerlerini oluşturan grup tasfiye edilmeye başlandı sanki...

ve sanki;o zamana kadar anadolu halkı ile arasında dağlar olmayan ata'ya karşı (kaldı ki arkasında büyük bir din alimi kitleside varken) setler çekilmeye başlandı.hocalara , ağalara birileri ata'nın kafir,din düşmanı olduğunu vesveseye başladı ve şuandaki anadolu insanın ata'ya antipatik  bir gözle bakmaya başladı (nitakim günümüzde etkisini sürdürmekte)

şimdi yorumun sonucu;bu işi mason örgütlenmesini yapan dış kaynaklı,pastanın büyük dilimini kendileri yemek isteyen kesim organize etti.kardeşi kardeşe kırdırdı.Hem örgütlerini kaldırmış olan ata'yı halkın sinesinden uzaklaştırarak atadan intikam aldılar ,hemde sevmedikleri alt sınıf olarak gördükleri anadolu halkının birliktelik duygularını törpüleyerek sömürmeye başladılar.

o günlerden sonra (1940-1950 yılları)da zengin elit dışa bağımlı büyümeye başladı, ülkemizde malum borçlanmalar altında yarınını oluşturmaya çalıştı!  koç= italyan ortaklığı (fiat)   vb. vb.

bunlar tarihi okuyarak yapılmış analizler ;doğruda olabilir yalnışta ;bir bakış açısıdır...yani kimse demesinki bizim insanımızdan bişey olmaz başarı olmaz!nuri demirağ  gibi(tren ,uçak sanaayi)  enver paşanın kardeşi nuri kıllıgil gibi (hafif ve ağar olmak üzere silah sanaayi) insanların fabrikaları imha edilerek öz kaynaklar üzerinden büyümeleri engellenmiştir!

Selam göklerde ve yerlerde ALLAH'ın ayetlerini bakıp düşünene olsun!

Yukarı dön Göster kutsalgölge's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kutsalgölge
 
medeni0002
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 936
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı medeni0002

selamlar,kıymetli kutsalgölge kardeş,bence M_Kemalin bir hatalarından biride budur.muasır medeniyet seviyesine çıkacağız felsefesi doğruydu,
                 1-ancak bunun nasıl olacağı hakkında halka yeterli bilgi verilmemişti.2-ülkenin ekeonomik şartları,teknik aletleri dışarıdan almaya mecbur bırakıyordu,ancak bu aletlerin kopyasının bile yapılması için türk bilimadamlarına ve mühendislerine hükümet tarafından yeterli destek verilmemiştir.bunu siz,yazınızda da dolaylı olarak zaten ifade etmişsiniz.gerçekten teknolojinin ülkeye gelmesinde samimi olsalardı,türk hava kurumuna nuri demirağ'ın ürettiği mallarının satın alınması için hükümet tarafından talimat verilemez miydi?dikkatini çekerim türk hava kurumunun kuruluş yılı 1925'tir.yani daha M_Kemal'in devletin tepesinde olduğu devirler.
              3-buna şöyle bir tepki verenlerde var,o zamanın hazinesi buna imkan vermiyordu gibi akılsızca cevap verenlerde varki bu çok yanlış bir iddiadır.şapka kanunu çıkınca tonlarca şapkanın italyan gemileriyle ülkeye getirilip yüksek ücretlerle halka zoraki satanlar bu paraları nasıl buluyorlardı dersiniz.bu kadar paraları bulup yahudilere ait şapka fabrikalarını bir çırpıda zengin edenler herhalde isterlerse nuri demirağın gayretlerinide ihya edebilirlerdi.daha bunun gibi devrimler sayesinde köşelik olmuş yüzlerce yahudiler vardırki onlar bu zenginlikleri sayesinde gizliden gizliyede olsa masonları örgütlemişlerdir.
              4-muasır medeniyet seviyesine çıkma işleri cumh_ ilk yıllarındada ciddi bir amaçla ve gayretle yürütülmemiştir.adeta bu işin sadece ucu gösterilmiş,politikası yapılmıştır,demiryollarını gören halk kendini uzaya çıkıyoruz zannetsin havası verilmiştir.oysaki onların tek hatlı göstermelik demiryolları yaptığı yıllarda avrupada çift hatlı demiryolları yapılıyordu.halen daha tek hatlı demiryollarımızın olduğunu hatırlatmama gerek yoktur sanıyorum.
             5-cumh_ilk yıllarından itibaren hükümetler tarafından hep dinin gericilik,batının ise medenilik olduğu inancı her yerde aşılanmaya çalışılıyordu buda haliyle millette aşağılık kompleksi oluşturdu ve adeta milletin moralini altüst etti,kendini küçük görerek büyük işler ve büyük hayaller kurmalarına büyük darbeler vuruldu.işte nuri demirağ'a vurulan darbeler bunu zaten göstermektedir.kendi inancını hor görerek batı müziği,batı kültürü,batı giyim tarzı taa cumh_ilk yıllarından itibaren bu millete aşılandı,bunun çok örnekleri verilebilir ben sadece bir tanesini veriyorum.örneğin cumh_ilk yıllarında türk radyolarında 2 sene boyunca türk müziğinin yasaklanmış olması bunun sadece bir örneğidir.
               M_kemal'e bir şey söylememek için ismet paşayı ayak altına vermek bence tarihe karşıda saygısızlık olur.onlar aynı zincirin birer halkasıydı.ideolojileride aynıydı,inançlarıda aynıydı.sadece isim farklılığı vardır,o kadar.
                selamlar,sevgiler.


__________________
medeniyet
Yukarı dön Göster medeni0002's Profil Diğer Mesajlarını Ara: medeni0002 Ziyaret medeni0002's Ana Sayfa
 
Saffet Metin
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 07 ekim 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Saffet Metin


Sayın Medeni ve Hasan Öktem,

Ben kesinlikle bir elit grubun Türkiyeyi yönettiği ve Anadolu insanına yönetimde falan fırsat vermedikleri tezine katılmıyorum.

 Sn. Durmuş Yılmaz ve sn.  Abdullah Gül  , gariban anadolu çocuğu idi de sırf bundan dolayı önleri kesilmesi lazımdı. Çünkü şimdiye kadar bu makamlara gelenler hep İstanbul sosyetesinin çocukları idi sanki.  Hepsinin babası zengin fabrikatör, veya yüksek bürokrattı değil mi. Onun için bir tornacının çocuğu Çankaya köşküne yakışmıyor falan. Önünü keselim. Varmı böyle bir şey.  Süleyman Demirel  Ispartalı köylü çiftçi çocuğu, Turgut Özal Malatyalı öğretmen çocuğu. M.Kemal  köy ortamında yetişti. Tarlalarda karga kovaladı. Keza İsmet inönü  Malatyalı ve Celal  Bayar da Bursa Gemlik li  çiftçi cocukları. Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk, Kenan evren  hepsi Anadolu çocuğu ve hepsi ya çiftçi veya ufak memur çocukları.   Sistem bunlara izin verdi,. ama nedense  Abdullah Güle, Tayyip Erdoğana, Durmuş Yılmaza izin vermiyor.  Yok daha neler.

 

Ama fark var. Neden,  çünkü onlar Cumhuriyetin modernleşme çabalarına karşı gelmediler, halk dalkavukluğu yapmadılar. Eşlerinin  başları açıktı.  Sistem de bu adamların karılarının başlarının örtüklüğünü modernleşme karşıtlığı, cumhuriyet ilkelerine muhalefet olarak algıladığı için bundan rahatsızlık duyuyor. Bunlarda bak elit kesim,halktan olanın Karayağız Anadolu çocuklarının önünü kesiyor ama biz bunu değiştireceğiz diye halk dalkavukluğu yapıyor.

 

Türban sorunu da lümpen köylü sorunudur.  Sağ partilerin istismarıdır başka bir şey değil.Halktan olmak için karımızın, kızımızın behemehal başını örtmemiz gerekir.  Yoksa maazallah elit oluruz.

 

Problem halka düşmanlık falan değildir. Problem Cumhuriyetin modernleşmeyi temel bir politika olarak benimsemesi, köylü geleneklerine taviz vermemesidir. Şehirleşen, okuyan köylü modernleşmeyi benimsemelidir.Ama dinci sağ partiler bu konuda taviz vermişlerdir. Çok ta yanlış yapmışlardır. 

 

Geleneksel din de , dinin köylü yorumudur. Köylü için karısının , kızının başının örtülü olması İslamdır.  Buna karşı çıktınmı din dışısındır. Aslında halkımız  iyidir. Konu köy sosyolojisidir. Biz herşeyin hemen olmasını istiyoruz. Sosyal olarak ta hızlı bir dönüşüm istiyoruz da bu  kolay bir şey değil.  Konu aslında bilimsel tahlilde  Küçük burjuva - köylü  çatışması. Köylünün kentleşme sıkıntısı.  Köylünün çok hızlı bir şekilde küçük burjuva olmasını istiyor bazı kesimler.  Aslında herkes bilerek veya bilmeyerek bu denize akıyor da, herkes çok sabırsız.  Çayın bile demlenmesi için bir miktar zamana ihtiyaç var.

 

Bu masonluk falan, hepsi dincilerin yeldeğirmenidir. Tamam vardırlar ama etkileri abartıldığı gibi falan değildir. Bir güç olduklarına inanmıyorum.  Hepsi palavradır. 

 

Nuri Demirağ , çok değerli bir insandır. Memlekete çok faydalı olmuştur. Daha da fazla olabilirdi. Ama siyasette başarılı değildi. Örneğin ne İsmet İnönüye, ne de Menderese yakın oldu. Onların grubundan olmayıncada , kendine güvenli teşebbüsleri bu liderler tarafından destek görmedi, hatta düşmanlık gördü.  Milli Kalkınma Partisi diye bir parti kurdu. Hem CHP, hem DP tarafından muhalif olarak algılandı.  Yönetimde temel ilkedir. Herkesin bir patronu vardır. Hiçbir patronun yoksa bil ki o patron ya eşindir, ya anan babandır. Birilerine bir şekilde bağlısındır.  Tepkisinden çekindiğin birileri veya birisi vardır mutlak. Nuri Demirağın durumu da bu yönetim ilkesine uyar. Mesela Çerkez Ethem in sorunu da buydu. M. Kemal i  patron olarak kabul etmemek.

 

Hani başbakanımız Tayyip beyin referandumda  dedi ya , Taraf olmayan bertaraf olur diye. Nuri Demirağ da doğru tarafta olamadı. Doğru patron seçmedi, seçemedi. Ama Vehbi Koç , Patronu İsmet İnönü idi. Hep desteklendi. DP zamanında da  Celal Bayar ve Adnan Menderesle iyi ilişkiler içinde oldu.  Çok desteklenmedi ama enazından çökertilmedi de. 

Desteklenmiş olsa 1957 de Ford Motor fabrikasını Türkiyeye getirecekti. Ama desteklemediler. Ford da gitti Almanya Köln e yatırım yaptı. Bu kadar basit. Yoksa onu masonlar falan engellemedi.    Yok öyle bir yel değirmeni.   Arkada bir komplo teorisi falan yok.  



 

 




__________________
Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Yukarı dön Göster Saffet Metin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Saffet Metin
 
medeni0002
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 936
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı medeni0002

              selamlar,kıymetli saffet metin kardeşim,bilmeden veya bilerek çelişkiye düşüyorsun,bizde zaten onu söylemeye çalışıyoruz.yamuk adamların da yamuk sistemi olur diye söylemeye çalışıyoruz,Nuri Demirağ hiçbir partiliye yakın durmak zorunda değildi,çünkü o memleketi için çalışan teknoloji adamıydı,ancak yamuk adamların yamuk sistemi ona sahip çıkmadı diyoruz,sen hala bunun böyle olmadığını söylüyorsun sonrada böyle olduğunu söylüyorsun.lütfen eleştirilerini yazdıktan sonra bir iki defa da bunun için oku,yani çelişkiye düşmüş müyüm diye.
              selamlar,sevgiler


__________________
medeniyet
Yukarı dön Göster medeni0002's Profil Diğer Mesajlarını Ara: medeni0002 Ziyaret medeni0002's Ana Sayfa
 
Saffet Metin
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 07 ekim 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Saffet Metin

medeni0002 Yazdı:
              selamlar,kıymetli saffet metin kardeşim,bilmeden veya bilerek çelişkiye düşüyorsun,bizde zaten onu söylemeye çalışıyoruz.yamuk adamların da yamuk sistemi olur diye söylemeye çalışıyoruz,Nuri Demirağ hiçbir partiliye yakın durmak zorunda değildi,çünkü o memleketi için çalışan teknoloji adamıydı,ancak yamuk adamların yamuk sistemi ona sahip çıkmadı diyoruz,sen hala bunun böyle olmadığını söylüyorsun sonrada böyle olduğunu söylüyorsun.lütfen eleştirilerini yazdıktan sonra bir iki defa da bunun için oku,yani çelişkiye düşmüş müyüm diye.
              selamlar,sevgiler
 

Sayın medeni,

Ben çelişki içinde değilim. 
Sen İsmet İnönü, Celal Bayar, Adnan Menderes gibi adamlara yamuk adam, icraatlarına  yamuk düzen diyorsun. 

Ben bu kişilerin icraatlarını  Türkiye Cumhuriyetinin kalkınması açısından doğru bulurum. 

Daha önceki bir iletinde demiştin. Çağdaş uygarlık düzeyi nedir , bu halka verilmedi , anlatılmadı, halk ne yapacağını bilemedi diyordun. 

Çağdaş uygarlık düzeyi  sanayi toplumudur.  Sanayi toplumunda insanlar köylerde değil şehirlerde yaşar.  Bu şehirlerde çalışanların da   yarısına   yakını   fabrikalar, atölyeler gibi sanayii  (üretim) tesislerinde ,  diğer yarısı da  Banka, Devlet dairesi, Belediye, Okul, hastane, otel , restoran ,kreş vb. hizmet sektörlerinde çalışır. İleri batı ülkelerinde durum budur.

Varılmak istenen şey buydu.  O amaca varmak konusunda bu dediğim tarihi kişiler ve onların yamuk dediğin düzenleri taş üstüne taş koymuştur. 

Ayrıca kapitalist düzen, ekonomik düzenler içinde kendini kanıtlamış tek düzendir. Bu nedenle bilimseldir.  200 senedir ayaktadır.  Gelişmeyi o sağlar. Gelişmiş ülkeler  gelir bölüşümününde adaleti sağlamıştır. Türkiyede oraya doğru gidecektir. Almanya da, Fransa da , Amerika da ne olmuşsa Türkiyede de öyle olacaktır. İstenen sosyal adaletin sağlanması ise onu da dünyada tek sağlayabilmiş düzen gelişmiş ülkelerdeki kapitalist düzendir. (Tabii o vahşi kapitalizm den farklı bir şey, ama oraya varmak için gidilen yollarda maalesef Vahşi kapitalizm aşamasından geçiliyor. Maalesef ipek böceğinin kurtçuk, koza, kelebek dönemi gibi. 



Türkiye bugün Çağdaş uygarlık düzeyine doğru gidiyor. Tarım kesimi bugün % 25. Bu % 10 un altı olmalı. Şehirli nufusun  % 40 ı sanayi, % 50 hizmetler sektörü olmalı. Sanayii nin oranı hizmetlerin biraz altında olabilir. Ama Pakistan, Mısır vb. yerlerde şehirli nufusun % 90 ı hizmetler sektöründe, % 10 sanayii de. 


O yamuk dediğin düzen sayesinde Türkiye bugün ortadoğunun ve İslam aleminin en gelişmiş ülkesi. Bu insanlar hep girişimci insanları desteklediler. Mısır neden böyle. Veya Ortadoğu neden böyle. Çünkü o liderler sadece kendi ceplerini doldurdu. Hüsnü Mübareğin 40 milyar dolar serveti varmış. Kuru para. Düşünün bir Koç holding 5 milyar dolar, bir Sabancı holding 4 milyar dolar. Bir karamehmet 4 milyar dolar. Ama bu servetlerin arkasında ne kadar fabrika ve ne kadar çalışan var. Bir Sabancı  40 bin kişi çalıştırıyor. Var mı Mısırda böyle yatırımlar , var mı böyle bir kültür. Yok. Bu arada Libyayı gördüm. Orada çalışan Mısırlı arkadaşlarım oldu. Onların anlattıkları ile mısırı biraz tanıyorum. Mısır Arap dünyası içinde en fazla fabrika olan yer. Üretim var orada. Diğer Arap ülkelerinde o da yok. Aşiret hepsi. Arap edebiyatı, yazarlar hep mısırdan, Arap Tiyatrosu, sineması, kültürü  yönetmen, aktör, aktrist hepsi Mısırdan, Arap sanayisi, üretimi hepsi mısırdan. ve buna rağmen Türkiyenin tırnağı değil. 

Sen o yamuk dediğin adamların , yamuk düzenlerine kurban ol.

Nuri Demirağ olayını taa  1974 lerden beri biliyorum. Torunlarından biri benim sınıf arkadaşımdı.  Nuri Demirağ  bugün hayranlık duyduğum bir karakterdir. Ama o zamanlar Sosyalist düşünceli biriydim. Özel sektörle Türkiyenin bir yere varamayacağına inanıyordum.  Çağdaş uygarlık düzeyi eğer şehirleşme, fabrikalaşma ise bunu devletin yapması gerektiğine inanıyordum. Böylelikle hem  özel sermayenin insafına kalmaktan, hem de yatırımların gecikmesinden kurtulacaktık. Özel sektör bir vakit kaybıydı gözümüzde. ve Önceki liderlerin hepsi bu vakit kaybına sebeb oldukları için kusurluydu gözümde.  Ayrıca  bu özel sektör le , doğudaki aşiret ağası arasında bir fark yoktu benim ve benim gibi düşünen sosyalistler gözünde.  Benim Sosyalizmim hiç bir zaman tam marksist olmadı. Ben Doğan Avcıoğlunun fikirlerini beğenirdim. Zaten Türkiye ye yararlı, milli bulduğum tek görüşte oydu. Diğerleri luzumsuz yol arkadaşları idi. 

O zamanlar  bugün çok değer verdiğim  Menderes, Celal Bayar, Demirel gibi kişileri pek tutmazdım.  M.Kemal de Gardrop devrimcisi idi. Ne yapmıştı ki. Lisedeki sosyoloji hocam , onun yaptıkları Üstyapı (kültürel) devrimidir, gerçek devrim altyapı devrimidir derdi. Devrim yapacaksa doğudaki feodaliteyi kaldırmalı, toprak reformu yapmalıydı. Bu konularda yapılan bir şey yok diye eleştirirdi.  Toprak reformu nedense çok önemliydi gözümüzde o zamanlar. Bütün bu dediğim kişileri Türkiye de toprak reformu yapmadıkları için eleştirir ve pek tutmazdık. İnşallah bir Sosyalist idare başa gelebilseydi bunları yapacaktı.  Gözüm biraz 1978 lerde aldığım int to Economics   dersi ile açıldı ve  1985 lerde Turgut  Özal  ve onun icraatları ile görüşlerim tümüyle değişti. 

Bugün geldiğim nokta M.Kemal, İsmet İnönü, Celal Bayar, Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal , Tayyip erdoğan  gibi kişilerin Türkiyeye yaptığı Eserler, iyi icraatlar için hayırla anıyorum.

Bir 27 mayıs darbesini bugün tutmuyorum. 12 Mart ı da tutmuyorum. Hatta 9 martt 1971 de bir darbe olsaydı, tam da benimde savunduğum Doğan Avcıoğlunun görüşleri iktidara gelecekti. Bugün iyi ki olmamış diyorum. Ama 12 eylül darbesini  halk istedi. Bugün nufusun çoğu 40 yaşın altında olduğu için  o günleri bilmez. Aşırı sol ve sağın ne olduğunu bilmez. Hele o kurtarılmış bölgeler, hergün 10 yirmi kişinin öldüğü terör. Evden okula hergün korkarak gitmek.  Allah bir daha o günleri göstermesin.  Bak darbeciler yargılanacaktı. Yalan. Adam doğruyu yaptı. Yaşı en az 50 elli olan neyin ne olduğunu çok iyi biliyor.  Prensip olarak ben de darbeye karşıyım, ama 12 eylül çok başka bir şeydi. Ya darbe, ya iç savaştı gidiş. Bilen biliyor.

Benim İslama bakış açım. Ernest Renan ın dediği gibi "Din terakkiye manimidir değilmidir ?  "  Bunu araştırıyorum.  Onun için ekonomik ve sosyolojik konuları Kur'an da araştırıyorum. 

Bugün İslam ülkelerinin geri kalmasının sebebi olarak feodal düzeni görüyorum. Bir de banka faizi ile tefeci faizinin bir tutulmasını. Feodal düzen girişimciyi önlüyor, geliştirmiyor.  Bankacılığın zayıf olduğu yerde sanayinin finansmanı olmuyor. Alınan dış borçlar sanayii ye ve altyapı yatırımlarına  (Karayolları, baraj, enerji santralları, telefon sistemi vb.)
gitmiyorsa boşa gidiyor.  Budur.  Türkiyenin batısı hem feodal olmaması, hem de Laiklik sayesinde biraz bu bankacılık olayı rahatladığı için çok gelişiyor.  Doğu ya gelince  Japonya, Çin, Güney kore gibi  ülkelerde olduğu gibi  toprak ağalarının sanayii patronları konumuna dönüşmesi. Türkiyenin bu birikimi ile bu zor değil.  Çin de Mao  , eski toprak ağalarını kaldırdı ama onları insan yönetiyor diye hepsini komünist partisi idarecisi yaptı. Şimdi Çindeki kapitalist patronların hepsi, komünist parti yöneticisi.  

Ben çelişki içinde değilim. Ben doğruyu arayan bir insanım. Yiğidi  öldürür hakkını yemem.  Çelişki de olursam da bunu kabul ederim. Gurur yapmam.   

Nuri Demirağ olayı , çok yetenekli, çok kabiliyetli bir müteşebbisin o günkü siyasi yönetimlere yakın olmaması nedeniyle bastırılması olayıdır.
Turgut Özalın, kendine muhalif sanayicileri , hemen onun ürettiği şeylerin ithalatını serbest bırakarak terbiye etmesi, Tayyip Erdoğan'ın Doğan medya grubu, Uzanlar  ile mücadesi size bir fikir verir. Ben sanayicinin zeki, çevik ve muhalif olmayanını severim gibi bir şey.

Ben kendi hayat tecrübemi aktardım. Yoksa Nuri Demirağ olayında, Demirağ'a hak veriyorum.  Bir de her şey de mason, komplo falan aramayın. Her şeyin basit bir açıklaması vardır diyorum.   

selamlar,










 



 


__________________
Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Yukarı dön Göster Saffet Metin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Saffet Metin
 
medeni0002
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 936
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı medeni0002

                            Selamlar,Kıymetli Saffet Metin kardeşim,bu yorumun bana biraz daha makul geldi.ancak hala kafama takılan bazı şeyler var.
                            1-Yani muasır medeniyet seviyemize ulaştığımızı mı söylemek istiyorsun?
                            2-Bize has medeniyet seviyesine mi ulaştığımızı söylemeye çalışıyorsun?
                            3-Ancak bu kadar olurdu,daha fazlası hayalcilik mi demeye çalışıyorsun?
                            4-Avrupadan bile önde olup uçtuğumuzu mu söylemeye çalışıyorsun?
                           istersen buradan en mutedilini seçeyim,örneğin ancak bu kadarı olurduyu söylemek istiyorsan sana sadece şunu söylüyorumki aslında uçan sadece sensin dostum.niçin mi?
                           Bak,almanya ve japonya 2.dünya savaşına girip taş üstünde taş kalmadığı halde 1960'lardan itibaren(dikkatini çekerim 2.dünya savaşı 1945'te bittiğine göre)bundan tam 15 sene sonra senin ülkeyin işçileri Almaya’ya çalışmaya gönderiliyordu.bu aslında bizim için utanılacak bir şeydir.o genç insanları istihdam edecek iş alanları üretemeyen bizim yönetimlerimiz veya sistemimiz,onları gurbet ellere göndermemişler miydi?Almanya'da o insanları köle gibi çalıştırıp güçlerine daha da güç katmışlardır.sen ise hala bize toz pembe tablolar çiziyorsun.sen şimdi bu durumda bana yine feodaliteden,köylücülükten falan bahsedeceksin.sana göre Feodalitenin gücünü kırmakta ülülemrlerin vazifeleri arasında sayılmıyor mu?Yani sen bir yorgan yapacaksan bu yorganın boyuna uygun gelip gelmeyeceğini bilemiyorsan git istersen liderlik yapma en bayağı bir işi yap demezler mi adama?
                    selamlar,sevgiler.

__________________
medeniyet
Yukarı dön Göster medeni0002's Profil Diğer Mesajlarını Ara: medeni0002 Ziyaret medeni0002's Ana Sayfa
 
Saffet Metin
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 07 ekim 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Saffet Metin

medeni0002 Yazdı:
                            Selamlar,Kıymetli Saffet Metin kardeşim,bu yorumun bana biraz daha makul geldi.ancak hala kafama takılan bazı şeyler var.
                            1-Yani muasır medeniyet seviyemize ulaştığımızı mı söylemek istiyorsun?
                            2-Bize has medeniyet seviyesine mi ulaştığımızı söylemeye çalışıyorsun?
                            3-Ancak bu kadar olurdu,daha fazlası hayalcilik mi demeye çalışıyorsun?
                            4-Avrupadan bile önde olup uçtuğumuzu mu söylemeye çalışıyorsun?
                           istersen buradan en mutedilini seçeyim,örneğin ancak bu kadarı olurduyu söylemek istiyorsan sana sadece şunu söylüyorumki aslında uçan sadece sensin dostum.niçin mi?
                           Bak,almanya ve japonya 2.dünya savaşına girip taş üstünde taş kalmadığı halde 1960'lardan itibaren(dikkatini çekerim 2.dünya savaşı 1945'te bittiğine göre)bundan tam 15 sene sonra senin ülkenin işçileri Almaya'ya çalışmaya gönderiliyordu.bu aslında bizim için utanılacak bir şeydir.o genç insanları istihdam edecek iş alanları üretemeyen bizim yönetimlerimiz veya sistemimiz,onları gurbet ellere göndermemişler miydi?Almanya'da o insanları köle gibi çalıştırıp güçlerine daha da güç katmışlardır.sen ise hala bize toz pembe tablolar çiziyorsun.sen şimdi bu durumda bana yine feodaliteden,köylücülükten falan bahsedeceksin.sana göre Feodalitenin gücünü kırmakta ülülemrlerin vazifeleri arasında sayılmıyor mu?Yani sen bir yorgan yapacaksan bu yorganın boyuna uygun gelip gelmeyeceğini bilemiyorsan git istersen liderlik yapma en bayağı bir işi yap demezler mi adama?
                    selamlar,sevgiler.



Sayın Medeni  , 

 

İletinde belirttiğin görüşleri üç parçaya bölerek cevaplayayım. 

 

          Selamlar,Kıymetli Saffet Metin kardeşim,bu yorumun bana biraz daha makul geldi.ancak hala kafama takılan bazı şeyler var.
               1-Yani muasır medeniyet seviyemize ulaştığımızı mı söylemek istiyorsun?
                 2-Bize has medeniyet seviyesine mi ulaştığımızı söylemeye çalışıyorsun?
              3-Ancak bu kadar olurdu,daha fazlası hayalcilik mi demeye çalışıyorsun?
                 4-Avrupadan bile önde olup uçtuğumuzu mu söylemeye çalışıyorsun?
         istersen buradan en mutedilini seçeyim,örneğin ancak bu kadarı olurduyu söylemek istiyorsan sana sadece şunu söylüyorumki aslında uçan sadece sensin dostum.niçin mi?

 

Anlatmak istediğim şu. Ünlü Fizikçi  Lord Kelvin  (bu bilgin  buzdolabını icad eden kişidir.)  in bir lafı var. Bir şeyi ölçemiyorsan onu bilmiyorsun demektir. 

 Örneğin desem ki sana, nasıl bir bilgisayara sahipsin.  İşte sen dersen ki  2GB ana hafızası var, 200 GB  Hard diski var. İntel veya AMD  işlemcisi var. Hızı şu, kapasite bu, Grafik kartı şu özellikte falan. Bu senin bilgisayarlar konusunda bir şeyler bildiğini gösterir.  Çünkü bir şeyler ölçüp biçiyorsun. En azından dersin ki elimdeki bilgisayar  1 GB ana hafıza 100 GB hard diskli bilgisayardan daha iyidir gibi. Yani karar vermene yarayan kriterler var. Bir şeyleri ölçebiliyorsun.

Ama diyorsan ki bizim amcaoğlu eski bilgisayarını bize verdi. Çocuklar  oyun oyun oynuyor. İnternete de giriyorlar. Senin bu bilgisayar hakkında bir bilgin yok. Elindeki iyi bir bilgisayar mı, döküntü mü, sendeki mi daha kapasiteli, komşunun ki mi falan. Hiçbir bilgin yoktur. En fazla dersin ki , amcaoğlu bilgisayarını yeniledi, son modelini kendine aldı, artık kullanmak istemediğini bize verdi.

 

Şimdi insanların çağdaş uygarlık düzeyi ile ilgili fikirleri de o. 

Eller aya, biz yaya. Neden.  Neye göre aya, neye göre yaya. Amerika ne biz neyiz. Almanya, Fransa ne biz neyiz. Biz bazı ölçüleri , ne manaya geldiğini falan bilirsek,  iki bilgisayarı  kıyaslayabiliyoruz değil mi. Peki  iki ülkeyi kıyaslarken nelere bakacağız. 

 

Öncelikle bakacağımız. Tarımda çalışan nufus oranı, şehirde çalışan nufus oranı, şehirdeki nufusun ne kadarı sanayii de, ne kadarı hizmetler sektöründe çalışıyor.    İnsanların tahsil durumu ne. Okuma yazma oranı ne. 

Sonra bu ülkenin milli geliri ne. Ne büyüklükte bir ekonomi. hangi alanlar da mukayeseli üstünlüğe sahip. Örneğin Türkiye Tartışılmaz bir biçimde Turizm de mukayeseli üstünlüğe sahip.  Tarım da da öyle.  Artı İhracat ı, ithalatı ne kadar.  İhracatın yüksekliği özellikle Sanayii malı ihracatının yüksekliği onun teknolojik gelişmişlik seviyesini ortaya koyar. Yoksa Suudi Arabistanın ihracatı da yüksek. Üstelik G20 de. Nufus var mı yok. Üretim var mı yok. Teknoloji var mı yok. Ne var. Kuru kuru petrol. Bugün tükense, açlık, sefalet. 

Sonra bir ilin nufusu ne ve burada yılda ödenen vergi miktarı ne. Bu oradaki sanayii ve ticaretin etkinliğini gösterir.  Örneğin Türkiye de verginin % 80 i  İstanbul, Ankara, İzmir ve Kocaeliden toplanıyor. Ve inanırmısın  bütün doğu Anadolu ve Güneydoğu anadoludaki illerin ödediği vergi toplamı  bir Antalyanın vergisi etmiyor ki Antalya  bu ilk yüzde % 80 de değil. Bu geriye kalan % 20 de Antalya, Bursa, Adana, Konya, Kayseri, Eskişehir, Denizli , Sakarya, Muğla, Mersin    var.  

 

Benim anlatmak istediğim şu. Bizim neslimiz, M. Kemalin  çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma konusunda ki hedefi üzerinde çalıştı.  Ama bunun sosyalizm yoluyla mı , yoksa kapitalizm  yoluyla mı  yapılacağı  konusunda çok vakit ve enerji kaybetti. Bir de biz 1970 leri , hele ki ikinci yarısını kaybettik.  Süreki anarşi, sürekli grev, mal kıtlığı hele ki tüpgaz ve margarin kıtlıkları. Tam rezillikti. Bu yıllar , 1980 ler, 2000 ler gibi geçseydi Türkiye bugün  enaz  Güney Kore  seviyesinde olurdu. Dünyada ilk on da olurdu.  Ki Güney Kore ve İspanya  1970 lerde bizim gerimizdeydi. Güney Kore , kendi gayretleri ile. İspanya AB nin ucuz kredileri ve teknik yöngöstermesi ile bizi geçti. 

 

Ben uçmuyorum. Sadece ekonomi biliyorum. Artık Türk aydınının, politikacısının Sosyalist mi olalım, yoksa kapitalist mi diye bir açmazı yok. Özal döneminden beri Özel sektör eliyle kalkınma kabul edidi. Meyveleri şimdi toplanıyor. Sonuçları alınmaya başlandı. Viyanadan, Singapura kadar olan bir bölgede göz kamaştırıyor.  Sen diyeceksin ki , arkadaş bu başarıdan ben payımı alamıyorum.  Ben de alamıyorum. Ama o günler de gelecek. Öncelik  pastanın büyümesinde, paylaşma sonra. Bu bütün dünyada böyle. 

Eğer ekonomi biliyorsan , bütün ülkelerle ilgili  her yılın en son bilgilerinin yayınlandığı CIA worldfactbook  diye bir site var. Buraya baktın mı, kimin ne olduğunu hakkında  aynen yukarıda verdiğim bilgisayar örneği gibi , ölçülebilir  bir bilgiye sahip olabilirsin. 

 

 

                    Bak,almanya ve japonya 2.dünya savaşına girip taş üstünde taş kalmadığı halde 1960'lardan itibaren(dikkatini çekerim 2.dünya savaşı 1945'te bittiğine göre)bundan tam 15 sene sonra senin ülkeyin işçileri Almaya' ya çalışmaya gönderiliyordu.bu aslında bizim için utanılacak bir şeydir.o genç insanları istihdam edecek iş alanları üretemeyen bizim yönetimlerimiz veya sistemimiz,onları gurbet ellere göndermemişler miydi?Almanya'da o insanları köle gibi çalıştırıp güçlerine daha da güç katmışlardır.

 

Sayın Medeni, Bunu şöyle anlatayım.  Bugün Türkiye 70 milyon. 60 milyonun işi var. 10 milyonun işi yok. İşsiz diyelim. Ekonominin seviyesi 60 milyona iş sağlıyor. Peki  2. dünya savaşı gibi  büyük bir savaş olsa, kıtlık , hastalık vb bir şey olsa. Allah göstermesin, nufusun 40 milyona düşse. Bu yarattığın 60 milyonluk ekonominin, 20 milyonluk  emek ihtiyacını nasıl karşılayacaksın. Almanyanın yaptığı gibi karşılayacaksın. Başka ülkelerin işsizlerini Misafir işçi (GastArbeiter)  olarak kendi ülkene toplayacak ve bu 20 milyonluk emek açığını kapatacaksın. 

 Bunda utanılacak bir durum yok ki. İtalya, İspanya, Yugoslavya, Yunanistan da gönderdi. Hadi o zamanlar italya harici diğer ülkeler de senin gibi fakirdi. İtalya senden 25 sene ilerde bir ülkedir. Fransa senden 35-40 sene ileride bir ülkedir. Bunu nereden biliyorum. Adamların o kadar sene önceki rakamları ile senin şimdiki rakamların yaklaşık ta oradan biliyorum.  İtalya ihracat 400 milyar $, Fransa İhracat 600 milyar $, Türkiye  ihracat  120-130 milyar $, İspanya 200 milyar $. Hadi İspanya şişme bir ekonomi. Ama italya, fransa bu sonucu kendi gayretleri ile almış gerçek ekonomiler.

Diyorum ki İtalya bile gönderdi. Hiç kompleks yapacak bir durum yok. 

 Şimdi ikinci dünya savaşının sonu birinci dünya savaşı gibi olmadı. Birinci dünya savaşı sonunda Almanya büyük savaş tazminatına mahkum edildi.  Fransa ve İngiltere nin ekonomisi mahvoldu. Amerikadan büyük borçlar aldılar.  Amerikaya bu borçları silmesi için çok yalvardılar. Ama Başkan Calvin Coolidge kabul etmedi. Netice de Amerikada  1929 da büyük ekonomik bunalım çıktı.  Artı bu bunalımın Avrupayı bunaltması. Halkın çareyi diktatörlerde araması. Hitlerin , Almanyada ekonomiyi düzeltmesi ama intikam için 2. Dünya savaşını başlatması. 

 2. Dünya savaşından sonra , Almanya  savaş tazminatına mahkum edilmedi. Tam tersine Amerika, Almanyanın ve Avrupanın yaralarını çabuk sarması için Marshall yardımları denen ekonomik paketle yardım etti. Almanya , Japonya bu paketle 10-15 senede düze çıktı.  Şöyle örnek vereyim. Almanyanın bütün kara yolları tamamdı. Bütün demir yolları tamamdı. Şimdi bunlar hepsi bombalansın. Sıfırdan karayolu yapmak mı, daha masraflı ve zaman alıcıdır. Yoksa bunları tamir etmek mi. Sıfırdan bir yol yapmak yıllarını alırken, bu yolları tamir edip ulaşıma açmak birkaç haftadır.  Sıfırdan fabrika kurmak mı zaman alır, yoksa zaten yapılmış, kısmen tahrip olmuş bir fabrikayı mı devreye almak zaman alır.  Tabi kısmen tahrip olan fabrikanın tamiri kolaydır. Sıfırdan fabrika kurman birkaç seneni alır. Eğer teknolojin yoksa dışarıya iyi para ödersin. Ama yıkılmış fabrikayı , tamir edip çalışır hale getirmen mi hem ucuz, hem çabuktur. Tabii ki ikincisi değil mi.  Merak etme, Aynı felakete bugün sen uğrasan , aynı koşullarda sen de ülkeyi ayağa kadırırsın. Mesela  ,   1999 da Marmara depremi oldu. En az 15000 kişi öldü. Onca ev yıkıldı. Fabrikalar zarar gördü. Bugün git o bölgeye  , en ufak bir deprem kalıntısı falan yoktur. Her şey düzelmiştir. Bunu düzeltmesi öyle 10 sene falan da almamıştır.  2005 yılında depremin  en ufak kalıntısı  bile yoktu.    

 Bir de adamların sistemi belli idi. Karayolu mu yapayım demiryolu mu tartışması yoktu. Bizde olduğu gibi köyden kente göç, gecekondu vb. şeyler de yoktu. O işler Almanyada 1900 lere kadar zaten bitmişti.   Türkiyede daha bitmedi.  Daha bir % 15 in daha kente göç etmesi lazım. Devlet eliyle mi kalkınayım, özel sektör eliyle mi tartışması yoktu. Memkeketi illa komünist yapacağım veya komünizme karşı koruyacağım diye bölünmüş, neredeyse iç savaş durumuna getirmiş politikacılar ve halk yoktu.  Biz bir de bunlarla uğraştık. Tam kendi sorunlarımızı aştık, başımıza bir de etnik sorun musallat ettiler.  

 

sen ise hala bize toz pembe tablolar çiziyorsun.sen şimdi bu durumda bana yine feodaliteden,köylücülükten falan bahsedeceksin.sana göre Feodalitenin gücünü kırmakta ülülemrlerin vazifeleri arasında sayılmıyor mu?Yani sen bir yorgan yapacaksan bu yorganın boyuna uygun gelip gelmeyeceğini bilemiyorsan git istersen liderlik yapma en bayağı bir işi yap demezler mi adama?

Sayın medeni, sen feodalitenin ne olduğunu bilmiyorsun ya da gücü hakkında yeterli bilgin yok. . Kürtler, İran, Pakistan, Tüm arabistan, Neredeyse tüm afrika feodaldir. Bir devlet görürsün örneğin Nijerya , sen sanırsın ki Avrupa gibi hayal edersin. Almanya ise Almanlar, Bulgaristan ise Bulgarlar , italya ise italyanlar la karşılaşacağını sanırsın. Hausalar vardır, Fulaniler vardır, Yorubalar vardır. İbo lar vardır. Bir de daha küçük etnik gruplar vardır. Bunlarında kendi içinde kabile şefleri vardır.  Bir nijerya milleti yoktur. Nijerya sömürge döneminin o topraklara verdiği isimdir. Yoksa hani her etnik grub ayrılıp kendi devletini kursa bir birine minneti de yoktur.  Kendi devlet olarak birliklerini de zamanında kendilerini sömüren İngilizin, Fransızın dili ile sağlarlar.  Bu dilleri devam ettirirler ki eğitimleri dünya ile uyumlu olsun, kendi aralarında bölünmeye gitmesinler.  Resmi dilleri ingilizce olan  ülkelere Commonwealth, Fransızca olan ülkelere Francophone  ülkeler denir.  Hindistan, Pakistan da böyledir. 

 

Bak en kolay Iraktan örnek vereyim. Saddam güçlü bir liderdi değil mi. Barzani, Talabani, Beni Sadr, Sistani, Maliki gibi adamlara bir şey yapabildi mi . Hayır. Niye çünkü bu adamların arkasında  aşiret güçleri var. Bu aşiretlere nasıl söz geçirirsin. Liderlerinin gönlünü yaparak. Liderini ikna ettin mi , o aşireti de ikna edersin. Etmedin mi o aşiretle kavgalı olursun. Sen diyorsun bu Ululemrin vazifesi, feodaliteyi kaldırmak. Bunu İslam ülkelerinden hiçbiri yapamadı. Kolay kolay da yapamaz. Hele ki silahla, şiddetle falan , mümkün değil.  Saddam gibi dünyaya kafa tutan bir adam , kendi ülkesindeki feodal düzeni yıkamadı . Hiç kolay değil. Dediğim gibi  devlet içinde devletçikler var, halk içinde halkçıklar  var. Bir de bunlar iyi eğitim almamış, sanayi, ticaret ve hizmetler de çalışmıyor da , ağanın tarlasında maraba olarak çalışıyor. Artık gerisini sen düşün.     

 

Afganistanı ele alalım. M.Kemal zamanının Afgan kralı Amanullah han , M.Kemalin Türkiyede yaptıklarını Afganistanda yapmaya kalktı. Anında tahttan indirdiler. Rıza Şah  Pehlevi İranda yapacaktı. Korktu. Kısmen bir şeyler yaptı. Yoksa taht giderdi.

 

Feodal ülkelerden bir şey olmaz. Onlarda  ancak devletçi bir sanayileşme olur , o da ne kadar yapabilirse yapar. Ötesi gelmez. İran Nükleer güç oluyor güya ama ne şehirleşme vardır. Ne Özel sektör sanayileşmesi vardır. Bizim kit versiyonu devlet işletmeleri vardır. Orada Sanayii patronları yoktur. TÜSİAD, MÜSİAD gibi şeyler yoktur. Bazari ( Zengin Ticaret erbabı ) vardır. Onlarda  ağaların sülalelerine dayanır. 

 

Feodaliteden kurtulma işi dünyada iki şekilde yapılmış. 1. Çinin yaptığı  gibi. Şiddetle 2. Japonya ve Güney korenin yaptığı gibi hükümetin ağaları sanayii patronu yapmasıyla.

 

Çinin yaptığı  Maocu komünizm. Mao hem Çini İşgal eden Japonlara karşı, hemde Japonlarla işbirliği yapan çinli toprak ağalarına karşı  komünist gerillaları ile savaştı. 2. dünya savaşı sonunda bu işi başardı. Feodaliteyi Çinden tasfiye etti. Kendilerine direnmeyen, zorluk çıkarmayan Ağaları,  Komünist parti yöneticisi yaptı.  Bugünün Çin sanayicilerinin çoğu eskinin toprak ağası olan Çin Komünist parti yöneticileridir. 

 

Japonyada 1860 larda İmparator , bütün toprak ağalarını topladı. Japon onurunun kırıldığından, (Bunun bir hikayesi vardır.)  düşmanlara karşı güçlü olmak için sanayileşmenin gereğinden bahsetti. Hepsine geliştirmeleri gereken sanayileşme dalları ile ilgili görev verdi. Bu toprak ağaları Sanayii patronu, yanlarında çalışan marabalar da sanayii işçisi oldu. 

Korede de Güney Kore hükümeti  1950 ler de ülkedeki 25 ağayı topladı. Onlara bir sanayileşme planı uyarınca görev verdi. Aynen japonyada olduğu gibi onlarda toprak ağalığından sanayi patronluğuna, marabalıktan  sanayi işçiliğine geçtiler. 

 

Türkiyede de  batı Anadolu da sorun yoktu. Doğal yollarla sanayileşmesinde oldukça yol aldı. Doğu ve Güneydoğuda  ise feodal yapı vardı. Bu yapıyla baştan sıkıntı yaşandı. Padişahlığın kalkması, hilafetin kalkması, Aşar vergisinin kalkması , Devletin bölgedeki otoritesini  Osmanlı döneminde olduğu gibi Ağalarla, şeyhlerle paylaşmak istememesi, biraz da dış kışkırtmalar nedeniyle böyle oldu. İkinci dünya savaşı sonrası demokratik dönemde devlet ağalarla barıştı. Hepsi parlamentoya girdi. Çoğu İstanbulda, büyük şehirlerde  mal mülk sahibi oldu. Ticari, sınai yatırımlar yaptılar. Toprak ağalığı dışındaki işleri de öğrendiler.  Devlet , Kürtlerdeki tahsil oranını yükseltti. Çoğu kürt çeşitli akademik meslek sahibi oldu. Kürtlerden çok kişi batı vilayetlerine göç etti. Çoğu  zengin oldu, çok iyi konumlara geldiler. Devlet bütün uluslar arası engellemelere rağmen Gap ı yaptı. Bitmesi için sadece ve sadece 4 milyarlık dolarlık bir yatırım kaldı ki bu Türkiyenin 15 günlük ihracatıdır yani  lafı edilmez paradır. 

Ama bu yeterli değildir. Buraların sanayileşmesi lazımdır. Gap bu sanayileşmenin temel altyapısıdır. Hükümet buraların altyapısı ve hizmetler sektöründe epey şeyler yapmaktadır. Altyapısal gelişmişlik açısından Türkiyenin doğusu, Türkiyenin batısı ayrımını  ortadan kaldırmak için büyük çaba verilmektedir. Aslında terör bitse, Türkiyenin doğusu batısı  ayrımı  beş on sene içinde  tarih olacaktır.  Yani Türkiye de bu feodalite sorununu Japonya, Güney Kore gibi aşabilecek güce ve birikime sahiptir. 

 

Selamlar. 

 






__________________
Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Yukarı dön Göster Saffet Metin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Saffet Metin
 
medeni0002
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 936
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı medeni0002

                   selamlar,Kıymetli Saffet Metin kardeşim,uzun uzun üşenmeden yazmışsın,ellerine gözlerine sağlık,teşekkür ediyorum.ekonomiden iyi anladığında belli oluyor.
                     Hanif kardeşlerimin sitelerinde böyle ekonomiden iyi anlayan arkadaşlara da ihtiyaç vardır.yalnız yukarıdaki yorumunda<<Sen diyeceksin ki,arkadaş bu başarıdan ben payımı alamıyorum.Ben de alamıyorum.Ama o günler de gelecek.Öncelik  pastanın büyümesinde, paylaşma sonra.Bu bütün dünyada böyle.>>demişsin
                     Bak kardeşim,sen ya çok safsın(zaten isminde saffetki saflıktan gelir,:)),yada fazla hayalci.bu senin dediğin pastadan adil paylaşım bu sistemde 80 senedir olmadı,bundan sonrada olmayacak.sistem değişmeden bu iş olmaz.bunu kafana iyice sok.80 senedir bunu yapmayanların bundan sonra yapılacağına inananlara<<ölme eşeğim ölme,yaz gelince arpa vereyim>> atasözünü söylerler.
                   Bak,Mısır'daki durumları görüyorsun değil mi?Halk sokağa döküldüğü halde Mübareksiz adam hala entrikalarla iktidarını devam ettirmeye çalışıyor.senin böyle bir beklentin,çölde aç kalmış bir kaplanın eline düşen avının ona yalvarmasına benziyor.o yalvarmalar ona ne kadar tesir ederki.tıpkı mübareksize tesir etmediği gibi.
                   Bak feodaliteyi yıkmayı başaran devletleride örnek vermişsin bunları bildiğin halde hala saflığını devam ettiriyorsun.kardeşim siyasetçilerin avukatlığını yapmayı bırak,hükümetler şikayet etmezler,şikayet edilen şeylere çözüm bulurlar.Ha çözüm bulamamışlarsa bahaneler bana tesir etmez.bahaneler bu halkın karnını doyurmuyor,bak millette önceki hükümetlerin bahanelerinden bıkmış olmalıki akp'ye yöneldiler.
                   selamlar,sevgiler.

                    


__________________
medeniyet
Yukarı dön Göster medeni0002's Profil Diğer Mesajlarını Ara: medeni0002 Ziyaret medeni0002's Ana Sayfa
 
Saffet Metin
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 07 ekim 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Saffet Metin

medeni0002 Yazdı:
                   selamlar,Kıymetli Saffet Metin kardeşim,uzun uzun üşenmeden yazmışsın,ellerine gözlerine sağlık,teşekkür ediyorum.ekonomiden iyi anladığında belli oluyor.
                     Hanif kardeşlerimin sitelerinde böyle ekonomiden iyi anlayan arkadaşlara da ihtiyaç vardır.yalnız yukarıdaki yorumunda<<Sen diyeceksin ki,arkadaş bu başarıdan ben payımı alamıyorum.Ben de alamıyorum.Ama o günler de gelecek.Öncelik  pastanın büyümesinde, paylaşma sonra.Bu bütün dünyada böyle.>>demişsin
                     Bak kardeşim,sen ya çok safsın(zaten isminde saffetki saflıktan gelir,:)),yada fazla hayalci.bu senin dediğin pastadan adil paylaşım bu sistemde 80 senedir olmadı,bundan sonrada olmayacak.sistem değişmeden bu iş olmaz.bunu kafana iyice sok.80 senedir bunu yapmayanların bundan sonra yapılacağına inananlara<<ölme eşeğim ölme,yaz gelince arpa vereyim>> atasözünü söylerler.
                   Bak,Mısır'daki durumları görüyorsun değil mi?Halk sokağa döküldüğü halde Mübareksiz adam hala entrikalarla iktidarını devam ettirmeye çalışıyor.senin böyle bir beklentin,çölde aç kalmış bir kaplanın eline düşen avının ona yalvarmasına benziyor.o yalvarmalar ona ne kadar tesir ederki.tıpkı mübareksize tesir etmediği gibi.
                   Bak feodaliteyi yıkmayı başaran devletleride örnek vermişsin bunları bildiğin halde hala saflığını devam ettiriyorsun.kardeşim siyasetçilerin avukatlığını yapmayı bırak,hükümetler şikayet etmezler,şikayet edilen şeylere çözüm bulurlar.Ha çözüm bulamamışlarsa bahaneler bana tesir etmez.bahaneler bu halkın karnını doyurmuyor,bak millette önceki hükümetlerin bahanelerinden bıkmış olmalıki akp'ye yöneldiler.
                   selamlar,sevgiler.

                    


Sayın Medeni kardeşim, 

 

Uygulanan ekonomik politika, pastayı büyütmeye  yönelik politika. Pasta büyüyor. Milli gelir artıyor. Ama işçi,memur, köylü, esnaf  yerinde sayıyor. Hatta daha geriliyor.  Peki kim ilerliyor. İhracatçılar, İthalatçılar, Yurt dışı müteahhitler, Devletle iş yapan büyük altyapı müteahhitleri, zengine yönelik inşaat, Otomotiv, mağazacılık, restoran, okul  vb. işler yapanlar. Bu işlerin mütevazi şeklini yapan, yani hedef kitlesi orta kesim halk olan ya kapanıyor, ya sürünüyor.

 

Tamam bu insanlar sürünüyor da niye bu politikaları güden partiye veya güdecek partilere oy veriyorlar. Niye gidip haklarını aramıyor. Niye gidip partinin il teşkilatlarına, milletvekillerine arkadaş bize şunları şunları sağlamazsanız, işte maaşımıza, taban fiyatımıza, kredilerimize, vergimize, sigortamıza şunları şunları yapmazsanız size oy falan vermeyiz. 1000 km. az yol yap ama bana mutlaka % 20 falan zam yap demiyorlar.   Adamlar 2007 seçimi öncesi fındık mitingi yaptılar. İstediklerini alamadıkları gibi bir de dayak yediler. Ben dedim ki bu 2007 seçiminde bu Karadeniz hayatta oy vermez. İnanırmısın en fazla oy oradan çıktı. Her halde adamın karısının, kızının türbanı fındık parasından, yediği dayaktan daha önemliydi. Ondan sonra Aziz Nesin, Müjdat Gezen gibi birileri bir şey deyince kızıyorlar.



 

Hem cam kenarı, hem şöför mahalli istiyorlar. Her şeyi yap ama bizede zam ver diyorlar. Bir de memlekette yılların enflasyon tecrübesi var. Hükümet bugün verse, yarın o eriyecektir.  Kaşıkla verilen kepçeyle alınacaktır.  Çünkü  Hükümetin yapması gereken çok iş var çook. 

 

İşte Almanya, Fransa, Amerika gibi yapacağın işlerin çoğunu bitirdiğin zaman , sosyal konulara el atabilirsin.  O da ne olur. Almanya gibi sosyal devlet olur. İşsiz güçsüz kalırsan , devlet kirana kadar  öder. İşsiz veya emekli bile olsan dünyanın en iyi yerlerine tatile gidebilirsin. Orada sefalet yoktur. Bazı serseri tipler var ama onlar gerçekten kendi kafasızlıklarından. Çok ta nazikler, bir euro ver sana nasıl teşekkür edeceğini bilemezler. Günlük içki parasını toparladı mı, artık dilenmeyi de keser.    

 

Dediğim budur.  Yoksa kimse malda mülkte falan eşit olamaz. Sadece Sefalet olmayacak, kötü yetişme şartları olmayacak.  Herkes farklı kazanacak. Gelişmişlik bu.  Yoksa komünizm değil. Fena bir sistem değildi ama devlet her şeye yetişemez. Halkın girişimciliği, rekabeti, çalışma şevki kırılmamalı.

 

Senin adil paylaşımdan anladığın nedir. 80 senedir yapılmadı diyorsun. 80 sene evvel bu memlekette araplarda olduğu gibi islami sosyalizm falan kurulsaydı istediğin yerine gelecekmiydi.  Almanyada 1500 euro alan da var, 3000,5000,10000 de. Herkes aynı parayı alacak diye bir şey var mı. Öyle bir ekonomi olur mu ?   Dünyanın neresinde var.  Hadi yaptın diyelim. O ekonomi batar. Sen ağa, ben ağa , bu ineği kim sağa durumu olur.  Kur�anda elinizdekileri verin, sizden fakirlerle eşit olun diye bir buyruk varmı. ?  İnsanlar böyle bir şey yapmazlar diyor. Yapmamaları da akla mantığa uygun. 

 

Afettiğinizi verin diyor. İhtiyaç fazlasını değil. Vehbi Koç, Sakıp Sabancı, (Allah onlara gani gani rahmet eylesin), onların mirasçıları. Ellerindekini versin işçilerine de onlarla eşit olsun. O işçiler bir iki yıl rahat eder  sonra sefalete düşer. Onun için Allah öyle bir şey istememiş zaten.  Koçun , Sabancı nın ihtiyaç fazlası ne ola ki.  İslami devletler de sermaye, özel sektör falan olmaz mı. Müslümanlar paradan annamaz mı?  

 

Protestan Hristiyanlıkta şöyle bir inanç vardır. Dünyada zengin olmuşsan , ahirette de cennetliksindir. Dünyada fakir sen  ahirette de durumun cehennemlik olmasa da pek iç açısı değildir. İnsanı çalışmaya güdüleyen bir mezheptir, ve mensuplarına aman fakirlere yardım edin diyen bir mezhep değildir.  Ama daha 19. yüzyılda Andrew Carnegie, 20 yüzyıl başlarında Rockfeller  , Sosyal sorumluluk projeleri, Halkla ilişkiler prensipleri açısından fakir insanlar için bir şeyler yapma amaçlı vakıflar kurmuştur. Bunu onlara dinleri emretmiyordu. Onlar , zengin oldukları için kendilerine küfreden, diş bileyen halkın tepkisinden biraz olsun korunmak için , fakirler için bir şeyler yaptılar.  Bazı protestan mezhepleri  YMCA ,YWCA (Young men/women Christian Association ) , Salvation Army (bizim deniz feneri, Kimse yok mu dernekleri gibi bir kuruluş) kurdular.  Bu birden moda oldu. Bu akıma Philantropism (insan sevgisi)  dediler. Onların dini emretmemişken adamlar düşünüp bir şeyler yapıyorlar, hele ki bizim dinimiz özellikle emrediyor ve istersen yapma öte tarafta görüşürüz senle derken, bizim bir şey yapmamamız, hatta bundan habersiz olmamız düşünülemez. 

 

 

Mısırdaki adam neyseki gitti. Mısırın aylık ihracatı  45 milyon dolar. Türkiyenin ki 10 milyar dolar. Adamın yaptığı tahribat buradan belli. Olsaydı 1-2 milyar dolar. Adam çalışmışta ancak buna gücü yetmiş derdim. İnan böyle bir halk hareketi de olmazdı. Adam sadece soymuş ülkeyi. Rakamlardan belli.  

 

Ben sadece olaya bilimsel bakıyorum. Ekonomi, sosyoloji,tarih açısından.  Amacım da bir partiyi savunmak değil. Tam tersine o partinin tabanından, hele ki milli görüşçülerden çekiniyorum. Onların fikirlerini çok aşırı ve tehlikeli buluyorum. Ama bazı yapılanlar yatırımlar, eserler çok hoşuma gidiyor.  Bir çok insanın da bu durumda olduğunu görüyorum. Muhafazakar ANAP gibi çalışyorlar. Ama bazı taraftarlarının görüşlerini falan dinlediğin zaman kızıyorsun, umutsuzluğa kapılıyorsun.  Hele bir grup var ki Osmanlının sonu, Cumhuriyetin başı, hatta bugün ünlü olan bir çok Türk büyüğünü dönme ilan ediyor. Yazılarında , videolarında  halka afişe ediyor. Tamam içlerinde birkaç tane yahudi dönmesi var. Bizzat kendi ağızları ile söyledikleri için bildiğimiz. Ayrıca bu kişiler iyi insanlardır. Vatana millete hizmet etmiş iyi anılan kişilerdir.Yahudi, Rum veya Ermeni asıllı olmaları da beni hiçmi hiç ilgilendirmiyor.  Ama adam Ziya Gökalp diyor, Ömer Seyfettin diyor, Ali Fuat Cebesoy diyor.  Bunlar dönme yahudiymiş. Yuh, Allah belanızı versin.  Ziya Gökalp  Diyarbakırın Kürdü,  Ömer Seyfettin Gönen in Çerkezi, Ali Fuat Paşa Geyvenin çerkezidir. Dönmelik, yahudilik  nereden yakıştırılıyor anlamadım. Biraz laik, din dışı görüşlere sahipsen, sen müslüman olamazsın, olsa olsa dönme yahudisindir diye düşünüyorlar herhalde.  

 

Saflığa gelince, görüşlerimden dolayı saf olduğumu düşünmüyorum. Bilerek konuşuyorum. Yoncalar 20-30 sene sonra bitecek.  Burada yazdıklarımı istediğin ekonomiste okut. Doğru diyecektir.   Bu kadar bilgi ile daha iyi yerlere gelebilirdim ama ben Ehli Sünnet vel Cemaati değil  Ehli Kemalizm vel Laiklik i tercih ediyorum.  Belki saflığım bu konudadır. 

 

Ayrıca gerçek ismim Saffet Metin değil.  Çok sevdiğim iki arkadaşımın isimleri. Şair ismi gibi oluyor.  Ey Saffet ,benim yüzümden lüzumsuz hakarete maruz kalıyorsun. Beni affediyorsun değilmi. Bak affetmiyorsan Nick i mi değiştireyim.     

 

Selamlar, 

 

 











__________________
Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Yukarı dön Göster Saffet Metin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Saffet Metin
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats