HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: İSRAİL SOYKIRIM YAPIYOR ! Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

TERÖRİST İSRAİL, OKUL VURDU !



__________________
Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
ŞiaRıM-KuRaN
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 26 aralik 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 124
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ŞiaRıM-KuRaN

 Aşagıdaki linkte İmam arapça dua ediyor ve hüngür hüngür ağlıyor.Türkçe alt yazılı.Rabbim siyonist köpekleri sana havale ediyor ve sana sığınıyoruz

http://www.taraflihaber.com/news_detail.php?id=5017

Aşagıdaki yazı gerçekten yürek yakıcı...
 
DAYAN MUİN... DAYAN GAZZE...
 
Az önce televizyonlara Gazze'den bağlanıp “Ölmezsem sonra yine konuşuruz” diye espri yapan Filistinli Muin Naim'i tanıyorum.

Bu espriyi yaptığı sırada İsrail savaş makinesi onun evine doğru ilerliyordu.

Hamas'ın Türkçe bilen sözcülerinden biri olmuş Muin.

Benim ODTÜ'den arkadaşım.

ODTÜ'de bir zamanlar yüzlerce Filistinli öğrenci okurdu. (Kızlar da vardı ama onlar başörtüsü yasağından sonra gelmez oldular.) Şimdi Gazze'den telefonla bilgi alınan Türkçe bilen o Filistinlilerin çoğu ODTÜ'lüdür herhalde

Muin de onlardan biriydi.

O da diğer Filistinliler gibi okulun etrafındaki bakımsız, ucuz evlerde kalırdı. “Filistin kampı” derdik biz o evlere.

Bütün Filistinliler gibi onun da dersleri kötüydü. Kötü şartlardan gelmişti çünkü. Birlikte kaç defa Calculus dersini alıp, kaldık hatırlamıyorum. Ama Bahar Şenliği'nde Filistin standında yaptıkları lezzetli felafalleri hiç unutmadım.

Aynı öğrenci topluğunda bulunduk Muin'le. Şanlıurfa'ya, Antep'e gittik trenle, yolda uzun uzun Filistin'i konuştuk.

Ne yapacağını bilmiyordu Muin. Filistin'e dönmek, bütün hayatını bir trajedi ve mücadele içinde geçirmeyi en baştan kabul etmek demekti. Dönmemek ise, gurbette aynı sefaleti hem de ülkesine ihanet etmiş olma duygusundan bir an olsun kurtulamadan çekmeyi kabul etmek demekti.

Tanıdığım bütün Filistinliler gibi onun da hayatı politika ve mücadeleydi. Devrim yapmak, iktidara gelmek, toplumu dönüştürmek için değil, adam gibi yaşamak için, adamı da bırakın sadece yaşamak için. Bu dünya onlara normal ve basit bir hayat sürdürme fırsatı vermedi çünkü. Şimdi onlardan militan, terörist diye bahsedenler, Hamaslı, El Fetihli ya da başka bir örgütten olmanın Filistinli olmak, olmayan Filistin devletinin vatandaşı demek olduğunun farkında değiller.

Dün Muin'i televizyonda gördüm. Hamas sözcüsü olmuş. Türkiye televizyonlarına bağlanıp, bilgi veriyor. Hiç değişmemiş aynı muhlis Muin o. Aynı bacı kalfa Türkçesi. Aynı hınzır ses. Karıncayı incitemeyecek, iri cüsseli, saf, tertemiz, bir tek İsrail denince tepesi atan Muin o.

Şimdi siz Muin'e terörist mi diyorsunuz? Allah korusun Muin öldürüldüğünde İsrail, askerî hedefleri mi vurmuş olacak? İsrail bu kez çocuk ve kadın öldürmedi, hastaneye saldırmadı diye “ohh” mu çekilecek, “su testisi su yolunda kırılır” mı denilecek?

Peki, siz söyleyin. Muin'in yerinde olsaydınız siz ne yapardınız?

Bir sabah 2000 yıl önce bu toprakların sahibi olduğunu iddiasıyla Hititler gelse bizi evlerimizden atsa.

Sonra da boşalttığımız evlerimize, topraklarımıza yerleşse.

Bizi de birkaç mülteci kampında toplasa. Etrafımıza duvarlar örse.

Bir kısmımız Bulgaristan'a, Yunanistan'a, Suriye'ye, Gürcistan'a, İran'a kaçsa.

Oradaki mülteci kamplarında yaşamaya çalışsa. Hayatımız mahvolsa.

Ama ABD, AB ve tüm dünya Hititlerden yana olsa.

Müslüman ülkeler bile bize sahip çıkmasa.

BM'nin bize verdiği küçücük toprak parçası bile işgal altında olsa. Dünyanın buna bile sesi çıkmasa.

60 yıldır bu rezillik, bu hayat mücadelesi, bu haksızlık böyle devam edip gitse.

Siz de bu rezilliğin, bu hayat mücadelesinin, bu işgalin ortasına doğsanız.

Anneniz, babanız, bütün sevdikleriniz açlıkla, yoklukla, sefaletle mücadele ederken az ötede sizin evlerinize kurulmuş Hititler refah içinde yaşasa.

Bütün dünya onları tanısa, bütün dünya onları muhatap alsa.

Gülseler, eğlenseler, gelecek endişeleri olmasa.

Ve bütün bunları her gün görseniz. Bütün bu çelişkiyi her gün yaşasanız.

Her gün kendi vatanınızda kontrol noktalarında aşağılansanız.

Bir de haklarınız için mücadele ederken kendi vatanınızda adınız teröriste çıksa?

Eliniz kolunuz bağlanmış olsa.

Siz ne yapardınız?

Sadece taş atmak öfkenizi nereye kadar keserdi?

Dünyanın en iyi üniversitelerinde, en iyi şartlarda okumuş, yaşamış, “ilkel” güdülerinden kurtulmuş, dünyanın en derin

adamlarından biri olmuş Filistinli Edward Said'e İsrail hedeflerine taş attıran öfkenin Gazze sokaklarında her gün bu işkenceyi yaşayan sıradan bir Filistinli gence neler yaptırabileceğini düşünün. Hele son İsrail saldırılarından sonra?

Ve tekrar düşünün Siz Muin'in yerinde olsaydınız ne yapardınız?

“İsrail kendini savunuyor” diyen AB'nin adaletine mi güvenirdiniz?

“İsrail'i çok iyi anlayan” Obama'dan mı çözümü beklerdiniz?

Koltukları karşılığında, dünyanın egemenlerine zavallı Filistinlileri satan totaliter Arap rejimlerinden mi medet umardınız?

Bush ile işbirliği yapan, Hamas'ı bitirmek için Mısır'la işbirliği içinde Gazze'yi açlığa terk eden El Fetih'e mi katılırdınız?

2005'te Arap dünyasının en adil seçimleriyle, demokratik yollarla iktidara gelen, uyguladığı yanlış siyasi stratejilere rağmen bir şekilde İsrail karşısında durabilen tek Filistinli güç haline gelmiş Hamas'a mı katılırdınız?

Yoksa kan ve barut kokan, abluka yüzünden insanların ot yediği Gazze sokaklarında “Bütün dünya buna inansa bir inansa hayat bayram olsa” tarzında mı takılırdınız?

Türkiye'de “Ama Hamas da” diyerek suça ortak olanlar, suça sessiz kalanlar tüm bunları hiç düşündü mü?

Buradaki “ama” ile “Ama Ermeni çeteleri de Türkleri öldürdü”deki ama arasında bir fark olmadığını hiç düşündü mü?

Peki, siz bu berbat şartlarda yine de bir Muin olabilir miydiniz?

Bir insandan ancak canlı bir bomba yaratacak bu şartlarda onun kadar muhlis, sevecen ve vicdanlı kalabilir miydiniz?

Siz bu şartlarda bile Muin gibi espri yapabilir miydiniz? Serinkanlılığınızı koruyabilir miydiniz?

Az önce “ Ölmezsem yine bağlanırım” diye espri yaptı televizyonda ODTÜ'den Filistinli arkadaşım Muin.

Tam o sırada İsrail savaş makinesi evine doğru ilerliyordu.

O öyle söylediğinden beri ben merakla ve endişe içinde televizyon başındayım ve onun yeni bir kanala canlı bağlanmasını bekliyorum.

Ölme Muin. Öldürme Muin.

Çok bekledin. Çok sabrettin.

Sakin, huzurlu bir hayatı sen de hak ettin.

Dayan Muin... Dayan Gazze...

Yıldıray Oğur/TARAF



__________________
ZÜMER-2739/27 Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türden örnekler verdik ki düşünüp öğüt alabilsinler.
Yukarı dön Göster ŞiaRıM-KuRaN's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ŞiaRıM-KuRaN
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

Aşağıda yer vereceğimiz hikâyeyi okumaya başladığınızda yazı başlığı ile ilgisi olmadığı hissine kapılabileceğinizi tahmin etmek güç değil. Ama yazının sonundaki sürprizi beklerseniz sanırım hak vereceksiniz.
Hikâyeyi Can Uludağ isimli okuyucumuz göndermiş. Olay gerçek mi değil mi bilmiyorum. Kısa bir araştırma yaptığımda yazının internet ortamında dolaştığını da gördüm. Hikâyeyi okuduğumda aklıma ilk gelen, �İşte Gazze�deki acıyı dindirecek çözüm bu�� diye düşündüm. Aşağıda yer vereceğim örneği aslında hayatın her alanına uygulayabilirsiniz. Çok işe yaradığını göreceksiniz.
�500 bin dolarlık çek� başlıklı yazıda şunlar anlatılıyordu:
İş adamının işleri bozulmuştu. Ne yaptıysa olmuyordu. Bir zamanlar çok başarılı olmasına rağmen şimdi borç batağındaydı. Bir taraftan kredi verenler onu sıkıştırırken, diğer taraftan da ödeme bekleyenler sıradaydı. Çok bunalmıştı ve hiçbir çıkış yolu bulamıyordu. (Hikâyenin bu kısmını okurken, küresel kriz nedeniyle büyük zarar gören, dünyanın 47. zengini Alman milyarder Adolf Merckle'nin (74) Almanya'nın Ulm kenti yakınlarında dün bir trenin önüne atlayıp canına kıyması geldi aklıma. Milyarder işadamının geride bıraktığı veda mektubunda içine düştüğü çaresizliği anlattığı görüldü.)
Neyse biz hikâyemize dönelim.
Zor durumdaki işadamı biraz da olsa rahatlamak için bir parka gitti. Bir banka oturdu, başını ellerinin arasına aldı ve bu durumdan nasıl kurtulacağını düşünmeye başladı. 
Tam bu sırada önünde yaşlı bir adam durdu; "Çok üzgün görünüyorsun. Seni rahatsız eden bir şey olduğu belli� Benimle paylaşmak ister misin?" diye sordu. İşadamının yakınmalarını dinledikten sonra da, "Sana yardım edebilirim" dedi ve çek defterini çıkardı. İşadamının adını sordu ve ona bir çek yazdı. Çeki ona verirken de şöyle dedi: "Bu para senin. Bir yıl sonra seninle burada buluştuğumuzda bana olan borcunu ödersin. Hadi al" dedi. Ve yaşlı adam geldiği gibi hızla gözden kayboldu.
İşadamı elindeki çeke baktı. Çekte 500 bin dolar yazıyordu: İmza ise Amerikalı ünlü milyarder John Rockefeller'e aitti. Yani hikâyenin yaşandığı dönemde dünyanın en zengin adamı olan kişiye� "Tüm borçlarımı hemen ödeyebilirim" diye düşündü. John Rockefeller'e ait bu çekle tüm sıkıntılarını aşabilirdi. Ama çeki bozdurmaktan vazgeçti. Bu değerli çeki kasasına koydu. Onun kasasında olduğunu bilmenin güvenle ve yepyeni bir iyimserlik ve umutla yeniden işine dört elle sarıldı. Ödeme planlarını yeniden yapılandırdı. Büyük küçük demeden önüne çıkan tüm işleri değerlendirmeye başladı. İyi yapılan işler yeni işleri doğurdu. Çok değil, birkaç ay geçmeden işlerini tekrar yoluna koyabilmişti.
Bir yıl boyunca bu azim ve moralle çalıştı durdu. Borçlarından tümüyle kurtulup para kazanmaya başladı. Tam bir yıl sonra, kasasından çıkardığı ve hiç el sürmediği bozulmamış çek ile parka gitti. Kararlaştırılmış saatin gelmesini bekledi. Tam zamanında yaşlı adamın hızla ona doğru geldiğini gördü. Tam ona çekini geri verip başarı öyküsünü paylaşacakken bir hemşire koşarak geldi ve adamı yakaladı. Hemşire "Onu bulduğuma çok sevindim, umarım sizi rahatsız etmemiştir" dedi. "Bu bey sürekli olarak huzur evinden kaçıp, bu parka geliyor. Herkese kendisinin John Rockfeller olduğunu söylüyor" diye ekledi. Hemşire adamın koluna girip onunla birlikte uzaklaştı.
İşadamı şaşkın bir şekilde öylece durdu kaldı. Sanki donmuştu. Tüm yıl boyunca arkasında yarım milyon dolarlık çek olduğu moraliyle inanarak çalışmış, o moralle yeni riskler üstlenmiş, işler almış ve kısa sürede işlerini yoluna koymayı başarmıştı. Birden, hayatının akışını değiştiren asıl şeyin para olmadığını, kendine duyduğu güven ve inanç olduğunu fark etti.
Bize lazım olan�
Gelelim bu hikâyenin zihnimizde yaptığı çağrışıma�
Dört tarafı İslam ülkeleri ile çevrili olan bir avuç ölçekteki İsrail, dünyanın gözleri önünde insanlık tarihinin en büyük vahşetine imza atarken, üstelik Filistin halkını yıldırmak için sanki özellikle yapıyormuş gibi bebekleri ve çocukları öldürürken, İslam dünyasındaki yöneticilerin sessizliğini, beceriksizliğini ve sorundan kurtuluş için bir adım dahi atmaktan aciz görünen tavırlarını ve özgüven yetersizliklerini nasıl açıklayacağız?
Başımızı iki elimizin arasına alıp düşündüğümüzde, yapmamız imkân dâhilinde olduğu halde yerine getirilmekten imtina edilen çok sayıda fırsatların olduğu görülecektir. Eksik olan şey özgüven eksikliğidir. Sorundan çıkış için lazım olan enerjinin bizde değil, başkalarının olurunda ve lütfedecekleri bir himmette olduğunu vehmetmektir. Kendi gibi olamamaktır.
Hâlbuki bu konuda bizi rahatlatacak olan en etkili çek, temel alacağımız en köklü referans, şanlı tarihimizdir. Dün bu sorunları nasıl aşıyor ve dünyayı nasıl bir huzur iklimi haline getirebiliyorduk sorusuna cevap bulmaktır. Adımlarımızı atarken, böylesine bir manevi gücün varlığını arkamıza alarak ve hissederek harekete geçmemizdir.
Geleceğin tarihçileri bugün bölgede yaşanan vahşeti sorgularken, aynı dönemde İsrail�in etrafında hangi ülkeler vardı ve yöneticileri ile halkları ne yapıyordu ayrıntısına muhakkak bakacaklardır.
Bu ayıba şahit olanlar olarak gelecek nesiller nezdinde utançla anılmak istemiyorsak, çok geçmeden ciddi bazı adımlar atmamız gerekiyor. Gerekirse gönüllü olarak gitmek için ilgili mercilerin kapısına dayanabiliriz.
Tarih boyu çok sayıda peygamberin neden İsrail oğullarına gönderildiğini ve bu peygamberlerin yaşadıkları sıkıntılara Kuran�da neden bu kadar çok yer verildiğini şu an şahit olduğumuz Gazze vahşeti bize ayan beyan anlatıyor.
Demek ki kutsal kitabımıza yeterince kulak vermemişiz. Demek ki bazı noktaları kavramakta eksik kalmışız.
Karşılıksız bir çek gibi, arkamızda neden kutsal kitabımızın, dinimizin ve bunu aksiyon safhasına geçirmeye müsait bir milletimizin olduğu bilinciyle yeni bir başlangıç yapmıyoruz ki�
Kim bilir, bu olayların bize söylemek istediği belki de budur.
Ne dersiniz�

osman özsoy
 


__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

Kökü tarihin derinliklerine uzanan, yüzyıllar - on yıllar içinde çözülemedikçe karmaşıklaşmış, karmaşıklaştıkça müzminleşmiş, "sebep- sonuç" "etki-tepki" ilişkilerinin kısır döngüler halinde birbirine dolandığı; bin bir türlü parametrenin iç içe geçtiği büyük sorunların herhangi bir anında bir kesit alıp haklı-haksız değerlendirmesi yapmak, patlak veren herhangi bir güncel olayla ilgili olarak kurban-cellat saptamasına kalkışmak hem imkansızdır, hem de yararsız...
 
Tıpkı şimdi Gazze faciasında kimin ilk taşı attığını tartışmak gibi...

Böyle zamanlarda olaylar zincirinin son halkasına yapışıp kalmak ve o noktada bir hesaplaşmaya girişmek yerine güncel olayların üzerine çıkıp daha geniş bir perspektiften bakarak esas olanla tali olanı, geçici olanla kalıcı olanı ayırabilmek ve düğümün çözülmesi için asıl yakalanması gereken ucun neresi olduğunu anlayabilmek gerekir.

Şu anda Gazze üzerine yapılan bütün güncel politik, hukuksal, diplomatik, askeri değerlendirmeler, haklı-haksız tartışmaları orada ölen masum insanların parçalanmış görüntüleri yanında tali kalır. Evet, bugün esas ve acil olan sadece budur ve vicdanı olan herkes en kısa zamanda bizi insanlığımızdan utandıran bu katliamı durdurmanın yollarını düşünmelidir.

Bunun için Türkiye elinden geleni yapıyor, daha da yapmalıdır. Avrupa'nın şu utanılası suskunluğunu bırakması, Obama'yı iktidar yapan Amerika'nın vicdanının harekete geçmesi, İsrail içindeki barış yanlılarının seslerini yükseltmeleri, şimdiye kadar suskun kalan Arap ülkelerinin seyirci olmayı bırakıp sorumluluk almaları için mümkün olan her şey yapılmalıdır.

Ancak ondan sonra sıra, bu koca düğümün 60 yıldır bir türlü çözülememesinin ana kaynağını, temelde yatan sebeplerini irdelemeye gelebilir. Sıra bu noktaya geldiğinde, bu sorunun barışla çözülmesinin karşısına dikilen birbirinden fanatik ve birbirinden hayalci iki zihniyetle yüz yüze geliriz.

Bu hayallerden biri, Filistin halkını kıra kıra bitirmek, bitiremediklerini de diğer Arap ülkelerinde sürgün yaşamaya mahkum etmek; tarihi Filistin topraklarının tümünü ele geçirip o topraklar üzerinde Tevrat'ta yazılı olan Yahudi devletini kurma hayali...

Diğeri ise, 1948'de Filistin toprakları üzerinde gayrı meşru olarak kurulan İsrail Devleti'ni tamamen yok etmek, tarihi Filistin vatanını geri almak ve Filistin Devleti'ni kurma hayali. İşte 60 yıldır kıyasıya çarpışan ve birbirlerini güçlendiren iki fanatik cephe budur. Birbiriyle uzlaşmaz çelişki içindeki bu iki cephenin varlığı, derece derece diğer kesimleri de etkilemekte, her türlü barış teşebbüsünü dinamitlemeyi ve umutsuz bir savaşı sürdürmeyi becerebilmektedir.

Hayatın gerçekleri her iki hayalin de mümkün olmadığını gösterdiği halde "dava"larına fanatikçe sarılmaya devam eden bu iki fanatik mihrak bu düğümün çözülmesinin önündeki temel engellerdir. Bugün geldiğimiz noktada kimin hayalinin haklı ya da meşru olduğunun hiç ama hiç önemi yoktur.

Önemli olan, dünyanın bugünkü konjonktüründe her iki hayalin de gerçekleşme şansının olmamasıdır. Biraz sağduyu, ne Filistin halkının kıra kıra bitirilebileceğini, ne de İsrail devletinin o topraklardan koparılıp yok edilebileceğini anlamak için yeter. Barış, ancak bu iki realitenin da kabulü halinde ve hayalci fanatiklerin marjinalleştirip tecrit edilmesi durumunda gelebilir.

Barış, ortalarda bir yerlerde kurulacaktır. Ortalarda bir yerdeki o nokta taraflardan birine "hakkaniyetli" görünmeyebilir. Ama hakkaniyetli olup olmamasından daha önemli olan gerçekleşebilir olması, barışı sağlamasıdır. Çünkü bu dünyada bebelerin yaşama hakkından daha kutsal bir dava yoktur.

gülay göktürk
 


__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

Kapının önüne konulmuş üç boş süt şişesi gibi yan yana dizilmişler. Bir daha içemeyecekleri süte uzanırcasına aralık, kanamayacakları bir dünyaya uzanmış ağızları, üzerlerinde kanlı giysiler.

Hele o ortadaki, o evet, başı beyaz sargıyla sarılmış olan...Ölmeden önce de, zaten yaralı olan. Daha önce vurulmuş ve muhtemeldir ki hayatta kaldığı için Allah'a şükredilmiş... Bu bir film olsaydı 'sırasını savmış', aldığı yara karşılığında hayatta kalmayı hak etmiş olduğu varsayılırdı. Filmlerde çoğunlukla öyledir; bir badireden kurtulmuşsan bir anlamı vardır.

Filmlerde kader şöyle bir değip geçmiş ve yaşamana karar vermişse, bir daha geri dönüp bakmaz. En azından uzunca bir süre bakmaz. Ama İsrail öyle değil, şöyle bir değdiklerini tanıyor, geri dönüp eskaza hayatta kalmışlarsa da tarıyor. Onun için 15 dakika bile yeterince uzun. Gördünüz değil mi o resmi? Dün Zaman dahil birçok gazetede vardı; o çocuk cesetleri. Bebeklerin altındaki yaygıyı da gördünüz mü? Hani, ölü de olsalar, soğuk almasınlar diye serilmiş gibiydi. Hani ölü de olsalar, belki şehre bir Mesih gelir, canlanırlar/ zatürre olmasınlar. İleride çocukları olmaz sonra. Yekten koymayalım taşa. Böbrekler sonra, soğuğu mıknatıs gibi çeker. Hem İsrail için İsrafil vakti. Artık gücenmiş olsun da gelsin o büyük Sûr... Hasta olmasınlar. Yekten taşa koymayalım. Hazmedilmesi güç gerçekliğe dair, gerçeklik duygusunun 'insanca' yitimi. O yaygıyı seren Filistinlinin aksine, gerçekliği 'insanca' yitiremiyoruz biz.

Ne kanlı turnusol kâğıdıymış Filistin meselesi. Sapır sapır döküldü insanlığımız. Burkulkaç diye bir fizik yasası var sanki. Burkuluyor burkuluyor ve sonra bu gerçeklikle baş edemeyeceğimize karar verip kaçmayı tercih ediyoruz. Zaplayarak ya da unutarak. Çünkü etrafımız neyin 'etik' neyin 'doğru' olduğunu söyleyen, 'tabloyu doğru değerlendirmek lazım geldiğini' vazeden ve vicdanın o ilk uyanışına, dolaysız sesine çelme takmak için karışık mesaj veren 'realist'lerle dolu.

Köşe yazarlarına bakıyorum. Türkiye realist davranmıyor, Tayyip Erdoğan İsrail ile kurduğumuz diplomatik ilişkileri bozacak şekilde sert çıkıyor, oysa Arapların Filistinlileri umursadığı yok, biz neden Arap'tan çok Arapçı olacakmışız ki, diye, bla bla bla bir yığın mübtezelce fikir var. Hamas'ın yok edilmesi adına İsrail'in Gazze harekâtına Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan gibi ülkelerin verdiği zımni destek de iyi bahane oldu sonra. Kendimizi Avrupalılarla aynı rafa yerleştirme fırsatı doğdu; Oryantalist bir yerden, çok çok üstün olduğumuza inandığımız Araplara tepeden bakmak için bir imkân daha! Bölge ülkelerinin kirli işbirliğini İsrail'e göstermemiz gereken hoşgörünün eskortu haline getirmek! Gerçeklik duygusunu insanca yitiremiyoruz, evet. Bir katliama ses çıkarabilmek, bir katliam dolayısıyla öfke duyabilmek için Arap olmak/olmamak mühim bir kerterizmiş gibi. İsrail ile ilişkilerimize her halükârda dikkat buyuracakmışız efendim. Bu bir şaka olsa gerek. Onca kan akarken, 4 askerine karşı, 670 sivil Filistinliyi öldüren, öldürmeye de devam eden, demokratik seçimle gelmiş Hamas'ı, 15 aydır tek füze atmamış Hamas'ı, bölgedeki Arap ülkelerinin de desteğiyle derdest etmeye azmetmiş bulunan Siyonizm'in şahı İsrail'le ilişkilerimize dikkat etmeliymişiz.

Ben de 'realist' bir yorumsama faaliyetinde bulunmak isterim: Kimse kusura bakmasın, 'İsrail ile diplomatik ilişkiler' insanlığın önünde bariyer teşkil ettiği sürece, ortam yekten 'antisemitizm'e varan bir kan davasına kalacaktır. Hizbullah, İran ve Hamas'ın etkisinin Arap ülkelerinin de verdiği omuzla bastırılması ve bu kirli işbirliğine başta AB dahil BM'nin dahi gık diyememiş olmasının sonucu, vasat, Filistin'de ölen her bir çocuğa karşı diasporada yaşayan 4 Yahudi'nin ölümü için fetva verebilecek aşırıların söylemlerinin benimsenmesine kadar gidebilir. Yoksa sahiden, bunun olması mı isteniyor?

Bugün İsrail'e ağız dolusu küfür ediyorum. Hem görünen köy kılavuz gerektirmediği için hem de kabaran öfkem muhatabını şaşırmasın diye. Siyonist Yahudi ile sıradan-masum bir Yahudi arasındaki farkın önemi sonsuza kadar önemli kalsın diye. Bilmem anlatabildim mi?





n.bengisu karaca



__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
ŞiaRıM-KuRaN
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 26 aralik 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 124
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ŞiaRıM-KuRaN

GAZZE'yim ben...Yıkık, harap, mağrur ve asi...
Medeniyet denilen arsız yalanın tekzibi...
İşgale uğradım, yağmalandım, kana bulandım.
Evlatlarım ceset ceset yatar caddelerimde...
....dünyanın gözleri önünde...
Sofrasında yer aradığınız bir ziyafetin zor lokmasıyım.
Barbarların istilası karşısında Şark'ın nefs-i müdafaasıyım.
Bayramdı. Çatışma vardı. Cuma sabahı camide vuruldum.
Yerde can çekişirken bulundum. Yaradan'ın evinde, Yok - eden vardı o gün...
Aradıklarını söyledikleri kitle - sel imha silahlarıyla geldiler.
Kafama nişan alıp, beynimi deldiler.
Dağıldı kafam, parçalandı yüzüm.
Kızıla kesti dayandığım duvar; Kendi kanıma gömüldüm.
Tanırsınız beni...
Vietnam'da beynine kurşun sıkılan da bendim;
Filistin'de taşlarla kolu bacağı kırılan da...
İzmir'de ilk kurşunu atan da...
Hepsinde suçum aynıydı:
İşgalciye karşı ülkemi savunuyordum.
Ve kanlar içinde yattığım yerden dünyaya, unuttuğu bir yemini, "isyan"ı
hatırlatıyordum.
Fakat ne mümkün!
Katilim, benden çok önce dağıtmış dünyanın beynini...
Kara bir perde inmiş Ademoğullarının gözüne...
Görmüyor, duymuyor, ses vermiyor.
Susuyor riyakarca...
Aslan tarafından parçalanan avın artığına göz dikmiş sırtlanların
iştahıyla...
....susuyor, katliama ortak olma pahasına...
Şimdi yalanlar söyleyecekler sana...
"Özgürlük götürdük, onun için öldürdük" diyecekler.
Bir tek yüzüm var, bunun karşısına koyabilecek.
Bu darmadağın, bu delik deşik, bu kanlı yüz, feneri olsun kör
gözlerinizin...
GAZZE adını, zulmün defterine yazın.
Ve asla unutmayın.
Dönerim bir gün; mazlumun ahı gibi çıkar gelirim.
İsyanlarla, sandıklarla... olmazsa, belime sarılmış bombalar, cephane yüklü
kamyonlarla...
"Terörist" diye işitirsiniz manşetlerde adımı yine; büyüğüne tapar, küçüğünü
lanetlersiniz.
Suçlunun savcı, mazlumun sanık olduğu bu sefil mahkemede, adım adım faşizme
gidersiniz.
Ödersiniz bedelini sükutunuzun...
Bir gün pişman olursunuz.
İşte o gün hatırlayın beni:
Ben, GAZZE'yim.
21. asrın kabristanı, insanlığın son kalesiyim.
 
 
 
 
YAHUDİ MEZALİMİ


 


 





 





 











































 
             

 
            
 

 




























   


















 








ــــــــ 00;ــــــــ& #1600;ـــــــ  0;ــــــــ&# 1600;ــــــــ ;ــــــــ 600;ــــــ



__________________
ZÜMER-2739/27 Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türden örnekler verdik ki düşünüp öğüt alabilsinler.
Yukarı dön Göster ŞiaRıM-KuRaN's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ŞiaRıM-KuRaN
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

Evde sivil katliamı



DIŞ HABERLER SERVİSİ

güncellenme zamanı 10.1.2009

İsrail donanmasının vurduğu Şati mülteci kampında kalanların yaşadığı panik yüzlerinden okunuyordu.



bomba gazze sığınma İsrail katliam



İsrail ordusunun, 110 Gazzeliyi önce sığınmaları için bir eve topladığı, ertesi gün de bu evi vurarak 30 kişinin ölümüne yol açtığı raporlandı



BM, İsrail ordusunun, bu hafta başında Gazze kentinde yarısı çocuk 110 sivili topladığı bir evi 24 saat sonra topa tutarak, 30 kişinin ölümüne yol açtığını bildirdi. BM İnsani İşler Koordinasyon Bürosu (OCHA) tarafından hazırlanan rapora göre, İsrail askerleri 4 Ocak’ta Gazze’nin merkezindeki Zeytun Mahallesi’nde bir eve 110 Filistinliyi sığınmaları için yerleştirdi ve bu kişileri evden çıkmamaları konusunda uyardı. Görgü tanıklarına dayanılarak hazırlanan raporda, bu evin daha sonra İsrail’in açtığı ateşte isabet aldığı ve 30 kadar kişinin öldüğü kaydedildi.
Filistinli sağlık görevlileri 5 Ocak’ta yaptıkları açıklamada, İsrail’in tank ateşinde bir evde aynı aileden 12 kişinin öldüğünü bildirmişti. Görevliler, ölü sayısının, enkazdaki diğer cesetlerin çıkarılmasıyla 30’u bulduğunu belirtmişti. İsrail ise, BM’nin bu iddiasını reddetti.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırılarında ölen ve yaralanan her üç kişiden birinin çocuk olduğu bildirildi. BM’nin Çalışma ve Yardım Ajansı’nın Gazze’deki operasyonlarından sorumlu yetkilisi John Holmes, Gazze’de ölen 803 kişiden 257’sinin, yaralanan 3330 kişiden de 1080’inin çocuklar olduğunu söyledi.

Operasyonlara devam
BM Güvenlik Konseyi’nin önceki gece taraflara kalıcı barış için acil ateşkes çağrısı yapmasına karşın İsrail, Gazze’deki operasyonlarını dün de sürdürdü. Filistin topraklarından İsrail’e yönelik roket atışları da devam etti.
Hamas’ın askeri kanadı El Kassam Tugayları, dün Beyt Lahiye’de bir evi işgal eden İsrail askerlerine baskın düzenleyerek pusuya düşürdüğü 8 İsrail askerini öldürdüklerini iddia etti.
İsrail bombardımanlarında evi isabet alan İhab Vahidi adlı fotomuhabiri, annesi ve eşi ile birlikte hayatını kaybetti. Bombardımanlar sırasında, Ukraynalı bir kadın ile 1.5 yaşındaki oğlunun da öldüğü bildirildi.
İsrail ordusu, Gazze’nin kuzeyine düzenlediği hava saldırılarında 6’sı aynı aileden olmak üzere 9 Filistinliyi öldürdü. İsrail, Gazze’ye yönelik saldırılarını sürdürürken Batı Şeria’ya da tam abluka başlattı.



Filistinli bir kadın, İsrail’in vurduğu Refah’taki bir binanın enkazında yürüyor.


‘Obama, Hamas’la diyalog kuracak’
ABD’de 20 Ocak’ta başkanlık görevini devralacak Barack Obama yönetiminin, şimdiki Başkan George W. Bush’un Hamas’ı izole etme politikasını terk ederek Filistinli örgütle doğrudan olmasa da bir iletişim kanalı kuracağı iddia edildi. İngiliz “The Guardian” gazetesinin Obama’nın geçiş ekibine yakın kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Amerikan haber alma teşkilatları aracılığıyla Hamas ile temas kurma hareketi, Bush yönetiminin, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın terörist örgüt olarak tanımladığı ve 2006’da Kongre’nin Amerikan mali yardımı yapılmasını yasakladığı Hamas örgütüyle tüm ilişkileri kesme politikasının tamamen sonu anlamına geliyor.



Gazze hutbelerde
‘Lanetlenmiş kavmin lanetli askerleri’
İsrail’in Gazze operasyonu, dün Türkiye’deki camilerde okunan hutbelerin konusu oldu.
Diyanet İşleri Başkanlığı, dünkü hutbe konusunun Gazze’deki insanlık dramı olmasını istedi. Birçok müftülük, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı hutbeyi alırken, bazı müftülükler ise kendi metinlerini yayımladı. Aksaray Müftülüğü’ndeki Sanayi Mahallesi Cami İmamı Hamdi Coşkun imzasını taşıyan hutbede, “Lanetlenmiş kavmin gözlerini kan bürümüş lanetli askerleri, ne bıraktılar ki?” ifadesi kullanıldı.
Konya Müftülüğü’nün hutbesinde ise, “Filistinli bebeği kundağında öldüren her füze, Avrupa’nın temsil ettiği bütün medeniyet değerlerini de vuruyor. Onların iç yüzünü ve ikiyüzlülüklerini de açığa çıkarıyor” denildi.



__________________
Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

gazze.jpgÇocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler

06/01/2009 // Tükoder

Yaşam Hakkı Evrenseldir! Ekmeksiz, susuz, ışıksız, ilaçsız bırakılan Gazze halkı soykırıma uğrarken İsrail tarafından uygulanan devlet terörüne seyirci ve suskun kalan veya kınama demeci ile yetinen bütün devletler suç ortağıdır.


Kız Çocuğu

Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.

Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.

Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.

Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.

Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin,
şeker de yiyebilsinler.

1956 - Nazım Hikmet Ran



__________________
Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

 

‘İsrail toplumu kana susamış’

 

Yahudi Yazar Gideon Levy’nin ‘kan, ırkçılık ve nefret’ itirafı Filistin’in Gazze Şeridi’nde kadın, çocuk, yaşlı demeden yüzlerce masum insanı katleden Siyonist İsrail ‘Biz kendimizi savunuyoruz.
 

Sivillerin öldürülmesi kaçınılmaz’ gerekçesine sığınırken, Yahudi bir yazar İsrail ve İsrail toplumunun kana susadığını ve kafasının içinin nefret ve ırkçılık dolu olduğunu” belirtti.
İsrail yanlısı Türk ve Amerikan medyasının saklamaya çalıştığı Gazze’deki Siyonist vahşeti, Yahudi bir yazar deşifre etti. Başta Hürriyet gazetesi olmak üzere kartel gazeteleri, Gazze’deki bebek katillerini ‘İsrail kendini savunuyor’ şeklinde özetlenebilecek yorumlarla kamuoyunu aldatırken, Yahudi yazar Gideon Levy, Yahudi toplumunun ‘ırkçı ve kana susamış’ ruh halini analiz etti.



“ÖLDÜREBİLDİĞİN KADAR ÖLDÜR”



İsrail’in Haaretz gazetesinde bir makale yazan Gideon Levy isimli Yahudi yazar, İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırım politikasının perde arkasındaki gerekçeleri değerlendirdi. Gazze’deki saldırının İsrail toplumunun nasıl bir niteliğe sahip olduğu açısından açıklayıcı olduğuna değinen Levy, İsrail ordusunun ‘Öldürebildiğin kadar öldür’ mantelitesi taşıdığını ve bu düşüncenin HAMAS üyelerine yönelik olunca daha da korkunç olduğunu belirtti.

“BİR YAHUDİ ÖLÜSÜ, 100 FİLİSTİNLİ ÖLÜSÜNE BEDELMİŞ”

Bir İsraillinin öldürülmesine karşılık 100 Filistinlinin öldürüldüğünü ve bunun bile İsrail toplumunda bir tepki oluşturmadığını kaydeden Yahudi yazar, “Sanki bizler onların kanının 100 defa bizimkinden daha değerli olduğuna karar verdik. Bu bizim özümüzde var olan ırkçılığı gösteriyor” diye yazdı. 

“İNSANLIKTAN KONUŞMAYA HAKLARI YOK”

Gazze’deki savaşı haklı bulanların aynı zamanda tüm suçları da haklı bulduğunu yazan Levy, “Bu savaşın haklı olduğunu söyleyenlerin, insanlık ve ahlâk konusunda konuşmaya hakları yok. Bir yandan suç işlerken, diğer yandan kendi gözümüzde temiz olduğumuzu söylüyoruz. Bu savaşı destekleyenler aynı zamanda vahşeti destekliyor” ifadelerini kullandı.

YENER DÖNMEZ



__________________
Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
muvahhit
Ayrıldı
Ayrıldı


Katılma Tarihi: 24 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı muvahhit

İsrailden milletin korktuğu falan yok,onların korkularının kaynağı başka başka..yoksa kim takar israili vs yi..ama korku ve endişe dağları sarmış..

Arap birliği imiş:)güleyim..korkaklar birliği:)mısırdakide mübarek falan değil,aynı Sansar Kitap Evi'ndeki kitap yüklü kitap satıcısı eşşeklerden farksızlar..

Kahrol israil ha..kahrol abd desek şuna,kahrol israilmiş,israil kim?gözde büyütülecek bir değeri varmış gibi,sanki devasa bir güçmüş gibi,tüm dünya abd hariç aman yapma etme diyor,siz tek köpeğe yöneldiniz,köpek çiftliğindekilere neden dikkat kesilmediniz..

müsülmanlar gerçekten korkuyor,dünyalarını düzenlerini kaybetmekten korkuyor..bu aradada Allahtanda korktuklarını söylüyorlar..!!

abd ve köpekleri ise korkmuyorlar,ne Allahtan ne bizlerden..barış için ayağa kalkmak gerek,kıyam etmek gerek,kıyam düşünüşün ardınca gelmiyor mu?ayağa kalmak yoruyor mu?o zaman hep beraber düşünüşe devam..ve slogan ''kahrol israil''bu mu???


__________________
Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
Yukarı dön Göster muvahhit's Profil Diğer Mesajlarını Ara: muvahhit
 

<< Önceki Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats