HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: Tevbe sûresi: çeviri, yorum Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
UlulEbsar
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 26 mayis 2010
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 352
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulEbsar

Mektep Yazdı:

Alıntı:
Allah "mescidler"e Allah��n mescidleri (9:18), "o ev"e evim diyor (22:26).

MESC�DLER: Allah��n evi

O EV: Allah��n evi

Selam Degerli Hasan Akcay Hocam

Mescitler: Kanunlarin ,duzenlemelerin ,yurutmenin ,kararlarin alindigi ve uygulandigi yerler olarak goruyorum.Baskentler/Sehirler veya Meclisler,Saraylar, 9/107,108,109

ornegin isra suresi 1nci ayette  firavun iktidarina ait olan mescidi haram ve Serefli elci Musa mescidi harama yasaklar kanuna karsi yaptigi davranistan dolayi (Kasas/15 )mescidi aksa;ya yani medyene siginmistir. 

 Ornegin Bir Kisinin A ulkesinin degistirilemez veya ezilip cignenemez olan yasaklar kanununa karsi  uyguladigi hal ve hareketlerden dolayi ugradigi tepki nedeniyle sigindigi ,Adalet bakimindan daha toleransli,gelismis B ulkesidir.

Mekke Mescidi haram iken Peygmberimiz Medineye siginmistir.

Beyti: hazir ve amacli bir tas veya tugla yapita nazaran sistamatik yapi olarak goruyorum.22/26 evim den maksadin Allah'in inanlar icin hak gordugu  Allah�in sistem yapisini anliyorum.Burdaki beyt-ler sistamatik bir yapidan din/sistem yapisindan vurgulamakta.2/127 deki ''minel beyti'' beyt'ten yukselen yasamalar temeller.Misal;��Allah�tan baska ilah/otarite yoktur��. Yapsindan yukselen yasamalar

Ornegin ankebut suresi 41. ayette Allah tan baska dost veli edinenlerin;''onlari dost edinme amaci o kisilerin sistemine, dediklerine bi nevi uymaktir''.Ve bunun orumcek evinin fiziksel zayifligi ile sistamatik bir zayifligin ve zararin vurugusu yapilmaktadir.

Muhabbetle



Bu güzel tesbitinize katılıyorum sayın mektep...
İsra suresinde mescidi aksaya giden tüm surenin hakkında haber verdiği musadan başkası değildir...
İsra1. ayetinin Özenesini parantez içinde "muhammed" yapmak bir yorumdan ibarettir.
"Allah ne diyorsa O" diyen kardeşlerimiz Parantez ne diyorsa o noktasına gelmemelidir.
Mescidil Haram da Haram eden/edilen bağlamında incelenmeli...
Tüm hurum ve haram...Yasak ve Yasaklayan..Engelleyen ve Engellenen
ayrı ayrı ele alınmalı...Haramın mantığı irdelenmelidir.
Bir de "Ankebutun beyti" kime göre zayıftır? Hanif muxlis mümine göre zayıftır...
Siz birde sineğe sorun bakalım zayıf mı?
selam ile...


__________________
Haşr -10
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru.
Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin,"
Yukarı dön Göster UlulEbsar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulEbsar
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Merhaba UlulEbsar kardeşim.  

Bence de İsra1. ayetinin Öznesini parantez içinde "muhammed" yapmak bir yorumdan ibaret, tıpkı onu parantez içinde Musa yapmak nasıl yorumdan ibaretse. O yüzden "musadan başkası değildir"i anlamakta zorlanıyorum; çifte standart olarak görüyorum.

 

Tüm hurum ve haram... Yasak ve Yasaklayan.. Engelleyen ve Engellenen ayrı ayrı ele alınmalı... Haramın mantığı irdelenmelidir. Başka bir forumda "Haram KUTSAL değil YASAK anlamına gelir," dediğimde şu karşılık verildi:

Bir şeyin kutsal olmasını sürdürmek ona zarar verilmesini "yasaklamak"tır. Örneğin, başkalarına zarar vermememiz koşuluyla, yaşamımız "kutsal"dır yani insanlar yaşamımıza zarar vermekten yasaklanmıştır.

Bana mantıklı geldi. 2:217'yi bir de bu bağlamda okumaya çalıştım.

Mescidi Harâm belki lafzen KUTSAL SECDEGAH demektir. İbrahim nebiden beri varlığını sürdüren o mescidi Araplar KUTSAL bilmiş, orada savaşılıp ona zarar verilmesini yasak etmiş ve bunu gelenek haline getirmiş olabilirler.

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
UlulEbsar
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 26 mayis 2010
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 352
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulEbsar

hasakcay Yazdı:

Merhaba UlulEbsar kardeşim.  

Bence de İsra1. ayetinin Öznesini parantez içinde "muhammed" yapmak bir yorumdan ibaret, tıpkı onu parantez içinde Musa yapmak nasıl yorumdan ibaretse. O yüzden "musadan başkası değildir"i anlamakta zorlanıyorum; çifte standart olarak görüyorum.

 

Tüm hurum ve haram... Yasak ve Yasaklayan.. Engelleyen ve Engellenen ayrı ayrı ele alınmalı... Haramın mantığı irdelenmelidir. Başka bir forumda "Haram KUTSAL değil YASAK anlamına gelir," dediğimde şu karşılık verildi:

Bir şeyin kutsal olmasını sürdürmek ona zarar verilmesini "yasaklamak"tır. Örneğin, başkalarına zarar vermememiz koşuluyla, yaşamımız "kutsal"dır yani insanlar yaşamımıza zarar vermekten yasaklanmıştır.

Bana mantıklı geldi. 2:217'yi bir de bu bağlamda okumaya çalıştım.

Mescidi Harâm belki lafzen KUTSAL SECDEGAH demektir. İbrahim nebiden beri varlığını sürdüren o mescidi Araplar KUTSAL bilmiş, orada savaşılıp ona zarar verilmesini yasak etmiş ve bunu gelenek haline getirmiş olabilirler.

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay



Değerli Hasan bey,

Bir dost sohbetinde,bir forumda görüş belirtmek ile Kuran meali yazmak ve milyonların okuması ve birçoğunun buna "Allah sözü" kabul etmesi sorumluluk/vebal yönünden eşit değildir.
Bu nedenle "çifte standart" yakıştımasını kabul etmem mümkün değildir.
Yine de size hak verdiğim nokta şudur;Orada Özne gizli,daha doğrusu KULUNU diyor..Hangi kulunu?
Dolaysı ile Yoruma açık...ISRA 1 de Parantez içine (muhammedi,  HABİBİNİ ) diye yazanın ki de bir yorum,O özneyi Musa olarak algılamam da bir yorum...
Şu farkla ki Parantezi koyanın yorumu milyonların okuduğu bir Kitabda,
daha da önemlisi Rabbimizin bize mesajı olan kitabda...
Ve O PARANTEZ MİRAC Efsanesinin temellendirilmesinde KULLANILAN bir parantez.
Isra 1deki bir parantez bir savaşdaki stratejik tepe gibidir...Orayı kaybederlerse ağır bir yara alırlar...Sathı müdafayı bırakırlar,hattı müdafaya çekilirler...
Saygıdeğer Hasan kardeşim,
Harama Kutsal anlamı vermek doğru bir yaklaşım değil.
HARAM,sizin de pek ala bildiğiniz gibi;MaHRuM edilmiş,YASAKLANMIŞ anlamında kullanılır.
İlk Akla gelen Allah tarafından Yasaklama gelsede,herhangi bir Otoritenin Haram etmesi/yasaklaması da mümkün.
KUT ise öz Türkçe olup,Tanrısal,Göksel anlam taşıyor...
KUTSAL saymak ile Yasaklanmış olanı Helal saymak Kavramları karışıyor,işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Keşke Namaz,Abdest ve Oruç gibi Farsca kelimelerin yerine gerçektende öz türkce kelimeler kullanılmış olsaydı da Ehli Sünnet vel cemaat bu kısır tartışmalara girmeseydi...
Ama konu bu değil,KAVRAM KARGAŞASI büyük bir sorun.

Mescidil Haram Kabullenmenin Zalimler tarafından ENGELLENDİĞİ,Yasaklandığı bölge/belde/kent
Secde etmenin mümkün olmadığı,Allahın Dinini Kabullenenin Cezalandırıldığı yer...
Mescidil Aksa ise Baskıdan uzak,Kabullenmenin önünde Engel olmayan yerdir.
Ayetleri birde bu gözle ve önyargısız okumakta fayda var diye düşünüyorum...
Şimdilik görüşlerim bunlardır.Ancak bir kardeşim bana daha doğrusunu gösterirse,derhal kıblemi değiştirmekten imtina etmem.
Görüşünü daha doğrusunu görünce hızla değiştiren insan ayıplanamaz.

Elbette en doğrusunu Rabibimiz Allah bilir...

Muhabbetle...


__________________
Haşr -10
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru.
Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin,"
Yukarı dön Göster UlulEbsar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulEbsar
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

İnananlar! Size ne oldu da "Allah yolunda savaşa çıkın" denince yere çakılıp kaldınız. Âhreti değil dünya yaşamını mı seçtiniz? Oysa dünya yaşamının geçimliği âhretin yanında devede kulaktır (38). Eğer savaşa çıkmazsanız Allah size korkunç bir ceza çektirir ve sizin yerinize başka bir topluluk getirir. Allah'a hiç bir zarar da veremezsiniz. Allah’ın her şeye gücü yeter (39).

 
 
 

Siz ona yardım etmeseniz de Allah ona yardım etti. Hani yalanlayanlar onu ikinin ikincisi olarak sürüp atınca mağarada arkadaşına "Üzülme, Allah bizimle!" dedi. Ve Allah ona sükunet indirdi; sizin görmediğiniz ordularla güç verdi de yalanlayanların sözü havada kalıverdi. Yücelen ise Allah’ın sözüdür. Allah üstün ve bilgedir (40).

 
 

Mescidi Harâm’ın 5 km güneyinde Sevr Dağı var. Ayet 40’ta anılan MAĞARA (gâr - الغار), o dağın tepesinde. Resimdeki ak nokta.

 

İlginç olan şu: MEDİNE Mekke’nin kuzeyinde; Sevr Dağı ise güneyinde. Yani Allah’ın elçisi kuzeyi hedeflemiş ama güneye kaçmış. Neden?

 

CEVAP: Çünkü kafirleri şaşırtmak istemiş. Uzun süre onu kuzeyde arayan kafirlerin çabaları boşa çıkınca akılları karışacak. Elçi de bundan yararlanıp daha kolay kaçacak.

 

Olabilir. Ama başka sorular da var.

 

SORU: Sevr Dağı çok yüksek ve sarp; elçi ise 52 yaşında; artık genç değil. Günümüzde bazı gençler bile oraya tırmanamazken Allah’ın elçisi nasıl tırmanabildi? Hem, şimdi iyi kötü basamaklar var. O zaman onlar da yoktu…

 

CEVAP: Deveyle tırmanmış olabilir. Tepede cicili bicili develer var. Ziyaretçilerin binip birkaç riyal ödemesi için. Demek ki oraya develer çıkabiliyor.

SORU: O mağaranın içinde kimse saklanamaz çünkü güneş bir ucundan girip öteki ucundan çıkıyor ve her santimini pırıl pırıl aydınlatıyor. Kafirler elçiyi ve arkadaşını niye göremedi?

  

CEVAP: Büyük olasılıkla gerçek mağara* bu değil. Hattâ burası mağara değil. Mağara dediğin tek girişli bir oyuktur; altı, üstü, yanları kaya. Burası ise üç dört metrelik iki ucu açık bir keçi yolu. Bir ucundan girip öteki ucundan çıkıyorsunuz.

 

Ama o mağara Allah’ın gerçeğidir. Var. Ve Allah’ın elçisi mağaraya sığınmış, kelle koltukta bekliyor.

 

Korkusuzca mı? Hayır, korktuğu kesin. Korkmasa niye saklansın? Çıkar ortaya; Tarzan gibi bağrını dövüp nara atar. Mağaradaki ikinin birincisi de korkuyor elbet. Ama ek olarak o bir de elçiye üzülüyor. "Keşke daha güzel koşullar altında görevinizi yapsaydınız ey Allah’ın elçisi!"

 

"Üzülme. Allah bizimle."

 

Açık ve net. Allah, elçisine sükunet indirmiştir; ordular yollayıp omuz vermektedir. Ama ölümlülerin gözleri perdelidir; onları göremezler.

 

Ey ölümlüler, ona  siz yardım etmeseniz de Allah yardım etmiştir. Hani, kâfirler ikinin ikincisi olarak onu sürüp attığında

 

Burada elçiye değil "Allah’a yardım"dan söz edildiği anlaşılıyor (22:40, 47:7, 57:25). Çünkü ortada -fî sebil allah (41)- Allah için yapılan bir savaş var. Aslında bir sınav. İnananlar başarınca ALLAH BİR ilkesi ayağa kalkacak.

 

Allah öyle olmasını istiyor çünkü, evet, bu bir sınav. Allah, Allah’ı görmeden Allah’a ve elçilerine yardım edenleri bilecek (57:25). 

 
__________________________
 
*Bir ziyaretçinin anılarından (http://harameyin.blogspot.com/):
 

Bu Mağaranın biraz arka tarafı olan doğu tarafında bir mağara daha var ki sevr mağarasının bir rivayate göre burasının da olabileceği söylenmekte. O Mağarayı da ziyaret ettim fakat çoğu hacı kardeşimiz burayı bilmiyorlar.

 

Herkesin bildiği mağara  

 

Bilinmeyen mağara

 



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Hafif ya da ağır donanımla sefere çıkın; malınızı, canınızı ortaya koyup Allah yolunda savaşın. Bilirseniz sizin asıl iyiliğinize olan budur (41).

 

Eğer sözü edilen, yakın bir çıkar ya da kolay bir yolculuk olsaydı sana elbet katılırlardı. Zor yol uzak geldi onlara. Bir de "Gücümüz yetseydi sizinle çıkacaktık" diye Allah'a yemin ederler. Boşuna kendilerini parçalıyorlar. Allah elbet bilir, yalan söylüyorlar (42).

 

Allah seni bağışlasın; neden izin verdin onlara? Yalan söyleyenler kendilerini sana belli edip doğru söyleyenleri sen bilene kadar bekleseydin ya (43).

 

Allah'a ve ahret gününe inananlar malları ve canlarıyla savaşmaktan kaçınmazlar; senden izin istemezler. Sakınanları bilir Allah (44).

 

İzin isteyenler Allah’a ve ahrete inanmayan ve içlerindeki kuşkuyla bocalayıp duranlardır (45). Sefere çıkmak isteselerdi hazırlık yaparlardı. Allah onların tutumunu sevmedi. "Oturun, oturanlarla" dendi. Ve alıkondular (46). Zaten sefere çıktığınızda size katılsalardı tek katkıları kötülük olacaktı. Başınıza sorunlar açmak için aranıza sokulacaklardı. İçinizde onlara kulak verecekler de vardı. Allah kendilerine yazık edenleri iyi bilir (47).

 

Onlar daha önce de başınıza sorunlar açmak istemiş, nice işleri senin aleyhine ters yüz etmişlerdi. Ama sonunda gerçek üste çıktı; onlar istemese de Allah’ın dediği oldu (48). Bazıları "Bana izin ver, sorun açma!" derler. Oysa soruların ta içine düşmüşler. O değer bilmezleri cehennem kuşatıyor (49).

 

Senin başına bir iyilik gelse üzer onları; bir kötülük gelse "Biz kendi önlemimizi almıştık!" der, böbürlenerek uzaklaşırlar (50).

 

De ki: "Bizim başımıza Allah’ın yazdığı gelir yalnızca. Dostumuz O’dur. İnananlar Allah'a güvensin" (51). De ki: "Bizim için sizin umduğunuz iki güzelliğin birinden başkası mı? Bizim umduğumuz da sizi Allah’ın bizzat ya da bizim ellerimizle cezalandırması. Tamam, bekleyin. Biz de sizinle bekliyoruz" (52).

 

Arab Fighters

 

Allah yolunda malınızla, canınızla savaşın -Ve câhidû bi emval ikum ve enfus ikum fî sebîl allah (41) 

 

 

Ortada Hicretle başlayan ve halen süren bir savaş var. O savaşın içinde yer alan Bedir (624), Uhud (625)  ve Hendek (627) muharebeleri yapılmış, Mekke fethedilmiş (630), Huneyn muharebesi (630) aşılmış durumda.

 

Şu an 630 ağustosunun ortasındayız; inananlar Tebuk seferine hazırlanıyor.

 

"Ha bu sefere de çıkmayıverelim!" diyemezsiniz çünkü futbol maçında karşı saldırı ne ise savaşta sefer odur. Maçta saldırmayan yenilip küme düşer; savaşta sefere çıkmayan yenilip esir düşer.   

 

O dönemin İslam devletinde iki çeşit insan var:

 

(1)İmanı içten olanlar. Bunlar yoksul (92). Ama savaşa katılmamak için bahaneler uydurup Allah’ın elçisinden izin almak akıllarından bile geçmiyor. Çünkü  ahret ödülünden eminler (4:104). Onu hak etmek için büyük bir istekle savaşa hazırlanıyorlar.

 

(2)Mekke’li münafıklar. Bunlar zengin (93). Ama ahrete inanmıyorlar (Mu’minûn 37): Yaşantımız bu dünyadan ibaret. Ölürüz, yaşarız… Bir daha diriltilecek değiliz. Ahret yok; ödül de yok. Ölümü göze alıp savaşa gitmek enayilik onlar için. Uydurdukları bahanelerle hemen elçiye varıyorlar (49): Bana izin ver; beni (ölümle) sınama.

 

Medine’li münafıkların kale gibi yüksek ve sağlam evleri vardı (4:78). Bir elleri yağdaydı, bir elleri balda.

 

 

 

 

Bunlar da Kabe'nin bitişiğinde tıpkı şimdiki kral sarayı gibi sağlam ve gösterişli evlerde otururlardı. Zengindiler. Kervanlara sahiptiler. Dış alım, dış satım yapıp bol bol kazanırlardı. Ama vergi vermezlerdi çünkü devlet yoktu. Devlet onların kendileriydi.

 

Halka tepeden bakarlar, "Mallarımızın, evlerimizin üzerinde bu ayak takımının gözü var, evlerimiz tehlikeye açık" derlerdi (33:13). Savaşmak için uzaklaşırlarsa evleri yağmalanırmış.

 
 
The%20Kings%20Palace%20-%20Makkah%20-%20Mecca,

 

Kalplerinde hastalık olanlar Muhammed cinlendi dediler önceleri; yok, o apaçık bir büyücü (10:2); yok,  ona (Kuran’ı) bir insan öğretiyor (16:103).

 

Hem de kimdi bunları yapanlar? Günümüzde gûya sahabe diye öve öve göklere çıkarılıp yıldız yapılan zevat, Allah elçisinin "arkadaşlar"ı. Allah sağduyuya çağırırdı onları: Sizin arkadaşınız mücnun değil - Ve mâ sahib ukum bi mecnûn (81:22).

 

Sonra gerçekler iftiraların üstüne çıktı; Allah’ın dini kök saldı.

 

Şimdi yine bütün hinlikleriyle aleyhte propagandaya girişip inananları Allah yolunda sefere çıkmaktan caydırma çabasındalar: "Bu sıcakta sefere çıkmayın!" - lâ tenfirû fi'l har (9:81).

 

O yoksul, açlıktan mideleri guruldayan, derme çatma evlerde oturan, sefere çıkarken binecek bir deve bile bulamayan (92) inanırlar ise azimliydi; başlarına gelebilecek iki sonun ikisi de güzeldi onlar için:

 

(1)Savaşı kazanıp bu dünyayı bi güzel kurmak,

(2)Şehid olup ahret ödüllerini hak etmek.  



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

 

De ki: İster gönüllü ister gönülsüz yapın sizin infakınız geçerli sayılmaz. Çünkü siz yoldan çıkan bir topluluk oldunuz (53).

 

Ettikleri infakın geçerli olmasını engelleyen onların Allah'ı ve elçisini yalan saymaları, salâta üşenerek gelmeleri ve zoraki infak etmeleridir (54). Onların mal ve çocukları da seni imrendirmesin. Allah ister ki onları bu yaşamda cezalandırsın ve onların canları kafir olarak çıksın (55).

 

"Biz sizdeniz!" diye yemin ederler ama değiller. Aslında alabildiğine korkak insanlardır (56). Eğer bir sığınak ya da bazı mağaralar ya da bir girinti bulsalardı, dönüp oraya koşarlardı (57).

 

İçlerinden bazıları sadakalar konusunda sana iğneli sözler ederler. Sadakalardan onlara verildiyse sevinirler; verilmediyse küplere binerler (58). Nolurdu, Allah ve elçisinin onlara verdiğini yeterli bulup şöyle deselerdi: "Bize Allah yeter. Allah bize Kendi varlığından verecektir; elçisi de. Seçimimiz Allah bizim" (59).

 

Sadakalar Allah'ın yazdığı üzere şunlar içindir: yoksullar, düşkünler, sadaka görevlileri, kalpleri ısındırılacak olanlar, köleler, borçlular, Allah yolundakiler, ve yolda kalmış kişi. Allah bilir, bilgedir (60).

 

 

Bu ayetlerin konusu "infak"tır, ki ÇIKMAK anlamına gelen NeFaKa (نفق) kökünden türemiştir. Tanımlamak gerekirse infak insanın, cebinden çıkan parasını Allah yolunda harcamasıdır. Ayet 60'da, devlet henüz düzenli bir maliyeye kavuşmamışken, bunun öncelikle kimlere verileceği açıklanıyor.

 
Aynı kökten gelen nafika, tarla faresinin çıkış deliğidir.
 
 

 

Yine o kökten gelen nefak, yerin altından uzanıp çıkan tünel; neyfak, pantolonun paçasıdır çünkü ayak ordan dışarı çıkar. (http://www.tefekkur-dergisi.com/_infak.html)

 

Ve münafık, imanı kalbinden çıkıp gittiği halde sahiden inanıyormuş GİBİ YAPAN insandır.

 

Görüldüğü üzere İNFAK ve MÜNAFIK kelimelerinin kökleri ortak (نفق) ama taşıdıkları anlamlar birbirine taban tabana zıttır. Çünkü İNFAK Allah dostlarının işidir; MÜNAFIK ise O’nun düşmanı.

 

Münafığın ettiği infak geçerli sayılmaz – len yutekabbil (53). Çünkü onun amacı Allah’ı hoşnut etmek değil insanları kandırmaktır. Ahrete inanmaz zaten. O yüzden infak yoluyla ahrete yatırım yapmak aklının ucundan bile geçmez. Tek istediği, insanlar onu İÇTEN BİR İNANIR ve kendilerinden biri sansınlar.

 

Yüzlerinde dostça gülümseyen maskelerle siz inanırlara "Biz sizdeniz!" diye yemin billah ederler ama maskelerinin altındaki suratları kinle kasılmıştır; sizden olamazlar – ve mâ hum minkum (56).

 

 

Tebuk seferine hazırlanan inanırları İslamın açıktaki düşmanlarından önce işte o münafıklar çelmeledi; Allah’ın elçisini asıl onlar uğraştırdı. Sinsice arkadan vuruyorlardı çünkü bütün ikiyüzlüler gibi korkaktılar (56).

 

Kimden, niçin korkuyorlardı?



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Onların, nebiyi "Kulaktır o!" diye iğneleyip üzenleri var.  De ki: "Evet, sizin iyiliğinize olan bir kulak. Allah’a inanır, inananlara güvenir, inananlar için esirgemedir o." Allah’ın elçisini üzene acı bir ceza var (61).

 

Sizin hoşunuza gitmek için yemin billah ederler. Oysa gerçekten inanmış olsalardı hoşnut edilmek asıl Allah’ın ve elçisinin hakkıdır (62). Bilmezler mi, kim Allah’la ve elçisiyle inatlaşırsa ona içinde sürekli kalacağı cehennem ateşi var. Büyük aşağılanma işte odur (63).

 

ImageShack,%20free%20image%20hosting,%20free%20video%20hosting,%20image%20hosting,%20video%20hosting,%20photo%20image%20hosting%20site,%20video%20hosting%20site 

 

O bir kulaktır –huve uzun (اذن)- yani herkesi dinler, onaylayıverirmiş. Ortak koşanlar bunu eleştiriyor. Oysa halk yönetiminin erdemidir o. DEMOKRASİ de denen o tarzda yöneticiler halka kulak verirler ve böylece halkın yönetime katılması sayesinde işleri doğru düzgün yapmayı başarırlar.

 

Örneğin Hendek muharebesinde öyle olmuştur.

 

Muharebeden önce Gatafan oğulları ortak koşanların yanındadır. Hz Muhammed onların birlikteliğini bozmak için Gatafan oğullarına o yılki hurma ürününün  üçte birini vermeyi düşünür. Arkadaşları "Bu senin önerin mi vahiy mi?"  derler. Cevap: "Benim önerim." Bunun üzerine öneriyi aralarında tartışıp reddederler. Hz Muhammed arkadaşlarının kararına uyar.

 

Selman-ı Farisi, İranlıların yaptığı gibi, Medine’nin saldırıya açık taraflarına hendekler kazmayı önermektedir. İnananlar onu benimseyip uygularlar ve muharebeyi kazanırlar. (Abdurrezzak, el-Musannef, 5/367-8; İbn Sa’d, et-Tabakat, 2/73; İbn Ebi Şeybe, el-Musannef, 8/378)

 

http://www.milligorusforum.biz/islami-hayat-soru-cevap/43052 -itaat-biat-sadakat-tartismalarina-katki.html

 

*
 

Hz Muhammed’i iğneleyenlerin davranışına dikkat. Ne zaman yapıyorlar bunu? Elbet onun uzağında iken. Çünkü onun yanında iken "Biz sizdeniz!" diyorlar (56). Münafıklara özgü tipik iki yüzlülük.

 

Allah’ın hoşnutluğunu istedikleri filan yok çünkü Allah’ın kadrini hakkıyla bilmiyorlar -  ve mâ kader ullahe hakka kadrihî (39:67). Dolayısıyla halk yönetiminin İslamdaki yerinin de ayırdında değiller.

 

İslamın Allah’ı DEMOKRASİ de denen halk yönetimini tavsiye eder; örneğin Bakara 104'te inananlara şöyle der: "Davar olup güdülmeyin, insan olup yönetime katılın!" - "Bizi güt!" demeyin; "Bizi gör!" deyin. Ve dinleyin, lâ takûlû râinâ ve kûlû unzurnâ.

 

Buradaki "rainâراعنا"nın Elmalılı’ya göre açıklaması (http://www.kuranikerim.com/telmalili/bakara2.htm):

 

Ra'y ve riayet, bir kimsenin, başkasının işlerini çekip çevirmesi, yönetip tedbir etmesi, onun lehine olacak şeyleri tedarik edip, ona fayda sağlaması ve korunmasına özen göstermesi demektir ki, hayvanat hakkında gütmek, insanlar hakkında da SİYASET adı verilen yönetmek anlamına gelir. Nitekim siyaset ilmine, "ilmü'r-riaye" yani YÖNETİM İLMİ adı da verilir.

 

 

  

İnananlar! "Bizi güt!" demeyin. . . . . . . "Bizi gör!" deyin. Ve dinleyin.

 

Allah yönetim alanında, kadınlar dahil, istisnasız bütün vatandaşların kâle alınmasını ister. Dikkat! Allah’ın dininde EMÎR yani YÖNETİCİ eğer halkın "örf"üne aykırı bir işe kalkışırsa halkın isyan etme hakkı doğar (Mümtehine 12):

 

(Ey emîr!) İnanan kadınlar sana gelip… "örf"e uygun işlerde sana isyan etmiyeceklerine - dair sözleşmek istediğinde onlarla sözleş - ve lâ ya'sîneke fî ma'rûf.

 

Burada halkın Allahın elçisine değil "emîr"e isyan etme hakkından söz edildiği kesin. Çünkü Allah’ın elçilerine isyan edilemez; elçiye itaat Allah’a itaattir (4:80). Ancak yönetime yani "emîr"e isyan edilebilir.

 
Buna GİYİM KUŞAM örnek verilebilir, ki ma'rûf olandır yani örf - عرف.
 

Suudi Arabistan'daki çöl kadınları başlarını örtmezler ama peçe takarlar. PEÇE onların örfüdür. Yönetim eğer onları peçeyi atmaya zorlarsa Mümtehîne 12 gereğince çöl araplarının isyan hakkı doğar.

SUUDİ ARABİSTAN'IN KADINLARI -WOMEN IN SAUDI RABIA -NATIONAL GEOGRAPHIC. (Büyütmek istediğiniz resmi tıklayın.)

Öte yandan Türkiye'li kadınların yüzleri açık. Onların örfü de PEÇESİZ olmak. Yönetim eğer onları peçe takmaya zorlarsa bu kez de Türk halkının isyan etme hakkı doğar.

 

Ancak... Allah'ın dini eğer Allah'a tahsis edilmiyor da içine siyaset boca ediliyorsa ve devlet, Allah'ın yasaları + siyasî islamcıların yasaları  = şirk ile yönetiliyorsa insanlar o haklarını da kullanamazlar çünkü siyaset halkın gözlerini bağlamıştır. Allah'ın dinine siyasî islamcıların boca ettiği TESETTÜR  ŞİRKİ o sayede şaha kalkmış durumda.

 

Halk olarak biz de gerçeği kabul edelim: siyasî islamcılar tarafından gözlerimizin bağlanmasına ve bu sayede davar gibi güdülmeye razı olduğumuz sürece BİZ DE MÜŞRİĞİZ.

 
*
 

Allah'ın dini başka. Allah Kendi dininde halka geniş demokratik haklar tanır. Allah'ın dininde halk muteberdir. Ortak koşanlar ise demokratik hak mak tanımazlar ve onlara göre halk "sefil ayak takımı"dır. Ya da ezilmesi gereken  böcekler. Halk ile, değil devletin yönetimini, Allah’ın dinini dahi paylaşmaya yanaşmazlar.

 

Halka tepeden bakarlar; onları  dinlerini özgürce seçmeye layık görmezler (Hûd 27): Ey Nuh! Sana uyanlar bizim en aşağılıklarımız - ittebeake illellezîne hum erâzilunâ (11:27).

 

Burada Nuh nebiden söz edilmesi onun, izleyenleri açısından, Muhammed nebiye benzemesi yüzündendir. Yani Nuh nebiyi kimler izlediyse Muhamed nebiyi de onlar izledi: ayak takımı - erâzil.

 

Muhammed nebiye ilk inananlar da ayak takımıydı. Ortak koşanlar şöyle diyerek bununla alay ettiler: "Seni izleyenler ya toy delikanlılar ya köleler ya da sefiller…"  (Mevdudi, Hûd 27 tefsiri).

 

Ve Muhammed nebiye tepeden bakarlar; onu vahiy almaya layık görmezler (Sâd 8): Uyarı içimizden ona mı indirildi? - E unzile aleyhiz zikru min beyninâ.

 

Ama onların asıl itirazı, konu ÖRF olduğunda, Muhammed nebinin halka KULAK vermesidir. Çünkü halk davar olup güdülmektense insan olup yönetime katılmayı o sayede başarıyor.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

<< Önceki Sayfa 5
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats