Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Kaldı ki fidye seçeneğinin muhatabı devlettir; kişi olarak asla siz değilsiniz. O yüzden bu ayette anılan FİDYE tazminattır.
Burada önemli olan, NEBİ kelimesi. Yani devlet. Esirler onları ele geçirenlerin kişisel tasarrufunda değil devletin tasarrufundadır.

Fe kulû mimmâ ganimtum halâlen tayyiben... ENFAL/69
Yâ eyyuhen nebiyyu "kul li men fî eydîkum minel esrâ"... ENFAL/70

Ganimet ve esir alma olayı gerçekleşmiş, esirlerden elinizde olan kimseler (kul li men fî eydîkum minel esrâ), elde olmayanlar hangileri ?

...fe enne lillâhi humusehu ve lir resûli ve li zîl kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîni vebnis sebîli ... ENFAL/41

beşte bir nebi tarafından (size göre devlet) "Allah, nebi ve yakınlığı olanlar, yetimler, miskinler ve yolda kalmışlar" için ayrılacak, diğer beşte dört( savaşa iştirak edenler için değilse) kime taksim edilecek, nebi devlet olarak baz alınacaksa, yakınlığı olanlar kim, bu taksim edilenlerin kapsamı nedir ?

Hitaplar nebiye ve beraberindekilere, henüz ortada devlet olgusu yok, düzenlemeler devlet bazında değil, öyle algılanmasının anlamıda yok, devlet örneklemesi yersiz...

zamanın koşulları ve şartlar...

1.Esirlerin hasta olanları çalışamaz; hasta olmayanları "Ben enayi miyim!" der
2.ve öküz gibi çalışmaktansa insan gibi ölmeyi seçerler.

Bunlar arkası boş sözler, "ben enayi miyim, ben ölmeyi yeğlerim" diyerek, çalışmayı reddetmeyi göze almalar olsaydı (istisnalar hariç) şimdiye kadar dünyada kölelik hiç yaşanmazdı...

GANİMTUM ne demek; savaşta nelere el konabilir, nelere el konamaz?

Savaşta kazandığınız "şey"lerin arasında esirler olamaz çünkü onlar ŞEY değil insandır. Esirler, uğruna ölecek kadar sevdikleri eşlere ve çocuklara ve insan onuruna sahiptir; eğer gümüş, koyun, deve… imişçesine el konurlarsa ölümü bile göze alıp isyan ederler. İyi de ederler çünkü insan onuru isyan etmeyi gerektirir.

Ganimet: zahmetsiz olarak birşeye ulaşmak, başarı elde etmek.

Ve in fâtekum şey’un min ezvâcikum ilel kuffâri fe âkabtum fe âtûllezîne zehebet ezvâcuhum misle mâ enfekû, vettekûllâhellezî entum bihî mû’minûn(mû’minûne). MÜMTEHİNE/11

Bu ayetten ne anlıyorsunuz ?

Eşlerinden biri karşı tarafa geçerse karşılığının misliyle verilmesini öğütleyen bu ayetteki muhatablar neden eşlerinin kaybetmenin ruhsal çöküntüsünün terapisi veya isyanının yatıştırılması ile değilde misli mukabilindeki tazminatla teselli ediliyorlar, ne çabuk vazgeçtiler eşlerinden...misliyle tazmin edilen şey size göre nedir, "uğruna ölecek kadar sevdikleri eşler ve insan onuru, ölümü bile göze alıp isyan ederler." bunlar nerede ?

Örnek gösterdiğiniz ayette "esirleri karşılıklı veya karşılıksız her koşulda salıverin" ifadesi köleliği yok edin anlamına gelmediği gibi, tazminat şıkkı tercih edildiği ve tazminatın ödenmesinin kabul edilmediği durumda ortaya çıkacak olan zaafiyetin Kur'an tarafından es geçilmiş gibi görmek ve bu ifadelerin açıklanmasından, ifade edilmesinden "Kur'an köleliği savunur" mantığını çıkarmak ???..

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Nisâ-25. ayette, İnanmış Hür Kadınlar der. İnanmışlıktan kasıt nedir?

Türkçeye "inanmış Hür kadınlar" diye çevrilen ifadenin Arapça metindeki karşılığı: muhsanâtil mu’minât. O çeviriye inanıvermeyin. Araştırın. Örneğin, kısas ayetine bakın. Orda hür kelimesi geçiyor; muhsenat HÜR demek olsaydı MUHSENAT geçerdi, HUR geçmezdi:   

İnananlar! Öldürülenler hakkkında size kısas yazıldı. Hüre hür, köleye köle... - el hurru bil hur vel abdu bil abd...

Dikkat edilirse kısas ayetinde anılan köleler 47:4'ten önce edinilmiş olanlar. Yoksa köleliğin kaynağı kurutulmak suretiye sona ermesi sağlandıktan sonra hür-köle ayırımından söz edemezsiniz. Yoksa birilerini HÜR ilan ettiğiniz anda başkalarını KÖLE ilan edip haddinizi aşarsınız. Hayır. Allah'ın dininde köle yok, haram, yasak.

Kimden söz edebilirsiniz? BAĞIMSIZ kadınlardan ve ailelerine BAĞLI küçüklerden. Örneğin dul bir kadın evlilikle ilgili kararlarını kendisi verebilir ama 18 yaşının altındaki kız ailesinin onayını almak zorunda. O kız CARİYE değil, kendi evliliği konusunda ailesine BAĞLI, hür bir kızdır.

Nisa 24'ü tefsir ederken Elmalılı'nın yaptığı açıklama:

İhsan, lugatte sarplık ve sağlamlık demek olan "hasenet"ten türemiş olup bir yeri KALE GİBİ sağlam yapmak ve kocanın karısını, nikahı düşen kimselerden KORUMAK mânâlarına geçişli, IRZINI KORUYUP iffetli olmak veya evlenmek mânâlarına geçişsiz olur.

Yani MUHSENAT "iffetli kadınlar" demek. İster gayrimüslim olsunlar ister müslim, inanan bütün kadınlar "muhsenat"tır: Örneğin kendilerine kitap verilenlerden muhsen olanlar - "muhsanât"u min ellezîne utûl kitâb.

Nisâ 25'teki UHSİNNE de "ihsan"dan geliyor. İZA UHSİNNE, mevcut çeviri ve yorumlarda öyle öne sürüldüğü gibi, "onlar evlendiklerinde" değil "onlar koruma altına girdiklerinde" demek. İZA UHSİNNE: onlar İslamı kabul edip İslamın koruması altına girdiklerinde... nüşuz suçu ilerlerse işte o zaman yarı ceza alırlar.

Namuslu inanan hiçbir erkek, eşinin örneğin namahrem bir erkekle öpüşüp NÜŞÛZ suçu işlediğinde yarı ceza ile kurtulmasına razı olmaz; yarı cezanın zinayı teşvik ettiğini düşünür ve eşini siz hakkıyla cezalandırmazsanız kendisi iki gözünün arasına kurşunu sıktığı gibi öldürür. 

*

Fidye konusundaki gerçek: fidye alıp verirseniz Allah’ın öfkesini üzerinize çekersiniz.

İsrail oğullarından söz aldık. "Yalnızca Allah'a tapın; ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyi davranın. İnsanlara güzel konuşun. Salât edip arındıranı verin." Ama siz, azınız dışında, omuz silkip yüz çeviriyorsunuz.

Ve sizden söz aldık ki birbirinizi öldürmeyecek, yurdundan atmayacaksınız. Tamam, deyip tanık oldunuz.

Siz işte o kimselersiniz ki - Summe entum hâulâi
birbirinizi öldürüyorsunuz - taktulûne enfusekum
kiminizi de yurdundan atıyorsunuz - ve tuhricûne ferîkan minkum min diyârihim
onları sürüp atmak size yasak edildiği halde - ve huve muharremun aleykum ihrâcuhum

Üstüne üstlük - ve
esir olarak size gelirlerse - in ye’tûkum usârâ
onların fidyesini veriyorsunuz - tufâdûhum.

Siz…
Kitab'ın
bir bölümüne
iman edip

bir bölümünü
inkar mı ediyorsunuz?

e fe tu’minûne bi ba’dil kitâbi ve tekfurûne bi ba’d

Sevgi ile,
Hasan Akçay

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Dikkat edilirse kısas ayetinde anılan köleler 47:4'ten önce edinilmiş olanlar. Yoksa köleliğin kaynağı kurutulmak suretiye sona ermesi sağlandıktan sonra hür-köle ayrımından söz edemezsiniz.

Surelerin iniş sıralarında kesinlik olmadığı halde(mushaf, nuzul, mekki,medeni) öncesine ve sonrasına karar vermişsiniz, "47/4 kesin hüküm koymuştur, kölelik kaldırılmıştır" diyerek kendi yorumunuzu Kur'anın kesin hükmü saymışsınız...
Öyleyse bundan sonrası için, öncesinde ücret karşılığı satın alınanlar ve ellerde hazır bulunan kölelerin durmunun ne olacağını açıklayan ayetler hangileridir ?

Sayın Galip Tekin, sayın Fers'in yanlışları dahil yanlış düzeltmekten yoruldum.

kendi fikirlerinizi Kur'anın özü zannettiğiniz sürece düzeltilecek bi dünya yanlışınız var demektir.....

"O çeviriye inanıvermeyin. Araştırın."

Musa ile Harun hakkında Firavun şöyle dedi: "Bunların halkı bizim kölelerimiz olup dururken biz bizim gibi birer insan olan bu ikisine mi inanıcaz!" - e nu’minu li beşereyni mislinâ ve kavmuhumâ lenâ âbidûn.

sizin bu doğru çeviriniz ve araştırmanıza göre,

Sıbgatallâh ve men ahsenu minallâhi sıbgaten, ve nahnu lehu âbidûn. BAKARA/138
Ettâibûnel âbidûnel hâmidûnes sâihûner râkiûnes sâcidûnel âmirûne bil ma’rûfi ven nâhûne anil munkeri vel hâfizûne li hudûdillâh (hudûdillâhi), ve beşşiril mu’minîn TEVBE/112
Ve lâ entum âbidûne mâ a’bud.  KAFİRUN/3
Ve lâ ene âbidun mâ abedtum. KAFİRUN/4
Ve lâ entum âbidûne mâ a’bud. KAFİRUN/5

bu ayetlerde ifade edilenler köle mi ?

es geçtiğiniz düzeltmenizi bekliyor...

Fe kulû mimmâ ganimtum halâlen tayyiben... ENFAL/69
Yâ eyyuhen nebiyyu "kul li men fî eydîkum minel esrâ"... ENFAL/70
Ganimet, esir alma olayı gerçekleşmiş, esirlerden elinizde olan kimseler (kul li men fî eydîkum minel esrâ), elde olmayanlar hangileri ?

...fe enne lillâhi humusehu ve lir resûli ve li zîl kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîni vebnis sebîli ... ENFAL/41

beşte bir nebi tarafından (size göre devlet) "Allah, nebi ve yakınlığı olanlar, yetimler, miskinler ve yolda kalmışlar" için ayrılacak, diğer beşte dört( savaşa iştirak edenler için değilse) kime taksim edilecek, nebi devlet olarak baz alınacaksa, yakınlığı olanlar kim, bu taksim edilenlerin kapsamı nedir ?

es geçtiğiniz düzeltmenizi bekliyor...

1.Esirlerin hasta olanları çalışamaz; hasta olmayanları "Ben enayi miyim!" der
2.ve öküz gibi çalışmaktansa insan gibi ölmeyi seçerler.

Bunlar arkası boş sözler, "ben enayi miyim, ben ölmeyi yeğlerim" diyerek, çalışmayı reddetmeyi göze almalar olsaydı (istisnalar hariç) şimdiye kadar dünyada kölelik hiç yaşanmazdı...

Dikkat edilirse kısas ayetinde anılan köleler 47:4'ten önce edinilmiş olanlar.

Peki "öküz gibi çalışmaktansa ölmeyi yeğleyenler" ifadesindeki yiğitlere ne oldu, önceki sözünüzü yutan bu cümle neyin nesi, yoksa sadece sizin garip örneğinizdeki yiğitler mi karşı çıktı kölelik sistemine, bu ifadeki şahıslar demekki karşı çıkıp ölümü seçmemişler köle olmuşlar...

es geçtiğiniz düzeltmenizi bekliyor...

Savaşta kazandığınız "şey"lerin arasında esirler olamaz çünkü onlar ŞEY değil insandır. Esirler, uğruna ölecek kadar sevdikleri eşlere ve çocuklara ve insan onuruna sahiptir; eğer gümüş, koyun, deve… imişçesine el konurlarsa ölümü bile göze alıp isyan ederler. İyi de ederler çünkü insan onuru isyan etmeyi gerektirir.

Ganimet: zahmetsiz olarak ulaşmak, başarı elde etmek.

Ve in fâtekum şey’un min ezvâcikum ilel kuffâri fe âkabtum fe âtûllezîne zehebet ezvâcuhum misle mâ enfekû, vettekûllâhellezî entum bihî mû’minûn(mû’minûne). MÜMTEHİNE/11

Bu ayetten ne anlıyorsunuz ?

Eşlerinden biri karşı tarafa geçerse karşılığının misliyle verilmesini öğütleyen bu ayetteki muhatablar neden eşlerinin kaybetmenin ruhsal çöküntüsünün terapisi veya isyanının yatıştırılması ile değilde misli mukabilindeki tazminatla teselli ediliyorlar, ne çabuk vazgeçtiler eşlerinden...misliyle tazmin edilen şey size göre nedir, "uğruna ölecek kadar sevdikleri eşler ve insan onuru, ölümü bile göze alıp isyan ederler." bunlar nerede ?

es geçtiğiniz düzeltmenizi bekliyor...

.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Bütün kadınlar muhsenattan değildir.

Güzel kardeşim, "Bütün kadınlar muhsenattandır," diyen mi oldu? Benim söylediğim: inanan bütün kadınlar "muhsenat"tır. Hiç "bütün kadınlar"la "inanan bütün kadınlar" bir olur mu?

*

Muhsenâtın iffeti... Ayet: "Onlar kalelerinin kendilerini Allah'tan koruyacağını zanettiler - zannû ennehum mâniatuhum husûnuhum minallâh." Açık ve net. HUSÛN kaleler demek ve MUHSENÂT onunla aynı kökten geliyor. Elmalılı'nın sözünü ettiği bu. 

Kafirlerin "kayadan kaleler"i onları Allah'tan koruyamaz ama "Allah'ın dini" inanan kadınların iffetini korur. O yüzden muhsenâttır onlar.  

Sevgi ile,
Hasan Akçay